25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2002 PAZARTE OLAYLARVE GORUSLER olay.gorus(a cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Nusret'e Hasnet PAZAR günlerinin sütunu, baklı olarak, yazı işi- ne çok daha fazla emek vermiş bir ustaya aynl- mışsa "pazar yazısı" geleneğinin büsbütün dı- şında sayabilir misiniz kendinizi. Pazar yazısı, hafta içinin olayları peşinde koş- maktan tıknefes olrnuş yazarlar için nefes alma fırsatıdır: Konu serbestliği, politikanın, ekonomi- nin dışına çıkabilmek, dereden depeden, aşk- tan meşkten söz etrnek. Ama öyle başlayıp haf- ta içine uzanan, iyi anlaşılması için genel sorun- lara bağlanması gereken konular da vardır. Tatil gününün aksilikleri yüzünden öbür gün- lerinize sarkan sıkıntılar gibi. Bu bakımdan, bir pazartesi yazısı da pekâlâ, aslında pazar günü yazılması gerekip yazılama- mış bir konuyla başlayıp onu bütün günlerin ko- nularına bağlamanın köprüsü olabilir. Oktay Sönmez, dünkü Cumhuriyet'te, Le- nin'ın bindiği bir nehir vapurunun müze- leştirilmesini anlatıp bizim "öpülesigemiler" ko- nusundaki vefasızlığımıza getirmişti sözü: Ta- rihteki değerlerini bilip saklamayı bilemediğimiz, ödeneksiz/ikten hurdacı hoyratlığına terk ettik- lerimiz. Aslında, yavaş yavaş düzeliyor bu kusur. De- niz Kuvvetleri hizmet d/şı kalan bazı küçük sa- vaş gemilerini müzelere, sahil beiediyelerine bı- rakıp ziyarete açılmalarını sağlamaya başladı. Yi- ne de saklayamadıklarımızjn pişmanlığı, zaman zaman içimizi ezer; göçüp gitmiş ana babalara vaktiyle zaman ayıramamışlığın, anılannı iyi sak- layamamışlığın pişmanlığı gibi. Acaba böyle bir pişmanlıktan mıdır Tarsus Belediyesi'nin Mersin nhtımlanna bağlı "Nus- ref'e sahip çıkışı? Güçbela yüzen, bir yığın de- ğişiklikten sonra Çanakkale kahramanı "Nusret" olduğunu söylemek için bin şahit isteyen kıçtan bacalı kostereskisini a/ıp kıyının uzağında bir kent- te saklamak istemesi. Döktüğü maytnlarla Bouvet, Ocean ve Irresis- tible zırhlılarını batıran o ufacık geminin, küçük armatörler elinde çektiklerinden sonra aslına benzer yanı kalmamış. Aslının benzeri, tam boy maket olarak, Çanakkale'de; ama yüzmüyor, cansız, beton üstünde. Hurda tankerin aslına döndürülmesi ise kalıntı parçaların özgün olup olmadığını metal röntgeniyle araştırmak da da- hil, büyük uzmanlık isteyen, ciddi ve masraflı, çok zor bir "restorasyon" işi. Birkaç yıl önce, Istan- bul Yelken Kulübü'nde gönüllü bir çalışmayla bu iş için bağış kampanyası başlatılmak isten- mişti; olmadı ve Gölcük depremi bu hayali de yıktı. Tarsus Belediyesi becerebilecek mi? Tarihi canlı tutma ışi ya doğru dürüst yapılmalı, ya hiç. Çarpıtılmış, yüze göze bulaştırı/arak canlandırıl- mış anı, unutulmuşluktan beterdir. Sadece anı olarak belleklerde kalması daha iyi. • • • "•• -- Cezalann Caydıncılığı Sağlanmalı... Unutmamalı ki, bir ülkenin yargısı, sorunsuz ve bağım- sız değilse, o ülkenin özgürlüğünden, bireylerin mutlulu- ğundan söz etmek olanağı yoktur. Av. Erol ERTUĞB.UL AydmBarosu Y eni bir adli yıJa so- runlarla girdik. So- runlarla diyorum, çünkü yargı sorun- lannıız açısından yıl- lardır bir kısır döngüde yaşıyoruz. Her adli yıhn açılışında, Yargıtay Başkanı, Barolar Birliği Başkanı. yargının somnlann] bir bir sayar dö- kerler. Ilgililer, yetkililer. bu so- runlan dinlerler. Ama hiçbir so- run değişmez. Yeni bir adli yıla kadar her şey unutuJur. Yeni adli yılda da hiçbir sorun çözülmeden, her sorun yinelenir. Bu adli yılın açılışında da aynı şey- leryaşandı. Yargıtay Başkanı. po- lirikacılara seslendi, "Siyasierm,el- lerini,yargıdan çekmeİerini" iste- di. Demek ki. siyasilerin elleri za- man zaman yargının üzerindey- miş. HâkimJer ve Savcılar Yük- sek Kurulu'nda. siyasal gücûn var- hgı, bunun en önernli kanıtıdır. Ba- rolar Birliği Genel Başkanı da si- yasilerin soruşturmalara el atma- sından yakındı. Çağdaş toplumlarda, birbirin- den bağımsız üç ayn erk (güç) yö- netir ülkeyi: Yasama. Yürütme ve Yargı... Ancak, yürütme ve yasa- ma. yargıyı ellerinde tutmak ister- ler her zaman. Çünkü, yargıya ege- men bir yasama ve yüriitme, lcuş- kusuz çok daha güçlüdür. Ancak. yasamanın ve yürütmenin el attı- ğı yargı. artık bağımsız yargı de- ğildir. Ve orada hukukun üstünlü- ğünden söz etmek olanağı yoktur. Birbaşka anlatımla, hukuk devle- tinden ve hukukun üstüniüğünden söz edebilmek için, öncelikle yar- gının bağımsız olması koşuldur. Tüm dünyada yargının bağım- sızlığı kolay sağlanmamıştîr. Ba- ğımsız yargı. uzun uğraşlar ve bir hukuk savaşımı sonucunda sağ- lanmıştır. Bizim yurdumuzdada 1961 Ana- yasası ile ilk kez bağımsız yargı- dan söz edilebilmiştir. Tüm bun- lara karşın, ülkemizde yargı bu- güne değin olması gereken nokta- ya geJememiştir. Öbür iki güç, va- sama v e yüriitme. ele geçiremedi- ği yargıya hep üvey evlat gözü ile bakmıştır. Bütçeden en az ödenek. yargı için aynlmıştır. Diyanet Işlen BaşkanlığYnagös- terilen ilgi ve aynlan ödenekler, bağımsız yargıdan hep esirgen- miştir. Bunun içindir ki. yargıçlar. saveılar ve öbür adli personel. ol- dukça kıt olanaklarla, araç-gereç eksikligi ile çalışmaktadırlar. Per- sonel azlığı. yargıç ve savcı sayı- sındaki azlık. sorunlan arttırmak- ta. iş vükünü çoğaltmaktadır. Bun- dan ötürüdür ki. davalar uzamak- ta, işler bir türlü bitmemekte ve geciken adalet. adalet olmaktan çıkmaktadır. BunJara bir de. yasalardan kay- naklanan yanlışhklar. eksıklikler eklendiğinde. tam bir yargı soru- nu oluşmakta ve halkımızın yargı- ya duyduğu güven azalmaktadır. İş yükü. yargı organmdaki çalışma- lan çekilmez bir duruma getirdi- ğı gıbı, vatandaşlanmızı da, yaıgı kapısına düşmekten korkar bir ko- numa sokmuştur. Yargıya işinız düştüğünde. yıllarca süren davalar- la, uzayan ve bir türlü bitmeyen duruşmalarla. aylaryıllargeçmek- te, zaman zaman da adalet anlayı- şma uymayan sonuçlaralınmakta- dır. Yasalar ve eskimiş yasa hü- kümJeri nedenjyle hakkaniyete uy- mayan biçimde sonuçlanan hukuk davalan, insaalanmızı umutsuz- luğa ve şaşkınlığa düşürdüğü gi- bi. 12 Eylül hukukunun bir üriinü olan, infaz yasası hükümleri nede- ni ile de suçlulara verilen cezalar caydıncı olmaktan çıkmıştır. Ce- za adaleti, suçluya hak ettiği ceza- nın verilmesinı v e suçtan zarar gö- renin doyoıma ulaştınlmasını gerek- tirmektedir. Oysa, sözünü ettiğimiz infaz yasası ile suçluya verilen ce- zalann üçte biri çektirilmektedir. Adam öldürme suçu nedeniyle \e- rilen on sekiz yıhn yalnızca altı yıhnın çektirilmiş olması, adalet an- İayışına ters düştüğu gibi, cezala- nn caydıncılığını da ortadan kal- dırmaktadır. Cumhuriyetimizin ilk laınıldu- ğu yıllarda. ulaşım olanaklannın kıtlığı. hasat mevsimınin uzaması ve üreticınin üriinü ile uğraşması- nın gerçekleştirilmesı gibi amaç- larla getirilrruş bulunan "Adli Din- lence"nin günümüzde gerekliliği- ni artık pek savunan da kalmamış- tır. Onca iş yükü karşısında. kırk beş gün gibi bir süre mahkemele- re ara vermek. süreleri durdurmak, artık hangı amaca hizmet etmek- tedir. Günümüzde yaz ıçerisinde. kırk beş gün çahşmasına ara veren hangi kunjm vardır. Kanımızca, adli dinJence artık hiçbir amaç ta- şımamaktadır. Kısacası adl) din- lenceye gerek yoktur. Iş jükünün ağırlığı da dıkkate alınaraik, yargıç ve savcılann vıllık izinleri, öbür ka- mu kurumlarındaki gibi çözülme- lidir. Günümüz koşullanna uymayan yasa hükümleri değiştirilmeli. hu- kuk alanında da, ceza alanında da kamuoyunun içine sinen ve evren- sel hukuk kurallanna uyan hüküm- lergerçekleştırilmelidir. İnfaz ya- sasının. verilen cezalann üçte bi- rini çektiren hükümleri değiştiril- meli. cezalann caydıncılığı sağ- lanmalıdır. Yargının, personel, araç-gereç sorunlan çözülmeli. yeni mahke- meler kuruimalı, çocuk mahkeme- leri. trafik mahkemeleri yaşama geçirilmeli, yargıç-savcı açığı ka- patılmalıdır. Unutmamalı ki, bir ülkenin yar- gısı. sorunsuz ve bağımsız değil- se. o ülkenin özgürlüğünden, birey- lerin mutluluğundan söz etmek olanağı yoktur. Sorunsuz adli yıl- lar yaşamak dileği ile... D oksanı çoktan aşmış bir yaşta genç ve diri bir us Vedat Gümnl Cumhuri- yet'te zaman zaman yayımlanan küçücük yazılanyla koca birev- renin kapılannı açıyor bize. Okuduklanndan. ya- şadıklanndan seçtikleriy le, aramadan araştırma- dan. kolavca bilginin gizlendiğı koyaklara ulaşı- vermemizı, usumuzdaki eleştiri süzgecini çalış- tırarak bu yaşamsal bilgilen özümsememizi sağ- lıyor. Az şey mi bu? Seçmenin değişmedikçe se- çilenin değişmeyeceğini vurguiayan. '•Seçimin G«tirdiğiAdanılar*':okullannaçıİmasınedenı\- le öğrencilere, ama aslında büyük büyük ınsan- lara seslendiği. "SogiD Oğrencüer, Eskiler, Yeni- ler" başlıklı yazılan ussal eylemlerin en doruk- ta olduğu birdönemin ürünleri gibi. Ne diyor son yazılannda Günyol: **HaIk eğitilmcdikçe, şarla- tanlann içvüzünü öğrenmedikçe seçinı sandığın- da hep bövjelcrine ey verilecektir. Ülkemizdeher şevr Öğredmin Birliği Yasası 'nın Vedat Günyol'un Söyledikleri... Av. Celal ÜLGEN ötelenmesi ve Köy Enstitüleri'nin kapatılması\1a başladı. O Köy Enstiriileri ki; sörsejdi, Türİd- ye'nirı her bucağında okuma \azmabilme\enkaJ- mrnacak \e Türk halkının gözü açıiacaktı. O za- man gorürdük seçimlerde tek bir şariatan büe Medis'e girebiliyor muydu?" Bir başka yazısında ise "Aklını kuüanan insan ne yapar? Önce kendini eleştirir. Sonra aslı asta- n oima>an inançlara sapmadan. \oba/lı«a düş- nıeden. insan olma onurunu sa\ unur ve bu onu- ra tam >artığı ile bağlanır. Bir inanca. aslı astan olma>an bir kör inanca sapianıp kalmakla yeti- nen. kafasını işleone>en. inancınısorguva çekme- yen (bö>lece insan oinurya yanasma>an) yarabk- İann çoiğunlukxa olduğu bir toplurada >aşamak kadar >ürekJer acısı bir şe\ düşünebiln or musu- ' ! • ımz" diyor ve Atatürk'ün şu söz- lerine kulak vermemizi bir kalıt havasında öğütlüyor: "Benim gö- zûmde 20 yaşında yotaaz, ihtiyar; 70 yaşında bir idealist isezinde bir gençtir." Vedat Günyol, yeniden bahannı yaşıyor yazı evreninin. Bilimle gübrelenmiş. ilkelerle sulan- mış, biçemle düzenlenmiş bir bahçenın coşkuy- la açan çıçeklerinı sunuyor bize. böylece hem kalıcı tatlar veriyor ve hem de bu us bahçesinın gizemi ıçinde yaşama bakış felsefemizi yeniden düzenliyor. Konuşmalannda ince espnlenn, sözcüklerin- degizemli gülücüklerin ve felsefesinde ınsana duy- dugu ıçten ve sıcak sevginin yer aldığı; para ye- rine bilımi. sanatı: servet yerine insanlığı. kabt (miras) yenne ekini ve uygarlığı seçen Vedat Ho- ca bize önderlık ediyor. bu kısır ve güdük kalmış iıdercikkrortasıada-. Vedat Günyol'un yoluay- dınlığın yoludur, izleyelim... Hikmet ÇETİNKAYA 68den 78'e Sancılı YıUar Kuşatılmış Sokaklar e un i ı A Y ı n C ı L ı K Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72 I tnsanı, ülkeni, güzelı sevdı|m için: Etoğrudan, haktan. haklıdan yana başkaldıran bir yüreğe sahıp olduğun ıçın. Kokuşmuş dûzenı sarsacak bir başkaldınnın, gençlik ıçınde filizlenip örgütlenerek ülkeye yayılmasmdan korktuklan ıçın... Sevgili TAYLAN ÖZGÜR Bundan tam 33 yıl önce ilk tetiği Beyazıt Meydanı'nda sana çektıler, senı sırtından kurşunJadılar. 33 yıl ıçınde aynı nedenle kaç güzel, kaç yığıt insan daha failı meçhul ya da katılı bılınen cinayetlerin kurbanı oldu. tam bilemıyoruz. Ancak haklı ile haksızm, doğru ile yanlışın savaşı hıç bıtmeyecek. Haklılann. doğrudan yana savaşan yiğıtlenn öldürulmesı. hakkı, doğruyu ortadan kaldırmayacak. Bedeh çok ağır da olsa sonunda hep hak ve doğru, insanlık geçerli olacak. Seni sevgi, özlem ve onurla kucaklıyoruz. ANNENIVECLA ÖZGÜR DOSTLAR BİRARADA İstanbul Kültür ve Sanat Dostları, 24-29 Eylül'de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenecek 1. Artİstanbul 2002'de buluşuyor. Zuhal Olcay Zeki Demirkubuz Türkan Şoray Dan Cameron Cana Gürmen Kerem Görsev 24 Eylül 18:00 25 Eylül 18:00 26 Eylül 18:00 27 Eylül 17:00 28 Eylül 17:00 29 Eylül 17:00 İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT DOSTLARI Artİstanbul 2002 İD üyelerine %50 indirimli uluslararası çağdaş sanat buluşması international contemporary art exposition
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear