Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 MAYIS 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Bektrorek posta: denizsom#cunıfturiyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 85 Faks: 0.212,512 44 97
- Ormanlann yanında
koylan da satacaklarmış...
"Kamu maltvsa kov seoete!"
Tiirkçe
Milli Eğrtim
Bakanı Hüseyin
Çelik, önceki
yıllarda eğitim
kurumlannda Türkçe
dışı bazı kelimelerin
kullanılmasını
yasaklayan bakanlık
genelgelerini yeni bir
genelge ile yürüriükten
kaldırdı. Hüseyin Çelik,
genelgesinde "Ortak
payda olması gereken
güzel Türkçemizin bir
çatışma alanı haline
getirilmesi büyük bir
talihsizliktir" dryor... Ve
sonra çatışmayı
kendisi başlatıyor...
Çünkü genelgeye
baktığınızda Milli
Eğitim Bakanı, Doğu ve
Bat dilleri ile Akdeniz
havzasından derlenen
sözcüklerin zamanla
Türkçeleştiğini ve
"bizim malımız"
olduğunu söyledikten
sonra örnek gösterdiği
Arapça sözcüklerin de
"zenginlik" için
kullanılmasını
örteriyor... Özetie;
Türkiye
Cumhuriyeti'nin Milli
Eğitim Bakanı "güzel
Türkçemiz" ve
"Yaşayan Türkçe"
dryerek Arapçanın
önünü açmaya
çalışıyor... Dansı,
"elifba"nın başına...
anmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül-
tesi öğretim üyelerinden Mehmet Zaman
Saçlıoğlu, geçenlerde bir akşam Içeren-
köy'deki alışveriş merkezi Carrefoursa'ya
gidiyor. Çantasını, otomobilinin bagajına koyuyor; ka-
pılan kilitlemesine karşın otomatik kilide uzunca bas-
madığı için galiba alarmı çalıştırmıyor.
Bir buçuk saat sonra otomobiline döndüğünde ba-
gajın açık ve çantanın yerinde olmadığını görüyor...
Hemen, Carrefoursa'nın güvenliğine koşuyor:
"0 ona, o ona gönderdi, üç ilgiliden sonra birine der-
dimi anlatabildim. Birlikte arabanın yanına gittik, bir
zoriama olmadığını saptadı, herhangi bir kâğıda çan-
tanın içinde olanlan kaydetti, telefonumu aldı ve 'bu-
lunursa sizi aranz' dedi. Çantanın içinde bir tek güneş
gözlüğüm vardı hırsızın işine yarayabilecek. Onun dı-
şında okuma gözlüğü, pasaport, sağlık cüzdanlan, en
önemlisi telefon defterim ve ajandam vardı. Biz konu-
şurken bir görevli daha geldi yanımıza. Kendilerine bir
Carrefoursa'da
video kaydı olup olmadığını sordum, 'kamera var' de-
diler. Ben 'hırsızlığın olduğu saatlerdeki kamera kayrt-
lannızı görmek istiyorum' deyince, 'Ama kaydetmi-
yor' dediler. Monitör başında olan kişi ya da o sırada
otoparkta bulunan bir görevli şüpheli bir şey görürse
telsizle söylediğinde kaydediyormuş... 'Yann gündüz
gözüyle lütfen çevreye bir bakın, büyük olasılıkla işi-
ne yaramayanlan bir yerlere bırakır bu hırsız' dedim.
'Yann olur mu, bu gece otopark boşalınca arkadaşla-
nmız her köşeye bakar' dedi güvenlik görevlisi... Içe-
renköy polis karakoluna gidip, zabıt tutturdum. Erte-
si gün Carrefoursa'ya uğrayıp otoparkın yola yakın
otluk, bakımsız bölümlerinde dolaştım. Çöpler, nay-
lonlar, kağıtlar vardı. Pek zamanım da olmadığı için ay-
nldım. Bir gün sonra yeniden gittim önce bahçeyi do-
laştım ve aynı çöplerin aynı yerde bulunduğunu gör-
düm. Çevreyi çok iyi kontrol ettiklerini anlamış oldum
böylelikle. Güvenliğe gittim. Bu kez bir başkasına ula-
şabildim birkaç kişiden sonra. Olayı anımsattım, yine
telsiz görüşmeleri yapıldı ama tutulan zaptı bile bula-
madılar. Güvenlik sistemlerinin hiçbir işe yaramadığı-
nı söylediğimde 'Bizler eski polisiz, bu işleri iyi biliriz'
dediler ve bir başkasının; koşun şarküteride kavga var
çağnsı üzerine beni orada bırakıp gittiler.
Dükkânların bir ikisine girdim, güvenlik durumu
sordum, herkes yakındı, 'Göstermelik' dedi. Bunun
üzerine bir deneme yaptım. Birkaç gün sonra om-
zumdaki küçük çantanın içine tornavida, pense, çe-
kiç doldurdum, cebime de hatın sayılır bir çakı koy-
dum. Ana girişteki dedektörierden hizlıcageçtim, ge-
çerken de görevliye acelem var gibisinden bir işaret
yaptım. Ne çantama baktı, ne de o kadar metale kar-
şın bir ses çıktı aletlerden. Güvenliğin ne olduğu öğ-
renmiş oldum."
SESSÎZSEDASIZO) Uzak Asya'dan bir kısrak başı gibi...
_ Eski gazeteci ağabeylerden Yılmaz
Öztürk yine kızmışa benziyor: "Saygı-
değer saylavın biri çıkıyor, demokrasiyi
dört başı mamur egemen kılmak için,
başı sonradan kapalı, muhterem refika-
larını onurlandırmak uğruna kendini,
inadım inat diyerek Meclis Başkanı seç-
tiriyor. Sonra bir gün, birileri kaşlarını
çatınca da hazret, cümle âlemin gözü
önünde 'bir başka bahara' diyor. Işte
bu yücelerden yüce saylav, şimdi 'ege-
menlik kayıtsız şartsız ulusundur' ilke-
siyle kurulmuş kamutayımızın başı.
Yine bir partinin siyasi yasaklı ba-
şı, demokrasi gereğidirdenilerek, si-
yasi ayıplanndan arındırılıp, ulusadı-
biraz zencidir' diye sızlanıp, çoğu kez
yaptığı gibi çaresizliğiyle övünüyor. Ken-
di bireysel haklannı bile savunmaktan,
korumaktan yoksun bu kişi de şimdi
devleti yönetiyor. Başı türbanlı liseli kı-
zını 'biliyorsunuz, bilinen nedenlerle bu-
rada okutamıyoruz, onun için yurt dışı-
na gönderdik' diyen bakanın biri de,
haklannı savunmakla yükümlü olduğu
halkın önünde sızlanıp duruyor. Ve bun-
ların baş imamlığını yapan, bir zaman-
lar cami kapılannda elini öpmek için sı-
raya girdikler? zat-ı muhterem de yeni-
^ L den 'saadet'e erer ermez, aptesi bo-
• B zulur diye adını bile ağzına almadığı
na, ülkeyi yüceltsin, yurttaşlann hakla-
nnı korusun diye Başbakanlığa getirili-
yor. Dağlara taşlara sığmayan bu seçil-
miş büyüğümüz de, yasaların ulus adı-
na kendisine tanıdığı yetkileri unutup,
yabancı bir gazeteciye 'kardeşiniz de
ulu önder Atatürk'ün önünde secde-
ye kapanırken, hiç mi hiç sıkılmıyor... Ey
'dört nala gelip uzak Asya'dan, bir kıs-
rak başı gibi uzanan bu ülke'nin 'ele
avuç açar' durumdaki yoksul, boynu
bükük insanlan; unutmayın, çözüm bir
avuç muhteriste değil, sende!"
Yerel Yönetimlerde
Reform
CEZMİDOĞANER*
Türkiye, hızla bir seçim at-
mosferine yaklaşıyor. önü-
müzdeki yıl yapılacak yerel se-
çimlere iç ve dtş politikada ol-
sun, ekonomik, sosyal ve siya-
sal anlamda yaşamsal sorun-
larla karşı karşıya olduğu bir
ortamda seçime gidilecek.
CHP lideri Baykal, partisi-
nin grup toplantısında 18 Nl-
san 2004'te yapılacak yerel
seçimlerin önemine dikkat çe-
kerken "Bu seçimler, iktidann
yeniden değeriendirilmesiiçin
bir fırsat olacak. AKP'nin gidi-
şatına tepkinin ortaya konul-
ması çok önemii. CHP olarak
tepkilerikucaklamak bizim gö-
revimizdir" dedi. CHP listele-
rinden belediye başkanlığı, be-
lediye meclis ve il genel mec-
lisi üyeliği için aday olacakla-
nn ilçe ve il yönetimlerinde ke-
sinlikle görev almayacağını
vurgulayan Baykal şunlan söy-
ledi: "Bu, devhmci birkarardır.
Parti, parti içinden yönetile-
cektir, belediye belediye için-
den. Parti-iktidar köprülerini
dinamitliyoruz. Belediyeleri
CHP için istemiyoruz, Türkiye
için, halkiçin istiyoruz." (Cum-
huriyet, 14Mayıs2003)
Avrupa'da yerel yönetim-
lerin -belediyelerin- kuruluş-
ları 18€0'lı yıllarda başlar.
Örneğin Isveç ve Hollan-
da'da belediyelerin kurulu-
şunun özünü iki temel dü-
şünce oluşturmaktadır:
Bunlardan birincisi toplum-
sal kararlara bireyierin dü-
şüncelerini en geniş düzey-
de aktarabilmek ve yurttaş-
larla yan yana olabilmek.
Ikincisi ise devlet gücünün
yurttaşlar üzerindeki baskı-
sını kırabilmek, yurttaşları
yerel konularda güçlü kıl-
maktır. O nedenle eğitim ve
öğretim, yurttaşlara ekono-
mik yardım, güveniik, alkol
ve uyuşturucu maddelerle
savaş, yaşlılann ve çocuk-
lann bakımı, çocuk yuvala-
rı, yerleşme merkezleri
planlaması, kamu taşımacı-
lığı, spor tesisleri yapımı, ye-
tişkinlerin eğrtim ve öğreti-
mi, kültür hizmetleri, müze-
ler, sanat sergileri, tiyatro-
lar. gibi devletin temel işlev-
leri belediyelere bırakılmış-
tır. (CHP Açılırken - Hadi Or-
man- Demir Özlü)
Ülke yönetiminin merkez ile
belediyeler arasında paylaşı-
mı geçen yüzyıldan bu tarafa
Türklerin gündeminde, ama
halen de çözümlenememiş si-
yasal tartışma sorunu olarak
gündemden düşmüyor.
Osmanlı Imparatoriuğu'nun
yıkılışını önleyebilmek için Jön
Türkçü, Batıcı aydınlardan
Prens Sabahaddin'in önerdi-
ği Adem-i Merkeziyetçilik (ye-
rinden yönetim) düşünce ola-
rak katı merkeziyetçiliğin orta-
dan kaldırılarak, merkezi hü-
kümetin yetkilerinin imparator-
luğa bağlı bölgelerle -eyalet-
lerle- paylaşılması amaç edil-
mişti.
Türkiye'nin bugünkü devlet
yapısı 19. yüzyıl Fransası'ndan
alınmadır. Fransa'da katı mer-
keziyetçilik yerini, yerinden yö-
netime bıraktı. Avrupa'da yerel
yönetimler resmi devlet politi-
kalanndan giderek bağımsız-
laşıyor. Bizde, katı merkeziyet-
çi yapı korunuyor.
Güç ve yetkinin paylaşımını
istemeyen ve insanlann daha
bilinçli, dogruyu ve yeniyı gö-
rebilen, düşünen, yaratan,
sağlam ve sağlıklı kişilik yapı-
sına sahip olmalanndan kor-
kan kesimlerce, halkın yöneti-
me katılımı hep engellenmiştir.
Türkiye'de merkezi hükü-
met, yerel yönetimlerle ilgili her
türlü karar alma hakkını ken-
dinde görüyor. Devletin yerel
yönetimlere müdahalesi çağ-
daş demokrasi anlayışı ile çe-
lişiyor.
Günümüzde demokrasi tar-
tışmalan yerel yönetimlerde
yoğunluk kazandı. Politik karar
süreçlerine daha çok katılım ve
yerel yönetim sisteminin daha
çok otonomi istemeleri daha
çok önem kazandı. Toprak da-
ğıtımı, kamu taşımacılığı, gü-
venlik, konut ve yerleşim soru-
nu gibi sorunlann yerleşim böl-
gelerinde ortaya çıkması ve
benzer sorunlara yönelik va-
tandaşın politik istem ve öne-
rileri önem kazanmıştır.
Bu nedenle yerel yönetimler
politikanın odak merkezi oldu.
Politikada amaçlar ve uygula-
malar en iyi biçimde yerel yö-
netimlerde olgunlaşır. Yerel yö-
netimler karar ve politik geliş-
melerin merkezi. Demokrasi
en iyi yerel yönetimlerde geli-
şir, kökleşir ve özümsenir.
Çoğu zaman örnek aldığı-
mız Batılı ülkeler ve Türki-
ye'nin AB'ye giriş sürecinde,
Avrupa, güç-yetki paylaşımı
sorunlarını çoktan aşmış
bulunuyor.
Yerel yönetimler reformu
artık fazla sulandırılacak ve
savsaklanacak konumdan
çıkmıştır. Atılacak adımlar
aynı zamanda demokratik-
leşme anlamına da gelecek-
tir. Tabular yıkılacak ve den-
geler değişecek.
Günümüzde gelişen ve de-
ğişen yepyeni bir Türkiye var.
Dünyayı yakından izleyen
genç nüfusa sahip ve insanla-
rının birçoğunun yurtdışı bağ-
lantısı olan bir Türkiye vardır.
Şimdi, yerel yönetimlerde
köklü bir reform zamanıdır.
Sistemin tümüyle yenilenmesi
gerekmektedir. Bunun için de
çağdaş bir anlayış gereklidir.
Ulkemizde her büyük deği-
şimin ve atılımın temelinde
CHP vardır.
Türkiye'de belediyelere
yeni bir çehre ve güç ver-
mek, sosyal demokrat hare-
ketin temei sorumluluklann-
dan birisi olmak gerekir.
*DSDF (Sosyal Demokrat Der-
nekler Federasyonu) Genel Baş-
kam-Hollanda
e-posta: c.doganer@chello.nl
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
H A R B t SEMtU POROY semihpomy@yahoo.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MVSTAFA BÎLGÎS
; milli matermtik L "
BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇİ bulutbebek ı hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20Mayu
EOSMAtflNS0NUL
tOl'OE &U6ÜN, «(,. OSMAMU M-
DİfAMlH. OSMAN, SALTANATININ
Oâ/İDÛVCÛ' rtLIHC*, HENÜZ 18
•MŞINCJtYKEN mttriNCAN İNpi.
tiÜP ÖLDÛKÜtOÛ. yEHİÇERİOCA.
SlNI KALOIRMAYt DÜŞÜNÜKKEN
Nİyen'ni S£HBaigi 6/8/ eUü
TUTAMAYAN 6£NÇ HÜKÜUÇ*R_
LA YENİÇERİLEKİN AR4SI İYİCE
AÇlLMjŞri.SONUhlPA fSM
TA KAPIKULU JSKEZIEKİ AY/K
LANDlLMİ.BfRKAÇGJJNDE
İSWJ ÇOK BÜyÜOÜ.DER-
KEN,ASKERLER JT.OSMAN'/
ELE &EÇİKOİL£lt. ONU ÇE-
ÇE$İTLj nAKAKETLEetâ ESKİ
' K* CAMf'f£6£
0£NG£S! SO2UK OUKNI. MUSTA-
FA 'Yl 7BH7M GEÇİ&yO8L«*Dl.
Bİ8 SÛBESONRÂ,S.OSMAN,B^t
ARABAYIA YEDİKULEZİHMNM
6ÖTÜ6ÜLDÜ l/E ORAM K£MB<1
L£ BO&ULPU- KAPUOILU ASKBt
LEKİ ff.aSM4H'/ YALHIZCA mf-
TAN İNPİRMB AMACINOA YDILAR.
ANCAK, BAŞTAN BERİ OL4Y-
LARA YÖN VEKMEYE ÇAU$AH
I.AAU£TAFA'NIN AA1NESİ 7A-
RAFINMH K/ŞKHp-llAN Kİ-
$IL£X,6£HÇ PADİŞAHt KAT-
L£7M/$Tt.
Esas No: 2003-39
BAHÇE ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Mehmet Bayram tarafindan davalılar Maliye Hazinesı vs. aleyhine açılan tapu tescili davasının mahkememizde yapılan açık
yargılaması strasında verilen ara karan gereğince,
Davacı Mehmet Bayram'ın hak sahıbı bulunduğunu iddıa ettiği Osmaniye ili, Bahçe ilçesi, Yukankardere köyü hudutlan danilinde
192 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın doğu kısmmda kalan ve içerisinde kaynak su bulunan tahmini 3000 m2 olan taşınmaz üzerinde hak
sahibi olanlann MK.'nın 713. maddesi gerefince ilanın yayunlanmasından ıtıbaren 3 ay içerisinde itiraz etmeleri, itiraz eden bulunmaz
ve ıddiasını ispat etmez ise davacırun adına tesciline karar verileceğı ılan olunur. Basın: 23693
KALEM
METİNEKKSAN
Tüpban ve Tesettür
Ingiliz ve Fransız dillerinde Kadın Sanğı anla-
mındakullanılanTurbansözcüğü.TürkdilineTür-
ban sözcüğü biçirrindeyatay geçişyapmıştır. Ba-
şörtüsü anlamına gelen Türban sözcüğünün
oluşmasına, gene bir başörtüsü olan Tülbent
sözcüğü etken olmuştur. Tülbent sözcüğü Fran-
sızca Tulle/Tül ve Farsça Bend/Bent sözcüğünün
birleşimi sonucu oluşmuş bir sözcüktür.
Arap diline ilişkin Tesettür sözcüğünün karşılı-
ğı Türk dilinde Ortünmek sözcüğüdür. Başörtü-
sü olan Türban, Tesettür/örtünmek olgusu içinde
aJgılanır. Ingiliz ve Fransız dillerinde bir tür deniz
yaratığının helezonlu/burmalı/sarmal kabuğu Tur-
ban sözcüğü ile adlandınlır. Türk dilinde bu de-
niz yaratığının sarmal kabuğunun adı Şeytan Mi-
naresi'dir.
Türban ve Şeytan Minaresi. Hıristiyan/Fransız-
lar bir tür deniz yaratığının türbana benzeyen sar-
mal kabuğuna "Türban" demişler, Müslü-
man/Türkler bir tür deniz yaratığının türbana ben-
zeyen kabuğuna "Şeytan Minaresi" demişlerdir.
İki ayn dil aynı doğal nesneyi iki ayrı 'ao"la tanım-
lamıştır.
Eldeki sayısal bilgilere göre; Türban için her yıl
20.8 trilyon TL ödeniyormuş. Islami Giyim/Teset-
tür için ödenen para Türban giderinin en az on ka-
tıdır. Bu akıl aJmaz boyutlardaki dev para birikimi
ve dolaşımı "birilerinin ekonomik çıkandır". Bu
korkunç para birikimi ve dolaşımı dinsellikle ilgisi
olmayan "Türban" ve "Tesettür" propagandası
için kullanılmaktadır. "Türban" ve "Islami Giyim"
yapımı ve dağrtımı için dev boyutlu bir sanayi ve
ticaret altyapısı oluşturulmuştur. Bu sanayinin ve
ticaretin "geliri/verimi/kân/rantt" büyük bir para
gücüdür. Bu sanayinin ve ticaretin dinsel uzantısı
"Islami Giyim Fetvalandır". "Türban"\n ve "Isla-
mi Giyim "in, dinselliğin siyasallaşması olduğu ka-
nıtlanmıştır.
"Türban ve Tesettür" siyasa) Islamın gösterge-
sidir. "Türbana Kalkan EllerKınlsın", ve "75 Yıllık
Başörtüsü Zulmü" gibi siyasaJ sloganlann gerisin-
de bu büyük para gücü vardır.
Demek oluyor ki şimdiki para değeri içinde Tür-
ban'a ve Tesettür/Giyim'e ödenen para, aşağı yu-
kan sayısız trilyon veya katriK/on TL ölçülerini aş-
maktadır. Böyle bir para dolaşımının sanayi ve ti-
caret altyapısı ise, katrilyon TL ölçülerinin kat be
kat üstündedir.
Bugüne kadar derin devlet/serin devlet gibi kur-
maca hırsız/polis dedikodulannı ciddi konularmış
gibi yazanlar, siyasal Islamın ve şeriat yandaşlan-
nın para kaynağı olan "Türban Sanayisi ve Tica-
reti" ve "Tesettür Sanayisi ve Ticareti" üstüne
hiçbir araştırma yapmamış ve bilimsel bilgiler içe-
ren bir yazı yazmamışlardır.
Türkiye'de bu konularla ilgilenmesi gereken
"Ekonomibilim" ve "Dinbilim" işportaya düş-
müştür. Yazılı ve görsel medya "Ekonomibilim-
cilerin've "Dinbilimcilerin" kendiaralanndayap-
tıkları tuluat kavgalan ve ortaoyunu çekişmeleri
ile doludur.
Türkiye'de; siyaset/ticaret/şeriat/tarikat dörtlü-
sü; devletlerarası, ülkelerarası, uluslararası dev bir
holding, dev bir örgüt, dev bir kuruluş haline gel-
miştir. Ulusal boyutlar bu sınırsız güç için söz ko-
nusu değildir. Küreselleşmeyi ve Globalleşmeyi;
siyaset/ticaret/şeriatAarikat dörtlüsü gerçekleş-
tirmiştir.
Türban ve tesettür; sokaktan ve üniversite ka-
pılanndan aynlmadan, resmi ve özel toplantıla-
nn yapıldığı, davetlerin verildiği şatafatlı salonla-
ra girmiştir. Siyasal Islam Türban ve tesettürü
şimdi Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kalbine sap-
lamaktadır. Siyasal Islam, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin baş düşmanıdır. Yüzüne dost maske-
si takmış siyasal Islam, liberalizm, demokrasi ve
siyasi irade sözlerini kullanarak devletin temelle-
rini kemirmektedir.
SiyasetAicaret/şeriat/tarikat dörtlüsü liberalizm
ve demokrasi maskesi takmıştır. Bu dörtlü; bu
maske arkasında gizlenmiştir. Bu dörtlü; yurtse-
ver değildir. Ulus, ülke, devlet bu dörtfünün umu-
runda bile değildir. Bu dörtlü gerçek Müslüman
değildir. Bu dörtlü paradan başka hiçbir şey dü-
şünmez. Bu dörtlü'nün dini/imanı paradır.
Amerikan dolannın bir yüzünde kutsal kitaptan
alınmış, Ingilizcebirtümceyazılıdır.Tümceşudur:
"In God We Trust". Bu Ingilizce tümcenin Türk-
çe çevirisi şudur: "Inandığımız Allah".
Siyaset/ticaret/şeriat/tarikat dörtlüsü'nün inan-
dığı "Allah"; paradır.
BULMAGA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Derebeylık-
te, kendisine
itaat edılen
efendi. 2/ Yal-
nızlık korkusu.
3/Havadakisu 4
buhan... Kuzu
ya da koyun
postundan ya-
pılmış kürk. 4/
Tıpta delidana
hastalığuıınkı-
sa yazılışı...
Kanşık renkli. 5/ Ai-
dat..."San
Enis'üı romaru 6/ bir
tür deniz taşımacılıği...
Antalya ve Fethjye
körfezleri arasuıda }er
alan yanmada. 7/ Ço- 5
ğunlukla hidrojen ya 6
da helyumla şişirilnaş 7
güdümlü balon. 8/ lçj. 8
ne başka bir sıvıkar^. 9
tırılmamış içki... K^.
sızlık. 9/Mezopotatîya'da kurulmuş en büyük siteler-
denbiri... Bir taşıtıtlamliği sayılan metal levha.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Ortaçağ'da Avnifa'da toprağı olan derebeyi... "Ne
zaman seni düşünsen; Bir ceylan -- içmeye iner" (îl-
hanBerk). 2/TannKfcicuiianılanazotlugübre... Yol ya-
pımında kullanılan 5ir araç 3/ Kapılara takılan yaylı
kapamadüzeneği. 4tıa ç ,ç a r e... Züppe. 5/Birçeşit fii-
ze... "Samit" de derJen ve sözsüz oynananköy seyir-
lik oyunlannın genea
dı. 6/Zeybek... Özen. 7/Parlak-
hğı geçici olarak ararak patlayan yıldız... Igdiş edil-
miş hayvan. 8/Saç O^ÜSÜ...E s ki düde su. 9/Pulculuk.