24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31KİM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ O-üvercinada forumunda, kentin ancak tarihsel değerleriyle kurtanlabileceği vurgulandı Kuşadası'nda karar günleri»«çenlerde yitirdiğimiz Denizli /îisi Recep Yazıcıoğlu nun Ay- <iı Valisi olduğu yıllardı... Bir jr.j) çevre gönüllüsünün; "Ah kjşadası; vab Kuşadası... Deme- n k İçin!.." başlığıyla düzenle- cileri panelde demişti ki: "Yan- Işan dönmek için ne Anka- raJan, ne Valilikten, ne de Anıt- laıK.urulu'ndan çare bekleyin... Yeel demokrasiyi işletin, hep be- ra>er kentinize sahip çıkıp ken- «i jeleceğinizi kendiniz kurta- hep çalışkanlığı ve nrkezi hükümetlere olan eleştiri- ler ile yaşayacak olan Recep Ya- zıcoglu'nun bu tavsiyelerinden yailaşık 15 yıl sonra, yine Kuşada- sı'ı<ia "geleceği" tartıştık... lu kez gerilım yerine "umut"; kasaşa yerine de "sükûnet" var- dı." (ünkü, konuşma ve eleştiri öz- gıilüğünün sadece bazı panellerde bınz yaşanabıldiğı o "korkulu" döıem geride kalmış... Artık Ku- şacası 'nda bir "Kent Meclisi" var ve meclisin "sivil" başkanı Ah- me Altunsoydiyorki: "Belediye- ninher türlü uygulaması, hemen heıkesin katılımıyla açıkça tar- tışılabiliyor." "Vine o yakın geçmişteki "inşa- at yoğunluklarını arttırma" amıçlı imar planı oyunlan ve pro- je pazarlıklan da yerini "kentin eski semtlerini koruma çalışma- larına" bırakmış... 0 kadar ki, aynı yıllann arsa ve inşaat sektörüne ait "iş bitirme ye- mekJeri" nedeniyle boş masa bu- lunamayan ünlü balık lokantası "Kazım Restoran"da bile in cin topoynuyor... Kilosu 50 milyon li- radan levreklerle "rüşvet ikramı" yapan imar çeteleri kenti terk etti- ği için güzelim bahklar vitrinlerde "müşteri" bekliyor... tşte bu "değişimi" değerlendir- mek için Güvercinada'dakı tarihi kalede düzenlenen "forumun" başlığı da; "Kuşadası'nda Karar KUŞADASI BULUŞMASI UMUT YENÎDEN "ADALF EVLERDE... "Bir beldeyi zaman zalimce eskitmiş, Uygarlığı görmüş, o güzellik bitmiş. Bir beton zırhı sararken adayı, Kuşlar seneler önce çekip gitmiş." Cumhuriyet muhabiri Latif Sansür'ün u Ada Sanatevi"ndeki fotoğraf sergisi, Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu dizeleriyle düzenlenmişti... Kuşadası Belediyesi, artık aynı şiirlerin yazılmaması için kentin tarihi evlerine yeniden sahip çıkıvor (yanda) ve Tarihi Kcntler'in Güvercinada'ya asılan afişini bu kararın tanığı olarak saklıyor (üstte)... Günleri" olarak belirlenmişti... Tarihi Kentler Birliği'nin 24- 27 Eylül 2003 günlenndeki lzmir Buluşmasf nın ardından 28 Eylül 2003 Pazar günü aynı topluluğa ev sahıpliği yapan Kuşadası Beledi- yesi, son yıllarda sürdürdüğü; "kenti imar rantı tahribatından knrtarma" çabalan için aldığı "yeniden yapılanma kararları- na" katkı ve destek istiyordu... 1980 lerdekl imar darbesl' Başkan Fuat Akdoğan, aynı sa- bahki sunuşunda kentin nasıl "bu hale" geldiğini anlatırken 1950'lerden bir Kuşadası fotoğra- fı göstererek dedi kı: "1980'lere kadar bu güzel görünüm devam etti; fakat ne olduvsa 1985'ten sonra oldu ve kentimiz korkunç bir imar baskınına uğradı; Ku- şadası'nda kent adına yapılma- ması gereken ne varsa yapıldı; devlet de altyapı konusunda des- teğini esirgeyince yoğun yapılaş- manın yarattığı bunalım, vaktiy- le öncü olduğumuz turizme de büyük darbe vurdu..." Başkanı dinleyince düşündüm... Aslında 1985'te olan belliydi... O yıl, yeni imar Yasası ile imar ve kent planlaması yetkileri belediye- lere verilirken iki yaşamsal kural göz ardı edilmişti... Binncisi, "şehircilik" ve "mi- mari çevre" gıbı konularda olma- sı gereken "büimsel denetim" ge- tirilmemişti... Ikincisi de kentlerin "tarihsel değerleri" belediye so- rumluluğu dışında tutularak yerel yönetimlerin adeta "geçmişlerine ilgisiz" kalmalan körüklenmişti... Böylece belediyeler, sanıldığı gi- bi demokrasinin değil, sadece arsa ve arazi rantı yaratmanın ve bu rantlan da diledikleri gibi "üleştir- menin" çıkar kaleleri yapılmak is- tenmişti... Tek umut "rant" olunca... Nitekim Belediye Başkanı Fuat Akdoğan'ın altyapı konusunda hü- kümetlerin ilgisizliğine yönelık serzenışıni de deftenme not eder- kenyanınaşunlanekledim: "Siya- silerin ilgileri de hep bu imar ta- lanını destekleyen yasalar ve ara- zi talanına dönük merkezi ka- rarlarla sürmedi mi?.." Kuşadalılar, işte bu "işbitirici- kentbitirici" sürecin Türkiye'deki en "mağdur" sakinleri olarak, olana bitene ve gözü kara yerel yö- neticilere acaba neden "seyirci" kaldılar?.. Bu "zor" sorunun yanıtım, Gü- vercinada'daki forumda baro tem- silcisi Av. Nilgün Öğünçlü bir cümleyle şöyle açıklayıverdi: "Rant avcılarına karşı çıkmak yerine, nasıl pay alabileceğimi- zin hesabını yaptık..." Bu "payların" yarattığı sonucu da forumu yöneten Prof. Dr. Me- tin Sözen şöyle özetledi: "Kentin sırtından kazanılanların şimdi ne olduğu belli değil; ama kaybe- dilenin ne olduğu belli. Doğa git- ti, tarih gitti, kültür ve insan iliş- kileri gitti..." Özverlll bir mlsyoner İşte bunun farkına varan ve artık "kalan değerleri kurtararak" Kuşadası'ndaki yok oluşu durdur- mak isteyen belediyenin çalışkan ve özverili kültür emektan Dr. Ay- şe G. Şerifoğlu, aynı zamanda "kültürel çevre koruma projele- ri"nin de genel koordinatörü... Kuşadası'ndaki imar cehenne- minin ancak "tarihsel doku"ya dört elle sanlınarak geriletilebile- ceğini savunmuş, belediyenin "TKB üyeliği" de aynı sürece kat- kısı olacağı gerekçesiyle kabul edilmişti... Bu özlemler içinde gerçekleşen Kuşadası Buluşması'nda da TKB üyeleri ve yurdun her yöresinden katılımcılar, özellikle Kaleiçi ve es- ki kent bölgesindekı koruma, sağ- lıklaştırma, restorasyon ve tarihsel peyzaj düzenlemesiyle ilgili proje ve uygulamaları ızledikten sonra, forumdaki değerlendirmelerinde şu ortak karan aldılar. "Kuşada- sı'ndaki bu yeni süreç kesintiye uğramamalı... Tarih ve çevre ku- caklandıkça, sadece kentin kim- liği değil, Kuşadalı olmanın gu- ruru da kurtarılmış olacak..." TÜRSAK Vakfı'nın düzenlediği 'Havana Türk Filmleri Haftası'nda dokuz yapım gösterilecek Küba, Türksinemasıyla tanışacakKültür Servisi - TÜRSAK Vakfı, Türk sinemasının, sinemamız aracılığıyla ülke- mizin ve Türk kültürünün yurtdışında ta- nıtılması amacıyla düzenlemekte olduğu Türk Film Haftaları Projesi'ni, geçen yıl Macaristan'da gerçekleştirdiği 'Budapeş- te Türk Filmleri' haftasından sonra, bu yıl Küba'da 'Havana Türk Filmleri Haf- tası' ile sürdürüyor. Küba'da Türk filmlerinin ilk kez toplu olarak gösterileceği 'Türk Filmleri Haf- tası' T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle, T.C. Dışişleri Bakanlığı, T.C. Ha- vana Büyükelçiliği, Ankara Küba Büyü- kelçiliği, Küba Yönetmenler ve Sanatçılar Birliği ICAIC, Küba Sinematek, Öger To- urs ve Art Reklam'ın katkılanyla 04-12 Kasım 2003 tarihleri arasında gerçekleşe- cek. BKM. Filma Cass, TRT, NBC Film. Özen Film, InterForum, AFS Filmcilik, Belge Film gibi Türk film yapımcılannın da destekledikleri Havana Türk Filmleri Haftası'nda, Zeki Ökten'in 'Sürü', Feh- mi Yaşar'ın 'Camdan Kalp'. Yavuz Tur- gul'un 'Eşkıya' , Mustafa Altıoklar'ın 'Ağır Roman". Ferzan Özpetek'in 'Ha- rem Suare', Derviş Zaim'in 'Filler ve Çi- nıen\ Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini birlikte üstlen- dikleri 'Vizontele', Nuri Bilge Ceylan'ın bol ödüllü fibni 'Uzak' ve Ziya Öztan'ın son fibni 'Abdülhamit Düşerken' filmleri gösterilecek. TC Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun açılışını yapacağı gerçekleş- tireceği etkinliğe, Mustafa Altıoklar, Ziya Öztan, Fehmi Yaşar, Derviş Zaim, Meltem Cumbul, Taner Birsel ve Elif Dağdeviren de katılacak. Tiyatrolar arası diyalog Berlin'de bu yıl sekizincisi düzenlenen festivale Potsdam, Hamburg, Amsterdam ve îstanbul'dan topluluklar katılıyor Kültür Servisi - Seksenli yıllann başında Berlin'de yaşayan ikinci kuşak göçmenlerin girişimiyle kurulan Diyalog Tiyatrosu'nun geleneksel festıvali 'Diyalog Tiyatro Festivali Berlin' bu yıl 15 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında sekizinci kez gerçekleştirilecek. Sanatsal yönetmenliğini Mürtüz Yolcu'nun yaptığı şenliğe bu yıl Berlin Potsdam, Hamburg, Amsterdam ve Îstanbul'dan topluluklar katılıyor. 'Geleneksel Diyalog VVörkshop'lan çerçevesinde: Shakespeare uyarlaması 'Othello-Der Bağrıyanık', Hamburg'lu kabaretist Kerim Pamuk. E. Cormann, E. Durif, E. Schmitt, J. Jounnanneau'nun yazıp Mahir Günşiray'ın sahneye koyduğu 'Unutmak' adlı oyun, Umut Tiyatrosu'nun çocuk oyunlanndan Meray Ülgen'in yazıp yönettiği 'Die Sieben Glorreichen' sahnelenecek. Tiyatro Düşün'den Jean Genet'nin 'Gözetim Altında'sı, Flötz Production'ın, P. Gonzales, B. Leese, H. Schüler. I. Vierkant'tan, M. Vogel'in sahneye koyduğu Selçuk Yöntem'in 'Şiir Niye?' adlı dinletisi ile Fransız asıllı komedi sanatçısı Alfons'un sahne gösterisinin yer alacağı festivalde ayrıca, Hadi Çaman-Yeditepe Oyunculan'nın, Şakir Gürzümar'ın rejisiyle sahneye koyduğu 'Tıpkı Sen -Tıpkı Ben', Potsdam Şehir Tiyatrosu'ndan N. Wood'un yazıp Yüksel Yolcu'nun yönettiği Bosna dramı 'Fluchtvvege', Rast Theater Amsterdam'ın Sophokles uyarlaması ve Celil Toksöz'ün yönettiği 'Antigon' oyunları izlenebilecek. Rock topluluğu Stoneheads'ın de müzikseverlerle buluşacağı festivalin bu yılki programı Duman topluluğunun konseriyle noktalanacak. (www.theater-diyalog.com) % 'Unutmak', festivalde sahnelenecek oyunlar arasında. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Gelenek BekçHiği, Sıradanhk ve Yaraocrtık... Ünlü Amerıkalı romancı ve düşünür Ayd Rand'in (1905 -1983) 1943 yılında yayımlanan "The Foun- tainhead" (dilimize Belkıs Çorakçı Dişbudak'ın çevirisiyle, Plato Film Production Co. Yayınları ta- rafından "Hayatın Kaynağı" adıyla basıldı) adlı ro- manı, sıra dışı ve gerçek anlamda yaratıcı bir mi- marın, Hovvard Roark'un sürünün dışında varolma savaşımını konu alır. Roman, Roark'un "moder- nist" diye nitelendirilen mimarlık anlayışı nedeniy- le, Stanford Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakülte- si'nden atılmasıyla başlar. Oysa Hovvard Roark, hiçbir 'izm'in insanı değildir; bu durum romanın başında, Roark'un kovuluşundan sonra, odasın- da kendi çizimlerine baktığı sırada, şu satırlarla yansıtılmıştır: "Keskin çizgileri kurşunkalemle bu kâğıtlara çizen elin daha öğrenmesi gereken pek çok şey vardı. Ama çizgilerin bir teki bile gereksiz olmadığı gibi, gerekli olup da yerine konmamış bir tek düzlem de yoktu. Yapılaryalın ve basitti... Taki insan onlara bakıp da, bu basitliğin ne çaba/ar/a, ne metot kanşımlanyla, ne düşünce yoğunluğuyla gerçekleştirildiğini anlayıncaya kadar. Bir tek ay- rintı bile herhangi bir üslubun emri değildi. Bi- nalar klasik olmadığı gibi, Gotik de değildi. Rö- nesans da değildi. Hovvard Roark'du onlaryal- nızca..." Yalnızca Hovvard Roark olabilmek, yani sanat- çının, kendisi kimse, nasıl birsanatçı kimliği geliş- tirebilmişse -elbet, eğer böyle bir kimlik geliştire- bilmişse!- sadece o olması ve o olarak kalmakta da ödün vermeden direnmesi. Yaratma eylemi sı- rasında gelenek ürünü, onaylanmış, resmiyete dö- külmüş, tek doğru diye benimsenmiş hiçbir üslû- bun emri altınagirmemesi. Oysa Hovvard Roark'la son bir görüşme yapan fakülte dekanının temsil- cisi olduğu sanat görüşü, çok farklıdır: "Anlaman gerekirki... zaten bütün otoriteler aynı görüştedir... mimaride güzel olan ne varsa, mutlaka daha önce yapılmıştır. Geçmişin herüslûbunda birhazine gö- mülüdür. Biz kim oluyoruz da onlan aşmaya kalkı- yoruz? Olsa olsa, saygı çerçevesi içinde, aynı şey- leri tekrarlamayı umabiliriz." Ve yıne dekana göre, zaten "uygun ifade biçimlerinin hepsi çok önceden keşfedimiş"i\r. Bu savlar karşısında Hovvard Roark'un mimar- lık adına verdiği yanıt, aslında tüm sanatlarda kö- rü körüne geleneğe bağlılık ve çoğunluğun onayı düşüncesi karşısında, kendi kimliğindedirenen ya- ratıcı bireyin iletisidir: "İfade... ama neyin ifadesi?.. Herbiçimin kendi ayn anlamı vardır. Her insan ken- di anlamını, biçimini ve amacını yaratır. Başkalan- nın neleryaptığı neden bu kadar önemli oluyor? Sırf kendinizin değil diye neden kutsal sayılıyor? Neden sizin dışınızdaki herkes haklı oluyor da bir tek siz olamıyorsunuz? Neden başkalannın sayısı, gerçe- ğin yerini alabiliyor? Gerçek neden yalnızca birarit- metik meselesi oluyor... onda da yalnızca toplama işareti oluyor? Neden her şey eğilip bükülüp man- tık dışına çıkanlarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor... en iyi demek, bir standartlar meselesi demek. Ben de kendi standartlanmı koyanm. Ba- na hiçbir şey miras kalmış değil. Hiçbir geleneğin en uç noktasında duruyor değilim. Belki bir gele- neğin başlangıç noktasında duruyor olabilihm." Bu satırlarda dile gelen şey, sanatın geçmişinin toptan yadsınması değil, fakat o geçmişin, gele- ceği ipoteği altınaalmasına bir başkaldırmadır. Bu- günün sanatçısından dünyayı dün nasıl görmüş- se, ya da çoğunluk nasıl görmekte direniyorsa, öyle görmesi talep edilmesını benimsememektir. Romanda: "Ben mimar olmak istiyorum, arke- olog değil" diyen Hovvard Roark, bu gerekçeyle mimarlık fakültesinde kendisine çizdirilmek istenen Rönesans vıllalarını çızmeyi reddeder. "...hiçbirza- man öyle birbina yapacak değilim ki!" Rönesans'ın insanlık tarıhindeki dönüm noktası niteliğini elbet yadsımamak, ama bu yadşımama uğruna bugün, yüzyıllar önceki bir üslubu taklide kalkışmamak, yani 'zamana sanatını vermesini' bilmek - sanatta gerçek yaratıcıhk- başka nasıl ortaya çıkabilir ki? e posta: ahmetcemal ' superonline.com acem20 / hotmail.com BUGUN • NARDİS JAZZ CLUB'da 21 30da Selen Gülün Trio konseri. (0 212 244 63 27) • BABYLONda '13. Akbank Caz Festivali' kapsamında Magic Milk konseri. (0 212 292 73 68) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.00de lhsan Fazlıoğlu'nun katılacağı 'Milli Bilincin Oluşmasında Dilin Yeri' konulu felsefe atölyesi. (0 212 317 77 00) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 18.00'de Lütfi Akad'ın 'Düğün' adlı filminin gösterimi. (0 212 249 09 45) M YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONUnda 17. 00'de 'Urartu: Savaş ve Estetik' konulu konferans. Konuşmacı: Oktay Belli. (0 212 252 4? 00) • 8. BURSA ULUSLAR\RASI ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATROLARI FESTtVALİ kapsamında Tayyare Kültür Merkezi'nde 11.00'de Tiyatro Tempo'dan 'Mutlu Kelebek', 14.00'te Rusya Tver Devlet Çocuk Tiyatrosu'ndan 'Everything is Okey', Akpınar Kültür Merkezi'nde 11.00'de ve 14.00'te Tiyatro Tempo'dan 'Böyle Devam Edemeyiz'"adh oyunlar. (0 224 234 49 11) KİTAP DÜNYASI FUARI'NDA BUGÜN • DOLMABAHÇE KÜLTÜR MERKEZİ'nde 12.45te Mustafa Özel'in 'Anadolu Çınarı Keşfediyor Yeniden' konulu söyleşisi, 14.00'te Alev Alath'nın 'Küreselleşen Dünyada Türkiye' konulu söyleşisi, 16.30'da Nâzım Alpman'ın 'Türkiye'nin Çingeneleri' konulu söyleşisi, 17.45 te Zeki Bulduk. İsnıail Kılıçarslan, Yusuf Özkan Özburun, Hüseyin Akın'ın katılacağı "Edebiyatta Doksan Kuşagı' konulu söyleşi ve 19.00'da Hayri Kozanoğlu nun katılacağı 'Küreselleşme Politikaları ve Türkiye' konulu söyleşi. (0 212 361 03 13)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear