23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Steven Spielberg'in parlak kadrolu son filmi bugün gösterime giriyor ayatı fifan bir sahtekâr Hollywood'da öteden beri iddialı projelerin, göz alıcı üstün yapımlann adamı olagelmiş, nerdeyse çeyrek yüzyıldır özel efekt becen- sıne boğduğu Amerikan sinemasını çocuksu bır çızgıye çekerek yönlendırenlerden, 'gişe fatihi' Steven Spielberg'ın bugün gösterime gıren son fılmı Sıkıysa Yakala, yönetmenin bu kez türünü, tonunu değiştirerek dalgasını geçtığı, eskı usul, tempolu, esprili bir mace- ra 'eğlenceliği'.Tasanm ustası Saul Bass'ın ilk dönem ışlennden esinlenilmışe benzeyen hoş birjenerikle açılan filmin konusu, gerçek bır hayat hikâyesinden alınma. Geçen yıl sey- rettiğimiz Yapay Zekâ ve Azınlık Raporu gibi iki görkemli fütüristik epik'in ardından bu kez sahte kimliklere bürünmede uz- man, sevimli bir dolandıncının, kibar hırsız havalannda, bankalardan sahte çeklerle mılyonlarca dolar kaldıran Frank W. Abagnale Jr.'m (DiCap- rio) ınanılmaz öyküsü- nü görüntülüyor. Hali vakti yerindey- ken dıbe çakılan, Fran- sız kansını (N. Baye) arkadaşına kaptıran, kaybetmeye mahkûm, üçkâğıtçı bir babanın (Christopher Wal- ken) oğlu Frank, ido- lü olan babasının yöntemlerini daha da geliştirerek, banka sövüşlüyor çek sahtekârlıklanyla. Aynca yardımcı pilot gibi Pan Am'de uçan, doktor olarak hastanede çalışan, hatta Berke- ley mezunu bir avukat gibi davalara bile giren üçkâğıtçı Frank'ın peşine düşen FBI ajanı (Hanks), kıtalararası bir kovalamaca sonunda, Fransa'da enseleyerek hapse tıktığı Frank'ın yeni hamisi-babası oluyor ve onu çek suçlan bölümünde FBI'a danışman yapıyor... Yıllar sonra komediye dönüş Bize uzun yıllar öncesinin Flim Flam Man'ini anımsatan ve her tel- den çalan fılmde macera, komedi, romans, aksiyon ne ararsan var. Es- ki reçetenin artık bir çeşit 'tür çor- bası'na evrildıği günümüzde, or- talama seyircinin bekJentısını do- yuran bu film bizim ıçin C. Wal- ken'in varlığıyla çekicileşirken, T. Hanks de kadronun hem filozofu hem de komedyeni halinde rol kesiyor. Pilot kılığındaki yakışık- lı DiCaprio'yla baştan gişeyi sağlama alan Spielberg, 1941 felaketinden yıllar sonra ye- niden komediye dönüş yapıyor. Sonuçta bu Spielberg usulü, gıcır gıcır heyecan, serüven, gırgır kokteyli, yer yer eğlenceli, oyalayıcı olabiliyor ama yeterince ikna edici olduğunu söyle- yebilmek zor. Hele hele Frank'ın uçak tuvalerin- den bir kaçış sahnesi var ki Catch Me if YOU Can / Yönetmen: Steven Spielberg / Senaryo: Jeff Nathansoh / Kamera: Janusz Kaminski / Müzik: John VVilliams / Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Tom Hanks, Christopher Walken, Martin Sheen, Nathalie Baye / ABD 2002 'Sekreter' baştan sona oyunculuk gösterisi halinde seyreden, ilginç ve muzip bir film Bürodaki efendi-köle oyunu...Bir bakıma 5 gün önce sona eren "Bağım- sız Filmler Festivali"nı devam ettiren, Sek- reter, sadomazoşist bır ılışkıyı romantızme dönüştürerek hikâye edıyor. Porno sektörü- nün hemşıre-hasta ya da tamırcı-ev kadını gı- bı en beylık fantezilennden olan sekreter-pat- ron klışesınden yola çıkan (Soderberg'den sonra şımdılık "Bağımsızlar"m en yenı Ste- ven'i), okullu genç yönetmen Shainberg bu ikınci filmınde, dıp girdaplanna yakalanıp alabora olmadan cınselliğin engin sulanna yelken açıyor, ıkı ana karaktenne odaklana- rak ve ölçülü biçıli aynntılandınlmış, denge- li, dıngın bır anlatım rutturarak. Rollerine cuk oturmuş ıkı oyuncusunun parlak performans- lanyla sürüklediği, farklı bir aşk hikâyesi di- yebileceğımiz Sekreter, Shainberg'in sine- ma okulu öğrencisiyken Mary Gaitskill'ın hikâyesinden uyarladığı kısa filmin, yıllar sonra uzun metraja genişletilmiş hali. Sado-mazoşlst bir lllşkl... Tek mekânda, iki karakter arasında geçme- sine karşın kısa filmlik malzemesini tekdü- zeliğe düşmeden, mizahi tatlarla bezeyerek, samimı tonlardan aktaran fılmde oyuncu se- çimi ve David Lynch filmlerinden ödünç alınmış bestecı Angelo Badalamenti'nin ger- gın müziği çok iyi. Komedi ya da romantik komedi gibi bildik türlere pek kolayca sığ(dı- nla)mayacak nitelikte, iyi kurulmuş ve oy- nanmış, kendine özgü bir atmosfer yaratan filmde, mazoşist sekreter-sadist patron oyu- nu, kadın-erkek ılişkisinin metaforu olarak kullanılıyor. Alkolik babayla (Stephen McHattie) si- nırleri laçka annenin (Lesley Ann VVarren) sürekli didıştiği, nevrotik bir ailede büyüyen, bedenıne acı çektirme eğilimi nedeniyle te- davı gördüğü akıl hastanesinden yenı çıkmış, orasını burası haşlayıp keserek bandajlayan, sorunlu bır genç kadın (Lee Halloway-Mag- Filmde James Spader rolünün hakkını verirken Maggie GyUenhaal onun bir adım önüne geçiyor. Secretary/ Yönetmen: Steven Shainberg / Senaryo: Erin Cressida VVilson, Mary Gartskill / Kamera: Steven Fierberg / Müzik: Angelo Badalamenti / Oyuncular: James Spader, Maggie GyUenhaal, Jeremy Davies, Lesley Ann VVarren, Stephen McHattie, Amy Locane, Patrick Bauchau / ABD 2002 (Chantier Films) gie GyUenhaal), gazete ılanıyla başvurduğu bir hukuk bürosunda, başöğretmen edasında, yalnız çalışan, aşın düzenlı bır avukat tara- fından sekreter olarak işe alınır. Bılgisayarlı dijital çağımızda hâlâ daktılo ve eski tıp tele- fonun kullanıldığı, antik bir büroda sekreter- lik yaparken sürekli burnunu çeken, saçıyla başıyla oynayan, pasakJı, sarsak, mutsuz Lee, aile evinin hücre duvarlan dışmda, bır işye- rinin havasmı ılk kez solumaktadır. Ama gi- yim tarzına sinır olan, mükemmehyet takın- tılı, düzgün ve otonter avukat patronu Grey (James Spader), daktıloda yaptığı imla ha- talannı bir bir sekreterinin gözüne sokar. Ne var ki azarlanmaktan, hırpalanmaktan, örse- lenmekten hoşlanır Lee. Bırirun buyurgan patronluğunu kabul ettir- diği, ötekinınse kayıtsız şartsız her türlü buy- ruğu yerine getirdiği bir efendi-köle oyunu- na girişirler dış dünyadan soyutlanmış büro- da. Lee boyun eğmeyi baştan, gönüllü kabul- lenmiş tip zaten. Lee'yle Bay Grey'in 'sapkın' hikâyesi, gitgıde birbirlerini kışkırtarak ta- mamladıklan bir beraberliğe dönüşecektir... 'Yalmz egoların uyumu' Ideal çiftimizin dağlarda balayı şeklindeki, filmin baştanben süregelen 'anzalı' yapısı- na karşıt, alışılmış bir Hollywood romantik komedisinin alışılmış mutlu sonuna bağlanı- yor "Sekreter." Çiftimiz, fantezilerini bir- birlerine yaşatarak onca kontrol edilemezli- ğine karşın aşklannı memnun mesut bitevi- ye sürdüreceklerdir diğer çiftlere benzeyene kadar. Sabun köpüğü finaliyle sonuçta biraz irti- fa kaybetse de bu düzeylı ve eğlendinci "yol- ları kesişen yalnız egoların uyumu" çeşit- lemesi, yine de meraklısını hoşnut bırakıyor. Vaktiyle Soderberg'ın "Bağımsızlar"ın yo- lunu açan "Seks Yalanları"yla (1989) haya- tınuza girmiş James Spader'in yine rolünün hakkını verişinin yanı sıra filmin asıl kozu, mazoşistliğini cinsellik alanına yönelttikçe çekici, cilveli bir kadına dönüşen anzalı Lee'yi canlandıran, yönetmen babanın (Step- hen GyUenhaal) gelecek vaat eden oyuncu kızı (Jake'in de ablası) Maggie GyUenhaal kuşkusuz. Bu kıza dikkat, geleceğin Sally Fi- eld'i olacağa benzer. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDALATABEK Ay ışığında uzayan gölgeler Sarandon ve Hofmann anne-babayı oynuyor. Görünüşte her şeyin yolun- da gittiği, düzgün bir çizgi gi- bi süren yaşamlar görürüz. Ai- lenin birbirini tamamlayan kı- şilikleri, birbirini destekleyen turumlan güven vericidir. Eğer yaşamlannı bozan bir o- lay olmasa her şey böyle gide- cek gibidir. Ama bir olay bu yaşamın ortasına düşer ve hiç- bir şeyin göründüğü gibi ol- madığı ortaya çıkar. 'Ayışığında' böyle bir film. Baba Benjamin (Dusrin Hof- mann), aılesi ile ılgili, sorum- luluk sahibı birisidir. Emlak işiyle uğraşmaktadır. Anne Jo- sephine (Susan Sarandon), daha kişiliğinı ortaya koyan, görüşlerini açıklamaktan çe- kinmeyenbirkadındır. Evlilik hazırlığı yapan kızlan Diane, bir restoranda oturduğu sıra- da, restoranda garsonluk ya- pan kadına saldıran kocanın silahından çıkan kurşunla vu- rulup ölmüştür. Aile böyle bir felaketin içine düşmüş, damat adayı olan Joseph'e sanlarak teselli bulmaya çalışmaktadır. Damat adayı Jo ise şaşkındır. Düğün davetiyelerini posta- dan geri almak da ona düş- muştür. Ben (baba) damat ada- yını işine ortak etmek iste- mektedir. Ancak damat adayı- nın bir türlü söyleyemediği bir gizi vardır, bir süre önce Diane ile ortak bir karara varmışlar, evlenmekten vazgeçmişlerdir. Diane tam da bunu söylemek üzere babasını o restorana ça- ğırmış ama orada bir kaza kur- şununa kurban gitmiştir. Bu o- lay, herkesin kendi yaşammı gözden geçırmesine yol açar ve herkes bir yaşam hesaplaş- masım yaşar. Küçük bir kasabada geçen film, dramatık bir olayın in- sanlarüzerindeki etkilerini in- celerken belki de herkese bir şeyi anımsatıyor: Yaşamlann ara sıra gözden geçirilmesinin gerekli olduğunu. Usta oyun- culann doldurduğu boşluklar- la film izlenebilir bir nitelik kazanıyor ama oyunculannın kariyerine yeni bir şey kattığı söylenemez. KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın Siyasal ortamın gerginliğine, ekonomik koşul- ların zorluğuna karşın, Istanbul'un sanat yaşamı dinamizmini koruyor. Üzerinde durulmayı hak e- den o kadar çok etkinlik var ki... Ama, doludiz- gin üzerimize gelen savaş tehdidi hepsinin önü- ne geçiveriyor. Içinde yaşadığımız günler, bireyin toplumsal sorumluluğu tartışmasını gündemin birinci sıra- sına taşıyor ister istemez. Emperyalist ülkelerin çıkar savaşına gönülsüz de olsa katılacak gibi gö- züken bir ülkenin yurttaşları olarak barış için eli- mizden geleni yapmak zorundayız. Sanatçıları- mızın önemli bir kısmı da aynı görüşte olduklan- nı, katıldıkları eylemlerle kanıtlıyoriar. Geçen cumartesi, LütfüKırdarSalonu'ndaBa- nş Girişimi'nin düzenlediği 'YüzlerMeclisi'nde bir araya gelen binlerce barışsever arasında yüzler- ce sanat insanı da vardı. Sanat dünyamızın fark- lı alanlannın ünlü isimleri, işlerini güçlerini bırakıp toplantıya katılmıştı. Müjde Ar, Ahmet Özhan, Tan Oral, Paul McMillen, Hale Soygazi, Yıldı- nm Türker, Sema, Yavuz Özkan, Arzu Başa- ran, Komet, Mehmet Ali Alabora, Feyyaz Ya- man, Cemil Ipekçi gibi sanatçılarla Istanbul Bü- yükşehir Beledıye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu gibi isimlerin yan yana gelmesi elbette çok önemliy- di. (Toplantının ertesi günü yazdığımız yazıda yer almayan isimlerden birkaçını verebiliyorum ancak.) Ama, keşke o gün orada olmayan bazı ünlülerimiz de katılabilselerdi 'Yüzler Meclisi'ne. Bu etkinliğin anlamını, önemini kavrayabilseler- di... Umarım, sürmekte olan barış eyiemlerinde, bu güne dek göremediğimiz dostlarımızı da ya- nımızda görürüz. Banş Girişimi'nin etkinlikleri, pazargünü Boğa- ziçi Üniversitesi'nde yabancı konukların katılımı iledüzenlenen 'Banş Forumu'veBabylon'dadü- zenlenen Barış Gecesi ile devam erti. Savaş karşıtı eylemlersürüyor, sürecek. Birkaç örnekle çağnmızı yineleyelim. Yann saat 14'te, Is- tanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusu Sine- ma Salonu'nda 'Bovvling for Columbine' (Benim Cici Silahım) filminin gösterimi var. Yüzyılın en iyi belgeseli olarak nitelendirilen bu yapım, önce 'Is- tanbul AFM Bağımsız Filmler Fesf/Va//'nde gös- terildi. Yannki gösteriden bir hafta sonra da sine- malara gelecek. Amerika'daki bireysel silahlan- ma tutkusunun ve Amerikan silah endüstrisinin boyutlannı gözler önüne seren bu önemli belge- seli kaçırmayın derim. (Bu arada, filmi ülkemize ithal eden Umut Sanat Ürünleri'ne teşekkürü ih- mal etmeyelim.) Bilgi'deki gösteriden sonra, Oya Baydar, Murat Çelikkan gibi iki değerli yazar ve Bilgi Üniversitesi'nin iki değerli öğretim üyesi, Si- nema Bölümü Başkanı Can Candan ve psiko- log Dr. Serdar Değirmencioğlu, Umut Vak- fı'ndan psikiyatr Ayhan Akcan ile filmi, silahlan- ma ve şiddet kışkırtıcısı olarak sinemanın rolünü tartışacağız. 'Ben işimiyapanm, politika benim işim değil' di- yen sanatçılanmızın, Istvan Szabo'nun 'Mefıs- to' ve 'Tarafsızlık' filmlerıni izlemediklerini düşü- nüyorum. (Sinemanın savaş kışkırtıcılığında oldu- ğu kadar banş kışkırtıcılığındaki katkısını da göz ardı etmeyelim.) Kimsenin tarafsızlık gibi bir lük- se sahip olmadığını düşünüyorum. Ama, toplum- lann en duyarlı kesimi ve öncü gücü olduğuna inandığımız sanat insanlannın suskunluğu daha fazla koyuyor insana... Tıpkı Irak savaşı gibi, tarafsız kalamayacağımız bir başka konu da Kıbrıs sorunu. Kıbrıslı sanat- çılar, içinde bulunduğumuz günlerdezorlu birter- cihle karşı karşıya. Pek çok sanatçı, bazı çevre- ler tarafından 'hain' ilan edilme pahasına, Kıb- ns'ta barıştan yana etkinlikler düzenliyorlar. Sa- natçıyayakışanın da bu olduğunu düşünüyorum: Hamaseti ve konformizmi seçmek yerine zor ola- nı seçmek... Siyasetin sanat dünyasının gündeminde ön sı- rayı aldığı şu günlerde, sanatçılan yalnız bırakma- yın derim. Banş eylemlerinden fırsat buldukça, toplumsal-siyasal sorunları irdeleyen sanatsal ürünleri izleyin, tartışın. Belki de, ihtiyacınızolan direnci, mücadele gücünü sinemalarda, tiyatro salonlarında bulabilirsiniz. Içinde bulunduğü or- tama başkaldıran bir Nazi subayı ile bir ratıibin öyküsünü anlatan Costa Gavras'ın '>4men'ini, Genco Erkal'ın 'Yaşasın Savaş' kabaresini izle- yin mesela. Ya da, Boğaziçi Üniversitesi Göste- ri Sanatlan Topluluğu'nun Maya Sahnesi'nde sunduğu 'Pilavdan Dönenin Kaşığı Kınlsın' oyu- nunu. Türkiye'nin 1980'lerden 2000'lere uzanan siyasal serüvenini son derece başanlı biryorum- la sergileyen bu bir avuç genç insanın çabasına destek vermenizi öneririm. Barış umudunu hep birlikte yaşatmak varken, umutsuzluğa teslim olmak kedilere yakışmaz. vecdisayara yahoo.com BUGUN • AKM'de 19.30'da İDSO' nun 'Genç Kışak Solistleri Konseri'. Şef: Nezih Seçkin. (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REVde 'III. Uluslararası tstanbul Barok Günleri' kapsamında 19.30'da Ensemble Barocco ItaUano konseri. (0 212 232 98 30) • MYDONOSE SHOWXAPrt)'de 21.00'db Anjelika Akbar'ın 'Bach A L'Orientale' konseri. (0 212 46814 68) • YAPIKREDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİ SERMET ÇİFTER SAL01VIT nda 'Yeni Başlayanlar İçin' kapsamında 18.30'da tlke Boran'ın çağdaş müzik üzeriıe söyleşisi; Turkcell Salonu'nda 19.30'da 'SOYıI Önce Türk Sineması Toplu Gösterimi' kapsamında Orhan Erçin'ın 'Çeto Sihirb xi filminin gösterimi. (O 212 252 4100) • PENGUEN KAIMKÖY ŞUBESİ'nde 14.00-16.00 saatleri arasında, D&R Erenkcy Şubesi'nde 17.00-19.00 saatleri arasında Apşe Kulin'in imza günü. (0 216 357 577 21) • ATATÜRK KtTAPLIĞI'mda 18.00 de 'Beyazperde de Savaş ve Banş' kapsamındE 'Yeşil Küller' adlı filmin gösterimi. (0 212 249 09 45)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear