Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Adana milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki meslektaşlannı da ağır dille eleştirdi
ÂKP'li Tekin:MüteahhMerinçoğu hırsız
• AKP'li AyhanZeynep
Tekin, "Müteahhitlere
karşı değilim, ama çoğu
hırsız. Üç demire, bir
torba çimentoya tenezzül
ediyorlar. Ben bunlara
karşı hep dikkatli olduğum
için beni fazla
sevmezler" dedi.
ANKARA (ANKA) - AKP Adana Milletvekili
Ayhan Zeynep Tekin müteahhitlerı ağır bir
dılle eleştirerek "Müteahhitlere karşı değUim
ama çoğu hn-sız. Üç demire, bir torba
çimentoya tenezzül ediyorlar" dedi.
AKP Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin,
mUletvekilliğinın çok zor olduğunu söyledi.
Birkaç dönem milletvekilliği yapanlara hayret
ettığini ifade eden Tekin sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Demek ld bizim gibi gerçekten halkla
uğraşmıyorlar. Ya gelen sorunhı kişileri
başlanndan aüyoriar ya da hiç görüşmüyorlar.
Baa milktvekiUeri baharda getip kuzuyu yiyip
aldıklan notlan da Toroslar'da yırüp atarîar.
Ben bunlan yapanları gördünı."
Tekin, daha önce MHP'lı olduğunu, ancak
MHP'nin iktidar olduğu dönemde bu partiden
koptuğunu da anlattı. Tekin. Enis Öksüz'ün
Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde
Ahlatlıbel'de üç yıl kendisinı kızağa
aldıklannı belirteTek "Yemez, yedimıez
dediler, beni kızakta tuttular. Hırsız olmadığun
için kızağa aldılar. Ben de bu nedenk MHP'den
uzaklaştan" dedi. AKP Adana Milletvekili
Tekin, Türk Telekom'da otuz yıllık
memuriyet hayatında birçok müteahhitle
çalıştığını da anlatarak "Müteahhftlere
karşı degilim. ama çoğu hırsız. Üç demire, bir
torba çimentoya tenezzül ediyorlar. Adam
astarsız yapıyor, hakedişte astarfa ahyor.
Ben bunlara karşı hep dikkatn olduğum için
beni fazla sevmeder" dıye konuştu.
StTAŞ TAŞOCAKLARI
4 işçi hâlâ
göçük
altında
ALPER KJZILTAN/ERDAL USTA
Gaziosmanpaşa'da Cebeci mevkiinde-
kı Sitaş Madencıhk'e ait taşocağındaki
göçükte toprak altında kalan 4 işçıye dün
de ulaşılamadı. Göçük altındaki ışçilenn
yakınlan, işyerinde patlayıcı madde kul-
lanma ehliyeti olmayanlann çalıştınldı-
ğını, çökmenin nedenının yanlış galeri ha-
zırlanması ve dinamitlerin yanlış zaman-
da patlatılması olduğunu üeri sürdüler. Si-
taş Madencilik görevlilerinin olay yerin-
de çalışan gazetecileri engellemek iste-
mesi arbedeye neden oldu.
Cebecı'deki ışçilenn kaldığı iki kath bi-
nanın 31 Ocak Cuma 21.00 sıralanndan
toprakla birlıkte kayması üzerine göçük
altında kalan Murat
• 3 gündür
göçük
altında olan
işçilerm
yakınlan
çalışmalara
geceleri de
devam
edilmesini
istediler.
Balcı, Mustafa Ak-
yıkhz, An Doğan ve
Mehmet Göksal'a
ulaşmak için beledi-
ye ve ıtfaıye ekiple-
ri dün de çalışmala-
nnı sürdürdü.
Itfaiye yetkilileri,
toprak kaymasının
belirli arahklarla sür-
mesi nedeniyle ça-
lışmalann zaman za-
man riskli hale gel-
dığini belirttiler. Göçük altında kalan iş-
çilerden Murat Balcı'nın amcasının oğ-
lu tdrisBalcı şu iddialarda bulundu:
"Murat'mpatiayıa maddekuDanma eh-
liyeti yoktu. Ben işten aynhnca 3 ay son-
ra enıekli olacak diye Murat'ı işe aldılar.
Murat, 18.00'de dinamiüeri paüattıktan
sonra saat 21.00 sıralannda çökme ya-
şanmış. 100-200 nıilyon eksikyevmiye ver-
mek içinbu kadar kişinin canı yakümaz."
Mustafa Akyıldız'm dayısı Ahmet So-
fiı, göçük altındakilere ulaşmak için yü-
rütülen çalışmalann yetersizliğinden ya-
kındı. Olay yerindekı gazetecilere Sitaş
görevlilerinin saldırması üzerine çıkan
kavgayı polisler yatıştırdı.
Antalya'daki şiddetli firtınada 4 kişi yaralanırken tstanburda bir gemi karaya oturdu
Hava sıcaklığı daha da azalacak
Antalya'nın SerikUçesinde, yüksek kesimlerdeki karlann erhnesiyle olu-
şan sel, eldB alanlar, seralar ve konuüarda zarara neden oldu. Sağanakya-
ğış ve kar Trakya'da da yaşamı felç etti. Yurdun kuzey, iç ve doğu kesim-
lerinde kaıia kanşık yağmur ve kar bekleniyor. (Fotoğraflar: AA)
Diyanet:
Devekuşu
kurbanlık
olamaz
ANKARA (ANKA) - Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri Ydmaz, Kurban
Bayramı'nda koyun, keçi, sığır, manda
ve deve gibi damızhk hayvanlann
kesilebileceğini belirterek devekuşunun
kurbanlık olamayacağını bildirdi.
Kurban kesiminin Kuran-ı Kerim'e,
hadisi şeriflere ve Islam bilginlerinin
görüşlerine dayandığını anlatan Yılmaz,
bu kurallara uymayan yaklaşımlann
ibadet kavramma ters düşeceğini
kaydetti. Yılmaz, "Kurban
edüecek bayvanlar. sadece
koyun, keçi, sığuv manda ve
devedir" dedi. Yılmaz koyun
ve keçinin 1 yaşını, sığır ve
mandanın 2 yaşını ve
devenin 5 yaşını doldurmuş
olması gerektiğine dıkkat
çekerek devekuşu gibi hayvanlann
ise kurbanlık kesılmesinin doğru
olmayacağını belirtti.
Haber Merkezi - Hemen hemen
tüm yurtta etkili olan yağışh ve so-
ğuk hava, hayah olumsuz etkilerken
kimi yerlerde de maddı hasara ne-
den oldu. Antalya'nın Kale ilçesin-
de hoıtum sonucu meydana gelen
göçükte 4 kişı yaralandı. îstanbul'da
ise Kamboçya bandırah boş kuru
yük gemisi, ftrtına nedeniyle Çatal-
ca açıklannda karaya oturdu. Edir-
ne'de de Tunca Nehri'nın taşması
sonucu Tarihi Kırkpınar Güreşle-
ri'nin yapıldığı Er Meydanı su al-
tında kaldı. tstanbul'a gitmek üze-
re Bandırma'dan yola çıkan îstan-
bul Deniz Işletmeleri'ne (ÎDO) ait
Adnan Menderes hızlı fenbotu da
hava muhalefeti nedeniyle gen dön-
mek zorunda kaldı. Meteoroloji yet-
kilileri, hava sıcaklığının 6-8 dere-
cece azalacağı uyansında buluna-
rak yurdun kuzey, iç ve doğu kesim-
lerinde yağmur ve kar beklendiğıni
açıkladı.
Kamboçya bandırah boş bir kuru
yük gemisi, olumsuz hava koşulla-
n nedeniyle Çatalca açıklanndaki
Kilitbumu Mevkü'nde kumsala otur-
du. Kıyı Emmyeti ve Gemi Kurtar-
ma tşletmeleri (KEGKÎ) Genel Mü-
dürlüğü Gemi Kurtarma Daire Baş-
kanı Savaş Şeker, 'Nasuh I' adlı ge-
minin, 1590 grostonluk ve 100 met-
re uzunluğunda olduğunu, herhan-
gi bir tehlike yaratmadığını, sigor-
tası bulunmayan, maddi değeri dü-
şük eski bir gemi olduğunu söyle-
di. Antalya' nın Kale ilçesinde ise
hortum sonucu meydana gelen gö-
çükte 4 kişi yaralandı. Finike ve
Kumluca devlet hastanelennde te-
davi altına alınan İbrahim Ateş (5 5)
ile Ayşe Aslan (35) taburcu edilir-
ken ayak parmağı kopan Osman
Akça(22)ve Durkadın Şeker' in
(80) tedavileri sürüyor. Şiddetli fir-
tına, Muğla
1
nın Dalaman ve Fet-
hiye ılçeleri ile Konya'nın Sey-
dişehir ilçesinde hasara neden ol-
du. Şiddetli fırtına, çok sayıdaevin
çatısının uçmasına ve ağaçlann dev-
rilmesuıe yol açtı.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Kıbrış, Irak, Türkiye ve
ABD üzerine Aykırı Sorular
Sevgıli okurlanm, ınsan gunlük yaşamın hızı ıçinde
kimi zaman kendisine kıtle iletişım araçlan tarafından
dayatılan bazı kavramlan ya da tenmlen sorgulama-
dan kabullenıveriyor.
Kısaca medya dedığımiz kitle iletişım araçlannın
"beyki yıkama" ya da "koşullandırma" ışlevı de za-
ten burada ortaya çıkıyor
Insan fark etmeden, kendisine dayatılan dünya gö-
rüşûnü, olayiann yorumlanmış ve yorumlandığı ıçın de
özel surette saptınlmış, yanı yeniden üretılmiş yapay
gerçekligini böyle benımsıyor.
Izninızle, (izın vermezseniz okumayı kesebilirsiniz)
bugün, ünlü "Küresetleşme bağlamında ulus dev-
letierin sonu gekti" yargısını son gunlerde gündemi-
mizden düşmeyen Kıbns ve Irak sorunlan ile Türkiye
ve Amerika Birleşik Devletleri açısından sorgulamak
ıstiyorum.
Sorunun esası şu:
"Bu ne brçim küreselleşmedir ki, ulus devteüe-
rin sonunu sadece Türkiye Cumhuriyeti söz ko-
nusu oiduğu zaman getiriyor, ama dünyanın baş-
ka her yerinde ulus devtetierin variığını kabul edi-
yor hatta onlan güçlendiriyor."
Omeğın Kıbns bunalımında, Türkîye'nin çıkarla-
n" söz konusu olduğunda "Yahu bırakın artık bun-
lan, ulus devlet kavramı çoktan bitti, şimdi Avru-
pa Birliği bütûn bu sorunlan çözecek" deniyor. ama
adada üstelik Birieşmiş Miltetter'ın de desteğı alına-
rak "Yunanistan ulus devtetjnin" yıllardır savundu-
ğu tezler, dolayısıyia "Yunanistan ulus devlet" güç-
lendirilıyor.
Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Yanı Türkiye söz konusu olduğunda "ulus devlet
bitti", Yunanistan söz konusu olduğunda "ulus dev-
let devam edıyor"; bu nasıl iştır anlamıyorum.
Üstelik "Mademki 'ulus devlet bitti', o halde ge-
lin Kıbnsta iki ayn toplumun variığını kabul eden,
iki eşit egemenlik üzerine dayalı bir konfederas-
yon kuralım" dıyorsunuz, buna "Hayır olmaz, ulus
devlet modeline göre isleyen, yani ayn ve eşit ege-
menlik haklannı kabul etmeyen ve Türkleri siya-
sal işleyiş açtsından azınlık statüsüne indiren bir
modet kuralım" dıyorlar.
Ben bunu da anlamıyorum.
Irak konusu ise daha da karmaşık geliyor bana:
Amenka'nın bırterönst olduğu gerekçesı ile karşı çık-
tığı Saddam ıçın. "Ulus devlet modeli bitti, bu mo-
deli kendi diktatöriüğû için kullanan Saddam'ı da
devirelim" dıyorlar, bırde bakıyorsunuz, parçalanan
Irak topraklan üzerinde yenı "ulus devlet modelleri"
gündeme geliyor.
Zaten konu Araptar olunca tşler lyıce kanşıyor
ömeğın, Araplar tek bir ulus mu, yanı pek çok kı-
şinın öne sürdüğü gibi tek bir "Arap ulusundan" söz
edilebılir mi?
Eğer Araplar tek bir ulus ise, Mısır'dan Kuveyt'e,
Suriye'den Yemen'e, Irak'tan Fılistın'e, pek çok farklı
Arap devletı "ulus devlet" bağlamında nasıl tanımla-
nacak?
Şimdı gelelim işin en zor ve en anlaşılmaz olan ya-
nına:
"Küreselleşme, ulus devletleri ve ulus devlet
modeline dayalı olan çıkar çatsmalannı ortadan
kaldınyor" dıyorlar.
Fakat bır de bakıyorsunuz, küreselleşmenin önde-
ri ve jandarması olan Amerika Birleşik Devletlen'nın li-
derien, Irak da dahıl olmak üzere, dünya üzerinde, te-
röre karşı planlanan müdahalelen, sadece dünya ba-
nşı adına değil, aynı zamanda açıkça, "Amerika Bir-
leşik Devletleri'nin Ulusal çıkarian"adına da savu-
nuyor.
Yanı bu öyle bir küreselleşme kı, bütün ulus devlet-
leri zayıflatıyor ama sadece Amenka Birieşık Devlet-
leri'ni bir ulus devlet olarak gittıkçe güçlendiriyor.
Aman kımse beni yanlış anlamasm, ben Amenka'nın
güçlenmesine filan karşı değılim, sadece Türkiye
Cumhuriyeti söz konusu olduğunda ökJüğü söy-
lenen ulusdevietin, aralannda Amenka'nın ve Yu-
nanistan'ın da yer aldığı başka ülkeler gündeme
geldiğinde nasıl ön plana çıktığını ve kuvvetlendi-
ğini anlamakta giiçlük çekiyorum.
ekongar < cumhuriyet. com.tr
www.kongar.org
Demokrasi ve özgürlük yanlıları, Atatürk'ün 'ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi' savaşımma katılmalı
ydıınn göre\i Türkçe ezanı savunmak
^ ^ t örüldüğü gibi, "kamu"
m _^^ kavramının "deviet'' teri-
• ~W" mi ile özdeşleştirilebdme-
^^Jr sımn olanaksızhğı kadar,
u
kamusalalanlann" da salt "resmida-
inkr" ile sınırlandınlabilmesi olanak-
sudır. Buyüzden. laikdüzeninkorun-
mısı ile ilgili devletçe resmi daireler
içjı alınmış önlem ve kurallar, resmi
kunusalalaıüardışındakı. belki de bi-
revın özgurleşmesınin asıl kaynağı
oan gvflkamusal alanlarda da aynen ge-
çsrlı hale gehnektedır kendihğînden.
Bu nedenle, "laik" bir ka\Tam olan
"iemokrasi" de, bireylerin hak ve öz-
gırlüklerini keyiflerince kullanmalan
aılamını değil. tam karşıtı, bu hakveöz-
«irtüklerininkorunmasıamacıyla "kul-
hnımlannın kurallara bağlanması" an-
ljnını ıçermektedır aslında. tşte, 'tür-
hu" sorununa da, aslında bu açıdan
\aklaşıhtıalıdır.
Önce, hemen şunu bir kez daha yıne-
bjîlim kı. genç kızlanmızm saçlannı
hitürbanla sıkı sıkı örtmeleri, bireysel
îtençleriyle seçtikleri, moda ile ilgiü bir
a)im kuşam biçimi değil, dinsel inanç-
annınbirbuyruğudur. Yani, bir genç kı-
an saçlannı türbanla sıkı sıkı örtmeyi
eçmesi, bir özgürlüğünü kullanması
teğil, tam karşıtı, bir özgürlüğünden
saçlannı savura savura gezme özgür-
ûğünden) vazgeçmesi anlamına gel-
nektedır aslında.
Bu nedenle de, okullara türbanla gi-
ılmesınınyasaklanmasını, ne genç kız-
anmızın giyim kuşam özgürlüklerinin
;Lennden ahnması, ne de bır demokra-
Modernizm,
PostiDodernizm
ve Türban
• keŞfedİHş SerÜVenİ Batıhlar, uluslaşabilmenin anca
anadille sağlanabileceği gerçeğini verdikleri nice kanlı savaşımlann sonunda
ta 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren fark ettikleri içindir ki, Gutenberg Incil'i
anadilinde çoğaltmak amacıyla matbaayı keşfetmiş, Martin Luther yeni bir
kilise kurmuş, Dante îlahi Komedya'yu Cervantes Donkişot'u yazmış,
Montaigne ve Bacon deneme türünü bulmuş, Shakespeare tiyatroya altın
çağmı yaşatmış, edebiyata ve felsefeye özel bir önem verilmiştir.
tik hakkın çiğnenmesi şeklinde bir ''dev-
let zorbahğT olarak değerlendirebilme
olanağı vardır. Aynca, okullann da, bi-
reylerin istekleri üzerine ve istekleri
doğrultusunda eğıtim veren birer resmi
hızmetkuruluşu olmadığı unutulmama-
lıdır. Hele hele. laik devletlerin, uyruğun
tamamınınbırw
laikeğnûnden" geçinl-
mesını geleceğinin güvencesı olarak
görmesi nedeniyle, 8 veya 12 yıllık bir
eğtimi zorunlu hale getirdiği de düşü-
nülürse, bugerçek daha da berraklaşmak-
tadır kuşkusuz.
Kulluktan kurtulmak...
Bu yüzden, "hizmet veren/hizmet
alan" şeklindeki bir ayrımla, öğretmen-
lerin derslere türbanla girmesi yasaklan-
sa bile, "eğitim talep eden" bır kız öğ-
rencinin aynı kurallara tabi olmaması ge-
rekeceğı şeklindeki bir mantıkla soru-
na yaklaşabılmek de olanaksızdır. Kı-
sacası, bu yasaklamada belirleyicı ılke,
görüldüğü gibi, verilen eğıtimin niteli-
ğı olmaktadır. Insanın kulluktan kurta-
nlarak tam anlamıyla özgürleştirilme-
sini amaçlayan "laik eğjum", kadınla-
nn ve kızlann saçlanm sıkı süa sakla-
malan konusundaki bu dinsel buyru-
ğun, eğitimle ilgili bir kamusal alanda
geçerli ohnasına izin vermemektedir.
Çünkü, bu dinsel buyruk. bir kişiyle ve
onun özgürlüğüyle ilgili ohnayıp, bütün
Müslümankadınlarave kızlara yöneük-
tır, bütün kız öğrencileri kapsamaktadrr.
Nitekim, türbanlı kızlanmız da, saç-
lannı sıkı sıkı örterek derse girebıknek
uğruna yıllardır bunca özveriye, bizce
hiç kuşku yok ki, modaya olan düşkün-
lüklennden veya demokrasiye olan aşk-
lanndan değil, bu kutsal buyruğu öteki
kızlara bir kez daha teböğedebihniş ol-
manın kutsal coşkusuyla katlansalar ge-
rektır zaten.
Bu nedenle, "laike^tim" verenbirku-
rumda, kız öğrencilenn dinsel bir buy-
ruğu yerine getirerek türbanla okula gir-
melerinın yasaklanması, kesinlıkle bi-
reysel bir özgürlüğün ortadan kaldınl-
ması değil, tam karşıtı, başlannı örtmek
istemeyen öteki kızlann özgürlüklerinı
koruma amacını gütmektedir asıl. Ay-
nca unutulmamalıdır kı, bu yasakla,
genç kızlanmızm saçlannı savura sa-
vura dolaşma özgürlükleri korunurken,
öte yandan da, dinsel buyruk ve kural-
lann, ibadethane ve kışisel özel alanla-
nn dışına taşuıhp, yaşamın bütün alan-
lannda geçerli küınrnasını amaçlayan şe-
riatçı girişimlerekarşı uyanık olunduğu
gösterilerek, dolaylı bir dille de olsa, la-
ik düzenin güvence altına alınmasına
çalışıhnaktadır, bir anlamda da...
Özetlersek; türban, ne sanıldığı ve
savunulduğu gibi bir demokratik hak
veya özgürlüğün simgesidir, ne de tsla-
miyetin modernleşmesinin fılan... Tam
karşıtı, dinsel buyruklann yaşamda ge-
çerli tek kural haline getirilmesine ça-
lışan bir düşüncenın simgesidir. Bu ne-
denle "laikeptim" verilen okullar gibi
kamusal alanlarda türbanmyasaldanma-
snn da, demokratik hak ve özgürlükle-
rin korunmasını amaçlayan demokra-
tik gırişımler olarak değerlendirmek ge-
rektir kesinlikle. Ama, Sünni-Hanefi
yeni ulema ile şakşakçılan köşe yazar-
lanru toplayıp. türbanm Islamiyet açı-
suıdan önemini ve zorunluluğunu saat-
ler boyu güya tartıştıran televızyon ka-
nallanmız, ne yazık ki, türbanın ve ya-
saklanmasının laik düzen açısından ne
anlama geldiğinin sözünü bile ettirme-
mektedirler, sanki bilinçli olarak.
Türbana karşı nlçln
'Türkçe ezan?
Oysa, türban"ın laik düzen açısından
ırdelenmesindenpekde hoşlanmayan ge-
ne aynı çevreler, ünlü tele\izyonculan-
mız, anlı şanh gazeteyöneticilenmiz, kö-
şe yazarlanmız, romancılanmız, hele
hele profesörlük sanını deri lekesi gibi
sırtlanna geçirmiş valafüniversitesi öğ-
retim üyelerimiz, işveren kuruluşu yö-
neticileri, politikacılanmız, hatta Saym
Deniz BaykaL ilgınçtir bin ağzmı açıp
da "Türkçe ezan" diyecek olsa, tıpkı
elektnğe tutulmuş gibi hemen firlayıver-
mektedırler yerlennden.
Ama, bagımsızlığa \ e özgürlüğe ulus-
laşarak kavuşan ve bağımsızlık ile öz-
gürlüğün adını modernızm koyan Ba-
tıhlar, uluslaşabılmenın anca anadille
sağlanabileceği gerçeğini verdikleri nı-
ce kanlı savaşımlann sonunda ta XV-
XVI. yüzyıllardan itibaren fark ettikle-
ri içindir ki, GutenbergIncil'i anadilin-
de çoğaltmak amacıyla matbaayı keş-
fetmiş, MartinLuiheryeni birkilisekur-
muş. Dante tlahi Komedya"yı, Cervan-
tes Donkişot'u yazmış, Montaigneve Ba-
con deneme türünü bulmuş, Shakespe-
are tiyatroya altın çağını yaşatmış, ede-
biyata ve felsefeye özel bir önem veril-
miştir.
Unutmayalım ki, 1917 Ekim Devri-
mi'nin temelıni oluşturan XIX. yüzyıl-
daki o büyük Rus edebiyatı. müziği, bı-
limi, kültürü de, Çar Büyük Petro'nun,
XVIII. yüzyüm başlannda, önce Rus
Ortodoks Kilisesi'nin o tarihe kadar es-
b Yunanca olan Incil ve ibadet dilini de-
ğiştirip Rusçalaştırarak başlattığı bir
devrimle sağlanmıştır.
Bu nedenle, demokrasi ve özgürlük-
ten yana aydınlanmızın, "türbanm ya-
sakİannıasma karşı çıkmak" şöyle dur-
sun, tam karşıtı, Mustafa KetnaTm baş-
lattığı "Kuran'mve ibadetdilinin Türk-
çeleştirflmesi'' savaşımma da, "Türkçe
Ezan" sloganıyladörtelle sanlmalan ge-
rektir aslında Duyurulur...
*Bazı bölümlerinin birözetiniyayım-
ladtğımız Demirtaş Ceyhun 'un bu ça-
lışması, önümüzdekigunlerde Sis Ça-
m Yaymlan (Faks: 0212-249 47 74)
arasında "Modernizm, Postmoder-
nizm ve Türban " adıyla kitap halinde
çıkacaktır.
BİTTİ