22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MOITAZ SOVSAL Karşıtlık Birlikteliği YEREL seçimler yaklaştıkça, birtelaştıraldı Tür- kiye'yi: "AKP genel seçimde aldığı oy oranını da- ha da artıracak. Oysa, laik cumhuriyet karşıtı bir parti bu. öyle olmayan partiler ise, tam bir dağı- nıklık içinde. Dolayısıyla, onlar bir araya gelip bu gidişi durduracak ortakJaşa bir şeyler yapmalıdır- lar." Böyle söylenince, ister istemez ardından bir yı- ğın soru da gelir. Birincisi, "karşıtlık" tek başına yeterli mi? Eğer AKP, laik cumhuriyete gölge düşürdüğü ileri sürü- len söylemleriyle iktidar olabildiyse bunun neden- leri üzerinde düşünmek gerekir. En azından, laik cum- huriyete yandaş olduklan söylenen partilerin niçin iktidar olamadıklan sorgulanmalıdır. Varılacak so- nuç, enınde sonunda, laikliği korumanın, sadece sözle değil, özellikle ekonomik ve sosyal boyutla- n bulunan politikalarlasağlanabileceğidir. Biryan- dan "laik cumhuriyetçiyiz" deyip bir yandan da o cumhurıyeti zayıflatacak politikalarla, kamu variık- larını talana açmak, halk yığınlannı yoksulluğun, eşitsizliğın, dengesizliğin, iç ve dış sömürücülü- ğün insafına terk etmek olmaz. Böyle düşününce de, yerel seçimlerdeki AKP karşıtlığının, rastgele de- ğil, bu konularda en azından bir ortak paydası olan "ortanın solundaki" partiler arasında olabileceği so- nucuna vanlır. I " kincisoru, bu birlikteliğin "ne/ç/n"yapılacağıso- rusudur. Söz konusu olan, bir genel seçim değil, yerel se- çimlerdir. Yerel seçim ise en başta belediye baş- kan adayı olmak üzere, yerel meclisler ve yönetim- lerde "kişi"ve "kişiler" sorunudur. Dolayısıyla, kas- tedilen, herhalde, yerel olarak ve yine yerel ortak kararlarla, AKP adayının ve adaylannın karşısına bir- likte desteklenecek aday ve adaylar çıkarmaktır. Ama onlann, yerel saygınlık ve beğeniliriik yanın- da, laikliğin savunuculuğunu bütün ekonomik ve sosyal boyutlanyla benimsemiş kişiler olması ge- rekecektir. Uçüncü soru, kuramsal olarak CHP'den başla- yıp solun en ucuna kadar uzanan ve böylesi- ne somutlaştırılarak belirlenmiş bir "ortak pay- da"nın bulunup bulunmayacağıdır. Konu, yerel değil de genel olsaydı, böyle bir so- runun yanıtı "tepede elbet bulunamaz" olurdu; çünkü, o yelpazenin içinde laikliği, özellikle de onun ekonomik ve sosyal boyutlannı çeşitli biçimlerde anlayan partiler var. Ayrıca, ad zikretmeden de, cumhuriyetin temel nitelikleri konusunda bile fark- lı sesler çıkaran partilerin olduğu da biliniyor. Do- layısıyla, tepede, en fazla şu yapılabilir: Bu konu- ya ilişkin olarak partilerin yerel örgütlerine yerel çapta yetki vermek ve sadece kişilikleri konusun- da ortak anlayışa vanlmış adaylann ortaklaşa des- teklenebileceğini belirtmek. Yani, kişilere ilişkin böyle bir ortak yerel anlayış yoksa, yerel örgütleri birlikteliğe zorlamayan bir yan yana geliş. Yalnızca "karşıtlığa dayalı" bir birliktelik ancak bu kadar olur. Tüberküloz, Halk Sağlığı ve Etik... Tanı'nm konduğu, ama tedaviye başlanılmamış olan dönem, halk sağlığı için son derece önemlidir. Tüberkülozlu hasta bu dönemde (ve daha önceleri de) bakteriyi başkalanna bulaştınr. Prof. Dr. Ayşe KAYPMAZ tst. Üni. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı T oraks Derneği tara- findan Istanbul Lütfı Kırdar Kongre Mer- kezi'nde (13-15 Ka- sım2003'te) "Tüber- küloz ve Kontrotü" sempozyumu düzenlendi. Toplantıda tüberkü- lozun küresel durumu, laboratuvar tanısında yenilikler, tedavisi, halk sağlığı açısından önemi ve kont- rolü, yayılmayı artnran etkenler, çe- şitli ülkelerden davet edilen uz- manlann kendi ülkelerindeki tü- berküloz yaygınlığ] ve kontrol için neler yaptıklan detaylı olarak tar- tışıldı. Bu başanlı sempozyuma yurtiçi ve yurtdışından 440 bilim adamı ve hekim katıldı. Tüberkülozun sosyal bir hasta- lık olduğu kabul edilir. Tarih bo- yunca pislik, fakirlik, zayıflık ve sarhoşlukla bağdaştınldığı bilin- mektedir. Türkiye'de Cumhuriyet Kuruluş De\Tİ'nden beri sürege- len Verem Savaş Derneklen'nın üniversitelerin. göğüs hastalıkla- n hastanelerinin ve tüberküloz kontrol merkezlerinin özverili ça- lışmalanyla 1970'lerdemınimum olan vaka sayısı bugün yılda en az 20.000 yenı hasta sayısıyla karşı- mıza çıkmaktadır. Bu sayı sadece Verem Savaş Dernekleri'nin veri- lendir. Tüberküloz Türldye'de "Bfl- dirimi zorunlu hastahldar" lıste- sindedir. Herhekimin bulduğu ye- ni vakayı bıldirme zorunluluğu ol- masına rağmen bildirim çok iyı ışlememektedir. Dünya nüfusu- nun üçte bin tüberküloz basili ile karşılaşmıştır. Bunlann yüzde 5- 10'u hayatlannın herhangi bir dö- neminde tüberküloz hastahğına yakalanırlar. tmmün sistemi za- yıf olan kişilerin (AIDS'liler gibi) tüberküloza yakalanma riski çok daha fazladır. Heryıl dünya nüfu- sunun yaklaşık yüzde l'i ve her sa- niyede dünyada bir kişi tüberkü- loz ile infekte olmaktadır. Tüm dünyada her yıl 8 milyon yeni va- ka ve 3 milyon tüberkülozdan öKim görülmektedir. Tüberkülozun tanı, tedavi iz- lenmesınde (takibinde) sorumlu- luk pek çok kişiye düşmektedir. önce tanı'yı mikroskopta koyan bakteriyoloğun görevini belirler- sek, boyanan preparat normal ışık mikroskobunda bir iki dakika de- ğil, en az yirmi dakika arastınlma- lıdır. Özel yöntemlerle ise daha kısa sürede bakteri görülebilir. Pre- paratta bakteri görülürse ve has- tada röntgen bulgulanyla da tüber- küloz düşünülüyor ise hekim bak- terinin besıyerinde üremesi için gerekli olan en az üç haftayı bek- lemeden hemen tedaviye geçecek- tır. Balgam ya da uygun materya- lin ekimi Löwenstein-jensen be- siyenne dikkatlice yapılmalıdır. Tüberküloz bakterisini bu besiye- rinde üretmek hâlâ pek çok ülke- de "gold standarftır. Ucuzdur. Tüberküloz tanısında daha çabuk sonuca vanlabilen moleküler dü- zeydeki çalışmalar ve üç haftadan daha kısa sürede basilin üretildi- ği besıyerleri de vardır. Bunlann ücretlen şimdilik ıstenilen düzey- de değildir. Yurdumuzda tüberkü- loz tanı ve tedavisi Verem Savaş Dernekleri taraftndan ücretsiz ola- rak yapılmaktadır. Ülkemizde 272 Verem Savaş Dispanseri ve bu ku- rumda çalışan 3000 sağlık görev- lisi vardır. Sağlık ocaklan ise pe- nferde halka ulaşabilen tek sağlık merkezi olmalan nedeniyle tüber- küloz tedavi ve takiplerinin sağ- lık ocaklannda da yine ücretsiz uygulanması önerimizdir. Tanının konduğu, ama tedaviye başlanılmamış olan dönem, halk sağlığı için son derece önemlidir. Tüberkülozlu hasta bu dönemde (ve daha önceleri de) bakteriyi başkalanna bulaştınr. Ve bu ara- da etik işin içine girmektedir. Has- tanın hem kendine hem de birlik- te yaşadığı ailesine ve çevresine karşı sorumluluğu ortaya çıkmak- tadır. Tüberküloz bakterisi solunum veya nadiren sindirim yolu ile bu- laşır. El yıkama alışkanlığı ülke- mize yerleşmemiştir. Avuç içine öksürme (hatta yere tükürme) yay- gındır, ele öksürdükten sonra her- hangi bir dost karşılaşmasında el sıkışma olağandır. Bakteri ile in- fekte olmuş bu el mikrobun öbür kişilere bulaşmasını sağlayan ba- sit bir hijyen bilgisizliğidir. Yahut da direkt öksürükle damlacık en- feksiyonu ile bulaşma gerçekleşir. Tıp fakültesi son sınıf öğrencile- rinden birinin otobüste elinde rönt- gen filmleriyle öğrencinin yüzü- ne karşı öksürerek göğüs hastalık- lan binasının hangisi olduğunu soran otobüs yolcusundan enfek- te olduğunu anımsanm. Erişkin- lerde bu bulaşma riskinin yüzde 5- 10, adölesan çağda 15, 1-5 yaş arası yüzde 24 ve bir yaştan kü- çük çocukJarda riskin yüzde 43 'e çıktığı sempozyumda bıldirilmiş- tir. Bu bilgilerin ışığı altında yeni bebeği olan ailelerin bakıcı olarak evlerine aldıklan kişilerde, çocuk yuvası ve kreşlerinde çalışan gö- revliierde tüberküloz yönünden tarama yapılması zorunludur. Pas- törize olmamış, çiğ tüketilen süt ve süt ürünleri de, tüberküloz ba- silinin sindirim yoluyla bulaşma- sına neden olur. Tedavi Hastaya tam konduktan sonra sıra tedaviye gelir. Tedaviyi üstle- nen hekimin sorumluluğu önem- lidir. Eğer hasta sanatoryum gibi bir tedavi merkezinde yatmıyorsa ilaçlannı düzenli içmemeriskivar- dır. Hekim hastası ile tedavinin önemı hakkında uzun süre konuş- mah ve ona bilgi vermelidir. Bak- terinin hücrelerin içinde ürediği- ni ve yapısı nedeniyle verilen ilaç- lann sabırla uzun süre alınması gerektiğini, evinde birlikte yaşa- dığı ailesine, çe\Tesine bulaşma riskinin fazla olduğunu, bu ne- denle etik olarak önce kendisini sonra yakınlannı koruma arzusu- nun olması gerektiği anlahlmalı- dır. tyi niyetle başlanan tedavile- rin bir kısmı maalesef yanm bıra- kılmaktadır. Çünkü hasta ilaç iç- mekten bıkmaktadır. Tedavi kesi- lince dirençli tüberküloz bakteri- leri oluşmakta, bu da daha önem- li sorunlara yol açmaktadır. Son yıl- larda I50'den fazla ülkede kulla- nılmaya başlanan "DoğrudanGö- zetimB Tedavi Strateüsrne (DGTS) Türkıye 2002 "de başlamıştır. Bu stratejideflaçhastaya görevtibir ki- şi tarafindan düzenh' olarak veril- mektedir. Bu. hekinu hemşjreya da aileden biri olabiür. Komşu ülke- lerimizden Bulgaristan 2000, Hır- vatistan 2003, Romanya 1998, Bosna-Hersek 1992'de *DGTS*yi uygulamaya başlamıştır. Bu ko- nuda başan çizgisini ilk yükselten Feru olmuştur. Tüberküloz teda- visinde çözüm, rutine geçirilerek "DGTS" uygulamasıdır. Yalnız burada en önemli nokta hastaya dü- zenli olarak ilacın kımin tarafin- dan verileceğidir. Toplantıda Fas Toraks Derneği 'nden Prof. Dr. Z. Bouayad, hastaya görevli hemşi- relerin ilaç verdiğini ve yoksul olan kırsal kesim halkının da iti- razsız ilaçlannı içtiklerini bildir- miştir. Bosna Toraks Derneği Baş- kanı Prof Dr. ZehraDizdarevîc'in önerisi ise kanımızca en uygun göriiştür. îlaç içirme görevı hasta- yı en çok seven yakınına veril- mektedir. Sevgi ile yapılan bu ça- hşmanın başanlı olduğu Dr. Diz- dareviç tarafindan da vurgulan- mıştır. Sempozyumda bir kahve arasında kulak misafiri olduğum genç doktor arkadaşlanmın, has- tama ilaç saatin geldi diye telefon ediyorum, mesaj çekiyorum gibi iyi niyetlerinin tedavide başanlı olabilecegi kanısında değilım. To- raks Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Kocabaş ile Prof. Dr. Eyüp Sabri Uçan'ın sempozyum önce- si gönderdiklen e-maılde "Tüber- küloz kontrohı" sözcüklerini "Ve- rem Savaş" sözcükleri yerine kul- lanılmasını önermişlerdir. Kanı- mızca verem tüm Türkiye'de iyi bi- linen bir hastalık ismidir. Halkımızm romanında, şiirin- de, şarb v e türküsünde, sevgisin- de, aşkında kullandığı sözcük ve- remdir. Toplumumuza çok iyi öğ- rettiğimiz verem sözcügüne kar- şı, tüberküloz sözcüğünün şimdi- lik kullanılmamasını öneririm. Böyle başanlı sempozyumlar di- leklerimle. PENCERE Fransa Korktu mu?.. Çıldındı ıtıı?.. Hikmet Bila'nın dünkü yazısının başlığı: "Fransa korktu". , Bila soruyor: "Ne oldu da Fransa, (türban sorununda) o meş- hur Kopenhag kriterlerinin ruhunu ıskalayıp 1789'un ilkelerine sanlmak zorunda kaldı?" Evet, Fransa türbancılara 'dur' dedi. İki dinci gazetemizde Islamcı kardeşlerimiz ha- beri manşetten şöyle verdiler: "Fransa çıldırdı". Acaba Fransa neden korkmuştu?.. Neden çıldırmıştı?.. • Hikmet Bila olayı ayrıntılanyla açıklamış, tür- ban yalnız bir örtü değil, bir yaşam biçimini ser- giliyor. özel hayata kanşılmaz; ama, kamu düze- ninde durum başkadır; Aydınlanmacı Avrupa bu konuda gerekli önlemleri alıyor. Fransa '1789Devrimi'r\ir\ ruhuna bağlıdır, Cum- hurbaşkanı Chirac'ın duyarlığı bu gerçeği vurgu- luyor. Ama, sorulabilir: • Koskoca Fransa'da 5 milyon Müslüman var.. • Türbancılar Fransa'da ne ıktidara geçebilir- ler.. • Ne devletin laik niteliğini degıştirebilirler.. • Ne Hıristiyan bir toplumda Islam şeriatını ül- kenin hukuk düzenine dönüştürebilirler.. • Ne dinci bir rejimi dayatabilırler.. Peki, Fransızın telaşı ne?.. Demokrasi duyarlığı bu!.. • Türkiye'de bir başka durum var: • Bizde Aydınlanma'nın tarihsel odağı 1789 yı- lı değil. 1923 tarihsel zamana göre çok yakın.. • Türkiye'nin yüzde 99'u Müslüman; bu ortam- da şeriatçılık aldı başını gidiyor.. • Komşumuz Iran şeriatla yönetiliyor; kadın ikinci sınıf insan.. • Türkiye Islam coğrafyasında demokratik ve laik tek ülke ve topun ağzında.. • Camileri kışla, minareleri süngü, müminleri as- ker saydığını söyleyen bir imam Başbakanlık kol- tuğunda oturuyor.. • Devletin laik niteliğini değiştirmek isteyen din- ciler Türkiye'de iktidara tırmandılar, devletin için- de fink atıyorlar.. • Fransa'da dinci rejim tehlikesi yok.. • Türkiye'de var. • Fransa türbanı yasaklayarak demokrasiyi koru- yor... Ne biçim Fransa bu?.. Ne biçım Avrupa?.. "Avrupa 'da askerli MGKyoktur" diye Avrupa'yı örnek alan dincilerimız ve entellenmiz türbanda niçin Avrupa'yı örnek almıyoriar?.. İ « ; t P m p H İ n İ n İ 7 P<;kİ m n h İ I \ / A n i 7 l a l a l i m l Ş' m d '. evinizdeki eski mobilyayı, çok rahat İstikbat ürünleriyle, I b l t J m e U i g i n i Z ebKI m O D I i y a m Z I d i a i i m ! r a h a t r a h 3 t deqjstirme fırsatı var! Markası ve modelı ne olursa j A * • t_ I ' * IStlKDal I rahat rahat değiştirme fırsatı var! Markası ve modelı ne olursa olsun, istemediğinız eski mobılyanızı, iade bedeli karşılığında evinizden alıyor, istediğiniz yeni istikbal ürününü, indirimli olarak evinıze teslım ediyoruz. Eski mobilyanız yoksa, cazip ödeme koşullarından yararlandırıyoruz, İstikbal'e gelin. Hayatınızı "rahatlıkla" değiştirin. nahatlıkja deöistipin! DEĞİŞTİRME İADE BEDELİ • T OEĞİŞTİRILECEK ÜRÜN , OTUtMA ffiUBU VE KÖŞE TAKIMI VATAK ODASITAKIMI : VEMEK ODASI TAKIMI KOLTUK TAKIMI : 6ENÇ ODASI ; VtTRÎN YATAK4BAZA KAMEPE S TY KOlTUSü NAKİT 125.000.000 150.000.000 150.000.000 150.000.000 80.000.000 70.000.000 60.000.000 50.000.000 TAKSITU İU12I 15İ.0O0.0O0 185.000.000 185.000.000 185.000.000 99.000.000 8i.000.000 74.000.000 «2.000.000 İStİKİHll -»CKAMPtONGCNÇOÖASI'SAP'i^; vE = -» HfTtr YATAK 00A5I /15 KAPIUJ YEW www.istikbal.com.tr •O>w»C Etto. PopuKr (Kanepe M«ksı Takım Oturmt Gruplan) MMcar TV Koftuğu. H*g«w Kaneoe. Tren* L-teay*e PtaOgeTekU Kor^ık ar _- zt L_wnr-ıa KoHuAu OrierK Tefcln* Lobı tefonn Tefctı Arema Bener ttodeo Rı O w « i B«Ff. <>*en Uz«nma Ko«n«U a Opbmum, Tıngo. *oung Styte AJı» Sopei- St«rxttrt t « vç çft kfŞilık ftek-rtra) yatafciar Gaiafc». CNarr>won V«jk Oöaian Nmtaljc V * ı a turr Ev Tetan* w S«tw* ÛnjnleO »ğıjıfr u o w m *vnda<»' **lad« otğ»jtınVcw t#un gn^tarma ı« KTCTI tdmrı urune göre fart:lılık görte">- JJ AJrr^ca* y«r« un^ı»' tacte bedet (leğaîmletek «fcı urur ın «Oe Moetınöcn yuksefc «e «KJ unjnun i*c*e Deddı c u t a*rt*f*. b) Alırvacaiı y«fv urunK^ ade bed**ı. beAötın urunun ı*oe bedelınden tk^ûk IM. 1 « K « ywv ururn»ı ade bedef-«*s afcf^fa* cie^ıpt^ne y*p-*ır • Te* kşıhk /«laiVİMZa dc^şonne «de« f\adft Memeierte 40 mılyon. Lrtsrtlı &deme4*rde 49 m * v oftfcrsii* »»tak/baja deâ«TTn« 60'nlyon !*kst* âdemeUvde M 74 W#yon TL dif Oturma grjotarı ve t&t* takmlarıroj ı*oe bedeintrtıh «*ten takıma ge« (JeğışA •. gbSOerv »MjinTAmM)EBASUT4MMMP*Wk,11!ZianTMIHNEKNM«5U(ieXK0UJ» LKET1M rt ST» i BEDtLL£Rt PWÖT AUMUUIO* HMttT JR1M BtQQJNO£H TAKSTTlJ MJMJUtDt B£ BX1 U«Üh MX 3OEn îOJ>U* TUTMIDM ÛUŞULÖIOI l KW DRAMLAtMUK) DCÖŞrtOJt RY*TU** TUernjCMCnR, ETMM- LMUNLER) UZER'^tOE âfCEDE^ BfURTMEKSCtfl I 0E&SIM BFPfllPt KAPSAMINDAn UAUMJSU HJBkl 0AH* t*HA BL6I * M LÛTTÎd* BİR STIKBU T^MJU SjtTCSnU I BCDELURL TJRX L1U5IC3NSINCS4 OLJP *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear