25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2J3 KASIM 2003 CUMA + CUMHURİYET SAYFA İV 1 j I J I U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Ömer Vargı, sinemaya Yılmaz Güney ve ŞerifGören gibi ustalarla çahşarak başladı însanlan anlatmayıseviyor ¥.öneîmen, sonfılmi 'Inşaat'ta iki amelenin öyküsünü anlatırken bizleri güldürüyor ve düşündürüyor. Ömer Vargı 'ya göre sinema, diğer alanlardaki şöhretleri kullanırken kendi yıldızlarını da yaratmalı. SEVİLAY KOÇOĞLU Yönetmenlığini Ömer Vargı'nın yaptığı, başlıcarollerini Emre Kınay, Şevket Çoruh, Yeşim Büber ve Su- na Pekuysal'ınpaylaştığı 'İnşaat' si- nemalarda gösterime girdi. tstan- bul 'un bir gecekondu semtindeki in- şaatta çalışan iki amelenin öyküsünü kara komedi türünde sinemaya akta- ran Ömer Vargı i!e tnşaat ve filmin Türk sinemasına kazandırdıkJan üze- rine bir söyleşi gerçekleştirdik. Türklye gerçeğine ko$ut - Amerikalı ve Eşkıya'da yapım- cı. Her Şey Çok Güzel Ölacak'ta da yönetmendiniz. Bunlar büyük kit- lelere ulaşmış ve şöhretlerin yer al- dığı filmler, Inşaat'ta star oyuncu- larla calışmamayı özellikle mi ter- cih ettiniz? ÖMER VARGI - Bunu özeilikle tercih ettim diyemem. Ama bu düşün- ceye de yakınım doğrusu. Sinema, popülariteyle yürüyen bir sanat ve se- yirci çekme anlammda bunun etkisi çok önemli. Bu sektör uzun zamandır diğer alanlarda şöhret olmuş insan- larla yürür hale geldi ve kendi yıldız- lannı yaratamıyor. Benim bu projede şöhretler yerine rolünü iyi oynayacak isimlerle çalışmak gibi bir düşüncem vardı. Filmin tanıtımını da iyi yapa- bilirsek bu yöntemin sağlıkJı olacağı- na inanıyordum. Birilerinin buna ön- derlik etmesi gerekiyor. - YıJmaz Güney ve Şerif Gören gibi ustalarla çahşarak sinemaya başladınız. Onlann Türk sinema- sında temsil ettiği toplumsal ger- çekçi sinema ekolü sizi ve filmleri- nizi ne kadar etkiledi? VARGI - lnsan yaşamı boyunca birçok şeyden etkileniyor. Ben sine- mada usta çırak ilişkisine inanıyorum. ŞerifGören benim ustamdı ve ondan çok şey öğrendim. Benim için başan ölçülerinin en önde gelenlerinden bi- ri, ustamın sırtımı sıvazlamasıdır. Filmlerimin hangi kategonye sokul- ması gerektiğini sinema yazarlan da- ha iyi değerlendirirler. Insanlar bir ekolü devam ettirmek üzere değil, iyi iş yapmak için çalışırlar. İyi film ne- dir diye sorarsanız, rahat anlaşılabı- len, mesajını kolay iletebilen filmdir. - Bir fürlü tamanılanamayan der- me çatma inşaat, Türkiye gerçekli- ğiyle paralel gibi. VARGI - Evet, bir paralellık kuru- labilir. Her yönetmenin bir bakış açı- sı ve anlatmak ıstediği şeyler vardır. Bu filmden alınacak mesajlar, seyir- cinin yapacağı yorumlarda saklıdır. Ben anlatmak ıstediğim şeyleri doğ- ru anlatabilmiş isem bu izteyiciye yansıyacaktır. Bireysel görüşler top- lum içinde kendilerine yer bulup be- nimsenmedikleri sürece önemli de- ğildir.. Yaşamımız trajlkomlk - Öykünün temelinde sefalet, ce- halet ve cinayet gibi kavramlar suç- la doğnı orantılı kullanılmış. Tüm bu olumsuzözelliklerden bir kome- di öyküsü çıkarmayı nasıl başardı- nız? VÂRGI -Bu çok zor değil, çünkü bi- zim yaşamımız zaten trajikomik. Ha- yatımızın her alanında bu tarz olaylar- la karşılaşıyoruz. Sadecealtkesımden değil. toplumun her kesiminden in- sanlann suç işleyebileceğinı düşünü- yorum. Toplum olarak hepimiz içi- mizde birtakım yanlışlıklan banndınr hale geldik. Bu olaylara filmde gülü- nebiliyorsa ne mutlu, çünkü güldüren şeyler insanı biraz da düşündürür. - Yapımcısı olduğunuz Eşkıya'da, yönetmenliğini yaptığınız Her şey Çok Güzel Olacak ve tnşaat'ta iki erkeğin öyküsü ön planda. Neden erkek öyküleri? VARGI - Ben sinemada insanlan anlatmayı seviyorum. Ön planda er- kekJerin olması tamamen tesadüf. Ay- nca Inşaat'ta Nazife'nin, Ayşe'nin ve yaşlı teyzenın de kendi öyküleri var. - Türkiye'de bazı filmler gişeye yönelik, bazıları ise fesrivaUere ka- tılma umuduyla çekilmekte. Sizce İnşaat'ı bu bağlamda nasıl değer- lendirmeliyiz? VARGI -Öncelikle fılmin beğenil- mesi yönünde umutlanm. dileklerim var. Seyircinin bir şeyler bulması, be- ni yetiştiren insanlann memnun kal- ması, ovunculannın başanlı olması benim için önemli. Son yı1larda Türk sinemasında filmlerin başansının seyirci sayısıyla ölçülmesi çok yanlış. Ben gişe başa- nsı getiren filmler yaptım ama.. ön- celikle iyi ışler yapmaya çalıştım. Bundan sonra neler olacağını birlikte göreceğiz. YENİ BA$LAYANLAR... YENİ BA$LAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... ZİRVEYE T1RMANIŞ (Vlew from the Top) 'Zirveye Tırmanış' var oluşunu bir dış hat uçuş görevlisinin, panltıh yaşam tarzın- da bulmak isteyen, idealist kasaba kızı Don- na Jensen'm (Ğwyneth Paltrovv) gözlerin- den anlatılan şaşırtıcı bir komedi ve roman- tikbirmasal. Donna gerçek yaşam yolculuğuna Royalry Airlines'ın efsanevi eğitmeni John Whit- ney'in kılavuzluğunda başladığında, karşı- suıa tahmininden fazla engel çıkar. Acaba bu engeller Donna'nın düşlerinden vazgeçme- sine mi neden olacaktır, yoksa onu hayat bo- yu sürecek bir yolculuğa mı çıkaracakhr?. Bruno Baretto'nun yönettiği filmde Chiristina Applegate, Donna'nın arkada- şı ve stajyer uçuş görevlisi Christıne'i; M»rk Rufallo, onun kalbini çalan genç avakat adayını; Candice Bergen, Don- na'nın idolü ve akıl hocası haline gelen efsanevi uçuş görevlisi Sally Weston"ı; Kel- ly Preston, onu kanatlan altına alan uçuş görevlisi Sherry'yi; Joshua Malina. eşcin- se. iş arkadaşı Randy'yi ve Rob Lowe da yauşıklı yardımcı pilot Steve Bench'i caılandınvor. ÜÇKAĞITÇILAR (Matchstick Man) Bugün gösterime girecek olan 'Üçkâ- ğıtçılar' filminin yönetmeni Ridley Scott. Nicolas Cage ve Sam RockweU'ın rol aldığı filmde ikilı bu kez 'su filtre sis- temleri' satan ve saf insanlan araba, mücevher gibi büyük ödüller kazanma hevesiyle dolandıran iki sahtekân canlan- dınyor. Dolandıncıların duayeni olan Roy'un özel yaşamı o kadar parlak değildir. Iflah olmaz bir agorafobiye (meydan korkusu) sahip. sigaralan uç uca eİdeyen. kişisel hiçbir ilişkisi olmayan Roy, akhna zar zor hâkim olmaktadır ve bir psikiyatrdan pro- fesyonel yardım almak zorunda kalır Roy sorununa hızlı bir çözüm yolu arar- ken tedavisi beklediğinden çok daha faz- lasına yol açar; ergenlik çağında Angela (Alison Lohman) adlı bir kızı olduğunu öğrenir. tlk başta, Angela'nın varlığı nev- rotik babasının özenle planlanmış günlük yaşam akışuıı bozar. Zamanla kızınm var- İığına alışan Roy, Angela'nın ısranna da- yanamayarak genç kıza bazı numaralar öğretmeye başlar. DÜNYANIN BİR UCU (Master and Commander) Bugüne kadar Galapagos'ta çekilen ilk film olan "Dünyanın Uzak Ucu' filmi- nin yönetmeni Peter Weir. Senaryo ise Weir & John Collee'e ait. Patrick O'Brian'ın 'Aubrey/Marurin' romanlanndan uyarlanan filmin başrolle- rinde Russell Crowe. James D'Arcy, Paul Bettany, Edward VVoodall, Chris Larkin ve Max Pirkis rol alıyor. Filmde izleyicı kendini bu kez bilimkurgusal bir dünyada değil, aksine 200 yıl öncesinin deniz kuv- vetlennin okyanuslarda geçen maceralan- nın içinde buluyor. Napoleon Savaşlan sırasında tngiliz Deniz Kuvvetleri'nde bir yüzbaşı olan Kaptan Lucky, geminin doktoru Stephen Marurin ve gemileri Surprise saldınya uğrarlar. HMS Surprise oldukça büyük hasar al- mış adamlanmn çoğu yaralanmıştır. Lucky arkadaşlık ve görev arasında bir ikilem ya- şamaktadır. iki okyanus arasında düşmanı- nın ve ganimetin peşine düşmüştür. Bu gö- rev ya ününü arttıracak ya da onu ve tay- falanm vok edecektir. Peter Weir'm yönettiği filmde Russell Crovve başrolde. İZLEYİCİ CÖZÜYLE. ERDAL ATABEK Kim bu barbarlar? Nereyi, ne zaman istila etmişler? <ım bu barbarlar? Nereyi, ne zaman istila et- mşler? [1 Eylül 2001'de New York'takı Ikız Kule- le'in \r urulması, bu soruyu yemden sorduru- ycrdu! Doğu'dan gelen 'barbarlar' Batı'yı is- tilı mı ediyorlardı? Ama geçmişte Amerika'nın asl yerlileri olan insanlan, Kızılderilileri han- gı'barbarlar' yok etmişti? 200 miryon Ame- rüan yerlisini yok edip onlann üstüne bugünün u}garhğını lcuran 'barbarlar' kimlerdi'1 Bu- ginkü Amerikalılar. Onlann ilk kuşaklan. Av- noa'nın ipten kazıktan kurrulmuş kaçaklan. Gıney Amerika uygarlıklannı yok eden Ispan- yıllar. Avrupalılar. Barbarlar kimler? Tarihi eslerseniz bugünün uygarlannın tümü de tari- hn barbarlan olarak karşımıza çüayor. 6 mil- yoı Yahudiyi katleden 'barbarlar' çok uzağı- ırzda değil. Fimln eksenlndeki 68 kuşağı aydını Denys Arcand, 2003 yılında çekilen fılmin- d(Kanada), bu soruyu ilginç kişiler aracılığı ile sffuyor. Remi, ellili yaşlannda, 68 kuşağının a>lın tıplerinden birisi. Montreal (Kanada) Üni- vrsitesi'nde öğretim üyeliği yapmış, dost can- 1B, keyifli, çapkın, bir orta yaşlı. Şimdi kanser hastalığı ile uğraşıyor. Kalabalık bir hastane ko- ğuşunda eski kansı Louise'in sorulanna yanıt vermeye çalışıyor. Oğlu Sebastien. Londra'da başanlı bir finans yöneticisi. çok para kazanıyor. Babasını ilgilen- dıren ise onun kazandığı para değil, hiç kitap okumamış olması. Kızı ise yat satma işınde ve Büyük Okyanus'ta bir yerde. Ölüme yakın zamanda yapılan yaşam hesap- laşması, 'Artemio Cruz'un Ölümü* romanı- nın da konusudur. Bu olgu çok yazann aklını kurcalıyor görünüyor. Ama bufilmdeRemi'nin Denys Arcand'ın yönettiği filmde çok çeşıtü konular ironik ve dramatik yapılarıyla işleniyor. değil, 30 yıllık bir dönemin hesaplaşması yaşa- nıyor. Oğul Sebastien, ışinin başından aynlıp babasının yanına çok güçlükJe geliyor ama gel- dikten sonra da sorun çözmeye alışık genç bir işadamırun bütün becerilerini sergiliyor. FelliıH'yl anımsatan bir film Bu film çok yönlü irdeleyicı özelliği ile ger- çekten de çok konuyu sorguluyor. Tarih, evli- lik. seks, erkek-kadınlar, oğullar, kızlar, uyuş- turucu, hayaller, entelektüellerin dünyası gibi birçok konu kimi zaman ironik, kimi zaman dramatik yapılanyla işleniyor. Filmden, Fellini filmlerinin tadını aldığımı söylemeliyim. Uzun zamandır hiçbir filmden ahrıadığım değişik bir tadı bu filmde buldum. Yönetmen çok başanlı, oyunculann canlandır- dığı karakterler iyi işlenmiş, oyunculuklar da başan ile filme değer kazandınnış. Dünyanın gıdişınden düş kınklığına uğra- yan kişilerin özellikle zevkle izleyeceği bir film. Insamn kendi yazgısına nasıl karar ve- receğini gösteren nefis final ise hüzün vermi- yor, tersine yaşam sevincinin nasıl yaşanaca- ğını çok iyi gösteriyor. Filmin izlenmesini özellikle önerivorum. w KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Diveptimento Kasım ayı, Istanbul Bienali'nin son günlerine ta- nıklık ederken fotoğraf ve müzik alanlarında yoğun etkinliklere sahne oldu. Biryanda, İFSAK'ın düzen- lediği '19. Istanbul Fotoğraf Günleri', öte yanda i- ki önemli müzik şenliği: 'Divertimento' ve 'Akde- niz Çağdaş Müzik Günleri.' Fotoğraf sanatı alanında ül kemizin en çalışkan sivil toplum kuruluşlanndan biri olan İFSAK'ın dü- zenlediği ve tüm ay boyunca süren 'Fotoğraf Gün- leri'nin bu yılki teması 'Bellek'ti. Yerli yabancı pek çok fotoğraf sanatçısının katıldığı yarışma, sergi, dia gösterisi, söyleşi ve panelleri içeren programa, Ak- bank Kültür Sanat Merkezi'nden Tarih Vakfı Darp- hane Binası'na, Vapı Kredi Kültür Merkezi'nden Ta- nk Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ne, Istanbul'un en önemli sanat merkezlerı kapılarını açtı. Bu önemli et- kinliğin sponsorları arasında Kültür ve Turizm Ba- kanlığı da yer alıyor. özetle, geçen haftaki yazımız- da bir model olarak önerdiğimiz çok ortaklı kürtürel üretimin güzel bir örneği. Devlet, yerel yönetim ve özel sektörün desteği ile bir sivil toplum kuruluşu- nun ortaya koyduğu bir sanat şenliği. Devletin sa- nat hizmeti uretmek yerine, destekleyici bir konu- ma geçmesinin ne denli verimli sonuçlar doğurabi- leceğini kanrtlayan bir örnek. Eşzamanlı gerçekleşen iki önemli müzik şenliği için de benzer şeyler söylenebilir (partnerlerin sayı- sı daha az olsa da). Prof. Dr. Kamran Ince ve Doç. Dr. Cihat Aşkın'ın eşbaşkanlığında çalışmalarını sürdüren Istanbul Teknik Üniversitesi Müzik lleri Araştırmalar Merkezi'nin (MİAM) Garanti Bankası sponsorluğunda gerçekleştirdiği 'Divertimento-lyi Müzik!' başlıklı şenlik bu yıl ilk kez gerçekleştirildi. Melih Fereli'nin sanat danışmanlığında düzenlenen şenlik programı, küttürel buluşmalara ağırlık veren yapısıyla, ülkemizin müzik şenlikleri arasında özgün bir yere sahip. Eğlenceli, farklı, sıradışı bir içerik sunan 'diverti- mento', yerleşik kalıplara sığınmak yerine yeni se- rüvenlere açılmayı seçiyor. Sabahat Akkiraz'dan Arif Sağ'a, Erkan Oğur'dan Laço Tayfa'ya halk müziğimizin usta yorumcularını çağdaş müziğin tı- nıları ile buluşturan ve yeni sentezlar arayan 'Diver- timento'nun geleceğinin çok parlak olduğunu şim- diden söyleyebiliriz. Ülkemizde çağdaş müziöin ge- lişmesi adına çok önemli bir işlev üstlenen MİAM'ın kurulmasında ve gelişmesinde büyük katkılan olan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer i, başta Kamran Ince, tüm MİAM çalışanlarını ne kadar kut- lasak az. Modern müziğin ülkemızdeki bir başka kahrama- nı, Yıldız Üniversitesi'nin Müzik Bölümü kurucusu Prof. Dr. Ahmet Yürür ve Borusan Kültür Sanat Merkezi'nin başanlı yöneticisi Sami Caner'in çaba- lan ile gerçekleştirilen bir başka önemli müzik etkin- liği de 7. Akdeniz Çağdaş Müzik Şenliği' oldu. Bu şenlikte de, Akdeniz'in farklı kültürleri çağdaş mü- zik konseptınde ortak arayışlar içindeydi. Sanata destek veriyor görünerek prim yapmaya çalışan, a- ma her zaman en popüler dallara, en popüler sa- natçılara ve spor türlerine yatırım yaparak kolayı se- çen nice ticari kuruluş var. Borusan'ın ve Garanti Bankası'nın zoru seçmeleri bu açıdan çok önemli. Devletin ve yerel yönetimlerin gücünün yetmediği noktada, özel sektöre düşen görevin farkında olduk- larını, ucuz reklam yapmak yerine toplumsal sorum- lulukla hareket ettiklerini gösteriyor. Tam bu noktada, hükümetin hazırlamakta olduğu yeni bir tasarıya değinmekte yarar var. Öncelikle eğitim ve sağlık alanlanna yapılan özel sektör kat- kıları vergiden düşme olasılığını getiren 'Sponsorluk Yasası', Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun girişimi ile kültür ve sanata yapılan katkılan da içe- recek biçimde yeniden düzenleniyor. Bu tasarının, kültüre ayrılan kamu kaynaklannın genel bütçenin binde üçünü bulmadığı Türkiye gibi bir ülke için ne denli büyük önem taşıdığı açık. Kaldı ki, benzer yap- tınmlar Avrupa'dan Amerika'ya dünyanın pek çok ül- kesinde başarıyla uygulanmış, uygulanıyor. Ne var ki, uygulamada istenen sonuçlan elde edebilmek için bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor. Bunlan bir başka yazıya bırakarak yazımızı şöyle noktala- yalım: Kültür sanat alanı, ne tümüyle devlet tekeli- ne bırakılmalı (sakıncalarını sayıp dökmeye gerek yok herhalde), ne de tümüyle özel sektöre. Geçen akşam birtelevizyon programında Ahmet San, kül- tür sanata özel sektörün vereceği desteğin gereği- ni vurguladıktan sonra, düzenleyici bir kurul ya da kurumun yaratılması gerektiğinden söz ediyordu. Sanat dünyasında pazar ekonomisinin önde gelen uygulayıcılarından San'ın bile böyle bir ihtiyaca par- mak basması, bu alanın sorunlannın tek başına özel sektör eliyle çözülemeyeceğini gösteriyor. Ne yap- malı? Onu da haftaya bırakalım. vecdisayar / yahoo.com CMi yazar Ba Jn 100 yasnda • Beijing (AFP) - 20. yüzyılda Çin'deki dehşet verici savaşlan. kitaplan ve öyküleri ile tarihe geçiren Çin'in edebiyat simgesi Ba Jin 100 yaşında. 1949'un başlannda yazın hayatının en önemli ismi olan Jin'in klasik eserleri arasmda; 'Aile', 'îlkbahar', 'Yaz' ve 'Aşkın Trilojisi' bulunmaktadır. 1998'denberiparkinson hastalığıyla mücadele eden yazar bu durumuna karşın 2001 'de de ikinci kez 'Çin Yazarlar Birliği'nin başkanı seçilmişti. 1950'lerin sonlannda 'tatlı yazar' olarak görülen Jin, 1966- 1976 yıllan arasmdaki "Kültür De\Tİmi" sırasında 'smıf düşmam' olarak görüldü. Ba Jin, 2000 ve 2001 Nobel Edebiyat Ödülü için Gao Xingjian'ı yerine atamıştı. Gao, Nobel Edebiyat Ödülü'nü Çince eseriyle kazanan ilk Çinli yazar olmasına ve eserleri Avrupa'da yayınlanmasına karşm kendi ülkesinde yasaklı bir yazar. BUGUN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 20.00'de Gerard Presencer caz konseri. (0 212 231 54 97) • LİMAN KAHVESİ'nde 20.30'da Jakuzi adh program. (0 216 349 98 18) • BABYLON'da 23 OO'te DJ Arlan Allen. (0 216 454 15 55) • NARDİS JAZZ CLUB da 22.30'da Sibel Köse Band. (0 212 244 63 27) • ANTALYA KÜLTÜR MERKEZt PERGE SALONU'nda 20.00'de 'Ruhi Su Türküleri' Solist: Kubilay K. Suvarlı. (0 242 238 5^44)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear