22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21OCAK2003SAL 8 HABERLERİN DEVAMI GUNCEL CITS'EYT ARCAYİTREK • Baştarafı 1. Sayfada siz. Varsa yoksa ABD'nin dayatmalanna asker-si- vil Türk otoritelerinin olumlu yanıt vermesi. Ya ötesi? Türkiye'nin kaygıları daha sonra hesapla- nır, bir ölçüde karşılanır! Orneğin aylardır savaşın Türkiye'ye ekonomik açıdan vuracağı darbenin faturasını bir tiiriü çı- karmak istemiyorlar. Hükümet, TOBB gibi kuru- luşlar bu kez zararın ilk yılda 40,10 yılda 100 mil- yar dolar olacağını hesap ediyor. ABD, ağzımıza 3.5 milyar dolarlık bir parmak bal çalarak -büyük bölümü kredi cinsinden- yar- dımla yetinmemizi istiyor. Savaş ha oldu ha olacak havası esiyor: Amerikalılarla hükümet arasında zararı sapta- ma toplantılan hâlâ sonuçsuz. Körfez Savaşı'nda öngörüşfe hareket ettiği söy- lenen, (karga masalında olduğu gibi) ABD gak dese su, guk dese yiyecek verecek_kadar Baba Bush'la ilişki içinde olan rahmetli Özal, yardım faslı görüşmelerinde "hele savaşa desteğinizîesir- gemeyin, savaş sonrası kolayyy" diyerek bizi uyu- tan Amerika'dan zırnık yardım alamadığımız bir politika sürdürdü. Cümle âlem biliyor ki; ancak üçün birini aldık. Zamanın Genelkurmay Başkanı emekli Orgene- ral Doğan Güreş, bir demecinde "Amerikalılann sözlü vaatlerine inandık, savaş sonrası vaat edi- lenleri alamadık" dedi. Maymunun gözü açıldı mı, ne? ABD'yle aylar- dır süregelen müzakerelere karşın, rakamsal uz- laşmaya varamadığımızı geçende muhalefet par- tileri liderlerine söyleyen Başbakan, "bu kezyar- dımı sözlü değil 'yazıl' bir anlaşmaya' bağlayaca- ğımızdan" söz etti. Yardimın miktarı yok ama ABD'nin savaşa ver- memizi istediği türlü çeşit destek her gün piya- sada. Ya Genelkurmay başkanlan, asker temsil- cileri ya da içimizden biriymiş gibi o kuruluş se- nin bu kurum benim kapı kapı dolaşarak Was- hington'ı memnun etmemizi sağlayacak olanak- lara çalışan büyükelçi Robert Pearson gibi dip- lomatlarla ABD sürekli istim üstünde. • • • Doğrusu hükümetimizi de dayatmalara karşı başarısız görmek zor. Başbakan açıkladı: Bir mektupla dayatmalan- na üç günde olumlu yanıt isteyen Başkan Bush'a 3 günlük hükümet soğuk davranınca 80-100 bin asker konuşlandırmaktan vazgeçmiş, rakamı 15 bine indirmiş! Sert çıkmaya gerek yok. Terbiye sınınnı aşan Amerika yönetimine aynı tonda, aynı sertlikte ya- nıt verecek yerde, -Başbakan'ın dediğine göre- "soğukbakmak" demek ki; sonuç almaya yetiyor da artıyor bile! Tepkinin dozu bu kadar basit! ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers'in Ankara ziyareti öncesi yeni bir tartışma açıldı. Iki ülkenin askerleri arasındaki görüşmelerde "kar- şılıklı beklentiler" ele alınacak, vanlan sonuçlara göre Irak'a kuzeyden cephe, 15 bin asker soru- nu ya da Türkiye'nin savaşa katılımın ölçeği or- taya çıkacaktı. Oysa, "beklentilen" yeni baştan ele almaya ge- rek var mı? Günlerdir söyleniyor, yazılıyor. AB- D'nin derdi Türk topraklanna alabildiğince yerleş- mek, Türkiye olanaklannı olabildigirtce kullanmak? Amaç; savaş hızlı ve masrafı, zayiatı az olsun. Ya bizim Kuzey Irak kaygılarımız? Kerkük-Mu- sul hattıyla ilgili kuşkulanmız. Yeniden harekete geçen PKK konusundaki sıkıntılarımız? Kaygı mı dersiniz, kuşku mu yoksa sıkıntı mı; her neyse, bunlardan söz edildiğinde ABD'nin yanıtı belirsiz. Kuzey Irak'ta Kürt aşiretlerini, P- KK'yi denetim altına almak için bir güvenlik şeri- di oluşturma isteğimize makul olmayan gerekçe- lerle olumsuz yanıt veriyorlar. Dertleri başka. Her isteği yerine getirmeyi bir görev bilen rahmetli özal'ın (veya bir benzerinin) "iş başında olmamasınıABD açısından talihsizlik" sayıyorlar. Oysa, Türkiye için ne büyük talih! AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Palton KadarKonuş! I BaştarafiArka Sayfada ladı. Az ötede de bir po- lis duruyor, o da hiç ora- yı değil, belli ki içinden genç adamın davranışını onaylıyor. Kadın bağır- masıyla kaldı. Söz paltodan açıldı, nerelere geldi. Murat Bardakçı'nın palto hikâ- yelerinden birkaçını bu- raya aktaracağımı söyle- mıştim, işte bir tanesi: Makber şairi ve Türk edebiyatmın Şair-i Azam unvanını taşıyan Abdülhak Hamid, şöh- retınin zirvesinde ama beş parasızdır. Asıl mes- leği diplomatlıktır ama azledilmişrir. Viyana'da sürünmektedir. Giyim kuşamı berbattır, devTİn en meşhur terzisi Pol'e yıllar önce diktirdiğı si- lah paltosu yeşile dön- müştür. Istanbul 'daki hayran- Jan ise edebiyat dergiJe- rinde Hamid için methi- yeler düzmekte, özel sa- yılar çıkartmakta, şain yere göğe koyamamak- tadırlar. Ama bu edebi çabalar bir türlü maddı- yata dönememekte, şa- irin açlığına deva olama- maktadır. Hamid, işte bu tezatlar içerisinde çektiği sefale- ti anlatan "Şair-i Azam" başlıklı meşhur şiirini yazar. Şiirde " Vaktıyle bütün Pol'de yapılmışsa da heyba- aat!/Cümlesi sol- muş/Vaktiyle siyah, şioıdi fakat yemyeşil ol- muş/Bir paltosu var- dır"der. Görüyorsunuz, paltonun Türk şiirine ne kadar önemli bir katkısı olmuş. Bir de ressam Fikret Mualla'nın palto hikâ- yesi var, tam Fikret Mu- alla'ya uygun bir hikâ- ye. Ressam, 1930'luyıl- İarda bir gün üzerinde mükellef bir paltoyla Bostancı taraflanndaki pahalı balıkçılardan bi- rine gider. Masaya pal- tosuyla otururve garson- lara sofirayı donatmalan- nı söyler. Garsonlar tanı- madüklan ressamın pal- tosuna bakıp ne kadar bahşiş alacaİdan hayali- ne dalmışlardır, istakoz- Ian, karidesleri ve balık- lann en pahahlannı peş- peşe getirmektedirler. Derken yemek biter, hesap gelir ve ressam pusulaya bakmadan gar- sonlara döner. "Valia- hi" der, "değil size ve- recek param, ayağıma giyecek donum bile yok." Garsonlar inan- mazlar, hesaba karşılık pahalı paltosunu isterler. Fikret Mualla paltonun düğmelerini çözüp gar- sonlara döner, içinde ha- kikaten hiçbir şey yok- tur. Evet, sevgili okurlar, pek çok palto hikâyesi duydunuz, peki sizin paltonuz kaç para? seyreyteisilayahoo.com Yığınak banş içinmiş!• Baştarafı 1. Sayfada BM'nin çalışmalanna destek vermek, bölgede istikrar ve banşı sağla- mak olduğunu savundu. Pazar günü akşam sa- atlerinde Ankara'ya ge- len Orgeneral Myers, Oz- kök ile akşam yemeği ye- di. Yaklaşık 2.5 saat sü- ren yemekte, ABD'nin I- rak'a yönelik olası aske- ri harekâtı sırasında iki ülke arasındaki işbirliği konuJan değerlendirildi. Myers, dün sabah saat- lerinde Arutkabir'i ziya- retinin ardından Genel- kurmay Karargâhı'nda Özkök ile bir araya geldi. Genelkurmay'da yapılan görüşmelerde Myers'e, ABD'nin Irak'la ilgili is- temlerinin azaltılması ge- rektiği mesajı verildi. ABD istemlerinin tama- muun karşılanamayacağı belirtilen görüşmelerde, bunun Türkiye için bazı noktalarda sıkıntı yarata- bileceği dile getirildi. Gö- rüşmede, Irak'a yönelik harekâtın uluslararası ya- sallığı konusu da günde- me geldi. Değerlendir- melerin sonucunda, ulus- lararası yasallık sorunu- nun aşılması amacıyla NATO'dan karar çıkanl- ması için Türkiye ve BOYC1 VE JONES DA ANKARA'YA GELİYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara, ABD Genelkurmay Başka- nı Orgeneral Richard Myers'in ar- dından îngiltere Genelkurmay Başka- nı Amiral SirMichael Boyce'u da ko- nuk etmeye hazırlanıyor. Boyce'un ar- dından NATO Avrupa Müttefîk Kuv- vetier Komutanljğı 'na yeni atanan Or- general James Jones da Ankara'ya geiecek. Boyce perşembe günü Türkiye'ye geliyor. Boyce, 2 gün sürecek ziyare- ti çerçevesinde ilk olarak încirlik Üs- sü'ne giderek üsteki tngiliz birlikleri- ni ziyaret edecek. Boyce daha sonra Ankara'ya geçecek ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'le bir ara- ya geiecek. Boyce ile yapılacak görüş- melerde ikiü ilişkilerin yaru sıra Irak konusuda aynntılı olarak ele ahnacak. ABD'nin yanında operasyona kaOJa- cak olan îngiltere de Türk üs ve li- manlanm kullanmak istiyor. Boyce'un ardından NATO Avrupa Müttefîk Kuvvetler Komutanı Orge- neral Jones da Ankara'da olacak. Jo- nes'un, yeni atandığı görevi nedeniy- le tanışmak için geleceği kaydedildi. Jones ile yapılacak temaslarda olası bir saldında NATO'nun Türkiye'yi korumak amacıyla alabileceği önlem- ler de ele alınacak. ABD'nin birlikte çalış- ması yönünde ilke karan alındı. Genelkurmay'dan görüşmeye ilişkin yapı- lan açıklamada, Türk- Amerikan askeri ilişkile- ri, savunma sanayi proje- leri ve bölgedeki geliş- meler üzerinde duruldu- gubildirildi. ABD, Irak'a yönelik askeri harekât sı- rasnıda 8 üs ve 3 limanı kullanmayı, bir bölümü Kuzey Irak'ta olmak ko- şuluyla 80 bin askerin ko- nuşlandınlmasına izin verihnesini istiyor. Türkiye'den aynlma- dan önce Esenboğa Ha- vaalanı'nda sorulan ya- nıtlayan Myers, Özkök'le yaptıklan görüşmenin olumlu bir havada geçti- ğini söyledi. Türkiye her zaman işblrliğlne açık' Myers, görüşmelerde Türkiye, ABD ve bölgeyi ilgilendiren konular ile terorizmle mücadeleyi ele aldıklannı anlattı. Bölgedeki gelişmeleri nasıl değerlendirdikleri- ne ilişkin soru üzerine Myers, "Öncelikle şunu açıkça beiirtmek iste- rim ki, ABD Başka- nı'nın savaşa yönelik aJ- mış olduğu bir karar söz konusu değildir" de- di. Myers, Türkiye ile herhangi bir işbirliği ek- sikliği bulunmadığuıı be- lirtirken "Türkiye her zaman işbirliğine açık olrnuşrur, Türk Silahlı Kuvvetleri ile bu işbirli- ğinin ayrıntıları görii- şülmektedir" diye ko- nuştu. ABD'nin bölgeye as- ker ve mühimmat yığma nedeninin BM'nin çalış- malanna destek vermek ve ABD'nin kararlılığını göstermek olduğunu an- latan Myers, şöyle konuş- ru: "Ankara'dan geç- mişte birçok Amerikalı- nın yaptığı gibi aynlıyo- rum. Türkiye ile çok önemli stratejik ortak- lığımız söz konusudur. Aynı şekilde bölgeye iliş- kin paylaştığımız viz- yonların da aynı oldu- ğuna eminim." Yakın gelecekte bölge- ye daha fazla asker ko- nuşlandınlıp konuşlandı- rılmayacağına ilişkin so- ru üzerine Myers, çalış- malann sürdüğünü ve yonım yapmak istemedi- ğini dile getirdi. BM'nin Irak'tan beklentilerini açık olarak dile gefirdiği- ni belirten Myers, "Sa- vaşın olmaması Irak'a bağlı. Başkanın da söy- lediği gibi eğer güç kul- lanılması gerekirse bu- nu kullanmaktan çe- kinmeyeceğiz. Ancak bunun, şu an için tercih edilen yol olmadığını söylemek istiyorum" dedi. Myers, ABD yöne- timinin Türk hükümetine herhangi bir sabırsızlık mesajı iletmediğini belir- terek "Buradan aynlır- ken de Türkiye'nin çok önemli bir stratejik po- zisyonu olmaya devam edeceğine ikna olmuş şekilde ayrdıyonun" di- ye konuştu. Davos'ta sürpriz buluşma Erdoğan Powell'la görüşecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu için gideceği Davos'ta ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile bir araya geiecek. Erdoğan'la görüşme isteminin birkaç hafta önce ABD Dışişleri Bakanı'ndan geldiği, ancak görüşmenin yeri ve zamanı konusunda tarih belirlenemediği öğrenildi. Davos gezisine ilişkin randevu ise önceki gün AKP Genel Merkezi'ne giden ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson tarafindan Tayyip Erdoğan'a ilerildi. ABD'nin Irak operasyonuna dönük baskısının yoğunlaştığı dönemde ABD Dışişleri Bakanı'nın Erdoğan'la görüşmek için ısrarlı olması dikkat çekti. Povvell'ın, ABD'nin istemleri konusunda Erdoğan'dan "karar sürecinin hızlandınlmastnın istemesine kesin gözüyle bakılıyor. 23-28 Ocaİc tarihleri arasmdaki Davos toplantılan sırasında yapılacak görüşmeye Başbakan Abdullah Gül ile Devlet Bakanı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakışın da katıknası bekleniyor. İngiliz David Hood, ürolojiyle ilgili rahatsızhğı nedeniyle Kemer'de ameliyat edildi. IngilizhastayaKemer morali GÜRSU KUNT ANTALYA - fngiliz hükü- metince "Dünyanın en iyi hastaneleri" arasında yeraldı- ğı belirtilen Antalya'daki Ke- mer Yaşam Hastanesi ilk Ingı- liz hastasmı ameliyata aldı. Havalimanında karşılanan 57 yaşmdaki David Hood, ürolo- jiyle ilgili rahatsızhğının teda- visi için ameliyat edildi. Teda- vi ve ameliyat için yaklaşık 2 milyon hastasını suada bekle- ten tngiltere, bu konuda söz- leşme ımzaladığı 11 ülkenin hastanelerine hasta gönderme- ye başladı. KemerYaşam Hastanesi 'nin ilk îngiliz hastası David Hood ve eşi Jolie Hood havaalanın- da karşılandı. Biryapı denetim şirketinde kontronörlük yapan Hood, 5 yıi önce Fethiye'de ta- til yaptığını anlattı. Ameliyatın ardından Kemer'de tatil yapa- cak olan Hood, "Bu aslında bizim için ildnci bir balayı ol- du. Hem sağiığımı bulacağım hem de tatil beJdesi Kemer'i tanımış olacağım" diye ko- nuştu. Hood, hastanedeki ba- kım süresinden sonra, oteline yerleştirilecek ve tedavi süresi bitiminde yine havalimanına uğurlanacak. Hood, tedavi ol- mak üzere Türkiye'ye gelen ikinci hasta özelliğini de taşı- yor. îngiltere Ulusal Sağlık Servisi 'y\c yaklaşık 1.5 yıl ön- ce başlayan proje görüşmesi- nin 10 yıllık bağlayıcı niteliği olduğunu belirten Kemer Ya- şam Hastanesi Başhekimi Ce- mal Özkan, "Kemer ruristik bir özelliğe sahip. 1996 yılın- dan bu yana Kemer'de tatil yapan çok sayıda hastayı te- davi etmemiz ve tngiltere'de- ki sağlık sigortalannın böl- gedeki anlaşmalı hastanesi olmamız, sözleşme imzala- nırken bizim referansımız ol- du. Aynca anlaşma öncesi in- celeme yapmak üzere gelen ekip, Kemer'in sıcakiklimin- den de etkilendi" dedi. Gülen'in cihat hazırlığı • Baştarafı 1. Sayfada okudu. Keleş, Türkiye Cumhuri- yeri Devleri'nin Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurul- duğunu, ancak devlet yapısını değiştirmek amacıyla zaman içinde bazı yurtdışı oluşumlann, yurriçi işbirlikçilerle bazen silah- lı bazen de silahsız hareket ettik- lerini söyledi. Amaçları islam devletr Dini oluşumlann, sistemin "yanlış işleyen, aksayan" bö- lümleri üzerinde durdukianm, bunlara ilişkin iddialann söylem düzeyinde kahnadığını anlatan Keleş, devleti oluşturan birimle- rin ele geçirilmeye çalışıldığmı, memurlarla doğrudan bağlanrı- ya girildiğini vurguladı. Mütala- asmda Nurculuğun tarihi gelişi- mini anlatan Keleş, Fethullah Gülen grubunun amacımn, "Anayasal sistemi değişrirerek, yerine İslami esaslara dayalı bir devlet kurma" olarak değer- lendirildiğini kaydetti. Keleş, "Fethullah Gülen grubu, ılım- lı İslam adı altında, demokra- tik kurallan kullanarak devle- tin kummsal temellerini değiş- tirmeyi amaçlamaktadır" de- di. Gülen grubunun yapılanma- sı, yurriçi ve yurtdışı faaliyetleri ile konuya ilişkin raporlara mü- talaasında yer verdiğini anlatan Savcı Keleş, yapılanmanuı "ör- gütsel yönünü" değerlendirdi. Hamza Keleş, yurtiçi ve yurtdı- şında tarikat, cemaat ya da grup gibi değişik adlar altında yapı- laniann anayasal düzeni değiş- tirmeyi amaçladığını, bu neden- le oluşumun örgüt, çalışmalan- nın da örgütsel faaliyet olduğu- nu belirtti. Keleş, 3713 sayılı ya- sanın 7/1. maddesindeki şartlann oluştuğunu söyledi. Devletin, hangi amaca yönelik olursa ol- sun suç örgütleriyle mücadele edeceğini bildiren DGM Savcısı Keleş, Türk ceza yargılamasın- da, sistemi değiştirmeye yönelik yıkıcı faaliyetlerin "terör örgü- tü eylemi" olarak değerlendiril- diğini söyledi. Savcı Keleş, Fet- hullah Gülen örgütünün laik, de- mokratik ve sosyal hukuk devle- ti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmayı amaçladığını, bu amaç doğrultusunda, tebliğ ve cemaat aşamalan ile yanlılanm hareke- te geçirdiğini dile getirdi. Tebliğ ve cemaat aşamasından sonra ci- hat aşamasına geçileceğini anla- tan Keleş, cihadın mücadeleyi içerdiğini ve hukuksal anlamda "terör" kavramı içinde değer- lendirildiğini vurguladı. irtica potanslyel tehdlt' "Irtica,Türkiye Cumhuriye- ti Devleti için potansivel bir tehlikedir" diyen Keleş, Gülen grubunun da oldukça sabırlı ve tedbirli davranarak muhteme! bir cihada hazırlandığını \Tirguladi. Keleş, yapılanmanın, halk ara- sında manevi baskı ve tehdit oluşturduğunu kaydetti. Sanık avukatlannın, sisteme karşı ör- gütlenmelerinin söz konusu ol- madığını, iddialann somut deli- le dayanmadığmı ileri sürdülde- rini anımsatan Keleş, ancak tüm delillerdeğerlendirildiğinde, sis- temi değiştirmeye yönelik faali- yetlerin görüleceğini bildirdi. Savcı Keleş, Fethullah Gülen'in, 3713 sayılı Terörle MücadeleYa- sası'nın "terör tanımı" başlık- lı 1. maddesine dikkat çekerek, ayru yasanın "terör örgütleri" hükmünü içeren 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezasma mahkûm edilme- sini istedi. Savcı Keleş, Gülen hakkında "gıyabi tutuklama" karan verilmesini de talep etti. Gülen'in avukatı Abdülkadir Aksoy, mütalaaya katılmadıkia- nnı, esas hakkındaki savunma- lannı hazırlamak için süre iste- dikJerini söyledi. Aksoy, müvek- kilinin tedavi içinABD'de bulun- duğunu, rutuklamamn şartlannın oluşmadığmı öne sürerek, gıya- bi tutuklama isteminin reddini talep etti. Mahkeme Başkam Hü- seyin Eken, sanık avukatlanna esas hakkındaki savunmalannı hazırlamalan için süre verilme- sine ve yargılamarun geldiği aşa- ma itibanyla gıyabi tutuklama is- teminin reddine karar verildiği- ni belirterek duruşmayı erteledi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada masına ve zeminlemesine işaret etmişti. Hafta so- nunda Ankara'da yapılan TOBB zirvesinde de da- ha çok kapalı kapılar ardında konuşuldu ama, dı- şa yansıyan haberlerin özeti şuydu: Durumumuz kötü, geleceğimiz parlak! Alışık olduğumuz bir görüntü. Krizli dönemlerin her hükümetinde bu oyun sahneye konur. TOBB zirvesinde ekonominin röntgeninin çekil- diği vurgulandı. Biz bu röntgen filminin sonuçla- rına girmeden, ekonomi yönetiminin emarını çe- kelim: Son dönemde sesini yükseltenlerin çoğu sana- yici ve ticaret adamı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'sa ortada yok. Nedenini araştırdık; Ba- kan'a konuşma yasağı getirilmiş. Halim selim soh- betler et ama, demeç verme, demişler. Tabii sö- zümüz Sayın Coşkun'dan dışarı, hükümetin işi zor. Ağız tutmakla ipleri tutmak arasında gidip ge- liyorlar. Bakanlar Kurulu toplantılannı destansı bir dille kamuoyuna duyuran Başbakan Yardımcısı Ab- düllatif Şener, her fırsatta ekonominin kendisin- den sorulduğunu vurguluyor. Dünya Bankası ve IMF ile ilişkilerin zemininden de o sorumlu. Hazi- ne ve Merkez Bankası'ndan sorumlu Devlet Ba- kanı Ali Babacan da başlangıçta bu ilişkilerden sorumlu görünüyordu. Hükümetin yeniliklerini du- yuruyordu. Son günlerde Gül'le Erdoğan'a refa- kat etme işlevinin öne geçtiğini görüyoruz. Bir de Maliye Bakanı Kemal Unakıtan var. Ke- mal Bey'in adı vergi affıyla özdeşleşti. öteki ko- nular onu pek ilgilendirmiyor gibi... Kendisini ba- zı konularia ilgilenmeye davet etmek gerekebilir ama, her davete icabet etmeyeceğini duyurduğu için, geçelim... Dış ticaretin başında ise Kürşad Saddam Tüz- men var. Tann baba Kürşat Bey'e ufuk açıklığı vermiş gidiyor. Yakında, Gana, Gambiya, togo, Sierra Leone ile ekonomik ilişkilerimizin patlama yapacağını sanıyoruz. Hazırlıklı olma-hazırlık okuma! Abdullah Gül sürekli "Birinci önceliğimizekono- mi" demeçleri verip ipleri toplama gereğini du- yuyor. Son zirvelere katılmasının, dün sadece ekonomi ağırlıklı basın sohbeti düzenlemesinin nedeni bu. Bir de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Er- doğan var. Ekonominin en üst noktasında o var desek abartma olmaz. Yalanlanmayan haberlere göre, Maliye Bakanı'na, "Halksenideğilbeniseç- ti, şunlar şunlar olacak" deyip, yapıcı önerilerde bulunmuş. Asgari ücreti beğenmediğini de açık- ça ifade etmişti. Topladığımız zaman ekonomiyle 4 bakan, 1 başbakan yardımcısı, 1 Başbakan, 1 genel baş- kan ilgili... Bu kadar yoğun bakımla ekonomi yoğun ba- kımdan çıkar mû İş âlemi, bu soruya hemen yanıt vemneme hava- sında görünüyor. Her kesimden açılan kredinin bir- kaç ay daha süreceği anlaşılıyor. Biz de yeri gel- dikçe her hükümete 100 günlük kredi açı/dığını vurgulamıştık. Ancak AKP hükümetinin 100 günün yansına geldikten sonra, iş âlemiyle zirve yapıp, "Bize birazzaman tanıyın" demesi, başta bastık- ları, "Her konuda hazıriıklıyız" havasıyla çelişiyor. Zaten arkadaşlar hava basmaktan gaz basma- ya fırsat bulamamıştı! Gelinen noktada bu "hazıriıklıyız" sözunü şöy- le yorumlamak gerekiyor: Hazırlık okumalryız... Hazırlık sınıfları genellikle bir yıl sürer. Zaten Gül'le Erdoğan da "Bize bir yıl süre tanıyın" de- meye başladılar. Konunun kara mizahı bir yana, ekonomi verile- ri umut verici görünmüyor. Gül, 2003 yılı bütçesi- nin rakamlannı görünce, "Neyapın edin biraz da- ha kısın" demiş. Bürokratlarşaşkın, nereden kı- sacaklannı arıyorlar... Dileriz hükümet, sürekli sü- reler isterken işi "sureler"e bırakmaz! ankcum@ttnetnettr CHP lideri Oeniz Baykal: Dünyaya yeni sosyalist seçenek • Baştarafı 1. Sayfada ma'da başlayan Sosya- list Enternasyonal top- lantılanna katılan Bay- kal, dün Türk gazeteci- lere yaptığı değerlendir- mede, açılış konuşmala- nnda "küreselleşme" ve "Irak krizinin" ön plana çıktığım söyledi. "Sosyalist Enternas- yonal'in gündeminde dünyada son 10-15 yıl- da yaşanan gelişmeler karşısmda bir tavır ta- kınma konusu var" di- yen CHP lideri, küresel- leşmenin çok hızlı ge- lişmesi, teknolojide iler- leme ve ekonomik poli- tikada evrenselleşmenin yeni birekonomikprog- ram ortaya çıkardığını, bunun da sonucunda ge- lir dağılımında adalet- sizlik ve işsizlik gibi bü- yük sorunlann doğdu- ğunu ifade etti. Dünya- da artık uluslararası bir çare arayışı içine giril- diğinin altım çizen Bay- kal, "Küreselleşme uluslararası bir süreç, ama bunu çözmek de uluslararası yaklaşım- la olacak. Bunun ilk adımı da Sosyalist En- ternasyonal" dedi. Baykal, sosyal anlayı- şın yaygınlaştınlması, işsizh'ğin sorun olmak- tan çıkanlması, gelir da- ğılımının düzeltilmesi ve ekonomik uyumun gerçekleştirilmesinin temel konular olduğunu dile getirdi. Ekonomik bakımdan güçlü olan çevrelerin öncülük etti- ği Davos ve küreselleş- meye tepki olan Porto Alegre oluşumlanna değinen Baykal, "Bu ikisinin dışında sosya- listlerin öncülüğünde bir çalışma yapılacak ve böylece dünyaya ye- ni bir seçenek daha su- nulacak" dedi. Peres kar$ı çıktı Baykal Irak'la ilgili olarak da Sosyalist En- ternasyonal'e katılan li- derlerin de "savaşın kaçınılamaz olmama- sı gerektiği'' görüşünü savunduklannı belirtti. Baykal, önceki akşam birlikte yemek yediği sosyalist liderlerin, Irak krizi konusunda ABD'ye karşı çok sert tavır takındığını, ancak Israil Işçi Partisi lideri Şimon Peres'in, Sos- yalist Enternasyonal toplanhsı sonuç bildiri- sinde, Irak kriziyle ilgi- li tepkinin yumuşatıl- masını istediğini kay- detti. Baykal, Peres'in Israil 'deki genel seçim- ler öncesinde zor du- rumda kalmamak için böyle bir tutum takındı- ğını belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear