24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM2003CUMA HABERLER Eczacıbaşı Holding'in Başkanı Bülent Eczacıbaşı, başannm devam edeceğini söyledi Üaçtakaliteyeilködül• Holding'in yönetim kuruluş başkanı Bülent Eczacıbaşı, başandaki en önemli faktörün Nejat Eczacıbaşı'nın kaliteye verdiği önem ve Türk hekimine ilk defa Türk ilacını kabul ettirebilmeleri olduğunu belirtti. Ekonomi Servisi - Ulusal Kalite Büyük Ödülü'nü büyük ölçekli işlet- meler kategorisinde alan Ec- zacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri Sanayi ve Tic. AŞ'nin başanlannı de- ğerlendiren Eczacı- başı Holding Yöne- tim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ba- şandaki en önemli faktö- rün topluluğun kurucusu Nejat Eczacıbaşı nın kali- teye verdıği önem ve ya- bancı kuruluşlann karşısı- na çıkılarak Türk hekimine Türk ilacını ilk defa kabul et- tirebilmeleri olduğunu söyledi. Şirketin Ayazağa'daki tesislerinde yapılan törende konuşan Eczacıbaşı. çalışanlara, "Tûr- kiye'de bir sanayi kuruluşunun kazanacağı en değerti, prestijü ödüJü kazancbrdığınız için sizienictenduygularla kuöuyorum" dıye ses- lendi. İlaç sektörünün sağlık alanında çalış- ması nedeniyle en iyi kalıtede üretim yapmak zorunda olduğunu vurgulayan Eczacıbaşı, bu açıdan sektörde ilk kalite ödülünü almaktan memnuniyet duyduğunu bildirdi. En lyiyi üretmek zorundayız' Eczacıbaşı-Baxter Hastane Ürünleri Sana- yi ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Can Hisarb da, kalite yolculuğuna ödül hazırhğı ıçın çık- madıklannı, şirketin ınsan sağlığıyla ilgili ol- ması nedeniyle en iyiyi üretmek zorunda ol- duğu düşüncesiyle hareket ettikJerini söyle- di. Başanlannı her bir bireyin ne yapacağını bilmesi. bütünleşmesı ve aile yapısında oldu- ğugibi birbirine destek olmasına bağlayan Hi- sarlı, şunlan kaydetti: "Ödül başvurusuna tüm çaiışanlanrruzla bnükte kararverdik. Çahşanlanmca' Bizim bu ödül sürecine hazırlanmamız gerekmiyor, zaten biz oradayız' dedtaı." Kriz yaşadıklannda da hiçbir insanı şirket- ten çıkarmayı düşünmediklerini söyleyen Hi- sarh, kalitelerini de en ufak şekilde azaltma- dıklannı çünkü insan sağlığıyla oynadıklan- nı belirtti. Hisarlı, "Buikiunsur bizim çok önemli slo- ganımız oldu ve başanmızı pekiştirdi" dedi. Birdüştü DeyoğUıraın çaüsı gerçege donuştuEkonomi Servisi - Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve TÜSİAD tarafından bu yıl 11 'incisi düzenlenen Ulusal Kalite Ödülleri töreninde, KOBİ kategorisinde ödüle layık görülen Balnak Nakliyat ve Lojistik Hizmetleri Tic. AŞ CEO'su Selma Akdoğan ise ödül yolculuklarınm bir hayal ile başladığını belirtti. Kalite yolculuklarının başladığı 1996yılında bu yolculuğun hiç bitmeyecegi sözünü kendi kendilerine verdiklerini söyleyen Aydoğan hedeflerinin hızla artan rekabet ortamuıda "müşteri memnuniyetini sağlamak, müşterilere bekJentiierin ötesinde hizmet vermek ve tüm bu hizmetleri üreten Balnak çahşanlanna çabşacakları mutlu bir iş ortamı ve sistenıi sağlamak" olduğunu belirtti. Bu sürece giden yolda en büyük refbrmlannın dikey yönetimi 6 kademeden 2 kademeye indirmek olduğunu söyleyen Aydoğan "BirHkte yöneteüm" sloganıyla yola çıktıklannı belirtti. Kaliteyi sadece iş yaşamıyla sınırlamadıklannı ve bunu bir yaşam biçimi haline getirdiklerini söyleyen Aydoğan "Türldye'nin refahinı arttırması için şirketlerin kendine güvenmesi ve bu modete aday obnası gerek" diye konuştu. Ulusal Kalite Başan Ödülü'ne layık görülen Assan Alüminyum'un Genel Müdürü An' Saim Özdemir ise mükemmellik bayrağını gururla geleceğe taşıyacaklarını söyledi. Edebiyat, tiyatro ve sinema dünyasının uğrak yerlerinden olan restoran yeni etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor tPEKYEZDANİ Ödül, Balnak'ın CEO'su Sebna Ak- doğan'a verikü Çatı Restoran'ın sahibi Hasan Özen (sağda), % Bir kez gelip buraıun güzelliğini görenJer ondan sonra sürekli geliyor' diyor. Beyoğlu'nun 'klasiklerinden' Çaü, bu yıl 'Sıcak şarap geceleri'nden 'şiir buluşnıalan'na dek birçok yeni etkinlik düzenleyecek. Restoramn etkinhkkrini takip etmek i$teyenler için internet sitesi ise şöyle: www.catirestaurant.com Postacılar çalmaktan korkuyor AFYON (AA) - Afyon PTT Baş- müdürü Kadir Ceylan Kırniızıgül, postacılann son yıllarda daha çok fa- tura ve mahkeme tebliği dağıtır ha- le geldıklerini belirterek "Dağıücı- lanmız, bu nedenle artık kapdan çalmaktan korkar hale geldiler" de- di. Teknolojinin gelişmesi ve tele- fonun yaygınlaşmasının mektubu ortadan kaldırdığını belirten Kır- mızıgül, şunlan söyledi: "Sevdiklerinden mektup getiren postacının görevi de değişti. Arûk mekrup yerine mahkeme tebliği, fa- tura dağıayoruz. tyi haber veremi- yoruz. fnsanlar postaeılan kapıda görmek Lstemez duruma geldL Da- yak yiyen arkadaşlanmız bile var." Edebiyat, tiyatro ve sinema dünyasının tanınmış müdavimleriyle 22 yıl süresince Istanbul Barosu'nun en üst katında hizmet veren Çah Restoran, mayıstan bu yana "Çaü Passage" adıyla tarihi Suriye Pasajı'ndaki yeni yerinde hizmete devam ediyor. Beyoğlu'nun "klasiklerinden" sayılan Çatı, bu yıl "Sıcak şarap geceJeri"nden "şür buluşmalan"na dek birçok yeni etkinlığe de ev sahipliği yapacak. Çatı Restoran'ın Tünel'deki yeni mekânının bir yüzü Orhan Adli Apaydın Sokak'a, bir yüzü de Gönül • 22 yil boyunca Sokak'a bakıyor. İstanbul Barosu'nun ı^os'de yapılan pn ri«st kfltında v eb u >™ enuStKatinaa Beyoğlu'nun en hizmet veren Çatı ^ 1 b ı n a s ı Restoran, mayıstan seçıien Sunye bu yana "Çatl Pasajfrun tarihi Passage" adiyla atmosferinde eski tarihi Suriye Pasaj.'ndakiyeni yerinde hizmete vermeye başlayan devam ediyor. Çatı'mn 150 si kapalı alanda, 6O'ı açık alanda, 70'i de pasajın içinde olmak üzere toplam 280 kişilik kapasitesi bulunuyor. Çatı Restoran'ın sahibi Hasan Özen, Çatı'nın eski müdavimlerinin henüz restoranın yeni yerini tam olarak bilmediğini belirterek "Bir kez gelip buranın güzelliğini görenler ondan sonra sürekli gelmeye başjryor"dıye konuştu. Restoranın üst katında hafta sonlan keman ve piyano eşliğinde canlı müzık yapılıyor. Özen, Çatı'nın akşamlan iki değişik müşteri profili olduğunu anlatıyor. Birinci gnıp, alt katta sohbet edip yemek yemeye gelenler. ikinci grup ise üst katta müzık dınleyip dans etmeye gelenler. Özen, pazar günleri restoranda Latin danslan, Uzakdoğu danslan ve konservatuvara hazırlık kurslan da düzenleyeceklerini söylüyor. Restoranın Akdeniz mutfağı ağırlıklı mönüsü de önümüzdeki günlerde tüm dünya mutfaklanndan örnekJer sunmaya hazırlanıyor. BIRBAKIMA SERVER TANİLLt Bartın, Zonguldak ve Bolu... Ankara'dan yukan doğru çıktığınızda, Kuzey Ba- tı Anadolu'da, yolunuz bir süre bozkırdan geçer. Ama çok geçmez, yeşil vadiler ve tepelerin arka- sından ormanlar çıkar karşınıza. Bartın, işte o yeşil denizin ortasında. Içinden akan birçayla Karadeniz'e bağlı bu gü- zelim kente, kavuşmanız kolay aynlmanız zordur. Yüzyılların içinden süzüle süzüle gelmiş bir kimlik, en başta da evlerinde gösteriyor kendini; o zarif, cana yakın mimariye kapılıp gitmemeniz ımkân- sız. Ne var ki, bir çağın sonunun geldığini de ha- ber veriyor her şey: Beton gelip girmiş; rant eko- nomisi yapacağını yapıyor ve o güzelim tepelere doğru, o estetik yoksulu apartman salgını yayılı- yor. Bir on-yirmi yıl sonra nasıl bir Bartın görece- ğiz? Kaygılandıncı birsoru. Hızla yayılan kent, akıl- cı bir belediyeciliği beraberinde getirmezse, kork- makta haksız sayılamazsınız. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin çağnlısı olarak gittim Bartın'a. Once, bir Nâzım Hikmet şiir din- letisi sundum; sonra da, "21. Yüzyılda Kemaliz- me Nasıl Bakmalı?" konulu bir konferans verdim. Halkın, gençlerin ilgisi göz doldurucu idi. Kentte, çağının ve ülkesinın sorunlarına vâkıf bir aydın tabaka da var: Bir Necmi Püskülcü. bir Nil- gün Saban, bir Rıfat Erkan, bir Mehmet Korkut, bir -80 yılını doldurmuş olan- Bartın Gazetes/'nin, ikinci kuşaktan yöneticisi Esen Aliş'le konuşurken, karamsarlıktan sıynlıyorsunuz. Halkevinden gelen bir kuşak bu; Bartın'ın demokratlığı da onun ese- ri. Sayın Mehmet Korkut, bizi aldı, Karadeniz kıyı- sında önce Inkumu'na götürdü; sonra da Amas- ra'ya. Amasra'yı görmeyene onu anlatmak güç. Res- men büyüleniyor insan! Ama olan bitene bakıp, Ku- şadası'nın başına gelen felaket orayı da bekliyor mu diye kaygılandığınız oluyor. Hayır, düşünmek bile istemem bunu... Konukseveriiğin en güzel örneklerini tattık. Ge- lecekle ilgili planlar yaptık ve güzel bir günde, Zon- guldak'a doğru yola çıktık. • Zonguldak'ı ilk görüşüm. Hayran kaldım. Kenti kucaklamak istediğinizde bir tepeden ötekine geçiyorsunuz; yeşile boğul- muş kent, kıyıda, Karadeniz'in enginliğine açılıyor. Zonguldak demek, kömür demek. Bu cevher onun bütün yazgısını çizmiş. Yıllarca, bağrındaki nimeti topluma tattırmış olan kent, 80'li yıllarla be- raber, iktidarların sırtını çevirdiği bir diyar olmuş; bu terk edilmişliğin hüznünü çehresinden okuyor- sunuz. Olacak iş değil: Sen tut, "özerkleştirme" durur- ken, "özelleştirme"ye git; ve kentin can damarla- nnı kes. Ucuz diye dışardan maden kömürü al ve içerdeki üretimi savsakla. Işsizlik, en başta bunun eseri; 45 bin sigortalı işçi sayısı da 13 bin dolayı- na düşmüş halde. 80'li yıllarda, 100binemekçi, "Çankaya'nınşiş- manı, işçidüşmanı" deyip Ankara'yayürüdüğün- de, o malum zibidi, "Zonguldak'ı birkıyı kasaba- sına çevirmesini bilirim" diyesiymış. Sanki düşman kenti! Zonguldak, küllerinden yeniden doğacağı gün- leri bekliyor. Ama onun kurtuluşu, Türkiye'nin kur- tuluşuna bağlı değil mi? Atatürkçü Düşünce Derneği'nin daveti üzerine gittiğim kentte, bir Nâzım Hikmet şiir dinletisi yap- tım; bir de eğitim sorunumuz üstüne bir konferans verdim. Her ikisi de ilgi topladı. Aydınlarıyla tanıştım: Saime Ekşi, Sabri Ya- vuzyılmaz, Rıfat Dağdelen, Gülsev Papila ve Hü- seyin Dilmen, unutamayacağım isimler olarak ka- lacak belleğimde... Zonguldak'tan Bolu'ya geçtim. • Bolu'da zaman dariığından fazla kalamadım. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin davethsi olarak, Abant Izzet Baysal Üniversitesi'nde bir Nâzım Hik- met şiir dinletim oldu. İlk kez görüyordum bu üniversiteyi. Bolu'nun yamacında, güzel bir yerleşime ve ciddi bir yöne- time sahip; bir yerlere gelmiş ve daha ilerilere ba- kıyor, ulaşacak da. Dinletiye en başta gençlik büyük ilgi gösterdi. Kimi saygın hocaları datanıdım bu yesileyle. Bir Fevzi Engin'i, bir Mustafa Kemal Öke'yi unut- mayacağım. Üniversiteden Istanbul'a doğru ayrıldığımda, alabildiğine iyimser duygular içindeydim. Bu bilim yurdunu kuran rahmetli Izzet Baysal ın anısı önün- de de eğildikten sonra yola koyulduk. Bir ay sü- ren uzun bir Anadolu yolculuğunun anıları ile dop- dolu idik... IMF'ye pembe, lıallva kara tablo BÜLENT TANLA MYK Üyesi, CHP îstanbul MilleUekili Türkiye kamu finansman sorununu çözememiştir. Bu nedenle Türkiye'de vergi terörü yaşanmaktadır. Hükümet 2004 yılı makro ekonomik hedeflerini açıkladı. Yüzde 5 büyüme yüzde 12 enflasyon öngörülüyor. Kişi başına milli gelir düzeyi 3644 dolara çı- kacak. Ortalama dolar kuru 1.604.000 TL düzeyinde olacak. Faiz dışı fazla da GSMH'ye göre yüzde 6.5 oranı koru- nacak. Bütün bu göstergeler uygula- nan güçlü ekonomiye geçiş programı- nın 2004 hedefleri olarak sunuluyor. Devlet İstatistik Enstitüsü sanayi üre- timınin bu yılın ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.3 ora- nında arttığını duyurdu. Üretim 8 aylık ortalamalara göre ima- lat sanayıi sektöründe yüzde 8.5, elekt- rik, gaz ve su sektöründe 7.9 artarken madencilik sektöründe yüzde 9.7 ora- nında azalmıştır. Merkez Bankası döviz tevdiat hesap- lannda bu yılki gelişimi sekiz noktada topluyor. • Sisteme Türkiye'nin her bölgesin- den döviz gırişi olmaktadır. s, •Özellikleiraksavaşından sonra sis- teme ginşler sıstematik hale gelmiştir. • Yastık altı dövizlerde de çözülme- ler vardır. •Turistik gelirleri Türk Lirası'na dö- nüşmektedir. • 7 Mart - 22 Eylül 2003 tarihlenn- de yatınm fonlanndaki artış yüzde 50 olmuştur. 10.6 katrilyon lira olan yatı- nm fonu rutarı 15.7 katrilyon liraya çıkmıştır. • DÎBS'deki tutar aym tarihlerde 32.8 katrilyon liradan 46.9 katrilyona yük- selmiştir. • Repoda da bu dönemde gerileme var. • Bu dönemde TL mevduat 58.2 kat- rilyon liradan 70.6 katrilyon liraya çık- mıştır. Imalat sanayli... En fazla nitelikli eleman istihdamı ve sendikalaşmanın olduğu imalat sana- yiinde bile saat ücretleri yılın ilk 6 ayı ortalamasında geçen yılın aynı döne- mine göre yüzde 24.7 oranında bir ar- tış kaydetmiştir. Buna karşılık tüketici fiyatlan endeksi TÜFE'de ocak - hazi- ran dönemi ortasında geçen yıla göre yüzde ^ . 8 oranında artış yaşanmıştır. Geçen yıl ilk altı ay ortalamasında 100 liraya tüketilen bir mal ya da hizmet için bu yılın aym döneminde ortalama 129 lira ödenmiştir. Tüketici enflasyonunun ücret artışı- nın üzennde gerçekleşmesı sanayi iş- çisinin geçen yıla göre yüzde 3.2 ora- nında yoksullaşmasına yol açmıştır İş- çi geçen yılki ücreriyle 100 birim tü- ketebildiği mal ve hizmetten bu yılki geliriyle 97 birimden daha azını alabil- di. Yoksullaşma oranı özellıkle kamu işyerlerinde çalışan işçilerden yüzde 5.7'ye ulaştı. Özel sektörde çalışan iş- çinın de yoksullaştığı belirlendi. Reel ücret 2001 yılında yüzde 14.5,2002'de yüzde 5.4 geriledi. Reel ücretlerde 2000'den bu yana toplam gerileme yüz- de 20'yi geçti. IMF programı öncesi GSMH'nin kamu borç stokuna oranı yüzde 57'ydi. Şubat2001 devalüasyo- nuna bağlı olarak bu oran 2001 sonun- da yüzde 117'ye çıktı ve Türkiye Dün- ya Bankası sınıflandırmasında "ağır borçlu" ülke haline geldi. Bu durum- da IMF Türkiye'ye tamamen tahsilat mantığı ile yaklaşmaya başladı: "Ka- mu borçlannı, öncelikli olarak da dış borçlaruu ödeyin". Maliye politika- sında yüzde 6.5 faiz dışı bütçe fazlası gibi dünyada benzeri olamayan aşın sıkı birpolitika benimsetilerek, Türki- ye'nin zorunlu ihtiyaçlanndan keserek borç ödenmesi istendi. Kur politika- sında "tam dalgata kur" uygulamasıy- la TC Merkez Bankasf nın kura müda- halesi gerektiğinde IMF'den borç aldı- ğı rezervleri kullanması engellendi. Ekonomide durgunluk Aşın sıkı maliye politikası iç piya- sayı daralttı. Sermaye hareketlerinin serbest para ikamesinin ileri boyut ol- duğu ülkemizde müdahalesiz dalgalı kur Türk Lirası'nı kısa sürede aşın de- ğerli hale getirince net ihracat sürekli küçüldü. Ekonomi durgunluktan kur- tulamadı. Kamu sektöründe iç borç, reel faiz- lerin yüksek düzeyini düşürmektedir. Kamu imalat sektöründeki toplam eş- ya fiyatlan endeksi TEFE'nin eksi çık- ması maliyet kadar zam yapılmadığı- nı göstermektedir. Memur zammı enflasyonun altında kalmıştır. Bütçeden tanma aynlan des- tek reel olarak azalmıştır. Ücretler eri- miştir. DlE verilerine göre eylül ayı enflasyonu TEFE'de binde 1, TÜFE'de yüzde 1.9 çıkmıştır. TEFE toptan eşya fıyatlanndaki dolayısıyla maliyetteki ar- tışı TÜFE ise perakende fiyat artışını dolayısıyla talep artışını göstermekte- dir. TÜFE'nin yüksek çıkması talep ar- tışı olduğunun işaretidir. Enflasyonda- ki düşmeye rağmen halkın satın alma gücü gerilediğinden bu talep artışını iktisatçılar açıklamakta zorluk çekmek- tedirler. Bu artış ne ölçüde sanaldır? Kurlann düşük seyretmesi ülkenin rekabet gücünü düşürmüştür. Gari açık bu gidişle artmaya devam edecek, kur- lar dengeye gelince de enflasyon yeni- den yükselecektir. Bu saadet zinciri böyle sürüp gidemez. Sanayi tıkanıyor Piyasada yaprak kıpırdamıyor. An- kara'nın ünlü Zafer Çarşısı'nda ülke- mizin birçok iş merkezinde olduğu gi- bi dükkânlar kapanıyor. Iki üç yıl ön- cesınin güçlü esnafı artık taksiye bine- mez haldedirler. Taksı şoförleri araba- lannın masraflannı çıkartacak kadar bile yevmiyelerini doğrultamıyorlar. Uzmanlar ve iş çevreleri yatınmlar için yeşil ışık yanmadıgını, kredi faiz- lerinin daha da düşmesi gerektiğini, gü%en ortamının oluşmadığını söylü- yorlar.Ugulanan ekonomi programının sosyal boyutu eksiktir. Enflasyon yük- seldiğinde zarar gören geniş kitleler, düştüğünde sıkıntı çekmektedirler. Iç talep 2000'den bu yana sürekli gerile- mektedir. İç talep gerilerken üretimin artması dış talep ve stok değişiminden kaynaklanıyor. DlE ekonominin 2002'de yüzde 7.8 oranında büyüdüğünü açıklarken fi- ziksel üretimle milli geliri birbirine ka- nştınyor. 2002'de ekonomi yerinde say- mıştır. Açıklanan büyüme rakamlan gerçekJeri yansırmıyor. Bu yanılgı aca- ba DÎE'nin bilerek veya bilmeyerek fi- ziksel üretimle milli geliri kanştırma- sından mı kaynaklanıyor? Enflasyon düşerken ekonomide yeterli büyüme olmadığı için devalüasyon sonrası mil- li gelirden tasarrufa aynlan pay yüzde 22'den yüzde 16'ya gerilemiştir. Bu gerileme sonrasında bankacılık sistemi büyümemiştir. Esas bankacılık etkin- liklerinden kâr edememiştir. Bankalar devlet tahvillerini bilançolannda yük- sek reel faizlere taşıyabilmektedir. S Ü R E C E K .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear