23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 NİSAN 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 a Kutatasmecm ç kâpOrdğ jjpto nlf . Bektrooik posta: cteffl2somecutnhuriy8tcom.tr 0.212.512 0$ 05 Faks: O212.512 44 97 - Hükümet, Milli Görüş'ü terör örgûtü saymamış... "Islamcı aöriJs!" Otopark Avukat Bülent Ağabeyoğlu, yurtdı- şından uçakla Istan- bul'a geliyor ve otomobili ile Ankara'ya gitmeden önce Kalamış marinadaki lokantalardan birinde öğ- le yemeği yiyor... Lokan- tadan çıkınca, otoparkta- ki otomobilinin soyuldu- ğunu görüyor. Yurtdışın- dan gettrdiği iki bavulu ve havaalanından aldığı eş- yalar çahnıyor. Olay, polis kayrtlarına geçiyor ve Ağabeyoğlu Ankara'ya gi- diyor. Otoparkın işleticisi Setur'a bir mektup yazıp durumu bildiriyor. Birkaç gün sonra Setur'dan tete- fon ediyorlar; otoparkın Koç Alfianz tarafından si- gortalandığını, maddi za- rann karşılanacağmı söy- lüyortar. Ancak daha son- ra yine arıyorlar ve oto- mobilin herhangi bir ha- sar görmediğini, otomo- bil içindeki eşyaların da sigorta kapsamı dışında olduğunu biküriyoriar. So- nuçta, sigortalı bir oto- parkta, hırsızlann hasar- sız olmak kaydıyla dile- dikleri otomobili soyma olanağı bulunuyor! AMERİKAN MALI ALMA IRAK HALKINA BOMBA ATMA K ım güçlü; Amerıka mı? Amerika'nın yanın- da olunmalı... Para nereden geliyor; Dünya Bankası'ndan mı? Dünya Bankası'ndan iyi- si olmamalı... Bütçeyi kim yapıyor; Ulusla- rarası Para Fonu mu? Uluslararası Para Fonu'nun sö- zü harfiyen dinlenmeli... El altından kim para dağıtı- yor; Avrupa Bıriiği mi? Avrupa Birliği'nin bir dediği i- ki edilmemeli; bütün kriterler yerine getirilmeli... Vatan, millet çoktan "sakarya" edebiyatında kaldı... VVashington, Kopenhag, Londra, NewYork, Paris, Brüksel, Berlin, Roma... Güç ve güçlü neredeyse ikbal orada... Hükümetten teşvik geliyor mu; hükümet destek- lenmeli... Bakanlıktan ihalealınıyormu; bakan omuz- larda taşınmalı... Genel müdür krediyi verdi mi; ge- nel müdür alkışlanmalı... Bu birduygu... Güçlünün ve egemenin yanında saf tutarak güçlü ve egemen olma duygusu ve tabii ki "tamamen duy- Duygu gusal" olarak cebini doldurma güdüsü! Güçlünün yanında saf tutulması şampiyon olan ta- kımın daha çok taraftar kazanması gibi bir şey... Insanoğlu özeniyor... Fakat bu oyunda şike var... Güçlü olan kural tanımıyor... Gücünü kuralsızlıktan alıyor; kurallan kendi koyu- yor, koyduğu kurallan kendi çiğniyor... Hakemi tanımıyor... Zaten hakemliği de kendisi yapıyor! Güçlünün yanında saf tutarak güçlerine güç katan- lann geçmişlerini inceleyin... Ne kadarzayıf, ne kadaraciz, ne kadarezik, ne ka- darsilik, nekadarkişiliksizolduklannıgöreceksiniz... Ama bir kere güçlünün yanına kapılanmasınlar... Kraldan çok kralcı kesilirfer... Ne var ki mayalan bozuk olduğu için dün baş tacı ettiklerini yann yerin dibine batırmaktan da çekin- mezler; kral öldü yaşasın yeni kralcıdır bunlar... Gelen ağam, giden paşamdır onlar için... Bağdat'ta Amerikan askerlerini çiçekle karşıladılar. Işgal kuvvetlerine çiçek! Bir ulus için dünyanın en utanç verici duygusu, ülkesini işgal eden askerleri çi- çekle karşılamak olmalı. Onlar, bu utanç verici tab- loyu bile alkışladılar... Çünkü güç, elinde silah olanda... Onlar da eli si- lahlının yanında! Ama onlar aynı zamanda demokrat... Hem liberaJ, hem demokrat, hem evrensel hukukun savunucusu, hem insan haklannın yılmaz bekçisi, hem düşünce özgürlükçüsü, hem de her türlü özgürlüğün çılgın aşığı... Aşklan bile efendilerinin verdiği izinle sınırlı! İnsan bir kere kapılanmaya görsün... SESSİZSEDASIZO) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku yahoo.com AKP'nin duble yol projesinden anladığı "ABD için Irak'a duble yol döşemek"miş! Amerikan maHarı için iyi bir pazar olmak Yeditepe Üniversitesi Işletme Bölü- mü Kamu Politika ve Stratejileri Araş- tırma Grubu'ndan Yrd. Doç. Dr. M. Atilla Öner, "Bağdat Oemiryolu Sa- vaşı" kitabının önşözüne "Haziran 1923, Kolombiya Üniversitesi" notu düşen Edvvard Mead Earie'den bir alıntı göndermiş: "Chester imtiyazlan ve Mezopo- tamya petrol alanlan üzerindeki In- giliz-Amerikan çekişmesi, yakın do- ğudaki Amerikan faaliyetlerinin hızla gelişmesinin iki önemli unsurudur. Amerikan malları için iyi bir pazar olan Türkiye, aynı zamanda Amerikan fabrikalan için değerii bir hammadde kaynağı ve Amerikan kapitalistleri için verimli bir yatırım alanı olmayı vaat et- mektedir. fr Böylece, Filistın kutsal topraklann- daki Amerikan din kurumlannın, Ana- dolu ve Suriye'deki egitim kurumlan- nın yerini şimdi Anadolu'nun tabii kay- naklanna göz diken Amerikan çıkaria- rı almaya başlamıştır. Bu yüzden, Türkiye'deki siyasi istik- rar ve ekonomik gelişme artık Ameri- ka'daki işadamları ve politikacılann dikkatinden kaçmayan konular ol- muşlardır. Onun için, çok defa birsavaş sebe- bi olan 'Doğu Sorunu' şimdi Amerika- lılariçin yeni birönem kazanmaktadır." 80 yılın son 50 yılında geldiğimiz nokta... Amerika Irak'ı işgal etti ve bu arada iyi bir pazar olan Türkiye'yi işgal et- mesine gerek kalmadı! ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCÎ 'Kültür ve Turizm Bakanlığı' konusunda Doğan Hızlan'ın görüşmesi... Kûltür ve tunzmin "tek bakan- hk" olamayacağını savunan ya- zılanmız "pehKvan tefrikasına" dönüştü... Her yerden ses var. yet- kililerisesusuyor... Neyse ki Doğan Hdan'ın 7 Ni- san 2003 günü Hürnyet'teki " 1 yaasT sayesinde "karşı görüşû" de öğrenebildık. Tasan artık TB- MM'de olduğundan. bunlan da yanıtlamak zorunlu oldu... Birkşme gerekçeleri Okuyanlar anımsarlar. Doğan Hızlan; "Kültür Bakanhgı, lu- rizm Bakanbğı'ııa bağlanamaz" başlıklı ılk yazısında, Kültür Gi- rişimi nın bu birleşmeye karşı eleştırilerine yer ve "hak" ver- miştı(3Nısan2OO3). Ardından "bir yetkffiyle" gö- rûşmesıne dayandırdığı 2. yazı- sında ise; "Kültür Bakanlığı, Tu- rizm Bakanhğı'nın içinde erimi- yor" diyor ve gerekçelerini de özetle şöyle sıralıyor: "- Kültür Bakanhgı'nııı ana ya- peı konınuyor; sadece aynı işlevi gören Anıüar ve Müzeler Gend Çünkü. ülkenın tarihini ve do- ğasını korumayı daha da zayıfla- tırsanız, "neyi" tanıtacaksınız?.. Kaldı ki eğer tanıtımda sorun var- sa, bunun bir nedeni de SÎT'lerin içine "turizmi teşvik" adına izin verılen dev oteller yüzünden, ta- rihi ve doğal çevrenin "bakn-" fo- toğraflannı çekme açılannın gün- den güne "azalmasT olsa gerek... Şimdi Kültür Bakanlığı da işte bu günaha "entegre" edildiğinde. belki de elde sadece "eski fotoğ- raflar" kalacak... VMuhafazakâr' turizm Yıllardır sıvil mımarimizı; '"Bunlar Rum evi, Ermeni kültü- rü" dıyerek yıkanlann, şimdi sa- dece "inançh turistlerin nannna" bazı elde kalmış kiliselen "pazar- toma" çabalanna gelince... Bu niyet bile aynı bırleşmeyle daha da "geriri" bir tunzm yaratacak... Çünkü, kazanç uğnına bu kez de "dinci-bağnaz turistier" peşin- de koşulacak... Bir yandan ülke- dekı "laik kültür" gıderek törpü- lenirken öbür yandan toplumla ta- Kültürü turizme bağlayanlaruı bir 'uygulaması»' Müdüriüğü ile Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma Gend Mü- düıiüğü birleşhor." "- Bu birieşmenin bir nedeni de tamtnna ağırük v erilmesL." "- Dümada kültür amaçfa tu- rizm ile tnanç turiznıi önem kaza- nr>t>r. Birieşme\1e. bu alanda da bir sinerji \araOlabiBr_.'' Koruma kapatilrvor' Aslında ılk açıklama bile, en büyük darbenin "Kültür \e tabi- at\"arhldannın korunması hizme- tine" ıneceğının kanıtı... Çünkü; müzeleri ve ören yerle- rindeki arkeolojik kazılan \öne- ten Anıüar Genel Müdüriüğü ile tarihsel ve doğal mirasımızın ya- şatılmasından sorumlu Koruma Genel Müdüriüğü asla "aynı işle- \i"görmüyorlar... Özellıkle kendi alanında artık köklü bir kamu kurumu olan Ko- ruma Genel Müdürlüğü'nü "lag- vetmek" ıse, hemen tüm kimük ve uygarlık değerlerimizin "ko- ruma örgütünü" dağıtarak bitir- mek anlamına geliyor. Konıma>an tanıtamaz^. -Devletin koruma organını" yok etmek. hem 'Tarutıma ağıriık verilmesi'' gerekçesıru hem de "kûltür ve inanç turizmi" sözünü ha^-ada bırakıvor. nışacak yabancılann da "muhafa- zakâr"lan daha makbul olacak... 'Uygulamalar' görüJmedimi? Bütün bu gerçeklere rağmen bakanJıktakı yetkilıden "etkilen- djğj"" anlaşılan Doğan Hızlan, ya- zısını şöyle noktalıyor: "Bu bHgi- lerden sonra, ben mgulamayı bekteyeceğmL-" Oysa, 12 Eylül 1980 darbesin- den sonra da aynı "birieşik anla- \Tş"ın yarattığı çok örnek var... Üstelik hemen tümü de, "Piş- manhğuı fayda vermediği kabcı tahribatlar yaratmış uygulama- lar_" Örneğın: Dohnabahçe Sara- yı'nın tarihi bahcesınde yapılan Swiss Otel ya da Yıldız Sara- yı'nın eski bahçesinde yükselen Conrad veya Köyceğiz'dekı an- tik Pisilis kentinin tam üzerine ın- şa edilen Sangerme Park Otel ve bu gibi sayısız "kültür ve turizm darbelerL." Doğan Hızlan, eminim ki bu talanın "devammı" artık istemi- yordu... 0 halde, "yeni uygula- malan beklemek" yerine "ilk yaasındaki" tavnnı sürdürmesi gerekmezmi?.. Oekinci a cumhuriyetcora.tr. KİM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behicakı turk.net ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI HARBÎ SEMİH POROY semihporoy r q yahoo.com TARÎHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 13 Nisan PROTBSTAN KIYIMCISl KRALICE.. 1S13 'Z>4 8ÜGÜM, FRANS* KGAUÇESİ C4rH£g/A/£ PE irAL YA 'P/> PO6MUÇTU. Ft-OGANSAU PGENS l-O££M2O PE ' MEDlCt 'NİN KIZI OL/IN CATHEISIH£, 1533 'TE, PAH4 SOHRA F&)/V£A TAHTIMA Ç/K4V MENS/ /LE £lSLENM/$r/. KO4LL/ Ğ; U Y/L Si//SEfJ JTHEtJGt(SAĞ&4) OLUA/CE, OSLU ]X. CHARLES ÇOCUK y^Ç7?t SULUNOUĞUNOAN\ C4r#£e/A/£ ö ece G£ç/eM/çr/\ /x. cH^et££ VE ARDINDAN DiĞE/Z. OĞLU M- H£SJRI ZAMAMLAZINPA ÇOK ErK'Lİ BlR KIŞİ OL^M K/SAUÇE, OZELUKL£ F&4N£A'yr KASlP DİN İ L. t'MCE EYl-£Mc£/e£ Gt&ŞM/ÇTf. İYI gtÜMEHİ PE Si.8A£rf/£L£MY K MEDtCtS, ÇOK - BtTLİS SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2002/38 Davacılar tsmet Savucu, Zülküf Savucu, Maşallah Savucu, Emine Savucu, Aycan Savucu, Aygül Savucu ve Piran Savucu ve- kili Av. Enis Gül tarafindan davahlar Mehmet Savucu, Saliha Patır, Suphiye Patır, Mehmet Reşit Patır, Amine Avcil ve Naciye Patır aleyhine mahkememizde yürütülen verasetın iptali davasının yapılan yargılaması sırasında, kendisine dava dilekçesi ve du- ruşma günü tebliğ edılemeyen ve adresı zabıta manfetiyle de tespit olunamayan davalı Saliha Patır'ın 25.04.2003 günü saat 9.00'da mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil etmesi aksi takdirde yokluğunda yar- gılamaya devam edilerek karar verileceği hususu tebligat kanununun 28. maddesi uyannca tebliğ ve ilan olunur. Basın: 17100 PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Güzel Şeyler de Var, Yaşanan... Hafta içinde iki günlüğüne Adana'daydık. Sevgi- li Hrfzı Topuz la birlikte öörencılerin çağrılısı olarak üniversitede "Doğu-Batı llişkileri" üzerine birer ko- nuşmayaptık. Dünyayı, yaşamı merakeden, sorup sorgulayan aydınlık yüzlü gençlerle tanıştık. Onlar- la keyifli sohbetler yaptık, birlikte müzik dinledik, dansettik. Çukurova Üniversitesi'nin Seyhan Irma- ğı kıyısında 22 bin dönümlük bir araziye yayılmış olan kampusu görülmeye değer bir yer. Bir başka yazımı mutlaka Çukurava Üniversitesi'ne ayıraca- ğım. Cuma sabahından beri de Kitap Fuan nedeniyte Izmir'deyim. Istanbul'a, gelecek hafta sonundadö- neceğim. Kitap fuarian salt okurlarla kitaplan değil nicedir görüşememiş dostlan da buluşturuyor. Köln'de yaşayan 40 yıllık arkadaşım yazar Yüksel Pazarkaya yı biryıldır, Hamburg'da yaşayan 20 yıl- lık sanatçı arkadaşım Demir Gökgöl'ü ise üç yıldır görmemiştim. Izmir'de buluştuk. Turgay Gönenç gibi Yaşar Aksoy'la da fuardan fuara görüşüyoruz. Gözlerim Ahmet Yorulmaz'ı, Dursun Akçam'ı an- yor. Ayvalık da, Kuşadası da uzak değil Izmir'e. Di- lerim gelirier. Körfeze karşı kadeh tokuştururuz. • • • Izmir'e her geldiğimde, "Zaman ne çabuk geçi- yor" diye düşünüyorum. Her yıl aynı tarıhlerde tek- rarlanan etkinlıkler, kutlanan yıldönümlen eğer birde hazırlanmalarında, oluşmalarında sızin de katkınız varsa, zamanı sanki daha da çabuklaştınyor. Iz- mir'deki ilk kitap fuannın üzerinden sekiz yıl geçmiş. Daha doğrusu geçivermiş... Ifk fuara öğretmenleriy- le, anne babalarıyla gelen ılkokul çocuklan şimdi üniversiteyegidıyoriar. Yanındaki uzun siyah saçla- n kıvır kıvır sevgilisinin beline sıkıca sarılmış yakışık- lı bir delikanlı, "Sizi tanıyonım..." diyor bana. Giri- şin ücretli olduğu ikincı fuarda aılesı için benden beş davetiye ıstemiş. Vermişım. Unutmamış. "Ne oku- yorsun?" diyesoruyorum, "Işletmecilik..."diyeya- nıtlıyor. Sevgilisi de ışletmecilik okuyormuş, okulda tanışmışlar. Kafeteryada bir şeyler içmeye davet ediyorum onları. Kabul ediyorlar. Fuarda konuştu- ğum birçok insan gibi onlar da Irak'taki savaştan et- kilenmişler. Amerika Birieşik Devletleri'ne karşı bü- yük öfke duyuyorlar. Kolu kanadı kınlmış bir halkın tepesine gece gündüz bomba yağdırılmasını, evle- rinin başlanna yıkılmasını, bınlerce masum insanın ökJürülmesini kabullenemıyoriar. • • • "Isterseniz başka şeyler konuşalım..." diyorum. Haftalardır "savaş" konuşa konuşa içim karannış... (Birkaç haftadır zaman zaman siz okurlanmın da içini kararttığımı söylemeliyim yeri gelmişken...) Mü- zikten konuşmaya başlıyoruz. Ona birkaç yıl önce Cumhuriyet Radyo'da caz programı yaptığımı söy- lüyorum. Gözleri parlıyor. 0 da benım gibi caz me- raklısıymış. 17 Nisan'da Izmir Caz Festivali başlıyor- muş, bir de Yunan grubu varmış. "Birlikte gitmeyi öneriyor. Kabul ediyorum. Kim ne derse desin, ara- da sırada genç insanlarta bir arada olmak insanın içini açıyor, rvhunu renklendiriyor. Itiraf edeyim, öğrencilehyle dostça, arkadaşça ilişkiler sürdüren öğretim üyesi dostlanma bazen gıpta ediyorum. Zaman bütçemi ayariayabilirsem belki ben de üni- versitelerden birinde haftada dört saat ders vere- bilirim. 1980'liyıllann sonunda Hamburg'da üçyıl kadar "uygulamalı 'ışletmecilik" dersı verdiğimden deneyimim de var. Ama o "zamansızlık" denen kor- kunç şey yok mu? Yazmak, çok zaman, çok emek isteyen bir uğraş. Geçen hafta yeni bir kitabım çıktı. Adı "Zarife". Genç bir kızın yaşamına dair uzun bir öykü, birromande- nemesi. Yeni bir kitap, yeni bir heyecan demek. Bu heyecanı duymak bile tek başına harcanan zama- na da, verilen çabaya da değiyor. Her fuarda olduğu gibi bu yıl da mutlaka Ceş- me'ye, Foça'yaakşam kaçamaklan yapacağım. De- niz börülcesi, radika, turp otu... Çipura... Yanında i- ki kadeh buz gibi rakı... Dost sohbetleri... Başka ne isteyebilir insan? Demek istedığim: Her şeye rağmen güzel şeyler de var, yaşanan... (e-posta: dkavukcuogluı / superonline.com) (Faks:0212-234 67 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAM SOLDANSAĞA: 1/Antalya ya- kınında, ka- yak merkezi olan dağ. 2/ Felsefede, bil- gi ile varlık arasında ilişki kurduğu dü- 6 şünülen kav- 7 ram... Bir yeri „ bakımlı ve bayındır du- 9 ruma getirme. 3/ tz- maritgillerden bir baük... Yunan rakısı. 4/Dişlerintaçkısmı- nı kaplayan beyaz ve sert doku... Küçük mağara. 5/Ingilizya- pımı bir tür makineli tüfek... Uluslararası Güreş Federasyo- nu'nun simgesi. 67 ' Rütbesiz asker... Bayrak, sancak. 7/Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Birkaç renkli iplikten yapıhnış dokuma. 8/Paylama, azarlama... Niğde ve Nevşe- hir yörelerinde yetişen, kaliteli bir şarap veren be- yaz üzüm cinsi. 9/Muğla-Antalya sınınnda, "ulu- sal park" kapsamına alınan ünlü kanyon. YTKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Kalın su buğusu... Halk edebiyatında aruz öl- çüsüyle yazılan şiir türlerinden biri. II Kadastro haritalannda parseller topluluğu... Çekilerek ba- lık avlamaya yarayan daire şeklinde el ağı. 3/Gö- kova Körfezi'ne verilen bir başka ad... Malatya yöresinde kayısı kurusuna verilen ad. 4/ Sıg su- İarda yaşayan bir balık... Polonya'nın plaka işa- reti. 5/Tarlasının... Bir nota. 67llgi eki... "Laba- da" da denilen ve yapraklan sebze olarak kulla- nılan bitki. 7/ Avustralya'da yaşayan bir cins de- vekuşu... Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzun- caparça. 8/Inen, inmiş... Bir içki. 9/Cam üreti- mi ve sanayide kullanılan soda külü.. Arka, geri. -
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear