25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 ARALIK 2003 SALI CUMKURİYFL' SAYFA 17 İ S «0 a Gamiyet, Sergai Beşğctsş'n geotdrine Ser-genem! i Bektronik posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr www.derizsom.com Tel: 0.212,512 05 05 Falıs: 0.212.512 44 97 - ANAP'a göre AKP'nin duruşu ümmetçiymiş... "Dört eoiliminden n'aberf HababamTürkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesi görüşülürken iktidardaki AKP'nin Adana Milletvekili Zeynep Tekin, cep telefonu ile milletvekili arkadaşlannın fotoğrafını çekiyor. Aynen, dersi dinlemek yerine tırnaklarına oje süren öğrenci gibi. Ama daha da vahimi, Zeynep Tekin, bütçe görüşmeleri sırasında uyuyan ve uyuklayan AKP milletvekillerinin fotoğrafını çekiyor. Sonra arkadaşlannı uyandırıp fotoğraflannı gösteriyor ve hep birlikte eğleniyoriar. Yükseklikçe Ayşegül Tokatlı'nın anımsattığı "Bir yerde küçük insanlann büyük gölgeleri oluşuyorsa orada güneş batıyor demektir" Çin atasözüne Kaya Çetin yine bir Çin atasözü ile katkıda bulunuyor: "Küçük adamın yükselmesi maymunun ağaca çıkmasına benzer. Yükseldikçe poposu daha çok açılır." nkara'dan emekli öğretmen Hamza Say- kan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a gönderdiği mektup: "Bugün ülkemiz, için- de bulunduğu koşullar nedeniyle bir sol, sosyal demokrat partiyi tek başına iktidara taşıyabı- lecek niteliklere sahip. Yüzde 40'lara çıkabilmiş bir sol oy potansiyeli, şim- di kimlere oy veriyor? Umutsuzluk içindeki halk AKP'yi destekliyor. Sol neden oy alamıyor artık? Sol oylar dağınıklığın ve umutsuzluğun sancısını yaşıyor inanın. Paramızı alın, canımızı alın hatta. Ama ne olur umudumuzu eli- mızden almayın. Bir umut CHP. Bu umudumuzu da yok etmeyin. Solda işbiıiiği yapabileceğiniz birçok insan şımdi yanınızda değil. Bir sorun kendinize, niye bu insan- lar CHP'de değil de, başka arayışlar içinde? 28 yıllık çalışma yaşamından sonra emekli oldum. Uzun yıllar, 'emekli olduktan sonra CHP'ye girer, ça- Baykal'a!•• lışınm' diyordum. Umutsuzluk öylesine sardı ki her yanımızı... Açıkçası başaracağınıza inanmıyorum. Başan birliktelikten geçer. Ne olur reddetmeyin bu- nu. Dahası birlıktelığin önünü açın, önderi olun. Bir sel gibi geliriz arkanızdan. Hangi bilgi birikimiyle, hangi proje ve beceriyle hal- kın karşısına çıkarsanız çıkın, başan şansınız yok. Çünkü dağınıklık sizin de, halkın da belini bükmeye devam edecek. Iktidann yaptıklan karşısında siz de çaresiz kalmıyor musunuz? Geçirdikleri birkaç yasanın Anayasa Mahkeme- si'nde iptalini sağlamak yeterti bir başarı mıdır? Ya icraatları! Onu nasıl önleyeceksıniz? Şimdılik sağlam, tam güven veren bir Cumhurbaş- kanımızvar. Amaşimdilik... Üç yıl sonra o da yok. Üç yıl sonrasını görebiliyor musunuz? Recep Tayyip Er- doğan cumhurbaşkanı, Abdullah Gül başbakan. Kanım donuyor inanın. Siz rahat mısınız? Anayasa Mahkemesi'nin üyelerini de bir bir değiştirecekler, YÖK üyelerini de... Bütün kuruluşlann yöneticilerini de... Askerleri ken- di çizgilerine çekmenin, etkisizleştırmenin planlannı da göremiyor musunuz? Sizin bunları önlemek için bir planınız var mı? Ye- rel seçimlerde iktidan halkın uyarması için nasıl ça- lışma yapıyorsunuz? Bir halka bu kadar kötülüğü re- va görmeyin ne olur! Geceleri yatağınıza girince ra- hat uyuyabiliyor musunuz? Üç beş yıl sonrasını düşündükçe benim uykulanm kaçıyor. Benimki bir çığlık. Duyun bu çığlığı. Benım gibi düşünen çevremde o kadar çok insan var ki. Uzerimizdeki ölü toprağını kaldırmanın yolu herkese kucak açmak. Kırgınlıklan, küskünlükleri bir yana bı- rakmak. Duyun bizi. Lütfen..." SESSIZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku a yahoo.com Türkiye, Kıtle Imha Sılahlannı Önleme Grubu'nda.. Bız KlT'len ımha konusunda daha deneyımhyiz aslmda! Hamamdaki cinler, okuldaki filmler Antalya'da ÇağJayan Lisesi'nin sü- per lıse bölümünde din dersi öğretme- nı Salih Kaya'nın, öğrencilen kütüpha- nede toplayıp lıderleri "Harun Yahya" takma adını kullanan bir dinci grubun hazırlattığı fılmleri izlettiğini ve filmde çıplak yıkanmanın meleklerle cinler insanları gördüğü için günah oldu- ğunun anlatıldığını yazmıştık. Din küttürü ve ahlak bilgisi dersi öğretmeni Salih Kaya'nın avukatı Ib- rahim Aydın'dan açıklama geldi. Avukatı, Kaya'nın "dinimizde akla yatmayan bir şey varsa, orada bir yan- lış veya hurafe vardır" görüşünü sa- vunduğunu ve derste "elbiseyle yıka- nın melekler sizi görür" demediğini açıkladı. Zaten biz de söz konusu yazımızda böyle bir ifadeye yer vermemiştik. Bu ve benzeri ifadelerin öğrencilere gösterilen filmde kullanıldığını belirt- mıştik. Din dersi öğretmeninin avukatı Ay- dın, kütüphanede gösterilen filmin ise ders konusu "evrenin yaratılışı" oldu- u için "bing-bang teorisi" ile ilgili ol- uğunu ve bunun da "zümre öğret- menler kurulu"nun karanna dayan- dığını ve filmde cinler ve melekler ne- deniyle örtülü yıkanılması gerektiğin- den söz edilmediğini açıkladı. Demek ki konuyu bize yansıtan öğ- renciler, filmı okulda değil sinemada görmüşler! Bu konuya en doğru açık- lamayı "zümre öğretmenler kurulu" ka- ranna bakarak Antalya Milli Eğitim Mü- düriüğü getirebilir. Yerinden Yönetim SÖNMEZTARGAN Yerel yönetim seçimleri 28 Mart 2004 tarihınde yapılacak. Şurada topu topu üç ay gibi kısa bir zaman kaldı. AKP'nin yerel seçimlerie ilgi- li çalışmalara çok önceden başladığına ilişkin duyumlar alınıyor. lllerde, ilçelerde, bel- delerde gösterecekleri beledi- ye başkanı adaylannı eğittik- lerini, seminerler verdiklerini gazete haberierinden öğreni- yoruz. Anlaşılan o ki AKP yerel yö- netim seçimlerine yönelik cid- di bir hazırlık içinde. Merkezi yönetimde, siyasal erkin ba- şında olmanın da avantajlannı kullanarak genel seçimlerde elde ettiği başarıyı yerel yöne- timlerde elde edeceği başan- larla taçlandırmak istemekte- dirier. Kabul etmek gerekirse siya- sal erklerin rahat olabilmeleri- nin, her alanda güç göstere- bilmelerinin olmazsa olmaz koşullanndan biri de yerel yö- netimlerde de egemen olmala- nndan geçer. Gerek merkezi, gerekse yerel yönetimlerde üs- tünlüğü elde tutamayan erkler zamanla erimeye mahkûm- durlar. Anımsanırsa 80'li yıllar- da siyasal erkte üstünlüğü uzun yıllar elinde tutan ANAP'ın yükselme eğrisinin tersine dönmesi, 1989 seçim- lerinde yerel yönetimlerdeki üstünlüğü ülke ölçeğinde SHP'ye kaptırmasıyla başla- mıştı. Bunun tersi de olasıdır. örneğin 1989 yerel seçimle- rinde üstünlüğü elinde tutan SHP'nin bu başanyı merkezi yönetime, siyasal erkte taşıya- mamasının temelinde, yerel yönetimlerdeki başansızlığı yatar. O tarihlerde SHP'nin elinde tuttuğu yerel yönetim- lerde iyi bir yönetim modeli sergileyememiş olmasına bir de yolsuzluklar ve skandallar eklenince genel seçimlerde yenilgi kaçınılmaz olmuştu. Gerçekten de yerel yönetim- lerde gösterilen başan ya da başansızlıklar siyasal partilerin barometreleri gibidir. Çünkü insanlann birebir ve günlük hizmet aldıklan en temel yö- netsel birimler yaşadıklan köy, kasaba, ilçe ve illerde beledi- yelerdir. Yerel yönetimler halkla yö- neticilerin sürekli yüz yüze ge- lebildikleri, toplumsal örgütler- le kent yönetiminin iç içe ola- bildikleri yönetsel örgütlenme- ler olduklan için bunlara "ye- rinden yönetim" de denilmesi uygun düşer. öte yandan be- lediye meclisine seçilen üyele- rin her an kent halkı ile birlikte ve onlann içinde yaşıyor olma- sı nedeniyle merkezi parla- menter dizgeden işlevsel ola- rak ciddi farklılıklar içerir. Ger- çi belediye meclisleri yasama organlan değillerdir, amakent- sel kararlann üretilmesinde ve uygulamasında daha etkin or- ganlardır. Yerel yönetimler bir ülkede demokrasinin kökleşmesinin de en önemli ayaklanndan bi- ridir. Bizdekı bugünkü duru- muyla birçok eksiklikleri, yasal boşluklan olsa bile toplumsal yaşamın gerek ekonomik, ge- rek politik ve hatta ekinsel alanda en güçlü altyapısı yerel yönetimlerde oluşmaktadır. Böylesi bir yönetsel örgütlen- meyi muhtarlık dizgesi ve il idare meclisleriyle birlikte dü- şündüğümüzde yerel yöne- timler konusunun ne denli önemli ve dirimsel bir alan ol- duğu gerçeği daha iyı ortaya çıkar. Yerel yönetimler ekonomik açıdan da büyük kaynakların devindiği çekim merkezleridir. Bir ülkede yapılan toplam ya- tınm ve tasarruflann yanya ya- kın bölümü, yerel yönetimler eliyle yapılmaktadır. önümüz- deki 25 yılın tüm gezegenimiz- de kentleşme yılı olacağı, baş- ka biranlatımla kırsal kesimde yaşayan nüfusun yüzde 80'inin bu yıllarda kentlerde yoğunlaşacağı varsayımından yola çıkılırsa buraların büyük yatınmcılar için bulunmaz bir pazar olacağı açıktır. Bu ne- denledir ki uluslararası tekeller ve parasal oligarşi, gözünü dünye kentlerine dikmiş, bu- ralara yapılacak dev yatırımla- nn (metro - altyapı - enerji - ge- nel ulaşım - beslenme - sağlık - eğitim - kent yenilenmesi) ihaleleri için planlar yapmak- tadır. Bunlar içinde çok önemli ve sinsi butduğum bir planın bil- gisini okuıiarla paylaşmak is- terim. Adına Yeni Dünya Dü- zeni ya da küreselleşme dedi- ğimiz emperyalist politikanın yeni sömürü alanlan içinde ilk sırayı artık kent yatınmlan al- maktadır. Başka bir anlatımla yatınm ve harcamalann boyu- tu ulusal ölçekten bölgesel ya da kentsel ölçeğe doğru kay- maktadır. Bu nedenle emper- yalist strateji uzmanlan tarafın- dan yetkilerin merkezi yöne- timden yerel yönetimlere kay- dınlması için politikalar üretil- mekte, senaryolaryazılmakta- dır. Çünkü yetkilerle donatılmış bir yerel yönetimle pazariığa otuımak ve anlaşmak devlet politikalarıyla uğraşmaktan hem kolay ve hem de daha pratik bulunmaktadır. Yine uluslararası finans odakları, dünyanın birçok kentine bü- yük krediler sağlayarak bunla- n da kentsel ölçekte borç sar- malına sokarak kendine ba- ğımlı kılmaktadır. Bu sarmala Türkiye'de Istanbul da dahil birçok büyük kentimiz girmiş durumdadır. Yazımızda özetle söylemek istediğimiz şu: Bundan böyle Türkiye'de siyasal erkin başı- na gelmek yerel yönetimlerde- ki başanyla doğru orantılı ola- rak gelişecektir. Bu gerçeği göremeyen siyasaların, siya- sal erkin başına gelmeleri de artık pek olası görünmüyor. Ama ne acıdır ki AKP dışın- da ve özellikle solda, bu ger- çeğin görüldüğüne ilişkin bir belirtiyi de henüz görmüş değiliz. ÇÎZGÎLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaracicı mynet.com H A R B İ SEMtH POROY semihporoy(d yahoo.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MISTAFA BÎLGÎIS SİSARA LOBİSÎNİN KARŞI K/AMPANYALARI SONUCU ST.ĞARAYA •BAŞLAMAYASI PAZAR PAYINI 6ENİSLETME ÇALIŞMAMIZ İÇİN HAZIRIANAN AFIŞ CALIŞAAAMIZI ONAYINIZA SUNUYORUM SEV&ÎIİ DOSTLARIM ...EMZIK'TE DEVRIM s ONBIR (11VE OTOBLSTEKİLER KEMAL IRGESÇ kjjrgenc(q yahoo.com AIİZ A0/A/ il TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23 Arahk unctc.nuantaz-arikan.com JAPON MİUTARİZMİMN LİDERİ İDAM EDİLİYORl JAPONV4 raro t/'be/a' 4s/L*e#K ÇiKl'i İŞ&ALl SHe/>S/A/a4 ÖHSMLl SÖ- £ TOTO, 1339'LEepE GEAIEL , SOUSA D/4 S/IVAŞ BAK4H/ OlMt/Ş TU. y*pr>£/ A/ZDIMDAN, Ûİ-KES/ TESL/M Ot-UtJCA, , OfJCJ ÖLIİM C£- Türkiye Gazetecıler Cemıyetfnın yaynladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ılışkın raporlanyla, araştırmalarıyla, koşe yazılarıyla, tarafsız haberlerıyle sıvıl toplumların gazetesi. Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212.511 08 75 GERİ KALMIŞLIĞINPANZEHİRİKÜLTÜR, KÜLTÜRÜN ZEHİRİKORSAN KİTAPTIR' Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV Mahkeme Neden Bağdarta?Amerika geçici, bölgesel, savcısıyla yargıçlannı kendinin bir çeşit atadığı, kendine bağımlı ve ka- rannı önceden bildiği "mahkemelerden" yanadır, eğer böyle kuruluşlara mahkeme denebilirse, Ni- karagua'nın ABD'yi şikâyetini ele alan Uluslarara- sı Adalet Divanı VVashington'ı suçlu bulunca (1984), ABD yönetimi bu mahkeme karannı tanı- madığını ve kendini onunla bağlı saymayacağını hemen açıkladı. Oysa, bu divanın (Amerika tara- fından da imzalanmış olan) statüsü BM antlaşma- sının aynlmaz parçasıdır. ABD Yugoslavya ve Ru- anda için Güvenlik Konseyi eliyle kendi dilediği bi- çimde geçici ıki mahkeme kurdurdu. Irak için de ya bu yoldan ya da işgali altındaki bir toprakta kendinin getirip iktidara oturttuklan marifetiyle bir mahkeme peşinde. Bağdat'ta mekân olarak bir müze salonu bile seçilmiş. Bush, daha mahkeme kurulmadan "en ağır ceza" sözü ediyor. Zaten, Bush'un daha önce valı olduğu Texas idam ceza- larında "dünya şampiyonu"dur. Akli dengesi bo- zuk olanlan ve buluğa ermemiş çocuklan da idam eder. Saddam için Güvenlik Konseyi karanyla geçici bir mahkeme kurulmasını, ABD Dışişleri Bakanlı- ğı daha 1999'da gündeme getirmişti. Amerika'da yaşayan ve VVashington'ın yılda 90 milyon dolar ve çeşıtli desteklenyle beslenen Baas muhalifleri gru- bunun, 29 Ekim 1999 tarıhli New York toplantısın- da konuşan (ve bu işe bakmakla görevli) Büyükel- çi D. J. Scheffer böyle bir mahkemeyi aynntılı ola- rak önerdi. 11 Eylül 2001 terörist saldınlanna da- ha iki yıl vardı ve Beyaz Saray'da Clinton oturu- yor, Haiti'ye askeri müdahalede bulunuyor ve eşi Hillary ile Monica tartışmalannı yapıyordu. 1999'daki Clinton çizgisi Amerika ile Israil'in raha- tını kaçıran Saddam'ı ve çevresini Güvenlik Kon- seyi şemsiyesi çerçevesinde cezalandırmaktı. 11 Eylül'den sonra, 27 Şubat 2003'te Pennsyl- vania'dan C. Weldon'un başını çektiği bir grup ABD Kongre üyesi, gene Saddam'ı ve Baas ileri gelenlerinı muhakeme etmek için bu kez "ulusla- rarası" nitelikte bir BM mahkemesi önerdi. Oysa, sürekli bir Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) 1 Temmuz 2002'de resmen kurulmuş. Amerika yö- netimi de buna şiddetle cephe almıştı. Bu tavrın hemen ardından başka bir genel mahkemeye onay vermesi olanaksızdı. öneri daha başında öl- dürüldü. Madde 5'te yer alan yetki kapsamı için- deki "saldırı suçu "ndan ötürü ABD'yi de teorik olarak sıygaya çekebilecek olan, isterse herhangi bir davaya (M. 17 çerçevesinde) el koyabilen ve za- ten kurulmuş olan UCM'yi sabote ederken, bir başkasını önermek, olacak şey değildi. Yürütme ile yasama arasındaki gerçek "kuvvetler ayrı- m/"nda olur ama Amerikan anayasal sisteminde lafta kalan bu ilke aslında işlemiyor ki! İç ve dış hu- kukta "denetleme ve denge" kavramını ayaklar altına alan Amerika'dır. Amerika kendinin (hele işgali altındaki toprakta) kurduracağı, yöresel ve geçici mahkemelerie sınır- lı kaldı. Yargı konusunu da tam egemen olduğu "kendi bahçesinde" tutmak istiyor. Orada her aşa- masında ne isterse o olacak. Başka ülkelerin uy- masını istediği ilkeleri tanımaktan kendini muaf sa- yıyor. Bunun önemli bir sonucu Uluslararası Ada- let Divanı'nı da, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni de zayıflatmak, hatta anlamsız noktaya itmektir. O- nun için daha iyi. VVashington taraf olduğu konu- larda hem savcı, hem yargıç olmak istiyor. VVashington'ın bu tek yanlı, yani yalnız muhalif- lerinin kendine en uygun yerde ve gene kendinin seçtiği savcı ve yargıçlarca muhakeme edilmele- rinı ve peşinen ilan ettiği cezayı garanti eden res- mi tavırtannı görmezden gelemeyiz. 1945-46 Nürn- berg Savaş Suçlan Mahkemesi'nde Amerikan sav- cısı görevinde bulunmuş olan B. B. Ferenez'in ABD Kongre üyelerine açık bir mektubu var. Bu tek yanlılığı eleştirerek diyor ki: "Amerika savaş suç- lulannı muhakeme etme ilkesine sırt çeviriyorf!)" Amerika, dönüşü yokmuş gibi görünen yolda iler- ledikçe kendini ve hepimizi içinden çıkması çok zor bir deliğe sürüklüyor. Bu, Saddam'ın içinde yaka- landığından daha pis bir delik. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlı ordusunda se- fer sırasında- ki olaylann günü gününe yazılıp belge- lendığı defter. 5 2/Yapayreçi- 6 ne verniği ve -, tutkalı üreti- mınde kulla- 8 nılan billursu 9 toz... Gerçek- te yeri olmayıp zi- hinde tasarlanan. 3/ 1 Tahıl kuyusu... Eski Mısır'da güneş tann- 3 sı. 4/ Koyunlarda ve danalarda görülen 5 tehlikeli bir hastalık. 5/ Nâzım Hıkmet'in bir oyunu... "Vur- 8 gun" anlamında ar- 9 go sözcük. 6/ Saplı tencere. 7/ Sığınn altı aylık- tan bir yaşına kadar olan yavrusu... tskambilde koz. 8/Genellikleüstükapalı pazar yeri... Birbil- giyi gösteren simgeler sistemi. 9/Akıl... Istavrit balığının küçüğü. YUKARTOAN AŞAĞIY4: 1/Köy evi ya da köy görüntüsü veren... Derviş se- lamı. 2/ Sınır nişanı... Tarlayı sürerek dınlenme- ye bırakma. 3/Köklerinden safranı andıran boya- h bir madde çıkanlan, yapraklan sivri uçlu, çicek- leri san renkte bir bitki. 4/ Anayurdu Amerika olup son yıllarda yurdumuzda da yetiştirilen bir cins ceviz ağacı. 5/Bir şeyin temelini oluşturan... "Örneğin —- içiyoruz, içimize bir karanfil düşü- yor gibi" (Edip Cansever). 6/Kuzey Amerika Kı- zılderililerinin inandıklan doğaüstü güç... Müs- tahkem yer. II Genişlik... Büyük piliç. 8/ Mek- ke'nin doğusunda, hacılann arife günü toplan- dıklan tepe. 9/iyi terbıye edilmemiş vahşi binek hayvarn... Kuyruksokumu kemıği^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear