25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
38 IMART 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 ta,_ IrünaSI JiMitUTfBUŞ. | Btazdatamb KHG oynasnür! D E N İ Z S O M ¥ rfk ESektrortik posta: derazsom#<aımhurtyetconı.tr Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 , Bağdat'ta pazaryerine bomba atmış... Bombalannı pazarlamak içindir!" Vali GülerBirkaç hafta önce Istanbul Valisi Muammer Güler'in rnakam otomobili yola çıktığında trafik polislerinin abartılı şekilde yollan kestiğini yazmıştık... Vali Güler, arayıp bunun bir işgüzarlık olduğunu söyledi. "Şimdi otomobildeyim ve kırmızı ışıkta duruyoruz" dedi. J *. Istanbul küçük yer! Güler'le dün saat 1O.45te Sultanahmet civarında karşılaştık... Aynı işgüzarlık aynen sürüyordu... Y editepe Üniversitesi, işletme Bölümü, Kamu PolitikaveStratejileriAraştırmaGrubu'ndan Yrd. Doç. Dr. M. Atilla Öner, "ABD ile stra- tejik ortaklık" konusunu irdeliyor: "Basit bir tanımla, 'stratejik ortaklık', iki veya daha fazla tara- fın bazı kararları birlikte almak konusunda anlaşma- larıdır. Dikkat edilmesi gereken nokta, ortaklığın 'kontrolün paylaşılması' ve 'mülkiyet devri' anlamına geldiğidir. Türkiye'nin AB üyeliği, 'stratejik ortaklık' ta- nımına uyuyor. Aynı anda, hem ABD, hem de AB ile 'stratejik ortaklığın' nasıl gerçekleşebileceği hakkın- da ise çok düşünmemiz gerekiyor. Şirketler arasındaki stratejik ortaklıkları inceleyen çalışmalar, ortaklık ilişkisinin günlük yönetimindeki zayıflıklar ve yetersizlikler nedeniyle stratejik ortak- lıkların yüzde 64'ünün başansız olduğunu gösteriyor. Stratejik ortaklığı görünmez birelin yönetmesini bek- lemek yanlış olur. Beklentilerin yönetimi öne çıkıyor... Stratejik ortaklık öncesinde 'Ne elde edeceğiz? Ne Stratejik ortaklık vereceğiz' sorulannın cevapları çok dikkatli bir şekil- de irdelenmeli ve verilmelidir. Denk güçler arasında- ki stratejik ortaklık yönetilmesi daha kolay bir ortak- lıktır. Zayıf-kuvvetli arasındaki stratejik ortaklıkta zayıf tarafın çok bilinçli ve planlı bir şekilde zamanlanmış yetenek geliştirmesini hedeflemesi gerekir. Stratejik ortaklık dört konuda paylaşımı içerebiliyor: 1. Enformasyon. 2. Tamamlayıcı kaynaklar. 3. öl- çek ekonomisi. 4. Uluslararası genişleme. Biz ABD ile hangi konuda paylaşımı istiyoruz? 'Stratejik ortaklığı' yönetmek için sistematik olmak gerekiyor: 1. llişkinin güzergâhı hazırlanmalı. 2. Çok iyi düşünülmüş bir iletişim planı yapılmalı 3. Hangi sık- lıkta bir araya gelineceği takvime bağlanmalı. Stratejik ortaklığın kurulması zor birsüreç. Bu zor- luğu aşmak üzere: 1. Ortaklık yönetimi, çekirdek us- talık olmalı; ortaklığın yaşam evrelerinin farkına vanl- malı. 2. llişkide güven oluşturulmalı ve bu güven yö- netilmeli; ortaklık pazarlığı yapacaklar ile yürütecek- leraynı kişiler olmalı, verilen sözlertutulmalı, ortağın amaçlan bilinmeli, fikir birliği inşasına zaman verilme- li ve hızlı sonuç ve çözümlere vanlmamalı. 3. llişki de- netlenmeli; gelinen aşamalar ölçülmeli, karşı tarafın gerçek görüşlerini öğrenmenin yolları bulunmalı. 4. Ortak karar vermenin protokolü geliştirilmeli, amaç- lan paylaşan üyelerden oluşan proje ekibinin oluştu- rulması, verilmesi gerekecek 20-50 önemli karar lis- telenmeli, önemli kararların önemli paydaşları tanım- lanmalı, önemli paydaşların her kararda oynayacağı roller tanımlanmalı. llgilileri 'ABD-Türkiye Stratejik Ortaklığı'nı yukan- daki bilgiler ışığı altında gözden geçirmeye ve değer- lendirmeye davet ediyorum. O.Ç.Göztepe'den Mehmet Karabulut: "Bizim Türkçemizde kovboy/ İki sözcük var, biri/ O ile başlıyor üç heceli/ Ç ile ötekisi/ Onun da üç, hece sayısı/ Ikisi yanyana gelip oturduğunda/ Önce O'lusu, Ç'lisi sonra/ Dev aynasında yerkürenin/ Ön planda sen gözüküyorsun/ Dişlerin budunda yerkürenin/ Arka planda anan/ Yağmuıiar gibi gözlerinde gözyaşı/ Onuruna bindiği için yükün ağırı." SESSİZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku yahoo.com Bomba ve silah seslerinden ve savaş çığırtkanlığından VlCDANIMIZIN SEStNl duyamıyonız! Ak ile kara ya da biz ve oniar! Ankara'dan Mustafa Yıldınm dostumuz, "öyle anlar vardır ki, ikisinden birini seçtirir. Gri oiamazsınız" diyor: "Onlar diyor ki: Koalisyon kuvvetleri. Biz diyoruz ki: Amerikan ve Ingiliz işgal kuvvetleri. Onlar diyor ki: ABD Avrasya hesabını yaptı ilerliyor. Biz de milli menfaatlanmızı düşünerek v.s, v.s. Biz diyoruz ki: Türkiye Cumhuriyeti gücün önünde eğilmez! Işgalciye yardakçı olamaz! Yardakçılık 'ulusal çıkarlar' denilerek gizlenemez! Onlar diyor ki: Elden bir şey gelmez! Biz ölçtük biçtik, böyle kararlaştırdık! Biz diyoruz ki: Yardakçılığın ölçüsü olmaz! Kalk ayağa ve bağımsızlık timsali ol! Ve seni izlesin Afrika'dakiler, Ortadoğu'dakiler ve Asya'dakiler! Onlar diyor ki: Maceraya gerek yok!. Biz diyoruz ki: Ya Istiklal Ya ölüm! Ya Istiklal Ya ölüm! Onlar diyor ki: Mutabakat! Biz diyoruz ki: Eşkıya ile varsa mutabakat, bunu ulustan gizlemiş olmalısınız! Yabancı devletin bildiğini ulustan gizleme hakkını nereden aldınız? Biz sesleniyoruz: Sayın Cumhurbaşkanı yetkinizi kullanınız ve Bakanlar Kurulu'na başkanlık ediniz. Anayasal görevleri hiç çekinmeden Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine ve tarihsel onurumuza uygun biçimde yerine getiriniz! Bu görev şu ya da bu stratejik kaygılarla yanna bırakılamaz!" Ulusalcı Olmanın Zaınam ım? Yoksa Ayıp ııu Oluy DENİZ BANOĞLU Dünyayı kasıp kavuran "kü- reselleşme" fırtınası, Avru- pa'nm ya da savaşın yaşandığı şu günlerde olduğu gibi Ame- rika'nın bir parçası olma yolun- da görünen Türkiye'yi de hiç kuşkusuz çok geçmeden etki- si altına alacaktı. Nitekim aldı da... Medyamızın hiç de küçüm- senmeyecek bir bölümü, bü- yük sermaye patronları küre- selleşme" sevdası ile ulusalcı- lığın ya da ulusal değerleri sa- vunmanın çağdışı olduğunu benimser hale geldiler; bunun- la da yetinmeyıp görüşlerini, çağdışı saydıkları "ulusalcıla- ra" da kabul ettirme yarışına girdiler. Şimdilerde, gözünüz aydın diyerek "ulusalcı olmayanla- nn", "ulusalcılığı" savunanlara karşı giriştikleri yanştan zaferte çıktıklarını, göğsümüzü gere gere söyleyebiliriz. Dikkat edi- niz; hiçbir şey, hiçbir oluşum, ginşim, rastlantısal değildir. Türk dilinin yozlaşarak, yoz- laştırılarak, bir dünya egemeni ülkenin egemen dilinin boyun- duruğu altına girmesiyle başla- yan, giderek de hızlanan süreç. Bakın nerelere kadar geldi: In- san hakları ihlallerini izlemek bahanesiyle ülkemizin Doğu bölgelerine kadar sözde göz- lemciler gönderilmesi, Karen Fogg gibilerinin medya, siya- set, iş dünyası üçiemesiyle sür- dürdüğü ya da sürdürmekte ıs- rar ettiği sıkıfıkı dostluklar, Kon- rad Adenaur gibi vakıflann söz- de Türk-Alman dostluğunu pe- kiştirmek adına. iç sorunlanmı- za el atması, ısıtılıp ısıtılıp önü- müze konulan Ermeni sorun- salı, IMF, Kıbrıs kıskacı, AB'ye girmek uğruna bizden istenilen ağır ödünler derken, ekonomi- yi düzlüğe çıkartmak üzere dı- şandan havale edilen Amerikan eğitimli bir uzman ekonomist, iyi-kötü gitmekte olan bir siya- si koalisyonu içten, dıştan ite- leyerek. işadamıyla, medyası ile el ele vererekten yok edip Tür- kiye'yi kurtaracakO) seçimlere gidişin sonunda, ülkeyi sinsice yıllardır içten içe oyan bir ide- olojiye kuzu kuzu ülke yöneti- miniteslim ediş. Derken birgö- zükara dünya liderinin(l), de- mokrasiyi(!) getireceğim koca yalanı ile yoksul bir halka açtı- ğı acımasız savaş için, Türk si- yasetinin utanılası pazarlığı. O pazarlık ki, altkimlik olan islam- la övünüp, Türk üstkimliğini in- kâreden biranlayışın, kanla-ir- fanla kurduğumuz Cumhuriye- timizi neredeyse uçurumun ke- narına getirmesidir. öyle bir uçurum ki, yoksul bırakılan hal- kımın insanı birkaç yüz dolara tariasını, dükkânını, toprağtnı elin yabancısına kiralamakta, geçmiş tarihimizde Anadolu köylüsünün ayağında yırtık ça- nğı ile düşmanı kovaladığı Ana- dolu toprakları Sam Amca'nın savaş teknolojisiyle bayram et- mektedir. Bununladayetinme- yen dünya lideri(!) Türk ordusu- na, pariamentosuna, "onu ya- or? pın, bunu yapın ha" diye ülti- matom vermektedir. Dışandan dayatılan bu kuşatmalara Ne- ron kılıklı medya kahramanla- nmız savaş çığlıkları ataraktan alkış tutmakia kalmayıp "Ne olur Doğu'da da bir Kürt dev- leti kurulsa sanki", "Ege adala- nnı verdik de ne oldu?", "Tez- kereye evet demezsek, Ameri- ka'yla dostluğumuz bozulur" (nasıl birdostluksa bu) gibi an- lamlı ve de son derece veciz yorumlan ile katılmaktadırlar. Bütün bunlar olup biterken Hollandalı muhafazakâr bir AB uzmanının, "Kemalizm ve laik- lik Türkiye'nin önünde bir en- geldir. Laikliği Avrupalılar gibi kabul etmeyen bir ülke Avrupa Bihiği'ne giremez" şeklinde bir açıklama yapmasının, zaman- laması size bir tuhaf gelmiyor mu? Tam da, laiklik karşıtı bir si- yasi erkin, eğitimde, emniyet teşkilatında, yönetim kadrola- nnda sıkı bir arındırma politika- sı uygulayıp, kendi adamlarını göz göre göre bu koltuklara oturttuğu bir sırada. Nasıl bir zamanlamaama... Evet bırakalım ayıbı, çağdışı ya da dinozor olma korkaklığı- nı da, gerçek, ciddi ve Atatürk- çü birulusalcflık antayışı ile kay- bettirilmek istenen değerterimi- ze sahip çıkalım! Ulusalcı ve ulusal olmanın tam zamanıdır. Böyle bir duyguya sahip çık- mak da yaşadığımız bu kaos içerisinde asla rastlantısal de- ğildir. Üstelik ulusalcılığı, pekbir öykündüğümüz Batılı ülkeler- den de örnek alabiliriz. Bakın Fransızlara. Ve Fransa'ya. Su gibi konuşsa da bir yabancı di- li yadasözgelimi ingilizceyi, ya- bancıların bulunduğu birtoplu- lukta yine de ısrarla kendi ana- dilini konuşan. Çıkarttığı yasa ile kamusal alanda kendi ana- dilini kullanma zorunluluğunu getiren Fransızlara. Çok çok üç yüz yıllık toplama bir tarihi oldu- ğu, toplama halklardan oluştu- ğu halde, Amerikalı üstkimliği- ni her şeyden önce, her şeyin üstündetutan Amerikalıya. Du- varın yıkılmasıyla Doğu'yla bir- leşen Almanya'nın, kendi ırkın- dan ve dilinden olduğu halde Doğulu Almanları bir türlü ve hâlâ içlerine sindiremeyecek kadar ulusalcı olan Almanlara. Batılı koyu ulusalcıdır. Küresel- leşme hegemonyasına karşı varlığını sürdürebilmesi için ulu- salcı olması gerektiğinin bilin- cindedir. Ulusalcılık demek, futbol sa- halarında uluslararası karşılaş- malarda bağırıp çağırmak ya da kimi farklı yenilgilerde Türk- lüğümüzü hatırlayıp Batı'ya ka- badayılık taslamak değildir. Ulusal olmak, insanonurudur... Bağımsızlıktır, özgürlüktür. Pragmatik çıkarlar için satıla- maz, ondan vazgeçilemez. Bo- yunduruk altına girmeyi, ne denli güçlü olursa olsun bir egemen ülkenin uşağı olmayı reddetmektir. Ulusalcı olmak çağdışılık değil çağdaşlıktır. Böylesine bir duyguya sahip olmanın utanılacak bir yanı da voktur. KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behîcak M turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 MaH OLIMPIYAT MADALYALARI GERIAUNAN KIZILDERIU!. 1953 T£ BUGÜM UNLÜ AMEglKAU ATLET JTM THORP£' (TGfİP 67 »4Şt*JC>A ÖLMÜŞTİİ. TVOKPB, "SAUH VE POX" SOYUAJ- &Et.e*j &/& «ziLoeısiL/roi. ÇOK GBNÇ fL4Mffj &AZI S£YZSOL 1912 'DE DÜZENLENEN STOCKHOLM OLİMtPf- KArtLAGA/C, PEMTATIJON C S DALÛA) OALDA) ŞAMPİYOUU OLDU6UN- yANptGMlŞ, ISI/E-Ç K&AL/ 4C£MDİS/A/£ " S'Z DÜNY4uru £N BUYUİC ATtSTİSİNİZ" £>£Mlfr/. ANCAK, BÜTÜN 8UUL4RfN PSOPESYONEL BBYZBOLCU OLDUĞU MAPALYALA&t SERİ ALtNMIŞTI'.. VtM 4O YIL,MA- DALYALARM4 KAl/UÇMAK. fÇİM MÜCADELE ETME - S/NE tzASŞfN SAŞAgAtoAMIÇrt. ÖLÜMÜNDEM 2? YtL SoM/SA, OÜMPİYAT tSOMİTESİ ONU UAKLI gULMUÇTV1 . VE PEKATLJDN DA SuYÜK Yazan ve Yöneten: Yeşım Özsoy Culan ' " IUİ * ~"l l r H Ovnayanlar: Cevca <\şar, Alev Cınbarcı, Sedat Kalkavan Sanem Oge • ••Ve Diğer Şeyler Topluluğu Türkiye de ilk deta son oyunuyla tiyatroseverlere apartman tiyatrosu.--.. »juuujm nyuuusevtjrıere öenzersiz bir deneyim sunuyor. Time Out Istanbul Bılgı: 0212 323 0854 Her Çarşamba, Perşembe 20:30, Cumârtesi 19:30 ve 21.30 www.tiyatrokirmizi.coni artman tiyat Akşam Gazetesi, Bahar Akgün HASTANESİ "Sonaan Guzel Sanadar Mattaası Istanbul Üniversitesi. Ist. Tıp Fakültesi mezunuyum. 21239 24707 no'lu diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. HADÎYE ÇtĞDEMTANMAN KORSANKİTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN KARA LEKESÎDİR. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) DENİZLİ2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İKİNCİ AL\CAKUK\R TOPLANTDLARINEV İLANI Denizli 2. İcra ve Iflas Müdürlüğü'nün 2000/4583 esas sa- yılı dosyasından iflas tasfiye (adi tasfiye) işlemleri yürütülen Müflis Emsan Ev .Araç ve Gereçleri Dağıtım A.Ş.'nin ikinci alacaklılar toplantısı 25 04/2003 günü saat 13.30'da Denizli 2. tcra ve İflas Müdürlüğü"nün 2000'4584 esas sa- yıh dosyasından iflas tasfiye (adi tasfiye) işlemleri yürütülen Müflis Emsan Madeni Eşya Emaye Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin ikinci alacaklılar toplantısı 25'04'2003 günü saat 14.15'te Denizli 2. tcra ve Iflas Müdürlüğü'nün 20004585 esas sa- yılı dosyasından iflas tasfiye (adi tasfiye) işlemleri yürütülen Müflis Emsan Beşyıldız Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin ikin- ci alacakhlar toplantısı 25 04/2003 günü saat 15.00'te Denizli 2. lcra ve tflas Müdürlüğü'nün 2000/4666 esas sa- yılı dosyasından iflas tasfiye (adi tasfiye) işlemleri yürütülen Müflis Emsan Dış Ticaret A.Ş'nin ikinci alacaklılar toplantısı 2504/ 2003 günü saat 15.45'te Denizli 2. tcra ve tflas Müdürlüğü'nde yapılacaktır. Bu top- lantıda ilgililerin asaleten veya vekâleten hazır bulunmalan hususu tebliğ ve ilan olunur. 18.03.2003 Basın: 13469 ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Moskova Geceleri Savaş rüzgârlarıyla sarsılıyor dünyamız. Bom- balar, füzeler, ölenler, öldürenler, yaşlılar, genç- ler ve çocuklar. Beni en çok çocuklar etkiliyor. Küçük yüzleri, gözleri hüzün dolu. Gülmeyi unut- muşlar besbelli. Acıyı, yoksulluğu, ölümü çağnş- tınyoriar. Biz de dehşetle izliyoruz. Başka bir şey gelmiyor elimizden. Insan olmanın dayanılmaz yazgısı bu. Katılmadığı olayların faturasını da ödemek zorunda! Belli çevreler ilginç görüşler öne sürüyor ama tartışmaya açık bir uğraş bu. Gerçekler düşün- cemizi de, umudumuzu datersineçeviriyor. Kaç gündür bu ikilem, bu terslik içinde gerçeği bula- mıyoruz. Bir bunalım içinde yaşıyoruz ama bu bunalımı aşmak gücünden yoksunuz, dahası bizden, özümüzden kaynaklanmıyor gelişmeler. Halkın sesini duyuyor musunuz NTV ekranın- da? İlginç gözlemler, izlemler içeriyor. Dinleyen- leri güzel uyanyor ama sağırlığı aşıyor mu aca- ba? Sağlıklı düşünmek, sağlıklı karar verebilmek için hayli geç kalıyoruz kimi zaman. Bakalım bu son olay nerede, nasıl bitecek diye kaygıyla bek- liyor halkımız. Ben de bekliyorum doğrusu. Bu konuda yazmayı da başaramıyorum. Nereden başlayacağım, nereye yol alacağım, gerçeği na- sıl yakalayacağım bilemiyorum. Kimi olaylar bel- li duygularımı yok etmiş gibi. Yaşaması da, yo- rumlaması da güç. • • • New York'tan genç bir dostum geldi önceki gün. Mimar Kerem Aksoy. Bu ilginç günlerde olaylann dışında kalmak istemiyor, sevdiklerine kavuşmak için kanatlanıp Ankara'da alıyor so- luğu. Olaylan, gelişmeleri yakından görmek isti- yor. Onun konumunda bu da bir özlem. Bir öğ- le sonu buluştuk, ilginç söyleşiler yaptık. Çok sevdiğim mimar dostumun dünyaya bakışını, yüreğinin çarpıntısını hissettim bu buluşmada. Umudu yeşerten bir söyleşi bu. Sızlananlara gü- lümsüyor, sonra geniş bir soluk alıyor insan. Ya- şam boyle işte. Bir an her şey soluyor, sonra ye- niden başlıyor, taze bir solukla bakıyor olaylara. Büyükelçi Oktay Aksoy martın son haftasın- da emekliye aynldı. Geride güzel bir ses bıraka- rak. Yaşadığımız ortamda her meslek güç görev- ler yükleyecek mi acaba? Dışişleri açısından da önemli bir sorun bu. Kimi büyükelçiler güzel bi- rikimlerini değerlendiremiyor doğrusu. Ayrıca deney ve birikimlerin boşluğu siyasal yaşamda da göze çarpıyor. Yaşayarak öğreniyoruz kimi gerçekleri. Kimi emekli elçiler güzel dersler ve- riyor ama elbet alabilenlere! • • • Değerli operacımız Suna Korad emekliliğinin ilk döneminde aynldı dünyamızdan. Sanatçılar ölmez, ama öldürmeyen birtoplumda! Suna Ko- rad uluslararası düzeyde bir sanatçımız. Opera dünyasında doruklara tırmanmasına karşın adı- na sanına, sanatına yaraşır bir düzeye ulaştı mı, diye sormak gerekir. Hangi sanatçı gündeme gelse beni hüzünlendiren bir soru bu. Değerli operacımız güzel ürünler verdi dünya- mıza. Sayısız operalarda seslendi. Alkışlarla, öv- gülerte ödüllendi ama mutlu oldu mu, dünya- mızdan mutlu aynldı mı acaba? Sanmıyorum. Geride güzel olaylar var ama kaç kişi anımsıyor? Sovyet devlet adamı Podgomi'nin Ankara'ya gelişini anımsıyorum. Ayrancı'daki elçilikte gör- kemli bir gece. Bir aralık salonlar sessizleşiyor, Suna Korad'ın sesi geliyor. Moskova Geceleri'ni söylüyor. Herkes sessiz ve hayran dinliyor, alkış- lar göklere tıımanıyor. Sonra günün modası ol- du bu şarkı. Her yerde, herkesin söylediği bir şarkı oldu. Suna Korad Moskova'da da söyledi sonra. Şimdi nerede, kimler söylüyor bilmiyo- rum ama şarkının müziği hâlâ kulağımda. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Konuşulan ve yazılan dilde, lculla- nımdan düş- müş eski söz- cük ve de- yimleri kul- lanma. 2/ Zo- runlu gerek- sinme mad- deleri için devletçe sap- ° tanan fiyat... Temel niteliği bir olan dil, hayvan ya da bitki topluluğu. 3/ Tuna Irmağı'nda kullanı- lan bir çeşit yolcu kayığı. 4/Orucabaş- lama zamanı... "Çok önemli kişi" anlamında uluslara- rası kısaltma. 5/Ital- ya'dabirova... Gümüşhane ilçesinde, kayakmer- kezi olan bir dağ. 6/Küçük su kanalı... Hile, dü- zen. 7/Boru sesi... Gözdeki canlılık... " — Kuy- ruğu": Aziz Nesin'in öykü kitabı. 8/ Kendisine inanılan, sır verilen kimse... İskambilde bir renk. 9/ Bezekçilikte kullanüan yeşil ve pembe dalga- lı bir çeşit sedef. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Sevimsizlik, soğukluk. 2/Radyum elementinin simgesi... Kuzey denizlerinde yaşayan ve karaci- ğerindenbalıkyağı çıkanlan balık. 3/Kırkoşusu... Hicap. 4/ Sağır ve dilsiz... Fotoğrafçılıkta "bula- nık" anlamında kullanüan sözcük. 5/ Ağızda güç eriyen bir cins şeker. 6/ Sanı... Bir yeri bölmek, sı- nın belli etmek için yaplan tahta perde. 7/Ucu dö- vülüp firça durumuna getirilen ve diş temizliğin- de kullanılması Müslümanlıkça sünnet olan bir tür ağaç çubuğu... Bir renk. 8/ "Ben Musa'yım sen firavun ' tkrarsız şeytan-ı — / Üçüncü ölrnem bu hain ı Pir Sultan ölür dirilir"... Dolma yapmak için hazırlanan kanşım. 9/ Kuzu sesi... Çok kulla- nılmaktan yıpranmış olan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear