25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 MART 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Irak'la savaşmakta ısrarlı olan ABD Lideri, şimdiye kadar bir Amerikan Başkanı'nın yaptığı en riskli zar atışuıı yapıyor Bush'unoynadığıbüyükkumar• Bush, Amerikalılara şık, oymalı, maun bir masa sunuyor. Ancak bu masanın altına bakarsınız tek bacağı olduğunu görürsünüz. Bush'un Irak konusundaki cesur tutumu dünyanın başka bölgelerindeki cesurlar tarafindan desteklenmiyor. Ve korkanm ki Bush, Amerika'ya doğru şeyi yapmasını söyledi, ama yapılması gereken işi doğru şekilde yapamayacak. THOMAS L. FRIEDMAN Gözümüzün önündeki Irak krizin- de olup bitenleri seyrederken tek söy- leyebileceğim şu: Bu yaşananlar ken- di ülkem, kendi gezegenim, kendi ço- cuklanmla ilgili olmasaydı kendime biraz mısır patlatır, rahat bir koltuğa kurulur ve bu drama nasıl devam ede- cek diye merak edip fılmin devamını görmek için yüksek miktarda para bi- le öderdim. Çünkü göndükleriniz ve gö- recekleriniz bir Amerikan başkanı- nın, Harry Truman kendi isteğiyle Ja- ponya'ya bomba attığından beri yap- tığı en büyük ve riskli zar atışı. Vietnam Savaşı çok riskliydi, an- cak kâr getirecek bir şekilde gelişti. Sovyetler Birliği'yle nükleer savaş tehdidi ve Küba ile yaşanan füze kri- zi de John F. Kennedy'nin kullandığı en riskli zar ahşıydı, ancak bu iki kriz de ona empoze edilmişti. îkisi de baş- kan olarak Kennedy'nin yarattığı so- runlar değildi. Irak'ı silahsızlandır- mak için ülkeye yönelik ABD işgali, Saddam Hüseyin'in yönetimden uzak- laştırmak ve Irak devletini yeniden yapılandırmak ise "tüm başkanlann oynadığı kumar oyunlannın anasT olarak adlandınlacak nitelikte. Bu hamle siyasl degil Kim, Başkan George W. Bush'un tüm bunlan siyasi nedenlerle yaptığı- nı düşünüyorsa aptaldır. Böyle bir hamleye, ancak yüzde yüz bu işe ina- nıyorsanız kalkışırsınız. Çünkü Baş- kan Bush tüm başkanlık kariyerini kendi seçimi olan bu savaş kumanna yatınyor. Kamuoyu araştırmalanna da inanmayın. Yakın geçmişte 20 eyaleti dolaştım ve halkın yüzde 95'inin Irak krizinin savaş çıkmadan çözülmesini istediği- ni gördüm. Ancak Bush misyonu olan bir adam. Küçücük bir damşmanlar grubu tarafindan uzun vadeli etkileri olacak ve uzağa atılacak bomyayı at- manın -ki bu şu anda dünyadaki en teh- likeli Arap devletini istenilen şekle "dönüştürmek'' anlamına geliyor-je- opolitik anlamda oyunun kurallannı değiştireceğine inandınbnış durumda. Danışmanlara göre bu bomba tüm Arap ve Müslüman dünyasını daha Arap ülkeleri öncelikle kendi sorunlarını çözsün CEMAL AHMET KAŞOGİ Olağanüstü bir Arap zirvesi dü- zenlemenin anlamı nedir (tKÖ'nün Katar'daki olağanüstü toplantısı kas- tediliyor)? Ve Araplarda bu bir zir- venin önemli sonuçlan olacağı inan- cını yaratmak? Eğer amaç Irak'a karşı savaşı engellemek ise Arap li- derler bu hedefe ulaşamazlar. En iyi olasılıkla zirve sonunda şöyle ifadeler içeren bir bildiri yayımla- yacaklan belli: "Biz hangi ülkeye yönelik olursa okun baskı ve şiddete karşıyız ve Irak'ı böbneye yönelik tüm pİanla- ra engel otanaya çauşacağız." Arap Ligi'nin şimdiye kadar ya- yımladığı buna benzer binlerce et- kisiz bildiriye bir yenisi eklenecek. Neden kendimizi tekrarlamak ko- nusunda ısrarcı dav- ..mıııı_ ranıyoruz? Araplar 1 ™-"~™" 1 ~ rT " n "" 1 " 1 artık bu tarz bildiri ve açıklamalara he- yecanla yaklaşmıyor. Böyle bir toplantıyı öne almak yerine er- teleyerek savaştan birkaç ay sonra. he- yecanlann yatıştığı bir anda düzenlemek daha akıllıca olur. O zaman en azın- dan "Bundan sonra ne olacak" sorusu- nun yanıtını tartışa- biliriz. Insan sadece bu karanlık dönemin so- na erdiğini duyurup demokrasiye kapıla- n açacak, toplumla- nn bireysel özgürlük haklanna ulaştıracak bir zirveye umutla bakabilir. Çün- kü sadece o zaman bizi yenik ola- rak çıkacağımız beş savaşa daha so- kacak, Saddam Hüseyin benzeri başka bir Arap liderinin aniden or- taya çıkması karşısında kendimizi koruyabiliriz. Arap liderler neden NadirFerga- ni ve Araplara yönelik Birleşmiş Milletler Kalkınma Raporu'nu ha- zırlayanlan davet edip Arap ülke- lerinin kalkınma seviyesini, top- lumlann ekonomik, kültürel ve eği- tim alanında çektikleri sıkıntılan bir kez daha anlattırmıyorlar? Arap liderler raporun tamamını dinleme- ye tahammül etseler, bu, Arap ül- kelerinde yaşayan toplumlar için tüm zirvelerden daha yararlı, lider- leri raporu dinlerken görmek ise daha eğlenceli olur. Atlantik Ok- yanusu'ndan Körfez'e dünyanın dört bir yanında yaşayan Araplar • Arap dünyasımn tek sorunu Irak değil. Araplar Irak'ı kendi sorunlarını halletmek konusunda yalnız brrakmalı. Soruna çözüm buhnak için binlerce eğitimli, milliyetçi Iraklı var. Arap ülkeleri ise Irak'la uğraşmak yerine kendi sorunlaıına çare aramalı. televizyon ekranlanna yapışırlardı. Veliaht Prens Abdullah bin Abdü- laziz o zaman ortaya çıkıp en cesa- ret gerektiren işi üstlenerek bir açık- lama yapıp günü kurtanrdı. Bu ko- nuşma sorunun göstergelerinden çok köklerine, neden kaynaklan- dıklanna yer verirdi. Prens, sorunlan küreselleşmeden, dünyanın diğer önemli meseleleri- ne, başka ülkelerle ilişkilere kadar birçok şeye bağlardı. Başka Somall'ye gereksintm yok Savaş çıkmasa bile -ki bu küre- sel bir dilek- böyle bir girişim önem- li olur. Irak'taki durum Saddam'a bir şans daha verilse bile patlayıcı mad- de gibi tehlikeli olmaya devam eder. ,»OT^^m^««^»j Dünyanın başka bir Somali'ye gereksi- nimi yok. Irak'ın bü- tününün değil de Bağdat'taki rejimin çökmesine çalışsak daha anlamlı olur. Böylece Iraklı milli- yetçilerle ülkenin ye- niden yapılanması için çaba sarf edebi- liriz. Her şeyin dışmda, Irak, bölünme, da- ğılma ve gerginlik için yeterli ortama zaten sahip. Dışan- dan gelecek artı bir müdahaleye gerek- sinimi yok. Hem Arap ülkelerinin tek huzursuzluğu Irak'taki durum de- ğil. Birçok Arap ül- kesi patlamalardan, doğal felaket- lerden bıkmış usanmış durumda. Suudi Prensi, ramazan ayında ülke- sinin yoksul bölgelerini ziyaret edip bunlan saklamamamız gerektiği, çözümün yolunun bu sorunlann var- lığını kabul etmekten geçtiğini söy- leme cesaretini gösterdi. Ancak kor- kanm ki diğer Arap ülkelerinin lider- lerinin bu kadar cesareti yok. Hal- buki Suudi Prensi'nin bu tavn Arap ülkelerinin tüm yoksul bölgelerin- de tekrarlanmalı. Sonuçta Araplar Irak'ı kendi sorunlarını halletmek konusunda yalnız bırakmalı. Soruna çözüm bulmak ülkelerinin karşılaş- tığı zorluklan aşmasında yardımcı olmak için yüzlerce, hatta binlerce eğitimli, milliyetçi Iraklı var. Arap ülkeleri ise Irak'la uğraşmak yerine kendi sorunlanna çare aramalı. (El-Ahram - 27 Şubat sayısı) ABD Başkanı savaş konusunda ısrar ederken dünyanuı dört bir yanındaki savaş karşıtlan da 'savaşa hayır' diye haykınyor. Ve, Japonya'daki gösteriİerde olduğu gibi Bush da 'Neden Irak1 diyen eylemcilerin tepkisinden nasibini abyor. (REUTERS) ilerici biryola girmek konusunda dürt- meye yardım edecek. Bu, yalnızca Arap-Müslüman dünyasımn kalbine değişik birmodel monte edilerek sağ- lanabilecek bir şey. Hayır bunlar her gün gördüğünüz, duyduğunuz şeyler değil. Gerçekten aptalca şeyler. Bu da bende oluşan ikileme yönlen- diriyor insanı. Benim karmaşık bir ev- liliğim var. Eşim bu savaşa karşı, ba- na ise Bush'un zan sallaması yüzde yüz ohnasa da bir şeyler ifade ediyor. Geçen haftaki konuşmasında konuyu iyi özetledi: "Ozgür bir Irak, nuryon- larca insanın yüreğine umut ve flerici- Kk getirerek bu hayati bölgeyi reform sürecine soknıak (demokratikleşme yolundaki değişim süreci) üzere öz- gürtûğün gücünü gösterebflir. ABD'nin güvenBğe verdiği önem ve özgûrlüğe olan inancı aynı y öne çıkar, özgür ve banş içinde bir Irak'aJ" Cerekll ortamı sağlayamadı Bu cesur plana inanırken Bush'un bu cesaretinin başanlı olması ve viz- yonuna azami desteği sağlayacak or- tamı -ki bu destek başan için şarttır- yaratamadığrndan çekiniyorum. O ve takım arkadaşlan bu plana inanan tek grubu oluşturuyorlar, ancak uygula- mak için de en kötü kişiler onlar. Ce- sur olduklan tek alan askeri hazırhk- lan (bu hazırlıklar en azından Sad- dam'ı silahsızlanmaya başlattı). Yapılmaması gerekenler Ne demek istiyorum? Eğer başkan olsam, Saddam'ı yönetimden uzak- laştırmak ve Irak'ı yeniden yapılan- dırmak göreve geldiğim ilk andan be- ri amaçlanm arasında yer aldıysa -ki Bush yönetimi için bu iki hedef gö- revdeki ilk andan beri listelerinde ka- yıthydı- tüm Avrupa ülkelerini Kyo- to Anlaşması konusunda hem de hıç- bir başka seçenek göstermeden kızdır- maktan kaçınırdım. Rusya'nın ulusal güvenlik konu- sundaki elit tabakasını onlara Anti Ba- listik Füze Anlaşması'nı yırtmak zo- runda olduklannı ve buna alışmalan gerekriğin söyleyerek sinirlendirmez- dim. (Şimdi nasıl öç aldıklarını görü- yorsunuz). Büyük, masraflı ulusal bir maraton öncesinde art arda vergileri indirmezdim. Amerikalılan enerji tasarrufu yap- maya motive eder, alternatif enerji kullanmayı öngören projelere öncelik verirdim. Çünkü OPEC'in kapasitesi çok iyi durumda değil. Filistinlilere in- rihar saldırılanna son vermedikleri ve şimdikinden daha ciddi bir lidere sa- hip olmadıklan sürece onlarla ilgilen- meyeceğimizi, aynı zamanda îsrailli- lere de kurduklan ya da genişlettikle- ri her yerleşim alarunın kendilerine alacaklan ABD bağışı miktanndan eksilecek 100 milyon dolara mal ola- cağını söylerdim. Araplara da şunla- n söylerdim: "Irak'la uğraşırken sizin ülkeierini- ze iüşkin sömûrgeci bir plan tasarla- nuyoruz. Bir haçb seferinde değiliz. Ancak, bizim demokrasimizi tehlike- ye atacak uç fraksiyonlara hoşgörühı davranırsanız boş oturmayacağızJn Eğer Bush bunlann hepsüıi yapmış olsaydı, Fransa, Rusya, Araplar ve eşimin görüşü tamamen değişmeye- cekti. Ancak eminim ki Amerika'nın Irak üzerindeki gücünün artmasma yardımcı olacaktı. üç bacagı ekslk masa Sonuçta hissettiklerimi şöyle dile getirebilirim: Başkan Amerikalılara şık, oymalı, maun bir masa sunuyor. Ancak bu masanın altına bakarsınız tek bacağı olduğunu görürsünüz. Başka deyişle masanın üç bacağı eksik. Bush'un Irak konusundaki cesur tu- tumu dünyanın başka bölgelerindeki cesurlar tarafindan desteklenmiyor. Ve korkanm ki Bush, Amerika'ya doğru şeyi yapmasını söyledi, ama yapılması gerekeni doğru şekilde yapamayacak. (InternationalHenıMTribune-iMart) Bukezde bombalaria birtikte gıda vatacak nusınız? Kore'ye gıdalrak'a bomba... İltica talebinde bulunanlan gaspçı bir kalabalık olarak görmek yanlış Mültecilerin insan hakları... Bin Ladin çokyakında yakalanabilir SOPHIE MUHLMANN Bu konuda alınan uzun bir soluğun sonucu mu yoksa tesadüf mü bilinmez. 11 Eylül saldınlannın üzerinden biri yılı aşkın süre geçrikten sonra Usame bin Ladin'in en önemli adamlanndan biri Pakıstan'da yakalandı. Belki çok yakında dünyanın en tehlikeli terör örgütü liderinin oğullan da ele geçirilecek. Hatta, şimdiye kadarki gelişme halkalannı birbirine bağlarsanız, ABD'nin tüm dünyada "en çok aradığı adam" olan bu adamın yakalanması çok yakın gibi görünüyor. Bu adam mitolojik kötülerden biri değil. Sonuçta etten kemikten, yaşayan bir varlık ve belki de çok yakında ele geçirilmiş olacak. Başlangıçtaki dehşete rağmen günümüzde bin Ladin'in ileriye yönelik planlannı, stratejileri günışığına çıkanlabilecek gibi görünüyor. Peki, ABD'nin gizli servisleri işi tek başına mı halletti? Bıkıp usanmadan, yoruhnadan Pakistan, Afganistan ve sınır bölgelerde bilgi ,, „, ^ ,„,_.. „ _ „ _ _ J 1 Ingiltere'ye iltica tale- binde bulunanlann sayısı- nın her geçen gün artması bazı kesimler tarafından korkuyla karşılanuken, ko- nu siyasetin gündeminin ilk sıralannda yer almaya devam edeceğe benziyor. Bu ülkede kalmak için baş- vuranlann sayısı yüzde 20 artarken genel olarak Av- rupa Birliği ülkelerinde yüzde 1 'lik düşüş gözlen- mesi zaten Ingiliz Hükü- meti için utanç verici bir durum. Geçen bir yılda gözlenen artış mülteciliğin karşıtı ak- tivistlerin Ingiltere'nin bu konuda çok yumuşak dav- randığını ve son derece "müsamahakâr" ve eksik- leri olan yasalann değiş- tirmesi gerektiğini haykır- malanna neden oldu. Muhalefet, kamuoyunun konuya ilişkin hassasiye- tini ve ülkeye gelen yaban- cılara yönelik kötüleşen ba- kış açısını kullanarak şim- diden iltica talebinde bu- lunanlara karşı sert bir ta- vır takındı. Ve başvurula- nna ilişkin kesin bir karar alınana kadar tüm mülteci- lerin sınır dışı edilmesini sa^'unuyo^. Hükümetkana- dı ise göçmen sayısını önemli derecede azaltacak- lannı savunuyor. Başbakan Tony Blair sayının yüzde 50 indirileceğini söylerken, David Bhmkett daha ihtiyat- li davranıyor. Olumsuz yaklaşılmamalı Ülkeye iltica edenlerin bazı haklardan yararlan- portajlarda birçoğunun iyi iş ve çalışma imkânlan, öz- gür ve güvenli bir ortamda olmak için geldikleri anla- şılıyor. Tabii, kabul edile- ceklerine olan inançlan da işin başka boyutu. iltica ta- lebinde bulunanlan çirkin bir gaspçılar kalabalığı ola- rak görmek çok büyük bir hata olur. • îngiltere'ye iltica talebinde bulunanlara korkuyla yaklaşmak, ilticacılan çirkin bir gaspçı kalabalık olarak görmek hata olur. Konuya insani boyutuyla ve insan haklannı gözeterek yaklaşılması gerekir. Anavatanlanndan kaçmalanna neden olan insan hakkı ihlallerini kınayan bir sistem getirilmeli. Hükümetin elbette ülke- deki göçmen yasasının is- rismar edilmemesini sağ- lamak konusunda sorumlu- luğu var. Ancak, kimsenin kimlik taşımadığı bir ülke- de mültecilerden kimlik belgesi istemek aynmcılık yapmak anlamına geliyor. Dün, Içişleri Bakanı'nın konuya ilişkin yaptığı açık- lama iltica talebinde bulu- nanlar arasında Zimbabve malan ve çalışma izni ala- bilmeleri konusunda kısıt- lamalar getiren yasal dü- zenlemeler onaylandı bile. Ancak her şeye rağmen, yukanda belirttiğim, dün açıklanan verilere olumsuz bakış açısıyla yaklaşmak hata olur. Bu kadar çok in- sanın tngiltere'de kalmak istemesi ülke hakkında olumlu bir şeydir. Yabancılarla yapılan rö- ve Irakhların çoğunluğu oluşturduğunu gösteriyor. Ingiltere'nin Irak'a yönelik savaş için hazırhk yapma- sı Irakhların olanak verken ülkelerini terk etmelerini engelleyebilecek bir şey değil. Zimbabvelilerin ise ana- vatanlannı terk etmek ve yeni vatanlan olarak Ingil- tere'yi seçmek için herkes- ten daha fazla nedeni var. İnsan hakkını gözeten politlka Hükümetin bu konudaki politikası mültecilerin sa- yısını hiçbir unsura dikkat etmeden, gözü kapalı şe- kilde azaltmak olmamalı. tnsani değerleri, insan hak- lannı ön plana alan bir ba- kış açısı olan sistem yer- leştirilmeli. Avrupa Birliği'nin ken- di sınırlan için belirlediği ilticacı olma koşullannı içe- ren yeni sürece de ivme ka- zandıracak bir sistem ol- malı. Her şeyden önce in- san haklan gözeten, ana- vatanlanndan kaçmalanna neden olan insan hakkı ih- lallerini kınayan bir sistem getirilmeli. (Thelndependent-lMarÇ • Bin Ladin 1 günümüzde gündemden biraz düşümüş gibi görünse de kesinlikle önemini kaybetmedi. Onvın yakalanması hâlâ teröre karşı savaştaki ana hedef. toplayıp, satın alıp ya da zor kullanarak mı bu bilgilere ulaştı? Ya da Pakistan'da yakalanan bin Ladin kurmayını yakalama yolundaki kilit bilgiler, ipuçlan bu ülkenin gizli servisinden mi geldi? îçerideki tüm ABD'ye şüpheyle yaklaşanlar Amerikan gizli servisleriyle etkin ve iyi bir şekilde işbirliği mi yaptı? Sadık olunan değerler mi değişti? Amerika karşıtlan, işbirliğinin karşılığında Washington'un vereceği ödülü mü uygun buldular, yoksa eski ortaklıklan geçmişteki kadar kârlı olmamaya mı başladı? Ya da El-Kaide'nin "beyteri" dikkatsiz mi davranıyor? Dünyanın dikkati Irak'a yöneldiği için kendilerini gü^'enli durumda mı hissediyorlar? Bu sorulann yanıtlannı belki de hiç öğrenemeyeceğiz. Ancak kesin olan bir şey var: Bin Ladin günümüzde gündemden biraz düşmüş gibi görünse de önemini kaybetmedi. Onun yakalanması hâlâ teröre karşı savaştaki ana hedef. Terörle mücadele alanında Amerika'nın önderliğindeki uluslararası ittifak kendini geriçekmedi. Terörist avı sürüyor. Ve bu savaş, bu av hedefi yakaladığında ABD'nin tüm söylemleri ve çıkarlan yeniden pınl pırıl parlayacak - Irak'ta da. (DieWeit-8Mart)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear