22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MAYIS 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Bektrorek posta: denizsom#cunıfturiyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 85 Faks: 0.212,512 44 97 - Ormanlann yanında koylan da satacaklarmış... "Kamu maltvsa kov seoete!" Tiirkçe Milli Eğrtim Bakanı Hüseyin Çelik, önceki yıllarda eğitim kurumlannda Türkçe dışı bazı kelimelerin kullanılmasını yasaklayan bakanlık genelgelerini yeni bir genelge ile yürüriükten kaldırdı. Hüseyin Çelik, genelgesinde "Ortak payda olması gereken güzel Türkçemizin bir çatışma alanı haline getirilmesi büyük bir talihsizliktir" dryor... Ve sonra çatışmayı kendisi başlatıyor... Çünkü genelgeye baktığınızda Milli Eğitim Bakanı, Doğu ve Bat dilleri ile Akdeniz havzasından derlenen sözcüklerin zamanla Türkçeleştiğini ve "bizim malımız" olduğunu söyledikten sonra örnek gösterdiği Arapça sözcüklerin de "zenginlik" için kullanılmasını örteriyor... Özetie; Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Eğitim Bakanı "güzel Türkçemiz" ve "Yaşayan Türkçe" dryerek Arapçanın önünü açmaya çalışıyor... Dansı, "elifba"nın başına... anmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül- tesi öğretim üyelerinden Mehmet Zaman Saçlıoğlu, geçenlerde bir akşam Içeren- köy'deki alışveriş merkezi Carrefoursa'ya gidiyor. Çantasını, otomobilinin bagajına koyuyor; ka- pılan kilitlemesine karşın otomatik kilide uzunca bas- madığı için galiba alarmı çalıştırmıyor. Bir buçuk saat sonra otomobiline döndüğünde ba- gajın açık ve çantanın yerinde olmadığını görüyor... Hemen, Carrefoursa'nın güvenliğine koşuyor: "0 ona, o ona gönderdi, üç ilgiliden sonra birine der- dimi anlatabildim. Birlikte arabanın yanına gittik, bir zoriama olmadığını saptadı, herhangi bir kâğıda çan- tanın içinde olanlan kaydetti, telefonumu aldı ve 'bu- lunursa sizi aranz' dedi. Çantanın içinde bir tek güneş gözlüğüm vardı hırsızın işine yarayabilecek. Onun dı- şında okuma gözlüğü, pasaport, sağlık cüzdanlan, en önemlisi telefon defterim ve ajandam vardı. Biz konu- şurken bir görevli daha geldi yanımıza. Kendilerine bir Carrefoursa'da video kaydı olup olmadığını sordum, 'kamera var' de- diler. Ben 'hırsızlığın olduğu saatlerdeki kamera kayrt- lannızı görmek istiyorum' deyince, 'Ama kaydetmi- yor' dediler. Monitör başında olan kişi ya da o sırada otoparkta bulunan bir görevli şüpheli bir şey görürse telsizle söylediğinde kaydediyormuş... 'Yann gündüz gözüyle lütfen çevreye bir bakın, büyük olasılıkla işi- ne yaramayanlan bir yerlere bırakır bu hırsız' dedim. 'Yann olur mu, bu gece otopark boşalınca arkadaşla- nmız her köşeye bakar' dedi güvenlik görevlisi... Içe- renköy polis karakoluna gidip, zabıt tutturdum. Erte- si gün Carrefoursa'ya uğrayıp otoparkın yola yakın otluk, bakımsız bölümlerinde dolaştım. Çöpler, nay- lonlar, kağıtlar vardı. Pek zamanım da olmadığı için ay- nldım. Bir gün sonra yeniden gittim önce bahçeyi do- laştım ve aynı çöplerin aynı yerde bulunduğunu gör- düm. Çevreyi çok iyi kontrol ettiklerini anlamış oldum böylelikle. Güvenliğe gittim. Bu kez bir başkasına ula- şabildim birkaç kişiden sonra. Olayı anımsattım, yine telsiz görüşmeleri yapıldı ama tutulan zaptı bile bula- madılar. Güvenlik sistemlerinin hiçbir işe yaramadığı- nı söylediğimde 'Bizler eski polisiz, bu işleri iyi biliriz' dediler ve bir başkasının; koşun şarküteride kavga var çağnsı üzerine beni orada bırakıp gittiler. Dükkânların bir ikisine girdim, güvenlik durumu sordum, herkes yakındı, 'Göstermelik' dedi. Bunun üzerine bir deneme yaptım. Birkaç gün sonra om- zumdaki küçük çantanın içine tornavida, pense, çe- kiç doldurdum, cebime de hatın sayılır bir çakı koy- dum. Ana girişteki dedektörierden hizlıcageçtim, ge- çerken de görevliye acelem var gibisinden bir işaret yaptım. Ne çantama baktı, ne de o kadar metale kar- şın bir ses çıktı aletlerden. Güvenliğin ne olduğu öğ- renmiş oldum." SESSÎZSEDASIZO) Uzak Asya'dan bir kısrak başı gibi... _ Eski gazeteci ağabeylerden Yılmaz Öztürk yine kızmışa benziyor: "Saygı- değer saylavın biri çıkıyor, demokrasiyi dört başı mamur egemen kılmak için, başı sonradan kapalı, muhterem refika- larını onurlandırmak uğruna kendini, inadım inat diyerek Meclis Başkanı seç- tiriyor. Sonra bir gün, birileri kaşlarını çatınca da hazret, cümle âlemin gözü önünde 'bir başka bahara' diyor. Işte bu yücelerden yüce saylav, şimdi 'ege- menlik kayıtsız şartsız ulusundur' ilke- siyle kurulmuş kamutayımızın başı. Yine bir partinin siyasi yasaklı ba- şı, demokrasi gereğidirdenilerek, si- yasi ayıplanndan arındırılıp, ulusadı- biraz zencidir' diye sızlanıp, çoğu kez yaptığı gibi çaresizliğiyle övünüyor. Ken- di bireysel haklannı bile savunmaktan, korumaktan yoksun bu kişi de şimdi devleti yönetiyor. Başı türbanlı liseli kı- zını 'biliyorsunuz, bilinen nedenlerle bu- rada okutamıyoruz, onun için yurt dışı- na gönderdik' diyen bakanın biri de, haklannı savunmakla yükümlü olduğu halkın önünde sızlanıp duruyor. Ve bun- ların baş imamlığını yapan, bir zaman- lar cami kapılannda elini öpmek için sı- raya girdikler? zat-ı muhterem de yeni- ^ L den 'saadet'e erer ermez, aptesi bo- • B zulur diye adını bile ağzına almadığı na, ülkeyi yüceltsin, yurttaşlann hakla- nnı korusun diye Başbakanlığa getirili- yor. Dağlara taşlara sığmayan bu seçil- miş büyüğümüz de, yasaların ulus adı- na kendisine tanıdığı yetkileri unutup, yabancı bir gazeteciye 'kardeşiniz de ulu önder Atatürk'ün önünde secde- ye kapanırken, hiç mi hiç sıkılmıyor... Ey 'dört nala gelip uzak Asya'dan, bir kıs- rak başı gibi uzanan bu ülke'nin 'ele avuç açar' durumdaki yoksul, boynu bükük insanlan; unutmayın, çözüm bir avuç muhteriste değil, sende!" Yerel Yönetimlerde Reform CEZMİDOĞANER* Türkiye, hızla bir seçim at- mosferine yaklaşıyor. önü- müzdeki yıl yapılacak yerel se- çimlere iç ve dtş politikada ol- sun, ekonomik, sosyal ve siya- sal anlamda yaşamsal sorun- larla karşı karşıya olduğu bir ortamda seçime gidilecek. CHP lideri Baykal, partisi- nin grup toplantısında 18 Nl- san 2004'te yapılacak yerel seçimlerin önemine dikkat çe- kerken "Bu seçimler, iktidann yeniden değeriendirilmesiiçin bir fırsat olacak. AKP'nin gidi- şatına tepkinin ortaya konul- ması çok önemii. CHP olarak tepkilerikucaklamak bizim gö- revimizdir" dedi. CHP listele- rinden belediye başkanlığı, be- lediye meclis ve il genel mec- lisi üyeliği için aday olacakla- nn ilçe ve il yönetimlerinde ke- sinlikle görev almayacağını vurgulayan Baykal şunlan söy- ledi: "Bu, devhmci birkarardır. Parti, parti içinden yönetile- cektir, belediye belediye için- den. Parti-iktidar köprülerini dinamitliyoruz. Belediyeleri CHP için istemiyoruz, Türkiye için, halkiçin istiyoruz." (Cum- huriyet, 14Mayıs2003) Avrupa'da yerel yönetim- lerin -belediyelerin- kuruluş- ları 18€0'lı yıllarda başlar. Örneğin Isveç ve Hollan- da'da belediyelerin kurulu- şunun özünü iki temel dü- şünce oluşturmaktadır: Bunlardan birincisi toplum- sal kararlara bireyierin dü- şüncelerini en geniş düzey- de aktarabilmek ve yurttaş- larla yan yana olabilmek. Ikincisi ise devlet gücünün yurttaşlar üzerindeki baskı- sını kırabilmek, yurttaşları yerel konularda güçlü kıl- maktır. O nedenle eğitim ve öğretim, yurttaşlara ekono- mik yardım, güveniik, alkol ve uyuşturucu maddelerle savaş, yaşlılann ve çocuk- lann bakımı, çocuk yuvala- rı, yerleşme merkezleri planlaması, kamu taşımacı- lığı, spor tesisleri yapımı, ye- tişkinlerin eğrtim ve öğreti- mi, kültür hizmetleri, müze- ler, sanat sergileri, tiyatro- lar. gibi devletin temel işlev- leri belediyelere bırakılmış- tır. (CHP Açılırken - Hadi Or- man- Demir Özlü) Ülke yönetiminin merkez ile belediyeler arasında paylaşı- mı geçen yüzyıldan bu tarafa Türklerin gündeminde, ama halen de çözümlenememiş si- yasal tartışma sorunu olarak gündemden düşmüyor. Osmanlı Imparatoriuğu'nun yıkılışını önleyebilmek için Jön Türkçü, Batıcı aydınlardan Prens Sabahaddin'in önerdi- ği Adem-i Merkeziyetçilik (ye- rinden yönetim) düşünce ola- rak katı merkeziyetçiliğin orta- dan kaldırılarak, merkezi hü- kümetin yetkilerinin imparator- luğa bağlı bölgelerle -eyalet- lerle- paylaşılması amaç edil- mişti. Türkiye'nin bugünkü devlet yapısı 19. yüzyıl Fransası'ndan alınmadır. Fransa'da katı mer- keziyetçilik yerini, yerinden yö- netime bıraktı. Avrupa'da yerel yönetimler resmi devlet politi- kalanndan giderek bağımsız- laşıyor. Bizde, katı merkeziyet- çi yapı korunuyor. Güç ve yetkinin paylaşımını istemeyen ve insanlann daha bilinçli, dogruyu ve yeniyı gö- rebilen, düşünen, yaratan, sağlam ve sağlıklı kişilik yapı- sına sahip olmalanndan kor- kan kesimlerce, halkın yöneti- me katılımı hep engellenmiştir. Türkiye'de merkezi hükü- met, yerel yönetimlerle ilgili her türlü karar alma hakkını ken- dinde görüyor. Devletin yerel yönetimlere müdahalesi çağ- daş demokrasi anlayışı ile çe- lişiyor. Günümüzde demokrasi tar- tışmalan yerel yönetimlerde yoğunluk kazandı. Politik karar süreçlerine daha çok katılım ve yerel yönetim sisteminin daha çok otonomi istemeleri daha çok önem kazandı. Toprak da- ğıtımı, kamu taşımacılığı, gü- venlik, konut ve yerleşim soru- nu gibi sorunlann yerleşim böl- gelerinde ortaya çıkması ve benzer sorunlara yönelik va- tandaşın politik istem ve öne- rileri önem kazanmıştır. Bu nedenle yerel yönetimler politikanın odak merkezi oldu. Politikada amaçlar ve uygula- malar en iyi biçimde yerel yö- netimlerde olgunlaşır. Yerel yö- netimler karar ve politik geliş- melerin merkezi. Demokrasi en iyi yerel yönetimlerde geli- şir, kökleşir ve özümsenir. Çoğu zaman örnek aldığı- mız Batılı ülkeler ve Türki- ye'nin AB'ye giriş sürecinde, Avrupa, güç-yetki paylaşımı sorunlarını çoktan aşmış bulunuyor. Yerel yönetimler reformu artık fazla sulandırılacak ve savsaklanacak konumdan çıkmıştır. Atılacak adımlar aynı zamanda demokratik- leşme anlamına da gelecek- tir. Tabular yıkılacak ve den- geler değişecek. Günümüzde gelişen ve de- ğişen yepyeni bir Türkiye var. Dünyayı yakından izleyen genç nüfusa sahip ve insanla- rının birçoğunun yurtdışı bağ- lantısı olan bir Türkiye vardır. Şimdi, yerel yönetimlerde köklü bir reform zamanıdır. Sistemin tümüyle yenilenmesi gerekmektedir. Bunun için de çağdaş bir anlayış gereklidir. Ulkemizde her büyük deği- şimin ve atılımın temelinde CHP vardır. Türkiye'de belediyelere yeni bir çehre ve güç ver- mek, sosyal demokrat hare- ketin temei sorumluluklann- dan birisi olmak gerekir. *DSDF (Sosyal Demokrat Der- nekler Federasyonu) Genel Baş- kam-Hollanda e-posta: c.doganer@chello.nl ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMtU POROY semihpomy@yahoo.com HAYAT EPİK TtYATROSU MVSTAFA BÎLGÎS ; milli matermtik L " BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇİ bulutbebek ı hotmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20Mayu EOSMAtflNS0NUL tOl'OE &U6ÜN, «(,. OSMAMU M- DİfAMlH. OSMAN, SALTANATININ Oâ/İDÛVCÛ' rtLIHC*, HENÜZ 18 •MŞINCJtYKEN mttriNCAN İNpi. tiÜP ÖLDÛKÜtOÛ. yEHİÇERİOCA. SlNI KALOIRMAYt DÜŞÜNÜKKEN Nİyen'ni S£HBaigi 6/8/ eUü TUTAMAYAN 6£NÇ HÜKÜUÇ*R_ LA YENİÇERİLEKİN AR4SI İYİCE AÇlLMjŞri.SONUhlPA fSM TA KAPIKULU JSKEZIEKİ AY/K LANDlLMİ.BfRKAÇGJJNDE İSWJ ÇOK BÜyÜOÜ.DER- KEN,ASKERLER JT.OSMAN'/ ELE &EÇİKOİL£lt. ONU ÇE- ÇE$İTLj nAKAKETLEetâ ESKİ ' K* CAMf'f£6£ 0£NG£S! SO2UK OUKNI. MUSTA- FA 'Yl 7BH7M GEÇİ&yO8L«*Dl. Bİ8 SÛBESONRÂ,S.OSMAN,B^t ARABAYIA YEDİKULEZİHMNM 6ÖTÜ6ÜLDÜ l/E ORAM K£MB<1 L£ BO&ULPU- KAPUOILU ASKBt LEKİ ff.aSM4H'/ YALHIZCA mf- TAN İNPİRMB AMACINOA YDILAR. ANCAK, BAŞTAN BERİ OL4Y- LARA YÖN VEKMEYE ÇAU$AH I.AAU£TAFA'NIN AA1NESİ 7A- RAFINMH K/ŞKHp-llAN Kİ- $IL£X,6£HÇ PADİŞAHt KAT- L£7M/$Tt. Esas No: 2003-39 BAHÇE ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Mehmet Bayram tarafindan davalılar Maliye Hazinesı vs. aleyhine açılan tapu tescili davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması strasında verilen ara karan gereğince, Davacı Mehmet Bayram'ın hak sahıbı bulunduğunu iddıa ettiği Osmaniye ili, Bahçe ilçesi, Yukankardere köyü hudutlan danilinde 192 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın doğu kısmmda kalan ve içerisinde kaynak su bulunan tahmini 3000 m2 olan taşınmaz üzerinde hak sahibi olanlann MK.'nın 713. maddesi gerefince ilanın yayunlanmasından ıtıbaren 3 ay içerisinde itiraz etmeleri, itiraz eden bulunmaz ve ıddiasını ispat etmez ise davacırun adına tesciline karar verileceğı ılan olunur. Basın: 23693 KALEM METİNEKKSAN Tüpban ve Tesettür Ingiliz ve Fransız dillerinde Kadın Sanğı anla- mındakullanılanTurbansözcüğü.TürkdilineTür- ban sözcüğü biçirrindeyatay geçişyapmıştır. Ba- şörtüsü anlamına gelen Türban sözcüğünün oluşmasına, gene bir başörtüsü olan Tülbent sözcüğü etken olmuştur. Tülbent sözcüğü Fran- sızca Tulle/Tül ve Farsça Bend/Bent sözcüğünün birleşimi sonucu oluşmuş bir sözcüktür. Arap diline ilişkin Tesettür sözcüğünün karşılı- ğı Türk dilinde Ortünmek sözcüğüdür. Başörtü- sü olan Türban, Tesettür/örtünmek olgusu içinde aJgılanır. Ingiliz ve Fransız dillerinde bir tür deniz yaratığının helezonlu/burmalı/sarmal kabuğu Tur- ban sözcüğü ile adlandınlır. Türk dilinde bu de- niz yaratığının sarmal kabuğunun adı Şeytan Mi- naresi'dir. Türban ve Şeytan Minaresi. Hıristiyan/Fransız- lar bir tür deniz yaratığının türbana benzeyen sar- mal kabuğuna "Türban" demişler, Müslü- man/Türkler bir tür deniz yaratığının türbana ben- zeyen kabuğuna "Şeytan Minaresi" demişlerdir. İki ayn dil aynı doğal nesneyi iki ayrı 'ao"la tanım- lamıştır. Eldeki sayısal bilgilere göre; Türban için her yıl 20.8 trilyon TL ödeniyormuş. Islami Giyim/Teset- tür için ödenen para Türban giderinin en az on ka- tıdır. Bu akıl aJmaz boyutlardaki dev para birikimi ve dolaşımı "birilerinin ekonomik çıkandır". Bu korkunç para birikimi ve dolaşımı dinsellikle ilgisi olmayan "Türban" ve "Tesettür" propagandası için kullanılmaktadır. "Türban" ve "Islami Giyim" yapımı ve dağrtımı için dev boyutlu bir sanayi ve ticaret altyapısı oluşturulmuştur. Bu sanayinin ve ticaretin "geliri/verimi/kân/rantt" büyük bir para gücüdür. Bu sanayinin ve ticaretin dinsel uzantısı "Islami Giyim Fetvalandır". "Türban"\n ve "Isla- mi Giyim "in, dinselliğin siyasallaşması olduğu ka- nıtlanmıştır. "Türban ve Tesettür" siyasa) Islamın gösterge- sidir. "Türbana Kalkan EllerKınlsın", ve "75 Yıllık Başörtüsü Zulmü" gibi siyasaJ sloganlann gerisin- de bu büyük para gücü vardır. Demek oluyor ki şimdiki para değeri içinde Tür- ban'a ve Tesettür/Giyim'e ödenen para, aşağı yu- kan sayısız trilyon veya katriK/on TL ölçülerini aş- maktadır. Böyle bir para dolaşımının sanayi ve ti- caret altyapısı ise, katrilyon TL ölçülerinin kat be kat üstündedir. Bugüne kadar derin devlet/serin devlet gibi kur- maca hırsız/polis dedikodulannı ciddi konularmış gibi yazanlar, siyasal Islamın ve şeriat yandaşlan- nın para kaynağı olan "Türban Sanayisi ve Tica- reti" ve "Tesettür Sanayisi ve Ticareti" üstüne hiçbir araştırma yapmamış ve bilimsel bilgiler içe- ren bir yazı yazmamışlardır. Türkiye'de bu konularla ilgilenmesi gereken "Ekonomibilim" ve "Dinbilim" işportaya düş- müştür. Yazılı ve görsel medya "Ekonomibilim- cilerin've "Dinbilimcilerin" kendiaralanndayap- tıkları tuluat kavgalan ve ortaoyunu çekişmeleri ile doludur. Türkiye'de; siyaset/ticaret/şeriat/tarikat dörtlü- sü; devletlerarası, ülkelerarası, uluslararası dev bir holding, dev bir örgüt, dev bir kuruluş haline gel- miştir. Ulusal boyutlar bu sınırsız güç için söz ko- nusu değildir. Küreselleşmeyi ve Globalleşmeyi; siyaset/ticaret/şeriatAarikat dörtlüsü gerçekleş- tirmiştir. Türban ve tesettür; sokaktan ve üniversite ka- pılanndan aynlmadan, resmi ve özel toplantıla- nn yapıldığı, davetlerin verildiği şatafatlı salonla- ra girmiştir. Siyasal Islam Türban ve tesettürü şimdi Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kalbine sap- lamaktadır. Siyasal Islam, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin baş düşmanıdır. Yüzüne dost maske- si takmış siyasal Islam, liberalizm, demokrasi ve siyasi irade sözlerini kullanarak devletin temelle- rini kemirmektedir. SiyasetAicaret/şeriat/tarikat dörtlüsü liberalizm ve demokrasi maskesi takmıştır. Bu dörtlü; bu maske arkasında gizlenmiştir. Bu dörtlü; yurtse- ver değildir. Ulus, ülke, devlet bu dörtfünün umu- runda bile değildir. Bu dörtlü gerçek Müslüman değildir. Bu dörtlü paradan başka hiçbir şey dü- şünmez. Bu dörtlü'nün dini/imanı paradır. Amerikan dolannın bir yüzünde kutsal kitaptan alınmış, Ingilizcebirtümceyazılıdır.Tümceşudur: "In God We Trust". Bu Ingilizce tümcenin Türk- çe çevirisi şudur: "Inandığımız Allah". Siyaset/ticaret/şeriat/tarikat dörtlüsü'nün inan- dığı "Allah"; paradır. BULMAGA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Derebeylık- te, kendisine itaat edılen efendi. 2/ Yal- nızlık korkusu. 3/Havadakisu 4 buhan... Kuzu ya da koyun postundan ya- pılmış kürk. 4/ Tıpta delidana hastalığuıınkı- sa yazılışı... Kanşık renkli. 5/ Ai- dat..."San Enis'üı romaru 6/ bir tür deniz taşımacılıği... Antalya ve Fethjye körfezleri arasuıda }er alan yanmada. 7/ Ço- 5 ğunlukla hidrojen ya 6 da helyumla şişirilnaş 7 güdümlü balon. 8/ lçj. 8 ne başka bir sıvıkar^. 9 tırılmamış içki... K^. sızlık. 9/Mezopotatîya'da kurulmuş en büyük siteler- denbiri... Bir taşıtıtlamliği sayılan metal levha. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Ortaçağ'da Avnifa'da toprağı olan derebeyi... "Ne zaman seni düşünsen; Bir ceylan -- içmeye iner" (îl- hanBerk). 2/TannKfcicuiianılanazotlugübre... Yol ya- pımında kullanılan 5ir araç 3/ Kapılara takılan yaylı kapamadüzeneği. 4tıa ç ,ç a r e... Züppe. 5/Birçeşit fii- ze... "Samit" de derJen ve sözsüz oynananköy seyir- lik oyunlannın genea dı. 6/Zeybek... Özen. 7/Parlak- hğı geçici olarak ararak patlayan yıldız... Igdiş edil- miş hayvan. 8/Saç O^ÜSÜ...E s ki düde su. 9/Pulculuk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear