Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 KASIM 2003 PAZARTESİ
+
CUMHURİYET SAYF
kultur(S cumhuriyet.com.tr
22. TÜYAP İstanbul Kitap Fuan'nda önceki gün düzenlenen Yılmaz Giiney başlıklıpanele ilgi büyüktii
Taş hücreden beyazperdeye
Derya'yı
sevenlere
armağan
SELMA HOMURLU Eğitimci Ressam
Sevgili Derya'yı "Dilan" filminde görmüştüm
ve çok sevmiştim. Avni Arbaş'ın torunu de-
mişlerdi. O zaman daha da ilgim artmıştı Der-
ya'ya. Dedesi Cumhuriyet dönemimizin ilk res-
samJanndan Avni Arbaş'ı ise Beyoğlu'nda res-
sam Leyla Gamsız'ın atölyesi Galeri Gam-
sız'da yaz kurslanna başladığımda tanımıştım.
Bize ders veren ressam JVevin Çokaydı. Nevin
Hanım'ın gülen yüzü ve beyazın çok olduğu
tablolan gözümün önünden giöniyor. tşte o
günlerde Avni Arbaş, Mahmut Cuda, Oktay
Gfinday, Rafet Ekiz, Berç Toroser. Gürdal
Duyar. Serkiz Günsev bıze kol kanat geren de-
ğerli ressamlanmızdı. Yol gösterir, ışık tutarlar-
dı. Hepsine sonsuz sevgilerimi sunuyorum.
1985'ten bu yana Avni Arbaş'la çeşitji zaman
ve mekânlarda karşılaşmalarımızda, onuoJa
oturup sohbetler etmişizdir. Avni Arbaş hiç kü-
çümsemezdi ınsanlan. Benim konuşmalannu,
heyecanlanmı bilgece bir edayJa, ciddiyetle
dinJerdi. Kendisi de duygulannı bana aktanrdı.
Avni Arbaş'ın öliimünü Cumhuriyet gazetesin-
de okuduğumda şoke olmuştum. Çok üzüldüm.
Bir daha onunla Tünel'de karşılaşarnayacaktım.
ÖzJemeye başladım şimdiden. Sarkis Günsev'i,
bir iki ay önce de Rafet Ekiz'i kaybettiğimizde
aynı duygulan yaşamıştım. Keza Mahmut Cu-
da, Oktay Günday, Burhan Uygur'da da. Ben
hiçbirinin öJümiinü kabul edemedim. Bebek
Camii'ne pazar sabahı gittiğimde ilk gördüğüm
yûz Rutkay Aziz'di. Bir gün önceki gecede Sı-
raselviler'de Nâzım Hikmet Kültür Vakiî'nda
değerli büyükelçimiz Mahmut Dikerdem'in
ölümünün 10. yıldönümü arusına düzenJenen
toplantıda görmüştüm Rutkay Bey'i. Şu insan
oğJu ne dayanıkJı, mükemmel bir varlık. Hepsi-
ni göğüslüyor acıların. Derya'yı işte o sırada
gördüm Bebek Camiinde. Elinde kırmızı ka-
ranfili, başında siyah kasketi ve yemyeşil züm-
rüt gözleriyle. Deniz gözleriyle... Sanldım Der-
ya'ya, kucakJadım öptüm onu dedesüıin yerine
de. Annesi sevgıli Zerrin Arbaş, Atıf Ydmaz,
Kadir İnaoır, Yaşar Kemal, Erdal İnönü,
Genco Erkal hepsi Bebek'te idiler. Daha bir-
çok dostu da Arbaş aılesinin ve sanat dünyası-
nın oradaydılar. Sevgili anne Zerrin Arbaş'ın
acısının ne denli derin olduğunu anlıyorum.
Zerrin Arbaş'a ve sinema dünyamızın tüm
emekçi bilge uısanlanna da buradan, Cumhuri-
yet'ten başsağlığı diliyorum. Deryacığım seni
hiç unutmayacağım, seni kımler üzdü, biraz za-
yırlamışsın camm, seni sevivorum, dikkat et
kendine demişrim. Ve fötoğrafinj çekmişrim.
lyi ki çekmişim. Şimdi fotoğrafmı Cumhuriyet
eliyle tüm sevenlerine armağan ediyonım.
Tören bu akşam yapıhyor
Sanat-Edebiyat
Ödülleri veriliyor
Kültür Servisi - îsviçre Hastanesi'nin bu yıj bi-
rincisini düzenlediği 'Sanat -Edebivat Ödül-
leri' bu akşam Atatürk Küitür Merkezi'nde ya-
pılacak bir törenle sahiplerini bulacak. ÖdüJJer
bu yıl tiyatro, şiir ve senaryo dailannda verildi.
Tiyatro seçici kuruiu Ash Öngören'in 'Yel mi
Değirmen mi' adlı oyununu birinciüğe değer
gördü. Aynı dalda verilen Jüri Öze] Odülü ise
Ipek Seyalıoğlu'nun 'Bakır Kalkan'ı ile İlker
Kökiü'nün 'Mendil Alır mısınız' adlı yapıtı
arasmda paylaştınldı. Ödül alan oyunlar 'îsviç-
re Hastanesi - Yanşma Oyunlan I' adı altında
Mitos Boyut Yayınlan tarafından kitaplaştınldı.
Senaryo dalında birinciliği Berna Şeker, Çağ-
daş Turan ve trfan Sanıban paylaştı. Şiir
seçici kurulu ise şiir dalında birinciliğe Kadir
Aydemir'i layık görürken Derya Çolpan'a da
Jüri Özel Ödülü verdi. Îsviçre Hastanesi'nin
gelenekselleştirmeyi tasarladığı yanşmanın
ikincisi için şartname bu akşam düzenJenen
törende açıkJanacak.
ECE BAKTIAYA
Yaklaşık 360 yaymevi ve sivil
toplum kuruluşunun katılımıyla
gerçekleştirilen 22. TÜYAP Is-
tanbu] Kitap Fuan'nda önceki
gün Yılmaz Güney Kültür ve Sa-
nat Vakii '20 Yıl Sonra Yılmaz
Güney' başlıkh bir panel dü-
zenledi.
Fatoş Güney ve Melike De-
mirağ'ın anılarınj, ünlü oyuncu-
nun savunucusu olduğu değerler
ve fikirlerini izleyenlerle paylaş-
tıklan panele konuşma-
cı olması beklenen Atil-
la Dorsay, Tank Akan
ve Halil Ergün katıl-
madı. Fatoş Güney ko-
nuşmasına, "12 Eylül
döneminde Türk sine-
ma tarihinden siJin-
meye çaiışıldı" diyerek
başladı.
12 Mart baskılan
104 filminın nasıJ yok
edüdiğini, 21 yaşında
yazdığı hikâye ile anJa-
mını hiç bilmediği ko-
münizmle suçlanışını,
ardı arkası kesilmeyen
hapis cezalannj, vatan-
daşhktan çıkarüışını an-
Iattı uzun uzun,..
"196O'Iı yıllann orta-
larında Yeşilçam'ın
parlak aktörlerinden
farklıydı. HaJka mesaj
veren, gerçekleri gös-
teren yapıtlar ortaya
koymak istiyordu.
1970'te çekriği 'Umuf
filmi sinema tarihinde
bir dönemi noktaladı."
12 Mart dönemınde
birçok aydın gibi ögrencilere
yardım ettiği için 2 yıl, ardından
da Yumurtalık cinayeti yüzün-
den 19 yıl hapis cezasını soğuk
hücreleri ve taş duvarlan sinema
perdesine çevirişini öyküledi bir
bir. AJdığı tüm cezalara rağmen
ülkesinin en ücra yerini başka bir
memJekete tercih etriğini söyle-
di "Çirkin KraTın.
Vakfin ünlü sinemacıdan ka-
lan fıhrüere, kitaplara sahip çık-
tıkJannı belirten Güney, "Yıl-
maz Güney'i silmeye çabşanla-
ra verilen en güzel cevap bura-
daki varlığımız"dedi.
Yılmaz'ın sinema perdelerine
yansıyan kahramanJanndan biri
olan Melike Demirağ ise Yıhnaz
Güney'le tanışmasını ve onunla
başlayan değişimini anlattı.
"Mutlu azuüığın içindeki mut-
lu insanlardan biriydim. Doğ-
duğum, geldiğim kültür son-
radan edindiğim ortamdan,
değerlerden çok farklıydı. Ha-
yatımda çizdiğim yola bir baş-
laagıç oldu. Sinema tarihimi-
JL atoş Güney ve Melike Demirağ'ın
anılannı, ünlü oyuncunun savunucusu
olduğu değerier ve fikirlerini
izleyenlerle paylaştıklan '20 Yıl Sonra
Yılmaz Güney' panelin yanı sıra
'Filistin Şiiri ve Genç Kuşak Temsilcisi
Hanan Avvad' konulu panelde dikkat
çeken etkinliklerdendi.
zin iki önemli fîlmi Arkadaş'
ve 'Sürü'de birlikte çalışrık. Bu
benim için büyük bir gurur."
TÜYAP'ta yer alan bir diğer
etkinlik ise Evrensel Basım Ya-
ym'ın düzenlediği 'Filistin Şiiri
ve Genç Kuşak Temsilcisi Ha-
nan Avvad' konulu paneldi.
Konuşmacılardan Şükran
Kurdakul rahatsızlığı nedeniy-
le katıJamazken Hanan Avvad
ve Avşar Timuçin, Filistin ede-
biyatı üzerine birer konuşma
yaptıJar. Şair Hanan Aw
r
ad ra-
hatsızlığı nedeniyle söyleşiye
katılamayan Kurdakul için yaz-
dığı şiiri okudu. Avvad, Filistin
şiirinin ülkenin bulunduğu poli-
tik durumdan ötürü bağunsız
olamadıgını belirterek sözlerine
şöyle devam etti:
"Filisrinü yazarlar olarak
empen alizmin, baskının. işga-
lin her türlüsünü yaşıvoruz.
Tüm yazarlarımız, akademis-
yenlerimiz, şairlerimiz kendi-
İerini her zaman mücadelenin
içinde buldular. Ortaya koyu-
lan tüm yapıtların
ana teması her zaman
'Işgale hayır. özgürlü-
ğe evet" oldu. Buna
paralel olarak direniş
edebiyatına baktığı-
mızda Kudüs, şehit-
lik, sürgün ve merha-
met gibi terminoloji
haline dönmüş söz-
cükler görürsünüz".
•: Dukkanda kültür
Günün bir diger pa-
nelinin konusu 'Çölle-
şen İstanbul'da Istan-
bullular'dı. Çağdaş
Yaşamı Destekleme
Derneği'nin düzenle-
diği, Türkan Say-
lan'ın yönettiği pane-
le, Türkel Minibaş,
Oktay Ekinci ve Cen-
giz Bektaş katıldı.
Fuann Beylikdü-
zü'nde kurulmuş ohna-
sının kent kültürüyle
ters düştüğünü belirte-
rek konuşmasına baş-
layan Oktay Ekinci,
asıl sorunun tüketim
yerine üretim ideoloji-
sini benimsemek olduğunu ifa-
de etti. Arazi rantının ekonomi-
ye olan egemenliğini vurgulayan
Ekinci'ye göre soruhnası gere-
ken ilk soru şu ohîialı. "\asıl
oluyor da zengin-yoksul, cahil-
okumuş herkes İstanbul'a
karşı ortak bir davramşı be-
nimsiyor?" istanbul için "dük-
kânlannda küitür satılır" diye
söz eden şair Nedim'den örnek
veren Cengiz Bektaş ise kenfi sa-
dece yapı olarak algılamamak
gerektiğini ifade etti.
ANKARA TİYATRO FESTİVALİBUGÜN BAŞUYOR
Fesrival saat 20.00'de Dostlar Tiyatrosu'nun'Yaşasın Savaş' oyunuyla açılıyor.
Sahnede şenlik var!Kültür Servisi - Toplumsal Araştu"-
malar Kültür ve Sanat Vakfi tarafından
bu yıl 8.incisi düzenlenen 'Uluslarara-
sı Ankara Tiyatro Festivali'nın teması
' Yaşamın Aynasıdır Tiyatro' olarak be-
lirlendi.
Festıval bugün saat 20.00'de DT Şüıa-
si Sahnesi'nde. Genco Erkal'ın yazıp
yönettiği, Dostlar Tiyatrosu'nun 'Ya-
şasın Savaş' adlı oyunuyla başhyor. 18
Kasım'a kadar sürecek olan festivalde
32 tiyatro topluluğu Ankaralı sanatse-
verlerle buluşma olanağı bulacak.
Fesrival bovunca Semaver Kumpanya
'Murtaza'. Oyun Atölyesi 'Dolu Dü-
şün Boş Konuş', Bizim Tiyatro 'Yargı'.
Ankara Sanat Tiyatrosu 'Godot'yu Bek-
lerken', 5. Sokak Tiyatrosu 'Dumrul Ue
Azrail', Yıldız Teknik Üniversitesı Tı-
yatro Topluluğu 'Sevgi Paylaşrıkça Ço-
ğabr', Tiyatro Ojıınevi 'Unutmak'. Ti-
yatro Kedi 'Tarlakuşuydu Juliet', Ken-
terler Tiyatrosu 'Bir Garip Orhan Ve-
li', istanbul Oda Tiyatrosu Oyunculan
'Kanmla Evleniyorum', Stüdyo Oyun-
culan 'Oidipus JVerede?' Hadi Çaman
Yeditepe Oyunculan 'Tıpkı Sen Tıpkı
Ben', Galataşaray Üniversitesi Tiyatro
Topluluğu 'Öiüler Konuşmak Ister-
ler/Yarın Başka Konuda". İstanbul 0-
da Tiyatrosu Oyunculan 'Operadaki
Hayalet Üzerine Bir FantezT, BGST-
Tiyatro Boğaziçi 'Pilavdan Dönenin
Kaşığı Kınlsın', Yeni Tiyatro - Kara Ti-
yatro 'Küçük Adam'. Antik Tiyatro
'Biz Niye Böyle Olduk', Çankaya Be-
lediyesi Şehir Tiyatrosu 'Fadik Kız'. Ali
Poyrazoğlu 'Ödünç Yaşamlar', Canşen-
liği Oyunculan "Başına Buyruk Kedi
ve 'Hikâye-i Muhabbet' adlı oyunlan
sahneleyecek.
Aynca festivale Hollanda'dan katılan
Tiyatro Rast 'Anrigone', Bulgar Pernik
Dram Tiyatrosu 'Rita'nın Eğitimi', Gü-
zelyurt Belediyesi Şehir Tiyatrosu 'De-
demin ParacıklarT, Tearra Jiyana Nü
ise 'Zincirlere Vurulmuş Prometheus'
adlı oyunlanyla tiyatroseverlenn karşı-
sında olacak.
Festival kapsamtnda 6 Kasım günü
Ankara Sanat Tiyatrosu 'nda 'Prodüksi-
yon Tiyatrosu' konulu bir panel düzen-
lenecek. Oturum başkanhğmı Haldun
Çubukçu'nun üstleneceği panele Ayşe
Emel Mesci, Cüneyt Türel, Murat Ka-
rahüseyinoğlu ve Haldun Açıksözlü
konuşmacı olarak katılacak.
13 Kasun'da Cankaya Belediyesi Çağ-
daş Sanatlar Merkezi 'nde yapılacak olan
'Tiyarronun Şiiri' paneline Hilmi Ya-
vuz ve Yılmaz Onay konuk olacak. Otu-
rum başkanı ise Selçuk Atalay.
Oyunlar, DT Şinasi Sahnesi, Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi,
Bilkent Center, Yunus Emre Kültür Mer-
kezi, Ankara Sanat Tiyatrosu ve Migros
Sanat Sahnesi'nde izlenebilecek.
(0312 419 83 98)
Önemliprodüksiyonları belli bir sanatpolitikası temelinde hayata geçirmek gerekli
Tiyatrocuyutiyatrodamutlu etmek
AYŞE EMEL MESCİ
BURSA - TRT'nin, özellikle de TRT 1 'in
üslubunda en az bir yıldır köklü bü" değişim
gözleniyor. Bu değişim bir yandan daha iyi
ve yeni filmlerin yayın programnıa alınması
gibi olumluluklar içerirken, aynı filmlerin
bitmesine 1 veya 2 dakika kala araya 10 da-
kikalık bir reklam kuşağı sokulması gibi her
türlü izleyici (tüketici) hakkını, her fürlü sa-
natsal kaygıyı ayaklar altma alan olumsuz ta-
vırlar şeklinde de yansıyabiliyor. Aslında
özel televizyon kanallannda da karşı çıkılma-
sı gereken bu furum, TRT söz konusu olun-
ca insanın gözüne daha fazla batıyor. Piyasa
öykünmeciliğinden kaynaklanan aynı olum-
suzluk zaten çok az sayıdaki sanat programı-
nın ohnayacak saatlere kaydınlmasmda da
kendini gösteriyor.
Medyattk terclhler
Son zamanlann en medyatik dizisi Asma-
h Konak'ın yönetmeni Çağan Irmak yanıl-
mıyorsam istanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir
oyun sahneye koyuyor. Geçen yıl aynı ku-
rumda, yine yarulmıyorsam hayatında yönet-
menlikyapmamış, ama Sam Shepard'mkız
kardeşi olmak gibi bir imtiyaza sahip hanı-
ma sahneletilen Shakespeareın başına ne-
ler geldiği de henüz unufulmadı. istanbul Şe-
hir Tiyatrolan'nda ise kendi dalındaki başa-
nsı asla tartışılamayacak bir sanatçı olan
Şükriye Tutkun'a tiyatro sahnesinde başrol
oynatılıyor. Diğer yandan Şehir Tiyatro-
su'nda 'Hırçın Kız'm provalanna dizi çe-
kimleri nedeniyle gelmeyen sanatçılan uyar-
dığı için değerli yönermen Şakir Gürzu-
man'ın yöneönenlik görevine son veriliyor.
Yanlış anlaşılmak istemem: Devlet veya Şe-
hir tiyatrolannda ya da genelde tiyatroda şu
oynar bu oynayamaz diye birtakım kuralla-
nm yok ve bu rür sınırlayıcı yaklaşımlara
inanmam. Ama bu seçimlerdeki ölçüt beni
(hem ödenekli kurumların bu ülkenin sanat
yaşamındaki önemine inanmış biri olarak
hem de o kurumlarda çalışan meslektaşları-
ma, bu işın eğitimini almış, kahnnı çekmiş
sanat emekçilerine karşı doğal dayanışma
duygum nedeniyle) yakmdan ilgilendiriyor
doğrusu: Bu yönetmenler gerçekten kurum-
lara sanatsal anlamda bir şey katacaklan \ e-
ya onlann projeleri söz konusu olduğu için
mi davet ediliyorlar? Ya da bir rejinin olmaz-
sa olmaz gerekleri mi piyasanın kimi tanuı-
mış ve çok iyi bilinen yüzlerini tiyatro sah-
nelerine taşıyor? Yoksa bu seçimlerde sanat
dışında başka kaygılar mı belirleyici oluyor?
Örneğin bu isimlerle daha geniş bir seyirci
kitlesine ulaşılması veya birtaknn uluslarara-
sı ilişkiler kurulması mı amaçlanıyor?
'Reytlng' kaygısı
Her ne olursa olsun, son zamanlarda öde-
nekli sanat ve medya kurumlannda piyasayı
yakalama yönünde giderek artan bir kaygının
gözlemlendiği bir gerçek. O halde böyle bir
yönelişin, tek tek çıkışlarla gündeme getiri-
leceğine veya tam tersine yok sayılacağına,
gerek bu kurumlann kendi içlerinde, gerek-
se sanat kamuoyunda tartışmaya açılmasm-
da yarar var. Bence temel soru şu: TRT, Dev-
let Tiyatrolan veya Şehir Tiyatrolan gibi ku-
rumlar açısından "reyting" kaygısı ne den-
li öncelik taşır? Buna bağlı olarak da: Sanat
veya yayın politikalan, buradan hareketle ge-
nel üsluplar, yaratıcı personele ve tüketici kit-
leye yaklaşım tarzlan oluşrunılurken (tabii
bunlann oluşrurulduğu varsayurundan hare-
ket ediyorum) piyasa ölçütleri ile sanafkül-
tür ölçütleri arasmda bir denge hedeflenmek-
te midir?
Sanat açlıgı
Işin bu de diğer cephesi var tabii. Bursa
Devlet Tiyatrosu'nda "Çığ"ı çalışırken, bir
oyuncunun ağzmdan anlatıyla geçmişe dönüş
sahnesini, filmle tiyatroyu iç içe geçiren bir
biçemde, sahnedeki oyuncu (Ahmet So-
mers) ile fihndeki oyuncunun diyaloğu tar-
zında seyirciye aktarmak ıstedim. Fihndeki
rol için Fikret Kuşkan'ı düşündüm. Sag ol-
sun, o da ricamı kumadı, dizi çekimleri ara-
smda büyük bir özveriyle hiç ücret talep et-
meksizin üstelik "ezber" gelip çalıştı. Beni
çok memnun eden bir sonuç aldık. Fikret
Kuşkan. tartışılmaz yeteneğinin, disiplininin,
yaratıcılığmm yaru su"a: dizilerin asla gide-
remeyeceği, samimi ve sahici sanat açlığıy-
la da iz bıraktı bende. Tiyatro kökenli böyle
bir oyuncunun zaman zaman sahnelerde de
boy göstermesi. ödenekli kurumlann böyle
sanatçılan istihdam edebilecek esnekliğe sa-
hip olması gerek diye düşündüm doğrusu.
Aslında söz konusu sanat açhğı, bugüne
kadar çahştığım Devlet Tiyatrosu sahnele-
rinde, özellikle de bölge tiyatrolannda sık sık
karşıma çıktı. Gerçi medyatik görünürlük öl-
çütünün yarattığı genel erozyondan onlar da
nasibüıi alıyor ister istemez. Bu durum, özel-
likle de bölgelerde, tiyatro sanatınm geneli
üzerinde öyle bir baskı oluşruruyor ki, özgü-
ven yitmeye, üstlenilen sanatsal işlev berrak-
lığını yitirmeye başlıyor. Büyük merkezler-
den (istanbul, Ankara) bölgelere doğru bakı-
şa da, "oralarda uğraşmaya değmez za-
ten" mantığı egemen olunca, coşku, heyecan,
sanat açhğı iyice küllenme tehlikesiyle kar-
şılaşabiliyor. Cstelik sorumluluğu sadece
medyanın sırtına yıkmak da işin epey kola-
yına kaçmak anlamına geliyor. Bir oyuncu ar-
kadaşımla tiyatro sanatı ile televizyon, dizi-
ler arasuıdaki ilişkiyi konuşuyoruz. Çok iyi
bir oyuncu, o oranda da dolu.. ? "Ayşe ben ni-
ye konservatuvarı bitirdim anlamıyorum"
diyor bana: "Hayatımda kaç tane iyi oyun-
da oynadım diye düşünüyorum. Özel ti-
yatrolann da pekâlâ yapabileceği prodük-
siyonlarda çalıştım daha çok; hep köy oyu-
nu, hep komedi. Bir Ibsen, bir Shakespeare
ya da çağdaş yazarların oyunlannı oyna-
yamadıktan, gerçek bir tiyatro yapıtında
rol alamadıktan sonra niye o kadar yıl
okudum ben konservatuvarda?" (Aslmda
bu sözlerin oyun yazımı açısmdan da irdelen-
mesi gerekir, ama bu yazının çerçevesini aşan
bir konu bu.) Oyuncular böyle bir psikoloji-
ye sürüklenince, üstelik gerçekten içlerinde
yaratma enerjisi varsa, hiç değilse maddi açı-
dan tatmın olacaklan ve en azuıdan "görü-
nürlük ölçütü"ne göre yükselebilecekleri,
şöhret edmebilecekleri televizyon yapımlan-
na yönelmelerine ne denli kizılabilir?
Üzerinde asıl düşünülmesi gereken, sanat
açhğı çeken bu değerleri ve tüm yaratıcı ener-
jileri. önemi kendinden menkul komik duka-
lıklara bölünmüş bir ortamda harcanmaktan
kurtanp, tiyatroda tam kapasite kullanmanın
maddi ve manevi yollarını açmak, bu anlam-
da gerçekten önemli prodüksiyonlan belli bir
sanat politikası temelinde hayata geçirme-
nin. tiyatrocuyu tiyatroda mutlu etmenin ola-
naklannı bulmaktır.