22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2003 CUMA 14 J LJ J\ kultur@cumhuriyet.com.tr D Wuppertal Operası'nda perde açan İstanbul Projesi dakikalarca ayakta alkışlandı ıina Bausch'unIstanbuTu• Pina Bausch'un İstanbul üzerine tasarladığı projesi, sevgiyle yaşanan bir süreçte filizlenen yoğun duygulann, esintilerin ve gözlemlerin dansla dışa vuruşu, ilişkilerin harekete dökülmesi, sözcüklerin müziğe dönüşmesi... Aralara serpiştirilmiş ince esprilerle bezeli sahnelere karşın yoğun, derin, neredeyse mistik bir güzelleme. DİKMENGÜRÜN Sahnede ipek tuvaletleri içinde ka- dınlar, koyu renk takım elbiseleriyle erkekler ve ortalannda dünyarun en za- rif insanlanndan biri olan Pina Ba- uschduruyor... Bırlıkte seyircıyı selam- lıyorlar. Salonda herkes ayakta... Al- kışlann sonugelmeyecekgibi. Sanat- çının Istanbul üzerine tasarladığı, bu gizemli kentin onda bıraktığı izlenim- ler üzerine geliştirdiği duygu yüklü, im- gelerle zenginleşmiş bir yapıt bu. Su httkusu Pina Bausch tüm çalışmaiannın açı- hşını Wuppertal'de yapan bir sanatçı. Her yeni yaratısı öncelikJe onun adı- nı dünyaya duyuran bu kentte sergile- niyor. îstanbul Projesi'nin ilk gösteri- minde de Federal Almanya Cumhur- başkanı'nın eşi Bayan Rau i!e Düssel- dorf Başkonsolosumuz ve eşinin ya- ru sıra WuppertaJ dışından gelen pek çok seyirci bu kez de salonu doldur- muştu. 21 Mart akşamı \Vuppertal Opera- sı'nda perde açan tstanbul Projesi. ki adı şu an için 'Ein Stuck von Pina Ba- usch' (sanatçı genellilde yapıtlanna içine sindirebileceği bir ad koymadan önce bir süre bekliyor) onun fstan- bul'u nasıl bir sevgiyle, coşkuyla ku- cakladığının kanıtı sanki... Bu sevgi kı- mi zaman yerden kaynayan su biri- kintisi içinde hissediliyor, sessiz bir sa- ğanak gibi bir dansçının üstüne yağı- yor, kimi zaman da çrplak ayaklany- la sulann içinde dolanan dansçılann etekJerinde kınlan ışıkla dışa vuruyor. Ya da Pina Bausch'a özgü o ince göz- lem ve espri seli içinde seyirciyi kav- nyor. Su sanatçırun sevdiği ve yalın sah- nede ıçlı dışh olduğu bir element. Ülke olarak sürekli yıpratıldığımız, hırpalandığımız, köşeye sıkıştınldığı- mız, saygınlığımızı yitirdiğimiz, top- lum olarak hak etmediğimiz tutarsız- JıkJarla yüzleşmek zorunda bırakıldı- ğımız, umutlanmızı erittiğimiz, önü- müzü görmekte zorlandığımız şu kri- tstanbul Projesi 29-30-31 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde tstanbul AKM Büyük Salon'da gösterilecek. tik dönemde îstanbul'u, bizleri böyle duyarlı bir sanatçının yüreğinden, gö- zünden okumak ve de sıradan "turis- tik- folldorik'" kalıplann dışında, fark- lı bir düzlemde yaşamak sakın bir or- tama çekıyor insanı. tmgeler dünyası Soyut bir yapıt tstanbul Projesi. Bir imgeler, zihinde oluşan resimler bü- tünü. Somut çağnşımlar yok denecek kadar az. Doğrusu banapek bir şey ifa- de etmediğini itiraf edeceğim bir Türk hamamı sahnesiyle başlıyordans. Ama ardından peş peşe gelen güçlü, solo danslarla hamamın izlenimleri kay- boluyor. Pazar yennden esintiler ya da trafik çılgınhğı, yemek tutkumuz Pina Bausch mizahına diğer gönder- meler olarak sıralanabilir. Bütüne ba- kıldığında bellekle hesaplaşan frag- manlardan oluşuyor bu çalışma. Mer- can Dede'den Burhan Öcal'a. Can- dan Erçeün'den Suren Asaduryan a ya da Astor Piazzola'dan Tom VVaits'e, BirolTopaloğlu'na uzanan melodiler- le zenginleşen solo danslar çıplak bir sahnede eserin içsel dokusunu daha da vurguluyor. Dansçılan izlerken zaman zaman sanki tstanbul'u kınlgan, kıv- rak, tutucu, özgür. doğurgan ama hep güçlü bir dişi olarak ele almış Pina Bausch diye düşünüyorum. Ama er- keklerin de hakkını yememiş sanatçı... Hemen her sahnede sertliğin altında yatan duyarlıiığı, şefkati. saygıyı, bi- raz da çocuksuluğu okumamak olanak- sız... Gerek Pina Bausch, gerekse dans- çılar, tasanmcılar içine daldıkJan son- suz malzemeyi incelikle değerlendi- rerek oluşturmuşlar yapıtı. Her dans- çı kendi diliyle, üslubuyla beslemiş olayı. Savaş ve Pina Bausch Savaşuı altında ezilen, yaşananian çok derinden hisseden ve içine sürük- lendiğimiz durumu her insan gibi çöz- mekte zorlanan Pina Bausch, böyie bir dönemde sanatın ne kadar birleş- tirici bir güce sahip olabileceğini ser- gilemekte. tnsanhk adına endişeli. ya- şananlar adına kuşkulu. Şiddetin salt savaş alanında değil, her ortamda var olduğu bir dünyada sanatın onancı özelliğini vurgularcasına çalışmış bu proje üzerinde. Günlerce, gecelerce düşünmüş... Bizlerin ve içinde yaşa- dığımız dünyanın, kentin çelişkılerle dolu renkJerini yakalamaya gayret et- miş. Yukanda belırttiğim gibi, bu ya- pıt, sevgiyle yaşanan bir süreçte filiz- lenen yoğun duygulann, esintilerin ve gözlemlerin dansla dışa vuruşu, iliş- kilerin harekete dökülmesi, sözcük- lerin müziğe dönüşmesi... Aralara ser- piştirilmiş mizahla bezeli sahnelere karşın yoğun, derin, dingin bir güzel- leme. Final ise Tom Waits'in dizele- rinde yine Pina Bausch"a özgü bir dansçılarzinciriyle belleklerde kalıyor. îstanbul Projesi amk iki yılda birya- pılacak olan Uluslararası tstanbul Ti- yatro Festivali'nin özel projesı ve ts- tanbul Kültür ve Sanat Vakfı ile Tanzt- heater Wuppertal Pina Bausch'un or- tak yapımı. 29-30-31 Mayıs ve 1 Ha- ziran tanhlerinde AKM Büyük Sa- lon'da gerçekleşecek göstennin bilet- leri nisan ayı içersinde satışa çıkacak. Acısınıyaratıcılığa dönüştüren ressam Kültür Servisi - Yeni bir oluşum olan Ateş Tiyatrosu, ilk projesi 'Yaşasm Hayat'Ia perde diyor. Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun 47 yılhk kısa yaşamına sığdırdığı teatral kişiliği, politik tavn, güçlü kadın kimliğini sahneye taşıyan ekip sadece 4 gösteri için Şişli Etfal Hastanesi'nin Konferans Salonu'nu kullanıyor. Projenin yazan Betiz Güçbilmez. yöneten ve oynayan ise Jülide KuraL Kural'a dansçı Ece Özgenel'in de eşlik ettiği oyunun müziklerini Zeynep Bulut, sinevizyon yönetmenliğini de Hüseyin Karabey yapıyor. Henüz yedi yaşındayken geçirdiği çocuk felcinden sonra, 18 yaşında geçirdiği trafik kazasıyla yaşamı boyunca tekerlekli sandalyeye tutsak olan Kahlo'nun öyküsünün bir hastanede sahnelenecek olması da ilginç bir benzerlik olarak dikkat çekiyor. Bedensel acısını kalıcı bir yaratıcılığa dönüştüren Frida Kahlo'nun yaşamı bugün, yarın, 4 Nisan Cuma ve 5 Nisan Cumartesi Şişli Etfal'de. (0212 232 72 18/17 09) YAZIODASI SELtM ÎLERİ Ateş Tiyatrosu'nun ilk projesi'Yaşasın Hayat' ünlü ressam Frida Kahlo'nun yaşamını konu alıyor. Kahlo'yu, aynızamanda oyunu yöneten Jülide Kural canlandınyor. Ders Kitapları On dört yıl önceydı, zamanda yanılmıyorsam. Ders kitaplarında 'miHTlik aranmıştı: Millî Coğrafya, MillîTa- rih. Yeryerinden oynamış, muhafazakârı muhafazakâr olmayanı, sağcısı solcusu birbirine girmişti. Apar to- par MillîTarih, Millî Coğrafya kitaplan yazılmıştı. Doğu ve Batı kültürlen arasında o kadar zengin coğ- rafyamız, o kadar anlamlı tarihimiz mi öğretilmek is- teniyordu genç insana? Ne gezer! Siyasal birtutum- du hepi topu. Söndü gitti. Ders kitaplarımdan ne öğrendim? Haksızlık etmek istemiyorum ama, pek bir şey öğrenemedim. Ders kitaplarımıza bir türiü ısınamadım. Derslerden kork- tum. Başarısız, silik bir öğrenciydim, hele Galatasa- ray'dayken. Sonra Atatürk Erkek üsesi'nde yüzüm biraz güldü, aydın öğretmenlerimin kıvandırmasıyla, güven kazandım... Türk gencinin gerek ortaöğretimde, gerek yükse- köğretimde okuduğu ders kitaplan, birkaçı dışta tu- tulursa, 'okuma isteğinî' silip süpürecek niteliksizlik- tedir. İtiraf edelim ki, bu kitapların hiçbiri 'edebiyat' yat- kınlığının kılavuzluğunda kaleme alınmamıştır. Hat- ta, doğrudan doğruya, Türk Dili ve Edebiyatı kitap- lan bile. Her kitaptan edebî lezzetler beklemeye hakkımız var. Bir fizik, matematik, kimya kitabının, evet hepsi- nin, edebiyat sanatından edineceği öyle çok incelik var ki! Matematik kitaplarındaki problemler berbat bir Türkçe'yle yazıldıgından, öğrenci, daha ilk adımda, içinden çıkılmaz bulmacalara savrulur. Milliyet'te bir yazı dizisi yayımlamıştım: Matema- tik, fizik ve kimya kitaplarındaki problemlerin Türk- çe'sine değiniyor, nice elmanın nice armutla birlikte- liğini saptıyordum. Bakan, Hasan Celal Güzel'di; il- gı gösteımıştı. "Ders kitaplanmız muhakkak değişe- cek" dıyordu. Içten mıydi? Apar topar bakanlığı so- na eımişti. Ders kıtaplanndan dolayı değil elbette... Bana sorarsanız, ders kitaplarında, 'ulusal bilinç' yordam olabilir. Genç insana, sözgelimi, yakın tarihimizi nesnel bir tutumla anlatmanın yolu yordamı nerelerden geçiyor? Ittihat ve Terakki'yi yalnızca ders kitabının yazan mı değeriendirmeli? Yoksa, dönemin tanığı edebî eser- lerden de yararlanılmalı mı? Üstelik karşıt tanıklıklar- dan... Bir senteze doğru... Kurtuluş Savaşı'nı tarih kitaplanmızdan deöil, okuk larda okutulmayan romanlardan öğrendim. Oyküler- den, şiırlerden. Yakup Kadri'nin Atatürk monografisi, lisede oku- duğumuz kitaplann çizmeye çalıştığı portreden ne ka- dar farklıdır ve ne kadar insanî, duyariıdır. Yurdun coğrafyasını kuru bilgilerle aktaran ders kitabı yazarları, bir kez olsun, Türkiye'yi duru, zevk- li anlatımla edebiyata kazandırmış kişilerden seçme parçalar sunmayı gereksinmemişlerdir. Hangi coğrafya kitabında Reşat Nuri'nin, Orhan Kemal'in, llhan Tarus'un, Yaşar Kemal'in adına rastladınız? Niyazi Akıncıoğlu'nun memleket şıirle- rini oralarda bulamazsınız; bir iki antolojide ancak... Ya Cahrt Külebi?! Tokat, Sıvas... Hikmed Birand'ın defalarca okuduğum Anadolu Manzaralan'rv hatıriıyorum: Bu yitik eserde, coğraf- ya, pastoral bir şiire dönüşmüştü... üse bitti. Hukuk Fakültesı'ndeyım, ite kaka ikinci sınıf, sonra tası tarağı toplayış. Ne korkunç kitaplari Hukuk Fakültesi'nde okuduğum dönemde, bazı ders kitaplanmızı, Türkçe'yi. anadilimi bulandırmak açısın- dan anıt sayardım. Gecelerce okuyup, tek bir satın- nı anlayamamak! Takvimde tz Bırakan: "... Çünkü renklerin, çizgilerden çok, ruha seslen- diklerine şüphe yoktur." Nurullah Berk, Resim 6/7- gisi, Vartık Yayınevi, 1964. Osman Hamdi Bey'den Günümüze SANATÇI DEFTERLERİ 28 Mart - 26 Nisan 2003 Yapı Kredî Kültür Merkezi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi to O 212 473 0 444 WPCKRECX KÛUÜR SANAT YAYINCIUK TÎYATROCULAR VE IZLEYÎClLER SESLERÎNl ABD SALDIRISI ALTINDAKÎ IRAK'A ULAŞTIRDI Eşsiz bir Dünya Tîyatro Günü... KAHTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 2002'241 Davah TPAO tarafindan davahlar Ziya AKBÎLEK ve Sait BULAN aleyhine açı- lan tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Davalılardan Hüsnü oğlu Adıyaman 1944 doğumlu Zıya AKBlLEK'in tebligata yarar açık adresi tüm araştırmalara rağmen tespit edilemediğinden kendisine ilanen tebligat yapılmasına karar venlmış olup, Ziya AKBtLEK'e duruşma gününun 16.04.2003 günü saat 09.30'da Kahta Adlıyesi duruşma salonunda yapılacağı, du- ruşmaya gelmediği, herhangi bir mazeret bıldirmediği ve kendisini \ekil ile de tem- sil ettirmediği takdirde yargılamanın yokluğunda yapılarak karar verilebileceği ila- nen teblığ olunur. Basın. 13283 ZEYTVEPORAL Dün, 27 Mart Dünya Tiyatro Gü- nü'ydü. Bugüne dek (yani şu son 35 yıl- dır) izlediğim, katıldığım. tanıklık et- tiğim, parçası olduğum en etkili Dün- ya Tiyatro Günü kutlaması, dün Hadi Çaman Tiyatrosu'ndaydı... tstanbul Şe- hir Tiyatrosu Sanatçılan Derneği (ÎŞ- TtSAN) tarafindan düzenlenen olaya "kutiama'' demeye dilim varmıyor. Bu şiddet ve işgal günlerinde, acı ve ölüm günlerinde kutiama değil. olsa olsa "pa>1aşma" diyebilinm dünkü olaya. Tiyatro, tüm sanat dallan içinde in- sandan insana en dolaysız olanıysa... Ti- yatro, insanı insan yapan değerleri, emeği, insan onurunu, yaşama sevin- cini yüceltmeye yönelikse... Tiyatro, daha güzel, daha yaşanılası bir dünya- ya ya da bu özleme bizi hazırlıyorsa... Tiyatro, sahnede yalan söyleyenle, yoz olanla, sahici ve gerçek olanı birbirin- den ayırmamıza yanyorsa... Bütün bun- lan bize sunan \e şiddete, haksızlığa, sömürüye. gücün terörüne. zorbalığa, ahlaksızlığa. işgale başkaldıran, mey- dan okuyan bir programdı dün gerçek- leştirilen. Öldürmeyln! Önce sahneden Orhan Alkaya'nın sunduğju. tiyarroculann çağnsını duy- duk: "Öldürmevin" başlıklı çağn şöy- leydi: "27 Mart Dünya Tîjatro Günü. İn- sandan insana uzanan sıcakbagiarm gü- nü. Üzerimize ateş, kan, gözyaşı vağıj'or. Kalbüniz bir kez daha bombalanryor. / Ölen her insan bizimle ölüyor. / Öldür- me>in. Kirti dolariaruuzı, kirii tankla- nnı/j üzerimize sürmeyin. / Yas tutan ruhumuz ûn istilacı, işgaki batakbğnuz- da lanetiivor. / Ne yazık size, tonlarca bonıbanız ve \itirdiğiniz hısan duygu- ianntda bu Ki toprak sizi lanefJrvx>r./ Biz bir cümleden birçok insan var ederiz. Siz ne çok insan öldürüyorsunuz. / Sizi reddediyonız. Çünkü öldürüyorsunuz. / Gidin. Utanın ve gidnı. / Sizin kirti sa- vaşınıza, size ve kirinize karşrjız. Biz savaşa karşıyız. / Gidin. Bir an önce gi- din. GeMiğiniz gibi gidin./Öldürmeyin. Öhnevin. / Yanıhyorsunuz. İnsanhgı ha- fifeah>x)rsunuz./Öklürmey f in. Durun!" Yüreğin çırpınışları Sahnede birbirini izleyen birçok sa- ken, Bilgesu Erenus Hiroşima'da yedı yaşında öldürülen kız çocuğunun dili- ne, dünyadaki tüm çocuklann ağızla- nndan düşmeyen tekerlemeleri yerleş- tıriyordu. Ve ben onu dinlerken kendi- mi. Hakkâri'deki çocuklar arasında sa- nıyordum:u Önümarkamsağınısolum sobe/ Konıcu olmayan ebe!" diye oy- nayan çocuklan... Ash Öngören Hasan İzzerün Dina- monun şiiri ile. Şebnem Köstem ve Hakan Elbir "Nagazaki Türküsü" ile. Vedat Sakman, Banu Akuı' ın flütü eş- liğinde söylediği "İhanet" ile bugün Irak'ta yaşananian dillendirirken, Ha- luk Çetin'in "Yangm Yeri" şarlasma Pekuysol'a emek ödülü Kültür Servisi - 9 Eylül Üniversitesi'nin her yıl 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde bir tiyatro sanatçısına verdiği 'Muhsin Ertuğrol Emek Ödülü'ne bu yıl tiyatrocu Suna Pekuysal layık görüldü. Şehir Tiyatrolan'nın emektar sanatçısı Suna Pekuysal'a ödülü, dün akşam Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde sahnelenen 'Hasn- Şapka' adlı oyundan önce genç sanatçılardan Ersin Umuhı tarafından verildi. natçının sözü, oyunculuğu, şiiri, müzi- ği. devinimi çok geçmeden. yüreğimin çırpınışlannadönüşecekti. İstanbul'da mıyım, Bağdat'ta mı, yoksa Hiroşima ya da Nagazaki "de mi bilmez oldum. Zeynep Tanbay'm bir iskemle üzerin- deki koreografisi, benim için şimdiye dek işkenceye karşı eşsiz bir çığlıktı. Ama bu kez onu izlerken, hiç terk et- mediği iskemlesindeki devinimleri, Bağdat'taki pazaryerine düşen bomba- da savrulan kadınlann kollan, bacak- lan, tutuşan saçlanydı. Genco ErkaL, Nâzım'ın dizeleriyle çocuklann öldürülmesine isyan eder- izleyiciler korosu "Dostiann arasmda- yui Güneşin sofrasındayız" diye katı- lıyordu. De\let Tiyatrosu sanatçılan Murat Karasu \ e Burak Şentürk "Richard VVaverly Davası" ile Hıroşıma'ya atom bombasını atan pilotun duruşmasına bizi tanık ediyordu. Ataol Behramoğlu kendi dizeleriy- le "Cellat uyandı yatağında bir ge- ce..." diye başlayıp yeryüzünü sarsar- ken, Sema. Filistm'de bir buldozer vahşetine kurban giden Rachel Cor- rie için yaptığı çalışmayla, sesini içi- mizi parçalayan, yeryüzünü tutuştu- ran bir çığlığa dönüştürüyordu. 'Yeni Yamyamcıiık' Daha programın ilk anından başlaya- rak, Şehır Tiyatrosu Sanatçılan, Dan- te'nin (Rekin Teksoy'un Türkçe söyle- diği) "İlahi Komedya"sı ile. Cehen- nem'den başlayan, Araf'tan geçen, Cen- net'e vuran bir ses duyurdular. Sırayla Başar Sabuncu, Nergis Çorapçı, Oktay Sözbir, Hümay Güldağ, Mazlum Ki- per, Ash Kasapoğlu, Hale Akınh, Ma- cit Koper, Candan Sabuncu ve Haidun Ergüvenç sesleri ve sahnenin önünde yanan ve tek tek sönen mum ateşleriy- le bizi bu yolculuğun bir parçası kıldı- lar. Daha ilk sözlerle birlikte sahnenin arkasına gerilmiş tuvale Bedri Baykam bir resim yapmaya başladı. Program boyunca hep sahnedeydi. Programın sonunda tablosunu bitirdi ve adını koy- du: "Yeni Yam\^mcıhk". Tiyatro diliyle, tıyatroyu var eden rüm araçlar ve yöntemlerle (söz, oyun- culuk, müzik, dans, plastik sanatlar), çok kısa bir sürede kotanlmış bu Dünya Tiyatro Günü "kudama"sının sonun- da izleyicıler olağanüstü bir an yaşan- dı. Olaya katılan rüm sanatçılar sahne- deydi. Orhan Alkaya izleyicilere ses- lendi: "Şbndi, sadece bir dakika için, her- ^ kes yanındakinin ehni tutsun. Ve içhıüz- -t den geçen her şeyi Irak'taki insanlara - ulaştırahm." '^ Zaten sahnedekileri tüm salon ayak- ta alkışlıyorduk... Aynen. dediği gibi yaptık Herkes el ele ruruşru. Ve o bir dakika içinde içimızden geçen tüm duy- gulan, düşünceleri, Irak'taki insanlara ulaştırdık. O sesi duydular. Bundan hiç kuş- kum yok.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear