25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 2003 PERŞEMBE + CUMHURİYET SAYFA SAGLIK İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK AMAN ELİHÎZÎ ^ DÜRÜST TABÎATLI ÎSTANBUL EPESDİSÎ ABDÜLCAHBAS K.IZ HAKil, f?U PE 3îirii-/ ı3iH"DE E1İNPE BA VER-McZ.Sc \ PAV^ AÇACA- IA.^^3 SufcrCEk Çocuk Böbrek Vakfi'nın projesiyle, gençler el sanatlanyla ugraşarak harçlıklannı kazanmaya çalışıyor HastalığıunutturanmerkezSAADET USLU/EVRtVl KAYA Böbrek hastası çocuklan üretken hale getiren Çocuk Böbrek Vakfi, gö- nüllüleri kendileriyle birlikte çalış- maya davet ediyor. Böbrek bulunana kadar diyalize bağlı olarak yaşamla- nnı sürdürmek zorunda olan gençler, vakfin rehabilitasyon merkezinde, di- kış dıkerek, el sanatlanyla ugraşarak harçlıklannı kazanmaya çalışıyor. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Faik Tan- man. çocuklann emeklerinin karşılı- ğını alabılmelen için satış köşelerine ihtiyaç olduğunu söylerken Rehabili- tasyon Merkezi Müdürü Ghangir Aral da öğrenci azlığından şikâyet ederek gençleri \ r akfa davet ediyor. Böbrek hastası çocuklar için "Umut Köyü" hedefiyle yola çıkan Çocuk Böbrek Vakfi, ekonomik kriz ve hü- kümet değişüdikleri yüzünden ertele- COCUKTA BÜYÜME GERİLİCİ VARSA MUTLAKA UZMANA CIDILMELI Türkiye'de 4 bin civannda olduğu sanılan çocuk böbrek hastalannın sayısına her yıl 400 çocuk daha ekleniyor. Bunu bir havuza benzeten Prof. Faik Tanman, "Bağış otmadığırçinhavuz hiç küçütmüyor. Bağış destekknmeB" diyor. Sağlık sistemimizde helikopterin yeterli olmaması nedeniyle de bağışlanan organlann zamanmda alınamadığına dikkat çeken Tanman, "Çocuk yorgunsa, iştahsızsa, büyüme geriMği varsa, klran fczlaysa, davranış bozukluğu varsa böbrek hastahğından şüphelenilmelL Mutlaka bir uzmana gküuneü" önerisinde de bulundu. nen projelerini küçük bir modelle sür- dürüyor. Valaf Başkanı Faik Tanman, Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadnt'nın desteğiyle kurulan Eği- tim, Kültür ve Psiko-Sosyal Rehabi- litasyon Merkezi'nde çocuklara yeni ufuklar açtıklannı belirtiyor. "Bura- da çocukbrmbir arayageÜşininyarat- üğı bir güzeDik var" diyen Prof. Tan- man, "Buna meşgak tedavisi deniyor. Amaanuz becerivemesleksabibi yap- mak Daha sağhkh, eğhimli, üretken olmahlar" diye konuşuyor. Faik Tanman şöyle devam ediyor: "Yaşama sevmd kazandırmaya çahşı- yonız.tnsanlarrıedryeflkeşyalannıbu- radan seçebUir, sauş noktalan ayarla- nırsa çocuklanmız yapüldannın kar- şüudannı alabiürier. Fırmalarbiayön- lendiı^satılabflecekşeyleriyapaİım.'' Tanman aynca, kendilerine bir he- kim ve bir hemşire sağlanması duru- munda, merkezde polıklınik hizmeti vermek istediklerini de söylüyor. Diyalize girmekten arta kalan za- manlannda Çocuk Böbrek Vakfi'nın meslek kazandırma amaçlı uygula- malı eğitim programına devam eden gençlerden Cebl Ateş, henüz 13 ya- şındave 1994 yılındanberi tedavi gö- rüyor. Hastalığa bağlı olarak boyu uzamıyor ve bu durum Celal'i çok ra- hatsız ediyor. Celal, şanslı bir böbrek hastası. Çünkû 1994 yılında nakil ger- çekleştınlmiş ve onlann tabiriyle böb- rek henüz "atmannş." Ortaokul 1 'in- ci sınıftan sonra okulu bırakmak zo- runda kalan Celal, "Kısasın diyorlar, biHrsin işte! Yoksa okul sevflmez mi? Bilgisayar mühendisi olmakisterdim. tam bize göre bir iş. Ağır değil bi ke- re, değil mi?" diyor. Hastalann hepsinin apayn düşleri var ve gözlerinden hıç eksılmeyen gülüş- len dolduruyor çalışma odalannı. Bu gülüşlerden en güzeli belki de Figen Şahin'e aıt. tki böbreği de alınrruş ama Figen, "AhşOmarük. Ükzamanlaröl- meyi bfle düşünmüştüm fakat şimdi- lerde böyle bir şey düşündügüm için zaman zaman utanryorum" diyor. Adlan Ayşen, Hülya, Füiz, Ahmet... Böbrek hastalan ölen insanlann böb- reklennı beklıyor. Çocuk Böbrek Vak- fi 'ndakı üretimleriyle neler yapabile- ceklerini ve yaşama ne denli bağlı ol- duklannı gösteriyorlar. Istedikleri şey- ler ise: 'İş, eğitim ve umut". Genetik yapısı bozuk ürünler Neyediğimizi bilmiyoruz ÖZLEMGÜVEMLİ Genleri değıştirilerek yetiştirilen tanm ürünlerinin canlı yaşamındaki olumlu ve olumsuz etkılen hâlâ bilinmiyor. Uzmanlar, tüketicilerin, büyük ve canlı renklere sahip organik ürünlere ilgi gösterdiğini ifade ederek, organik tanm ile ekolojik tanmın bir noktada buluşması gerektiğini vurguladı. Dünyada, organik tanm ürünlennın insan sağlığı üzerindekı etkıleri tarhşılırken Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, gehşmiş ülkelerin pazarladığı bu ürünlen alarak katkı maddesi olarak kullanıyor. Gelişmiş ülkelerin, tüketıcının bilınçlenıp ekolojik ürünlere yönehnesı nedeniyle ıç pazara sunamadığı ürünleri başka ülkelere satması da tepkılere neden oluyor. SOS Istanbul Çe\Te Gönüllüler Platformu Başkanı Türsen Başer Kafaoğlu, aralannda ABD'nin de bulunduğu gelişmiş ülkelerin patates, buğday, mısır, soya gibi genetik yapısı bozulmuş ürünleri az gelişmiş ülkelere pazarladığını söyledı. Kafaoğlu, "îngütere gibi ülkelerde tüketici biünçli. Artan talep nedeniyk okiukça pahah olan ekolojik ürünler ucuzladL Biz tsf yedigimiz ürünlerin içinde ne gibi maddeler kullanıldığnıı bilmiyoruz" dedi. Devletın, ithal edilen genetik yapısı değiştirihniş ürünlerde "etiketleme sistemi" kullanılmasım isteyen Kafaoğlu, tüketiciye seçme hakkı veribnesi gerektiğini vurguladı. Kafaoğlu, bir yıl önce başlattıklan "Ne yediğinizi • Hormon nedeniyle daha renkli, büyük ve göz alıcı görünen ürünlerin insan sağhğını nasıl etkilediği bilinemiyor. SOS îstanbul Çevre Gönüllüler Platformu Başkanı Kafaoğlu, tüketicinin kampanyalarla bilinçlendirileceğini belirtti. biByor musunuz?" çalışmasının kampanyaya dönüşeceğinı, hazırlanan afişlerle, skeçlerle tüketicinin bilinçlendinleceğini belirtti. Kavramlar karıştırılıyor Kafaoğlu, Türkiye'de ekolojik tanm ve organik tanm ka^Tamlanrun birbirine kanştınunasından da yakındı. Ekolojik tanmın toprak hiçbir dışsal etken ile kirletilmeden, katkı maddesi kullanılmadan yapıldığını anlatan Kafaoğlu, sanayıleşme ve kentleşme nedeniyle bu tür üretimin neredeyse imkânsız olduğunu söyledı. Kafaoğlu, organik tanmda ise ürünün yetiştırihnesi aşamasında katkı maddelerinin kullanıldığını, genetik yapılann bozulduğunu anlattı. Kafaoğlu, "Gıda maddelerinin doğal sistemlerde, doğal gübre kuflanılarak, hormon kuDandmadan üretümesi gerekir" dedi. Barkodlu bebekler dönemi Çeviri Senisi - Ispanya'nın baş- kenti Madrid'dela La Zarzuela Has- tanesi'nde yeni doğmuş bebeklerin kanşmaması için "barkodlama" sistemi uygulanmayabaşlandı. Böy- lece market ve büyük ahşvenş mer- kezlerindeki binlerce üründen son- ra insanlar da barkodlanmış oldu. BBC'nın ınternet sıtesinde yer alan habere göre, bebekler doğar doğmaz parmak ızleri alınıyor ve elektronik kodlama sistemine ak- tanlarak saklanıyor. Bebeğin par- mak izlerinın yanı sıra annesine, doğumu yaphran doktora ilişkin bilgiler de barkoda yükleniyor. Da- ha sonra bubilgileri içeren barkod- lan anne ve bebek bileklerinde ta- şıyor. Eğer bebeklerden binnin kim- liğine ilişkin şüphe duyulursa bar- kodlar ahşvenş merkezlerinin ka- salannda olduğu gıbı elektronik ci- hazdan geçınliyor ve kod numara- lan aracılığıyla annenin bebeğinin hangisi olduğu kesinleştiriliyor. Hastane yetkılilerinden Maria Burgoa, bu yöntemle Ispanya'da çok sık rastlanan bebek kanştırma vakalannın sayısının oldukça azal- dığını söylüyor. Sabah egzersizleri felç riskini arttmyor ANKARA (AA) - Egzersiz için günün en uygun saatlerinin 15.00 ile 18.00 arası olduğu bildirildi. Sabah ve akşam geç saatlerde yapılan egzersizin ise felç riskini arttırdığı ileri sürüldü. Iç hastalıklan uzmanı Dr. Soner Kurtoğlu'nun, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği'nin internet sitesinde yayımlanan makalesine göre, birçok araştımıacı insan vücudunda tüm faaliyetleri organıze eden bir saat, Siicut saati' olduğunu düşünüyor. Kurtoğlu, egzersiz planlaması yapılırken seçilen saatlere dikkat edilmesi ve 'en yüksek yarar en düşük zarar ilkesinin göz önüne alınması gerektiğini kaydederek "En uygun egzersiz saati olarak 15.00-18.00 saaderi arası planlanmalT diye görüş bildırdi. Kurtoğlu, "Kalp kan akunnun en düşük olduğu saat dilimi sabah erken saatierdir" dedi. Gebelikte meme kanserine dikkat ANKARA (ANKA)- Uzmanlar, rahim ağzı, meme ve yumurtalık kanserinin gebelik döneminde en sık görülen kanser türleri olduğunu bildirirken, gebeliğin başlangıcında kanser taraması yapıhnasrnı öneriyor. Acıbadem Sağlık Grubu Kadrn Hastalıklan ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirlaran, doğurganlık hızının yüksek olduğu Türkiye gibi ülkelerde, gebelik döneminde ortaya çıkan kanserlerin ciddi bir sorun oluşturduğunu belutirken, her bin gebelikten binnde kanser göriildüğünü bildirdi. Demirkıran, "Bu nedenle gebeliğin başlangıcında rahim ağzı, meme ve yumuıtahk kanseri açısından kontrol önem taşryor" dedi. Demirkıran, yaklaşık 1200 gebenin bırinde rahim ağzı kanseri görüldüğünü kaydetti. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Alacakaranhk Yıllar Yann, alçakça bir saldırıyla aramızdan ayrılan Uğur Mumcu'yu bir kez daha sevgi ve öztemle ana- cağız. Aradan geçen 10 yıl içinde kendisini arattıran ve "Ah... Uğuryaşıyor olsaydı da hem bu olayın iç- yüzünü, hem de yorumunu öğrenebilseydik" de- dirten öyle olaylar yaşadık ki, saymakla bitmez. Ve ne gariptir, bugün de benzerierini yaşıyoruz, yaşa- maya da devam edecegiz. • • • Türkiye'de, kendileri ya da çevreleri için zararlı saydıkları kişilerin görevlendirdiği tetikçilerle can- larına kastedilen 62 gazeteci var. llkgazeteci şehidimiz, Serbestîgazetesi başya- zarı Hasan Fehmi Bey. 6 Nisan 1909 günü gece- si Galata Köprüsü'nü geçerken vuruldu. Köprünün her iki başında da birer kat karakol ve üzerinde de devriyeler gezerken düzenlenen suikastın tetikçi- leri nedense yakalanamadı, yakalanamayınca da ardındakiler ortaya çıkarılamadı. Ikinci şehıt (19 Temmuz 1910) Sada-yı Millet ga- zetesi yazarı Ahmet Samim, üçüncü şehit de (10 Temmuz 1911) Şehrah gazetesi yazarı Zeki Bey. Zeki Bey'in katilleri yakalandı ama ardına düşülüp tetiği kimin çektirdiği ortaya çıkanlamadı. Aradan yıllar geçti. 17 Haziran 1926'da Atatürk'e Izmir'de düzen- lenen suikast girişiminin sanıklan arasında yer alan, Osmanlı döneminde de Maarif Nazırlığı yapmış olan Şükrü, üç cinayeti de kendisinin işlettiğini iti- raf etmek zorunda kaldı. Nedeni, Ittihat ve Terakki liderierine gücünü gös- termek ve iyi bir post kapmak niyetiydi. Ve Talat Bey'e şifreli bir mektupla "kalemlerine ve yazıla- nna dayanamadığı için vurdurduğunu" duyurmak- tan da kendini alamamıştı. (Sadri Sema (Aydoğ- du) - Eski îstanbul Hatıraları- ilk yayın 1955-1956 Vakit gazetesi/Kitap yayını Eylül 2002 Kitabevi) İlk üç basın şehidinin kanlanna girenin kimliği 17 yıl sonra ortaya çıkmış oldu. Ama Uğur'un tetikçi- lerinin kim olduğunu 10'uncu yılda da henüz ke- sinliklebilemiyoruz. Çünkü ilkduruşması 14Ağus- tos 2000 günü yapılan Umut Davası'nın kararı he- nüz tümüyle kesinleşmedi. Tetikçilere görev veren- lerin kimler olduklannı ise belki de hiç bilemeye- ceğiz. • • • Uğur Mumcu'nun, ele aldığı konulan tüm ay- rıntıları ile irdelediğini ve doğru sonuçlara vardığı- nı herkes kabul ediyor. önce Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan araş- tırmalanndan kitaplaştınlanlann adlannın bir kısmı- nı sıralamak bile Uğur Mumcu'nun gazeteciliği ko- nusunda fikir vermek için yeterli. • Silah Kaçakçılığı ve Terör • Papa-Mafya-Ağca • Inkılap Mektupları • Rabıta • 12 Eylül Adaleti • Tarikat-Siyaset-Ticaret • Suçlular ve Güçlüler • Vurulduk Ey Halkım • Bomba Davası-llaç Dosyası • Hukuk, Devlet, Aşiret • Namuslu Olma Cesaretı • Devlet Modası: Tek Yol özal • Yabancılaşma, Kenanizm ve özalizm • Ortadoğu'da Amerikan Bilardosu • • • İşte size Uğur'un 1992 yılında yaptığı konuşma- nın günümüze de cuk oturan bir bölümü: "İşte bugün Kuzey Irak'fa yaşanan kavga, yıl- lık 16milyardolarolan Musul ve Kerkük petrolle- rine Batı şirketlerinin el koyma kavgasıdır." • • • Aradan geçen yıllar, Uğur Mumcu'yu birsimge- ye dönüştürdü. 24 Ocak'lar da "Türkiye'nin de- mokratikleşmesi, devletın içinde yuvalanma ola- nağı bulan çetelerin temizlenmesi, şeriatçı akım- lann devleti ele geçirme girişimlerinin sonuçsuz kalması görüşünde bütünleşenlerin günü"ne dö- nüştü. Yann Türkiye işte böyle bir günü yaşayacak. Kal- paksız Kuvayı Milliyeci'yi anarken yalnızca ona olan özlemlerini değil, gerçekleştırilmesini istedi- ği, laik, demokratik, sosyal hukuk devletine olan özlemlerini de dile getirecek. Işıklar içinde olsun. oerinc(âcumhuriyet.com.tr. Sağlık Bakım Organizasyonu Aile üyeliğinde ilk çocuk ücretsiz • Özel Yaşam Hastanesi'nde başlatılan bu sistemle, 0-65 arasında beş yaş grubundaki üyelerden bir yıllık ücret alınıyor. SAADET USLU "Hasta obnadan has- taneye grtmeyi" öngö- ren ve sağlıklı yaşama- yı hedefleyen "Sağhk Bakım Organizasyonu" sistemi Türkiye'de de yerleşmeye başladı. Sistemi Özel Yaşam Hastanesi'nde başlatan Ozan Ozkahraman ve Gurur DişH "Normal- de ne kadar hasta gefir- se o kadarpara kazanı- hr. Bu sistemde ise kişi ne kadar sağhkn olur- sa o kadar kazamyo- ruz" dedi. Sistemin ABD'de uy- gulanan bir yöntem ol- duğunu kaydeden Öz- kahraman, "Bu özel bir sistem ancak mutlaka kamulaşacak. SSK, Bağ-kur böyledevanıet- mez, edemeyeceği orta- da. Burası özel bir has- tane, ancakdevlet gbi" diye konuştu. Dişlı, başlattıldan çalışmayı şöyle anlattı: "0-65 arasmdabeşyaş grubundaki üyelerden bir yıllık ücret ahnıyor. 338^687 milyon Bra ara- smda değişen ücreti cde- yen üyekT biryıl bojnn- ca ayakta tedaviltrin yüzde 20'siniödü\w.Va- takh teda\ilerdeise 3kyıl yine yüzde 20 ödenhor, her yıl bu oran yüzde 5 düşüyor.Acfldurumlar- damobilsağhk ücreBiz. Görüntüleme tetkikeri indirimlL Bekleme sü- resi yok. Aile üyeBile- rinde ilk çocuk ücrasiz üyemiz oluyor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear