22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-10 NİSAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET HABERLER SAYFA İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜEİS? TABIAÎLI ÎSTAKBül ABEÜ1CANEAZ' I4ACÎEALAHI KMA FviÂT" NE i N * l M , Irak saldınsıyla birlikte gelen şiddet ortamında, 'farklı' bakış açısı gerekiyor Kadırdarsav; ıstemezSIRMAEVCAN Kadın yaklaşımından fena halde mahrum dünyamız. Irak'tayaşananlarişincıddiboyut- larda olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Erkek- lerden oluşan savaşçı koro aitık iyice sesini yük- seltmjş, cesetlerin üzerinde 'özgür' ve 'de- mokrat' bir yeni dünyanın kurulmakta oldu- ğunu haykınyor. Eğer bu dünya Bush ve onun "koalisyon or- taktan" tarafindan şekillenecekse durum da- ha da vahım. Zıra Bush ve ortaklan, değil ka- dınlann düşüncesinı sormak, savaşı istemi- yoruz diye bağıran bınlerce kişinin sesine bi- le kulak tıkadılar. Kaldı ki, Amerikalı kadın- lar bunca mücadeleye rağmen anayasalanna cınsiyet eşitliğini koyduramamışlar. Stanford Üniversitesi Hukuk Okulu Deka- nı Kathleen M. Sulüvan. "Kaduılann ABD Anayasası Dışmda Bındulışı" başlıklı makale- sinde, ABD Anayasasının bır haklar bıldirge- sı bulunduran tek anayasa olmasına karşın, top- lumsal cinsiyet eşıtliğıne açık bir şekilde de- ğinen birmaddesinin olmadığını yazıyor. Yıl- lar içinde yapılan değişiklikJerle de. ABD Anayasası'na kadın ve erkeğin eşit olduğunu netlikle belirten bir madde getirilememiş. Hal böyle olunca bölgemize gelecek demokrasi- nin kadınlann da yaranna olacağını düşünmek gerçekten zor. Hele bır de bu demokrasi ve özgürlük sa- \-asla gelecekse. Gerçi ne Amerıkalılar ne de Ingilizler, bu savaşın Iraklı kadınlan da özgür- leştirmek için yaptüdanru iddia ediyorlar. Oy- sa Afganistan bombalanırken, Afgan kadını- nın özgürleştirilmesi. BinLadin'i ortadan kal- dırmak kadar önemli bir hedef olmuştu nere- deyse. Bugün Afgan ^ ~ ~ k d l W~ Ivaam yaklaşimindan yoksun kalan toplumlar, Şlddete açık OİabİlİyOf ve bu toplumlarda ne demokrasi. ne İnsan haklan. ne dehakve hukuk saygı yerleşebılıyor. kadınlannın durumu ABD'nin günde- minde hangi sırada bilemeyiz, ama çok iyi bilinen bir ger- çek, savaşlann en çok kadınlan vurdu- ğu. Hele ışgal altın- da olan ülkelerde, kadınlann-genç, yaş- lıvehattaçocukyaş- ta- nelere maruz kal- dığını dünya en son Bosna Hersek'te gördü. Bosna'da sa- vaş sırasında 3 bin 800 kadının tecavü- ze uğradığı kayıtla- — — ^ — — — ra geçmiş durumda. Savaş olsa da olmasa da, kadınlar zaten bır- çok sorunla baş etmek durumundalar. Dün- yamn her yerinde, kadına karşı aynmcılık ya- pılıyor. Kadın şıddete maruz kalıyor. Töre ya da namus cinayetlennde kadınlar öldürülü- yor. Karar alıcılar arasında kadınlann yeterli ölçüde temsıl edilmemesı ise, diğer sorunla- nn çözümsüz kalmasımn en baş nedeni. Üygarfak durumu değijtirmiyor Bizım ülkemizde kadınlar seçme seçilme hakkını Atatürksayesinde çoğu uygar diye bil- diğimiz ülkelerden önce almışlar, modern eğitime başlamışlar ama süregelen aynmcıhk bu atılımı hiç geüştirememiş. Bugün ise da- ha da genlerdeyiz. Şimdi bu yanı başımızda- ki savaş nedeniyle korkanz adalet ve demok- rasi kavramlan da anlamlannı kaybediyor. Kadınlann kararlara kaülması gereği de dile getirilemez olabilir. Çok sayıda kadının iş ha- yatına kahlışı, okuryazarlık oranının yükselı- şi, kadın olma bilincinin giderek geliştıği ger- çeği, kadın bakış açısının topluma yansıdığı anlamına gelnıiyor. Kadın yaklaşimindan yok- sun kalan toplumlar, şiddete açık olabiliyor ve bu toplumlarda ne demokrasi, ne insan hak- lan, ne de hak ve hukuk ılkelenne saygı yer- leşebiliyor. Savaşuı ınsanlığa verdiğı acıyı yaşarken, Türkiye'de ve dünyadaki kadınlann haklan üzerinde biraz daha önemle durmak, özellik- le de saldınlann tekrarlanmaması için, sesini duyuramamış Iraklı kadınlardan haklan için geçmişte müthiş mücadeleler vermiş olan Amenkalı kadmlara kadar hepsinin sözüne kulak vermek gerekiyor. Savaş ve onunla bir- likte gelen şiddet ortamı, kadınlann bakış açısına her zamankınden daha çok gerek duyul- duğunu gösteriyor. Bu manzarava dünyamn her yerindeki yöne- w _ „ mAH ı.|. tinı kadımelermderastiayabüiriz. YüzJeri de f 6 l T d l K I I görebilsevdik beUd bu deıİK çarpıcı olmayabi- lirdL Sıkİıkla gazete ve teievizyonlarda gördüğümüz tophı fotoğraflar- dan biri olurdu. Ama bu hatiyle insan bunlar kim diye merak ediyor. Bugün için akia gelen isimler: Soldan sağa isimlendirirsek George W. s Bush, Tony Blair ve Ptnvell, Strsnv, VVblfovitz, Rumsfeld, sonra arada to- ! puklu ay akkabısıyla Condeneeza Rice ve Perle, Myers diye devam ede- I biüriz. ÎUe bizden kişikr olsun diyorsak. o durumda da Recep Tayyip aynı Erdoğan,AbdulahGüLlnakıtan,Çelik\tan»- da GüMal Akşjt, Babacan. Mumcu diye devam edip gider. Buna da mı şükür, bir de ne Akşjt nede Rke'ın olduğu fotoğraflar da olabüirdi mi desek? Ote yandan. böy- le bir manzarada kadınca bir v aklaşım gösterip de Rice Hannn. "Şu sa- vaşa bir de Irak halkı açısuıdan bakahnT diyebilir mi? Derse bu fotoğ- rafin içinde yer aJabiür mi? (Fotoğraf: Nordic Instirute for Women's Studies and Gender Research dergisinden Friedrich Naumann' Leyla Pervizat'a teşekkürler) Irak'ta savaştan çok, sistematik olarak yapılan bir katliamla karşı karşıyayız Mülteci çadırları boş duruyor • Türkiye'de yükselen savaş karşıtı hareketler çok olumlu gelişmeler. Ancak, buhareketin savaş mağdurlanyla ilgili duyarlılığı da geliştirmesi gerekli. Marmara Üniversitesi tkti- sadi ve İdan Bilimler Fakülte- si'nden Prof. Sema Erder'in konusu şehir sosyolojisi, özel- likle de göçle ilgili çalışıyor. Kentsel gerilim, gecekondulaş- ma, çalışan çocuklar ve eski Sovyetler Birliğı'nden göç bağ- lammda gelen kadınlarla ilgili araştırmalan \ar. Halen Türki- ye'ye gelen yabancılar üzerine bir çalışmayı sürdüren Erder, Irak'ta çocuklar sokaklarda öKir- ken, boş duran mülteci çadır- lanmn kendisini çok üzdüğünü söy- lüyor. - Irak'taki savaş Türkiye'ye yeni göçlere yol açacak mı? - Bu kâbustan nasıl çıkılacağına da- ır henüz ufukta bır işaret yok. Dıle- nm bu bölge sürekli bir çatışma ala- nı olmaz. Yakın dönemde bölgemiz- de yaşanmış olaylardan kalkarak an- cak şunu söyleyebilirim. Operasyon- lar sonrasında, çatışmalardan en çok etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün dünyada milyonlarca savaş mağdu- ru var. Bunlann büyük bir kesimi sa- vaş sırasında ve sonrasında ülkele- rini terk etmek zorunda kalıyorlar. - Sizkendialanınızda bir 'yann' ça- hşması düşünebiüyor musunuz? - Eminım benim gibi birçok in- san, Irak'ta oraya buraya savrulan, is- yan eden, ağlayan, öfkeyle bağıran kadınlan, erkekleri ve çocuklan iz- ledıkçe, düşündüklennı ve inandık- lanm sorgulamaktan başka bır şey ya- pamaz halde donup kaldı. Bu du- rumda kendıni ifade etme yolunu ve gücünü bulabilmek için ufukta azı- cık da olsa bir umudun olması gere- Başta Türkiye ve Suriye ohnak üzere, Irak'a komşu ülkelerde müJtcciler için haznianan kamplara, bu ülkedeki yabancı işçiler dışında henözyerleşen yok. (Fotoğraf. AP) kiyor. Bugünlerde, karamsarhğm çok yoğun olduğu bir dönemden geçi- yoruz. En iyimserlerimiz büe, insan- İığın ürettiğini varsaydığımız değer- lerin tekrar ufukta belireceği günle- n bekliyor. Gelip gelmeyeceği meç- hul o günlere kadar neler olacak, onu da bilemiyoruz. - Gene de insanlar nefes ahp ver- dikleri sürece ha>at devam edecck_ - Yakın dönemde, dünyamn bır- çok yerinde olduğu gibi bu bölgede de, yeni dünya düzeninif!) kurma adına yapılan kanlı ya da kansız "ope- rayonlarla" milyonlarca ınsanın ya- şamı allak bullak oldu. Biz de bun- lan kâh uzaktan, kâh daha yakından izledik. Güç dengelerinin değişim- lerini soğukkanlı bir bıçimde değer- lendirenler açısından bütün bu olup bitenlerin belki bir anlamı olabilir. Acaba sıradan insanlar için bunlann anlamı aynı mı? Bu dehşet yaşandık- tan sonra bırakın demokrasiyi, gün- delik yaşama dönmek onlar için mümkünmü? - Sıradan insanlann sığuıabüeceği kamplar oluşturulmadı mı? - Mülteci çadırlan boş duruyor. Bugün Irak'ta olanlann en acı veri- cı yanı, saldınnın anlamsızlığı kadar. eşitsizliğın acımasız boyutu. Buna bir de orada yaşayan insanlan ve özellikle çocuklan dikkate alma gü- cüne ve niyetine sahip hıçbir kuru- mun olmayışı da ekleniyor. Buradan baknıca, savaştan çok, sistematik bir katliamla karşı karşıya olduğumuz duygusunu yaşıyoruz. Boş duran mülteci çadırlannın bana bu derece acı vereceğini daha önce düşüne- mezdim. - Tuhafyorumlar dinlevip oku\o- ruz_ - Bu durum da bu sürecin bize öz- gü bir başka boyutu. Saldınyla ilgi- li haberlerin veriiiş biçimi ve özel- likle, "uzmanlarnT soğukkanlı tar- tışmalan. Olayı, sanal ortamda de- vam eden lotarya gibi izleyenler, ka- muoyundan çok, mütereddit karar vericileri "piyasa", "ekonomi" ya da "ulusal çıkar" gibi korkularla etki- lemeye çalışanlarve bütün bunlan bir anda tamamen anlamsızlaştıran sa- \"aş görüntülen. Bu kargaşa içinde ne- yin haber, neyin yorum olduğunu ( . anlayabilrnek de çok zor. Çevremde- ki birçok insamn bunlan izleme- meye. okumamaya başladığını gözlemlıyorum. Sıradan insanlann medyanın yoğun ilgı odağı olduğu durum- lar galiba sadece bu tür sıcak an- lar oluyor. Savaşlar ya da "operas- yonlar", ölümler ve öldürmeler bitınce ve hele güç dengeleri ye- niden kurulunca genellikle bu in- sanlar unutuluyor. Halbuki sıradan insanlar için mücadele bundan sonra da devam ediyor. Bu bölge insanlannın hafızası zaten bu tür travmatik olaylarla yüklü. Bu sal- dın da bunlara yenılerini ekleme- yede\am ediyor. - Anlaşılan o kt v'aşanamaz bir durum orta> a çıkınca göç etmek zorunda kauyor. „ - Uluslararası Göç Örgütü'nün tahminlerine göre dünyada halen ! 75 milyon insan göçmen konu- munda. Buna kendi ülkelennde yer değiştirmek zorunda kalanlar da- hil değil. Bu sayının önümüzdekı dönemde daha da artacağı tahrrun ediliyor. Halen Türkiye'de de, ço- ğunluğu kadın ve çocuk olan ve zor- lukla yaşamaya çalışan binlerce sa- vaş, operasyon mağduru var. Çoğu- nun farkında bile değiliz. Geçen yıl tanıştığım Tacikistanlı doktor Müni- re. ülkesindekı iç savaşta kocasını ve erkek kardeşini yitirdikten sonra ailecek Moskova'ya göç ettiklerini. Rusya'daki "kansK" operasyondan sonra da işıni kaybedip Türkıye'ye gelmek zorunda kaldığım anlatmış- tı. "Zaten o kadar küçüktü ki hav'a- otnız, bu kadar büyükfirûnavanege- rek vardı!" diyerek başına gelenleri hiç anlamadığını ifade ediyordu. Ma- alesef, Münire gibi, aramızda yaşa- maya çalışan bınlerce mülteci, sığın- macı ya da göçmenin burada hangi koşullarda olduklanyla pek ilgilen- miyoruz. Türkiye'de yükselen sa\aş karşıtı hareketler çok olumlu geliş- meler, ancak bu hareketın savaş mağ- durlanyla ilgili duyarlılığı da geliş- tirmesi gerekli. GEÇMÎŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yazanmız Istanbul dışında olduğu için bugünkü yazısını yayımlayamıyoruz. Uluslararası sempozyum Çingeneler gorucuye çıkıyorİPEKYTZDANİ Istanbul'daki Isveç Araşnrma Enstitüsü bün- yesindeki Istanbul Ro- man Çalışma Grubu tara- findan Türkiye'de ilk kez -Uluslararası Çingene Sempozyumu" düzenle- niyor. Sempozyum, 11- 12 Nisan tanhlerinde Is- veç Araştırma Enstitü- sü'nde yapılıyor. Kongreyi düzenleyen Isveç Araştırma Enstitü- sü bünyesin- de Türki- I ye'de Çinge- neler konu- sunda araşnr- ma yapan Is- tanbul Ro- man Çalışma Grubu'ndan Isveçlı EUn Strand ıle în- gıliz Adrian Marche eylül ayından bu yana Istan- bul'da yaşı- ! yor. Çingene- ( lerin dini j kimliği ko- j nusunda tez i hazırlayan Strand ıle Osmanlı Çın- geneleri üzerine Green- wich Üniversitesi'nde ders veren Marche, sem- pozyaımun düzenlenme- sine karar \eriliş süreci- ni şöyle anlatıyor: "ingB- tere'de Çingeneler üzeri- ne araşürmalar yapan ve Çingenelerieilgilenen aka- demisyenler, gazeteciler, fotoğrafçılaria bir çalış- ma grubu oluşturmuş, se- minerier düzenliyorduk. İstanbul'daki bazı insan- iann da Çingeneletie ilgi- lendiğini bilhorduk. Bu yüzden burada da bu tür bir sempozyTim düzenle- meye karar venfik." Avrupa'daki araştırma- cılann Türkiye'deki Çin- geneler hakkında çok az bilgisi olduğunu belirten Marche, sempozyumu düzenlemedeki temel amaçlannnı Türkiye 'deki Çingeneler hakkında da- ha fazla bilgı edinmek ol- duğunu söyledi. Uzun vadede Türki- ye'deki Çingenelerin bir SKTI toplum kuruluşu kur- malannı da amaçiadıkla- nnı ifade eden Marche şöyle devam ettir "Ban Avrupa ve lngiltere'de Çingenelerle ilgili çok sa- yıda sivü toplum kurulu- • Uluslarası Çingene Sempozyumuna Çingene uzmanlan, akademisyenler, gazeteciler ve fotoğraf sanatçılannm yanı sıra Türkiye'deki Çingenelerin temsilcileri de katılıyor. şu bulunur, ancak Türki- ye'de bir tane bile yok. Türkiye'deki Çingenele- rin içinde bulunduklan eğiünı, sağlık hunıetkri- ne ulaşma, konut sahibi olma gibi sonınlarla ilgi- lenen bir kisjye bile ulaşa- madık. Bizun yapmak iv tediğimiz, bu sorunlara dikkatçekmek. Yani mer- kezi yönetim ve yerel yö- netimlerle işbirliği yapa- rak bu insanlann eğhîm, sağlık gibi vaşamsal ko- ( nulardakiha- yat standart- İannı geüşti- recek bir sis- tem oluştur- mak istiyo- ruz.Busiste- min Türki- ye'de yaşam standartlan düşük olan diğerinsanla- nn sorunlan- naçözümbu- lunabilmesi için bir modd oluşturması- nı ya da baş- langıç olma- sını da umu- yotvz? Türkiye'ye geldikle- nnden bu yana Istan- bul'daki Çingenelerie gö- rüştüklennı ve bu Çinge- nelerin kökenlerini a raş tırdıklannı anlatan Marc- he, Türkiye"dekı Çingene- lerin Avrupa "dakılerden temel farkının "kimlikle- rini tanımlamalarr oldu- ğunu söylüyor. Marche, "Avrupa'daki Çingeneler kendilerini "Biz öncelikle Çingene. yani Roman'ız' dive ta- mmlariar, ancak Türki- ye'dekiler 'Biz öncelikle Türküz, sonra Müslüma- nız, daha sonra Çüıgene- yiz' dryorlar" dedi. Türkiye'deki Çingene- lere A\Tupa'daki çoğu ül- kede olduğundan çok da- ha ıyi davranıldığım ve daha az aynmcılık yapıl- dığmı belirten Marche, u Avrupa BüüğL, azmhk sorununu sürekh' Türki- ye'nin önünegetirerekbu- nu bir koz olarak kullan- maya çalısıyor: ancak bi- zim gördüğümüz kada- nviaburada Çingenelere Avrupa'dakinden çok da- ha iyi davranıhyor, Çin- genelertophımun bir par- çası olarak kabul edüîyor ve herkesin yaşadığı so- runlan yaşryorlar.'* İstanbui Roman Çalışma Grubu'ndan İsveçli Elin Strand ile İngiliz Adrian Marche.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear