22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DISBASEV Irak'a savaş açmanın ahlaki bir zorunluluk olduğunu savunan İngiltere Başbakanı'nın bu savı çelişkilerle dolu TonyBlair• Bush, savaş dışındaki seçenekleri görmezden gelebilir. Ne pahasına olursa olsun savaş isteyebilir. Ancak başkalan için ona yardım etmemek ve sorumsuzluğuna ortak olmamak ahlaki açıdan önemli bir görevdir. SEMON T1SDALL Dovvning Sokağı (Londra'da 10 nu- maralı binada Ingiliz Başbakanı'nın çalışma ofisinin bulunduğu sokak) Hans BhVın denetlemelen sonucunda hazırladığı raponın tüm aynntılan göz- ler önüne serildikçe daha çok panikli- yor. ABD ve tngiltere'nin Irak'a savaş açmak için gerekçe olarak gösterdık- leri iki ıddia -Saddam Hüseyin'in elın- de kitle imha silahı bulunduğu ve hem bölge hem de bizler için çok ciddi teh- dit oluşturduğu- geçen cuma Birleş- miş Milletler'de raporun açıklandığı toplantı öncesinde çok az sayıda ülke- ye inandıncı geliyordu. Silah denetçilerinin başkanı Blix ise raporu açıklarken savaşın gerekli oldu- ğu yolundaki Anglo-Amerikan tezinin biraz daha kredısini düşürdü. Savaş için George Bush tarafindan öne sürülen, Saddam'ın El Kaide örgütüy- le ilişkisi olduğu ve bir şekilde 11 Ey- Iül'de parmağı olduğu yolundaki iddi- aya ise bu argümanı ortaya atanlar bi- le yüzde yüz inanmıyor. Avrupa'nın büyük kesiminin protes- to ettiği, BMGüvenlik Konseyi'nde yalnız kalan ve Pentagon'un vaktin azaldığını anlatan saatüıin sinir bozu- cu"tiktaklan''nı dinleyen Bush, Ingi- liz müttefikine baskı yapabilir. Başbakan Tony Blair şimdi gelebile- ceği en son noktaya geldi ve kendi ah- laki değerleriyle baş başa kaldı. Blair, arkasını duvara vermiş, içinde bulun- duğu zor durumun derinliğinin farkın- da ve bir polemikte yenik düşmüş ola- rak hafta sonu Glasgow'da son kartını oynadı. Askeri müdahalenin ahlaki bir zorunluluk olduğunu açıkladı. Ve Sad- dam yönetimde kaldığı sürece bu du- rumun "insanlaruı kanıyla bedel öde- yeceğj" sonuçlar yaratacağı konusun- da uyanda bulundu. Işgal etmenın "ah- laki boyutu" abartılıydı. Savaşa karşı çıkanlann ahlaka aykın davrandıklan- nı ima erti. Basbakana vanıt verllmell Bu açıklama birçok açıdan ınanıl- maz. Görünen o ki Blair'in penceresin- den konuya bakıldığında hafta sonu dünyanın dört bir yanında banş için sokaklara dökülen miryonlarca kişı "on- lann duruşunun etik değerterini" an- layamamıştı. Bush düğmeye basma- dan önce bu ahlaki ders veren mesajı- nı tekrarlayacağından emin ohnası ge- reken Blair'e, bunu yapmadan önce bir yanıt verilmesi şart. Birleşmiş Milletler tarafindan oybir- liğiyle kararlaşhnlan bir denetleme sü- recini hiçe saymak ne kadar ahlaki de- ğerlere uygun? BM'nin 1441 No'lu ka- rar tasansı denetlemelere zaman kısıt- Imamalı ABD Başkanı Bush Be Irakkonusundaki müttefiki Tony Blairkonuya iKşkin değeriendirme yapmak için 31 Ocakta Beyaz Saray'da bir araya geİdiler. (FotoğrafREUTERS) laması gerirmiyor. Rejim değişıkliğin- den ve ülkenin işgal edilmesinden de bahsetmiyor. Ya savaş için BM'nin onayını almak amacıyla ABD'nin finansörlüğünde oy satın almaya çalışmak ne kadar eti- ğe uygun? Blair'in "anlamsc veto" ko- nusundaki yeni konseptinin de ulusla- rarası hukukta yeri yok. BM kararları yorumlanamaz Zaten ABD ve ingiltere'nin, etiğe değer veriyorlarsa BM'nin kararlannı yeniden yorumlayıp aksine çevirmek gi- bi bir hakkı yok. Açık olan bir şey var menin ahlakiliğini anlatmanın sorum- luluğu, karşıtlannın değil Blair'in omuz- lannda. Irak BM'nin isteklerinin çoğu- nu yerine getirmişken "şiddetin oldu ğu son böTgeye" yönelmek ahlaki değerle- re uygun değil. Aynca Vatikana, ingiltere'nin Ang- likan ve Müslüman dini liderlerine ken- dı ruhanı ve ahlaki otoritesinin neden onlannkinin üzerinde olduğunu açık- lama sorumluluğu da Blair'e ait. Uzun lafın kısası, Başbakan'ın açık- laması gereken birçok çelişkili durum var. Irak krizi Filistin sorununu da dur- gunluk sürecine soktu ve savaş, banşı , ,-., ._ daha da geciktirecek. Filistinli çocuk- ki Blix'in denetlemelerinin işe yaradı- lann şimdiden eksik beslenme nedeniy- ğına yönelik yaptığı yorumu reddet- le sağlıklan bozuluyor. Birçok kişı için, Filistin'deki işgal edilen topraklara ya- pılacak uluslararası bir müdahale da- ha önemli bir öncelik. 100 bln iraklı ölecek lyı ile kötü arasındaki denge çok iyi kurulmalı. Tabii Blair'in ınsani açıdan bakıldığında askeri müdahalenin ah- laklı bir tutum olduğuna yönelik savı • da. Saddam'ın vahşiliğinden, Irak hal- kının baskı altında olduğundan kimse- nin şüphesi yok. Irak krizinin ahlaki bo- yutu da herkes tarafindan açıkça bili- niyor. Maalesef tiksindirici bir şekilde anketlerde "inandıncı tiderfik" vasfinı kanıtlamak isteyen bir adam için kesin doğru olan yanıtlar yoktur. Saddam yönetiminde Irakiılann çok acı çektiği tezini savaş gerekçesi ola- rak gösterenlere gelince... BM verile- rine göre sa\r aş nedeniyle 10 milyon kişi aç kalacak. Dünya Sağlık Örgü- tü'nün verilerine göre ise hastalık ve yurtlanndan göç etme zorunluluğu 100 bine yakın Iraklının ölümüne, 400 bin Iraklının da olumsuz yönde etkilenme- sine neden olabilir. Her ne kadar Irak halkı Saddam Hüseyin yönetiminde acı çekiyor olsa da bu veriler de halkın geleceği açısından ümit vermiyor. Müdahale gerektlren ülkeler Insani nedenlerden dolayı uluslara- rası müdahaleyi savunanlar için mü- dahale edilmesi gereken çok daha acil durumdaki ülkeler var: Kuzey Kore, Kongo ve Afrika kıtasının güneyinde milyonlarca insan açlıktan ölüyor. Irak'ın dışarıdan müdahalenin şart ol- duğu Kosova ya da Doğu Timor olma- dığı da bir gerçek. Ashnda belki de Irak'ın içinde bulun- duğu zor durumun nedenini güncel in- san hakkı üılallerinde değil, Bush'un Saddam Hüseyin'e duyduğu kişisel düşmanlıkta aramak gerekir. Blair'in çıkan için ise transatlanfik ortaklığını bozmamak gerekiyor. Bu stratejik olarak önemli, ancak ahlaki açıdan bir gerek- lilik olduğunu söylemek çok zor. Bu kadar çok olumsuz sonuç doğur- ma olasıhğı ve ABD çıkarianyia donanJ- mış haliyle Irak'a karşı savaş açmanın diğer seçeneklere oranla tercih edilecek bir şey olduğu, makul insanların savunacağı bir şey değil. Bush'a yardım edllmemell Kimse Irak'a ilişkin "hiçbirşeyyap- mamaıun" avukatlığını yapamaz. BM liderliğinde kalıcı bir silahsızianma süreci başlatmak ve Saddam Hüseyin'i yönetimden uzaklaştırmak için dip- lomatik baskı hiçbir şey değil. Bush elbette savaş dışındaki seçenek- leri bu tür argümanlarla küçük görebilir. Ancak başkalan için ona yardım et- memek ve sorumsuzluğuna ortak ol- mamak, ahlaki açıdan bir görevdir. Diğer savlanmn olduğu gibi Blair'in savaş için "ahlaki boyırt" tezi de in- sanı ikna etmiyor. Ancak bu sav, özrü olmayacak şeyler için bir özür daha. (The Guarditm -17Şubat) Unvanı var yetkisiyok • AB Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana, AB Komisyonu Dış İlişkiler Komiseri Chris Patten'in gölgesinde kalıyor. ANDREAS MIDDEL NATO'nun ilk Ispanyol Genel Sekreteri olan Javier Solana, 1999 yılının ekım ayından beri Avrupa Birli- ği'nin (AB) hizmetinde ça- lışıyor. Solana, Kuzey Atlan- tik Paktı'ndaki işinden son- ra Avrupa'daki işıne başladı. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve Birlik'teki ar- kadaşlan tarafindan Avrupa i Birliği Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsil- cisi olarak tahta oturtuldu. Yüzündekı üç günlük saka- lının simgesi olduğu bu adam, geçmişte NATO'yu Koso- va'daki savaşa soktu ve bu işi başanyla sonuçlandırdı. Şimdi de AB'nin dünya si- yasi sahnesine çıkması için çalışıyor. Bu yıl 61 yaşmda olan Av- rupa'nın "şef diplomatr için 17 Şubat bir kader günü ol- malı. Çünkü Irak sorununda kendisinin de geleceği yatı- yor. Birlik ortak bir çizgi çi- zemezse Solana'nın gelece- ği de zor duruma girecek. Eğer Avrupa Birliği dış po- litika konusundaki temel ko- nularda ortak bir karara va- ramazsa Solana nasıl Avru- pa Birliği Ortak Savunma ve Dış Politikasfnı savunabi- lir? AvTupa son birkaç hafta- daki kadar bölünmüş olarak kendini gösterirse onun gö- revinin, işgal ettiği ofisin ne anlamı kalır? h"ak'a ilişkin karar. aynı zamanda Sola- na'nın yüksek temsilci ola- rak görevinın kâğıt üzerinde kalıp kalmayacağına ilişkin karardı. Savaşa kesin ve net bir ta- vırla "hayır* diyen Schrö- der'in ve ABD yönetiminin yanında olmanın gereklili- ğini savunan Tony Blair'in kendisine danışmaması ve kararlan konusunda bilgilen- dirmemesi de onun Avrupa kariyerinde bir dönüm nok- tası olarak algılanabilir. Sonuçta Birlik ülkelerinin Irak konusunda kâğıt üzerin- de de olsa son dakıkada an- laşması, büyük diploması oyununda geride kaldığını gösteriyor. Solana'nın AB adına gösterişli işler yaptığı, Irak sorusuna yanıt ararlar- ken Birlik üyeleri tarafindan unutuldu. Hassas bir düzen gibi görünse de Balkanlar'da savaş sonrasında kurulan dü- zen, Ispanyol diplomatın sa- bır ve ısrarlı tutumu olma- dan sağlanamazdı. Avrupa hükümetleri Balkanlar'a iliş- kin polırikayı Solananın ru- tumuna bırakırken AB bu alandaki ilk övgüye değer ıc- raatının reklamını yapma hakkını kazanıyordu. Yenlden yapılanmalı Solana her şeyden önce kendi görevi ve ofisine iliş- kin yapılanma hatasını dü- zeltmeli. Onun geçmişinde 1992-1995 yıllan arasındaki Ispanya Dışişleri Bakanlığı ve sonrasında NATO Genel Sek- reteri olarak övünecek çok şeyi var, ancak kararlar Av- rupa Birliği Komisyonu Dış ilişkiler Komiseri Chris Pat- ten tarafindan değerlendiri- liyor. tkilinin işleri kesişti- ğinde sürekli "gıcırdanıa ses- leri" duyuluyor. Aynca Bo- do Hombach ın varlığına ve Balkanlar konusuna Avrupa adına kanşan özel bir koor- dinatörün -Erhard Busek- daha eklenmesi de tek elden çıkmış ortak bir dış politikanın yaratılmasına hiz- met edemez. (DiefVeh-19 Şubat) THE INDEPENDENT Dostluk maçları işeyaramıyor DESKELLY Ingiltere'nin ulusal futbol takımırun oynadığı dostluk maçlan büyük bir anlamsızlığa dönüştü. Kaybedilen dostluk maçlan için çok söylenenve homurdanan var. Ama iyi düşünün. Gerçekte umurunuzda mı bu maçlar? Takımın Isveçli teknik direktörü Sven Goran Eriksson'un performansı bu maçlann değil resmi maçlann sonuçlan ve oynanan futbolla yargılanmalı. Şimdiye kadar kaybettiği tek maç Dünya Kupası Çeyrek Finali'nde Brezilya'ya karşı oynanan maç. Tabii, takımın uzun süredir istediği noktaya gelemediği de göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Ancak, sonucu önemli olmasa da oynanan onlarca dostluk maçı şimdiki taktikle sürerse hiçbir yarar sağlamayacak. Eriksson'un önemli olmayan maçlarda yıldız futbolculannı dinlendirmesi ya da sadece 45 dakika oynatması ise takımın yansı boş stadyumda oynamasına neden oluyor. Federasyon da Eriksson da aynı şeyi düşünüyor: Eğer maç resmiyse Ingiltere en iyi futbolunu oynamalı, değilse yıldızlar dinlenmeli, gençler sahaya sahnmalı. Bütün bunlar iyi hoş da eğer resmi maçlarda sahaya çıkacak oyunculann yansından fazlası oynamayacaksa, taktik denemek, farkh takımlardan gelen yıldızlan kaynaştırmak. rakipleri tanımak ve futbolculan formda tutmak gibi amaçlan olan dostluk maçlannın ne anlamı kalıyor? (Daüy Minvr -19 Şubat) Anayasaya yönelik referandum Çeçenistan'daki durumu olduğundan daha da kötüleştirebilir Banşın yoluGRIGORY YAVTJNSKY Son günlerde. Çeçenistan'daki duru- mu kontrol altına almak için 23 Mart'ta yapılacak, bölgeye yönelik anayasaya ilişkin referandum tartışılıyor. Çeçenis- tan'daki durumu ve vaktin kısıtlılığını göz önüne alırsak bir ay sonra yapılacak bir referandumun kan dökülmesini ön- leyecek bir siyasi sürece öncelik etme- sini düşünmek kesinlikie gerçek dışı. Halk oy atmak için sandıklara giderken kaç tane kontrol merkezi geçmek zorun- da kalacak? Hayatta kalma şanslan ne? Ve savaş koşullannda gerçekten seçim sandığı kurmak mümkün mü? Bunlardan da önemlisi Çeçen halkı- nın çoğunluğunun referandumun neyle ilgili olduğundan haberdar olmaması. Referanduma sunulan metin ile Çeçe- nistan'da yaşayan insanlann görüşü ara- suıda büyük bir fark var. Halk referandumdan uzak Halkın yansı Aslan Masadov'u hâlâ devlet başkanı olarak kabul ediyor. Insan- lar kendilerini referandum fikrinden çok uzakta hissediyorlar. Bildiğim kadany- la çok az sayıda kişi anayasanın taslağı- nı okumuştur. Bu taslak hem Çeçenistan'da hem de Rusya'da enine boyuna tartışılmah. An- cak, bu dokümanın içeriğini iyi bilen, bir elin beş parmağını geçecek sayıda Rus politikacı olduğundan bile emin de- ğilim açık söylemek gerekirse. Avrupa Konseyi Parlamenterler Mec- lisi belirlenen zaman zarfında Çeçenis- tan'da referandumun yapılması için uy- gun şartlann sağlanamayacağı konusun- daki endişesini dile getirdi. Ve referanduma gözcü göndermeyi ve sonuçlannı tanımayı reddetti. Böylece Meclis, sadece konuya ilişkin Rus yet- kililerin yapacaklan konusundaki sorum- luluğu üzerinden atmadı. Aynı zamanda durumun ciddi şekilde kötüleşmesi için de zemin yarattı. Ulus- lararası geçerlüiği olmazsa Çeçenistan'da- ama şu anda yerine getirihniş durumda değiller. Mart sonuna kadar da Çeçenis- tan'da bu koşullann yerine getirildiği bir ortamın sağlanması zor gibi görünüyor. Cerglnllk ortamı yaratablllr Böyle kötü şartlarda yapılan bir refe- randum bölgedeki durumu kötüleştirebi- lir. Birçok kesimden de referandumun baltalanması için çaba sarf edilecek. Gü- nümüzde her kesimde sivil savaştan çı- kar sağlayacak insanlar bulunuyor. î • Çeçenistan sorunu er ya da geç Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in organize ettiği, tüm partilerin katılımıyla düzenlenecek bir banş konferansıyla sonuçlanacak. Uluslararası organizasyonlar da şiddetin azalması ve uzun süreli istikrar için çabalamalı. Bu noktaya ulaşmak kolay değil ancak böyle bir konferans, sorunu çözmenin tek yolu. ki referandum uzun süreli bir istikrarsız- hk dönemi için kaynak oluşturacaktır. Ve gerillalarla onlan destekleyen yaban- cı güçleri kışkırtacaktır. Eğer referandum operasyonlara, işken- ceye, hırsızlık ve şiddetin her türüne, in- sanlann ortadan kaybohnasına son verip Çeçenistan'daki hukuki yapılanmayı ye- niden sağlarsa o zaman işe yarar. Bu sayılan koşullar aslında referandu- mun düzenlenebilmesi için de gerekli Kötü şartlarda hazırlanan referandum kamuoyunda Çeçenistan'm sınırlanndan öteye, Rusya'nın diğer kesimlerine sıç- rayacak gerginlik ortamı yaratabilir. Ye- ni terör saldınlanna hazırlıklı ohnahyız. Eminim ki tüm bunlara rağmen refe- randum önceden belirlenen tarihte yapı- lacak. Bundan sonra ne yapılması ge- rektiğini düşünmemiz gerekiyor. Ne olursa olsun belirli bir noktada baş- uı geçerladığımız yere döneceğiz - banş süreci. Çeçenistan'daki hukuki yapılanmanın onanlması ne pahasına olursa olsun ye- rine getirilmesi gereken görevlerden. Federal yetkililer Çeçenistan'da çatış- mayı engellemeli, çünkü ülkedeki sivil savaş tehdidi federal yetkililerin hatasın- dan kaynaklamyor. Bu yetkililer Çeçenis- tan'da son 3.5 yılda oluşan tablonun so- rumiusu. Bunlar yapılacak mı? Rusya'nın güven- lik güçleri ve hukuk daireleri bu yönde çalışacak mı? Partiler arasmdaki görüş- melerin başlaması için çaba sarf etmek gerekii. Başka deyişle, gerekli olan şey, Moskova'nın başı çektiği bir banş sürecinin geliştirihnesi. Olup bitenler er ya da geç Rusya Dev- let Başkanı Vladimir Putin'in organize ettiği ve tüm partilerin katılımıyla düzen- lenecek bir banş konferansıyla sonuç- lanacak. Bu kaçınılmaz bir şey. Uluslararası organizasyonlar da şid- detin azalması ve uzun süreli istikrar için çabalamalı. Bu noktaya ulaşmak elbette kolay değil ancak böyle bir konferans, sorunu çözmenin tek yolu. Putin ve Rusya'daki diğer yetkililer bu gerçeği görmeli ve kabul etmeli. Federal yet- kililer Çeçenistan'daki çatışmayı önlemek ve bu konferansı hazırlamak için her şeyi yapabilirler ve yapmalılar. Siyasi bir çözüm bulmak amacıyla düzenlenecek bir konferans Çeçenistan için yeni bir dönemin başlangıcı olacak. (Ntoscmv Tımes - 20 Şubat)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear