22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 NİSAN 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Tanıklığın dili: AnılarSık sık anılara yuzumuzu donduğumuz olur \nımsamanın otesınde ozlem duygu- sunun gıt-gelını yaşanz orada Boylesı donuş anlannda usuma gelen, ozlemın dılı olsa soz- len benı bır başka kıyıya gotnrur Dıırup ora- dan bakanm hayata Sezışın, yerynzunu dın- lemenın dılını bulmaya çahşınm Bır yurt arayan kırlangıcın omrune eş bır omrun ara- nışıdırgelıpbakışlanmasığışan Donuyorum o anın ızlenne Tam karşımdakı kumrulann geceye tunedıklen yenn ne anlama gelebıle- ceğını duşunuyorum bır an Bır ağaç dalı ol- mayabılır de bu Bıze ığretı gıbı gelen duru şun anlamı ıse yanıbaşlanndakı sıcaklık Do- kunma sannma duvgusu Bazen anıların da boylesı bır yanı olduğunu duşunmuşumdur Yaşanan anın sıcaklığını hıssedebılmek ıçın çıkılan bır volculuk O duruş yennı, bakışı- nı, sıcaklığını hıç yıtırmeden gıdılen uste- lık Bellek yolculuğu da dıvebılınz buna Ya- şamla olum arasındakı çızgının sağaltıcı ge- len yanlarına bakış Gehp durduğumuz, ha- yatın bızı buluşturduğu ka\şakta geç- mışi ımız)e yolculuk Unutmak ıstemedıkle- nmızı yazıya geçmek bunlarla bınken sesı- mızı başka seslere ulaştırmak Yaşanılan zamanın tamklıflı... Yazmaya başlarken yenı bır dıl bulma ara- yışındansa. kendı sesımıze donenz sıklıkla Hele bırde ortak bılıncın kapılannda gezını- vorsak bu sesın rengı çok daha onem kaza- nır Anılan yazılır kılan da budur, kanımca' Yaşamın her anı, donemı anı dılıne donuşe- meyeceğıne gore o akıp gıdenden kalanlara, ız bırakanlara donuk ıçsel yolculuktur bızı kendıne çeken Belkı de, ozlemın dılı olsa dedırten duvgunun asıl kaynağı da bu' Gele- ceğı kurmak duşuncesıyle vola çıkan ınsan- lann vaşamlannda bınken anlar zamanla bır bellek anılası bır geçmış oluştururken yaşa- nılan donemın zamanın da tanıklığını getınr Sıklıkla buna\armak bunu okumak anla- mak ıçın >azılır anılar Yanı belleğımızde yer edenlen bır bır soze, yazıya dokenz bu kaygıyla Yola çıkış ımgesı, genellıkle, za- man parçasıdır Ama o zaman duygusunu bız- de vaşatan ıse yaşanmışlığın ımgesı olarak ıçımızde duran, belleğımızde yaşayanlardır \asıl kı Stefan Z\*eig'ın anılannı kale- me alırken yola çıkış ımgesmı oluşturan bel- lek unutuşun anımsamanın dıİL sozu olabılı- yordu ıse anı yazmanın en dayanılmaz yan- lannı da gozlenmızın onune senyordu Za- mana yargıhdır Zvveıg Anılarına yuzunu donduğunde şunlan soyler "Zaman, resim- lerin işinı gorür, bende sozlerini vermekle vetinirim; böylece de anlattıklarım kendi başıma gelenler olnıaktan çıkar, daha çok, bütun bır kuşağın olur; butun tarih bo- 'Defterimde Kuş Seslerı'nde bir kuşağın başına gelenlerin seyrine çıkarız ilkten. Surukleniş, acı, savrulma, aşağılanma... Ama daha da ötesi insan sıcaklığının dilini kurup direnmenin bilincini, hayatı savunmamn erdemini >ansıtıyor Erdal Öz. Toplumumuzun geçirdiği önemli bir dönemecin tanıklığını yapıyor; 12 Mart askeri darbesinin hem oluş/vansıyış biçimini, hem de o süreci ateşleyen kuşağın övküsunu anlatıyor. yunca en çok çile çekmiş bir kuşağın ba- şından geçenler olur." Cezaevl gerçeğlnln bln bir yuzfi O ıçvarlığın sesıyle konuşmaya başlayınca, tanıklığın dılıdır kurulan Yazıdakı hayatın gerçeklığıdır artık bızı kendıne çeken Ne ya- nıyla bakarsak bakalım anılann boylesı bır yanı var Belleğın renk verdığı, yenı bır dıle burunduğu anılar, kunı kez, bızlere ortak bır geçmış sunar Araladığı kapıdan yansıyan ışık bu yuzden çekıcıdır, okunur kılan kendı- nı Onca anı yağması, soz tufanının esıntısın- den seçıp okuduğum Defterimde Kuş Ses- leri, Zvveıg'ın çağnsını anımsattı bana Anı vazmanın ne anlama gelebıleceğını bır kez daha duşundurttu. Erdal Oz. Bır kuşağın ba- şına gelenlenn seyruıe çıkanz ilkten Suruk- leniş, acı, savrulma, aşağılanma Ama daha da otesı ınsan sıcaklığının dılını kurup dıren- menın bılıncını, hayatı savunmanın erdemı- nı yansıtıyor Erdal Oz Toplumumuzun ge- çırdığı onemlı bır donemecın tanıklığını ya- par, Oz 12 Mart askeri darbesinin hem oluş/yansıyış bıçımını, hem de o surecı ateş- leyen kuşağın oykusunu okuruz Yazanmızın ıkı tutukluk donemıdır anlatılan Hazıran 1971,Hazıran 1972 Cezaevı gerçeğının bın- bır yuzu anılara yansır elbette Bır done- mın/zamanın tanıklığında ulkenın suruklen- dığı ortamın durumunu gozlenz Bır yazın ın- sanının tanıklığında ıçendekı yaşamla dışa- ndakılenn yaptıklarının yuzleşmesını ızle- nz Anlatılan her durum, olay, anın gerçeklı- ğı zamanın dılını venvor Anlatıcının ustalı- ğı, geçmışle yaşanılan anın kurgulanışında, anı anlatımına bır zengınhk getınr Anımsa- yışın dılı yazan kımı kez kışısel tanhıne don- durur Oradan anılar demetını yazdınr O anın OKUMA ÖNERILERI 1) Erdal Öz: Defterimde Kuş Seslerı 2003, Can Yay, 400 s , Gulunun Solduğu Akşam, 1986 CanYav 304 s 2) Stefan Ztveig: Dunun Dünyası, Çev Burhan Arpad 2000, Can Yav, 338 s 3) Luis Bunuel: Son Nefesım, Çev îlkay Durak, 1987, Afa Yay, 326s 4) Altan Öymen: Bır Donem Bır Çocuk, 2002, Doğan Kıtap 606 s 5) Niyazi Berkes: Unutulan Yıllar, tletışım Yay, 1998, 520 s 6) Gülriz Sururi: Kıldan tnce Kıhçtan Keskınce, 2002 Doğan Kıtap, 470 s BELLEK KUTUSU "Gün iyi başladı sayılır. lyi ki düşünmemi, hayal kurmamı onleyemiyorlar. Sanınm en kızdıklan şey de bu. Ben de özgürlüğümün bu önlenemez yükselişini yaştyorum. Öyküler tasarhyorum. Sığırcıklarla atmacalann oyküsü kafamda gittikçe somutlaşıyor." Erdal Oz gerçekhğı ıse nelere ayna tuttuğunu yansıtır Orada çozulen bır başka boyutuv la dıle ge- len hayatın rengıni; soluğunu anlatır, Erdal Oz Onun, bır donemın/kuşağın tanıklığını ge- tıren bu anılar demetınınbınkımının bır baş- ka onemlı yanı da var Bu surecın, Oz 'un, ya- ratıcılığının nırengı noktalarından bın olma ozellığı Denn, etkıleyıcı sannlı bır surece bakan yazar/anlatıcı, zamanla yazısının uç- landığı noktalann kaynağını orada bulur Na- sıl kı, Yaralısın romanı ıle Kanayan'ı oluş- turan oykulenne kapı aralamıştı bu tutukluk donemı sonrakı urunlennde de «tkıleyıcılı- ğını surduredurdu O denn ızler, bellekten sılınmeyenlerdı bel- kı de Erdal Oz e bu anılan yazdıran 1 Tanık- lığın dılıyle bıze ulaştırdığı sesın çoğalması- nı ıstemış de olabılu"' Anılar ışte o zaman da- ha anlam kazanmaz mı, ne dersınız 9 Nüzhet Kutluğ 50. sanat yılını retrospektif bir sergiyle kutluyor HepyenMderin izinisürdü Sanatçının sergisi tş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi'nde. İBRAHİJVIERSARAÇ 1953 yılında Gazı Eğıtım Enshtu- su (Gazı Eğıtım Fakultesı) Resım- Iş Bolumu'nu bıtırdı Tamamı ta- mamına 50 yıl once Nüzhet Kut- luğ'u, ondan ıkı yıl once mezun ol- duğum Resım Bolumu'nden tanı- ran Aynı havayı teneffüs etmıştık Daha o zamanlar dıkkatı çeken. sa- nat konulanna susamışçasına yone- len, parlak bır oğrencıydı Kısa bır zaman sonra Kars Cıla- vuz Oğretmen Okulu'na atanmıştı Orada ıstıdatlı oğrencılerle gelıştır- dığı bır sergıyı, Merkez Kız Enstı- tusuSalonu'ndaaçmıştı Çokbaşa- nlı bır oğrencı sergısıydı bu Ken- dısının de guzel bır afışle oğretmen olarak katkıda bulunduğunu anım- sıvorum Usta fırça vuruşları Ilk kışısel sergısını Balıkesır'de açhğuıda tatıl dolayısıyla orada bu- lunduğumdan zevkle ızleme sevm- cını yaşamıştım Empresyonıst uslupta peyzajlann ağırhkta olduğu bır sergıydı. Henuz Matisse'van, tupten çıktığı gıbı saf renklenn usta fırça vuruşlanndan Kutluğ, çahşmalannı özel atölyesinde sürdürüyor. oluşan tablolarla dıkkatı çekıyordu Sanatçı, 1972 yılında Ispanya hu- kumetının bır bursunu kazanarak Madnd'e gıttı Orada San Ferman- do Kralıyet Guzel Sanatlar Akade- mısı'nde Prof Paricio ıle ozgun baskı, Prof Rocco ıle resım çalışa- rak sanat ufkunu genışlettı 1982'de Marmara Lnıversıtesı Ataturk Eğıtım Fakultesı Resım-Iş Eğıtımı Bolumu'nde oğretım gore- \ı ıle başladığı çalışmasını 1984'te "Sanat Yeterliliği" ıle ılerleterek 1986'dadoçentlığeatandı Sanatçı- lığıyla öğretım gore\ ını bırhkte sur- Grup Zvvan'ın tüm üyelerinin başanlı bir geçmişi var Gelecekleri parlakKültir Servisi - Smashing Pumpkins ten Billy Corgan ve Jimn\ Chamberlin, Chavez'den Matt Sweto\, A Perfect Circle'dan Paz Leıuhantin \e Slint'ten David Pajo'nun katıloııvla yılın flash grubu olarak kuruiu Zvvan. Bırçok dergı ve eleştnnenın gelecek \aat eden yenı grup olaras. gosterdığı Zwan, Bıllboard Album Lıstesı'ne uçuncu sıradan gınş yapmayı başardı Unlu rock dergısı Kerrang'ın tam not \erdığı albumden çıkan ılk sıngle 'Honestly', sadece rock radyolannın değıl pop radyolannın da gozdesı oldu Tum uyelennın başanlı bır geçmışı olan Zwan oldukça parlak bır geleceğe sahıp olacağa benzıyor durerek 1992 de profesor ve ardın- dan da Resım Eğıtımı Ana Sanat Dalı Başkanı oldu Değerlı ressam Nuzhet Kutluğ, yaşamında 35 kışısel sergı duzenle- dı \e onlarca karma sergıye katıldı Yurtıçınde çeşıtlı muze \e koleksı- yonlarda \apitlan bulunuyor 1987 yıİında 48 Devlet Resım ve Hevkel Sergısı'nde "Devlet Resim Odulu"nu aldı Bırçok yanşmada kazandığı sayısız başan oduluyle sanatını renklendırdı 1977'den 1995 yılına kadar çeşıtlı ulkelerde duzenlenen "Çağdaş Turk Sana- tı" sergılenne katıldı Birçok sanatçı yetiştirdi Yanm asra yakın bır zaman şen- dınde usta resım yapıtlan yanında yuzlerce ressam ve resım oğretme- nını engın bılgısıyle yetıştınp yur- dakazandırdı Ununu eleyıp eleğını asmadı 2001 yılından bu yana etkınhklen- nı ozel atöh/esınde surdurûyor Daha ılk eserlennden ıtıbaren Nuzhet Kutluğ. hep yenılıklenn ızı- nı surdu ve sanat vapıtlannı bu du- zeyde surdurdu Rodin, "Bir hevkeli vokuştan v uvarlayın; aşağıda kalan ne ise e- sas heykel odur" der Kutluğ'un re- sımlennde de bu manada yersız bır detaya rastlayamazsınız Sağlam desenıyle oluşturduğu tablolannda, sona doğru butunle so- yut kompozısyonlara doğru açılım- lar sağlamıştır Olgun paletınde renkler suzulerek çok ustaca oluştu- nılan yuzeylerde araya gıren soyut fıgurlenn tıtreşımlen ıçensınde go- ze tatlı seyırler yaşatmıştır 50 Sanat Yılı Retrospektif Sergı- sı'nı (4-25 Nısan) Iş Bankası Par- makkapı Sanat Galensı'nde sanat severlere sunmaktadır Sanatıyla gurur duyduğum dost Nuzhet Kutluğ'u sevg'yle candan kutluyorum ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sanatta lUedir' ve TVasıl' ilişkisi. Sanatımızın bugunku bunalımının temel kaynağı "Nedır" sorusuna yanıt arama, dahası boyle bır so- ruyu sorma gereğını duymaksızın "Nasıl"a atlamak "Sanat nedır" sorusunu abes ve uygulama karşısın- da aşırı /o/ramsa/bularak, resmı, heykelı, tıyatroyu, muzığı nasıl yapmamız gerektığı uzennde odaklaş- mak Geçen yazımda "Büyuk Kapan" dıye adlandırdı- ğım YenıDünyaDuzenı, ozellıkleyaratıcı bıreyın son bulduğu savını ortaya atmasından bu yana ozlere yonelık "Nedır" sorularını tumuyle gundemden çı- kartmak peşınde ve şımdılerde gorulduğu kadarıy- la, bu çabadan felsefe ve sanat da nasıplennı almış durumdalar Sokrates'ın, "En onemlı konusu, ınsanın nasılya- şaması gerektığıdır " dıye tanımladığı felsefe, bır zamanlar duşunceye aydınlık getırmesı ongorül- muş kavramlarını kendı labırentıne çevırmış olarak çırpınıp durmakta "önce kendılenne bırer sıstem kurup, o sıstemın ıçıne bır kez rahatça yeheştıkten sonra, artık yaşamdan ellenne geçen her şeyı o sıs- teme zoha tıkmak peşınde olan geleneksel fılozof- lann karşısında, yoksa sıstemler ıçersınde donup kalmayı felsefenın ölumu sayan Nıetzsche mı hak- lıydı" sorusu bugunku felsefenın bır tıkanma nok- tasına geldığının en açık gostergesı Sanata gelınce Yenı Dunya Duzenı ıçersınde onu da kendıne aynlmış olan rafa yerieştırme çabalan epey yoğun Ne var kı, 2500 yıllık bır felsefi duşun- me geleneğını kendıne çıkış noktası yapan Batı sa- natı bu çabalara kolay yenık duşuyor Başka de- yışle Batı'nın sanat duşuncesınde dızgınler hâlâ ge- nış çapta sanatın amacını kendı rafına yerieşmek- te değıl fakat kendısıne onceden ayrılmış her tur- lu rafı parçalamakta goren sanatçılann elınde Batılı sanatçı bu savaşımı, algılannı sureklı bılgı- ye donuşturerek yurutuyor Sanat ıle toplumbılım, sanat ıle ruhbılım, sanat ıle budunbılım vb arasın- da ılışkı kurmayı doğal karşılamak, çoktandır Batı- lı sanatçının doğal tavrı Bızım ışımız ıse bu noktada da, dahası, belkı asıl bu noktada, çok zor Çunku kulturel uygulamalann- da yuz yıllardır sıstemlı düşünme eylemıne hemen hıç yer vermemış bır geleneğe sırtını dayamış olan toplumumuz, daha bılgı ve bılmek kavramlarının bı- le tam olarak bılıncınde değıl bunun sonucunda, neyın ne kadar bılındığının çoğunlukla bılınmedığı, dahası, ışın boyle bır soruya kadar bıle henuz var- dırılmadığı bır toplumsal portre ıle karşı karşıyayız Bu portreden nasıbını doğal olarak alan sanatı- mız da genellıkle "Nedır"\ atlayıp "Nasıf'a geçerek yolunu surdurebıleceğıne ınanmakta Ustelık belkı de "Nedır"\ sorup sormamanın bır sanatsal ozgür- luk sorunu olduğu gıbı, ancak sapkın dıye nıtelen- dırılebılecek bır duşunceyı kendıne rehber edın- mekten kaçınmayan bır sanatımız var Bu yuzden, resım sanatının "Nedırtru sorgulama- dan nasıl resım yapılacağını oğrenıyoruz Roman sanatının "Nedır^ne ınmeden roman yazmaya ça- lışıyoruz Ve tıyatroyu sorgulamadan oyun oyna- mak peşındeyız Hep "Nasıl oynanmalı" sorusuna yanıt araya araya sonunda genelde yalnızca oyna- mak ıçın oynandığı, dolayısıyla seyırcıye de çoğun- lukla oyun oynandığı bır noktaya vardık Aslında sanatımızın butunu bağlamında hepten boyle bır oyunun ıçındeyız Edılgenlığe, sırtımızı salt bıçım arayışlanna yaslamaya oylesıne alıştık kı, sa- nat tanhının en gorkemlı sayfalarının sanatın en mı- Iıtan nıtelık taşıdığı donemlere ayrıldığını çoktandır unuttuk - ya da belkı bunu aslında hıç bılmedık 1 Sakın bılgıye yaklaşmayın 1 Sanatta gerçek bılgı adına ne varsa tumunu "kuramsal"\n rafına yerleş- tınn, ondan sonra da gonlunuzce yazın, çızın, ça- lın, boyayın, yontun ve oynayın 1 Ama sakın bılme- ye ya da "Nedır" dıye sormaya kalkmayın 1 Yoksa gerçek anlamda sanatçı oluverırsınız 1 eposta: ahmetcemal a superonhne.com acem20(« hotmaıl com BLGUN • AKM'de 20 00de İstanbul Devlet Opera ve Balesi nın 'Samson ve Dalila' adlı operası (0212 251 56 00) • CRR'de 19 30da şef Cem Mansur'un yoneteceğı, Patrick Gallios'nun (flut) solıst olarak katılacağı Akbank Oda Orkestrası konsen (0 212 232 98 30) • ANKARA OPERA S\HNESt nde 20 OO'de Devlet Opera ve Balesi'nın 'Çanakkale Şehitleri' adlı balesi (0 312 231 77 60) • İŞ SANATta 19 30'da Hande Şeker-Ayşen Ulucan konsen (Bıletu. 0 216 454 15 55) M BABYLON da 21 30 da Trilok Grubu'nun konsen (0 212 292 73 68) M NARDlS te 21 30 da Ayşegûl Yeşilnil Quartet konsen (0 212 244 63 27) • FRANSIZ KLXTÜR MERKEZİ'nde 19 00 da 'Sanatın Yeni Statüsüne Doğru' konulu kolokyum (0 212 334 87 40) M tTÜ MİMARLIK FAKLTLTESİ'nde 09 OO'da Clemens Holzmeister'ın 'Gelenekier ve Modernizm Arasında Bir Mimar' konulu uluslararası sempozyumu (0 212 223 78 43) M AKBANK KÜLTUR SANAT MERKEZİnde 18 30da İbrahim Zamanın 'Nil Vadisi'nde Zaman' konulu saydam gostensı (0 212 252 35 03) M LEVENT KÜLTÜR MERKEZİ StNEMA TÜRSAK'ta 'Kanada Filmleri Haftası' kapsamında 14 45, 19 OO'da 'Yumuşak Kabuklu Adam', 16 30da 'Zenci' fılmlennın gostenmı (0 212 325 43 31) • BİLGİ ÜNtVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 'Kanada Filmleri Haftası' kapsamında 19 30'da 'Drakula: Bir Bakirenin Günlüğünden Sayfalar' fılmının gostenmı (0 212 293 50 10) • TARIK ZAFER TUNAVA'da 18 OO'de VVilco Van Harpen'ın 'Tek Jeton' adlı dıalı soyleşısı (0 212 293 12 7 0) • GARtBALDl SALONU nda 18 OO'de Aslan Başer Kafaoğlu ve Selim Somçağ'ın katıldığı 'Direnme Ekonomisi' soyleşısı (0 212 244 23 61)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear