25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ 4 HABERLER DTFyle biplik arayışı • ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-DYPGenel Başkanı Mehmet Ağaı, partisinden daha önce ayrüanların geri dönmesi için çalışmalannı sürdürüyor. Ağar, 28 Şubat sürecinde DYP'den aynlanlann kurduğu DTP ile yeniden birlik sağlanması için temaslannı hızlandırdı. Ağar, bu kapsamda DTP Genel Başkanvekili Yılmaz Hastüık ile yann bir araya gelecek. Vtf Küçâk, GftM yönetiminde • ANKARA (ANKA)- Türiciye'deki polis-mafya- siyasetçi üçgeninde yaşanan karanhk ilişkilerin ortaya döküldüğü Susurluk skandalına adı kanşan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Süleyman Sefer Gihan'ın sahibi olduğu Yeni Batı Trakya dergisinde yazı yazmayı sûrdüıûrken şimdi de Fiba Holding'e bağlı GtMA ve Epdy marketler zincirinin etim kurulu üyesi oldu. Erdoğan'ınekibi komisyonlarda • ANKARA (ANKA)- TBMM'nin en önemli ihtisas komisyonlan arasında yer alan Bayındırhk, Imar, Ulaşürma ve Turizm Komisyonu, AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın süa takıbinde. Başkanlığını tstanbul Büyükşebir Belediyesi'nde önce genel sekreteT yardımcılığı daha sonra da genel sekreterlik görevlerinde bulunan Kayseri Milletvekili Adem Baştüık'ün yaptığı komisyonda geçmişte Istanbul Büyûkşehir Belediyesi'nde çeşitli kademelerde görev alan Elazığ Milletvekili Zülfü Demiıbağ, Erzurum Milletvekıli Mustafa Ilıcah ile îstanbul Milletvekili Recep Koral bulunuyor. MCP'nin hedetl YücelYenep • ANKARA (ANKA) - AKP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, TRT'yi ve Genel Müdür Yücel Yener'i hedef aldı. Kapusuz, hazırladığı bir soru önergesiyle Genel Müdür Yücel Yener dönemindeki uygulamalan Meclis gündemine getirdi. Kapusuz, soru önergesinde "TRT Genel Müdürü Yücel Yener, yayından dolayı hiç ihtar almış mıdır" dedi. Erdoğan ve Gürtuna için soruşturmaya gerek görmediler, AKP hükümetince vali atandılar Müfettişlere aklamaödülüMUSTAFA ÇAKIR ANKARA -AKP hüküme- ti, Istanbul Büyûkşehir Bele- diye Başkanhğı'na bağh Be- lediye tktisadi Teşekkülle- ri'ndeki (BÎT) yolsuzluk so- ruşturmalannda görev alan ve "işlem yapümasına gerek gör- meyen" Mülkiye Başmüfet- tişleri Enver Salihoğlu'nu Ri- ze valiliğine, Hüseyin Avni Coş'u daBingöl valiliğine ata- dı. Karamameyle Içişleri Ba- kanı Abdülkadir Aksu'nun yakın akrabası Denizli Vahsi Yusuf Ziya Göksu îzmir vali- liğine getirilirken, Milli Eği- tim Bakanı Erkan Mura- cu'nun danışmanı Efkan Ala da Batman valiliğine atandı. AKP hükümetinin hazırla- dığı Valiler Kararnamesi ile • Eş dost atamalanyla dikkat çeken AKP hükümeti, valiler kararnamesinde de geleneğini bozmadı. Istanbul Büyûkşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı BÎT'lerle ilgili rapor hazırlayan ve soruşturma yapümasına gerek görmeyen mülkiye • başmüfettişleri Hüseyin Avni Coş ile Enver Salihoğlu vali oldu. 58 ilüı valisi değiştirilirken, 30 ilin valisi demerkeze alın- dı. Emniyet müdürleri karar- namesi için de çalışmalara başlayan AKP hükümetinin bu konuda hazırlıklan Kur- ban Bayrarru'ndan sonra ta- mamlaması bekleniyor. Valiler kararnamesiyle Ri- ze valiliğine atanan Enver Sa- lihoğlu, AKBtL soruşturma- sında görev almıştı. AKBÎL yolsuzluğuyla ilgili olarak Içiş- leri Bakanhğı'mn soruşturma başlatmasının ardmdan o dö- nemde mülkiye başmüfettişi olan Enver Salihoğlu ile Bü- fcnt Savur görevlendirilmiş- ti. 6 aylıkçahşmalanrun ardın- dan 21 Ocak 2000 tarihinde ra- porunu hazırlayan Salihoğlu ve Savur, BELBİM yönetici- lerinin suiistimalleri kanıtlan- madan AKP Genel Başkanı Erdoğan ile Istanbul Büyûk- şehir Belediye Başkanı AB Müfk Gürtunahakkında işlem yapılamayacağını belirtmiş- lerdi. Salihoğlu'nun "işlem yap- mayagerek görmediğp soruş- turmadadaha sonrahazırlanan müfettiş raporlannda ise rril- yonluk yolsuzluk bulgulanna ulaşılmıştı. Kararname ileMülkrye Baş- müfettişi Hüseyin Avni Coş da, Bingöl valiliğine atandı. Coş da Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağ- lı BIT olan KlPTAŞ'a ılişkin soruşturmada görev almıştı. KİPTAŞ, Erdoğan dönemin- de îstanbul'un konut ve ge- cekondu sonınunu çözmek amacıyla kurulmuşru. Eski FP'li Adapazan Belediye Baş- kanı Aaz Duran'ın belediye- ye aitparselleri KİPTAŞ'asat- tığı iddia edilmiş, bunun üze- rine tçişleri Bakanlığı tarafin- dan soruşturma için Başmü- fettiş Hüseyin AvniCoş görev- lendirilmişti. Coş'un hazırla- dığı rapor üzerine ise tçişleri Bakanlığı soruşturma izni ver- memişti. Olayın ardından Hü- seyin Avni Coş'un raporu tek yanlı hazırladığı iddialan gün- deme gelmişti. Mumcu'nun danışmanı Batman valiliğine getirilen Efkan Ala ise Milli Eğitim Bakanı ErkanMumcu'nunda- nışmanlan arasında bulunu- yordu. Ala, Mumcu'nun Tu- rizm Bakanlığı döneminde Tu- rizm Eğitimi Genel Müdür- lüğü görevinde bulunmuştu. Mumcu'nun yakın arkadaşı olan Ala'nın adı Milli Eğitim Bakanhğı Müsteşar Yardımcı- hğı için de geçiyordu. İŞ YASASI DEÖtŞlKLlÖl Sendikalar: Kıdem tazminatı süresi indirttmemeti • Işçi ve işveren konfederasyonlan başkanlan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ile bugün bir araya gelecek. Türk-lş, Hak-îş ve DÎSK tarafindan tş Yasası'nda yapılacak değişiklikler konusunda ortak bir raporun Bakan Başesgioğlu'na sunulması bekleniyor. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu. Akfirat beldesinin etrafinın tel örgülerte çevirildi- ğjne dikkat çekerek, "Türkiye'de böyle başka bir belde yoktor. Adeta bir kurtarünuş bölge" dedi. CHP milletvekilleri Akfrrafta incelemelerde bulundular: Diııi siyasete alet etmeyin OKTAYAPAYDIN CHP Genel Sekreter Yardım- cısı ve Istanbul Milletvekili Al- gan Hacaloğlu. CHP Istanbul milletvekilleri Hasan Aydın ve AB Kemal Kumkumoğlu, Tuz- la'dakı imam Yaşar Yılmaz ta- rafindan adeta "esir kampuuT dönüştürülen*şeriatköyü" Ak- firat'ta incelemelerde bulundu- lar. Hacaloğlu. Akfirat beldesi- nin etrafirun tel örgülerle çev- rildiğine dikkat çekerek "Bu- radahep beraber görmemiz ge- reken bir oteyvar; Cumhuriyet Türkryesi'nde. İstanbul içmde bir belde tel örgüyle çevrümiş durumda.TüıidyeVleböyte baş- ka bir belde yoktur. Adeta bir kurtanhnışbölge. Böyfcbir tec- ridi oradayaşayan insanlannu- za kim uygun görmüş? Çok önemli bir olay" dedi. Dün sabah önce TuzlaCHP II- çe Merkezi'ne gelen milletve- killeri, burada bölge ilçe baş- kanlan ile görüştü. Tuzla Ilçe Başkanı TekinAğtrman'dan Ak- firat ve Orhanlı beldelerindeki irticai çalışmalarla ilgili bilgi alan CHP'li vekiller, daha son- ra Akfirat beldesine geçtiler. Burada köyün etrafirun tel ör- gülerle çevrilmiş bulunduğunu belirleyen CHP'li vekiller, bu olaya büyük tepki gösterdiler. Hacaloğlu, "Dini siyasete alet ederekimarsz,hukuksuz,berşe- yin yasadışı yapıMığı bir belde ohıştunıtanuş.Bunalaik,demok- ratik Türkiye Cumhuriyeti s- nırlannda müsamaha gosteril- mesi mümkün değfldir" diye konuştu. Öymen, solunparçalanmışlık sorununu aşması gerektiğini söyledi: Yerelseçimlerde güç birliği yapümalı tstanbulHaber Servisi-SHP ta- rafindan düzenlenen 'Tnrkiye'de Sol Gelecek' panelinde, sol parti- lerin parçalanmışlığı ve geleceği tartışıldı. Panelde konuşan SHP Genel Sekreteri FıkriSağlar "Tûr- kiye'de solpartüer arasında birlik olmabdır. Ancak bu şekilde mev- cut düzen değiştirilebilir ve sol ik- tidara gelebilir'' dedi. Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) tstanbul 1. bölge ilçe örgüt- leri tarafindan Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi"nde ger- çekleştirilen paneli SHP kurucu üyesi HüseyinErgunyönetti. Fik- ri Sağlar paneldeki konuşmasında, Türkiye 'deki mevcut düzenin de- ğiştirilmesinin gerekliliğine dikkat çekerek şöyledevametti: *Eğer ku- ruludevietyapısma karşı mücade- k olmazsa ve sokulann.eğhim. bi- finç düzeyi yükselmezse, solun ge- leceğjni kucaklayamayız. n Eski CHP genel başkanlanndan gazeteci-yazar AltanOymen. Tür- kiye'de yaşanan her türlü sıkıntı- nın, iktidar partisi AKP tarafin- dan ciddiye ahnmıyor gibi görün- düğünü belirterek "Böyie bir or- tamda sola daha fazla ihtivac du- yuluyor. O\sa Türkiye sohında bir parçalanmışlık sorunu vardn*. Bu sorunun aşılmasu solun geleceği açKmdanbüyük önemtaşıyor" de- di. Altan Öymen, yaklaşan yerel seçimlerde sol partilerin güç bir- liği içinde hareket etmesi gerekti- ğini vurguladı. ANKARA(AA)-Çahş- mave Sosyal GüvenlikBa- kanı Murat Başesgioğlu. 1475 sayılı Iş Yasası'nda yapılacak değişiklikleri de- ğerlendirmek üzere, işçi ve işveren konfederasyon- laruun başkanlan ile bu- gün üçüncü kez bir araya ?;elecek. Toplantıda,Türk- ş, Hak-îş veDlSKtarafm- dan îş Yasası'nda yapıla- cak değişikliklerkonusun- daortakbirraporunBakan Başesgioğlu"na sunulma- sı bekleniyor. Türk-lş Genel Başkanı Salih Kıhç, Hak-tş Genel Başkanı Salim Uslu ile DİSK Genel Başkanı Sü- leymanÇekbi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ile ya- pacaklan toplantı öncesi Türk-lş Genel Merke- zi'nde bir araya gelerek îş Yasası'na ilişkin uzman- lar düzeyinde sürdürülen çahşmayı değerlendirecek. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Murat Ba- şesgioğlu'nun başkanlı- ğında 6 ve 27 Ocaktarih- lerinde 2kez bir araya ge- lenKıhç, Uslu, Çelebi ile TÎSKBaşkanı Retlk Bay- dur, lş Güvencesi Yasa- sı'nın daha önceden be- lirlendiği gibi 15 Mart 2003 tarihinde yürürlü- ğe girmesi konusundagö- rüş birliğine \ r armıştı. tşçi ve işveren konfede- rasyonlan arasında 15 Şu- bat 2003 tarihine dek îş Yasası"nda yapılacak de- ğişiklikler konusunda uz- laşma sağlanamaması ha- linde, bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı'nca hazırlanan ya- sa taslağı Bakanlar Kuru- lu'na sevkedilecek. Türk-îş, Hak-îş ve DÎSK,9 öğretimüyesinden oluşan "BönnKurulu'' ta- rafindan daha önce hazır- lanan tş Yasası taslağında yer alan kıdem tazminatı süresinin 30 günden 15 gü- ne indirilmesi seçeneğine kesinlikle karşı çıkıyor. Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasına ihşkin seçene- ğe Hak-îşve DÎSK ödeme kolaylığı şartının getiril- mesi halinde olumlu ba- karken, Türk-lş ise Kıdem Tazminatı Fonu'nun Tür- kiye'nin koşullanna uy- gun olamayacağı görüşü- nü savunuyor. Bu arada. 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 sayılı Toplu îş Sözleşme- si, Grev ve Lokavt yasala- nndayapılacak değişiklik- ler için de ayn bir çalışma yürütülüyor. Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan- hğı'nda ilgili sosyal ta- rafların katıhrru ile ger- çekleştirilen ilk toplantt- da, 3 öğretim üyesinin yer aldığı "BffimKunıhı''nun oluşturulması kararlaştınl- mıştı. Bilim Kurulu' nda Türk- tş, Hak-îş ve DtSK'i temsüen 1, TÎSK'i temsilen 1 ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan- lığı'ru temsilen 1 öğretim üyesi yer alacak. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr Sabri Uysal müzik doktoru. Al- manya'nın Mönchengladbach ka- sabasında Türkiye'deki faiii meçhul cinayetleri konuşuyoruz. Türkiye'den gelip buralarda yaşamlannı sürdür- meye çalışan yurttaşlanmız içinde en duyariı olanlan, ocak ayı gelince Almanya'nın dört bir yanında top- lantılar düzenleyerek Uğur Mum- cu'yu, Ahmet Taner Kışlah'yı, Ab- di Ipekçi'yi, Muammer Aksoy'u, Musa Anter'i ve diğer öldürülen ay- dınlanmızı anıyorlar. Almanya, Avrupa'da savaş konu- sundaen duyariı olan ülkelerin başın- da gejiyor. Hemen her gün Alman- ya'nın birçok kentinde savaş karşıtı gösteriler yapılıyor. Mönchenglad- bach"taki anmatoplantısınada savaş aleyhtan hava egemendi. Sabri Uy- sal, müzik araştırmaları yapıyor. Elin- de sazı birkaç türkü söyledi. Söyle- diklerinden birisi Azeri türküsüydü. Türkü barış yanlısıydı. Bir yerinde "Gelinyürekten sulha seslenegh" di- yordu. Sabri Uysal, Almanya'daki araştırması sırasında bu türküyü keş- fetmişti. Ancak bestecisini bulama- mıştı Azerbaycan'la ilişkiyegeçmiş- 'Gelin Yürekten Sulha Seslenegh' se de bir sonuç elde edememişti. • • • Aflla Keskin 68'li arkadaşım. 12 Mart askeri darbesi döneminde De- niz Gezmiş'lerlebirlikte idamdan yar- gılandı. Mamak Askeri Cezaevi'nde birlikte kaldık. Iki ay kadar önce, 20 yıldanfazla bir zaman ayn kaldığı Tür- kiye'ye gelmişti. Girerken, bir gecegö- zaltında kaldı. Bu kadanna çoktan razıydı. Dönüşte acaba başımaneler gelecek endişesi içindeydi. Korktuğu başınagelmedi. Yeniden ailesiyle bir- likte yaşadığı Almanya'nın Mönc- hengladbach kentine döndü. Onunla, Almanya'ya gelişlerimiz- de buluşur, geçmişevegeleceğe iliş- kin uzunsohbetleryapanz. Zaman za- man anilara dalar, zaman zaman "N'olacak bu memleketin hali"diye- rek aklımızca çözümler üretiriz. Is- tanbul'daykenfazla konuşmaolana- ğı bulamadık. Zaten kaldığı dönemin bir kısmında da hastalandı. Ben Al- manya'yagetmeye hazırlanırken, Atil- la'nın hastaneye yattığını öğrendim. Oiz kapağında bir iltihaplanma olmuş veayaklan üzerine basamaz halegel- mişti. iki gün önce hastaneden çık- mıştı. Yeniden ayağa kalkıp bir an ön- ce Türkiye'ye bir kez daha gitmek is- tiyordu. Bir yandan da "Hâlâ biryer- lerde birtakım yazılar, kayıtlar varsa- nıyorum. Şununla bir ilgilensek, yine başım derde girmesin" diyerek en- dişelerini dile getiriyordu. 26 yıldır yurtdışında yaşayan bir 68'li ülkesinedönmek istiyor, geliyor, bütün dosyaları tek tek elden geçi- rilıyor, gözaltına alınıyor. Fakat hâlâ bu devlet onun peşini bırakmıyor. Aynı devlet Uğur Mumcu'lann, Mu- ammer Aksoy'lann katillerini bula- mıyor. Abdi Ipekçi, Doğan Öz cina- yetlerinin ortaya çıkmış katillerini so- kağa salıyor. • • • Abidin'le Mönchenglabach'tan Düsseldorf'a dönüyoruz. Düssel- dorf'tasavaşa karşı Lichtkette (Işık Zin- ciri) var. Ona katılıyoruz. Beş bin kişi kentin merkezinde ellerinde mumlar- la "Savaşa hayır" diyortar. Ikinci Dün- ya Savaşı'nın acı tecrübesi Almanla- rı savaş konusunda çok duyariı yap- mış. Alman kamuoyu banş için karar- lı bir direniş gösteriyor. Bu eğilımi gö- ren Alman siyasetçileri de ABD'nin bastırmalanna rağmen savaşa katıl- mayacaklannı tsrarla açıklıyortar. Düsseldorf'ta üniversite öğrencile- rinin ve öğretim üyelerinin ağzına ka- dar doldurduğu Tıgges Bar'da, Al- manlaıia savaşı, Türkiye'yi, AKP hü- kümetini konuşuyoruz. Birçoğu Tür- kiye'yi iyi biliyor. Aralannda Istanbul'da öğretmenlik yapan da var, öğrenci gruplanyla inceleme gezisine katılan da. Müzisyen Fuat Saka da sohbe- te katılıyor. Türkiye'nin savaştaki tu- tumunu anlamaya çalışıyoriar. Biz de anlamayaçaltşıyoruz. ÇünküABD as- keıierinin ne kadannınTürkiye'de ko- nuşlandınlacağı, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta nasıl bir rol oynayacağı, Kürt gruplanyla ilişkiler gibi bir dizi sorun hâlâ netlik kazanmadı. Almanya'daki hava, ABD'nin Kur- ban Bayramı'ndan sonralrak'asaldır- mak istediği yönünde. Yani bir sava- şın çok yakınlaştığı endişesi yaşanı- yor. Dünyanın dört bir yanındave özel- likleAvrupa'nın dörtbir yanındaise sa- vaş karşıtı gösteriler artıyor. Görünen o ki, savaş kapımızda. Bush yöneti- mi petrol ve silah tüccarlannın istek- leridoğrultusundadünyayı yeniden ka- na bulamaya hazırianıyor. Almanlar soruyorlar: "Eğer Sad- dam'/r? elinde kitle imha silahlan var- sa, bunlan kim verdi? Dünyada biyo- lojik, nökleersilah bulunduran herül- ke denetlenecekse, o zaman bu işe ABD'den başlamak gerekmez mi? Israil'in yaptıklan ve Şaron'un ö/üm saçan iktidanna destek veren Bush, ne hakla Saddam'ı devirmeyi, 'insan- lık ve Irak halkf adına savunabiliyor?" Gece uzuyor, dışarıda ince ince karyağıyor. Dünyanın büyük çoğun- luğu ilk kez bu kadar açıktan bir şe- kilde ve ısrarla savaşı istemediğini söylüyor. Buna rağmen savaş kapı- mıza dayanıyor. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK GençlikdeTüketiliyor... Tüketim toplumlannda "gençlik de tüketiliyor". Herşeyi "tüketilmesigereken nesne" sayan "rü- ketim toplumu ideolojisi", gençliği de şeyleştiriyor ve tüketim bandına yerieştiriyor. Cumhuriyet'in 26 Ocak tarihli sayısında Figen Atalay ve Esra Açıkgöz'ün "Türkiye'de Genç 01- mak Zor" başlığı ile verdikleri sayfada gençlerin "Umutsuz olduktan, üniversiteye girseler de gir- meseler de bir şeyin değişeceğine inanmadıkla- n, çözûmû 'kapağı Batı'yaatmakta' gördükleri"açık- lanıyor. En çokyakınılan konular, işsizlik, düşük üc- retler, kendi yaşamlannı kurma olanaklannın ol- mayışı. Beklentileri de, kendilerine bu olanaklann hazırtanması oluyor. Aynı çalışmada yer alan Mimar Sinan Üniversi- tesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Baş- kanı Prof. Dr. Esin Küntay, "Hızlı ve baş döndü- rücü değişimin belirsizlik yarattığını, bu durumun da kaygılara yol açtığını" belirten açıklamalan çok doğru saptamalar. Açıklama "20. yüzyılsonlannın, 1980 sonrasının yükselen değeherinin 'maddesel degerter olduğunu' belirterek alabildiğine tüketim sözkonusu. Başannın hedefi, maddeselbaşan ola- rak hedeflendi. 'Seçkin' eğlenceyeıiennde boygös- terme, marka peşinde koşma vb. önem kazandı. Insancılyaklaşım, duyarlıhk, insanaempatiyleyak- laşma söz konusu değil. Hukuka bağlı düzen de kâlmadı. Ünlü sosyolog Lewis Mumford'un de- diği gibi insanlık da kirleniyor" sözleriyle sürüyor. Ünlü sinema oyuncusu Nicole Kidman'ın ya- şamöyküsünü okurken şu başlangıcarastlamıştım. Avustralyalı yıldız sinema ile ilişkisinin "yer göste- ricilik" olarak başladığını anlatıyordu: "Bir sine- mada yer gösterici olarak çalışıyordum. Bir gün tuvaletleri temizleyen görevli gelmediği için bu işi benim yapmam gerektiği söylendi, tuvaletleri de temizledim." Genç yaşlannda çok güzel bir genç kız olduğu kuşkusuz olan Nicole Kidman'ın yap- tığını günümüz genç kızlanndan kaçı yapar bilmi- yorum. Almanya'da bir çalışma gezimizde doktor arkadaşımızla gittiğimiz kafede siparişimizi alan Türk kızını arkadaşımız "O da bir doktor arkada- şımızın kızıdır. Üniversitede okuyor, bu kafede de çalışarak kendi harçlığını çıkanyor" diye tanrtmış- tı. Bizde de üniversitede okurken çalışan gençle- rimizvar. Ancak ailelerin durumuyeteri kadar des- teklemeye uygunsa gençlerimizin aynı zamanda çalışması gerektiği düşünülmüyor. Çalışmak, an- cak zorunlulukoluncaakla geliyor. Oysaçalışmak, uzun süren tüketiciliğin kişilikler üzerindeki olum- suz etkilerinin bir tür onancısıdır. Tüketim toplumu, gençliği nasıl tüketiyor? • Günümüzün gençlerini, bir an önce bütün tü- ketim olanaklanndanyararianmasıgerektiğiyönün- de sürekli uyanyor. İyi, hatta lüks sayılan her şeyin onlann hakkı olduğunu, bunun için çalışmak, pa- rakazanmak gerekmediğini, birilerinin onlariçin bun- lan yapması gerektiğini sürekli vurguluyor. • Gençlerde bu uyanlaria, en iyi tüketim olanak- lanndan yarartanmayı geciktiren herşeye karşı ka- yıtsızlıktan öfkeye kadar uzanan bir duygu bandı kazanıyoriar. Ailenin karşı çıkışı, çok uzun gelen eği- tim yıllan, eğitimin istediği sabırlı çaba, bir şeyler- den yoksun olmaya karşı katlanma, kayıtsızlıktan öfkeye uzanan bu duygu bandının üzerinde bir ye- re yerieştiriliyor. • Bu uyanlar ve bu duygularla genç insan "ya- şam hakkınm verilmediğini", "gençliğini yaşama- sının engellendiğini", "kimsenin kendisini düşün- mediğini", "kimsenin onu anlamadığını" kabul ederekkendisini de, geleceğini de tüketmeye baş- lıyor. Ailelerin de ne yapacaklannı bilemedikleri, öğ- retmenlerin yakınıp çözüm bulamadıklan bu du- rum, "tüketim toplumunun gençleri de tükettiği" gerçeğidir. Gençleri umutsuzluğa, güvensizliğe sürükleyen, boş vermeye, aldırmamaya, kayıtsız kalmaya, alay- cılığayönelten. bunlardan kaynaklanan öfkeyi yan- lış hedeflere (aileye, okula, öğretmenlere, kendi dışındaki her şeye karşı) kışkırtan da budur. Bunun adını "Tüketim toplumunun gençleri tü- ketişi" olarak koymak gerekiyor. Işin acı yanı ise bu tüketişin bir bölümünü genç- lerin kendisine yaptırtmasıdır. Bu durumdan kurtulmak için ailelere, okullarave gençlerin kendilerine düşen görevleri aynca gör- memiz gerekiyor. e-mail: erdalatak ' superonline.com Faks:0212-513 90 98 Sağlık İşleri Müdürü Feyizoğlu. SSK'yi tasfiye etmek istiyorlar tstanbul Haber Seni- si- îstanbul Tabip Oda- sı'nın Sağlık ve Sosyal Sigortalar Kurumu" nda- ki (SSK) sorunlan tar- tışmak için düzenlediği sempozyumda çözümün. çahşanlann sendikalaş- masından ve kayıt dışı ekonominin kayıt içine almmasından geçtiği vur- gulandı. DÎSK Genel Başkanı Süleyman Çek- bi, "Herkeskayıt dışı bir ekonominin olduğu ko- nusundamutabık,ancak bu bir türlü kayıt içine ataumvor" diyekonuştu. SSK îstanbul Sağlık îş- leri Müdürü Akif Feyi- zoğlu, "SSK'de yolsuz- luklannüzerinegkleceğiz, ama hekimlerin mali ve öriük haklannı da mut- laka koruyacağız* 1 dedi. îstanbul Tabip Oda- sı'nm Cağaloğlu'ndaki binasında geçekleştirilen "SSKSağhkHizmederi Sempazvuımrnda konu- şan Feyizoğlu, ^SSK'de hizmederin'tedricen kö- tüleştirildiğini", ancakbu konuda sistemli bir poH- tikaidendiğidüşüncesin- de obnadığuu'' kaydettı. Feyizoğlu, SağlıkBa- kanlığı hastanelerindeki sağlık personelinin üçte bıriileSSK'desağbkhiz- meti verdiklerini \T urgu- layarak "Ben bu neden- le rünı sağhk personeti- tnia kahraman ilan edi- yorum. Maalesef SSK sağhk ünitelerive tesisle- ri yutuhnak.tasfiye edfl- mekisteniyor" dedi. DÎSK Genel Başkam Süleyman Çelebi de "SSK'ninsistemli birş& küde zarar ettirildiğini' ifade ederek aktif sigor talı sayısının sürekli azal dığına dikkat çekti. Çe lebi,SSK'del999yılın dan sonra 1-2 ikiyıl içir de 10 genel müdür d< ğiştığınikaydederek kı rumunbunedenle sağb] h çalışmasının mümki olmadığıru söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear