22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14ARALIK2003PAZAR CUMHURİYET SAYFA İ V LJ 1_J M. U MX kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEN Işık ışık, Sadri Alışık!Tk T"âzım Hikjnet'i,Kürtler için şiir yaz- f \ l madı diye eleştirenler var. Böyle dü- J_ V şünenler "Kürt" sözcüğünü bir ırk olaıak ele ahyorlarsa şaırin "Sayın halkları bütün ırklann" dizesiyle başladığı "Orası" adlı şiirindeki şu dize hoşlanna gidecektir: "Abhazlısı, Hintlisi, Kürdtt, Fransızı". Edebiyat adına yapılacak yanlış eleştiriler- den biri de sosyalist düşüncedeki bir şairi, bir halkın. "Bizim için şiir yazmadı" diye suç- laması, dışlamasıdır. Nazım Hikmet, yazdığı şiirlerden dolayı suçlanmış ve düşünceleri yü- zünden hapis bile yatmıştır. Geride bıraktığı- mız yüzyılın sonlannda hortlayan milliyetçi- lik, sosyalist Nâzım Hikmet"i, yazmadığı şi- irlerden dolayı da suçlu bulmaktadır! Emper- yalızmın "kırmızı çizgi" politvkasıyla sö- mürdüğü coğrafyaya çöreklendiği bir dönem- de, sınırsız, sınıfsız bir dünya özlemındeki Nâzım Hikmet de payına düşeni alacaktır el- bette'... Benim ise Nâzım Hikmet'in şiirinde aslabir eksiklık olarak düşünmeden merak ettiğim, bir ucundan öbür ucuna Galata Köprüsü'ne neden rastlamadığımızdır? Tarihi koprünün şairin hayatında önemli bir yeri vardı; Nâzım Hikmet'in, köprü üstünde Aydınlık gazetesi sattığı söylenir; annesi Celile Hanım da ha- pistekı oğlunun serbest bırakılması için Ga- lata Köprüsü'nde bir dilekçeyi ımzaya açmış- tır. tstanbuFa gelen her şair, ressam ya da gez- gin, kentle ilgili yazılarında koprünün kalaba- lığına, her milletten insanla dolu olduğuna değinmıştir. Burası, tam daNâzım Hikmet'in "insan manzaraları"na uygun bir mekân- ken, şair ona yahuzca şu dizesinde yer verir: "Köprüden, emanetçi Nuri Efendiye verip / bir servi sandık yollasa bana memlcketim tstanbul, / bir gelin sandığı." Galata Köprüsü'nde Nuri Efendi adında bir emanetçi olduğunu Nâzım Hikmet'ten öğre- niriz. Sermet Muhtar Alus da 1938 yılında, Akşam gazetesinde yayımladığı bir yazısın- da, köprüdeki Şekerci Ismail Ağa'nın en gü- venirli emanetçi olduğunu yazar. Köprü üstünde satılan oyuncaklar Köprü üstünde seyyar oyuncak satıcılany- la karşılaşmak hiç de sürpriz değildir. Galata Köprüsü, kuruldu kurulah Istanbul'un oyun- cak satılan bir mekânıdır. Sermet Muhtar Alus, 20 Ekim 1946 tarihli Akşam gazetesın- Bir televizyon programı için Zincirlikuyu Mezarlığı'na giderken Sadri Alışık'tan da söz etmeyi kafama koymuştum. Sanatçının, üstünde şapka resmi bulunan mezar taşına geldiğimizde akşam olmuştu çoktan. Çekime başladığımızda kameraman, "Abi, ışık yetersiz" deyince parlak bir fikir geldi aklıma: Biraz daha bekleyecek, hava iyice karardığında, arabamın farlannı Sadri Alışık'm mezar taşma tutarak açıp kapayacaktım. Böylece, yaşantısı sahne ve set ışıklan altmda geçen sevgili "Turist Ömer"imizi anmış olacaktık. de koprüde satılan bir oyuncağı tanıtır bizle- re: "Renk renk boyah, ince uzun teneke- den, üstündeki ı\ır zmrı ileri geri çekince bülbül gibi öten bir düdük." Alus'un yazılarında, zaman içinde sanata dönüşen bir oyuncağa da tanık oluruz; bu oyuncak, sinemadan başka bir şey değildir: "Şunu da unutmayalım. O vakitler Beyoğ- lu'ndaki 'Bonmarşe', 'Pazar Alman'ın oyuncak dairelerinde, üstüvane biçiminde. yanları delikli delikli mukavva kutular da satılırdı. tçlerine çepeçevre, iki parmak eninde, resimli kâğıtlar konur, kutu mih- veri etrafında döndürülüp deliklerinden bakıhrdı." Yazarın sözünü ettiği, "Motoskop" olarak bilinen eğlenceli kutunun deliklerinden ba- kıldığında koşan bir at, ip atlayan bir çocuk ya da takla atan bir palyaço gibi, hep aynı ha- reketi tekrar eden fıgürler görülürdü. "... ve canlı fotoğraf başladı' Sermet Muhtar Alus, babasıyla birlikte git- tiği ilk film gösterisini bizlere anlatırken iz- leyicinin tepkisini aktarmak için bir oyunca- ğa başvurur: "Nihayet beyazperde aydın- landı; gürültü, patırdı, ağız kalabalığı ke- sildi ve canlı fotoğraf başladı. Paradinin ara yerine kuruhnuş tahta bölmeden öyle bir patırdı çuturdu ki, tıpkı Eyüp oyuncak- larının kocakarı zırıltısı." Sinema tarihimizi incelediğimizde, Eyüp oyuncaklannı "Efkârlı Sosyetede" adlı fil- min siyah beyaz karelerinde görürüz. Filmin başrol oyuncusu, üç tekerlekli arabasıyla İs- tanbul sokaklannda gezinirken bağınr. "Hay- di, Eyüp oyuncaklan burdaaa!.." Sadri Alışık'tır, Eyüp oyuncaklannı satan. Ünlü sinema oyuncusunun "Bir Ömürlük İstanbul" adlı şiir kitabının sayfalan arasın- da da aynı sahne çıkar karşımıza: Paşabahçe Beykoz haykmyorum Ezanlaryankılanıyor kulaklarımda Eyüp oyuncaklan satıyor birilerî Otelerde çocuklara Alışık'ın adı ylne ışıklar artındaydı Zincirlikuyu Mezarhğı'nın sakinlerindendir Sadri Alışık. Bir televizyon programı için ta- rihini anlatmak amacıyla bu mezarhğa gider- ken Sadri Alışık'tan da söz etmeyi kafama koymuştum. Alışık'ın, üstünde şapka resmi bulunan mezar taşına geldiğimizde akşam ol- muştu çoktan. Çekime başladığımızda kame- raman, "Abi, ışıkyetersiz" deyince parlak bir fikir geldi aklıma: Biraz daha bekleyecek, ha- va iyice karardığında, arabamın farlannı Sad- ri Alışık'ın mezar taşına tutarak açıp kapaya- caktım. Böylece, yaşantısı sahne ye set ışık- lan altında geçen sevgili "Turist Ömer"imi- zi anmış olacaktık. Ne var ki, arabanın farlan mezar taşının al- tında kalıyordu! Ön tekerleklerin çıkacağı bir yükselti bulmak zorundaydık; mezarlıkta işı- mize yarayacak bir şeyler aramaya koyuldu- ğumuzda zifiri karanlıktı ortalık! Çok geçmeden, kaldınm kenan için kulla- nılan iki düzgün taş ve birkaç tane sağlam, ka- lın tahta parçası bulmuştuk. Yaptığımız rampaya arabayı çıkannca far ışıklannın Sadri Alışık ustamızın adının ya- zıldığı taşı aydınlattığuu gördük. Sanatçının adı yine ışıklar altındaydı; keyifle bir açıp bir kapadım farlan... Tahtalar mı? Zincirlikuyu'nun yeni bir ko- nuğu için açılmış mezardan bulmuştuk! EYKOZ 'UN DÜNÜ BUGÜNÜ' SERGİSÎ AÇILDI Camın haymnlık uyandırangüzelliği Kültür Servisi - TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıklan ve Müzeler Genel Müdürlüğü Topkapı Sarayı Müzesı Müdürlüğü'nce düzenlenen 'Beykoz'un Dünü Bugünü' başlıklı sergi 12 Şubat'a dek Topkapı Sarayı Şerbethane Bölü- mû'nde görülebilir. Sergide özel koleksi- ycnlardan alınan, Beykoz'un 18. yüzyıl- dan günümüze ulaşan billurlan, çeşnibül- büleri, opalinleri gibi klasik öraeklerin yanı sıra Beykoz'un bugününü oluşturan Erkin Saygı ve Ruhcan Topaloğlu'nun çağdaş yorumlan da yer ah- ycr. Cam atölyesi ile cam alınındaki 35 yıh aşan ya- şsmlannın yeni yaratıcı ürü- nlerini ortaya koyan Saygı ve Topaloğlu'nun, sergide ço- ğâıluğu buz mavisi rengin- de tasarladıklan 37 adet Öz- gin yapıtı bulunuyor. Her yapıt tek tek bir mer- nsrheykelin şekillendiği gi- b kesiîerek, oyularak, taşla- larak, aşındmlarak yapıl- nş; her aşamada kumlama v benzeri teknikler uygula- mrak. geleneksel yöntem- Urle kalıp kullanmadan üre- tlmiş. Sınırlı sayıda üretilen }ipıtlann üstünde bulunan mzalar ise elle atılmış. camın asaleti... Prof. Tamer Başoğlu 'Ca- na Saygı' yazısmda îvı sergideki Tapıtlan şu söz- erle tanımlı- or "... Adı- ıı tam ola- ak koymak jek kolay ieğil, belki çanak, kâse, razo gibi içine >ulu. kuru, çiğ, pişmiş vb. maddeler va da başka objeler kona- bilecek kaplar görünü- münde ya da işlevinde ola- bilecekbu yapıtlann yuka- ndaki adları taşımak ya da o işleri görmek gibi bir arzuları yok, as- la böyle tanınılanmak istemiyorlar." Her bir yapıtı büyük savaşlar kazanmış saygın, onurlu ve dürüst bir generale ben- zeten Başoğlu, "Onlara fazla yaklaşa- mazsınız, ellerinizi uzatıp dokunmak. hissetmek istersiniz ama onlardaki asa- let size dur dedirtir. Onlan yalnız kar- şılannda durup gıptayla, saygıyla ve do- yasıya, uzun uzun seyredersiniz" di- yor. Bakırköy Belediyesi Tıyatrolan'nın yeni çalışmasr. Halk Sahnesi Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencilerinin sahnelediği 'Çıkmaz Sokak' adlı oyun 16 Arahk Salı günü saat 20.30'da Kartaltepe Kültür Merkezi'nde izlenebilir. Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı oyunu Tolga Yeter yönetiyor. Amatör sanatçılar için yeni bir olanakKültür Servisi - Halk Sah- nesi adıyla Ocak 2004'te ye- ni bir çalışma daha başlatacak olan Bakırköy Belediye Ti- yatrolan (BBT), üniversite- îerin sanat bölümleri ve kon- servatuvarlann dışında kalan nitelikli, yaratıcı, farklı ama- - -v ^ tör çalışmalan, *""% gençlik toplulukla- -'* n ve sivil toplum kuruluşlannın sa- nat etkinliklerini üc- retsiz olarak bölge se- yircisine sunmaya hazırla- nıyor. Halk Sahnesi programı çerçevesinde Halk Sanat Atölyesi oluşturup bir bölge tiyatrosu yapılandırmayı amaçlayan BBT, seyircisiyle organik bir bağ kurmak ama- cıyla Türkiye'de kendi alanın- dayetkin kişileri bir araya ge- tinyor. Kasım ayında düzen- lenen workshop"lar, söyleşi- ler, sinema gösterimleri, Türk sanat müziği, Türk halk müziği ve çeşitli konsenaru- varlardan tiyatro bölümü öğ- rencılerinm hazırladığı *Bo- zuk Düzen' (Yön: NWşfik Kenter), 'Çıkmaz Sokak' (Yön. Tolga Yeter), 'Sevgili Doktor' (Yön. Ali Gökmen Altuğ), 'İçerdekiler' (Yön: Suat Ozturna) gibi oyunlar aralık ayında da sürüyor. Yu- nus Emre Sahnesi'nde 22 Aralık günü saat 20.30'da Es- kişehir Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi ve gazetemiz yazan Ahmet Cemal konser- vatuvarda sanat eğitimi gören öğrenciler ve seyircilerle 'Ti- yatroda Yeni Biçim Arayış- lan" 1 adlı bir vvorkshop düzen- leyecek. çıplak ayaklar... Aynca 29 Aralık'ta 'Çıplak Ayaklar Kumpanyası'nın dansçılan IVleral Ceranoğlu ile Mihran Tomasyan'ın ha- zırladıklan workshop izleyi- ciyle buluşacak. Mimar Süıan Üniversitesi (MSÜ) Devlet Konservatuvan'nda modern dans yüksek lisansı yapan. Amerikan dans topluluklann- da ve Avrupa'da dans festival- lerinde yer alan Cerenoğlu ha- len CRR Dans Tiyatrosu'nda çahşıyor. MSÜ Modern Dans Sanat Dalı ve Centre National de Dans Contemporaine (Fransa) Okulu mezunu, Çıp- lak Ayaklar Kumpanyası'nın kurucusu Mihran Tomasyan ise çalışmalannı Paris'te 'Cre-ange' ve Belçika'da 'As Plavras' dans topluluklanyla sürdürüyor. Altan Erbulak Sahnesi'nin fuayesinde dekor ve kostüm tasanmcısı Tomris Ku- zu'nun çeşitli oyunlar için ha- zırladığı tasanm maketleri de sergileniyor. 9 Ocak'ta ise Yu- nus Emre Kültür Merkezi Turhan Tuzcu Salonu'nda kı- sa film gösterisinden önce Emre Kınay'ın "Sinema, Televizyon ve Tiyatro Oyun- culuğu Arasında Fark Var mı?" konulu söyleşisi yer ala- cak. Tüm etkinlikleri ücretsiz olarak seyirciyle buluşturan BBT Genç Sanatlar Atölyesi, sanatseverlere ücretsiz üyelik olanağı da sağlıyor. (0 212 661 3fi 95) EStNTİLER ZEYNEP ORAL Ayırımcılık... Kıbrıs... Gözyaşlanı... Görmemiş olamazsınız: İki gün önce Cumhuri- yet'in iç sayfalarında bir haber vardı. Başlık: "Türk Dünyası KadınlarKunıltayı"... Ankara'datoplanan, Türkmen, Kırgız, Tatar, Özbek, Azen ve Bulgar ka- dınlann katıümıyla gerçekleşen kurultay haberi... Üstünde de bir fotoğraf: Birbirinden güzel beş ka- dın objektıfe gülerek bakıyordu. Güzel demem, kaşı, gözü güzel demek degıl. Hepsınin aydınlık yüzleri vardı. Cin gıbı bir halleri vardı. Dışadönük- tüler. Belli ki söyleyecek sözleri olan kadınlardı. Haberi sonuna dek okudum. Ve... Ve... Konuşmalar arasında, MHP Genel Başkan Yar- dımcısı Mehmet Ekinci'nin söylediği sözler... (Ben yazmaya utanıyorum, o söylemeye nasıl ırtanma- dı diye hâlâ düşünüyorum!) Şöyle demişti Mehmet Ekinci: "Siz, Batı'nın 1e- minist kadınlan gibi değilsiniz, şerefli, izzetli ve hay- siyetlisiniz." Haydaaa! Hem oradakı kadınlara ha- karet! Hem orada olmayanlara! Ve habere göre bu sözlerle "herkesı şaşırtmıştı." "Batı'nın" derken, Türkiye'nin batısı mı, Avru- pa'nın mı, neyi kastettiği belli değil ama, fark et- mez... Batı'da ya da Doğu'da, kadınların, insan hakla- rını savunanlar; bu haklar için mücadele edenler, kadınlara karşı ayırımcılığa karşı çıkanlardır femi- nistler. Onlara, "şerefsizliğı, ızzetsizliği, haysiyetsizliği" yakıştıran zihniyet ne biçım birzihnıyettır? Bu söz- ler tıpkı bir bumerang gibi adama geri dönmez mi? Dilerim, böyle dememiştir, yanlış anlaşılmıştır, haber yanlış yazılmıştır, bir iki gün içinde Mehmet Ekinci bir düzeltme yollayacak ya da yanlış anla- şıldığı için özür dileyecektir. • • • Bugün Kıbrıs'ta seçim var. Dünyanın en uzak köşelerine uzanmaya çalışan ben, Kıbns'a hiç gitmedim. Havasını suyunu bil- mem... Şuracıkta işte, hem Kuzey'de, hem de Güney'de onca arkadaşım da var, neden hiç gitmedim, diye kendime sorduğumda, hep kaçtım, hiç yanıtlama- dım... Belki de ıçimden söküp atamadığım bir anı en- gelledı gıtmemi. 1985'teydı. Nairobi'de, Dünya Kadın Konferan- sı'ndaydı. Resmi konferansta devlet ve hükümet delege- leri, resmi kozlarını paylaşırlarken; hiç mi hiç res- mi olmayan 'Forum'da, uçsuz bucaksız bir yeşil bahçede, dünyanın her yerinden gelmiş 15 bin ka- dın, sorunları tartışıyor, çözüm üretiyor, tüm hak- sızlıklara, savaşlara karşı çıkıyor, sistemleri, düzen- lerı eleştiriyor, yaşamı paylaşıyordu. Birbirinden çok farklı düşünce, kültür, din, dil ve birıkimden ge- len bu kadınların ortak tek yanı hükümetlere bağ- lı olmamalarıydı. (Forum'a katılım koşulu.) Binlerce toplantıdan birkaçı da Kıbrıs konusu- na ayrılmıştı. Bunların çoğunda Güney ve Kuzey Kıbnslı kadınlar, farklı görüşlerde de olsalar, konuş- tular, tartıştılar, vb. Ancak birinde bir Türk kadın KKTC'de hazırlanmış bir propaganda filmi gös- termeye başladı. 20 dakika boyunca herkes çıt çıkarmadan sey- retti. Yirminci dakıkada, dışarıdan gelen Forum yöneticilerden birı 'Hükümete ait bir fılmi burada gösteremezsiniz' diye müdahale edınce... Bir anda ortalık karıştı. Karşılıklı bağrışmalar çağrışmalar... Küfürier, hakaretler... Sözlü şiddet dayanılmaz boyutlardaydı...Oysa o ana dek şid- detin ş'si girmemişti yeşil alandan içeri... Bir köşeye çekilmiş, gözyaşlanmı tutmaya çalı- şıyordum ki, bir kadın gelip boynuma sarıldı. iki- miz de ağlıyorduk. Utançtan ağlıyorduk, öfkeden ağlıyorduk. Ve o anda o haykırışı duydum: "Hayır! Bir Türkkadınla bir Yunanlı kadın asla bir- likte ağlayamaz!" (Gösteriyi düzenleyen banımdı.) "Hayır! Izin vermiyonım! Birlikte ağlayamazsınız!" Gidemedim işte birtürlü Kıbns'a, olmadı... Di- lerim seçim sonucunda kadınıyla erkeğiyle, insan- lar birbirine sarılıp ağlayabilirler, birlikte gülebilir- ler. Ve kimse engel olmaya kalkmaz. zeynepia zeyneporal.com Faks:(0 212 25716 50) BUGUN • CRR'de 19.30'da Emre Elivar'ın konseri. (0 212 232 98 30) • AKM'de '10. tstanbul Türk Müziği Günleri' kapsamında 20.00'de Pınar Sağ, Tolga Sağ ve Arif Sağ konseri. (0 212 251 56 00) • BİLGİ İMVERSİTESÎ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 'Aki Kaurismaki Toplu Gösterimi 1 kapsamında 14.00 ve 19.00'da 'Piyanist', 16.30'da 'Geçmişi Olmayan Adam', 21 30da 'Aki Kaurismaki - Kısa Filmler' filmlerinin gösterimi. (0 212 293 50 10) • İFSAK'ta 14.00 ve 17.00'de 'The General' ve 'Gallipoli' filmlerinin gösterimi. (0 212 292 42 01) SİNEMA-TARİH BULUŞMASI'NDA BUGÜN • BEYOĞLU StSEMASInda 12 00 de 'Melankolik Pazar', 14 30 da 'Lilly'nin Hikâyesi', 17. OO'de 'Peşte ve Buda'da Uzun Bir Hafta Sonu', 19.30'da 'Noora' ve 21.30'da 'Rüzgâr Mektupları'. • SİNEMA TÜRSAK - LEVENT'te 12.00'de 'Bir Başka Cennet', 14.30'da 'JuUe'nin Hikâyesi', 17.00'de 'Buz Bakış', 19.30'da 'Aşk Üçlemesi' ve 21. 30'da 'Eylül'. • ALMAN KLTLTÜR MERKEZİ nde 12.00'de 'Güzel ve Çirkin', 14.30'da 'Tobfro', 'Hapishane Manzaralan', 'Kırmızı Ceket', 17.00'de 'Crista Klages'in İkinci Uyanışı' ve 19.30'da 'Yabancı Topraklar' • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ nde 12.00'de 'Demiryolu Savaşı', 14.30'da 'Ölüm Makinesi Kızd Kmerler'. 17.00 de 'Suite Habana', 19.30'da'Bayan...'. • OSMANLI BANKASI MÜZESİ'nde 14.30'da 'Seni İzUyorum', 17.00'de 'De Gaulle'ün İsviçreli Askerleri', 19.30'da '7 Kardeşhrr'. (0 212 244 52 51/
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear