23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2003 PAZARTESİ HABERLER TTB Başkanı Füsun Sayek, AKP hükümetini sağlık sorunlanna karşı duyarlı olmaya çağırdı 2000'Lİ YILLARDA 'Bıçak kemiğe dayanmıştır' Füsun Savek ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Hekimler, 5 Kasım'da, 1 gün iş bırakma eylemine hazır- lanıyor. Hekimler, 1 gün sürey- le, tüm Türkiye "de. acil hasta- lar dışında, hasta kabul etmeye- cek. İş bırakma eylemini, ses çıkannanın sessiz bir ifadesi olarak nitelendiren Tûrk Tabıb- leri Birliği Merkez Konseyi Baş- kanı Dr. Füsun Sayek, hekim- ler açısından bıçağm kemiğe dayandığını söyledi. Hekimlerin, kendilenne ve halka olan ahlaki sorumluluk- lannı yerine getirmek için 1 gün • Hekimlerin, kendilenne için 1 gün iş bırakacağını içinde hizmet vermeyi iş bırakacağmı vurgulayan Sa- yek. "KatitesEveyetersizbn-sağ- hk sistemi içinde hizmetverme- yi sürdürmek, halka yapılacak en büyük kötülüktür" dedi. 5 Kasım tarihini. hekimle- rin umutlu bir yolculuk planın- daki ara bir istasyon olarak ni- telendiren Sayek, AKP hükü- metini ve Sağlık Bakanı Re- cep Akdağ'ı, Türkiye'de ya- şayan 65 milyon insanın sağ- ve halka karşı olan ahlaki sonımluluklannı yerine getirmek vurgulayan Sayek, "Kalitesiz ve yetersiz bir sağlık sistemi sürdürmek, halka yapılacak en büyük kötülüktür" dedi. lığına ve 90 bin hekimin so- runlanna karşı duyarlı olma- ya çağırdı. Sağlık çalışanı ve hasta dostu bir sistemi yarata- bilmek için yola çıktıklannı ifade eden Sayek, hekimlerin özlük haklannı, maaşlannı iyi- leştiren uygulamalann haya- ta geçmemesi ve bütçede sağ- hğa aynlanpayın arttınlmama- sı durumunda eylemlerinin sü- reklilik kazanacağını belirtti. Bugün, çağdaş dünyada, he- kimlerin haklannı aramak ve taleplerini yetküilere duyurmak adına günlerce grev yaptığını bildiren Sayek. şunlan söyledi: "Örneğin. bu yd Amerika'da 20 bin doktor, primlerindeki ar- üşı protesto etnıek için, 5 gün süreyle rutin muayene yapma- dL 5 bin doktor yürüdü. Fran- sa'da, bu yıL hekimkr baa ya- sal düzeıuemeleri protesto et- mek için iki günlük bir eylem yapblar. Fhüandiya'da, 2001'de, hekimler özlük haklannın ve ücretlerinin iyileştirmesi için günlerce grev yapblar. \Ine ay- m yd, Vunanistan'da, sosyal gü- venlik fonu doktorlan, durum- larının hileştirilmesi için 5 gün süreyle grev yapnlar. Ornekleri arturmak mümkün. Ülkemizde de, hekimlerin çözüm bekleyen birçoksorunuvar.Buradaönem- Bolan, bep bfaükte, Türkrye'de- ki sağhksisteminin katitesini ve niteliğini arttırmaya yönelik adımlar atmak," HEYBELİADA RUHBAN OKULU Çelik:Açümasına sıcak bakıyorum Haber Merkezi - Mil- li Eğitım Bakanı Hüse- yin ÇeBk, Heybelıada'da ruhban okulu'nun açü- masına sıcak baktığını belirterek "Dinlere say- gıhysak bu okuhın açü- ması kadar doğalbir şey yoktur" dedi. Çelik. meslek liselen üzenn- dekı "kâbusun" ortadan kalkacağını söyledi. Bakan Çelik, Tekir- dağ'ın Malkara ılçesın- de hayırsever vatandaş Nurten Hüsnü Pulhık- çu tarafindan yaptınlan ilköğretim okulunun açı- hşını yaptı. Bakan Çelik, basın mensuplannın ruh- ban okulunun açılması ve 2004-ÖSS kılavuzu- nun hazırlanması konu- sundaki sorulan üzeri- ne, ÖSS kılavuzuna bir hüküm konacağını, ha- ziran ayına kadar katsa- yılann değişeceğini ve meslek liselen üzerin- deki "kâbusun" ortadan kalkacağını söyledi. Os- manlının. yüzyıllar bo- yu insanlan din aynmı yapmadan bir arada bu- İundurduğunu belirten Çelik. şunlan söyledi: "Biz bir demokratik ülkeviz. Bu demokrasi içinde dinlere saygıh ol- mamız gerekH Savıın- duğumuz tüm değerier bunu gerektiriyor. Biz Hollanda'da bir enstitü açıyoruz. Başında bir Türk profesör görevli. Ama Istanbul'da 'Ruh- ban okulu nıye açılacak' diye.ortamı bulandımo- ruz,Eğer eşitlık' diyor- sak dinkre saygürysak bu okuhın açılması ka- dar doğal bir şey yok- tuı? Ozcan'dan tepki Türk Eğihm-Sen Ge- nel Başkanı Şuayip Öz- can ise dün yazılı bir açık- lama yaparak okulun açılması yönündeki gi- rişımlere tepki gösterdi. Okulun 1971 yılından itibaren Heybehada Rum Erkek Lisesi olarak öğ- retimıne devam ettiğini anımsatan Özcan. "Ruh- ban okulunu uluslarara- sı okul haline getirmek patrikhanenin deulusla- rarası konuma gdmesiy- leeşanlamhdır. Patrikha- nenin çizdiği gelecektas- virinde şimdiHk hasır al- ü edilen bir takun takp- leribunabağholarakge- lecektir" dedi. TÜMGENERAL KEMAL AY 'Irûcanın içyüzünü ibretle izliyoruz' SAMSUN (Cumhuri- yet) - Samsun Garnizon Komutanı Tümgeneral Kemal Ay, "Dışandan desteklendiği bugün açıkça ortaya çıkan, ül- keyi ortaçağ karanhğma sürüklemeyi hedefleyen irtica olayımn da içyü- zünü ibretle izkmekte- yiz" dedi. Samsun Sahra Sıhhi- ye Okulu ve Eğitim Mer- kezi'de 4 haftalık temel eğitimlennı tamamlayan 294. dönem tabip asteğ- menlerin diploma töre- nıne katüan Tümgeneral Ay, sert açıklamalarda bulundu. Laiklıği, "inançlan ve dini siya- set veticaretineline akt edilmekten korunması- nı sağlayan, yüceiten en önemli koruyucu ve kal- kan" olarak niteleyen Tümgenaral Kemal Ay, eğjtımlerinı başanyla ta- mamlayan asteğmenle- ri kutladıktan sonra şöy- le konuştu: "Dışandan desteklendiğibugünaçık- ça ortaya çıkan. ülkeyi ortaçağ karanbğına sü- rüklemeyihedefleyen ir- tica olaymm da içyüzünü ibretle izlemekteyiz. La- iklik, çağdaş yaşam tar- zunızın olmazsa olmaz önkoşuludur. Laiklik, hoşgörü ve iiKanhgm te- mel şartHhr. Laiktik, in- san hakve özgürtükleri- nin temel şarüdır." aşar Nuri Oztürk, partisine yönelik eleştirilerini Star gazetesindeki köşesinde dün yayımladığı yazısındada sürdürdü. Bazı partinlerin kendisiyle Mecos kuüslerinde "Hoca efendi gefiyor" diyerek alay ettiğini yazan Öztürk, "Git denilseydi giderdim" değerlendirmesini yapû. Parti üst yönetimi, milletvekilini partiden ihraç edebileceği mesajını veriyor CHP'de Oztürk krizi sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yaşar Nuri Oztürk'ün partı meclisuıe (PM) seçil- memesiyle ÇHP'de başlayan kriz sürüyor. Parti üst yönetimi, Oztürk'ün açıklamalan ne- demyle ihraç edılebileceği mesajını veriyor. ÇHP lideri Deniz Baykal "thracı biz nornıal yöntem olarakgörmüyoruz, ama bir partinin disiptinn olması gerektiği çok açıkür" değer- lendirmesini yaptı. Partıde ^ - ^ ^ — - kendisiyle "hoca efendi" di- ye alay edildiğini belirten "CHP kurmaylan bu noktada benimle de- ğü, kendilerine adeta savaş açmış partiiçi mu- haüfleriyie veAKP'deki hurafeci saltanat dm- cfleriyie birnktefiğiyeglemiştir. YaşarNuri'nin anlattığı dinden ve laiklikten rahatsız olan bir siyasal parti. bu halkın önüne hangi dinve la- ikfik aıüayışını bayrak yaparak çıkacaktir? CHP, Yaşar Nuri'yi dışlayarak ne demek is- • Baykal, Öztürk'e yönelik disiplin kurullannın çalıştınhp çalıştınlmayacağı yönündeki sorular üzerine "thracı biz Öztürk ise "Gitdenflsevdigi- , .. . . . . . . . , . . . ,. . .. .. denfim'' dıye eleştınleruıi n o r m a l y ° n t e m o l a r a k gormuyoruz, ama bir partının dısıplınlı sürdürdü. olması gerektiği çok açıktır" değerlendirmesini yaptı. Yaşar Nuri Oztürk'ün "~^ m ^~^^~~ PM'ye seçilmemesinin ardından partisi ile arasındaki karşılıklı söz düellosu sürüyor. Öztürk, partisine yönelik eleştirilenni Star gazetesindeki köşesinde dün yayımladığı yazısında da sürdürdü. Bazı parhlilerin ken- disiyle Meclis kuüslerinde "Hoca efendi ge- Myor" diyerek alay ettiğini yazan Oztürk, "Git denilseydi gkterdim" değerlendirmesini yap- tı. Öztürk, yazısında ÇHP'ye yönelik şu eleştirilerde bulundu: tiyor? Dinden ve dinin laiklikle bağdaşmasın- dan hoşlanmadığuu mı söylemek istiyor?" ÇHP Genel Başkanı Baykal da katıldığı bir televizyon programında Öztürk'e ilişkin sorulan yarutladı. Öztürk'e yönelik disiplin kurullannın çahştınlıp çalıştınlmayacağı yö- nündeki soru üzerine Baykal şöyle konuştu: "Bizim geçmişte de ihraç mekanizmasınıdi- ğer partikrden çokdaha ölçülü kuüandıgınıız birgerçektir. İhracı biz normal biryöntem ola- rak görmüyoruz, ama bir partinin disiplinH olması gerektiği çok açıknr. Bu konuda biz bü- yük mesafe aldık. Disiplini arük yüksek disip- hn kurulu karanna gerek kalmadan kendi iç sorumluluk duygumuzca uyguluyoruz. Di- siplinh' ohnak durumundayız. Ama dün açı- hşını yapüğım kurulda' tnşallah hıçbir ışgel- mez' dedim. 'Sizin çahşmamamz, karar al- ^ ^ mamanız bizi en çok memnun eden du- rumdur' dedim. Buanbytştayız.Yani bi- zim disiphn konusunda bir arayTşnnız yoktur." Baykal, partı MYK'sine Kemal Der- viş ve arkadaşlannın girdiğine ilişkin ~~~ değerlendirmelerin anımsatılması üze- rine, "İçinin rahat olduğunu" söyledi. MYK'yi kendisinin önerdığinı belirten Bay- kal, "Bu MYK için şunun arkadaşı, bunun arkadaşıdegerlendirmelerinde bulunuhna- sı çok yanhşar. Böyle bir şey söz konusu de- ğfldir. Kimse kimsenin arkadaşı olduğu için buraya girmiş değildir. Kimse kendisinin CHP dışında bir başka şeldlde tanımlanma- smıiçine sindirmeyıecektir. Kimse kinıseyi sok- muş değUdir" diye konuştu. ANAPBderiÖzdemtr. Hükümet, ülkeyi Deli Dumrul' gibi yönetiyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)r ANAP Genel Başkanı AH Ta- lipÖzdemir, yurttaşın sıkıntılany- la hükümetin çizdiği "pembe tab- lonun" örtüşmediğini. hükümetin ülkeyi "DeH Dumrul" gibi yönet- tiğinı vurguladı. ANAP Ankara tl Kongresi, ge- nel merkezdekı toplantı salonunda dün gerçekleştinldı. Kongrenin açı- lışında konuşan Genel Başkan Öz- demir, 29 Ekim Resepsiyonu'na katıldığını ve orada "ülkenin en çok ihtiyacı olan birlik ve beraber- Hği göremediğini r belirtti. Özde- mir, "ANAP zamanmda yaşanma- yan olay lardı bunlar. O dönemde devletle millet bir aradaydı" dedi. Yurttaşın sıkıntılanyla hükümetin çızdığı "pembe taMonun" örtüş- mediğini dile getiren Özdemir, "Türkiye'nin içeride ve dışandakj en bü>'ük sorunu güvendir" dedi. Bütçeye bakarak 2004 yılının da sı- kıntı içinde geçirileceğinin görüle- ceğini dile getiren Özdemir. hükü- metin ülkeyi "Deli Dumrul" gibi idare ettiğini söyledi. TÜBlTAK'a bu yıl geçen yıldan daha az ödenek aynldığını belirten Özdemir, "Bunun hesabınıçokzor verirsmiz. Çünkü bugi tophunu ka- çıyor. Başındaki adamla sorunu- nuzolabUİramaonıdakibilirnada- nundan ne istiyorsunuz?" dıye sor- du. Özdemir'in konuşmasmın ar- dından DYP'den 19. dönem millet- vekili adayı olan DinçerEren ve 50 arkadaşı ANAP'a kahldı. ANAP Ankara îl Kongresi'nde, tek aday olan eski Çankaya llçe Başkanı SabriHaşemoğnı, partinin Ankara il başkanlığına seçildi. Ha- şemoğlu, kullanılan 290 oyun ge- çerli 274'ünü aldı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Milica Pesic'ten bu köşede birkaç kez söz ettim. Onunla "1 Mart tezke- res/"nin reddedildiği gün Slovenya'da birdağ lokantasındakonuşmuştuk. Mi- lica ile, "No Man's Land" (Kimsenin Olmayan Toprak-insansız Ülke) fılminin ardından 8 ay sonra bu kez Makedon- ya'da "Çatışmalarda Medya'nın Ro- lü" konferansında karşılaştık. Milica, Sırbistanlı bir kadın gazete- ci. Dördüncü kez seyrettiği filmi, yine göz yaşlan içinde tamamlamıştı. Beni görünce sevinçle sanldı. Ben de ona hi- kâyesinı, Türkiye'de TV kanallarında anlartığımı ve yazdığımı söyledim. An- cak düne kadar ne adını biliyordum, ne de milliyetini. Tahmini olarak bir Balkan ülkesi gazetecisi olduğunu sanıyor- dum. Öykünün başına dönersek, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, ABD asker- lerinin Irak'a saldıımak için Türkiye'de konuşlanıp konuşlanmayacağı oyla- nacaktı. Tarih 1 Mart'tı. Ben "Savaş ve Medya" konulu bir panel için Sloven- ya'daydım. 0 sırada daveti yapan ku- njluş başka bir gazeteci toplantısı da- Milica Pesic'le 8 Ay Sonra ha düzenlemişti. Son iki gün ben de baş- ka bir toplantı için gelen gazetecilerin gezilerine katıldım. 40 kadar gazeteci, 1 Mart akşamı Slovenya'nın bir dağ lokantasında ye- mekyiyorduk. Herkes, Türkiye'nin ve- receği karan merak ediyordu. Çünkü sa- vaş artık kapıdaydı. ABD, Türkiye'ye 26 milyar dolarlık etkileyici bir teklrf yap- mıştı. Yemeğin orta yerinde cep tele- fonum çaldı, arayan Ipek'ti (Çalışlar). Tezkerenin reddedildiğini bildirdi. Ben de bunu ayağa kalkarak gaze- teci meslektaşlanma duyurdum. Bir al- kış koptu, ardından bir kadın gazeteci gelip yanaklanmdan öptü ve "Sizi 200 yıllığına affettim" dedi. 0 zaman ne adını sormuştum ne de milliyetini. 0 ka- dın gazeteci Milica Pesic'ti. öyküyü kendisine dün karşılaştığımızda anlat- tım. Bunun üzerine "Ben sana 500 yıl demiştim. Çünkü Osmanlı Imparator- luğu bizim ülkemizde 500yıl hüküm sür- müştü" dedi. Sonra gülümseyerek de- vam etti: "200 yıl dediğin iyi olmuş. 200 yıllık af yeter." Milica şu anda Londra'da bir medya enstitüsünün di- rektörlüğünü yapıyor. Toplantıda "Ça- tışmalarda Uluslararası Savaş Gazete- cileri" başlıklı paneli yönetti. • • • Erdem Ahmet, Üsküplü bir Türk ga- zeteci. Toplantı arasında yanıma gel- di, tanışmak istediğini söyledi. Erdem, dort kuşak Üsküplü. Dedesi Memduh, yorganaymış. Kentin en büyük hanla- rından birinin sahibiymiş. Sosyalistle- rin yönetime gelmesiyle her şeyini yi- tirmiş. Erdem, dedesinin Osmanlı Im- paratorluğu döneminde doğduğunu, Sırp Krallığı ve Sırp-Hırvat-Slav devle- ti yönetimini yaşadığını ve en son ola- rak da Yugoslavya Sosyatist Federa! Cumhuriyeti yönetiminde yaşamını yi- tirdiğini anlattı. 70 yıllık yaşamında dört ayn devlet görmüştü. Erdem'le öğle arasında Vardar Neh- ri'nin öteyakasına, Osmanlı dönemin- de yapılmış Taş Köprü üzerinden geç- tik. Nehrin öte yakası Türklerin, Ama- vutların yaşadığı yörelerdi. Eskiden "Türk Çarşısı" olarak bilinen çarşının adı şimdi "Eski Çarşı" olmuştu. Üsküp ka- lesinin dibindeki bu çarşı, eski canlılı- ğını yitirmişti. Çünkü şehir, 1998'den iti- baren giderek Hıristiyanların çoğun- lukta olduğu Vardar Nehri'nin doğusu- na taşınmıştı. Eski Çarşı'daki dükkânlann çoğu ka- panmıştı. Güzel, eski yapılar ilgi bekli- yordu. Çarşının etrafındaki mahallenin adı "Dükkâncık"\\. ŞairYahya Kemal Beyatlı, bu mahallede doğmuştu. Çar- şıda dolaşırken, Türk esnaflar tanıya- rak yanıma geldiler. Hemen hepsi uy- du kanalıyla Türkiye'deki TV kanalları- nı izledikleri için her şeyden haberdar- dılar. 48 yaşındaki Hüsamettin'ın de- rici dükkânına oturduk. Hüsamettin, üç kuşaktır aynı dükkânda çalıştıklan- nı anlattı. Türkiye'nin yeteri kadar bu- raya ilgi göstermediğinden yakındı. Çarşıdaki mallann hemen tamamı Tür- kiye'den gelmişti. Zaten esnaflar da sık sık mal almak üzere Türkiye'ye git- tiklerini söylediler. Çarşının yanında yine Türklerin ve Arnavutların çoğunlukta olduğu Bit- pazan ve Kadınlar Pazarı vardı. Çar- şı sessizdi, ancak Bitpazan ve Kadın- lar Pazarı çok canlıydı. Bir anda ken- dimi Istanbul'un kenar semtlerinin birisinde hissettim. Her şey Türki- ye'den gelmişti. Dükkânın birinden Türkçe kaset istedim, çıkarıp Mus- tafa Sandal kaseti verdi. Makedon- ya'daki Türklerin şarkılannı istediği- mi söylediğimde, böyle bir şey ol- madığını, Türkçe müzik kasetlerini Türkiye'den getirdiklerini anlattı. Üsküp'te savaş ve medya üzerine gazetecilik açısından çok ilginç tar- tışmalar yapıyoruz. Yugoslavya'daki iç savaşın tanığı gazeteciler, "yurtse- verlikle "gazetecilik" arasında yok olan sınıriann, meslek üzerindeki et- kilerini sorguluyorlar. Bu konudaki tartışmaları yerimin elverdiği ölçüde önümüzdeki günlerde anlatacağım. ERDAL ATABEK Aynımcılığı Kimler Yapıyor? 'Aynmcılık', insanlıktarihinin en büyük sorunla- nndan biridir. Geçmişte de öyleydi, bugün de öy- ledir, gelecekte de -ne yazık ki- öyle olmayı sür- dürecek gibi görünmektedir. 'Biz ve ötekiler' aynmı hemen her özelliğe da- yalı olarak insan topluluklannı bölmüş, birbirine düşman etmiş, savaşlara yol açmış, ölümlere, yı- kımlara neden olmuştur. Irk ayrımcılığı, Amerika'da beyazlar-siyahlar bi- çiminde sürüp gitmiş, Almanya'da an ırk-Yahudi- ler biçiminde krtla ölümlerine yol açmış, bütün bun- lar da insan uygarlığının ayıplan olarak tarihe geç- miştir. Din ayrımcılığı, yüzyıllar boyunca çatışmaların, savaşlann, ölümlerin, yıkımlann nedeni olmuştur. Türkiye de din ayrımcılığının acılarını çeken bir ül- kedir. Alevi- Sünni aynmının neden olduğu Kahra- manmaraş olaylan, Sıvas'ta yaşanan, utanç veri- ci, aydın insanlann yakılması olaylan bilinen örnek- lerdir. Daha küçük ölçeklerde yaşanan 'ramazan- da orvç tutmadığı için dövülen, öldürülen insan- lar' da gene din aynmcılığının acı sonuçlandır. Ül- kemizde zaman zaman din aynmcılığı 'Müslüman çoğunluk ile' Hıristiyan- Musevi azınlık' arasında yaşanmış, 6-7 Eylül olaylan gibi, vartık vergisi gi- bi olaylarda bu aynmcılık önemli roller oynamıştır. Cinsiyet aynmcılığı; kadınlan ve erkekleri sade- ce ayn cinslerden olduğu için ayırmak da önemli bir aynmcılıktır. Bütün dünyada değişik biçim ve ölçeklerde yaşanan bu aynmcılık Islam dini refe- ransıyla Islam ülkelerinde açıkça yaşanmaktadır. Erkeklerie kadınlar ayn yerlerde oturmakta, kadın- lar özel giyimleriyle ayrılmakta, kimi ülkelerde ça- lışma yaşamlan, kimi ülkelerde araba kullanama- ma gibi aynmların hedefi olmaktadır. Dil aynmcılığı, milliyet ayrımcılığı gibi daha pek çok eksende yaşanan aynmcıbğın dayanağı önyar- gılardır. önyargılardan kurtulmak da görüldüğü gibi ko- lay değildir. 29 Ekim 2003 tarihinde yaşanan 'Cumhuriyet Bay- ramı Resepsiyonu'nöa Sayın Cumhurbaşkanı ay- nmcılık mı yapmıştır? Görünüşe göre bu 'törensel kabul resmine ancak belirii giyim kurallanna uyan kişilerdavet edilir' biçiminde hareket etmek aynm- cılık değildir, bir kuralı uygulamaktır. Aynmcılık ya- panlar, bu kurala uymak istemeyenlerdir. 'Beliriigiyim kurallan' olmadığını düşünürsek, böy- le bir kuralı 'demokratik' olmadığını öne sürerek kaldınrsak, sadece türbanlı olanlann değil, çarşaf giyen, peçe takan kadınlann, çador giyen her ta- rafı simsiyah kapalı kadınlann, sanklı, fesli erkek- lerin toplumun heralanında, hertoplumsal görev- de yer alacağını da kabul etmek gerekmez mi? 'Ca- nım o kadar da değil, öyle şey olmaz' sözlerini kim söyleyebilir? Böyle birgörünümün özgüriükle, de- mokrasi ile çok kültütiülük ile ne gibi bir ilgisi ola- bilir? Bu görünüm sadece uygarlık ile ilkelliğin yan yana durması demek olacaktır. Türkiye'de ayrımcılığı kimler yapıyor? 'La/fcç/ter-Müs/üman/ar' aynmını kimler yapıyor? 'Islamcı sermaye', 'Islamcı bankacılık', 'ıslam- cı ticaret şirketlen','Islamcı marketler' sistemini kimler kurdu, kimler tamişbırliği içinde yürütüyor? Islamcı eğitim' sistemini kimler kuruyor, kimler savunuyor, kimler yürütüyor.. daha önemlisi neden ısraria daha da yaygınlaştırarak sürdürmek isti- yor? imam hatip okullannı imam hatip sayısının çok üstüne çıkarmanın, imam da hatip de olamayacak kızlan bu sistemde okutmaya çalışmanın, bu okul mezunlannı üniversitenin her bölümüne sokmaya çalışmanın anlamı nedir? 'Islamcı bürokrasiyaratma' girişimlerinin hede- fi nedir? Islamcı polisler, Islamcı eğitimciler, Islam- cı kaymakamlar, valiler, emniyet müdürieri olma- sının anlamı ve hedefi nedir? Bu anlam da, hedef de çok açıktır. Bu yollarta, olabilirse Silahlı Kuvvetler'e de girerek dine daya- lı bir yönetimi gerçekleştirmek bu girişimlerin he- defidir. Bugün, 'Islamcı siyaset' iktidardadır, toplumun yönetimini din temelli biçime getirememektedirier.. ama asıl amaçlan bunu yapmaktır. Asıl aynmcılık bu değil midir? Toplumu din temelli birayrıma uğratmak istemi- yoriarsa 'laikçi-Müslüman' aynmı neden yapılıyor? Bu aynmda, 'laikçi' dedikleri laiklerin aslında 'din- siz' olduklan iması yok mu? Doğrusu, 'laikler ve köktendinciler' olan bu ay- nmın neresinde durmak uygarolmaktır, neresinde durmak toplumu aynmcılıktan koruyacaktır? Laiklik bunun için zorunludur, Cumhuriyet bunun için zorunludur, Atatürk bunun için günümüzde de gelecekte de yaşayacaktır. e-mail: erdalatak " superonline.com Fax: 0 212 513 90 98 Cenaze töreni Manisa'da yapıldı Arınç'ın annesi toprağa verildi MANİSA (AA) - TBMM Başkanı Bülent Annç'ın Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Hastanesi'nde vefat eden annesı Sevdiye Annç (84) Manisa'da toprağa verildi. Annç'ın Bursa Ulu- dağ Ünrv ersitesi Tıp Fa- kültesı Hastanesi'nde vefat eden annesinin ce- nazesi dün ambulansla Manisa'ya getirildı. TBNDvI Başkanı Annç, Manisa Pobs Moral Eği- tim Lokali'nde taziye- leri kabul ettikten son- ra Hatuniye Camii'ne geçtı. Hatuniye Çamii'nde ikindi namazının ardın- dan kılınan cenaze na- mazına Bülent Annç, kardeşleri Kutiua>, Yü- dıray ve Ümit Annç' ın yanı sıra TBMM Baş- kanveküleri İsmailAlp- tekin, Nevzat Pakdil, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Tanm ve Kö- yişleri Bakanı Sami Güçlü, Ulaştırma Ba- kanı Binali V ıldırım. Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Çevre ve Or- man Bakanı Osman Pe- pe, AKP Grup Başkan- vekilleri E>üp Fatsa, Sa- lih Kapusuz. 50'ye ya- kın milletvekili, eski ba- kanlardan Rıza Akçah ve çok sayıda vatandaş katıldı. Sevdiye Annç. Ma- nisa Çatal-2 Mezarlı- ğı'ndaki aile kabrista- nında toprağa verildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear