22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Yarımlar ve Bütünlük BAŞKA türtü olması zaten beklenmiyordu. Deneyimli politikacıların tahminleri, güvenilir ka- muoyu yoklamalan ve sıradan insanlaria yapılan bü- tün görüşmeler gösteriyordu ki, Kuzey Kıbrıs top- lumu seçimlerde kullanılacak oy bakımından ne- redeyse tam ortasından bölünmüş bir tablo çıka- racaktır. öyle de oldu. Sonuçtaki oranlar ve rakamlar genel olarak şa- şırtıcı değildir. Olsa olsa, Güzelyurt ve Gazimağu- sa gibi belirli seçim çevrelerine ilişkrn beklentiler- de farklılıklar var; ama onlarda birbirini telafi eder nitelikte. Şaşırtıcı olan, taraflann kendilerini böylesine eşit parçalara bölünmüş bir tablonun gereklerine ye- terince hazıriamamış ve tablonun kendi tutumlan üzerine nasıl yansrtılacağını daha önceden derin- liğine düşünmemiş olmalandır. Yalnız siyasal partiler mi? Kuzey Kıbns'ın bütün insanlan böyle bir bölünmüşlük sonrasında kendi tercihleri ile başkalannınkiler arasında nasıl bir sen- teze gerek olduğunu zihinlerinden pek az geçirmi- şe benziyorlar. Orneğin, Annan Planı'nın ateşli yandaşlan pla- nın toplumdaki başka kesimlere nasıl görün- düğünü, onlar için neler getirip neler götürdüğünü yeterince düşünmüşler midir? Oysa, ortaya çıka- cağı önceden belli olan ve öyle de çıkan tablo, ya- rım-yanm görüntüsüyle, tercihiniz plandan yana olsa bile, şimdi toplumun öbür yanını da düşün- meniz gerektiğini, yakın gelecekteki tutumunuzu o yandaki düşünceye göre de ayarlamanızı emret- mekte. Yahut plana karşı çıkanlar, muhalefetin aldığı oy- larda, yalnız plan yandaşlığının değil, günlük eko- nomik ve sosyal konulardaki iktidar başansızlıkla- rının da payı olduğunu zihinlerinden geçirmişler midir? Seçimlerin "plan konusunda" bir çeşit "re- ferandum" niteliği taşıdığını söylemek, ekonomik sorunlara ilişkin olarak sonucu etkilemiş olan baş- ka etkenleri göz ardı etmeye yetmeli midir? Şimdi ortaya çıkan bölünmüşlüğün taraflan şöy- le ya da böyle iktidar koltuklanna oturduklannda, biraz geç de olsa, ancak her konuda toplumun öbür tarafını da düşünmeye başlayarak başanlı olabilirier: örneğin, muhalefetteki kampanyalannı plan yandaşlığına dayandıranlar iktidara gelirlerse plan karşıtlannın itirazlannı hesaba katmak, ikti- dardayken oy yitirmiş olanlar ise eğer yeniden ik- tidar olurlarsa, oy yitirişlerinin plan dışında da baş- ka nedenleri bulunduğunu düşünerek dikkatlerini o nedenlere yöneltmek zorundadırlar. Ama, bu sentezlerin ötesinde, hepsi Türkiye'nin üç "garantör" devletten biri olduğunu, Annan Planı'na dayandınlabilecek olan da dahil, hukuken bütün çözümlerin Ankara'nın onayını gerektirdiği- ni bilerek kendi tercihlerini Anadolu halkının bakış açısıyla uyumlu kılmak gereğini duyacaklardır. Eşit bölünmüşlük, genellikle sanılanın aksine, Anka- ra'nın çözüm konusunda taraflan uzlaştırıcı ve bü- tünleştirici rolünü daha da önemli ve gerekli kılmış- tır. Eğitimde Gidiş Nereye? Sağduyu sahibi herkesin inandığı gibi, ülkemizde yaşanan eğitim sorunu din eğitimi eksikliğinden değil, ezberci eğitimden kaynaklanmaktadır. Bugünkü eğitimin en büyük eksikliği, özgür düşünme yetisi kazandırmaması ve sorgulamadan öğrenmeye dayalı otoriter bir sistem oluşudur. Prof. Dr. tsa EŞME Maltepe Üniversitesi 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AKP Hü- kümeti'nin eğitimle ilgili hedefleri, se- çim öncesinde intemet sitesinde "Nite- likli Eğftün1 ' başlığı aJtında şöyle başlı- yordu: "Yaşadığıınız sıkınulann çoğu- nun kaynağı ve çözümü eğitimde sakbdır. Parti- mizineğitimdeteind hedefi, 'fıkri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesıller yetıştırmektir'. Bu amaçla ül- kemiz insanının. özgür düşünen ve bağunsız ka- rar verebilen. yeniükkre açık, özgüven sahibi. ha- yata otumlu bakabüea probtem çözme yeteneği genşmiş, bifim veteknoloji üretebflen bireyler oJa- rakyetiştnitanekfinisağlâyacakÖDİeınleralmak.'' Herkesin gözünü kırpmadan altına imza ata- bileceği bu hedefleri gerçekleştirmek üzere ara- dan geçen 1 yılda hangi adımlar atılabildi? Hü- kümet kurulur kurulmaz önce Milli Eğitim'de kadrolaşma hareketi başlatıldı. 1000'inüzerinde üst düzey yönetici görevlerinden alınarak bu gö- revlere, dünya görüşlen yukandakı hedeflerle hiç örtüşmeyen, Cumhuriyetin eğitim ilkelenni içi- ne sindirememış elemanlar yerleştırildi. Atanan- lann düşünce yapısını tanıyabilmek için, göreve gelir gelmez gözlerini hanım öğretmenlerin kı- yafetlerine dıken, dinlenme mekânlannda zekâ geliştiren oyunlan yasaklayan, yaptırdığı anket- leri gerekçe göstererek öğretmen evlerinde içki- yi yasaklayan Konya D Mıllı Eğiüm Müdürlüğü'ne atanan kışıyı tanırnak yeterli olacaktır. Türkiye'nin eğitim sorunlannı çözmede 1 yıl- dır hiçbir somut çözüm üretemeyen AKP hükü- metı daha ilk uygulamalanyla gücünü, dinsel eği- timi yaygınlaştırarak öğretim birliği yasasını boz- mayönündekullanmayabaşlarnıştır Bukapsam- da kendisini Öncelikle, 1998 yüından ben öğren- ci sayılan giderek azalan ımam hatip liselerini ye- niden diriltmeye odaklamıştır. Hükümetçe zorla- nan ve 1 yıldan beri üzerinde tartışılan YÖK ya- sa taslağı bu amaca yönelik bir girişimdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nca getirilen son uygulama ile Fen, Anadolu ve Öğretmen Liselerinin konten- janlan yüzde 4-5 oramnda arttınlırken Anadolu imam hatip liselerinin kontenjanlannın yüzde 66 oranında arttınlma karan bu amacın son halka- sıdır. AKP hükümeti, lstanbul 'da gerçekleştirilen terörün yıkıntılan henüz temizlenmeden. dinsel eğitimi yaygınlaştırmak üzere okullarda 365 gün kesintisiz din eğitimi uygulamasını gündeme ge- tirdi. Toplumdan gelen tepkiler ve Sayın Cum- hurbaşkanımızın girişimi üzerine bu niyet şim- dilik ertelendi. Din eğıtiminin zorunlu olduğu ülkemizde da- ha yoğun ve sürekli bir din eğitimine neden ge- rek görülmektedır'1 Gerekçe 'Dineğitiminin dev- ktinkontroJündevapümasr Okullanmızdakı din derslerınin 12 Eylül yönetımince zorunlu yapıl- ması da aynı gerekçeye dayanıyordu. AKP'li nül- letveküi Nihat Eri'ye göre ise gerekçe şu: "_ Di- ni konulardayeterincebflgi abmadıkfan içingenç- ler iDegal örgütlerin eüne düştüler. Tevhidi Tedri- sat Kanunu tekkelerin yerini tutmuyor. Tekkefe- rinverebfidiğibirçokbflgiyimevcutdüzenlemeve- remiyoı:'' Böylece sayın parlamenter, getirilmek istenen yaygın din eğitimini de yeterli görmeye- rek ağzındaki baklayı çıkanyor ve Cumhuriyet ön- cesi eğitim sistemine dönûlmesi gerektiğini sa- vunuyor. Gençlerin yeterli din eğitimi alamadıklan için köktendinci gruplann eline düştüğü görüşü ne- redeyse hükümetin ve üst düzey bürokratlann or- tak görüşü. Böyle düşünenler şu sorulara yanıt ve- rebilecekler midir0 Komşumuz Yunanistan ve Bulgaristan bizden daha çok din eğitimi verdiği için mi gençleri köktendinci gruplann ağına düş- müyor? Pakıstan ve Suudi Arabıstan'da. bizden daha az dinsel eğitim verildiği içın mi bu ülke- lerden daha çok dınci terönst çıkıyor0 Cumhun- yetin ilk yıllannda kunılan, yoksul ve dındar çev- reden gelen köy çocuklanıun okuduklan Köy Enstitülennde hangi ağırlıkta dinsel eğitim var- dı? Bu okullardan terörist çıktığı görüldü mü? Sağduyu sahibi herkesin inandığı gıbı, ülkemiz- de yaşanan eğitim sorunu din eğitimi eksikliğin- den değil, ezberci eğitimden kaynaklanmaktadır. Bugünkü eğitimin en büyük eksikliği, özgür dü- şünme yetisi kazandırmaması ve sorgulamadan öğrenmeye dayah otoriter bir sistem oluşudur. Becen ve merak güdüsünü geliştirme yenne bil- gi yüklemeye dayalı olmasıdır. Sınava odaklı ya- pısı nedeniyle, yurt ve dünya sorunlanndan ha- bersiz, her söyleneni sorgulamadan benımseyen bireyler yetiştirmesidir. Laik ve çağdaş eğitim yerine dinsel eğitime ağır- lık verilmesı bu sorunlann çözümüne katkıda bu- lunabilir mı? Günün ya da haftanın bir bölümü- nü, dünyanm akılla algılanmasının yollannı öğ- retmek zorunda olan öğretmenle, diğer bolümü- nü, din öğretimi temelınde düşünen ve düşünmek zorunda olan ımamla geçirmek zorunda bırakı- lan çocuklanmızdan kaçı bu ıkılemden sağlıklı bir ruh yapısıyla çıkabilecektir? Bu koşullarda ye- tişen çocuklanmız, AKP'nin seçim öncesi ka- muoyuna söylediği eğitim hedeflerine uygun şe- kilde yetişebilecekler midir? Halk böyle istiyor diyerek öğretim birliği yasasuu hiçe sayanlar bu sorulann yanıtlannı vermek durumundadır. Bir köşe yazan soruyor: "AKP ne yapmak is- tiyor?" Ne yapmak istediği belli değil mi? Tüm bu uygulamalara karşın bunu anlayamayanlar, anlamak istemiyorlar demektir. Hükümet Neden Böyle Yapıyor? Prof. Dr. Türkan SAYLAN O n yıllardır diyanet, mantar gibi biten camilere hâkim olamadığım itiraf ederken yeni yönetim, yeniden çağdaş bir ya- pılanmadan söz ederken "camiler laşlamız" sözüne uygun şekilde ve buna u okullanmızı n da katarak, Kuran kursu atıhmının yeniden ateş- lenmesı çok ama çok yanlış ve teh- likelidir! Birincisı, çocuklanmızın ders yükleri bunca yoğunken ya da çı- raklık eğitiıninde ağır koşullarda çahşırken zar zor kalan boş zaman- lannda, dinlenip eğlenmelen gere- ken tatülerinde, yeni ve ağır bir Ku- ran eğitimme yönlendınlmeleri, psikolojik ve pedagojik açıdan, ay- nca çocuk haklan yönünden son derece yanhştır ve ne acıdır ki kim- se, bu yönetmelikleri yaparken bu konulara önem vermemektedir! Ikincısi, okullar boş kaldıldannda, halka eğitim \erme durumundadır- lar. Buralarda "Ulusal Eğitime Des- tek" çalışmalan yapılmaktadır. Diyanet'le Millı Eğitım'i ıç içe sokrnak, öğrenim birliğıni bir kez daha bozmak demektir ki bu bizı ye- ni bir karmaşa ve kaosa götürür. Aynca, hiçbir formasyonu olma- yan imam hatip mezunlannın kurs öğreticisi olmalan çok sakıncalı ve yanlıştır. Günümüzde, ülkemızin laik ve demokratık konumunu güçlendır- mek, çocuk-kadın ve insan hakla- nnı benimsemek ve benimsetmek, aynca AB'ye uyum konulannda, STÖ'ler, hükümete destek vererek bunca yoğun çahşırken dinci terör ülkemiz ve dünyayı kasıp kavurur- ken, bunlann birçoğunun camiler- de örgütlendiği ögrenilirken, "seçiın- ler getiyor, tabana sesleneüm" dü- şüncesıyle yapılan bu yönetmelık değişiklığı yanlıştır, tehlikelidır ve gerçekleşmemelidir. Ülkemizin çağ- daşlaşması tek hedefımızdır ve Ku- ran kurslanru böylesine yaygınlaş- tuıp çocuklanmızı teslım etmek. geriye gıtmekten, gericiliğe selam vermekten öteye gitmez ve tüm emeklere yazık olur. Yüzümüzü nereye döneceğimize karar ver- meliyiz! PENCERE Yalancı Dolma!.. Ikisi de aynı suçu işlemişler.. Suçun adı: Sahtecilik!.. Erbakan Hoca hapse giriyor. Söylentiye göre Hoca yatağını hazırlamış.. Aynı dosyadan sanık Gül ise -dokunulmazlığı olduğu için- serbest.. Ellerini kollarını sallaya sallaya geziyor. Üstelik dünya âlem önünde Türkiye Cumhuriye- ti Dışişleri Bakanı olarak poz veriyor.. Durum Oktay Rhfat'ın 'YalancıDolma'adlı şiirin- deki gibidir: "Kardeş şu yalancı dolma Yemek değil bir rezalet Rezalet, rezalet, rezalet HÜRRİYET MÜSAVAT ADALET" Peki, nerede müsavat, yani eşitlik?.. Nerede adalet?.. • Ana muhalefet partisi CHP "Adaletten Kaçan- lar" diye afışler hazıriatmış... Kim kaçıyor adaletten?.. Afışte birinci fotoğraf Gül'ün.. Ikinci fotoğraf Abdülkadir Aksu'nun.. Kim bu Aksu?.. Içişleri Bakanı!.. Bir devletin hükümetinin Içişleri Bakanı adalet- ten kaçarsa devletin hali nice olur?.. AKP iktidannın yolsuzlukla suçlanan Bakanlan ve milletvekilleri dokunulmazlık zırhının arkastna sak- lanıyorlar ve diyorlar ki: "- Bu yargıya güvenilmez!.." Ne biçim iktidar bu?.. Kendisine gelince yargıya güvensizlik suçlama- sında bulunuyor.. Başkalarını yargıya havale ediyor... • Yaşanan olay eski deyişle vahim!.. Ama bizim medyada tıssss... AKP iktidara geçeli bizim medya komedya ol- duğundan bu duruma şaşılmaz... Bütün hukuk kitaplannda yazar: Bir devlette üç erk vardır: Yasama.. Yürütme.. Yargı.. Yasamayı Meclis, yürütmeyi hükümet, yargıyı mahkemeler vurgular... 2003 Türkiyesi'nde Meclis çoğunluğuyla Hükü- metin Bakanlan yargıya güvenmiyoriar... mı?.. Peki mahkemelerden kaçanlann iktidan bu ülke- yi nasıl yönetecektir?.. Oktay Rifat doğru söylemiş: "Kardeş şu yalancı dolma Yemek değil bir rezalet Rezalet, rezalet, rezalet" *A± • ' • * ! T a t s ı z t a t i l l e r e , p a h a l ı t a t i l l e r e , t a t i l s i z g e ç e n y ı l l a r a s o n ! Tatile abone olun!.... 10 ay ödeyin, 10 yıl tatil yapın.... Gökova'da Yeni Yıla Merhaba Tatil Aboneliği Tanıüm Turu 4 Gün 4 Gece Ulaştm, Yanm Pansiyon Konaklama, Yılbaşı Gecesi ve Çevre Turlan Dahil, Kişi Başı 260.000.000 TL fe- Çevre Turlan: Mugla Turu, Bodrum Turu Gidiş: 30 Arahk 2003 Saat 22:00 Dönüş: 04 Ocak 2004 Saat 10:00 *Gezi süresince tatil abonesi olanlara konaklama bedava. Bir hafta, iki hafta... Bir ay, iki ay... Ne kadar isterseniz... temmuzda ya da mayısta... Ya da ekimde, hatta şubatta... Ne zaman isterseniz... Nerede mi? Gökova — Akyaka'da, YücelenOtel'de... Artık 10 yıl abone olacağınız süre boyunca, tatiliniz güvence alünda... Artık tatile gidememek diye bir sorununuz olmayacak... Düediğiniz kadar 'tatile abone' olduktan ve 10 ayda ödedikten sonra, her yıl elinizi kolunuzu salla>*arak gidip tatilinizi yapacaksınız. (Hem de kolayca anlaşıp dost olacağınız Cumhuriyet okurlanyla birlikte...) Ne kadar mı ödeyeceksiniz? 'tatile abone' olmadığınız zaman ödeyeceğinizin çok altında. (Doğal olarak, fiyatlar temmuzdan şubata doğru kademeli olarak düşüyor.) Lütfen, daha aynnülı bilgi almak, 'tatile abone' olmanın size sağlayacağı pek çok avantajı ve inanmakta güçlük çekeceğiniz fiyatlan öğrenmek için bizi arayın. Dilerseniz avantajlara birkaç örnek verelim: 1. Başka bir devre-tatil sisteminde olmayan bir avantaj: Kahvalü fıyatların içinde. 2. Dilediğinizde tam pansiyon kalma seçeneği: Bu durumda, kişi başına (yaz ya da kış, fark etmez) öğle ve akşam yemekleri için günde çok düşük ve abonelik süreniz boyunca değişmeyecek bir ücret ödeyeceksiniz. 3. Diyelim, şubat ayında bir hafta tatile abone oldunuz, ama temmuzda tatil yapmak istediniz. Yer olduğu taktirde, aradaki fiyat farkını (yalnızca o yıl için) ödeyerek \apabilirsiniz. 4. Ya da tatile aboneliğiniz temmuz ayında ve şubatla değiştirmek istiyorsunuz.Yıne yer varsa değiştirebilir ve bir hafta yerine daha uzun süre tatil yapabilirsiniz. 5. Yalnızca Yücelen Otel'de bulabileceğiniz bir avantaj: Dilerseniz, tam donanımh Yücelen Hastanesi'nde size özel fiyatlarla çekap olanağı Dikkat Yapacağtntz 'tatile abonelik' sozleşmesi Tüketictyi Koruma Yasast ve 2003 Haziran ayında çıkartlan Devre Tatil Yönetmenliğine uygundur YAPI-C "Tatile abone eder" İstanbul Merkez: Türkocağı Cad. Basın Sarayı No: 1 Kat: 4 (Gazetecüer Cemiyeti üstü) Cağaloğlu-Istanbul Tel: (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26 Faks:(0212)520 50 23 (Cumhuriyet Gazetesi) (0212)512 05 05/550-561 www.yapic .com.tr YAPI-C Bir Cumburiyet Vakfı Kuruluşudur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear