25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EYLÜL 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JV U LJ J. U J \ kuttur@cumhuriyet.com.tr 15 Halkın yazarı Orhan KemaV'ı doğumunun 88. yıldönümünde anıyoruz 'aha iyibirdünya için• Hayatın beslediği bir edebiyat bilinciyle yazan usta yazarlardan biridir Orhan Kemal. Yapıtının tanıklığında hem edebiyatımızm oluşma/gelişme süreçlerini, hem de toplumsal yapıdaki değişimin yansılannı bulmaktayız. FERİDUN ANDAÇ Edebiyatı bir bilme, bilgilenme aracı değil de; güzelduyusal bakış, göstenmsel edim ola- rak ele aldığımızda bir yamyla eksik, yeter- siz kalır. Yeni, özgün olanı adlandırmada, sıklıkla, bu türden ayıncı yaklaşunlarda bulunulur. Bi- ri ötekine yeğ tutuJur veya öylecene olması gerektiği savunulur. 'Öncü'lük rolünü üst- lenmiş yazarlann yapıp ettiklerine zaman za- man boylesine yaldaşıldığını da gözleriz. Özellikle, yeniden keşfetme duygusunu depreştirip 'yeni'ymişçesine sunmak, öylece- ne de algılamak saynsına kapıldığımızda yi- nelenen bir durumdur bu. Ortamıru bulamayan ya da şöyle demeli, or- tamını yitiren edebiyat bu türden 'kaza'lara her dem açık. 1980'lerde Oğuz Atay'ı keşfettik. Ardın- dan Kemal Tahir'e yeniden dönmek gere- ğini duyduk. Yakın zamanlarda da Tanpı- nar diye tutturduk. Oysa. onlar. belli bir ede- biyat ortamında var olmuş, birikimleriyle ad- lannı bunun iletkenliğinin kitabesıne yazdır- mışlardır. 'Okursanız var, okumazsanız yokturlar' gibi bir saynlık belirtisi son yir- mi yıhn virüsü. Orhan Kemal'den blze yansıyan Yapay olana prim verilince, edebiyatta ön- cü/ gerçekçi yol-yön açıcılar bir çırpıda yok sayılır oldu. Kemal Bilbaşar, Saminı Koca- göz, Reşat Enis, Orhan Kemal bu edebıya- tın belleğinde yok sayıldı. Yaşar Kemal'e ise yalan yanlış okumalarla kara çalınmaya baş- İandı. tşte o sözünü ettiğim eksiklik'yetersizlik salgınının ortalığı aldığı şu günlerde size, 'ye- ni'/'ilginçV 'özgün' yazdığını söyleyenlere, Orhan Kemal'in Murtaza'sından (1952), Kemal Bilbaşar ın Denizin Çağınşı'ndan (1943), Yusuf Atügan'ınAylakAdam'ından (1959) anımsatmalar yaparsam... Sanınm, edebiyat bilgimizin/bilincimizin aldığı ivme- yi/sapmalan da göstermeye yetecek denli bir ayna tutmak olacaktır. Reşat Enis'e, Sabahattin Ali'ye, Sait Fa- ik'e, Esendal'a, Orhan Kemal'e uJaşmadan; onlann yazdıklanyla hesaplaşmadan yazarak edebiyat belleğinde yer edilebileceğini san- mak saflıktır. Panel Yaşamı ve yapıtları üzerine Kültür Servisi - Orhan Kemal'in 88. doğum yıldönümü kapsamında 16 Eylül Pazartesi günü saat 11.00'de Orhan Kemal II Kütüphanesi Konferans Salonu'nda bir etkinlik yapılacak. Türkıye Yazarlar Sendikası ve Orhan Kemal tl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü'nün ortaklaşa hazırladıklan paneli yazar Adnan Özyalçıner yönetecek. Feridun Andaç, Sennur Sezer ve Nurer Uğurlu'nun konuşmacı olarak katılacağı panelın konusu 'Orhan Kemal'in Yaşamı ve Yapıtları'. (Bilgi için: 0 212 518 10 47) Evet, öyledir; Orhan Kemal ve laışağı ya- zarlannın böylesi bir yanı vardır. Sözünü et- tiğim bilme'bilgilenme ışığıyla birlikte; bize. güzelduyusal ve gösterimsel bir bakışı sun- muşlardı. Yani, bugün, edebiyatımızda eksik, yetersiz olanı. Orhan Kemal'den bize yansı- yanlara dönüp bakarken ister istemez bunla- n da düşünüvorsunuz. Bilme, bilgilen(dir)me; hayata ve topluma bakma tanıma bilincini verme Orhan Kemal kuşağının neredeyse ortak özelliğiydi. 'Ay- dınlık gerçekçi' bir edebiyat anlayışının yan- sıttığı bilıncin izlerinde giderken; o sözünü et- tiğim tanıma tanıklık Orhan Kemal'de tarih- sellik, toplumsallık, bireysellik üçleminde bu- luşur. Onun romancılıği/öykücülüğü insan top- lum gerçekliğinin bu boyutlannı içenr. Orhan Kemal, geliştirdiği/ kurduğu roman tasan- mıyla tanıklığı amaçlar. Toplumun değiş- me gelişme dinamiklerine buradan bakar. ln- sanın buradakı durumu/' konumu, içsel'dışsal gerçekliği anlatısının başat öğesi durumunda- dır. Dogru ve Itglyle okunmayı beMlyor Gündelik yaşama bakarken de o değişimin öznesi olma özelliğini hiçbir zaman göz ardı etmez. Nasıl ki Murtaza tiplemesiyle yozla- şan' çürüyen bir ahlak anlayışını simgelerse; Kudret Yanardağ karakteriyle de oradaki tra- jikomik olanı ironiye dönüştürür. Değişimle gelen çürümenin anatomisini çizer. Hayatın beslediği bir edebiyat bilinciyle ya- zan usta yazarlardan biridir Orhan Kemal. Ya- pıtının tanıklığında hem edebiyatımızm oluş- ma/gelişme süreçlerini, hem de toplumsal ya- pıdaki değişimin yansılannı bulmaktayız. Orhan Kemal. öykü ve romanlanyla yeni- den keşfedilmeyi değil; doğru, açık, ilgiyle okumayı bekleyen ender yazarlanmızdandır. Kendi sözleriyle yineleyecek olursak: "Çağı- mızın pek çok toplumları gibi, içinde yaşa- dığım kendi toplum düzenimizin de insan- Iarımızı mutlu kılmaktan uzak olduğu su götürmez. Ben, hikâye. roman, tiyatro oyunlarımla bozuk düzenimizin nedenle- rini insanlanmıza göstermek, onları uyar- mak, gösterip uyarmakla da kalmayıp bu bozuk düzeni düzeltmeye çaba göstermele- rini, bu çabayı elbirliğiyle göstermemiz ge- rekliliğini yanıtlarım: yanıtlamaya çabşı- nm." Orhan Kemal, bu bakışıyla, çağının ay- dınlığını bize taşımıştır. Eleştirelliği de, iyim- serliği de insana/ topluma dair daha iyi bir dün- ya istemiyle doludur. Doğum günün kutlu olsun baba1ŞIK ÖGÜTÇÜ 5 Eylül 1914'te doğmuştun Tür- kiye'nin ölümsüz sanatçısı Orhan Kemal. Seninle beraber olduğum 13 yıl boyunca bir gün bile senin doğum gününde, iyi ki doğdun baba diye- medim. Çünkü o zamanlar oturdu- ğumuz ufak evlerimizde böyle âdet- lerbilinmezdi. Hiçbirimizin doğum günü yoktu. Aslına bakarsan doğum gününde üflenecek ne mumumuz, ne de yiyebileceğimiz pastamız var- dı. Türkiye'nin ve dünyanın sayılı edebiyatçılarından biriydin ama ge- çim sıkınhsı çekerdin. En büyük da- mak zevkimiz bisküvi arasına koy- dugumuz lokum, bir de bayramdan bayrama yediğimiz çikolatalardı. Ne kadar parasızdık, Rasih Nuri lleri'ye yazdığın nottaki gibi: "Rasihciğim, senaryomun satı- şı bir anda suya düştü. Sebebini anlayamadım. Sebep her ne olur- sa olsun mühim değil. Mühim olan sana para veremeyişim. Bu- nunla beraber, başka flrmalarla temas halindeyim. tlk fırsatta sa- na borcumu ya son meteliğine ka- dar öderim ya da bir kısmını. Dün Yaşar'dan bir yüz liracık istedim. O da yolsuz. Velhasıl durumları- mız tatsız. Gözlerinden öperim kardeşim. 02.11.1961" 'Nlyetlm seksenl aşmak' Bir gün bile sana şikâyette bulun- madık. Her zaman yanında durduk. Kendimizi bırakmadık, daha çok çalıştık, okuduk, üniversiteler bitir- dik. Şu anda bütün çocuklann emekli bile oldular. Senin böyle bir güvencen olamadı. Hastaneye yat- hğın zamanlarda, iyileşmeden, evin tenceresinin kaynaması ve bizim geleceğimiz için hemen çalışmaya Orhan Kemal, küçiik oğlu Işık'la birlikte kim bilir hangi romanını yazıyor? (Fotoğraf: ARA GÜLER) başlardm. Ağabeyime, mektubunda şöyle yazmışnn: "...Aydan aya yolladığın beş yüzler beni ev kirası derdinden kurtardı ama, bakalım. Elime bolca bir para geçerse Artık yol- lama' diyebiürim. Henüz hayata atılnıış bir genç adamı biraz ken- di kazancıyla baş başa bırakmak gene ana babanın vazifesi... Aynca 72. Koğuş oyunumun beş kopyası da şunda bunda kaybol- du. Elimde kala kala müsvedde- leri kalmıştı. Karmakarışık. Oturdum tek dekor içine alarak hemen hemen yeniden yazdım... Bu kış iki oyun daha yazacağım. Sizlere epeyce miras bırakmak ni- yetindeyim. Niyetindeyim ama, bu sözlerimden anlam çıkarma. Öbür dünyaya hiç niyetim yok. Ne varsa bu dünyada. Niyetim sekse- ni falan aşmak. ...Seni toptan göreceğimiz geldi. Haa. yeğenin Nil'in bir dişi patla- mış. Anasını görme, sevinç içinde. tşte böyle oğlum. Sana entere- san havadislerim yok. Ne yaza- yım? İki kadehimi -ilaç niyetine- içtim. Kafam iyi. "Körü Yol" ro- manı yarın değilse öbür gün biter. "Arkadaş Islıklan "nı sanırsam Cumhuriyetyayınlayacak. Ekim, Kasım 1966". Benı ne kadar severdin. 1966 yı- lında söz verdiğin bisikleti bile unutmayıp yıllar sonra aldın. Be- nim çocuk gözümde ne müthiş ba- baydın. Ben senin tüm notlannı, şiirleri- ni, mektuplannı, yanm kalmış eser- lerini, senaryolannı, düz yazılannı derliyor ve kitap için hazırlıyorum. Kitaplannı yeni basımlan için tek- rar tekrar okuyorum. Her geçen gün yazdıklanna hayranlığım ve tutkum bin kat artıyor. Yıl 2000'e geldiğınde. -sağlığın- da ağabeyimden borç alarak ancak bir evin olmuştu- seni yüzyıllar bo- yunca yaşatmak için ailen olarak bir müze açtık. Müze açılışını eski Kül- tür Bakanı Sayın tstemihan Talay yaptı ve senin adını sanatınla örtü- şen Beyazıt'ta tl Halk Kütüphane- si'ne vererek bir vefa örneği gös- terdi. Yani yıllar sonra devlet de ya- nındaydı. Yabancı dildeki kitapla- nn Kültür Bakanlığı Yaymlan ara- smda çıktı. Binlerce öğrenci müzene gelerek seni ve yaşantını daha yakından ta- nıyor. Tüm gençler güzel Türkçe- mizi en iyi kullanan, ufak ufacık in- sanlan yaşatan, tüm insanlara yaşa- ma umudu veren candan yazannı şimdi daha da çok seviyorlar. 'Halk bir gün anlayacak' Açmış olduğum müzen ve senin ile ilgili yaptığım çalışmalarla sana ve Türk halkına olan borcumu ödü- yorum. Senin de inandığın ve birlik- te sevdiğimiz müthiş Türk halkı; ba- na da "hayırlı evlat", "vefaü oğul" sıfatlannı verdi. Senin de mektubunda yazdığın gibi: "...Fakir, ezilmiş. zavallı, hor görülmüş halkımı ayak altına ala- cak romanlaraysa milyon verse- ler benim için önemli değil. Hal- ka, halkıma inanıyorum. Her tür- lü geriliği, zaman zaman hainliği- ne rağmen, suç onun değil. Yüz- yıllar boyunca ona ne verilmiş ki ne isteniyor. Oyunu, kurtlarına veriyorsa suç onun mu? 'Akrep gi- bisin kardeşim' de denebilir. Doğ- rudur ama, onlar gene, her za- man, her şeye rağmen haklıdır- lar. Geç, güç, lâkin akıllarını ya- vaş yavaş da olsa başlarına topla- yacaklar ve bizzat kendilerinden başka onlara yâr olanın buluna- mayacağını anlayacaklar bir gün. Ben buna inanıyorum." Mektubundaki, insanlanmıza olan inancının ışığında bundan böy- le ben de siyasete atılmak, sorum- luluk almak, bu güzel ülkenin can- dan insanlanna hizmet etmek isti- yorum. Ben ve inandığın halkın sana şöy- le sesleniyoruz: Doğum Günün Kutlu Olsun Ba- ba!... ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Önemli Bir Toplantı... önümüzdeki üç gün Istanbul için önemli gün- lerolacak... Hayır, hayır, 3 Kasım'a, seçim hesaplarına, milletvekili alışverişlerine, seçim erteleme kata- kullilerine, insanın toplumun mutluluğuna hizmet etmesi gerekirken yalnız ve yalnız ne yapsam et- sem de koltuğu kaptırmasam dalaverelerine in- dirgenmiş ";nce///c/er"açısından bakarsanız ön- ceki üç günden, daha sonraki üç günden hiçbir farkı olmayacak... Benim demem başka: önümüzdeki günlerde Istanbul, UNESCO Kültür Bakanlan toplantısı- na ev sahipliği yapacak. Toplantının önemi, ele aldığı konudan, katılımın yogunluğundan doğu- yor. Bizim için bir ayrı önemi, istanbul'da yapı- lıyor olmasından... (Toplantının ayrıntılarını dün bu sayfada okudunuz.) Birleşmiş Milletler Egitim, Bilim ve Kültür Ku- rumu UNESCO, uzun yıllar boyunca üye ülke- lerin elletutulurdeğerlerini korumaya, yüceltme- ye, yaymaya yönelik çalışmalar yapıyordu. Bu değerleri, insanlığın ortak mirası olarak kabul ederken, herkesin bu ortak mirastan pay alma- sına çalışıyordu. Ancak zaman içinde gelişmiş ülkelerin, "Kuzey"\n lehine, "Güney"in aleyhine bir dengesizlik baş gösterdi. Çünkü somut kül- tür mirasları korunurken, "Güney"\n somut ol- mayan kültür mirası yitip gidiyordu... Ne demek somut olmayan kültürel miras? Ku- şaktan kuşağa geçen sözlü tarih, sözlü edebi- yat, notası yazılıp basılmamış müzikler, şarkılar, koreografisi saptanmamış danslar, halkoyunla- rı, destanlar, geleneksel birikimler, masallar, fark- lı diller vb... Oysa bütün bunlar çok zengin bir kültür mirasıydı, çeşitliliği, farklılığı ortaya koyu- yordu. Ve yeryüzü bu çeşitlilikle zenginleşiyor- du. Son birkaç yıldır UNESCO, "Somut Olmayan Kültür Mirası"n\ sürekli gündemde tutarak bu alanı yalnızca uzmanların değil, herkesin ilgisi- ne sunuyor. Istanbul toplantısında da ele alına- cak, tartışılacak, yaygınlaştırılacak konu bu. Tek tek konular değilse de bunları korumanın, yay- gınlaştırmanın, kaybolmalarını önlemenin yolla- rı aranacak, stratejisi saptanacak. Kültür Bakanı Suat Çağlayan a bu toplantı- dan ne beklediğini sorduğumda, haklı olarak UNESCO'nun yaptırım gücü, denetim gücü ol- madığını belirtiyor ama, "Toplantı sonucunda oluşturulan eylem planlanyla, ülke yönetimleri uyanlacak" diyor. Ve önemli bir noktaya işaret ediyor: "UNESCO, ülkeyönetimlerini, bu alandaki tu- tumlanna, icraatlanna göre olumlu ya da olum- suz sergileme olanağına sahip. Bu sergileme de sivil toplum örgütlehni etkiliyor, onlan harekete geçiriyor." Toplantının İstanbul'da yapılıyor olmasını önemsiyor, ama şunu da eklemekten geri kal- • mıyor: "Belki toplantı günlerinde, medyamızkül- türel konulara ilgi duyar... Belki bu toplantı ne-, deniyle gazetelen'miz, televizyonlanmız kültürel değertere birazyer ve zaman ayırır... Belki bu de- ğerlerin korunması için bir motivasyon olur..." "Belki"\er\ öyle bir vurguladı ki, için için gül- memi tutamadım... Medyamızın dikkatini ve il- gisinı kültürel ve sanatsal değerlere çekmek için UNESCO toplantısını bekleyeceksek, vay hali- mize! Ayrıca bekleyip görelim bakalım "belkile- rin ne kadarı gerçekleşecek?.. • • • Bu arada Istanbullulara birduyuru: Kültür Ba- kanlığı'nın Fazıl Say'a ısmarladığı "Nâzım" ese- ri, bugüne dek çok az yorumlandı: Istanbul ve Ankara'da ikişer kez, Antik Efes'te bir kez... Şim- di, toplantı günlerinde UNESCO'nun "Uluslara- rası Nâzım Hikmet Yılı" tavsiye karanna bir göz kırpma niyetiyle, eser İstanbul'da seslendirile- cek. Belki de son kez... (16 ve 17 Eylül) Bu kon- ser bir daha kolay kolay tekrarlanmaz gibime geliyor. O nedenle bu fırsatı kaçırmayın diyorum. e-posta: zeynepo zeyneporal.com Faks:0212-257 16 50 Frça ucunda kadmkaşan flgürler • Kültür Servisi - PAKPEN Şirketler Grubu bünyesinde oluşturulan Pakpen Sanat Galerisi, sezonu dün Kamer Salihoğlu'nun resim sergisiyle açtı. Çalışmalannı genellikle insan-doğa-yaşam diyalektiği ile bilinçli bir kompozisyon arasmdaki dengede reel bir boyuta oturtan Salihoğlu'nun sergisinde, maskeleşmiş mimiksiz yüzleriyle fırça ucunda kadınlaşan figürler işleniyor. Kadıköy Sanatçılar Derneği ve Ressamlar Derneği üyesi olan Salihoğlu, halen kendi atölyesinde çalışmalannı sürdürüyor. Kadıköy Sanatçılar Derneği' nin işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi, yann sona erecek. (0 216 467 2611) BUGÜN • YEŞİLÇAM StNEMASI'nda 'Yılmaz Güney Anma Haftası' kapsamında 14.00, 16.00, 18.00 ve 20.00'de 'Arkadaş' adlı fihnin gösterimi. (0 212 293 68 00) • NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 'Yılmaz Güney Anma Haftası' kapsamında 17.00'de 'Düşman' adlı filmin gösterimi. (0 212 245 04 81) • BAŞKA KÜLTÜREVİ'nde 15.30'da 'Paramparça Aşklar Köpekler' adlı filmin gösterimi. (0 212 249 12 84) • tŞ SANAT'ta 'Sinema Şenligi' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'da 'Tarafsız Bölge' adlı filmin gösterimi. (02123161083) • KADIKÖY GENÇLİK MERKEZİ AMFtTtYATROSU'nda 21.00'de Reis Çelik'in yönetmenliğini yaptığı 'Işıklar Sönmesin' adlı filmin gösterimi. (0 216 349 31 01)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear