22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ HABERLER l*abzonve Aröahan'm kurtuluşu • ANKARA(AA)- Ardahan ve Trabzon'un düşman işgalinden kurtuluşu bugün törenlerle kutlanıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtuluş yıldönümü aedeniyle Vali Mustafa Yiğit'e bir kutlama telgraft gönderdi. TBMM Başkanı Bülent Annç da Ardahan'ın düşman işgalinden kurtuluş yıldönümünü kutladı. Annç, Vali Yiğit'e gönderdiği kutlama mesajında, "Bu arüamh günde, vatan topraklannın düşman işgalinden kurtanlması yolunda aziz canJannı feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnet, gazilerimizi saygıyla anıyorum. Ardahanlı vatandaşlanma selam ve sevgilerimi ilefiyorum" dedi. Erbakan'dan 200 rralyarlık düğün • îstanbul Haber Senisi - Siyasi yasağı dün sona eren Necmettin Erbakan çifte sevinç yaşadı. Erbakan, oğlu Fatih Erbakan" ı, Beyza Molu ile 200 milyar liranın üzerinde bir maliyetle gerçekleştirildiği belirtilen düğünle evlendirdi. SP Genel Başkanj Recai Kutan, Yasin Hatipoğlu, Bahri Zengin, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, SP'li Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Ozkafa gibi isimlerin katıldığı Çıragan Sarayı'ndaki düğün, basına kapalı gerçekleştirildi. BDDK'de sıkı ilkeler • ANKARA(ANKA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) üyeleri ile çalışanlan için getirilen sıkı mesleki ilkeler Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre kûrul üyeleri ve kurum personelinden oluşan "çalışanlar", siyasi partilere üye olamayacak, iş takibı niteliginde görüşme yapamayacak, hisse senedi satın alamayacak, uygun koşullu kredi kullanamayacak, hediye kabul edemeyecek, ticari faaliyette bulunamayacak. KESKBiMfpe Toplantısı • ADANA(AA)-Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Ecevit, TEKSÎF Sendikası Adana Şubesi salonunda yapılan KESK Bölge Toplantısı'ndaki konuşmasında, Türkiye'nin, Irak'a yönelik olası operasyon, kamu emekçilerinin ise hûkümetin personel politikası, toplusözleşme gorüşmelerinin başlama tarihi ile nemalann ödenmemesi konusunda lcitik günler yaşamaya bişladığını söyledi. Doğa ve kültür mirasına duyarlı yeni validen 'öncelikli' beklentiler Güler'e İstanbıü raporuOKTAYEKİNCİ Yeni Istanbul Valisı Muam- mer Güler'in, özellikle tarihsel ve doğal mirasa olan ilgisiyle ta- nınması. yıllardır bu değerlen- ni talana kurban eden kentın duyarlı kesimleri arasında da yeni bir umut yarattı. Daha ön- cekı 6 yıllık Gaziantep Valiliğı ve son zamanlardaki kısa Sam- sun Valiliği görevlerinde, kül- türel değerlerin korunması için önemli çabalar gösteren Mu- ammer Güler'inîstanbul'da da aynı tutumunu sürdürmesi bek- leniyor... Nitekim Güler'in basında yer alan ilk görüşleri de bu yönde- ki umutlan desteklernıtelikte... Örneğin, daha ilk gününde, *su havzalarmın korunmasınm en önemükonıT olduğunu belirten Güler, Istanbul'un güzellikle- rini göstermekten öte "sahip- lenilmesüün" gerektığini vur- guluyor. (Sabah-16.02.2003) Biz de Istanbul'un yıllardır öz- lemini çekriği işte bu "söylem ve niyettekT birvahye destek ol- mayı görev bilerek ilk hizmet olarak kendisine kısa bir "Ön- celikler Raporu" hazırladık. Nüfusu bile tam bilinemeyen 12 milyonluk bu tarihi metropo- lün gerçekten en yaşamsal so- runu "içme suyu havzalannın VALİLtK ONAYIYLA 'BELEDİYE' OLDULAR - Istanbul'un su havzalannı ve korunacak ye- şil alanlaruu işgal eden kaçak yerleşmeler, önceki valikrin "uygun" görüşlerryle befediye olarak, imar talanına bu kez 'Hasal vetkrvle" devam ettiler. yasalveyasachşıimarişgaliyledo- ğal değerlerini hızla yıtirmesL." Bu ışgalin "yasaT desteklen arasında, kaçak yapılaşmış hav- za yerleşmelerinın "bağunsız beJediye'' yapılarak çevreyi gö- zetmeyen imar yetkilerine kavuş- turulmalangeliyor... tştebube- lediyelerin, bu hassas alanlarda ve böylesi denetimsiz imar yet- kileriyle kuruhnalannda, daha önceld valilerin hep "ohımhı gö- rüşleri'' bulunduğundan, şim- dı Güler'in arukbu "duyarszres- mi geteneğT durdurması tarihe geçecek bir tutum olacak... Yi- ne su havzalanndaki, "ValiMk irinlT ve nâznn planlara aykın "mevzii planlarla" gerçekleşen ayncalıkh "doğa ve onnan içi vil- la sitelerine", aynı bölgelerde göz yumulan "kaçak yapdaş- malara" ve son olarak da Ömer- lı havzasında bulunan bir vakıf arazisinde "Formula 1 pistleri ve kahcı rurizm-işletme-ticarive konut tesislerinuT yapılması gi- rişimlerine de artık "dur" diye- bılecek bir Istanbul Valisı'nın, Muammer Güler olması bekle- niyor... 'Kültür mirası pazan' Muammer Güler, yine ilk günlerindeki bir röportajında söylediği gibı; kenti "tebdüila- yafet" gezerken Çukurcuma, Galata, Üsküdar, Beşiktaş ve Aksaray gibi semtlerdeki "an- tikacdara" da uğrarsa, Anado- lu'nun değışikyerlennden "ta- rihi konak parçalannın" sökü- lüp getinlerek kımi kültür yok- sunu zenginlere "dekorarif" amaçlı pazarlandığını görecek- tir. Bu tahnbat ve pazarlamanın da "yasadışı" olduğu, bu eski evleri söküp parçalayanlann ve satanlann açıkça suç işledikle- rini ve valiliklerin bu talanı ön- lemelen gerektigı yönündeki, Kültür Bakanlığı'nın 1 Mart 1994 tarih ve 852 sayılı genel- gesi de hâlâ "yûrûrlûkte" oldu- ğuna göre, yeni valiye düşen sadece gördüğü her eski ev par- çası için soruşturma açmak ve bu talancı tahribatı da durdur- mak olacak... 'İşgaldekT vakıf eserler Yasalarla Vakıflar Genel Mü- dürlüğü"ne tüm ulus adına "ema- net" edilmış tanhı vabf binala- nnın. "shasi yandaşlarca işgati ve özensiz kuUanımlaıia tahrip edflmea", buna uygun en fazla yapının bulunduğu Istanbul'da artık tam bir "kültür kattiamı- na" dönüşmüş durumda... Ör- neğin Tarihi Rarru Kışlası, Istan- bul'da genci siyasal örgütlen- menin de en yaygın sektörünü oluşturan "gıda toptancılannın" depolan olarak tanhten sılinir- ken Süleymaniye, Beyazıt ve Fatih çevresindeİd Osmanlı han- lan, sebiller ve hatta "anrtsal" yapılarda bile aynı kesımden her türlü ticarethaneler, üstehk "sem- bolik" denecek ücretlerle bura- lan kullanıp kentin tarihini "hur- daya" çeviriyorlar... Devletinhi- mayesindekı bu eserlenmizi de kurtaracak bir "devletvafis" öz- lemıne. bundan böyle artık Mu- ammer Güler"in yanıt vermesi bekleniyor... îstanbul'un külrü- rel. doğal ve kentsel değerleri- ni koruyarak gelişebilmesi için, valiliğin "öncefikle" eğilmesi gerektiğine inandığımız bu ko- nulann dışındaki diğer sorun- lara ise "raponımuzun" gelecek yazılannda değıneceğiz... KAMU PERSONEL REJİMÎ TARTIŞILDI Çelebi: Sosyal udaşmaşart ANKARA (Cumnuriyet Bûrosu)-Sendikacılar, hü- kümetin kamu personel re- jimini yeniden yapılandır- ma hazırhğına tepki gös- terdi. Türk-Iş Genel Baş- kanı Salih Kıhç, kamu per- sonel rejiminde yaşanan so- runlann temelinde düşük ücretlerin olduğunu belir- tirken DÎSK Genel Başka- nı Sükyman Çelebi, hükü- meti, yapılacak değişiklik- lerde sosyal uzlaşma ara- ması konusunda uyardı. Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı ile TürkAğırSana- yii ve Hizmet Sektörü Kamu Işverenleri Sen- dikası'nın (TÜ- HİS) düzenlen- diği "Türkiye'de Kamu Personel Rejiminin Netü- denYapdandml- maaSempozyu- mu" dün sona ' erdi. Toplantının ikinci gü- nünde hûkümetin kamu per- sonel rejimi değişiklikpla- nım değerlendiren Türk-Iş Genel Başkanı Salih Kıhç, kamu hizmetlerinde yaşa- nan sorunlann temelinde düşük ücretlerin olduğunu belirtti. Kıhç, "Kamukesi- mindeistihdam fazblığı yok- tur. Diğer A>Tupa ülkeleri- nebakıldığında istihdanı ra- kamlannın nüftısa oranı, ol- ması genektiği gibidir" de- • TÜTk-lş Genel Başkanı Salih Kıhç, kamu hizmetlerinde yaşanan sorunlann temelinde düşük ücretlerin olduğunu belirtti. di. KESK Genel Başkanı Sami Evren de kamu bütçe- lerinin giderek kısıtlandı- ğına dikkkat çekti. Kamu hizmetlerinde çokuluslu şirketlerin payının arttığını vurgulayan Evren, yaşanan sorunJann temelinde de bu değişikliğin olduğunu söy- ledi. Hak-tş Başkanı Saim Us- lu ise kamuda çalışan sayı- sının azaltılmamasını istedi. Uslu, "Devieti küçültmek adına sosyal devletitaroşıhr hale getirmenin ekonomiksonuç- lanyanındasiya- si sonuçlan da 78 'liler 12 Eylül'le hesaplaşacak var" dedi. Türk kamu personel sistemi- nin radikal bir degişime ihtiyaç duyduğunu be- lirten TlSK Ge- nel Başkanı Re- fikBaydurda ka- mu çalışanlan- mnmahhaklan- nın düzeltilmesi gerekriği- ne dikkat çekti. Türkiye Ka- mu-Sen Genel Başkanı Bir- can Akyıldız da hûkümetin "eşitişeeşitücret" pohtika- sını yaşama geçirmesinin zamanjıun geldiğini belirt- ti. Kapanış konuşmasını ya- pan Başbakan Yardnncısı MehmetAli Şahin ise kamu personel rejiminin yeniden yapılandınlması konusun- da hûkümetin nutuk atma- dığını söyledi. 78Tfler "Ezgilerimiz ve Biz* adh gecede bir gekti. 78'Hler Vakfi Girişimi taranndan Kadırga Kültür Merkezi'nde düzenlenen gecede, Balkan müziği alanmdaki çaüşmalanyia tanuıan Muammer Ketencoğiu ile Grup Göçebe konser verdi Şair Şükrfi Erbaş ve Sezai Sanoğhı'nun da şnrlerivle renk katoğı buhışmada bir konuşma yapan 78'Hler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, saydan 25 bini bulan 78'lilerin snasi ve toplumsal açıdan önkrindeki hukuki engeOerin kaJdmlmaa için yürüttülderi çahşmalann beffi bir noktaya geldiğini söyledL Medis'te bulunan AKP ve CHP temsflcüeriyle vapöklan görüşmelerde her iki partinin de kendilerine destek sozü verdigini belirten Can, haklannın iadesini «»glariılrtan sonra, 12 Eylül'ün mirası\1a hesaplaşma>a girişeceldeıini MirguladL (Fotoğraf: ÖZGÜR BURAK ÖZTÜRK) Türk-îş insan hakları bürosu kurdu AiVKARA (AA) - Türk-Iş bün- yesinde, insan haklan ile çalış- ma yaşamına ilişkin hak ve öz- gürlüklerin kullanıhnası sırasuı- da yaşanan sorunlan gidermek amacıyla "İnsan Haklannı İzle- me Bürosu" kuruldu. Bölge temsilcilikleri aracılı- ğıyla tüm illerde yaşanan insan haklan ve çalışma yaşamma iliş- kin ihlaller, konfederasyon bün- yesinde oluşturulan "İnsan Hak- larmı tzleme Bürosu"na iletile- cek. Bölgelerden gelen bılgiler doğrultusunda her 3 ayda bir dü- zenli şekilde rapor hazırlanarak bu rapor insan haklanndan so- rumlu Devlet Bakanlığf na ileti- lecek ve gerekli önlemlerin alın- ması talep edilecek. Türk-lş Genel Teşkilatlandır- ma Sekreteri Çetin Altun. temel insan hak ve özgürlükleri kapsa- mında ağırlıklı olarak yer alan ör- gütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkı gibi çalışma yaşamım doğ- rudan ilgilendiren hak ve özgür- lüklerin kullanımında zaman za- man aksaklıklar yaşandığını be- lirterek bu aksaklıklann gideril- mesi amacıyla "Insan Haklan- nı tzleme Bürosu"nu kurdukla- nnı bildirdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr Necmettin Erbakan hapishane arka- dişımdı. Recai Kutan, Süleyman Arif Emre, Şevket Kazan, Fehim Adakda 12 E'iül döneminde hapishaneye girenler arasındaydılar. 0 dönemde Bölent Ece- wt, AJparslan Türkeş de aynı cezaevin- deydiler. Şu anda siyaset sahnesinde bu- luıanlann ne kadan 12 Eylül öncesinden kaima? Deniz Baykal onlardan bin. CHP'de başka bazı isımleri sayabiliriz. AKP'de 12 Eylül öncesinden kalma han- gsimler bulunuyor? Köksal Toptan, dö- rKmin başbakanı Süleyman Demirel'ın i : Eylül öncesi genç ve umut veren ba- kîilanndandı, şimdi AKP miHetvekili. Meh- net Dütger de aynı dönemin siyasetçi- l^endendi. Sonuç olarak 12 Eylül öncesi- nn Erbakan lıderliğindekı MSP'sinden A(P içinde pek fazla isim kaJdığı söyle- rwnez. • • • Necmettin Erbakan, mısyon sahibi bir Kışağın temsilcilerinden. Bu kuşak içın- d Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş, Süley- rran Demirel de vardı. Bu kuşak ilk çocuk- Erbakan'm Siyasete Dönüşü mü? luk ve gençlik yıllannı Cumhuriyet'in ku- ruluşdönemindeyaşadı. "Kurtanc/"birku- şağın çocuklan olarak yetiştiler. Babalan. anneleri yeni bircumhunyetin parçalany- dılar. Toplumu etkileyen misyon onlarada geçti. Farklı sjyasi görüşlere sahıp olsalar da, hep bir mısyonun temsilcısı oldular. Erbakan, "s/yas/7s/am"diyetanımladı- ğımız misyonun son kırk yılına damgası- nı vuran önemli bir lider. Hapislere girdi, kurduğu partiler defalarca kapatıldı, fakat o misyonunu savunmaktan vazgeçmedı. Siyasi Islamcı hareketı, çok ciddi bir sıya- si akım olarak örgütleyip büyüten Nec- mettin Erbakan'dı. 0 Anadolu'da örgütlenen muhafaza- kârticaret kesiminin sözcüsü olarak si- yasi yaşama atıldı. Taşralı bir ideolojik ve siyasi zeminin üzerinde duruyordu. Zaman içinde büyük şehirierin esnafla- rına yöneldi. 0 esnafın ideolojik önderi haline geldi. Oyunu yüzde yirmilerin üze- rine çıkardı. ••• Erbakan, siyasette gerginlikten hoşla- nan bir sryasetçiydi, tıpkı aynı dönemde politika yaptığı Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit ve Süleyman Deminel gibi... Onlar, kamplara bölünen Türkiye'nin siyaset mi- marlanydılar. Yeteneklerini kamplaşma üzerinden geliştirdiler. Bu kamplaşma çizgisi Erbakan'a da, diğer politikacılara da pahalıya mal oldu. Bir kısmı, bunlardan ders çıkardı, adımla- nnı daha dikkatlı attılar. Erbakan, bu ko- nuda hep gözü kara gitti. öyle olduğu için de başı dertten kurtulmadı. Bir yasak, iki yasak derken kendi yanında yetişen genç- ler onu terk etmeye başladılar. Recep Tayyip Erdoğan, Abduliah Gül, Bülent Annç, Erbakan'ın öğrencılenydı- ler. Mutlaka ondan çok şey öğrendiler. öğrendikleri en önemli şeyierden birisi de, Erbakan'ın gerginlik sfyasetini terk etmek- ti. Düzenle daha uyuşan, daha liberal bir söylem tutturmayı, büyümek için daha önemli gördüler. • • • Erbakan, tüm cumhuriyet kuşağı gibı devletçiydi. Erbakan, hem devletçi. hem Islamcı, hem de millıyetçiydi. Bu neden- le "Kıbns Fatihi" olarak takdim edılmeyı en büyük övünç saydı. Şimdi Kıbns'ta çözüm diye ortaya çıkan Tayyip Erdo- ğan'la Kıbns konusunda çok farklı yerler- de durmalannın sebebı de belki bu ide- olojik farklılıktı. Islamcı hareket, süreç içinde dünya- dakı gelışmelere de paralel olarak "libe- ral" söylemler kullanan bir akımı kendi içinden yarattı. Bunu AKP'liler "muha- fazakâr-demokrat" diye tanımlamayı uy- gun görüyorlar. Necmettin Erbakan, "de- ğişmeyen" birsiyasetçiydi. Bu nedenle Tayyip Erdoğan vearkadaşlannın geçir- diği değişimi, bir "dönüş" olarak yorum- laması çok normal. * • * Erbakan'ın destek olduğu Saadet Par- tisi son seçimlerde yüzde 2.5 oy aldı. Yüz- de 20'lerden yüzde2.5'leredüşen bırba- şansızlık eğnsi söz konusu. Erbakan'ın misyonunun bittıği söylenemez mi? Çıp- lak bir göz bu bitişi gorebilir. Ama Erba- kan kuşağı öyle değildir. Onlar düşüp ye- niden ayağa kalkmaktan hoşlanırlar. Ece- vit ve Demirel öyle yapmadılar mı? Erbakan, siyasi ve ideolojik olarak dev- rini tamamlamış bir misyonun sahibi de- gil mi? Artk onun zamanı geçmedi mi? Şim- di Türkiye'de Islamcı hareket farklı bir yol izliyor. Bir zamanlar onsuzolamayacağı dü- şünülenler kendi başlanna önemli bir güç yarattılar. Necmettin Enbakan'ın, yaşı seksenlere dayanmışken, srfırdan yeniden siyasi ya- şama girmesı, aynı zamanda bir inadı da kanıtlıyor. Gerçekten siyasete yeniden li- der olarak girerse, bu onun için olduğu kadar bizler ıçın de izlenecek ilginç bir deney olacak. 2000'Lt YILLARDA ERDAL ATABEK Önyargılar ve Savaş... Savaşlarda toplumsal önyargılar her zaman çok önemli bir yer tutmuştur. Çünkü, bir savaşı haklı gösterebilmek, savaşın psikolojik kazanımı için zorunludur. Onun için de sömürge savaşlannda "vah- şileri uygarlaştırmak" amacı öne sürülmüş, bunun için de yerel toplumlann vahşi olduklan önyargısı- na yaslanılmıştır. Gruplar arası savaşlarda da din aynlıklan, mezhepaynlıklan, etnikfarklar, renkfark- Iılıklan gibi aynmlar için her zaman geçerii önyar- gılar kullanılmış, böylece asıl amaçlar gizlenmek istenmiştir. Günümüzde de bu durum geçerlidir, ör- neğin Irak için de çeşrtli önyargılar kullanılmıştır. Iraklılar, (genel olarak da Ortadoğulular) tembel, kuralsız, çıkarcı, sorumsuz, yerel kültürden öteye gidememiş kişilerden oluşmuş bir toplum olarak gösterilir, bu toplum diktatörler tarafından yönetil- meye layıktır, bundan rahatsız olmaz, uluslararası hiçbir kuralla da kendilerini bağlı duymazlar. Böy- le olunca da Irak, kitle imha silahları yapabilir, nük- leer silah yapabilir, biyolojik silah yapabilir, bunla- n kullanabilir. Dikkat edilecek olursa burada yas- lanılan, "Iraklılann (genel olarak da Ortadoğulula- nn) tembel, çıkarcı, kumaz olduklan, kendilerini hiç- bir evrensel kuralla bağlı saymadıklan" önyargısı çok önemli bir rol oynamaktadır. Eğer bu önyargı olmasa Iraklılann sayılan kötülükleri yapabilmele- rine inanmak ve başkalannı inandırmakçokzorolur- du. Uluslararasında birbirleri hakkında oluşmuş önyargılar vardır, sosyal psikoloji bilimi bu konu- da araştırmalar yapmıştır. Amerikalılar: Bağımsız, girişimci, çalışkan. Ingilizler: Soğuk, hedefçi, kendi çıkarlanna dö- nük. Almanlar: Çalışkan, disiplinli, kültüriü. Italyanlar: Sıcak kanlı, sanatçı, numaracı. Fransızlan Kendini beğenmiş, zevkine düşkün, yaşamayı seven. Araplar: Tembel, sorumsuz, şehvet düşkünü. Türkler: Sıcak kanlı, alıngan, şiddet egilimli. Japonlar: Ince duygulu, kendini adayan, itaat edici. Çinliler: Sinsi, birbirini tutan, yayılmacı. Bu önyargılar genel olarak "Batılı kültüre sahip toplumlann" kendilerine olumlu, kendi dışındaki top- lumlara olumsuz bakış açılanndan kaynaklanmak- tadır. Çoğunlukla kişisel gözlem ve deneyimlerin genelleştirilmesinden kaynaklanan önyargılar son- radan yaygınlaşmakta, kuşaktan kuşağa geçirilmek- tedir. Şimdi Amerika'nın Irak'a yönelik saldın hazırlık- larının "Ortadoğu'yu yeniden biçimlendirmek, bu bölgeyi ve petrol kaynaklarını kontrol altına al- mak" amacına yönelik olduğu bilindiği halde, Irak ve Ortadoğu halklanna ilişkin önyargılar bu amaç- lan örtmeye yaramaktadır. Bilgisayar programlanna musallat edilen virüs- lerin adlannı Bin Ladin ya da Saddam koymak da bu psikolojik savaşın bir parçasıdır. Avrupa Topluluğu'na girişte Yunanistan ile Tür- kiye arasında aynm yapmak, Yunanistan için gös- terilen kolaylıklann Türkiye için engel yapılmasın- da da bu önyargılardan yararlanılmaktadır. Onun için de savaş stratejisi için en önemli araçlardan birisi olan "psikolojik savaş silahı olarak önyargı- lar" çok önemle dikkate alınmalıdır. Bize hiç önemli görünmeyen irili ufaklı pek çok konu bu önyargılann oluşmasında önemli roller oynamaktadır. örneğin, bizim sadece sağlık açı- sından baktığımız "uygunsuzyerierdekurban ke- simi" olayı başka kültürier tarafından "hayvanlara zulmeden şiddet yanlısı bir kültürûn göstergesi" olarak kabul edilmektedir. Aynca bu durumun pek de yanlış olmadığını insaf sahipleri de kabul ede- ceklerdir. Bir savaşın önlenmesinde en büyük etken, "bu savaşın haksız, yanlış, çıkarlar amacıyla insanları öldürmek, göçezoriamak, yersizyurtsuzbırakmak" olduğunun ortaya konmasıdır. Türkiye "Kurtuluş Savaşı "nı bu büyük etkeni en iyi biçimde yürüriüğe koyarak kazanmıştır. Eğer o büyük istilayı kendi aklımızda ve yüreğimizde red- detmeseydik kazanamazdık. Savaşlar önce akıllarda ve yüreklerde kazanılır ya da kaybedilir. Bu Amerikan saldırısı da önlenebilir. Toplumlar bu dönemde Amerika'nın ortada olan savaş amaç- lannı açıklayarak, reddederek, bunu da sürekli ola- rak yapariarsa bu saldın geriletilebilir. Bu da tari- hin çok büyük bir dönemecini oluşturur. "Amerika'nın bu çıkar ve yağma savaşına ha- yır" diyelim. Tarihte yapılamamış en büyük banş savaşımını gerçekleştirelim. Bu savaşımı kazanalım. Dünyayı kazanalım. Ge- leceği kazanalım. Ölümünün 11. yıldönümü Velidedeoğju anılıyor Istanbul Haber Seni- si-1961 Anayasası mi- marlanndan, îstanbul Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi öğretim üyelerin- denOrdProf.HıfeıVel- detVelidedeoglu, ölümü- nün II. yıldönümünde anılıyor. Cumhuriyet gazete- sinde 50 yıl yazılanyla okurlan hukuk, demok- rasi ve laiklik konusun- da aydınlatan Od. Prof. Hıfzı Veldet Velidede- oglu için bugün saat ll.OO'de Karacaah- met'teki kabri başında ailesi, dostlan ve öğren- cilerinin katılacağı bir anma töreni düzenlene- cek. 24Şubatl992'dekay- bertiğimız Velidedeog- lu, Cumhuriyet gazete- sinde 1943 yıhnda baş- ladığı yazılanyla adeta Hıfa VeldetVetidedeoğhL bir "halk kürsüsü" kur- du ve cumhunyetin çağ- daş, laik niteliğini tüm boyutlanyla topluma an- latmaya çalıştı. Henüz 16 yaşındayken 23 Ni- san 1920'deaçılanMec- lis'te göre\' alan Velide- deoglu, ölümünden biı gün önce 23 Şuba' 1992 'de yayımlanan ya- zısında gençlere şöylt seslenmişti: "Gençler Atatürk'ün cağdaşlaşnu yürüyüşünü sürdürünüz Bunun için ikinci bir Mil B Mücadele başjaünız."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear