24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2003 CUMA 8 Istanbul HABERLERÎN DEVAMI TURKIYE Edırne _Y 24 Sınop Y 21 Adana B 28 Y 24 Samsun PB 25 Mersın B 26 Kocaeli _Y 27 Trabzon PB 23 Diyarfaakır A Çanakkale Y 21 Gıresun PB 25 Şanlıurfa Izmır Y 29 Ankara B 23 Mardın Manısa Y 28 Eskişehir B 24 Sıırt Aydın Denızlı B 28 Konya B 27 Sıvas PB 25 Hakkâri B 22 PB 20 Van B 19 Zonguldak Y 24 Antalya B 26 Kars B 19 Yurdun kuzey kesım- len parçalı bulutlu. Mar- mara. Kuzey Ege kıyıla- n ıle Batı Karadenız yağ- mur, yef yer sağanak ya- ğışlı dıger yerter az bu- lutlu ve açık geçecek Yağışlar Marmara'da akşam saatlennden ıtı- baren yer yer etkılı ola- cak Hava sıcaklığı yur- dun kuzey ve ıç kesım- lennde bıraz azalacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B K B B Y Y B K 4 3 -1 11 8 7 10 5 Berlın B 5 Moskova K Budapeşte Y 5 Aşkabat Madrıd B 12 Astana Viyana K 2 Taşkent B 23 Y B 26 Belgrad Y 12 Bakû B 30 Sofya Roma Y 15 Bışkek Y Y 19 Tiflis B 15 Atina B 28 Kahıre B 33 Münih K 1 Zürıh K 0 Şam B 33 Taşkent Tahran £k £.P a r ? a İ 1 b u l u t l u t Çok bulutlu ı Yağmurtu Sulu kar > Gök gurultulu * V G U N C E L CÜIVEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada görünmek mi istiyoriar. örneğin işte huzurunuzda taze bir örnek. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar; "YÖK tasansını bilim adamlartnın bağımsızlığına kar- şı bir tahammülsüzlük olarak gördüklerini" söylüyor. Oy potansiyeline daha geniş çaplı zorlama mı gerekiyor? İşte DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'dan bir örnek, bir model. örneğin cumhuri- yetin ve demokrasinin temel ilkelerine, gelenekle- rine uygun düşmediği gerekçesiyle türbanı sahip- lenmek! Dahası mı? Kolay! Çankaya'ya saldıran AKP'li- leri yalnız bırakmaz; -Ağar gibi- Cumhuriyet Bay- ramı resepsiyonuna türbanlı eşleri çağırmayan Cumhurbaşkanı Sezer'e "tercih edilen bu proto- kol uygulamasının laik, demokratik Cumhuriyetimi- zi korumakta zafiyet yaratacağını" öne süren de- meçler vermeye başlarsın. Ağar'ın savunduğu temel ilkeyi, bu iktidar, "ba- şörtülü olanın da olmayanın da eşitanayasal ve va- tandaşlık haklannı sonuna kadar korumaya karar- lıymış" görünerek aslında türbanı siyasal simge olarak, gericiliğe bir araç gibi kullanıyor. Bu gerçeği, konuda geniş bilgileri olan eski bir polis, eski bir emniyet genel müdürü ve hatta ada- let bakanı olan Mehmet Ağar, belki unutmamıştır ama, yüzde 10 barajının gözü körolsun. Böyle ko- nuşmaya zorluyor. Cumhurbaşkanı 'nın kararlı tutumuna karşı çık- rnak, bir bakıma kamusal alanlarda türbanı yasak- layan Anayasa Mahkemesi kararlannı hiçe say- mak anlamına gelmiyor mu? Ağar'ın yaptığı gibi, türbanı laisizmin bir parça- sı gibi görmek ve göstermek çağdaş cumhuriyet ilkeleriyle bağdaşıyor mu? Başı örtülü olanın da olmayanın da vatandaşlık haklarını koruyacağını söyleyen Mehmet Ağar; Çankaya Köşkü'ne, TBMM'ye, devletin hemen her kesimine her kamusal alana cüppe ve sarık giyi- nerek gelmeye girişenler çıkarsa, bu zibidilerin davranışlarını demokratik vatandaşlık haklarıdır diye korumaya çalışacak mı? Zira, gidiş o gidiş ki; şimdi türban, belki bir za- man sonra cüppe ile sarık! • • • RTE'yi, Gül'ü, Annç'ı tedavisi olanaksız inatla- rından vazgeçirmek için Fransa'da, Almanya'da türbana karşı topyekûn direnişi incelemelerini sa- lık vermek beyhude! • • • AKP Genel Başkan Yardımcılanndan Hayati Ya- zıcı, Çankaya'da "Defile mi düzenliyor da ayınm yapılıyor" demiş. Oysa türbanı dış ülkelerde defile konusu yapan- lar RTE'nin eşi Emine Hanım ile Dışişleri Bakanı Gül'ün eşi Hayrünisa Hanım. Atina'da olup bitenleri yıllardır objektif sadaka- tiyle yansıtan Nur Batur'un anlatımlarına göre; Papandreu'nun 200 kişilik akşam yemeğine Hay- rünisa Hanım, sütlü kahve ipek bir ceketle beyaz uzun bir etek giyerek, tayyörüne uygun ipek bir tür- ban takarak gelince... o denli ilgi kaynağı olmuş ki, ertesi günü Atina basını; Ege, Kıbrıs sorunları- n», Bay Gül'ü boş vermiş. Bayan Gül'ün fotoğraf- larını birinci sayfaya taşımışlar. Şimdi sormak lazım; Hayrünisa Hanım'ın türba- nı Atina basınının ilgisini eşi bakandan neden da- ha çok çekti? Çağdaş yaşamın başına örtü geçirildiği için mi? Türkler de çöl devletlerine benzemeye başladı di- yebilmeleri için mi? Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın 80 yıl sonra Türkiye'yi dünyaya başı sanlı tanıtmaya hakları olup olmadığını -tabii ilgileneni var ise- sorsun da boyunun ölçüsünü görelim. • • • AB Komisyon üyeleri Türkiye'den gelen heyet- lerin kulağına, "büyük ülkeler arasında üyelik ko- nusunda ikna edilmesigereken 'en önemli başken- tin' Paris olduğunu" fısıldıyor. "En önemli başkent" Paris ise, bizdekinin ve bi- zimkilerin tersine türbana savaş açıyor, laikliğin gerekirse yasayla korunacağını cumhurbaşkanla- n ilan ediyor. Anımsayacaksınız; bizimki türbanı dışladı diye Çankaya'yı halka havale etmişti. RTE, Paris'i ve Vatikan'ı kime havale edecek dersiniz? Berlin'den de türban dersi• Baştarafı 1. Sayfada maya neden oldu. Aşağı Sak- sonya'da Hıristiyan Birlik Par- tisi (CDU) Milletvekili Bernd Althusmann, türbanın yasak- lanmasını isterken buna karşılık sınıflarda haç bulundurulması gerektiğini savundu. Bu görü- şünü, "Türbanla Hıristiyan- Iık sembolü olan haç aynı de- ğildir. GelenekJerimize uyma- yan türbana okullarımızda izin verilemez" sözleriyle sa- vunan Althusmann, Anayasa Mahkemesi'nin karanna uya- rak Aşağı Saksonya Eğitim Ya- sasfnda değişiklik yapacaklan- nı, haç ve Museviliğin sembol- lerine izin verileceğinı, türba- nın ise yasaklanacağını öne sür- Halk kamusal alanda türban istemiyor Almanya'da yapılan bir kamuoyu yoklamasında halkın yüzde 38'inin türbana evet dediği, yüzde 53'ünün ise kamu kurumlannda, işyerlerinde ve okullarda türban takılmasına kesin olarak karşı olduğu ortaya çıktı. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı araştırmada ise Türk göçmenlerin yüzde 27'sinin türbana evet dediği belirtiliyor. Der Spiegel dergisinin yaptırdığı bir araştırmada da kız öğrencilerin spor derslerine ve sıruf gezilerine katılmamasını isteyenlerin oram yüzde 33, katılmasını savunanlann oram ise yüzde 61 oldu. dü. CDU'nun koalisyon ortağı FDP ise bu öneriye sert bir şe- kilde karşı çıktı. FDP Grup Başkanı Phlipp Rössler. okul- larda her rürlü dinı sembolün yasaklanması gerektiğini sa- vundu. Federal Almanya'da eyaletler- de türban konusunda farklı uy- gulamalar bulunuyor. Türbanı kesin olarak yasakla- maya kararlı eyaletler Baden Würtemberg, Bayern, Hessen, Aşağı Saksonya, Bremen ve Berlin. Serbest bırakılması ge- rektiğini savunan eyaletler ise Saarland ve Rheinland Pfalz. Fahd Akademisi'nin kapatılması gündemde Öte yandan Almanya'nın Bonn kentınde Suudi Arabistan hükümeti tarafindan finanse edi- len Kral Fahd Akademisi'nde ça- lışan bir öğretmen, cihad çağnsı yaptığı gerekçesiyle görevden alındı. Köln Şehir tdaresi tara- findan yapılan açıklamada, Kral Fahd Akademisi'nin kapatılma- sı konusunun da gündemde ol- duğu kaydedıldi. Alman 1. tele- vızyon kanalı ARD'de yayınla- nan "Panorama" adlı program- da, akademinin, radikal dincile- rin buluşma yeri haline geldiği belirtilmişti. Yurttaşların vizeçüesi tstanbul Beyoğlu'ndaki tngiliz Konso- losluğu'nun arkasındaki parkta yatan insanlan görenler. parkın bir eylemc mi ev sahipliği yaptığı yoksa sokak çocuklannın toplanma alanı mı olduğu konusunda kararsız ka- lıyor. Oysa duvar boyunca yan yana sıralanmış insanlar vize başvurusunda bulunan yurttaşla- rımız. Hafta içi dört gün, sabah 4 saat süreyle vize işlemlerinin yapılması nedeniyle dışarda her gün ortalama yüz kişi kalıyor. Yurttaşlarımız bir randevu sisteminin olmaması yüzünden, sıra- larını kaybetmemek için parkta sabahladıklarını belirtirken havaların soğumasıyla birlikte za- man zaman hastalananların olduğunu söylüyorlar. Bülent Sululu isimli bir öğrenci, "tngiliz me- deniyetinin bize yansıması işte bu kadar "olur" diye konuşuyor. (ÖZGÜR BURAK ÖZTURK) İrticacı öğrenciye kolaylıkANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - AKP hükümeti, disıplin- sizlik nedeniyle GATA ile ilişiği kesilen öğrencılerin YÖK'e bağ- lı sivîl fakültelere geçişlerini sağ- layacak düzenleme için hazırla- dığı tasanyı TBMM'ye sundu. Tasannın yasalaşması durumun- da ırtıcai. bölücü ve yıkıcı faali- yetlere katılmalan nedeniyle GATA'dan atılan öğrenciler denkliği bulunan sivil üniversite- lere devam edebilecek. Tasanya göre tarikat, cemaat gibi dinsel yapılanmalara üyeliği tespit edil- diği için GATA ile ilişiği kesilen tıp ve hemşirelik yüksekokulu öğrencıleri de öğrenimlerini denkliği bulunan diğer öğrenim kurumlannda sürdürebilecekler. AKP tarafindan, kamuoyunun tartışmasına açılmadan dün ak- şam saatlerinde "sessiz sedasız" TBMM'ye sevk edilen tasanya göre, daha önce tarikat ve cema- atlere üye olduklan, bunlann fa- aliyetlerine katıldıklan, öğrenim gördükleri kurumda bu yönde fa- aliyette bulunduklan gerekçesiy- le atılan tıp ve hemşirelik yükse- kokulu öğrencılennin benzer sı- vil okullarda okumalan sağlana- cak. Tasannın yasalaşması duru- munda sıvil hemşire olarak istih- dam edilecek öğrencılerin atıl- ması TSK Personel Yasası'na gö- re değil, yeni düzenleye tabi ola- cak. Tasanyla, tıp fakültesi dışın- daki diğer kurumlarda öğrenim gören öğrencilerin 18 yaşını dol- durmuş olmalan durumunda kendi istekJeriyle, küçük olmala- n durumunda velilerinin istekle- riyle okuldan aynlabıleceklen hükmü getiriliyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 2000'de çıkanlan öğren- ci affina ilişkin yasanın TBMM'- deki görüşmeleri sırasmda DYP milletvekili olarak da bu düzen- lemeyi savunmuştu. Çelik, şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Askeri disiplinsizlik daha çok ideolojik meselelere dayan- maktadır. Bir insanın komü- nist, ateist veya başka inanç ve mezhebe mensup olması. asker olması önünde engel teşkil ede- bilir ancak, doktor olmasına engel teşkil etmez." Bardakoğlu: laiklik adına insanlara şekilverüernez' tstanbul Haber Servisi - Di- yanet lşleri Baskanı Ali Bar- dakoğlu, devletin din tanımı- nın laiklikle çelişkili olduğunu belirterek "21. yüzyılda hiç- bir toplum üyesinin, laiklik adına diğer insanlara şekil vermeye çalışması makul bulunmaz" dedi. Konrad Adenauer Vakfi, Istan- bul Goethe Enstitüsü ve Ale- wander von Humboldt Vak- fi'nın düzenlediği "Türkiye ve Avrupa'da Din, Deviet ve Toplum-Dinler arası Banşçı Bir Ortak Yaşam tçin Ola- naklar ve Engeller" konulu konferans, Armada Otel'de başladı. Konferansa "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Yapısı ve Görevleri" konulu bir ko- nuşmayla katılan Bardakoğlu, devletin dini tanunlamasının laiklikle çelişeceğini belirte- rek "laikliğin, devletin din işlerine saygılı olması, din iş- lerinin de deviet işlerine bu- laştırılmaması" anlamı taşı- dığım söyledi. Laikliğin öteden beri tartışıl- dığını dile getiren Bardakoğlu, "Laikliğin toplumlar içinde belirlenen genel bir tanımı yokrur. Laiklik genel bir ta- vırdır. Din ve deviet işlerinin aynmı toplumların genel özellikleri ile belirlenir" diye konuştu. "21.yüzyüda hiçbir toplum üyesinin. laiklik adı- na diğer insanlara şekil ver- meye çalışması makul bu- lunmaz" diyen Bardakoğlu, laikliğin Batı'dan önce Os- manlı Devleti'nde olduğunu ve birçok dinin Osmanlı top- raklan üsründe hayat bul- duğunu savundu. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN \..Gâzi'nin, 'Bim Tecpübeler'den, Çıkardığı 'Ders'. • Baştarafı Arka Sayfada Gördüğünüz gibi, iki noktada kesin ko- nuşuyor, tereddüdü yok: a/ Bunlar Türk çocuklannı 'yurttaş ola- rak' yetıştırmezler; 'Türk Hükümeti'ne ve Milleti'ne karşı, dostâne olmayan ve sâ- dıkâne olmayan duygularla yetiştirirler'. Tereddüt etmıyor, zira -ıstısnalar olmuşsa da- Tanzimat'tan itibaren yaşananlar or- tadadır ve onun bu tesbrtını teyit etmekte- dir: b/ Ulusal 'hükümet buna müsaade edemez' çünkü 'buna müsaade etmek çocukları yaşayacakları muhite düş- man veya hiç olmazsa yabancı olarak yetiştirmek ve dolayısıyla onunla çar- pışmaya mahkûm eylemek'tir. Bu 'tesbit' de Gâzi'nin ve neslının fiılen yaşadığı, çi- lesıni çektığı gerçeklen içenyor. Hatta bun- lan yazdığı tarihte (1337/1921) ülke ecne- bi işgali altındadır; ve 'ecnebiler'm okulla- rında 'yetiştirilmiş' nice 'münevver', 'ec- neto/'nin safındayeralmış, yurdunavehal- kına karşı savaşmaktadır. Yoksa nlyetl Insanî değil miydi? '. son olarak Amerikan tek- lifine karşı, 'özel koşullannı' sırala- mış, bakınız ne kadar dikkatli ve saygılı, a- ma ne kadar vatansever; "...tabiidir ki Amerikalılann insanîtek- üflerini reddetmeyi, hatırımızdan-bile geçirmryoruz. Ancak bunu yalnız aşağı- daki şartlar altında kabui edebiliriz. Bu şartlan ortaya koymaya yegâne sâik de mâzideki efîm tecrübelerin bize ver- mekte olduğu daha uzağı görecek insa- nî hislerdir.lşbu şartlar aşağıda beyân olunur..." "...1/TBMM Hükümeti, sınııian dahi- linde tesisini arzu ettikleri numûne çift- lik, imâlathâne vesairenin idâresi ve orada çalışan çocukların öğretim ve eğitimi, hükümet tarafindan tâyin olu- nacak memurlara aittir. 2/ Bu müesse- selerde cins ve mezhep ayırmadan, bü- tün yetimler çalıştırılacaktır. 3/ Amerika- lılar burada fen memurlan ve hesapla- rın görülmesi için, muhasebe memurla- n bulundurabilirler. 4/ Yol vesaire inşa- sı gibi teşebbüsler dahi, insani bir mak- sat için yapılmakta ise, yukardaki şart- lara tâbi tutulacaktır. 5/ Ticaret maksa- dıyla, yol, fabrika vesaire inşası öneri- lerini ayrıca müzakereye hazırız. Bu ko- nuda Amerikalılann teklrfini bekliyoruz. Zaten bu maksatladır ki Antalya'ya bir ticari temsilci gönderilmesine olur ver- dik..." Dıkkat ertiniz mi, Gâzi'nin 'şartlarında', 'insani biryardıma' engel olabılecek, tek sebep yok; yanılmıyorsam, cevabı aldıktan sonra, VVashington teşebbüsünden vaz- geçmiştir; ne dersiniz, yoksa niyetlerı, id- dia ettikleri gibi 'insani' değil miydi? Karar sszin. N. Tayyar Taş yargılanıyor 'Cemevicürnbüş yeri'dovosı başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alevi 2 yurttaşın suç duyurusu üzerine, "Cemevi, cümbüş yeri" açıklamasını yapan eski Diyanet lşleri Başkan Yardımcısı Necati Tayyar Taş'ın yargılanmasına başlandı. îddianamede Taş'ın, Türk Ceza Yasası'nın (TCYj "hakaret" suçu ile ilgili maddesi uyannca 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandınlması isteniyor. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanm dünkü ilk oturumuna, Taş ve avukatı Mehmet Ali AJan ile müdahil davacıTBMM'de 17. DönemTunceli Milletvekili Musa Ateş'in avukatı Süleyman Ateş ile Ali Yıldınm'ın avukatı Fevzi Gümüş İcatıldı. Taş savunmasında, "Cemevi, cümbüş yeri" şeklinde açıklama yapmadığmı, bunun mesleki birikimi ve memleketi Erzincan'daki konumu itibanyla mümkün olmadığmı savundu. Haberi yazan Ortadoğu gazetesinin muhabiri Aslan Tekin'i tanımadığmı, kendisiyle telefon konuşması yapıp yapmadığmı hatırlayamadığmı anlatan Taş, haberi, olayın savcıhğa intikal ermesinden sonra öğrendiğini söyledi. Tasarı beklemeye alınmıştı Diyanet'e 11 bin 660yeni atama ANKARA (ANKA) - Diyanet lşleri Başkanlığı'na önümüzdekı yıl açıktan 11 bin 660 imam-hatip, müezzin ve kayyumun atanması planlanıyor. TBMM'ye sunulan Diyanet tşleri Başkanlığı'nın bütçe yasa teklifınde, 2004 yılında, başkanlığm taşra teşkilarmda boş bulunan kadrolarma 9 bin 100 imam-hatip, 1500 müezzin-kayyum kadrosuna açıktan atama yapılması öngörüldü. Teklifte, 1000 adet imam-hatip kadrosuna da daha önce görevlerinden aynlan sabık görevlilerden yeniden atama yapılacağı da yer aldı. Bütçe teklifınde, önümüzdekı yıl müftü, müftü yardımcısı, eğitim merkezi müdürü ve öğretmeni, Kuran kursu müdürü, şube müdürü, vaiz, murakıplar, müftülük personeli, Kuran kursu öğretmeni kadrolanna da 1300 personelin naklen ataması öngörüldü. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, geçen haziranda görüşülen tasanda, Diyanet'e 1600 kadro ihdas edilmesi öngörülürken AKP'liler bunun 15 bine çıkanlması için önerge vermişler ve bu önerge kabul edilmişti. Ancak konunun kamuoyunda gerginlik yaratması üzerine tasan beklemeye alınmıştı. Tasan halen Genel Kunıl'un gündeminde yer alıyor. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada kım varsa, çoğunun kafasında önceliklı olarak bu so- rular yer alıyordu. Verilen yanıtlann çoğunda iyımser- likten çok karamsartık vardı. Yeni CHP yönetıminin öncelıkle bu havayı değiştirmesi gerekiyor. Hiçbir ya- rışa, "Sondankaçıncıgelirim" diye başlanmaz. İlk ka- ça gırenm diye başlanır. CHP'Iİ yöneticıler, dışarıdan partiye yönelik saldırılar olduğunu, medyanın kendi- lerine hak ettiklen ölçüde yer vermediğını yınelediler. Biz de ayaküstü sohbetlerde şu görüşümüzü paylaş- tık: Dışarıdan size doğru sert rüzgâr eserken duvar örüp kapatmaya çalışırsanız kendınızı sakin bir yerde hissedebilirsıniz. Rüzgâr biraz şiddetlenirse duvar yı- kılabılır ve altında kalabihrsinız. Ama, bu rüzgâra uy- gun biçimde bir yeldeğirmeni kurarsanız, istediğinız kadar enerjı üretebilirsıniz! CHP'liler kendilerinı eleştırenlere kızıyorlar ama, bundan daha kötüsü eleştırecek kimsenin olmaması! Yerel seçimlerın Baykal için son şans olduğunu söyleyenlenn sayısı çoğunluktaydı. Bızden aktarması! Kurultayın hafta içı yapılması doğal olarak katılımı etkilemiş. Ancak CHP'nin o köklerı dennde kalın göv- desı yine yerli yerınde duruyordu. Kamuda çalışan bir partili kurultaya nasıl geldığinı şöyle anlattı: - Annemi ameliyat ettireceğiz, dedim... İzin alıp gel- dım! Süsyalist enternasyonal! Salonda gençler azınlıktaydı. Daha ıçeri girerken, 3 Kasım'ın milletvekili aday adaylarından bir partili yo- lumuzu kesti: - Içeride 50 yaşın altında insan görürseniz, sayın! Uyan bıraz abartıydı, elbette daha genç olanlar da vardı ama, gerçekten yetersızdı. Salonun hemen giri- şınde bir gençle selamlaşınca, sordum: - Kaç yaşındasın? "18 yaşındayım... Konya Selçuk Üniversitesi'nde okuyorum. Kurultay için geldim..." Takılmadan edemedim: - Dursenı taşınmaz kültürvetabiat varlığı olarak tes- cil ettirelim, başka yere gitme! Hani pek de dilım varmıyor ama, sormadan edeme- yeceğım: - CHP emekçılenn partisi iken emeklilerin partisi mi oluyor? Kim ne derse desın Derviş parti içinde dennden de- rine konuşuluyor. Baskın değil. "Sen Derviş'i onaylı- yorum" diye bağıran yok. Ancak, adı şu tür tümceler- le geçıyor - Bir şeyler diyor ama, pek net de değil. Şöyle ka- lın çizgıleıîe dese ya! "Onunla parti tabanı arasında kan uyuşmazlığı var..." - Medya, Baykal'ın yerine onu hazııiıyor ama, bo- şuna... "Yav, Derviş 7 salonda görünmeyecek bir yere oturt- muşlar. Neden?" Baykal'ın konuşması 4 ana bölümden oluşuyordu: CHP'nin uzak geçmişı, CHP'nin (kendisiyle başla- yan) yakın geçmişi, CHP'nin Meclis'teki muhalefeti, CHP'nin hükümete uyanları... Buna bir de CHP'nin yerel-genel seçim hedefleri, sloganları eklenseydi parçalar tamamlanmış olurdu... Kurultaya damgasını vuran konu tüzük değişıkliğiy- di... Türkiye'de genel seçimlerde baraj yüzde 10. Bü- tün sağduyulu kesimler bunun yüksekliğini kabul edi- yor. Hedeflediğimiz AB ülkelerinde bu oranda baraj yok. Hal böyleyken CHP'nin genel başkan adaylığı için delege sayısının yüzde 20'sinin imzasının gerekmesı, yüzde 20'lik baraj anlamına gelmiyor mu? Gelıyor... CHP bu tüzük yapısıyla Sosyalist Enternasyonal'e giderse, bu gidiş parti ıçi demokrası açısından "süs- yalist entemasyonal" olmaz mı? ankcum@ttnet.net.tr TUBITAK'a hükümetablukası MUSTAFA ÇAKIR ANKARA -TÜBÎ- TAK'm başkanrnı ve 6 bilim kurulu üyesini seçme yetkisini Başba- kan'a bırakan yasa tasa- nsı hazırlayan hükümet, kurumun çahşmasını engellemek için her yo- lu deniyor. Hükümet, Avrupa Birliği'nde (AB) Türkiye'yi bilim ve teknoloji alamnda temsil eden TÜBÎ- TAK'm AB 6. Çerçeve Programı toplantılanna katılmasma izin verme- di. Hükümetin karan karşısmda Avrupalı bi- lim adamlanmn "şaş- kınbk" geçirdiğini be- lirten TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeleri, "Hükü- metin uygulaması Av- rupa'nın tanımadığı, bilmediği bir olay" de- dıler. TÜBİTAK'a kendi is- tediği kişileri atama yo- lunu açacak yasa tasan- sı hazırlayan hükümet, şimdi de kurumun çalış- malannı engellemeye başladı. Basbakanlık, TÜBÎTAK'ın AB 6. Çerçeve^ Programı top- lantılanna katılmak için görevlendirdiği bilim adamlanna ilişkin ev- raklan imzalamadı. Hü- kümetin gerekli izni ver- memesi nedeniyle bilim adamlan ve uzmanlar AB'deki toplantılara ka- tılamıyor. Bu toplantı- larda AB'deki bilimsel projeler ve politikalar oluşturuluyor, kararlar alımyor. Programın Tür- kiye'deki koordinatörlü- ğünü yürüten kurum olan TÜBÎTAK, toplan- tılara katılacak öğretim üyeleri ve uzmanlan be- lirliyor. Hükümetin bi- lim adamı ve uzmanlann toplantılara katılmalan için gerekli olan izni ver- memesi Avrupa bilim adamlan arasında da "şaşkınhk" yarattı. TÜBlTAK Bilim Ku- rulu üyeleri, hükümetin bilim adamlanna izin vermemesinin, Avrupalı bilim adamlan tarafin- dan "anlaşılamadığı- m" belirterek "Bu Av- rupa'nın tanımadığı, bilmediği bir olay" de- diler. Avrupa'ya Türki- ye'nin resmen katıldığı yerin bu toplantılar ol- duğuna işaret eden TÜBlTAK Bilim Kuru- lu üyeleri. "Burada ka- rar sürecine katılabili- yoruz. 6. Çerçeve Prog- ramı'na bire bir üye- yiz. Toplantılara katıl- mamak Türkiye için büyük bir kayıptır. Kendimizi anlatama- yız. Bütün emekler bo- şa gider" değerlendir- mesini yaptılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear