Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 MAYIS 2003 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
'Biz Değiştik' Masalı!
Yeni olrtıak bir üstünlük müdür? Bir başan ka-
zanmakmıdır?Birilerleme, birgelişmemidir? "Ben
^feniyiik b&p değiştim, ben eskisi gibi değilim,
J
ijfirt çağımâ.uydum", diyenlerden hep çekinmi-
şmndir..." Yenilikleri, eskimiş eskiliklerine yama gibi
yuranlar vardır. Bir süre sonra o yama bir yerinden
<opar, yirtılır, eşki pislikler ortaya çıkar.
"Biz Milli Görüşçü değiliz" diyorlar... Oysa, hep-
si o okuldan çıkmış! O okulun dershanelerinde ye-
dşmiş! Yaşlan, elliye geldiğinde, başlanna devtet ku-
şu konunca, ister istemez eski oyunlarına, takıy-
yeciliğe başvurmuşlar. Kolay mı kolay, ucuz mu
ucuz yöntemleri var halkı aldatmanın, hiç değilse
birkaç yıl uyutmanın! Sonra gözü açılıyor, ama ne-
ye yarar? Hem bu kez başka biraçıkgöz takımı çı-
kıyor, oylan topluyor. Haydi yeni baştan!..
Tayyip Bey, milletvekillerini Antalya'nın lüks bir
otelinde bir araya getirdi. llk verdiği öğüt: "Haşe-
rıalan giymeyin"... O, upuzun donlarla, pehlivan
şakaianyla itişip kakışmayı pek sever bizim bazı po-
litikacılarımız... Üstelik dinsel bir giysi sanıyorfar
dizden aşağıya uzanan donlan!.. Tayyip Bey, "Çağ-
daş görûnün, çağdaşlığa yakışın, eski Erbakan-
cılık döneminizî unutun" diyor. Demese, birde ba-
kacak, Erbakan eski öğrencilerini çekip almış!..
"Bizim hiçbir dar ideolojik mülahaza ile ilişkimiz
yok. Bizim Milli Görüş'le ilgimizyok. Biz marjinal
birparti değiliz. Mukaddes değerieh istismar et-
medik. Biz Mevlana partisiyiz, ama milliyetçi, din-
ci ve bölücü değiliz. Geçmişe takılmayın."
Bizim, ucuz politikacılarımızın aynası, ABD'dir.
"llımlı Islam" anlayışını Amerika çıkarmış, uygula-
maya kalkmıştı. Ozaman tehlike Sovyetler'di, şim-
di yok!..
Artık koşullar değişti. ABD için şimdi Islam ça-
ğın bir yeni tehlikesi! Öyleyse ABD'nin gözüne gir-
menin baş koşulu, Erbakan kafasından "Milli Gö-
rüş" denen anlamsız tutumlardan kopmak, ABD'nin
anlayışına yakışan insanlar, politikacılar olmak!..
Yine de eski hesaplan gizliden gizliye sürdür-
mekte yarar var. Fethullah Bey'in stratejisi böyle!
Yavaş yavaş devleti ele geçirin, acelesiz, telaşsız,
ürkütmeden!..Birgün,gerçekanlamdaşeriatTür-
kiyesi kurulacak, amaşimdilik postu deldirmeyin!..
K/m inanıyor, AKP'nin çağdaşlıktan, uygarlıktan
yana bir parti olduğuna!.. "Bizdeğiştik" diyenlerön-
ce kanlannın, kızlannın giyimini kuşamını düzeltsin-
ler. Bir başbakan eşinin, başbakan yardımcısının,
Meclis Başkanı'nın, Milli Eğitim Bakanı'nın, daha
birçok bakanın sürüyle milletvekilinin eşi, kızı ka-
palı gıysiler, çağdışı giyimler içinde, saçı başı sım-
sıkı kapalı dolaşırken, hatta resmi davetlerde, tö-
renlerde bile bu kılıkla yer alırken AKP'nin kendini
çağdaş bir parti sayması, "Biz eskisi gibi değiliz,
biz çok değiştik" demesi hiçbir anlam taşımaz...
2003 yılının 19 Mayıs gösterilerinde kızlanmızın
giysilerini görüyorsunuz! Birjimnastik bayramında
böyle giyim olur mu? Kırk yıl önceki gösterileri bir
düşünün, bir de şimdikini!.. Nerde değişme, ilerle-
me, çağdaşlığa yakışma.'..
Oynanan bir çirkin oyun! Bir değişme var, ama
geriye, daha daha geriye doğru, ilkelliğe, çağdan
kopuşa...
Türkiye'de Askerin Yeri ve Halkın Güveni
Paralı askerlerden oluşmayan Mustafa Kemal'in ordusu, Türkiye'nin
devrimci, halkçı ve laik cumhuriyetinin salt bekçisi değil, çağdaşlaşma ve
demokrasiye açılacak yolunun da, kazaya uğramamasını sağlayarak değişim
ve gelişimin öncüsü olma görevini sürdürecektir, hem de halkın güveni ve
desteğiyle!..
Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD GenelBaşkam
EROL MAUİSALI
AVRUPA
KIBRIS
Amıpa Kokacmd»
Kıbns kltmto,
Kıbrıs
uyuşmazlığının
ıçıne süruklendıği
çıkmazı,
bugüne kadar
yazılamayan ve
özellıkle de
gızlenmeye
çalışılan yonlerı ıle
ele alarak, Kıbns ve
Türkıye-Batı
ıhşkılen konusuna
yenı bir so(uk
getınyor
• • lkemize demokrasi ithal etme(!)
U
amacında olan Baö dünyası, sık
sık askerlerin devlet işlerindeki et-
ki ve yetkilerinin engel oluşturdu-
gu yolunda eleştirilerde bulunur,
hatta bunun değişmesini AB'ye giriş koşuJu
olarak ister.
Hem sağ hem de sol görüşte, askerlerin iç
ve dış siyasette fazla öne çıktıklan, böylece de-
mokratik gelişimin sağlanamadığı kanısı ege-
mendır.
Ülkeyi, koşullan, devlet düzenini, bürokra-
siyi, maddi olanaklan, düzenleme ve yönetim
yetersizliğimizi, disiplinsizliğimizi, ileriye yö-
nelik planlama-programlama ve bunlan uygu-
lama beceriksizliğimizı ve aldırmazlığımızı
bilmeyenlere ya da yüzeysel ve kulaktan dol-
ma, çoğu abartılı bügilere sahip olanlara gö-
re bu sav doğru olabüir.
Oysa, hem halk hem de devlet olarak, Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin, ülke genelinde gerçek-
leştirdiği hizmetleri ve ürettiği işgücünü, eme-
ği ve katkıyj yok saymak büyiik bir hak bil-
mezliktir.
Ordumuz, bugün, ülke suıırlanıun bekçisi ve
yurâçnKfc&teıröünyokedkisikofliımuiMtaiken
bunlann yanında, toplumsalyaşamımıy ve gü-
venüğiınizde de en başat roiü oynuyor. Bugün
jandarma, geçmişindeki tüm yanhşhklardan
annnuş,her an kendiniyenflejen,geiiştiren bir
çağdaş bakış açıayla hizmet vererek içişleri ve
adaletin içinde bulunduğumuz yüzyıla ve Baü
ölçütlerine uygun yürütülmesine çahşryor." llk
Sanık ve Suçlu Çocuk Ön Merkezi"nin jan-
darma tarafindan yapılması bunun somut bir
örneğL
Bunun yanında, ordunun, askere alınan ca-
hil erleri okutması, meslek edindirici beceri kurs-
lanndan geçirmesi, başta Doğu ve Güneydo-
ğu olmak üzere kırsal ve yoksul alanda, Meh-
metçik dershaneleri açarak, ora gençlerüün
yükseköğrenime kazandmlmasını sağlaması,
kızlann okutuünasına öncülük, okul, yol ona-
nmı, kötü kış koşullannda sağlık hizmeti ver-
me, okullann öğretmen açığını karşılama vb.
her alanda haki üniformah genç generalleri, al-
bayları, teğmenleri gördükçe yüreğiniz kaba-
nr.
tstanbul nselerinde okutulmak üzere Doğu
Anadolu'dan kargo uçağıy la getirilen kızlan-
nuzı,havaalanındakarşıiayıp okuOannatesüm
eönegörevini üstienmiş vüzbaşınııı,o lazlan da-
ha sonra da esjyle biıükte zrvuret etmesi, görev
bflmtinin de üstünde bir yurtseveıük güdüsü
değilde nedir? yakıhp yok edilen, şimdi de sa-
ülmaya kalkışılan olmazsa ohnaz akciğerleri-
i^i, yeşil ormanlanmızı koruyup bugüne ge-
tiren tek kurumun ordu olduğunu, sahip oldu-
ğu her alanda doğanın dört dörtlük korundu-
ğunu gördükçe, içimizin ısındığuu yadsıyabi-
lirmiyiz?
Bütün bunlann ötesinde, cehalet ve önlem-
sizlik nedeniyle Türkıyemiz bir felakete uğra-
sa, yine ilk destek olarak orduyu bulur yanın-
da, abarnsız, sessiz sedasız, ama çokplanh ola-
rak an gibi çalışıp kendine biçtiği öz görevi ya-
pan, hiçbir ödül vb. beklemeyen Mehmetçik-
tir her zaman. Devlet, bir önceki afette de, on-
dan öncesindekilerde de, günümüzdekinde de
ve gelecekte de, ister istemez ya da istemese
de hep ordunun desteğini almak zorunda kal-
rnışnr, kalacaktır.
Ne yazık ki asü yetkili ve sonımlular, söy-
lemlehnde, bu olmazsa otanaz desteğı. sağla-
dığı düzeni yok sayma eğilimindedir, varlı-
ğından hiç söz etmez ya da yanm ağızla ge-
veler, "askerimiz" diyerek.
Oysa, afetlerin tümünde, soğukkanh ve de-
neyimh, sabırlı ve özverili tutumlanyla asker-
lerimizin varhğını görünce içimize su serpi-
lir. 1999 depreminde, büyük darbe yemış ol-
masına karşın, Silahlı Kuv^'etlerin, tam bir ız-
cilik anlayışıyla ve ivedilikle organize olarak,
devletin, bürokrasinin, kendileri de depremze-
de yöneticilerle görevi sürdürmeye çalışması-
na karşın, derhal deprem dışı bölgelerden des-
tek kuvvet getirterek, kurtarma başta olmak üze-
re, çadıriara, yemeğe, WC'lercien psikolojik des-
teğe kadar tüm konularda sessiz ve öne çık-
madan hizmet vermesi, sonra da işı bitince ay-
nı alçakgönüllülükle alandan çekilivermesı
unutulabilir, hele yok sayüabüir mi? Işte Bin-
göl depreminde de, aynı görüntüler, aynı söy-
Iemler, aynı güven ve saygı...
HaHnmmn gfıvpni
Devlet ve bürokıasi, özelükle siyasetçiler, ken-
di beceriksizükleri ortaya çıkacak diye pek
sevmezler ve de istemezler askerlerin katkısı-
nı, açık etmeseler de için için böyle düşündük-
len bilinir. Demokrasiyi somut bir eylem ve
hizmet olarak değil, salt sanal bir kavram ola-
rak algılayanlar da çoğu kez ordunun, köşesin-
de uslu çocuk gibi oturmasını, yalan yanlış da
gitse hiçbir şeye kanşmamasuıı isterler. Bir
dönem, Başbakanlık'ta, sankh poturlu ve de
Mercedes'lı tarikat şeyhlerine iftar yemeği ve-
renlere, üniversiteleri şeriatın yuvası yapma-
ya çalışanlara, vatandaşlarla birükte dur deme-
leri ve devrimlerimize ve anayasamıza sahip
çıkmalannın kuyruk acısı hâlâ sürüyor ki
AB'ye, ordumuzun, yurttaşlann gözünde, salt
Silahh Kuvvetler değil, ülkenin en uzak ve so-
ğuk köşelerinde, en umuhnaz afetlerde halkın
yardımına koşan bir sıvil toplum örgütü gibi
algılandığını anlatmıyor, anlatamıyorlar!
Yıllar önce, hastanedeki odamda, muayene
yapıyordum. Ingiltere'den de birmeslektaş ko-
nuğurn vardı ve bizi izhyordu. Muayene bitti,
reçete yazıldı, alınıp cebe kondu, oysa bizim
hasta ile sohbetimiz sürmekteydi. Oldukça
uzun bir süre sonra hasta, elinde biryerlere ya-
zıJmış mektuplarla aynlınca, meslektaşun, "Bu
hastaileöyleuzunuzun neterkonuştunuz?" di-
ye sordu Ben de, "Muayene bittikten sonra,
işsiz olduğunu, kendisine bu konuda yardımcı
olup olamayacağımı sordu, o konuyu tarüş-
ük_" diye yanıtladım.
Ingüiz dostum, durdu, düşündü: "Ben yir-
mi beş yüuk heldmim, binlerce hasta gördüm,
hiçbiri benden iş bulma konusundayardım is-
temedi, çok ilginç bir Uetişün bu_" derruşti.
Evet, Türkiye'de, ordumuzun, halk içinde ger-
çekten farkh bir yeri ve konumu var. însanla-
nn yüreklerinde ve beyinlerinde de, tenısil et-
nkleri imge, paralı askerlerle dünyayı kasıp
kavuran rambolardan oluşan terminatörordu-
lannınkine benzemiyor!
Bu nedenledir ki, anketlerde, toplumun en
güvendiğı kesim olarak yer alıyor.
Ordumuzun bu farklı ve halkı kucaklayan
yapısının kökeninde, Mustafa Kemal Ata-
türk'ün athğı de\Tİmci, halkçı, laik temelle-
rin olduğunu düşünüyorum.
Devnmcilik ruhudur ki, kendilerini sürekh
geliştirip yenilemeye, salt ülkede değil tüm
dünyada olup bitenleri algılayıp değerlendir-
meye \ e günümüzdeki siyasetin ve siyasetçı-
nın de çoğu kez önünde ohnaya yönlendir-
miştir. Yine halkçıhk ilkesı ve duygusudur ki
bunca yaşanan sıkıntılara, terör ve şiddete kar-
şın, halkın devlete güvenini sağlamak ya da ta-
zelemek amacıyla, eğitim, sağlık, onanm,
ağaçlama demeyip, benim görevım değil di-
ye sırt dönmeyip her işe koşuhnakta, en baş-
ta afetlerde kendilerine belirledikleri yeri ses-
sizce alıvermektedirler.
Ordunun dağ taş Anadolumuzda, yobazlığı
ve kara cehaleti, kadın erkek ayınmını, töre ci-
nayetlerini, bzlanmızuı satılmasmı, berdel
edilmesini, kuma verilmesini, kan davalannı,
başhkparasını, aşıret yasalannınzararlannı gö-
rüp yaşaması, Atatürk'ün bu ülkeye armağan
ettiği laiklik ilkesine dört elle sanhnalanna
yol açmıştır.
Orduyu eleştirir, demokrasi önünde tek en-
gel olarak hedef göstenrken, eğri oturup doğ-
ru konuşmahyız.
Acaba neden, demokrasiye tüm kurumlany-
la kavuşmak isteyen halkımız, devlet düzeni-
ni sağlayan öbür güçler dururken, en otoriter
olduğu varsayılan ordusuna güveniyor?
Korkmayalım, paralı askerlerden oluşma-
yan Mustafa KemaFin ordusu, Türkiye'nin
devrimci, halkçı ve laik cumhunyeünin salt bek-
çisi değil, çağdaşlaşma ve demokrasiye açıla-
cak yolunun da, kazaya uğramamasını sağla-
yarak değişim ve gelişimin öncüsü olma gö-
revini sürdürecektir, hem de halkın güveni ve
desteğiyle!..
Yaşamı Daha Güzel Kılmak...
Hikmet UĞURLU Emekli Ingilizce Öğretmeni
D
ert paylaşılacağı zaman Buna arkadaşhk, dostluk ilişkisi
aranan; sevgi ve dostluk
duygulan paylaşılacağı za-
man aranmayan kışi konumunda
ohnak hiç de hoş ohnasa gerek...
denebüirmi? Arada sırada olsa da
insan dostundan, arkadaşından,
yakınhk duyduğu kişiden bir "alo"
bekler; bir sıcak selam ister.
Kişinin içini gönendirenküçük,
basit ancak işlevi çok büyük söz-
cükler vardır: "Nereleıtfc^n,özfe-
dim seni" gibi, "Yüzünü gören
cennetiik" gibi; görünmemenm,
yokluğun "o" kişi için bir boşluk
oluşturduğunu beürten sözcükler...
İstanbul
renkleniyor!
"Evimiz İstanbul Kadar Güzel Projesi"nin
2. etabı başlıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve
i(çe beiediyelerinin birlikte yürüttükleri
kampanyaya katılın, sizin eviniz de
güzelleşsin.
m\\\\ \\\\mI I I I I 1 K I
Dyo'dan %4o, Lafiarge Entegre'den %25 indirim!
FARCE
n ^ Â
İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E O I Y E S I
Kişi içınden "arandnn, demek ki
seviüyorum" diye üşünür. Mavi
birmutluluk yayılır içinin göğüne.
Ya da "Seni se\T>orum
n
. "Büirsin,
seninle konuşnıak beni mutlu edi-
yor", "Senidüşündüğümzamanbi-
le içime se\inç dohıyor" gibi dozu
daha da yüksek, dostluk,
arkadaşlık anlanmlan var-
dır. Bunlan söylemek ya
da duymak, içimizdeki in-
san içın gerçek bu" besin
kaynağıdır. Söylemekten
kaçuımayalım.. Bınnı sev-
mek, birini özlemek, btri-
ni düşünmek, birine değer
vermek, birini aramak.. Ne
güzel şeylerdir!
Arayan aranır, seven se-
vilir. düşünen düşünülür,
özleyen özlenir, değer ve-
ren değer görür...
Dostluklarda, arkadaş-
lıklarda bunlar son derece
önemlidir. Tekyanlı iJişki-
ler tavsar... Sıradanlaşır...
Hani şairin
tt
Aşk biterse
musafla taşma döner yata-
ğumz" dediği gibi, soluk-
laşır her şey! Ne olur ara-
yın; selam verin, dokunun,
söyleyin sevdiğinizi! O za-
man ağaç daha hızla büyü-
yecek, çiçekdahagüzel aça-
cak, taş göze daha bir hoş
gelecek, toprak yeşerecek,
deniz şarküar fisıldayacak-
hr... Ressam daha iyı üre-
tecek... Şairdahaiyi şiirleş-
tu-ecek duyumsadıklannı..
Neyzen daha iyi üfleyecek
neyini.. Şofor daha iyi kul-
lanacak arabasını.. Ve tez-
gâhtar daha iyi hizmet ede-
cektir müşterisine, o za-
man..
Gün daha aydınhk ola-
cak..
Güneş daha güzel bata-
cak..
Yıkhzlardahavakmage-
lecek..
Uykulardahagüzeldüş-
lerie dolacakbr, o zaman!
Inanın; insan o zaman
daha bir duyarhlıkla, daha
bu- güzellikle kavrayacak-
tır 'yaşam" denen o gör-
kemli mucizeyi!
Ve de vız gelecektir mu-
salla taşlan!
PENCERE
Demokrasiye Sınıfsal
Açıdan Bakmak...
Rrfat llgaz "şair-öğretmen" idi, yayımladığı ilk
şiirkitabınınadını "Sınıf" koymuştu, buyüzden ba-
şına gelmedik kalmadı, cezaevleri ve sürgünlerle
dolu yaşamöyküsünün ilk belası budur.
Sınıftan çok korkanz biz...
Eskiden egemenler sınıftan korkarlar, ağızlanna
almaktan sakınıriardı, şimdi sosyalist dönekler bu
sözcüğü defterlerinden sildiler; oysa Avrupa'da
demokrasiyi kuran sınıfın adı ne?..
Burjuva!..
Daha açıkçası sanayi burjuvası yolu açtı; tarih-
sel süreçte "fai)n>ca"demokrasinin altyapısını oluş-
turuyor; bu gelişmenin dışında kalan toplumlar, öz-
gürlükler alanında yaya kalıyorfar...
Peki, Türkiye'nin durumu?..
•
Osmanlı'da başlayan demokrasi çabalan bu yüz-
den tekliyor, Anadolu'da doğru dürüst bir toplum-
sal altyapı olsa, 1876'da ilan edilen Birinci Meşru-
tiyet'ten sonra Ikinci Abdülhamit 1908'e dek is-
tibdat düzenini sürdürebilir miydi?..
Ancak çoğu sanayileşmemiş ülkede olduğu gi-
bi, bizde de asker-sivil aydın katmanlan Batı'da ya-
şanan tarihsel süreci değişik biçimde ülkeye aşı-
lamaya çalıştılar. Şimdi bizde askere kızanlar var;
ama, üniformalılar demokratik sürece omuz verip
ilerici aydınlarla dayanışma içinde devlete yön ver-
meseler, bu iş için daha çok beklerdik!..
Ortadoğu'daki eski Osmanlı haritasına bugün
baktığımız zaman Hanya'yı Konya'yı anlamak ko-
lay...
•
19 Mayıs'ı dün kutladık...
AKP hükümeti bayram töreni içinde hizaya gel-
di; yerini aldı...
Takıyye de olsa iyi yaptı!..
Yansı tanm kesiminde yaşayan köylüden oluşan
bir sanayileşmemiş ülkede, tarikat ve cemaatler-
den yapılanan katmanlara dincilik tafrası atarak
demokrasiciliktaslamak, zamanatersakan birne-
hirde haybeye kürek çekmekten farksızdır; bu na-
file yanşın birinciliğinde hiçbir başanya ulaşılamaz.
Medyada büyük bir gruba tümüyle yuvalanmış
sosyalist döneklerin dinciliği aklamaya çalışmala-
n da müsellem karakterierinin hayırsız çabalandır.
1923 Cumhuriyeti'ni -ne yapmalı ki- asker-sivil
aydınlar kurdular.
Yalnız o kadarla da kalmadı, aynı dayanışma 27
Mayıs'ı da gerçekleştirdi.
•
Günahıyla sevabıyla kantara vurulduğunda ne ya-
palım ki 27 Mayıs da demokrasi yolunda dört dört-
lük bir hukuk yapılanmasına açılımı sergiliyor.
1961 Anayasası neler getirdi?..
Sosyal devlet.
Anayasa Mahkemesi..
Yüksek Hâkimler Kurulu
Üniversite özerkliği..
Radyo ve televizyon özerkliği..
Sendikal haklar..
Grev hakkı..
Toplusözleşme düzeni..
Yargı bağımsızlığı..
Toplantı ve gösteriyürüyüşü hakkı..
Sosyal güvenlik hakkı..
Ücrette eşitlik ilkesi..
•
Kırk yıl önce bu haklan neden askerlerin başını
çektiği bir devrim getirmiş?..
Düşün düşün, zordur işin...
Bugün askere saldırmaya çabalayanlar, sınıfsal
açıdan sivilleri bir gözden geçirsinler; sorunun ya-
nıtını ancak o zaman aydınlatabilirler.
TRABZON 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DÜZELTMEİLANI
2001 95 Tal. sayılı dosyamızdan satışa çıkanlan gay-
nmenkulün açık arttırma ilanında ikinci satış günü zu-
hulen belirtilmemıştır.
Taşınmaz 27.6.2003 günü saat 14.00-14.10 arasında
Trabzon 3. lcra Daıresı'nde ıkinci kez arttırmaya çıkan-
lacaktır. İlan olunur. 01.05.2003 Basın: 23711
KAHTA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2001/263
Davacı Feride Özdemir tarafindan davalı Namaz
Özdemir aleyhine açılan boşanma davasının yapılan
yargılaması sonunda:
Hüküm: 1- Davacımn davastnın kabulü ile, Kars ili
merkez ilçesi Istasyon mahallesi köyü cılt no: 4, hane
no: 719'da nüfusa kayıth. Mehmet ve Fatma'dan olma
1972 d.lu Fende Özdemir ile. yine aynı yerde nüfusa
kayıth Selim ve Güler'den olma 1944 d.lu Namaz Öz-
demır'in şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalan-
na; Karar verilmiş olup. davalı Namaz Özdemir tüm
aramalara rağmen adresi tespit edilemedığinden mah-
kememizin karan kendisine ilanen teblığ olunur.
Basın: 23555
BERGAMA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2000276
Karar No: 2000/604
Davacı Aysel Yaylak vekili Av. Nazif Erpulat tara-
findan davalı Sedat Yaylak aleyhine açılan boşanma
davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Davanın kabulü ile Kırşehir ili Çiçekdağ ilçesi
Alimpınar kö\-ü cilt no 11, kütük sıra no 3'te nüfusa
kayıth Mustafa ve Keziban'dan olma 06. 10.1960 d.lu R
Sedat yaylak ile aym yerde nüfusa kayıth Şevket ve ;
Huriye'den olma 20.10 1968 d.lu Ayseİ Yaylak'ın bo- f
şanmalarma, müşterek çocuklan 1991 d.lu Seda Yay-
lak"ın velayetinin davacı anneye verilmesine, çocuk
ile davalı babanın her hafta cumartesi günleri saat
10.00'dan 18.00'e kadar. dini ve milli bayramlann ilk
günlen aynı saatlerde. her yıl 1 Temmuz 30 Temmuz
tarihleri arasında çocuğun davalı baba yanında kal-
mak suretiyle şahsi münasebet tesısine, davacımn
yapttğı 14. 260.000.-TL. yargılama gideri ile davacı
vekili için takdır olunan 45.000.000.-TL. maktu vekâ-
let ücretinin davahdan alınarak davacıya verihnesine
karar verilmiş olup. Tüm aramalara rağmen adresi tes-
pıt edilemeyen davalı Mustafa ve Keziban"dan olma
06.10.1960 d.lu davalı Sedat Yaylak'a verilen karann
teblığı yerıne kaım olmak üzere ilan olunur. 29.
04.2003' Basın: 23595