22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ŞUBAT 2003 RAZARTESİ CUMHURİYET SAYF Jl*JVİ_fil \JJYUL ekonomi@cumhuriyetcom.tr ŞİRKETLER NESTLE'nin çocuklara yönelik ürünleri Nesquik, Chocapic ve Kangus paketJerinde 'Define Gezegeni" filminin sahnelerinden oluşan hareketli çıkartmalar ve sıhirli kartlar var. • MOTOROLA; yeni yıla, daha net ve itesintisiz görüşme jlanağı sunan ve cep telefonJannın şebeke sorunu yaşadığı yerlerde de kullanılabüen M8989 modeliyle girdi. • NIVEA; Hair Care Sryling Sprey serisi normaJ, ekstra güçJü ve hacim veren sprey çeşitleriyle saçlara zarar vermeden, gün boyu saç şekJini koruyor. • ORIFLAME; Sevgililer Günü'nde, çekici kadmlar için "Divine" ve seçkin erkekleriçin "De marco" parfiimleriyle sevgilileri yakınlaştınyor. • DHL;214ülkede sadece ithalatçılara özgü sunduğu hızlı ve güvenJi "Import Express" hizmetiyle Türk ekonomisine de ivme kazandıracak. • ffiM; sayısal doküman yönetiminde yeni kuşak teknoloji olarak kabuJ edilen ve farkJı dijital dokümanlann tek bir merkezden etkin yönetimine olanak saglayan "Dijital Içerik Yönetimi" alanında yılın şirketi seçildi. • VESTEL; maksimum özelliJdere sahip, insan sağlığına ve doğaya zarar vermeyen su bazlı özel boyalar kullanarak ürettiği yeni 2003 model 0NYX TV serisini iç ve dış pazara aynı anda sundu. • CANON; dijital kamera, yazıcı, fotokopi ve faks makineleri gibi ürünJeriyle katılacağı programla UEFA Avrupa Şampiyonası 2004'ün yeni resmi sponsoru ilan edildi. • SARAR devam eden soğuk ve yağışh havalara karşın "Çarpıcı Rahatlık" kavramıyla 'yaz'ı getirdi. Bu rahatlık, kumaşından dikimine, kesiminden modeline kadar her noktada hissediliyor. • Y:\PIKRED1 SİGORTA; "Acente Değişim Modeli" adıyla îceatelerin ikili ya da içlû gruplar halinde tek ;atı alûnda toplanmasını çeren projeyle ofısler ıçmaya hazırlanıyor. 6KDNOHİ J f93â- Gölcük'te yeni bir ersane kurulmasına iiişkin ;arun kabul edildi. flea-Türkiye'deilkdefa v şçi sendikası 'emekli ylıgı' tesis etti. Hükümet üyeleriyle 1.5 saati aşan görüşmede heyet, daha önce veriJen taahhütleri hatırlattı IMF aülistihdamısorduANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu) - Devlet Ba- kanı ve Başbakan Yardım- cısı Mehmet AJö Şahin IMF performans loiten olan kamudaki atıl istih- dam ile ilgili olarak, emekliliği gelmiş kamu işçilerinin emekli edilmesi y.oluna gideceklerini söyledi. Şahin, kamuda şu anda 10 bin dolayında emekliliği gelmiş kamu işçisi bulunduğunu vurguladı. Başbakan Yardımcısı Şahin dün, Baş- bakanlık Merkez Binası 'ndaki makamın- da, Uluslararası Para Forıu (IMF) Türki- ye Masası Şefi Juha Kahkonen başkan- lığındaki heyeti kabul etti. Görüşmede • Görüşmeler hakkında açıklamada bulunan Başbakan Yardımcısı Şahin, emekliliği gelmiş 10 bin kamu işçisi olduğunun altını çizerek 45 bin kamu işçisinin emekli edilmesi gerektiğini söyledi. atıl istihdam sorunu ile Vakıfbank'ın özelleştirilmesi konuşuldu. IMF'ye verilen taahhütlere göre geçen yıl ekim ayı sonuna kadar yaklaşık 45 bin kamu işçisinin işine son verilmesi gere- kiyordu. Hükümetin bu konuda açıkladı- ğı son rakam 30 bin civannda. Görüşme sonrası Başbakanlık'tan ay- nlırken gazetecilerin sorulannı yanıtla- yan Şahin, atıl istihdam ile ilgili olarak "Kuşkusuz o hedefîn ge- risindeyiz, Kamuda çan- şan işçilerin emekliliği gelmiş olanlannın emek- li edilmesi ile bu konuda mesafe abnabileceğini dii- şünüyoruz. Emekliliği gelmiş 10 bin ka- dar işçi var. Bunlar emekli olurlar, emek- Kliği gelmemiş olanlan da sokağa atama- yız" dedi. Şahin bu konuda son tarihin 30 Haziran 2003 olduğunu, bu zamana ka- dar hedeflerinin tutturulması gerektiğini söyledi. Şahin, Vakıfbank'ın özelleştiril- mesi ile ilgili olarak da yol haritasını be- lirleyecek bir komisyon kurulduğunu sözlerine ekledi. Alışveriş gündemine oturan Sevgililer Günü, bayramı gölgede bıraktı LHİiıinıler sevgfliler için • Ne bayram ne de sömestr tatili... Alışveriş dünyası Sevgililer Gü- nü'ne odaklandı. Hazır giyimden, turizme, beyaz eşyadan, telekomü- nikasyona kadar her alanda bir kam- panya enflasyonu yaşanıyor. LEYLAÇEVİK Kurban Bayramı ile okullardaki yanyıl tatilinin çakışması, kentlerden kaçış fırsa- tı tarurken alışverişe SevgililerGünü dam- gasını vurdu. Otellerden pastanelere, gi- yim mağazalanndan beyaz eşya sahcıla- nna kadar pek çok alandaki kampanyala- nn hedefi bayramdan çok Sevgililer Gü- nü alışverişi oldu. Son yıllarda popülerliği giderek artan Sevgiler Günü, alışveriş dün- yasına buyıl da renkli günler yaşat- maya hazırlanıyor. Kampanyalan- nı genelde küçük ev aletleri üzeri- ne konumlandıran beyaz eşya fir- malan begerüye göre farklı alterna- tifler sunuyor. Profılo ve Bosch na- renciye sıkacağı ile kahve makine- si gibi ürünlerle kahvaltı sürprizi önerirken Simens romantik bir ak- şam koktelyi hazırlamak için blen- der tavsiye ediyor. Şu sıralar sezon sonu indirimle- ruıe çokça rastladığımız giyim ma- ğazaian da Sevgililer Günü için ekstra kampanyalar başlath. 1-15 Şubat tarihleri arasında 100 milyon ve üzeri alışverişlerde 6 taksit im- kânı sunan Tiffany, müşterilerine aynca bir kozmetik seti hediye edi- yor. Benetton'un kış koleksiyonun- da yer alan ve aşkın saflığını yansı- tan beyaz ürünler yüzde 50'ye va- ran indirimlerle sevgililerin beğeni- sine sunuluyor. Erkekgiyim marka- sı Mithat Selection, Sevgililer Gü- nü nedeniyle alışveriş yapan herke- se fular hediye ederken Levi's ma- ğazalannda ise yüzde 35'e varan indirim imkânı bulunuyor. Indirim dönemini uzatan Koton'da ise Sev- gililer Günü'nde, Çingene kıyafeti içindeki kadınlar kırmızı gül sata- cak. Ayakkabı Dünyası mağazala- n, anlaşmalı kredi kartlan ile 4 tak- sit imkânının yanı sıra yüzde elli indirim sağlıyor. Hotiç ise Sevgiler Günü için iki çift ayakkabı alan ilk 50 müştensine ayakkabı dolabı he- diye ediyor. Oteller ve restoranlar da Sevgi- ler Günü pastasından pay almak için kam- panya kervanına kahlanlar arasında. Hotel Dedeman Istanbul Roof Bar'ın Sevgililer Günü Partisi'nin kişi başı fiyatı 60, konak- lama paketi ise 190 milyon lira. Sevgıliler Günü'nü Fethiye Lykia World'de geçirmeyi tercih edecek çiftler de odalanndaki şarap vegül ile karşılanacak. 14 Şubat'ta McDonald's restoranlanndan her- hangi bir mönü alan tüm çiftlere değişik renklerde kolaılu mumJar armağan ediliyor. Sanal âlemin alışveriş sitelerinde de hare- ketli günler yaşanıyor. Sevgililer Günü hediyesini l -14 Şubat ta- rihleri arasında Mynet.com'da yer alan alış- veriş bölümünden seçen bir çift Swissotel The Bosphorus Istanbul 'da Mynet.com tara- findan konuk edilecek. Mynet.com aynca kampanyasını alışveriş çekleri vererek de çe- şitlendiriyor. İç çamasırında patlama Estore.com'un Iş Geliştirme Müdürü Can Gânay, en çok satan ürünlerin çiçek ve cep telefonu olduğunu söyledi. Iç çamaşın satış- lannda ise bir patlama yaşandığını kayde- den Günay, geçen hafta sonunda 200 parça iç çamaşın satıldığını dile getirdi. Hepsibu- rada.com'un Genel Müdür Yardımcısı Kaan Dönmez, de çiçek satışlannda normal za- manlara oranla yüzde 200 artış yaşandığını ifade etti. Tiffam. sevgililer için 1-15 Şubat'ta 100 miryon lira ve üzerinde alışveriş yapanlara 6 taksit olanağı sağlarken, Mithat Selection ve Levi's mağazalannda yüzde35'e varan indirim yapılryor. Kemai Derviş: Gelişme tehlike altında ANKARA (ANKA)- Eski Devlet Bakanı veCHP Istanbul Milletvekili Kemal Derviş, suskunluğunu CHP milletvekillerine dağıtmak üzere hazırladığı "Ekonomflc Durnm" raporuyla bozdu. "Ekonomik geKşmenin birçok alanda çok ciddi tehlikelerie karşı karşrya" bulunduğunu belirten Derviş, hükümetin ekonomik politikalanna ağır eleştirilerde bulundu. Derviş, "Yalanı, sorumsuznığu, voJsuzhıgu sosyal potia'ka veya halkçıhk maskesiyie vatandaşa sunma zamanı geçti. tktidann bo anlayışla çahşması 2002 yıhnda eJdeedUen kajannnbn tehlikeye sokmak, TûrkiyvVlen hızft büjiimey'i esirgemek anlannna gefir"dedi. "Ekonomik geMşme süreci birçok alanda ckkütehlikelertekarşı karşıj-adır'' denilen raporda, hükümetin çelişkili tutumunun belediye seçimlerine iiişkin hedeflerle bağlantısı olup olmadığı sorusunu akla getirdiği behrtildi. Raporda aynca, "olmazsa olmaz" koşu] olarak gösterilen güvenin pekişmesinin, kamu dengesini koruyan ve bankacıhk sektörünü sağhğa kavuşturmaya yönelik politikalann kararlılıida uygulanmasına bağlı bulundugu da ifade edildi. ANKARAPAZARI YAKlP KEPENEK 'Sananan Tasappuf Iktidardaki AKP Meclis Grubu'nun, her bakanlığın ça/ışmalannı ayn ayn ele alacağı açıkianm/ş bulunu- yor. Bu kapsamda yapılan ilk toplannda, nedense, Küftür Bakanlfğı'nın çalışmaları ele al/nmışt/r. Kültür Bakani Hüseyin Çelik'in, 28 Ocak günkü grup top- fantısında, bakanhğın çalışmalarını açıklarken basın- da yerakjığına göre, "sanatçı kadrofannın şişkin ol- masından yakınmış" yeni düzenlemeler yaparak ki- mı "tasarruflara gideceğini" vurgulamıştır. Bakanın bu sözleri, ülkemizde gene) olarak sağcı kesimin, özel olarak da AKP'nin, kültür ve sanat an- layışını gözler önüne seriyor. Bakınız nasıl? Ülkemizin kültür ve sanat yaşamına Cumhuriyet Aydınlanması'nın damgasını vurduğu ve 1950'tere dek uzanan çeyrek yüzyılda, toplumsal ve ekonomik gelişme anlayışı, bütüncül birözellik taşıyorcfu. Geliş- me, yalnızçelik, beton, dokuma ve kâğrtüretimiyte de- ğil, bunlar kadar önemli olarak, insanımızın nfteliğinin yükseltilmesi; eğitim, bilim, kültür ve sanatın güçlen- dirilmesi ile olanaklı sayılıyordu. Maddi ya da fizik- seJ yatnmlar kadar, belki onlardan da önemli ola- rak maddi olmayan ya da insana yatınm da çok önemsenmekteydi. Toplumun çağdaşlaşmaanın tohumlannı atan bu politikanın kimi somut ömeklerine değınilmelidir. Al- man faşizmınden kaçmakzorunda kalan bilim insan- larının da büyük katkısıyla üniversrtenin kurulması, Yazı Devrimi, o yıllarda görevteri kültüru de içeren Mil- li Eğitim Bakanlığı'nın yurüttüğü, dünya klasiklerinin çevirisi çabası kültür ve sanat atılımlannın altyapısjnı oluşturuyordu. Atatürk Dil ve Tarih kurumlarının oluş- tuaılması; dokuz sanat dalında bireyin yaratcı ye- teneklerini getiştirmeyi amaçlayan Halkevlen ve Halk Odalan'nın açılması; kırsal kesimde üretkenliği, yaratıcılığı ve çağdaş dönüşümleri gerçekleştirmeye yönelik olarak Köy Enstitüleri'nin açılması; Devlet Konservatuvarı ve Devlet Opera, Bale ve Tiyatro- su'nun kurulması; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkest- rası'nın yeniden yapılandınlması; müziktenresme,de- ğişik sanat alanlarında yetenekli gençlerin eğrtimine ayn birönem verilmesi, bunlann eğitim için yurtdışı- na gönderrlmeleri; sanatın devlet tarafından her ba- kımdan desteklenmesi o dönemin maddi olmayan yatnmlannın eşsiz ömekleridir. • • • Ülkeyi' yöneten sağcı iktıdarlar, 1950'den başlaya- rak Cumhuriyet Aydınlanması'na karşı bir yıkım süre- cine girdiler adım adım, bu kültür atılımlarını yıktılar; 1950'lerin başında, Halkevlen ve Odalan'yla, Köy Ens- titüleri kapatıfdı; kültür ve sanata aynlan parasal kay- naklar azaltıldı; 12 Eylül rejimi, tören Atatürkçülüğü- nün ötesini görmeyen körlüğüyle Dil ve Tarih kurum- lannı kapattı. Daha sonraki yıllarda, bir sağcı beledi- ye başkanı, "6öy/e sanatın içine tükûrürûm" sözte- riyle adım kültür tarihine yazdırdı; kimi sağcı siyaset ve basın mensupları, sürekli olarak, Devlet Opera ve Balesi ile ilgili harcamalann çok gereksiz olduğu- nu, çünkü bu hizmetJerden toplumun çok küçük bir azınlığının yarariandığını; opera ve baleye grt- mek isteyenlerin yurtdışına gönderilmesinrn da- ha ucuza geleceğini vurgulartar. Yıllardır yönetımle- re egemen olan bu gönüş, ülkenin kültür ve sanat or- tamını olabildiğince yozlaştırdı; ulaşım ve erişim ola- naklan genişlemesi, kültür ve sanatın yeterince yay- gınlaşıp gelişmesini sağlamadı. Kökenini bu görüşten alan ve kendisini "Mûslüman-muhafazakâr" olarak ta- nımlayan AKP'nin, kültür ve sanat anlayışının böyle olacağı, çok açıktı; başından beri beffiydj. Daha doğ- rusu bilinmeliydi. Buna karşın, ne yazık ki seçimtefden önce ve son- ra, çoğu sayıda sanatçı, yazar ve düşünür, geniş halk kitlelerinin gözündeAKP'yi, "değişimin öncüsü", ya da "solcu", daha "ilerici, çağdaş, açılımcı ve de- mokrat", giderek "devrimcr B göstermek; heryönüy- le sevimli kılmak için özel bir çaba harcadılar ve harcıyoriar. Umanz, toplum için çok geç olmadan uyanırlar; gerçekleri görürter; bakanlığı da uyanriar. Hükümet, yıllardır önemsenmeyen küftür ve sanat konusunu tam anlamıyla savsaklarken dünyada tam da tersine bir gidiş vardır. Günümüzde, artık, eko- nomik gelişmenin yalnız fiziksel yatınmlaria gerçek- leşemediği bilincine vanlmış; bilim ve teknoloji, emek ve fiziksel sermayenin yanında yeni bir üretim etme- ni olarak yeralmıştır. Toplumun bilim ve teknoloji ala- nındaki yeteriiliği de kültür ve sanat aJanındaki geliş- rneterin doğum yeridir; doğrudan ve dolaylı, bir so- nucudur. Olumlu birtutumla bir bilim ve teknoloji ba- kanlığı kurma girişiminde bulunacağı açıklanan hükü- metin, küftür ve sanat alanında tasarrufa yönelmesi, toplumun geleceğinin kararblması anlamınagele- cektir. Buna izin verilmemelidir. • • • Bayramınızı kutlar, esenlikler dilerim. yakup@metu.edu.tr DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLULONDRA ergın.yikJizoglu « biueyonder.co.uk Bugün, Türkiye'yi, maddi ve manevi ma- liyeti çok yüksek olacak bir savaşa sokma- ya hazırlananlar, büyük bir bilmişlikle, "Uzun dönemli çıkarfanmız öyle gerektiriyor" diyoriar. Ama. ya bu "uzun dönemli çıkar- lar" aslında yoksa? Ya bu sav, Türkiye'yi yö- netenlerin ABD'nin iradesi karşısında ikti- darsızlığını, kendi kısa dönemli hesaplarını gizleyecek bir "fanteziden" öte bir şey de- ğilse? Bu "uzun dönemli çıkanmız..." savını ile- ri sürenler, uzun dönemde, ABD'nin impa- ratoriuğunu, özel olarak da bizim bölgede yeni bir düzen "kuracağımızı" varsayıyor- lar. Ama hem tarih, tüm imparatorfuklann, di- ğer bir deyişle dışındakileri sürekli egemen- liği aJtına alarak genişlemeyı amaçlayan sü- reçlerin enınde sonunda çökmeye mahkûm olduğunu gösteriyor, hem de aylardır med- ya, ABD'nin "terorizme karşı uluslararası mücadele" adı altında başlattığı sürecin te- rorizmı azaltmadığını, Afganistan'da hâlâbir düzen kuramadığını, dünyada ve ABD'de yaşamı daha güvenlikli kılmadığını, aksine ABD'ye karşı tepkileri daha da arttıran sü- reçlen hareke geçirdiğini gösteriyor. Bunlar ABD'nin, tüm göz kamaştıncı as- keri, mali gücüne rağmen, kalkıştığı impa- ratoriuk hamlesini sürdürecek ekonomik ve askeri kaynaklara sahip olmadığının kanrtı. Bu daha başlangıçta böyleyse, imparator- luk projesinin de, bu açıklan karşılayacak bırgetiriyi hemen yaratamadığı takdirde ge- leceğinin pariak olmadığı kolaylıkla söylene- bilir. Dünya sistemi giderek patlak bir diş ma- cunu tüpüne benzemeye başladı: ABD sık- 'Uzun dönemli çıkarlar mı' dediniz? tıkça, tüp olmadık yerierinden fışkırtarak pis- lik çıkanyor. örneğin, ABD ekonomisi 1930'lardan bu yana ilk kez bir deflasyonla örtüşmeye başlayan bir resesyonun eşiğin- de. Bütçe açığı, cari açık, rekor düzeyde seyrediyor; borsa yerlerde sürünüyor, bir kredı köpüğü şişmeye devam ediyor. Eski- den savaş beklentisi dolan güçlendirirdi.. şimdi düşürüyor. ABD, ekonomisini ancak Avrupa'dan, özellikle de Asya'dan aldığı borçlarla finanse edebiliyor. Bu koşullarda Bush hükümeti, Kongre'ye2.2trilyon dolar- lık, rekor düzeyde aç/k bir bütçe önerisi su- nuyor. Bütçe açığ/nın arkasında da "her şeyden önce terorizme karşı mücadele- nin acil gereksinimleri, vatan savunma- sı ve ekonomik büyüme (en zengin kesi- me vergi indirimi yoluyla transfer-E.Y.) var" (New York Times 3/02). Eskiden savaş har- camaları ekonomiyi canlandınrdı şimdi ma- li dengeleri daha da bozuyor. Sizce bu, yük- selmekte olan bir imparatorlukadayının eko- nomisine benziyor rnu? ABD, Avrupa Birliği sürecini de dinamit- liyor. Halbuki AB yakın zamana kadar, bü- yük güçler arasında uzun bir banş dönemi- nin yapıtaşlarından bıri, ABD'nin en yakın müttefikiydi. Üstel/k hementüm ekonomist- lerin üzerinde anlaştığı gibi ABD arhk dün- ya ekonomisini peşinden çekemiyorsa, su- nacağı taleple ve sermayeyle dünya ekono- misindeki deflasyonist basıncı azaltarak, Batı'nın üstünlüğünü sürdürme göreviAvru- pa Birliği'ne düşüyor. Bunu gerçekleştire- bilmesi için ise AB'nin ekonomik ve siyasi olarak güçlenmesi gerekiyor, dağılması de- ğil. Aksi takdirde... Uzakdoğu Asya Aksi takdirde, dünyanın büyüme merke- zi, dolayısıyla hegemonyacı üretme kayna- ğı Uzakdoğu'ya kaymak durumunda. Ve bu sürecin başladığını gösteren ilginç gelişme- lerde var. Birincisi "Saf/"ekonomileri kapa- site fazlası/talep yetmezliği sorunuyla bo- ğuşurken, Çin ekonomisi büyümeye, ihracat yoluyla, Batı'nın talep yetmezliği sorununu daha da ağırlaştırmaya, dünyanın en çok yabancı sermaye çeken ekonomisi olmaya, yeni altyapı yatınmlarıyla genişlemeye, de- rinleşmeye devam ediyor. Ikincisi, The Economist'in de adeta diş- lerini gıcırdatarak kabul etmek zorunda kal- dığı gibi Asya'da birtoparianma var. Ama bu, ekonomik hikâyenin yalnızca yarısı. Diğer yansı daha ilginç. IMF modeli uyguland/ğı yerlerde bugün dünya ekonomisinin gerek- sinimi olan yeni yatmmlan ve talebi canlan- dırmak yerine ekonomileri yangın yerıne çe- virerek artık iflas ettiğıni kanıtlarken, Morgan Stanley Dean VVitter ekonomistlerinin bir süredir dikkat çektiğı gibi, Asya'da yeni bir ekonomik model şekilleniyor. İki yıl önce Tayland'da, Başbakan Taksin'in uygulama- ya koyduğu bu model iç talebi canlandırma- yı, sermaye yaratılmasını hızlandırmayı ba- şararak, ekonomiye istikrar getirme şansı- na sahip olduğunu gösterdi (Modelin bir özeti için: Daniel Lian, Asia Pacifıc: Pheno- menon, Global Economic Forum, 06/02/03). Bu model dış yatınma, çokulus- lu şirketierin (ÇUŞ) kitlesel üretim plat- formlanna dayalı ihracat yerine, yerli üre- tim kaynaklanna, "yerel ekonomik etkin- liklere" öncelik vermeyi, kırsal nufusun üre- tim kapasitesini değerlendirmeyi amaçlıyor. Böylece ekonomitümüyle dış talebe ve kay- nağa bağlı olmaktan, iç talebe ve iç kaynak- lara öncelik veren bir yönde yeniden yapı- landınlıyor. Bu, adeta küreselleşme karşıtı model so- nuç veriyor, daha önemlisi, Filipinler örne- ğinde olduğu gibi, giderek diğer ülkelerde de benimseniyor. Filipinler'de hükümet bir adım daha atarak bankaları lüks tüketime, kapa- s/te fazlasına sahip dev işletmelere kredi ver- mekten caydıracak, kaynaklan sermaye ve talep üretme kapasitesine sahip olan orta ve küçük işletmelere, yerli üreticiye yönlendire- cek tedbirier alıyor; ÇUŞ'lere verilen teşvik- leri tasfiye ediyor. Böylece ABD modelinin dışında bir ekonomik büyüme modeli dev- reye giriyor. Ve siyaset Bu arada ABD'nin etkisinin sınırlannı zoriayan iki önemli gelişme daha yaşanı- yor. Birincisi Venezüella'da Chavez, ran- tiye sınrfının muhalefetine karşı çok ilginç bir silah geliştirdi: Chavez geçen hafta "Darbecilere tek bir dolar yok"(Libera- tion 06/02) sloganıyla, döviz hareketlerini denetleyecek bir yasa çıkararak, sıkışınca parasını dışarı kaçıran mali oligarşinin en önemli silahını elinden aldı. Küreselleşme- ciliğe, ABD'nin 20 yıldır savunduğu her şe- ye aykın olan bu adımlara karşı ABD se- yirci kalmaktan başka bir şey yapamıyor. Belki de "Hele şu Irak'ı halledeyim.. son- ra" diye düşünüyor. Bu yönde düşünen birileri daha var. On- lar da Kuzey Kore'de.. Irak'tan sonra sıra- nın kendilerine geleceği inancıyla, hızla nükleer silah stoklannı büyütüyoriar, hem de, ABD'nin bölgede birikmeye başlayan güçlerine yönelik "Daha fazla yaklaşma.. 'önleyici vuruş yapanm'. Sonra.. topye- kûn savaş" tehdidiyle. Bu sırada bölge- de Çin, Rusya ve Japonya, imparatorluk adayının gerçek gücünü ölçmek için ge- lişmeleri dikkatle izliyorfar. özetle, ABD'nin dünyayı denetim altın almakta büyük zoriuk çektiğini, bu zorluk- lann da giderek artacağını söyleyebiliriz. Bu gün Türkiye'yi yönetenler, "uzun dö- nemli çıkar" savıyla ABD'nin eteğine ya- pışmayı seçiyoriar. Peki, yann bu etekler tutuşmaya başla- yınca ne olacak? Bunu şimdiden düşün- mek zorundayız.. çünkü bu irak macerası hem kısa dönemde büyük bir maiiyet ge- tirecek hem de uzun dönemde türlü bela- lar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear