01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] AÇI MUMTAZ SOYSAL Müstağni Davpanabilmek BİLMEYENLER, merak ediyordur: Koca bir ülke- nin deneyımlı insanlardan oluşmuş gözüken siyasal kadrosu nasıl oldu da bu oyuna geldi diye. Bilenler, içte ve dışta, çok uzaklarda, bıyık altından gülmektedirler. Derviş'in VVashington ternaslan, Mesırt Yılmaz'ın Brüksel seferleri, Özkan'la Cem'in ihanet plan- lan, Çiller'in coğrafya bilgisini Irak'ta kullanma neve- si, Erdoğan'ın iktıdar sabırsızlığı... Bütun bunlann ustaca bir araya getirilip kullanılma- sı zor olmadı. Kabul etmek gerekir ki oyunun başanya ulaşma- sında aynı siyasal kadroca ve ona eşlik eden med- yaca Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusuna gösteri- len teşneliğin büyük rolü olrnuştur. Bu teşnelikten akıllıca yararlanmayı bilenler, geç- mişte de istediklenni koparmak ya da Türkiye'yi is- tedikleri biçime sokmak konusunda içlerinden ve el- lerinden geleni yapmakta güçlük çekrnediler. örne- ğin, iyi müzakere edilmemiş bir Gümrük Birliği'nin, AB'ye üye olmadan bu işi tamamlayıveren tek ülke olarakTürkiye'ye kabuI ettirilmesi, daha doğrusu Tür- kiye'nin, hem de bayram ederek, bunu kabul etme- si böyle oldu. Saçma bir erken seçime sürüklenişte uyum yasa- lannı apartopar çıkarıp °Müzakere tarihini biz kopar- dık; Avnıpa'ya ginste öncülüğü bızyaptık" diyerek seçmenin karşısına çıkabilmenin aceleciliği yok mu- dur? Avrupa teşneliği, saklanması gereken bir kusur değil, tam tersine sergilenerek seçimlerde oy getire- ceğine ınanılan bir marifet sayıldı. Ne yazık ki Türkiye, ülke olarak, aynı konuyu çok daha akıllı ve kârlı biçimde çözmesini sağlayacak bir "müstağni" tutumu takınamadı. Dilden silinmiş görünen bu sıfatın kökeni, Arapça "varlıklı" anlamına gelen ve bugün hâlâ kullanı- lan "gani" sözcüğüdür. "Gönlü gani" deyimi kaybol- sada, "bolca, esirgemeksizin" demekiçin "gani ga- ni" demez miyiz? "Müstağni" kişi, gönlü zengin, gözü tok olduğu tçin önüne serilen fırsatlara biraz dudak bükerek is- teksizce bakan ya da bakabilen kişidir. Türkiye, Avrupa'nın kapısını sürekli yumruklamak yerine, kendi sorunlarına eğilip kendi işıne bakabil- seydi, "gün gelir, sorunlannı çözmüş bir Türkiye'nin kapısını onlarçalar" demenın rahatlıgıyla ıçindeki Av- rupa tutkusunu olanca açıklığıyla, neredeyse zaval- lıca dışa vurmasaydı, tablo boyle mi olurdu? Gelinen noktada, Tanzimat'tan beri çağdaşlaşma- yı Batfyla, Batı'yı Avrupa'yla kanştıran yönetici sınıflar ve sözde iyi okuyup dünya görmüş seçkinler kadar, son yıllar boyunca halk yığınlannı aydınlatmak yenne aldatan, hatalı tutum sahıplerini uyarmak ye- rine alkışlayan medyanın da büyük payı vardır. Faııi Say Düzenieytn Nâzım Hikmet Kükür ve Sanat Vakfı Genco Erkal Şarkılcr Sertab Erener Güvenç Dağüstün ftyano: ibrahim Yazıcı Şef: Naci Özgüç • Ktfltür SafcanAgf hmir De Senfoni Orkcstrau • Kükür Bckankft Oetfet ÇcksçsL • TKTAnkaıaRa Korosu • Çocuk S Koro Yöntvnenltrı flnara Ksrtmoro - ibrahim Yana 16 E?U2M2 ftjzosesi Saat 2!M TKP 8 2 YAŞINDA! • Çıkarken... • Seçimlerde Tavnı Nereye Gidiyoruz? - Parti-Sendika İlişkisi • SİP, TKP Adıyla Kendini Aldatıyor. Sovyet Demokrasisi Üzerine... 11 EylüTden Amerikan Halkı Sorumludur. , , İrtibat İçin: Rasim Öz Divanyoiu Cd. No.- 101 D:13Suitanahmet/istanbui Tel: (0212) 516 06 12 - 292 33 95 Bir Karasevda mı 'Avrupalı Olmak'... |VURALSAVAŞ*•* Elimizdeki dev aynalannı bırakıp düz aynalarla kendimizi değerlendirmenin ve böylece daha iyi niteliklere sahip olmaya niyetlenmenin, başlangıç için büyük bir adım olacağına inanıyorum. Prof. Dy. Emine DEMİREL YILMAZ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı • çinde yaşadığımız topluluk, yaklaşık 1 200 yıldır "Avrupah olmak için" uğ- raşıyor. Bunca yıldır gösterdiğımiz çabanınkarşılıgı ise "eklevarhüzün''. Açık olarak reddedilmeyen, sürekli bekletilen ve yeni şeyler istenen; kör âşık gibiyiz. Vuslatı, Türkçesiyle kavuşma'sı ol- mayan bir sevdadıryakalandığırruz. Hem de karasevda "Avnıpah Olmak" arzusu içi- mizde. Karşılıksız, yaralarla ve kayıplarla yoğnılmuş... Ancak kendimize bakan gö- zümüz kördûr bu sevdada. Bu kadar çok is- tediğimiz şeye yaraşıklı mıyız diye düşün- meyiz. Kendi niteliklerimizi geliştirmeyi akıl edemeyiz. Belki de herkesin içtenliide şu sorulan yanıtlaması gerekiyor: "Avrupa- bObnak", Avrupa Birliği'ne üye olmak mı? Avrupa niteliklerıne sahip olmak mı? Do- kuz yıldır yer aldığım mesleksel topluluk- ta, edindiğim deneyimlerle, bu sorulann yanıtını tartışmak istiyorum. Tıpta uzmanlık eğitimi, 6 yıllık tıp eğiti- minin ardından, 4-6 yıl süreyle bir alanda derinlemesine yapılan bir eğitimdir. Ülke- mizde bu eğitim Tababet ve Şuabaö (şube- leri) Sanadannın Tarz-ı İcrasına Dair Ka- nun ve Tababet Uzmanlık Tüzöğü'nün be- lirlediği kurallarla yürütülmektedir. Ancak Tababet Uzmanlık Tüzüğü'nün içeriği, ba- zı çağdaş ilkelerden yoksundur. Özellikle es- ki tüzükte fark edilen bu eksiklikler için yapılan çahşmalann başlangıcı, Türk Ta- bipleri Birliği'nin Avrupa Tıp l zmanlan BMiğineCUEMS: "EuropeanLnionofMe- dkal Speciafist") yardımcı üye olarak kabul edildiğı 1993 yılına uzanmaktadır. Türk Tabipleri Birliği üyeliğinin ardından, 1994 yılında kendi çatısı altında, uzmanlık demekleri temsilcilerinden oluşan bir ku- rul yapılandırmıştır. Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Koordinasvon Kuru- lu (TTB-UDKK) adını alan bu kurul, ilk iş olarak uzmanlık eğitiminin çağdaş ilkeler- le yeniden yapılandınlması için Tababet UzmanhkTüzüğü üzehnde çalışmaya baş- lamıştır. Yoğun emek ve zaman harcayarak bir rüzük taslağı hazırlanmış ve Sağlık Ba- kanhğı'na sunulmuştur. Bundan sonra, "tü- zük taslağının maceralarT diye sayfalarca anlatabileceğimiz, yılan hikâyesi bir süreç de başlamıştır. Taslak, Sağlık Bakanhğı, Başbakanlık, YÖK, Danıştay arasında, sa- yısını anımsamayacağım rurlaratmışhr. En sonunda, dernekJerin uygun buimadığı ba- zı koşuHaniçeren ytm rüzük, 19 Haziran 2002 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. TTB-UDKK olarak, 9 yıllık emek ve çabanın ardından edindiği- miz "öğrenibniş çaresizük''tir. Uzmanlık eğitiminin tüm yetkilerini taşıyan Sağlık Bakanhğı, resmi kurullara derneklerin eşit katıhmını istememektedir. "Tüzük taslağı- nın maceralarr bu temel anlaşmazlıktan kay- naklanmaktadır. Avrupa Birliği'ne girmek için birçok yasal düzenlemenin gerçekleş- tiği günümüz Türkiyesi'nde, Tababet Uz- manlık Tüzüğü'nün Avrupa niteliklerine uygun yapılandınlması, siyasal irade tara- ftndan tercih edilmemektedir. Öte yandan, çağdaş ülkelerde de eğitimi düzenleyen yasalar, tüzükler vardır. Ancak bunlar eğitimde genel çerçeveyi çizerler. Eğitimin niteliğini belirleyen, topluluklann "eğitim geleneği''dir. Eğitimin bileşenleri- ni (kurum, eğiticı, eğitim süreci) niteleyen ilkeler bütünü olan eğitim geleneği; uzun yıllar boyunca, topluluk içinde ortaklaşa alınan kararlarla yapılandınlmaktadır. Hiç- bir zoruniulugu olmamasına karşın herkes tarafından benimsenmekte ve eksiksiz uy- gulanmaktadır. Bu anlamda, bir bilimsel topluluğun üye- lerinin inandığı ve inandığı için benimse- diği; araştırma, eğitim ve hizmet gelenek- leri; o topluluğun niteliğinin belirleyicisi olmaktadır. Bizdeki durum yaşadığımız kar- maşayı açıkJayacak özelliktedir. Ülkemiz- de, bilimsel topluluklann (aslında tüm top- luluklann) işlevlerini niteleyen gelenekle- ri yoktur. Daha doğrusu "herkesin kafası- na göre takıküğı'' bir gelenek vardır. Bir si- vil toplum örgütü olan tıpta uzmanlık der- neklerinin bence asıl görevleri, alanlannın niteliklerini belirleyici gelenekler oluştur- malandır. Alanlannın niteliklerini belirle- mek için; uzmanlık dernekleri ve TTB- UDKK bugüne kadar neler yapmıştır? Türk Farmakoloji Derneği bu konuda bi- razcık yol almış bir konumdadır. Türk Far- makoioji Derneği Mezuniyet Sonraa Eğitim Komisyonu, u bir topluluk için en iyi karan o topluluğun kendisi verebttîr" görüşünden yola çıkarak; mezuniyet sonrası farmako- loji eğitiminin niteliklerini belirlemeye ka- rar vermiş ve bu nitelikleri tüm üyelere gön- derilen anketlerle sorgulamıştu". Niteliği be- lirleyen üç etkeni (eğitim kurumu, eğitici- ler, eğitim süreci), çogulcu ve demokratik bir ortamda sorgulayan bu anketlerin veri- leri birleştirilerek "Mezuniyet Sonrası Far- makoloji Egitiminde En Az Gereksinimler" metnı hazırlanmıştır. Bu metin Aralık 2001 'de yapılan genel kurula sunularak, oy- birhğiyle kabul edilmiştir. Herhangi bir yap- tınmı olmayan; yalnızca öneri niteliği taşı- yan ilkelerin belirlenmesi; eğitimde gele- nek oluşturmak için ilk ve çok önemli bir adımdır. Aslında yapmak istediğimiz eği- tim niteliğimizi dinamik bir süreç içinde daha iyiye, daha güzele doğru geliştirmek- tedir. Çünkü öneriler durağan ve değişmez biryapı özelliği de taşunazlar. Zaman için- de gelişecek, değişecek ve aynı zamanda Türk Farmakoloji Derneği üyeleri tarafin- dan içselleştirilip, yaşama geçirilecektir. Bu, birtopluluğun yasal kurallar yohryla zor- lama ile değil, kendi isteğiyle kendini ge- liştirme biçimidir. Uzmanlık derneklerinin bilim, eğitim, hizmet ve sosyal alanlarda işlevleri vardır. Bu alanlar içinde en büyük yeri eğitim amaç- lı toplantılartutmaktadır. Bunun ötesinde eği- timin niteliğini ve niceliğini belirlemeye yönelik çalışmalar yapılmamaktadu-. Nite- lik ve nicelik belirleme işierinden "yukar- dakfler n in sorumlu olduğu düşünülmekte- dir. "Yukardakfler" ise duruma göre devle- tin yasama ve yürühne birimleri, bunlann kurduklan komisyonlar ya da yurtdışında- ki topluluklar olabilmektedir. Bu durum "bu memleket bizim, buranın sağhk ve eği- tim koşuflannın kendme özgü yanlan \ar, bir- kaç kişinin görüşü tüm topluluğun fıkirle- riniyansıtamaz" doğrulanna ters düşmek- tedir. tyi bir şeyler yapmak için, "yukardald- ter"den demiri kesecek emir'lerin beklen- memesi gerekir. Zorla yaptınm, yerini gö- nüllü yaptınma çoktan bırakmıştır çağdaş ülkelerde. Kanunlarla, tüzüklerle, bir şey- lerin yerleşik ve sürekli olarak yapılamaya- cağını gördük ve görüyoruz çe\Temizde. Kuşkusuz genel çerçeveyi gösteren, resmi kurullar olacaktır: ancak bunlar ve içini dol- duran nitelik özelliklen, toplumsal bir be- nimseme ile gelenek oluşturarak; gündelik yaşamageçecektir. Avrupa Birliği'ne gire- bilmek için verdiğimiz ödünler, "para zo- ruyla" çdcardığımız yasalar ve tüzükler he- pimizin onuruna dokunuyor ama; çağdaş ya- şamın öngördügü nitelikleri kendi isteğimiz- le yapımıza yerleştiremiyoruz. Ülkemizde- ki bilimsel topluluklann (aslında tüm sivil toplum örgütlerinin) kendi içlerinde alan- lannın nitelik ölçütlerini ve bunun yaşayan geleneğini oluşturmadan; en iyi yasalar ve tüzüklerle bile çağdaş uygarlık düzeyine erişemeyeceğimiz açıktır. Bu konuda "ken- di gömkgimizi kendimiz dikmek zorunda- yız". Çünkü başkasının gömleğı bize tam uymaz. Yurdumun ve yurdum insanının kendine özgü koşullan ve özelliklen vardır. Çağdaş ülkelerin ölçütleri bize örnek ola- bilir, kopya değil. Ancak bu çağdaş olmaz- sa olmaz ilkelerde, daha düşük beklenti dü- zeyini değil, farklılıklan fark edip ona gö- re düzenleme yapmayı dile getirir. Bu noktadan TTB-UDKK'ye dönersek; yaklaşık 9 yıldır Türk Farmakoloji Derne- ği temsilcisi olarak bu topluluk içinde bu- lunuyorum. Geldiğimiz noktayı en iyi, "az gittik uz gittik, dere tepe düz gfttik, bir arpa boviı yol gittik" sözü tanımlıyor. Ben artık sorun söylemekten ve dinlemekten yorul- dum. Ben artık çözüm önerileri söylemek, dinlemekve yaşama geçirmek istiyorum. Ta- babet Uzmanlık Tüzüğü TTB-UDKK'nin önerdiği gibi yürürlüğe girse, Türkiye'de tıpta uzmanlık eğitimi düzelecek mi? Yap- mamız gereken Sağlık Bakanlığf na atıp tutmak yerine, önce "kendi evinüzin içini te- mizlemektir'' (önünü bile değil). En üst düzeyde eğirimli ve aydın kişilerden oluşan TTB-UDKK kapsamında konuyu irdeler- sek tıpta uzmanlık derneklerinin, UEMS önerileri doğrultusunda, kendi bilimsel alan- lannın eğitimle ilgili nitelik ölçütferini (ku- rum, eğitici, eğitim süreci) bir an önce be- lirlemeleri ve bu gerçekleşmeden "Yeterü- Kk ('Board') Sınavı'' yapmamalan gerekir. Ülke genelinde ise "Krajı bozup keyfini bozmayan" yurdumuz insanının, "yukar- dakfler" buyurmadan, yeni nitelikleri benim- semesinin ve yaşama geçirmesinin zor ola- cağını düşünüyorum. En azından, elimizde- ki dev aynalannı bu^kıp, düz aynalarla ken- dimizi değerlendirmenin ve böylece daha iyi niteliklere sahip olmaya niyetlenmenin, başlangıç için büyük bir adım olacağına inanıyorum. 'Nerede İyi Öğretmen Varsa...' Öğretmenin işi sınıfta olur, kitaplıkta olur, laboratuvarda, işlikte, bahçede vb. yerde olur. Kısaca eğitimin kökü öğ- retmende, ürünü de kökendedir. Bu nedenle, "Nerede iyi öğretmen varsa iyi okul orasıdır". Celil ALTIN Kültür Okullan Eğitim Danışmam •t- lköğretim, ortaöğretim I okullan, genellikle her yıl A. haziranda yıllık dinlenceye girer, eylülde de yeni öğretim yılına başlar. Yeni öğretim yıh öğrencilerde, ana-babalarda kimi beklentilerle açılır. Ama bu ilginin karşılığı, çoğu kez okullardaki eğitim-öğretimde görülmez. Önceki yıllarda neyse eğitim anlayışı, öğretim teknikleri, yeni yılda da aynıdır. Gerçi, olanak bulabilen okullarda temizlik, boya badana yapılır, onanlacak yerler gözden geçirilir; ama eğitimin özünde bir değişiklik yapılmaz. Oysa toplumdaki değişim, gelişim, okullara da yansımalıdır. Genellikle bu yakınmanın nedeni, okullardaki etkinliklerde yatıyor. Öğretmenin işi sınıfta olur, kitaplıkta olur, laboratuvarda, işlikte, bahçede vb. yerde olur. Kısaca eğitimin kökü öğretmende, ürünü de kökendedir. Bu nedenle, "Nerede iyi öğretmen varsa iyi okul orasidır". Bu okul isterse bir çadır, baraka, kerpiç duvarlı iki odalı bir yer olsun; isterse saray gibi dayalı döşeli büyük bir yapı olsun, içinde iyi öğretmen yoksa, orası iyi okul olamaz. Ama bugünün eğitim sorunlan yalnız öğretmene bağlanamaz. Okullanmızuı bugünkü durumunu, öncelikle siyasada, üst düzey yöneticilerde aramak gerekiyor. Bir kez öğretmen yetiştirmekte son derece yetersiz bir dunımdayız. Aynca iyi öğretmen, salt okulda öğrendikleriyle kahnaz, sonradan uygulama içinde yetişir, yetiştirilir. Oğretmeni getiştirme konusunda etkin bir çabanuz obnadığı gibi öğretmenin kendi kendini denetim ahşkanhğı da yoktur. Oysa şimdi bürün öğretmen yetiştiren kurumlarda ölçme değerlendirme adı altında bir ders okutuluyor. Bu dersin amacı, öğrenciye verilecek nottan önce öğretmenin işlediği konudaki başansını, işlediği konulan ölçen sonılann niteliğini saptamaktır. Ölçme değerlendirmenin bu amacı önemsenmediği sürece öğretmen öğretme gücünün değerini anlayamaz. Öğretmen, bu tür sınavlarla, öğrencilerine belki neyi öğretebildiğini görür ama, öğretemediklerinin nedenlerine inemez. Çünkü bu tür sınavlar, eğitimin kökenüıdeki sorunlan nesnel biçimde gösteremez, ölçme- değerlendirme için gerekli verileri oluşturamaz. Sözün kısası, eskiden öğrenciler nasıl yoklanıyorduysa, şimdi de aynısı yapılıyor. Okullanmızda en geçerli olan "yazılı smav''lar, yüzyıl önce fesli sanklı medrese hocalanrun yaptıklan "tahriri imtihan'*lann tıpkısıdır. Bir cümlenın unsurlan "fail, fiü, mefuldu". Şimdi "özne, vükJem, tümleç" oldu. Üçgenin alanı, "Bir müseüesin mesaha-i sathiyesi, kaidesiyie irtifa zarbuun msfina müsavidir" biçiminde öğretiliyordu. Bunlan öğretmekle nereye vanlacağı düşünülmüyordu. Bugün de aynısı öğretilmektedir. Salt dıl değişmiştir. Eğitimin dilde değişimi çok önemlidir. Ama salt dil yetmez, eğitimin amacını, araçlanm, yöntemlerini de çağın gereklerine göre değiştirmeliyiz. İZMtR 14. NOTERLİĞt'NDEN İLAJVEN TEBLtGAT fhtar Eden: Izmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Büyükşehir Belediyesi Konak- Izmir Muhatap: 1- Gülcihan Köse. 2- Fatma Köse Konusu: tzmir Büyükşehir Belediyesi Encümeni'nin 17. 08.2000 tarih ve 1099 sayılı karan ile 1362 Sokak No: 22 1 Çankaya-lzmir adre- sinde muhatabın kirası altındakı baraka niteliginde olan büfenin kira sözleşmesinin feshine ve kaldınlmasına karar verildiginden Borçlar Ya- sası'nın 262/son maddesi hükmüne göre bu ihtarnamenin tebliğınden itibaren üç (3) gün içinde büfenin boş olarak Belediye'ye teslım edilme- si ile ilgili olarak TC hudutlan içinde yayın yapan bir gazetede ilanen teblığ istemi hk. Olaylar: Ihtar eden tarafından muhataplar adına çıkanlan Izmir 14. Noterliği'nden tanzim ve tasdikli 16.08.2002 tanh ve 15057 yevmiye numaralı ihtarnamenin muhataplann bildinlen adreste oturmadıklan ve ismen tanınmadıklan aynı adreste oruran Musa Köse tarafından sözlü olarak beyan edildiğinden iade edildiği. yaptınlan araştırmada da muhatabın adresınin meçhul olduğu anlaşılmış olup, ılgilinin talebi nazara alınarak ilarien tebliğine karar verildiğinden. Işbu ilanın yapılmış sayılacağı günü takip eden üç (3) gün içinde Belediye'ye ait yukanda adresi belirtilen baraka niteliğindeki büfenin be- lediyeye boş olarak teslim edilmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı ihtar olunur. lkibinıki yıh Eylül ayının On'uncu günü. 10.09.2002 tZMtR 14. NOTERİ CİHAT YALIN Basın: 55951 SATILMIŞLARIN EKONOMİSI Türkiye'de yaşanan ekonomik çöküşün gerçek nedeni; ekonomimizi, çıkar çevrelerine ve emperyalist güçlere bağımlı ekonomistlerin ve politikacıların yönlendirmeleridır. Çare, halkımızın ve aydınlarımızın yeniden bilinçlenmesindedir. Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş bu kitabında; çağdaş dünyayı, küreselleşmeyi, ekonomik çöküşümüzün nedenlerini ve kurtuluş çarelerini derinliğine inceliyor. 1.MİLİTAN DEMOKRASİ (13.bs.) 15000OOOTL 2.MİLİTAN ATATÜRKÇÜLÜK (4.bs.) 13OOOOOO-TL 3.SATILMIŞURİN EKONOMİSİ (3.bs.) 13000OOOTU Yayınevi: 0 312.434 49 99 / Faks 0 312.431 77 58 Dağıtım : 0 212.522 52 01 / Faks:0.212.527 41 19 Kitabevi: 0.312.434 41 06/Faks.0.312 433 19 36 www.bilgiyayjnevi.com.tr vedlaGiingör özden ATATURK ŞİIRLERI Atatürk Resimleriyle nereden baksa güzel, nereden baksan güzel Yekta Giingör Özden'in kitaplan 1. ATATÜRK ŞIİRLERI, şiır-seçki (3.bs.) 2. TAN ÇİÇEĞI, şıır (4.bs.) 3. AŞKIMIZ - ŞİİRİMİZ, şiir-seçki 4. TUTSAKYUREK, şıır 9500ooo. 8000000- 13000000- 6OOO000- 5. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE SAYGI, inceleme (2.bs.)14000ooo- 6. ATATÜRK SİZSİNİZ!, inceleme (4.bs.) 13000ooo- 7. HUKUK VE DEMOKRASİ SAVAŞIM1, inceleme 13000ooo- 8. CUMHURİYETÇİ DEMOKRASİ, inceleme 14000ooo. Yayınevi: 0.312.434 49 99 / Faks:0.312.431 77 58 Dağıtım : 0.212.522 52 01 /Faks:0.212 527 41 19 Kitabevi: 0.312.434 41 06 / Faks.0.312.433 19 36 www.bilgiyayinevi.com.tr ENGLISH CENTRE L s n g u a g e S c h o o l Genel Ingılızce Projramlan Şırketler ve Kuruluşlar İçin Ûzel Programlsr İş Ingilızcesı Programlan TOEFL-IELTS-FCE Srnaviarma Hazırlık Prosramlan Çocuklara Ûzel Hafca lç> Gündüz Yaz Programlan Hıne-bır ing*zce Eğıtamten Ev Hanimlanna 02Bi Progranlar ÛğrenalerıiTOze ÛcreCsız Aktıvıteler Rımel C«d No 92 M22O OMIIIIM» ffttnbul Tol (0212)22591 72-î«7»«3-24120}< «anMiıglWıc>ntn.coni ALPTEKİN SAMSAYI ANIYORUZ Bir yıl geride kaldı bugün Nerede sana tuzak kuran hainler Nerede sana kurşun sıkan o eller Kimlerdi, banka petrol rantını paylaşan yolsuzlar Ve hâlâ onlara göz yumanlar, seyredenler Hayatı paylaşan tüm dostlann Ölümü paylaşmaya geliyoruz, bir gün bile olsa Seninle ve onurunla gurur duyuyonız Nebahat - Asya ve Tüm sevenleri Anma Toplantısı 17.09.2002 (Yann) E>üp Sultan Mezarhğı Piyerloti Kahvesi Saat 17:00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear