22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ HABERLER Adana milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki meslektaşlannı da ağır dille eleştirdi ÂKP'li Tekin:MüteahhMerinçoğu hırsız • AKP'li AyhanZeynep Tekin, "Müteahhitlere karşı değilim, ama çoğu hırsız. Üç demire, bir torba çimentoya tenezzül ediyorlar. Ben bunlara karşı hep dikkatli olduğum için beni fazla sevmezler" dedi. ANKARA (ANKA) - AKP Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin müteahhitlerı ağır bir dılle eleştirerek "Müteahhitlere karşı değUim ama çoğu hn-sız. Üç demire, bir torba çimentoya tenezzül ediyorlar" dedi. AKP Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin, mUletvekilliğinın çok zor olduğunu söyledi. Birkaç dönem milletvekilliği yapanlara hayret ettığini ifade eden Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: "Demek ld bizim gibi gerçekten halkla uğraşmıyorlar. Ya gelen sorunhı kişileri başlanndan aüyoriar ya da hiç görüşmüyorlar. Baa milktvekiUeri baharda getip kuzuyu yiyip aldıklan notlan da Toroslar'da yırüp atarîar. Ben bunlan yapanları gördünı." Tekin, daha önce MHP'lı olduğunu, ancak MHP'nin iktidar olduğu dönemde bu partiden koptuğunu da anlattı. Tekin. Enis Öksüz'ün Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde Ahlatlıbel'de üç yıl kendisinı kızağa aldıklannı belirteTek "Yemez, yedimıez dediler, beni kızakta tuttular. Hırsız olmadığun için kızağa aldılar. Ben de bu nedenk MHP'den uzaklaştan" dedi. AKP Adana Milletvekili Tekin, Türk Telekom'da otuz yıllık memuriyet hayatında birçok müteahhitle çalıştığını da anlatarak "Müteahhftlere karşı degilim. ama çoğu hırsız. Üç demire, bir torba çimentoya tenezzül ediyorlar. Adam astarsız yapıyor, hakedişte astarfa ahyor. Ben bunlara karşı hep dikkatn olduğum için beni fazla sevmeder" dıye konuştu. StTAŞ TAŞOCAKLARI 4 işçi hâlâ göçük altında ALPER KJZILTAN/ERDAL USTA Gaziosmanpaşa'da Cebeci mevkiinde- kı Sitaş Madencıhk'e ait taşocağındaki göçükte toprak altında kalan 4 işçıye dün de ulaşılamadı. Göçük altındaki ışçilenn yakınlan, işyerinde patlayıcı madde kul- lanma ehliyeti olmayanlann çalıştınldı- ğını, çökmenin nedenının yanlış galeri ha- zırlanması ve dinamitlerin yanlış zaman- da patlatılması olduğunu üeri sürdüler. Si- taş Madencilik görevlilerinin olay yerin- de çalışan gazetecileri engellemek iste- mesi arbedeye neden oldu. Cebecı'deki ışçilenn kaldığı iki kath bi- nanın 31 Ocak Cuma 21.00 sıralanndan toprakla birlıkte kayması üzerine göçük altında kalan Murat • 3 gündür göçük altında olan işçilerm yakınlan çalışmalara geceleri de devam edilmesini istediler. Balcı, Mustafa Ak- yıkhz, An Doğan ve Mehmet Göksal'a ulaşmak için beledi- ye ve ıtfaıye ekiple- ri dün de çalışmala- nnı sürdürdü. Itfaiye yetkilileri, toprak kaymasının belirli arahklarla sür- mesi nedeniyle ça- lışmalann zaman za- man riskli hale gel- dığini belirttiler. Göçük altında kalan iş- çilerden Murat Balcı'nın amcasının oğ- lu tdrisBalcı şu iddialarda bulundu: "Murat'mpatiayıa maddekuDanma eh- liyeti yoktu. Ben işten aynhnca 3 ay son- ra enıekli olacak diye Murat'ı işe aldılar. Murat, 18.00'de dinamiüeri paüattıktan sonra saat 21.00 sıralannda çökme ya- şanmış. 100-200 nıilyon eksikyevmiye ver- mek içinbu kadar kişinin canı yakümaz." Mustafa Akyıldız'm dayısı Ahmet So- fiı, göçük altındakilere ulaşmak için yü- rütülen çalışmalann yetersizliğinden ya- kındı. Olay yerindekı gazetecilere Sitaş görevlilerinin saldırması üzerine çıkan kavgayı polisler yatıştırdı. Antalya'daki şiddetli firtınada 4 kişi yaralanırken tstanburda bir gemi karaya oturdu Hava sıcaklığı daha da azalacak Antalya'nın SerikUçesinde, yüksek kesimlerdeki karlann erhnesiyle olu- şan sel, eldB alanlar, seralar ve konuüarda zarara neden oldu. Sağanakya- ğış ve kar Trakya'da da yaşamı felç etti. Yurdun kuzey, iç ve doğu kesim- lerinde kaıia kanşık yağmur ve kar bekleniyor. (Fotoğraflar: AA) Diyanet: Devekuşu kurbanlık olamaz ANKARA (ANKA) - Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Ydmaz, Kurban Bayramı'nda koyun, keçi, sığır, manda ve deve gibi damızhk hayvanlann kesilebileceğini belirterek devekuşunun kurbanlık olamayacağını bildirdi. Kurban kesiminin Kuran-ı Kerim'e, hadisi şeriflere ve Islam bilginlerinin görüşlerine dayandığını anlatan Yılmaz, bu kurallara uymayan yaklaşımlann ibadet kavramma ters düşeceğini kaydetti. Yılmaz, "Kurban edüecek bayvanlar. sadece koyun, keçi, sığuv manda ve devedir" dedi. Yılmaz koyun ve keçinin 1 yaşını, sığır ve mandanın 2 yaşını ve devenin 5 yaşını doldurmuş olması gerektiğine dıkkat çekerek devekuşu gibi hayvanlann ise kurbanlık kesılmesinin doğru olmayacağını belirtti. Haber Merkezi - Hemen hemen tüm yurtta etkili olan yağışh ve so- ğuk hava, hayah olumsuz etkilerken kimi yerlerde de maddı hasara ne- den oldu. Antalya'nın Kale ilçesin- de hoıtum sonucu meydana gelen göçükte 4 kişı yaralandı. îstanbul'da ise Kamboçya bandırah boş kuru yük gemisi, ftrtına nedeniyle Çatal- ca açıklannda karaya oturdu. Edir- ne'de de Tunca Nehri'nın taşması sonucu Tarihi Kırkpınar Güreşle- ri'nin yapıldığı Er Meydanı su al- tında kaldı. tstanbul'a gitmek üze- re Bandırma'dan yola çıkan îstan- bul Deniz Işletmeleri'ne (ÎDO) ait Adnan Menderes hızlı fenbotu da hava muhalefeti nedeniyle gen dön- mek zorunda kaldı. Meteoroloji yet- kilileri, hava sıcaklığının 6-8 dere- cece azalacağı uyansında buluna- rak yurdun kuzey, iç ve doğu kesim- lerinde yağmur ve kar beklendiğıni açıkladı. Kamboçya bandırah boş bir kuru yük gemisi, olumsuz hava koşulla- n nedeniyle Çatalca açıklanndaki Kilitbumu Mevkü'nde kumsala otur- du. Kıyı Emmyeti ve Gemi Kurtar- ma tşletmeleri (KEGKÎ) Genel Mü- dürlüğü Gemi Kurtarma Daire Baş- kanı Savaş Şeker, 'Nasuh I' adlı ge- minin, 1590 grostonluk ve 100 met- re uzunluğunda olduğunu, herhan- gi bir tehlike yaratmadığını, sigor- tası bulunmayan, maddi değeri dü- şük eski bir gemi olduğunu söyle- di. Antalya' nın Kale ilçesinde ise hortum sonucu meydana gelen gö- çükte 4 kişi yaralandı. Finike ve Kumluca devlet hastanelennde te- davi altına alınan İbrahim Ateş (5 5) ile Ayşe Aslan (35) taburcu edilir- ken ayak parmağı kopan Osman Akça(22)ve Durkadın Şeker' in (80) tedavileri sürüyor. Şiddetli fir- tına, Muğla 1 nın Dalaman ve Fet- hiye ılçeleri ile Konya'nın Sey- dişehir ilçesinde hasara neden ol- du. Şiddetli fırtına, çok sayıdaevin çatısının uçmasına ve ağaçlann dev- rilmesuıe yol açtı. AYDINLANMA EMRE KONGAR Kıbrış, Irak, Türkiye ve ABD üzerine Aykırı Sorular Sevgıli okurlanm, ınsan gunlük yaşamın hızı ıçinde kimi zaman kendisine kıtle iletişım araçlan tarafından dayatılan bazı kavramlan ya da tenmlen sorgulama- dan kabullenıveriyor. Kısaca medya dedığımiz kitle iletişım araçlannın "beyki yıkama" ya da "koşullandırma" ışlevı de za- ten burada ortaya çıkıyor Insan fark etmeden, kendisine dayatılan dünya gö- rüşûnü, olayiann yorumlanmış ve yorumlandığı ıçın de özel surette saptınlmış, yanı yeniden üretılmiş yapay gerçekligini böyle benımsıyor. Izninızle, (izın vermezseniz okumayı kesebilirsiniz) bugün, ünlü "Küresetleşme bağlamında ulus dev- letierin sonu gekti" yargısını son gunlerde gündemi- mizden düşmeyen Kıbns ve Irak sorunlan ile Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri açısından sorgulamak ıstiyorum. Sorunun esası şu: "Bu ne brçim küreselleşmedir ki, ulus devteüe- rin sonunu sadece Türkiye Cumhuriyeti söz ko- nusu oiduğu zaman getiriyor, ama dünyanın baş- ka her yerinde ulus devtetierin variığını kabul edi- yor hatta onlan güçlendiriyor." Omeğın Kıbns bunalımında, Türkîye'nin çıkarla- n" söz konusu olduğunda "Yahu bırakın artık bun- lan, ulus devlet kavramı çoktan bitti, şimdi Avru- pa Birliği bütûn bu sorunlan çözecek" deniyor. ama adada üstelik Birieşmiş Miltetter'ın de desteğı alına- rak "Yunanistan ulus devtetjnin" yıllardır savundu- ğu tezler, dolayısıyia "Yunanistan ulus devlet" güç- lendirilıyor. Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Yanı Türkiye söz konusu olduğunda "ulus devlet bitti", Yunanistan söz konusu olduğunda "ulus dev- let devam edıyor"; bu nasıl iştır anlamıyorum. Üstelik "Mademki 'ulus devlet bitti', o halde ge- lin Kıbnsta iki ayn toplumun variığını kabul eden, iki eşit egemenlik üzerine dayalı bir konfederas- yon kuralım" dıyorsunuz, buna "Hayır olmaz, ulus devlet modeline göre isleyen, yani ayn ve eşit ege- menlik haklannı kabul etmeyen ve Türkleri siya- sal işleyiş açtsından azınlık statüsüne indiren bir modet kuralım" dıyorlar. Ben bunu da anlamıyorum. Irak konusu ise daha da karmaşık geliyor bana: Amenka'nın bırterönst olduğu gerekçesı ile karşı çık- tığı Saddam ıçın. "Ulus devlet modeli bitti, bu mo- deli kendi diktatöriüğû için kullanan Saddam'ı da devirelim" dıyorlar, bırde bakıyorsunuz, parçalanan Irak topraklan üzerinde yenı "ulus devlet modelleri" gündeme geliyor. Zaten konu Araptar olunca tşler lyıce kanşıyor ömeğın, Araplar tek bir ulus mu, yanı pek çok kı- şinın öne sürdüğü gibi tek bir "Arap ulusundan" söz edilebılir mi? Eğer Araplar tek bir ulus ise, Mısır'dan Kuveyt'e, Suriye'den Yemen'e, Irak'tan Fılistın'e, pek çok farklı Arap devletı "ulus devlet" bağlamında nasıl tanımla- nacak? Şimdı gelelim işin en zor ve en anlaşılmaz olan ya- nına: "Küreselleşme, ulus devletleri ve ulus devlet modeline dayalı olan çıkar çatsmalannı ortadan kaldınyor" dıyorlar. Fakat bır de bakıyorsunuz, küreselleşmenin önde- ri ve jandarması olan Amerika Birleşik Devletlen'nın li- derien, Irak da dahıl olmak üzere, dünya üzerinde, te- röre karşı planlanan müdahalelen, sadece dünya ba- nşı adına değil, aynı zamanda açıkça, "Amerika Bir- leşik Devletleri'nin Ulusal çıkarian"adına da savu- nuyor. Yanı bu öyle bir küreselleşme kı, bütün ulus devlet- leri zayıflatıyor ama sadece Amenka Birieşık Devlet- leri'ni bir ulus devlet olarak gittıkçe güçlendiriyor. Aman kımse beni yanlış anlamasm, ben Amenka'nın güçlenmesine filan karşı değılim, sadece Türkiye Cumhuriyeti söz konusu olduğunda ökJüğü söy- lenen ulusdevietin, aralannda Amenka'nın ve Yu- nanistan'ın da yer aldığı başka ülkeler gündeme geldiğinde nasıl ön plana çıktığını ve kuvvetlendi- ğini anlamakta giiçlük çekiyorum. ekongar < cumhuriyet. com.tr www.kongar.org Demokrasi ve özgürlük yanlıları, Atatürk'ün 'ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi' savaşımma katılmalı ydıınn göre\i Türkçe ezanı savunmak ^ ^ t örüldüğü gibi, "kamu" m _^^ kavramının "deviet'' teri- • ~W" mi ile özdeşleştirilebdme- ^^Jr sımn olanaksızhğı kadar, u kamusalalanlann" da salt "resmida- inkr" ile sınırlandınlabilmesi olanak- sudır. Buyüzden. laikdüzeninkorun- mısı ile ilgili devletçe resmi daireler içjı alınmış önlem ve kurallar, resmi kunusalalaıüardışındakı. belki de bi- revın özgurleşmesınin asıl kaynağı oan gvflkamusal alanlarda da aynen ge- çsrlı hale gehnektedır kendihğînden. Bu nedenle, "laik" bir ka\Tam olan "iemokrasi" de, bireylerin hak ve öz- gırlüklerini keyiflerince kullanmalan aılamını değil. tam karşıtı, bu hakveöz- «irtüklerininkorunmasıamacıyla "kul- hnımlannın kurallara bağlanması" an- ljnını ıçermektedır aslında. tşte, 'tür- hu" sorununa da, aslında bu açıdan \aklaşıhtıalıdır. Önce, hemen şunu bir kez daha yıne- bjîlim kı. genç kızlanmızm saçlannı hitürbanla sıkı sıkı örtmeleri, bireysel îtençleriyle seçtikleri, moda ile ilgiü bir a)im kuşam biçimi değil, dinsel inanç- annınbirbuyruğudur. Yani, bir genç kı- an saçlannı türbanla sıkı sıkı örtmeyi eçmesi, bir özgürlüğünü kullanması teğil, tam karşıtı, bir özgürlüğünden saçlannı savura savura gezme özgür- ûğünden) vazgeçmesi anlamına gel- nektedır aslında. Bu nedenle de, okullara türbanla gi- ılmesınınyasaklanmasını, ne genç kız- anmızın giyim kuşam özgürlüklerinin ;Lennden ahnması, ne de bır demokra- Modernizm, PostiDodernizm ve Türban • keŞfedİHş SerÜVenİ Batıhlar, uluslaşabilmenin anca anadille sağlanabileceği gerçeğini verdikleri nice kanlı savaşımlann sonunda ta 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren fark ettikleri içindir ki, Gutenberg Incil'i anadilinde çoğaltmak amacıyla matbaayı keşfetmiş, Martin Luther yeni bir kilise kurmuş, Dante îlahi Komedya'yu Cervantes Donkişot'u yazmış, Montaigne ve Bacon deneme türünü bulmuş, Shakespeare tiyatroya altın çağmı yaşatmış, edebiyata ve felsefeye özel bir önem verilmiştir. tik hakkın çiğnenmesi şeklinde bir ''dev- let zorbahğT olarak değerlendirebilme olanağı vardır. Aynca, okullann da, bi- reylerin istekleri üzerine ve istekleri doğrultusunda eğıtim veren birer resmi hızmetkuruluşu olmadığı unutulmama- lıdır. Hele hele. laik devletlerin, uyruğun tamamınınbırw laikeğnûnden" geçinl- mesını geleceğinin güvencesı olarak görmesi nedeniyle, 8 veya 12 yıllık bir eğtimi zorunlu hale getirdiği de düşü- nülürse, bugerçek daha da berraklaşmak- tadır kuşkusuz. Kulluktan kurtulmak... Bu yüzden, "hizmet veren/hizmet alan" şeklindeki bir ayrımla, öğretmen- lerin derslere türbanla girmesi yasaklan- sa bile, "eğitim talep eden" bır kız öğ- rencinin aynı kurallara tabi olmaması ge- rekeceğı şeklindeki bir mantıkla soru- na yaklaşabılmek de olanaksızdır. Kı- sacası, bu yasaklamada belirleyicı ılke, görüldüğü gibi, verilen eğıtimin niteli- ğı olmaktadır. Insanın kulluktan kurta- nlarak tam anlamıyla özgürleştirilme- sini amaçlayan "laik eğjum", kadınla- nn ve kızlann saçlanm sıkı süa sakla- malan konusundaki bu dinsel buyru- ğun, eğitimle ilgili bir kamusal alanda geçerli ohnasına izin vermemektedir. Çünkü, bu dinsel buyruk. bir kişiyle ve onun özgürlüğüyle ilgili ohnayıp, bütün Müslümankadınlarave kızlara yöneük- tır, bütün kız öğrencileri kapsamaktadrr. Nitekim, türbanlı kızlanmız da, saç- lannı sıkı sıkı örterek derse girebıknek uğruna yıllardır bunca özveriye, bizce hiç kuşku yok ki, modaya olan düşkün- lüklennden veya demokrasiye olan aşk- lanndan değil, bu kutsal buyruğu öteki kızlara bir kez daha teböğedebihniş ol- manın kutsal coşkusuyla katlansalar ge- rektır zaten. Bu nedenle, "laike^tim" verenbirku- rumda, kız öğrencilenn dinsel bir buy- ruğu yerine getirerek türbanla okula gir- melerinın yasaklanması, kesinlıkle bi- reysel bir özgürlüğün ortadan kaldınl- ması değil, tam karşıtı, başlannı örtmek istemeyen öteki kızlann özgürlüklerinı koruma amacını gütmektedir asıl. Ay- nca unutulmamalıdır kı, bu yasakla, genç kızlanmızm saçlannı savura sa- vura dolaşma özgürlükleri korunurken, öte yandan da, dinsel buyruk ve kural- lann, ibadethane ve kışisel özel alanla- nn dışına taşuıhp, yaşamın bütün alan- lannda geçerli küınrnasını amaçlayan şe- riatçı girişimlerekarşı uyanık olunduğu gösterilerek, dolaylı bir dille de olsa, la- ik düzenin güvence altına alınmasına çalışıhnaktadır, bir anlamda da... Özetlersek; türban, ne sanıldığı ve savunulduğu gibi bir demokratik hak veya özgürlüğün simgesidir, ne de tsla- miyetin modernleşmesinin fılan... Tam karşıtı, dinsel buyruklann yaşamda ge- çerli tek kural haline getirilmesine ça- lışan bir düşüncenın simgesidir. Bu ne- denle "laikeptim" verilen okullar gibi kamusal alanlarda türbanmyasaldanma- snn da, demokratik hak ve özgürlükle- rin korunmasını amaçlayan demokra- tik gırişımler olarak değerlendirmek ge- rektir kesinlikle. Ama, Sünni-Hanefi yeni ulema ile şakşakçılan köşe yazar- lanru toplayıp. türbanm Islamiyet açı- suıdan önemini ve zorunluluğunu saat- ler boyu güya tartıştıran televızyon ka- nallanmız, ne yazık ki, türbanın ve ya- saklanmasının laik düzen açısından ne anlama geldiğinin sözünü bile ettirme- mektedirler, sanki bilinçli olarak. Türbana karşı nlçln 'Türkçe ezan? Oysa, türban"ın laik düzen açısından ırdelenmesindenpekde hoşlanmayan ge- ne aynı çevreler, ünlü tele\izyonculan- mız, anlı şanh gazeteyöneticilenmiz, kö- şe yazarlanmız, romancılanmız, hele hele profesörlük sanını deri lekesi gibi sırtlanna geçirmiş valafüniversitesi öğ- retim üyelerimiz, işveren kuruluşu yö- neticileri, politikacılanmız, hatta Saym Deniz BaykaL ilgınçtir bin ağzmı açıp da "Türkçe ezan" diyecek olsa, tıpkı elektnğe tutulmuş gibi hemen firlayıver- mektedırler yerlennden. Ama, bagımsızlığa \ e özgürlüğe ulus- laşarak kavuşan ve bağımsızlık ile öz- gürlüğün adını modernızm koyan Ba- tıhlar, uluslaşabılmenın anca anadille sağlanabileceği gerçeğini verdikleri nı- ce kanlı savaşımlann sonunda ta XV- XVI. yüzyıllardan itibaren fark ettikle- ri içindir ki, GutenbergIncil'i anadilin- de çoğaltmak amacıyla matbaayı keş- fetmiş, MartinLuiheryeni birkilisekur- muş. Dante tlahi Komedya"yı, Cervan- tes Donkişot'u yazmış, Montaigneve Ba- con deneme türünü bulmuş, Shakespe- are tiyatroya altın çağını yaşatmış, ede- biyata ve felsefeye özel bir önem veril- miştir. Unutmayalım ki, 1917 Ekim Devri- mi'nin temelıni oluşturan XIX. yüzyıl- daki o büyük Rus edebiyatı. müziği, bı- limi, kültürü de, Çar Büyük Petro'nun, XVIII. yüzyüm başlannda, önce Rus Ortodoks Kilisesi'nin o tarihe kadar es- b Yunanca olan Incil ve ibadet dilini de- ğiştirip Rusçalaştırarak başlattığı bir devrimle sağlanmıştır. Bu nedenle, demokrasi ve özgürlük- ten yana aydınlanmızın, "türbanm ya- sakİannıasma karşı çıkmak" şöyle dur- sun, tam karşıtı, Mustafa KetnaTm baş- lattığı "Kuran'mve ibadetdilinin Türk- çeleştirflmesi'' savaşımma da, "Türkçe Ezan" sloganıyladörtelle sanlmalan ge- rektir aslında Duyurulur... *Bazı bölümlerinin birözetiniyayım- ladtğımız Demirtaş Ceyhun 'un bu ça- lışması, önümüzdekigunlerde Sis Ça- m Yaymlan (Faks: 0212-249 47 74) arasında "Modernizm, Postmoder- nizm ve Türban " adıyla kitap halinde çıkacaktır. BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear