22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J V U L 1 U M\ kultur(gcumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Yaklaşık 10 bin madde, 1800 sayfada ve 4 cilt içinde 'dayanışmayla' yayımlandı OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E COŞKUYLA - Bursa Osmanlı başkentliğine yakışır anıtsal yapıların yanı sıra Cumhuriyet'le birlikte özenli ve kimlikli bir mimariyle de donatıldı... 1940'larda, "Muallim Mektebi mezunlan" Cumhuriyet Meydam'nda (solda), Tayyare Sinemasrnın "tpekiş" mağazalan (sağda). 'Ansiklopedili kent' BursaDünyadaki sayısız kentin kitabı var... Kiminin el kadar, kiminin de bir kütüphane dolusu... Bunlar ara- sında aynm yapmazsanız, belki de kitapsız kent yoktur... Ancak, kaç kentin acaba "ansik- lopedisi" de var?.. Kültür Bakanlığı'nın da deste- ğiyle ülkemizdeki "tamamlanabi- len" tek örnek olan tstanbul An- siklopedisi, 1990'hyıUardaTarih Vakfı tarafından o unutulmaz ça- lışkanlık ve heyecanla hazırlanır- ken, bu soruya verilen yanıt "çok az" şeklindeydi... Bugiin de durum herhalde değişmemiştir... Işte bu çok azın arasında, artık Bursa da var... Dahası, bir kentin tümüyle kendi olanaklanyla ve devlet desteği ol- maksızın sadece kendi gönüllü kad- rolanyla hazırlandığı içın de Bursa Ansiklopedısi bu özelliğiyle "ilk" ve "tek"... Cönül şlrketl— Yaklaşık 10.000 maddenin, 4 cilt içindeki 1800'e yakın sayfada der- lendiği bu "özveri anıtı" ansiklo- pedinin gercekleşme süreci, değe- rini daha da artınyor. Her yönüyle bir "Bursa tutku- nu" olan Yılmaz Akkılıç'ın tam 19 yılhk emeği, göz nuru ve araştır- macı titizliğiyle yarattığı birikim- ler, aynı şekilde bu kente sevdalı Mithat Kırayoğlu ıle Mümin Cey- lan'ı harekete geçirdi. Bu birıkimin bir ansiklopediye dönüşmesi için 1998'de bir araya geldiler ve önce kâr amacı gütme- yen bir "gönül şirketi" kurdular... Adına da "Bursa Kültür ve Sanat Yayınlan AŞ" deyip, ılk yayın ola- rak ise şimdi 17. sayısına ulaşan "Bursa Defteri" dergisini düzenli olarak çıkarmaya başladılar... Derginin herbirsayısı, Bursa'nın tarihsel, kültürel, ekonomik, siyasi ve toplumsal yönleri ve sorunlannı adeta "akademik düzeyde" belge- leyip sergilerken, aynı konular üze- nnde düzenlenen bılimsel etkinlik- lerle de kent içın çok değerli birtar- tışma ve değerlendırme ortamı ya- ratıldı... Böylesi bir düşünsel yoğunlaş- manın giderek kurumsallaşmasıyla da kollar sıvanarak "özgün ve ek- siksiz" bir kent kültürü ansiklope- disiyaratıldı... "Özendlren" duyarlılık Bursa'nın bu değerli yapıtma ka- vuşmasını. sadece "gönül şirketi- nin" katkılan ve Yılmaz Akkı- lıç'ın efsanevi çabalanyla açıkla- mak eksik olur... Hatta, Bursa'da yıllardır oluşturulan ve bırçok ken- timize örnek olması gereken bir "kent tarihi bilinci"nin yarattığı kültürel düzeyin emektarlanna da "vefasızlık" olur... Çünkü bu kenti "Bursa" yapan değerlerini daha fazla yitirmemek ve derin tarihıni geleceğe de "ka- lıcı bir kimlik kaynağı" olarak ak- tarabilmek için, 1980'lerdenbuya- na artarak süren "yerel duyarlılık- lar" öyle bir aşamaya ulaşmıştı ki, bilgi ve kültür zenginliği için artık yeni kitaplann ötesınde bir belge- lemeye ve başvuru kaynağına ge- reksinme vardı... Bursa Ansiklopedisi, işte bu "öz- lemin" de yarattığı büyük beklen- tiyle buluşarak, belki de gerçekten sadece Bursa'da yaşanabilecek bir heyecanın ürünü oldu. "Seferberllğln' sonuçları Yılmaz Akkılıç'ın çalışmalanna ilham veren, ona "tarihe tanıklık içinde" bir araştırma ortamı sağla- yan ve Mithat Kırayoğlu ile Mümin Ceylan'ın da zaten öteden beri Bur- sa'ya çok yönlü kültürel katkılarda • Kent kimliğini tarihinden gelen değerleriyle konımada başanlı çabalanndan ötürü 'Avrupa kenti' kabul edilen Bursa, şimdi de çok az Avrupa kentinin sahip olabildiği 'yerel kültür ansiklopedisi'ne yıllardır aynı çabalara ortak olanlann dayanışmasıyla kavuştu... bulunmalanna özendirici bir ivme kazandıran da işte bu "kimlikli kent olma seferberliğT'dır... Sivil toplumdan belediyeye, mes- lek odalanndan kamu ve özel sek- töre kadar giderek genişleyen bir işbirliği yelpazesinde süregelen bu seferberlikle gerçekleşenlere bak- mak gerekir... Örneğin, yakın geçmişe kadar sa- dece "ağıtlar" dizilen bir Cumalı- kızık nasıl şimdi herkesin gözbebe- ğı olmuşsa; bir Tophane Yamaçla- n nasıl artık kentin onurlu peyzajıy- sa; sayısız eski bina hem tanhi mi- mansıyle, hem de çağdaş yaşama katkılanyla geleceğe nasıl armağan ediliyorsa; bir Kale Sokağı geçmi- şın kent dokusunu nasıl yansıtıyor ve bir Arap Şükrü Sokağı da eski zamanlann meyhane ve kent buluş- masını nasıl yeniden yaratıyorsa, daha bunlar gibi birçok kazanımın arasından Bursa Ansiklopedisi de adeta "kültür devriminin tarihsel arşivi" olarak doğuyor... Dolu dolu 4 cildi elime aldığım- da beni böylesine heyecanlandıran zengin içeriği ve "serüveni" ko- nusunda ise tüm bu çalışmalann "eylem alanlarından" gelerek gö- nül şirketine omuz veren Mithat Kırayoğlu şunlan söylüyor: "Bir grup kültür düşkünü Bursalı, 1935-1951 yıllarında kıt olanaklanyla Uludağ dergisini çıkarmasaydı, o yıllara ait kent yaşamı bilgilerini bu denli ayrın- tılı bilemezdik... Cumhurivet'in kuruluş yıllarındaki bu tanıklı- ğı, yüzyılın sonuna doğru yeni- den yaşatmak için 4 yıl önce baş- ladığımız Bursa Defteri dergisi bu ansiklopedinin de gerekliliği- ni kanıtladı... Bir kentin tümüy- le kendi insan kaynaklarıyla, kendi yazarları ve olanaklanyla, yerel bir dayanışma içinde bu zor görevi yerine getirmesi ise sanı- rım sadece yayıncılık tarihinde değil, kentli bilincinin gelişmesi tarihinde de önemli bir aşama olarak yer alacaktır..." Ne dersiniz?.. Şimdi sıra Bursa hakkında daha bir merakh olmak- ta ve hemen ardından ansiklopedi- nin maddelerine bakmakta değil mi?.. 'Budala' balesi bu akşam Ankara Büyük Tiyatro'da sahnelenecek Insan ve ınsan yazgısı üzerine...HAYATİASILYAZICI Konusunu ve adını Rus edebiyatının dev im- zalanndan biri olan Dostoyevski'nin aynı adlı romanından alan "Budala" balesi, bu akşam Büyük Tiyatro'da gösterime giriyor. Koreogra- fisini Valeri Panov'un yaphğı balenin müzik- leri Dmitri Şostakoviç'in (1906-1975) çeşitli bestelerinden derlendi. Dostoyevski'nin romanlannda karakterler ve kahramanlar evrensel boyutta işlenir. 0nun ka- rakterlerini balede canlandırmak son derece güçtür. Bakın, bir Dostoyevski uzmanı olan Ni- kolay Aleksandroviç Berdyaev nasıl tanımlı- yor ünlü yazan: "TUtku ve coşku içindeki in- sanı bütünüyle kavrayıp canlandırabilmek, Dostoyevski'ye vergi bir şeydi. Okur (bura- da izleyici), kendini kasırgasına kaptırdı mı bir kez, kurtulamazdı artık. Bu çalkantılar, insan varuğının derinliklerinde gizliydi. Dos- toyevski'nin sanatı, insan yaradılışmın derin- liklerinde depreşen bu çalkantdan dile getir- miştir. Var olan nesneleri karmaşaya salan, bu çalkanttlann yarattığı dinamik baskıdır." (1) "Budala"; "Yeraltından Notlar" gibi, "Ka- ramazof Kardeşler" gibi, "Suç ve Ceza" gi- bi, Rus edebiyatının doruk noktalanndandır. Sözgelimi, "Budala" romanında yoksul düş- Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sahneleyeceği balenin koreografisi Valeri Panov'a ait müş soylu bir Rus ailesinden olan Prens Miş- kin'in, Isviçre'de bir sanatoryumda geçirdiği dört yıldan sonra yurda dönüşü anlatılmaktadır. Prens Mişkin, St. Petersburg'da büyük ve acı dolu seviler yaşamaktadu-. Ne ki, insanlann hu- zur ve sevgi dolu bir yaşam sürdüremeyişleri, Mişkin'i mutsuzluğa ve umutsuzluğa düşür- mektedir. Alın yazısı, ona içinden çıkılması güç oyunlar oynamakta; Prens Mişkin'i rastlanhla- nn getirdiği mutsuz bir son beklemektedir. Psikolojik çözümlemeler... Bir bakıma "Budala" romanı, diğer yapıtla- nndan ayırt edilecek nitelikte bir karakteri be- timlemektedir. "Budala"nın baş kişisi ya da ek- sen kişisi diye tanımlayabileceğimiz "Prens Mişkin"dir; eylemi belirleyen karakteri de "Mişkin" çizmektedir. Eylem kişisi olan Prens Mişkin'in, Nastasya Filippovna ile Aglaya'nın ruhsal durumlannı çözümlemeye çahşması, dansın psikolojik noktalanndan biridir. Bilindi- ği gibi Dostoyevski, psikolojik romanın da us- tasıdır. Kahramanlannı betimlerken yaptığı ruh- sal çözümlemeler yazarhğırun özelhklerinden- dir. Mişkin ile Rogojin'in Nastasya Filippov- na'ya olan sevileri belki de dansın en ilginç gö- rüntüleriyle sergilenecektir. "Budala" balesinde; "Prens Mişkin"i Vol- kan Ersoy/Bahri Gürcan/Armağan Davran; "Nastasya Filippovna"yı Arzu Dirin/Almula Özlem/Ayşe Fidanhk; "Pogojin"i Armağan Davran/Hakan OdabaşLVolkan Ersoy; "Tots- ki"yi Ertuğrul Bolat/Çağdaş Yurdakul; "Gene- ral Epanşin"i Tarkan Serengil/Okan Ceylan; "Bayan Epanşin"i Oya Gürcan/Gamze Erbaş; "Aglaya"yı Sanem Ergüler/Elif Fırat; "Alek- sandra"yı Elif Fırat/Ebru Mıhçıoğlu/Sanem Subaygil; "Adelayda"yı Ayşe Aydemir/Ebru Toprak/Ash Elat; "Ganya îvoljin"i Serhat Gü- dül/Cankat Özer/Özgür Inanç adlı dansçılar can- landırdılar. (1) N. A. Bardyaev: Dostoyevski (Türkçesi: Ender Gûrol, Adam Yayınlan, 1984), s. 16. Sabahat Akkiraz'm yurtdışındaki konserleri albüm oldu Cazııı türküyle buluşması MİYASE tLKNUR Türk halk müziğinin dev ismi Sabahat Akkiraz 15. albümü 'Konserler'le hay- ranlarına 'merhaba'diyor. Bu albüm Sabahat Akki- raz'ın 1999 ve 2000 yıllann- da verdiği Londra Caz Festi- vali ve Theatre De La Ville konserlerinin canlı kayıtlanndan hazırlandı. Albüm, daha önce Av- rupa'nın büyük müzik marketle- rinde satışa sunulmuştu. Sanatçıya, bu konserlerde geleneksel sazlann yanı sıra bir caz orkestrası da eşlik ediyor. Böylece, türkü ve deyişler fark- lı bir lezzet kazanıyor. Albüm- deki Mehmet Koç'a ait 'Ses Verin Sesime Dağlar' adlı türkü- nün dışındakiler tümüyle canlı ola- rak konserlerde kaydedilmiş. İlk kez dinlediğımiz 'Ses Verin Sesime Dağlar' adlı parça, sanki ağıt ustası olarak da tanı- nan Sabahat Akkiraz için özel yazılmış. Stüd- yo kaydı olan bu parça- dan sonra konser kayıt- lanna geçiliyor. A yüzü- nün ikınci parçası sa- natçıyla özdeşleşmiş bir Arguvan uzunhava- sı: 'Çayın Ortasında Yılgın Ada- sı'. Üçüncü parça 'Fazilet' konserde caz tarzına en uygun düşen parça olarak hemen farkediliyor. Bu muhteşem ezgi, stüdyo kaydı gibi konserde de başanyla seslendiril- miş. Albümün kasetinde, A yüzün- de yer alan diğer ezgiler 'Hasre- tinle Beni', 'Ezel Bahar', 'Ağıt', 'Tevhid' ve 'Methiye'. Kasetin B yüzünde ise 'Halay', 'Yağmur Ya- ğar', 'Yokuş Seni', 'Ye- men', 'Bana Yüceler- den've'YarAli'adlı ez- giler yer ahyor. Bu yüzde özellikle^'Ye- men', 'Halay' ve Âşık Mahzuni'nin ölümsüz eseri 'Bana Yücelerden' caz orkestrası ile oldukça başanlı yorumlanmış. Sabahat Akkiraz'ın 'Konserler' albümü CD ve kaset olarak satışa sunuldu. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kültürel Kimliksizliğimizin Çifte Kökeni... Bugün giderek daha yoğun biçimde duyum- sadığımız kültürei kimlik sorununun çok önem- li saydığım iki nedeni üzerinde durmak istiyo- rum. Bu nedenlerden birincisi, Cumhuriyet'in kurul- duğu 1923 yılından 1950 yılına kadar izlenen, te- mel nitelikte bir devlet politikasının, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte terkedilme- sidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün belirlediği bu politikanın temeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin Tür- kiye Cumhuriyet'i olarak, yani kendi kimliğiyle çağdaş uygariık düzeyini yakalaması, hatta onu aşmasıdır. Böyle bir politikada ne hastalıklı-taklitçi bir Batılılaşmaya, ne de herhangi biraşağılık komp- leksineyer vardır. Bu politikanın hedefi, yeni ku- rulan cumhuriyeti, onun kuruluşuna yol açan yö- nelimlerden güç alarak, uygariık kavramından anlaşılan ne ise ona götürmektir. 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara geli- şi ile birlikte bu politika bir yana bırakılır ve onun yerine Türkiye'ye yeni bir hedef gösterilir Küçük Amerika olmak! Bu hedef doğrultusunda Türkiye Cumhuriye- ti yoluna artık kaynağını kendinde bulan bir kim- likle değil, fakat bilimsel açıdan elden düşme edinilebilmesi bile düşünülemeyecek bir kimlik- le, yabancı bir kimlikle devam edecektir. "Geleneksel Türk-Amehkan Dostluğu" gibi gösterişli bir yaftanın ardında ülkenin neredey- se Amerika'nın bir uydusuna dönüşmesi, aslın- da Türkiye'ye Amerikan sermayesinin doğal yol- lardan girmesiyle değil, fakat bir kimlikten gö- nüllü vazgeçişle başlamıştır. Bugünkü kültürel kimlik bunalımımızın ikinci temel nedeni ise dışlayıcı bir kültür tarihi anlayı- şından bir türlü kopamamamızdır. Mustafa Kemal 1 in Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'nu oluşturma amacı, yeni kuru- lan Türk devletine temelleri sağlam bir kültürel zemin kazandırmaktı. Böyle bir zemin, ancak bugünden geriye bu vatanın topraklannın tüm geçmişini bu vatanda yaşayan toplumun kültür tarihine dönüştürmekle olasıydı. Başta Halikar- nas Balıkçısı ile Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat ve Vedat Günyol olmak üzere, Türk Ay- dınlanması'nın başlıca temsilcilerinin tezleri de buydu: Anadolu bu toprakların tüm geçmişinin bir kültürel sentezi sayılmalı, öyle değerlendiril- meliydi. Gelgelelim Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla birlikte kendini iyiden iyiye belli eden gerileme ve yozlaşma, bu sağlıklı kültür tarihi anlayışını da yıkmaktagecikmedi. O anlayışın yerini kültür ta- rihine ilişkin olarak çözümlemeci değil, fakat dış- layıcı bir bakış açısı aldı. Bu bakış açısı, bizden olanlar ile bizden olmayanlan ulusçu değil, fakat neredeyse ancak ırkçı bir anlayışla birbirinden ayırmaya koyuldu. Mevlânâ, Farsçayazdığı için bizden değildi; Bizans, bizden değildi; Home- ros, Yunanlı olduğu için bizden değildi; Çanak- kale'deki Troya, Tliada'nın konusu olduğu için bizden değildi; Selçuk'taki Efes, Romalıların ol- duğu için bizden değildi vb. Bu ayıklamada iş, bizim topraklanmızda yapıl- mış kazılara dayanılarak kaleme alınmış yaban- cı kaynaklann hemen hiçbirinin dilimize çevıil- mesine gerek duyulmayacak bir noktaya kadar götürüldü. "Kraldan çok kralcı'' deyişinin hakkını tam ola- rak veren bu aynmcılık sayesinde bütün köken- lerini antikçağ Yunan uygarlığında arayan Batı, bu yoldaki tezlerini savunmakta hemen hiç zor- lanmadı. Şimdi yaşamakta olduğumuz kültürel kimlik bunalımı, kendi kültürel kimliğimizin kurucu öğe- lerine yönelik ve yıllardır süren ihanetimizin do- ğal sonucundan başka bir şey değildir. e posta: ahmetcemal c superonline.com acem20Cg hotmail.com BUGUN • AKM BÜYÜK SALON'da 20.00'de Prens îgor operası. (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da şef Cem Mansur'un yöneteceği, Stephen Kovacevic'in (piyano) solist olarak katılacağı Akbank Oda Orkestrası konseri. (0 212 232 98 30) • NEVE ŞALOM StNAGOGU'nda 20.30'da Aufnind konseri. (0 212 249 20 09) • İŞ SANAT'ta 19.30'da Atilla Birkiye'nin hazırladığı 'Orhan Veli Kanık: Gün olur, alır başımı giderim' başlıklı dinletı. (Biletix: 0 216 454 15 55) • YAPIKREDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZÎ'nde 18 30'da Şehvar Beşiroğlu'nun 'Osmanlı Müziği' konulu müzikli söyleşisi. (0 212 252 47 00) M BABYLON'da 21 30daLaçoTayfa konseri. (0 212 292 73 68) • tFSAK'ta 19.30'da Şehrazat Karagöz'ün 'Dünya Uygariık Tarihinde Küçük Asya 2' konulu dialar eşliğinde söyleşi. (0 212 292 42 01) • tTALYAN KÜLTİJR MERKEZÎ'nde 18.30'da Leonardo Previero'nun konuşmacı olarak katılacağı 'Osmanlı Sarayında Bir Italyan Ressam: Fausto Zonaro' konulu konferans. (0 212 252 47 00) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde • 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00 seanslannda 'The Real McCoy Çağdaş Sanat ve Vîdeo Festivali'. (0 212 334 87 49) A™BAfiWSCFİMRSTİVttiT»£BUGÜN • BEYOĞLU AFM l'de 'EylüTde 7 Gün', 'AKA', 'Vaatler', 'Kafa', 'Katakuriler'in Mutluluğu' ve Katil Ichi' • BEYOĞLU AFM 2de 'Kısalar 2', 'Wow + Flutter 02', 'Dalgaboyu 02', 'Çaylak', 'Ken Park' ve 'Yanardağ Lisesi'. (0216 454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear