25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2002 PAZAR MUZIK Güneydoğu 'nun Sezen Aksu su Cem Karaca ve Moğollar hayranı olan Nilüfer Akbal, onlann dünya müziğini yıllar önce keşfettiğini düşünüyor: " O n l a n n yapöğı, dünya müziği standartlanndadır. Bizden kaç yıl önce fark etmişler, yapmışlar. Biz daha yeni yeni onlann noktalanna geliyoruz. Dünya müziğinde CezayirK müzisyenlerin öncülüğünde 'rai' diye bir tarz oluştu. Avrupalılar otantik şeylere önem verirler ama Doğu müzikleri popüler alanda yerini alamamıştı. Oraya bir türlü girenıiyorduk ama Halet'ler bunun önünü açtı. Yüz binlerce kişiye Bastil Meydanı'nda konser verdiler ve Sting'ler kuüadı. Onlar kapıyı araladju Şimdi sırayla biz gireceğiz o kapıdan." Sezen Aksu'nun "Gülümse" adlı parçasının sözleri Kemal Burkay'ın bir şiirinden alınmıştı. Rahatsız değllim... Akbal da Yol albümünde Burkay'ın Türkçesi "Bir Kız Gözleri Evren" anlamına gelen şiirinden bestelenmiş bir parça okuyor. Nilüfer Akbal kimi çe\Telerde "Güneydoğu'nun Sezen Aksuw su olarak anılır. Kimi zaman geleneklere aykın kalışı ya da müzikteki arayışlan nedeniyle -m»& böyle bir benzetme yapılmış l ^ olabileceğini düşünüyor: \ 3 "Sezen Aksu, bu ülkede çok iyi \ ^ müzikler yapmış, kendi tarzında \* ekol olmuş değerli bir sanatçı. ^ Aksu'ya benzetflmek beni raha etmiyor, ama ben Nilüfer Akbal'un. Benim müzik yolculuğum tamamen kendi iç düıryamdaki yolculuğumdur." Vartolukızdan Bob Marley'egön 'Dünya müziğinde ben de varım' diyen Nilüfer Akbal 'ın Ray 'e-Yol adlı yeni albümünde folk, caz, funk, flamenko vepop tarzlarının renkleri var PAZAR atı dünyasının etnik müzik tmılanyla ilgilenmesiyle açılan kapıdan aşk ve sevda müzikleriyle içeri girmeye çalışan Nilüfer Akbal, kendini Kürtçe şarkılarla tanıttı. 'Müzik evrenseldir' diyen Akbal sadece Kürtlerin veya bir bölgenin sanatçısı olmadığını vurguluyor ve ekliyor: "Müziğin renkleri nasıl bir araya geldiyse kendi otantik ritimlerimize, duygulanmıza yakışır bir şekilde sunabiliyorsak o zaman biz dünya insanlan da müzikteki renkler gibi bir araya gelebiliriz." HATICETUNCER Dünya müzik piyasası 1980'lerde kendini yinelemeye başlayınca kapılar, farklı ülkelerden müzisyenlere de açıldı. Batılı müzisyenler yerel ezgilerin avına çıkarken kendi yerel motiflerini, Batılılann kulağını tırmalamayacak bir şekilde süzgeçten geçirip sunan Afhkalı, Latin. Ortadoğulu müzisyenler de piyasada kendilerine bir yer açtı. Etnik müziklerin Batı enstrümanlanyla yoğruluşuyla "dünya müziği-world musk" popüler müziklerle yanşır hale geldi. Nilüfer Akbal da o aralanan kapıdan aşk için söylenmiş ezgilerle içeriye adım atmaya çalışıyor. "Ray'e-Yol" albümünde, aşk için söylenmiş sözlerle bezenmiş melodilerle "Dünya müziğinde ben de vanm" diyor. Nilüfer Akbal, güçlü sesiyle yorumladığı türkülerle tanınan bir isim. Varto doğumlu olan Akbal. ortaöğrenimini tamamladıktan sonra Istanbul'da 1988-1990 yıllannda Arif Sağ Müzik Okulu'nda halk türküleri, saz ve solfej eğitimi aldı. Miro'yla gelen başarı Timur Selçuk Çağdaş Müzik Merkezi'nde şan eğitimi de gören Akbal, tstanbul Devlet Operası'nda eğitim görevlisi Begüm Erdem'den özel şan dersleri aldı. 1987'de "Arzuhal Eyledim" adlı Alevı deyişlerinin yer aldığı bir albüm hazırlayan Akbal ardından "Ben Bir Kadmım" adlı bir albüm daha çıkardı. Ama Nilüfer Akbal bu çahşmalarla istediği başanyı yakalayamadı. Hasret Gültekin'in yönetiminde, bir grup sanatçının çıkardığı iki kasette söylediği türkülerin tutulması üzerine Akbal, Kürtçe türkülere yöneldi ve "Miro" adlı bir albüm çıkardı: "O çahşmayla beraber benim tüketici kesimim ortaya çıko. 'Demek ki benim bunu yapmam lazım' diye düşündüm. Miro beni Nilüfer Akbal yapü, tanındım. Sonra çıkardığnn 'Revingi'de dünya müzik piyasasnu hedeflemiştim. Bir Fransız müzisyenle çahştnn. Sınırh eHt bir kesim ilgi gösterdL Müzik kariyerim oturdu." Yoi: Aşikların sesl Uzun süredir Strasbourg'da yaşayan Akbal, Avrupa'da özel şan dersleriyle eğitimini sürdürdü. Yurtdışında ve Türkiye'de konserler veren ve 1998'den bu yana albüm çıkarmayan Akbal yeni çahşması Ray'e-Yol albümüyle şündiye ^cadar kendisiyle buluşmayan yem dinleyicilere seslenmek istiyor. Ray'e-Yol'da Türkçenin yanı sıra Kürtçe, Zazaca ve Farsça dillerinde parçalan seslendiren Akbal, aşkın ve sevdanın ortak diliyle sesleniyor. Aşkın en tutkulusunu, sevdanın en uçsuz bucaksızını anlatabilen âşığın diliyle söylüyor sevda türkülerini. Anadolu'nun bir köşesinde, sevdiğini kaybetmenin acısıyla "Bir of çekse dağlan yıkacak" olan âşığın sevdasına, sevgilisinin ardından aglayan çaresizin acısına, dünyanın başka topraklanndan sazlar eşlik ediyor: "Dmlemek isteyen herkese yüreğimi ve kapılanmı açtun. O yüzden böyle yeni bir sound (ses), yeni bir müzik tarzı oluşturdum eldbimle. Bu sadece benim işim değil tabii ki AJbümün düzenlemelerini yapan Ayhan E\ cı ile bu sonuca ulaştık. Ray'e-Yol'da folk, caz, funk, flamenko, pop tar/Janndan renkler var. Regea var. Vartoluyum ben. Vartolu bir kızm Jamaikah Bob Marley'e göndermesidir bu çahşma. 'Müzik evrenseldir" diyoruz. Müziğin renkleri nasıl bir araya geldiyse kendi otantik ritimlerimize, duygulanmıza yakışır bir şekilde sunabühorsak o zaman biz dünya insanlan da müzikteki renkler gibi bir araya gelebiliriz." Revingi albümü Nilüfer Akbal'ın yabancı enstrümanlarla yerel ezgileri bir araya getirerek yaptığı yeni çalışmasının habercisiydi. Yol'da elektronik gitardan Hint tablasına kadar farklı enstrümanlann yanında bağlama yalnızca bir parçada kullanılıyor. Yol, geleneksel türkülerle Akbal'ı kucaklayan dinleyiciye biraz uzak kalabilecek seslerden oluşuyor: "Yeni bir dinleyki kirJesi, yeni bir kapı açmak istiyorum kendime. Türkiye'de şimdiye dek beni duymamış, tammanuş olanlara da ulaşmak isthorum. Ben sadece Kürtlerin, bir bölgenin, bir partinin sanatçısı değilim. Ben müzik yapmak istiyorum ve 'müziğin evrenselliği' sözünün gereği neyse onu yapmak istiyorum. DinkyiciJerimden de çok iyi tepki alacağıma inamyorum. Çünkü onlar da sürekli aynı ve birbirine benzeyen şeyler düılemekten bıktL Yıflanür dügünlerde da\ııl zurna eşhğinde dinkdikleri türküleri özel bir ses içinde duyacaklar. Yeni birileri de seni dinkyecek ki bulunduğun yerin neresi olabildiğini görebflesin. Dinİeyki aynı zamanda sanatçıya da ekştirel bakmah ve bulunduğu noktadan daha Ueriye girmesini sağlamatadır. Bu inşki karşıhklı bir ahşveriş ohnak zorunda. Sürekli aHaşlandığmız zaman belB bir çevrede kalır, üretemez hale getirsiniz. Bu çahşmada neyi başanp başarmadığnnızı tepkilerden görecegiz artik." Slhlrll bir hava Akbal, Yol albümü için iddialı konuşuyor. Yeni arayışlann Türkiye müzik piyasasının önünü açacağını düşünüyor: "Geçmişe dayanan ama geleceği de kucaklayan bir ses oluşturduk. Ey Havar- Oy Aman ve Zara yeni bir tarzdır. Sihirti bir hava verdik. Enstrümanlarla, kayıt tarzryla, derinnğryle, okuyuşumla tamamen yeni bir tarzdır. Ey Havar'da bir adamın kadma olan aşknun ifadesini anlatmaya çahşüm ama çok sakin ve duygulu bir sekilde yapüm bunu. Iamamen etnik bir parça. 2002 etnik albümlerinde yerini alacak bir parça." Yaşamı yollarda Nülüfer Akbal'ın yaşamının büyük bir kısrnı yollarda geçiyor. Yol albümünün çizgisi de yollarda kararlaştınlmış: "Sazım etimde sürekli havaalanlan, tren gaıian ya da otomobiDerle yollardaydım. Müzik hayaümda bana 15 yıl emek veren arkadaşım Kadir Karakoç'u da trafik kazasmda kaybettik. Tam da bu çahşmadan konuşurken kaza oldu. Onu da yolda kaybedince bu çahşmanın adını Yol koydum. Aynı zamanda müzikal bir dünya yolculugu bu." I EMMUZ AYI tSTATtSTÎKLERİNE GÖRE EN ÇOK DİNLENEN RADYOLAR ARASINDA 5'lNCt Cem Radyo: Halkınyüzde 60 h halk müziğidinliyor tstanbul Haber Servisi- Yaptığı yayınla Türkiye'nin yansından fazlasına hitap eden Cem Radyo, Temmuz ayı istatistiklerine göre, 63 bin 827 dinleyici sayısıyla en çok dinlenen radyolar arasında 5. sırayı aldı. îstatisrildere göre, Türkiye'nin yüzde 6O'ı Türk Halk Müziği ve özgün müzik dinliyor. Cem radyo bu tarz müziğiyle dinleyicilerin isteklerini yerine getirirken yayınlanyla toplum ve kültürün gelişmesine de katkı sağlıyor. Cem Radyo Genel Müdüdrü Fuat Uğur, radyo yayıncıhğı ve özgün müzik yayını alanında büyük bir boşluk olduğunu belirterek "Biz arabesk müziğe karşıyız ve bu boşhığu doldurmaya çahşryoruz" dedi. Toplumun ve kültürün gelişmesi, sevgi ve dosthığun her kesime yaytlması içiır—=— çalıştıklarını vurguluyan Uğur, "Türkiye nünısunun yüzde 6O'ı Türk halk müziği dinliyor biz de bu doğrultuda dinleyicflerimizin isteklerini yerine getirmeye çauşryoruz" dedi. Cem Radyo'nun din, dil, etnik grup farkı gözetmeden yayınlannı sürdürdüğünü kaydeden Uğur, şöyle devam etti: "Cem Radyo kendini, özgürlüklerin kötüye lmllânıhnflriığı, demokratik ve çoğulcu bir iletişim alanı içinde konumlandmnaktadır" Uğur, daha geniş kitlelere ulaşmak için 96.4'ten tüm Marmara bölgesine yayın yaptıklannı bildirdi. Uğur, bununla da yetinmediklerini. "www.cemradyo.c©ıır -adresinde dinleyicilerin en çok oy verdikleri ilk yirmi türküyü belirîeyip çaldıklannı söylüyor. Uğur, aynca yayın online'ın istatistiklerine göre Cem Radyo internet üzerinden yayın yapan elli Türk radyo kanalı arasında dınlenme oranı en yüksek beşinci radyo olduğunu belirtiyor. ORHAN BURSALI Denviş, ArOk Türkiyeli (mi?) Bir buçuk yıldır Türkiye'de. Onunla yatıp kalkıldı. Spekülatörü, işadamı ağzından çıkacak sözlere ba- karak gelecegini anlamaya çalıştı. Bakanlığı süresin- ce yannın referansıydı hep... Şimdi seçim sürecin- de de kader belirieyici. Açtığı şemsiyenin attına gi- rebilmek için kıyasıya siyaset yanşı izledik. Ecevrt, Cem, Yılmaz, Baykal... Şimdi kendi şemsiyesi ile CHP'nin büyük şemsiyesi altında. önceki gece kendisini biraz tanımak için Taha Akyol'la CNN'de yaptığı söyleşiyi izledim. Sonra hakkında yazılıp çizilenleri düşüncelerimde bir ara- ya getirmeye çalıştım: IMF'nin mutemeti. Emperyalistlerin, uluslararası sermayeninTürkiye'deki çıkarlannın, paralannın ko- ruyucusu. Ülke zenginliklerini peşkeşçeken. Ulusal ne varsa batıran.. Türkiye'yi yoksullaştıran... öyle ki özel görevli (ajan!) sınıfına da kondu. Ece- vit bile son anlarda, onu bir yandan partisine çek- meye çalışırken bir yandan da sopayı gösteriyor ve "ABD'ye gittiğinde 12 gün aradım, arattırdım, izini bulamadım" imalannda bulunuyordu. Bu imalann peşinden giderseniz, CIA karargâhlanna kadar va- rabilirsiniz! Kimdi bu Derviş? IMF politikalannın "katı uygu- layıcısı" olmasına rağmen, bu politikalann cereme- sini çekenler tarafından bile neden tutuluyordu? • • • Söyleşide Derviş "bizlerden biri'ydi. Aitesi hep su- bay, asker. Amca Çanakkale şehidi. Hep CHP'li. O, daha sonra Ecevit'le Ecevitçı. 23 yıl dışarda. Ama Tür- kiye bağlantılı hep. Ve solculuğu sosyal demokrat çiz- gi. Piyasa ekonomısi, ama sosyal ve insan bağlan- tılı. Bu amaçla da etkin devlet. Yani piyasaya insan boyutlu sosyal müdahale için devlet bir araç. Vahşi kapitalizme karşı. Vıetnam'a müdahale eden ABD, emperyalist. Fakat Saraybosna'nın kurtuluşu da var. Peki IMF'nin adamlığı? Aslında iktidar düzlemin- de herkes IMF'ci. 18 kriz ve 18 IMF reçetesi. Kim uy- guladı? Derviş yerine örnegjn Masum Türker de IMF'ci. En büyük IMF'ci ise Üçlü Koalisyon. Arka- da onlar var. Bütün iktidar partilerinin açmazı, IMF dışı bir baş- ka seçeneklerinin olmaması. Tek yön. Beyinler bir doğ- rultulu. Siyasi partilerin ikinci açmazlan veya yönle- ri ise düzenli bir ekonomik kriz siyasetleri. Beyin ve düşünceleri batağa ve krize ayarlı. Ülkeyi sürekli ken- di ayaklan üzerinde tutacak bir ekonomi politik açı- lım, stratejik hedef ve yönelimlere kafa basmıyor. Bazen bilinçli batışa yönelik politikalarda bile ısrar edi- yorlar. Siyasi ahlaksızlık, ülkeye kötülüğün uç nok- tası. Aslında Yüce Divan'lık. Türkiye üretemeyerek en çok yoksullaşan ikinci ül- ke. Derviş, IMF politikalannın katı uygulayıcısı. Ra- kipleri, köşelerinde çeteleler yayımlıyor. Gündemde Derviş'in başansızlığı ve bütün göstergelerin nasıl da- ha da başaşağı gittiği var. Göstergeler doğru. Ama rakipler siyasi ve ekonomik olunca, doğrulann sa- dece bir yanı sergileniyor. "Ana" doğru: Derviş'ten önceki hükümetlerin, hele ikinci krizle ülkeyi iyice di- be yuvarladığı. Türkiye IMF'den önce battı. Bugün ve Derviş'le değil. IMF'nin kucağına oturunca karşı- laştığın tek gerçek var. Gerisi palavra. Manzara: IMF+Derviş, "ulusal" hükümete ve "güç- lere" karşı gibi. Ama denklemin ikinci tarafındakile- rin batakçı ve işbirlikçi karakterleri "saklanıyor". Der- viş IMF'nin adamlığını oynadı. O kırk katırsa, batak- çılann adamlığını oynamak da kırk satır. • • • Derviş'e bu teveccüh neden? Seçmen açısından anlamaya çalışırsak: Çünkü, yapacaklannı ve so- nuçlannı hiç saklamadı. Insanlann yüzüne, gözüne baktı. Saydam duruş. Insanlar da onun içine baktı. Afra tafrası yok. Sahnedeki diğer bütün yüzler, Tür- kiye'ye ve ülkede yaşayanlara büyük kazıklar atmış. Durmadan denenmişler. Sicilleri hepsinin kötü. Acaba Derviş kötü, ahlaksız ve namussuz siyase- ti, kötü ekonomi yönetimini değiştirebilir mi, umudu. Veya, yeniye bir başlangıç olabilir mi?.. Umutsuz in- san, millet, ülke olur mu? Tutacak, deneyecek, tadı- na bakacak; ya afiyetle yiyecek ya da tuuu diyerek atacak. Dış güçlerin paralannın buradaki bekçisi mi? Uç noktayı seven, sendikalist ve komplo - ultra solcu- luk gibi duruyor. Bir inanç sadece, bazen dine eşit. Bilgisel bir tarafı yok. Olasılıklar sıralamasında belki en altta. O ise şimdi Türkiyeli. "Bir süre daha IMF" diyor. Yoksa hep IMF'ci mi, buradakiler gibi? Kutumuz he- nüz biraz kapalı. Içini açıp tam bakamıyoruz. Taha Akyol, bazı sorulan başkalanna bıraktı! Omeğin Tür- kiye'yi, asla IMF'lere muhtaç etmeyecek ve sürekli ayakta tutacak ekonomik-politik düşüncelere sahıp mi? Türkiye gibi ülkelerin kalkınma şanslan olduğu- nu düşünüyor mu?.. Varsa bunlar neler ve nereler- de?.. Tek umudumuz AB üyeliği mi?.. Kalkınma stra- tejisi "rekabetçipiyasa ekonomısi" ile mi sınırlı?.. Si- hiri orada mı görüyor?.. • • • Derviş'le düze çıkmadık. öyle dese bile. IMF dışı seçenekleri de düşünmeyen ve vizyo- nunda yeni, geniş, büyük araçlar olmayan kurumla- nn ve liderlerin gidebilecekleri yer sınırtı. Ekonomik yönelişler; • ABD'ninki kadar kıskanç, Avrupa'nınki kadar kendine hesapçı, yararcı ve çıkarcı olmazsa, • Bir Yahudi tüccartığına, atılganlığına, • Bir Israil ve Çin'in bilimsel ve teknolojik yaratıcı- lığı ve atılımcılığına, • Kore, Tayvan, Malezya'nın "yanva ve çıkma"ha- rekâtı stratejik düşüncelerine sahip olmazsa... Liderlerin ve ülkelerin kendilerini sık sık uçurum- lann kenannda bulmalan bir kader. obursali@cumhuriyet.com.tr Aksu'dan 'Türkiye Şarkılan 7 Kültür Servisi - Sezen Aksu, Efes ve Aspendos'ta vereceği "Türkiye Şarküan" konserleriyle hayranlannın karşısına çıkacak. Aksu, 30 Ağustos saat 21 .OO'de Efes Antik Tiyatro'da, 1 Eylül saat 21.OO'de de Aspendos Antik Tiyatro'da sahneye çıkacak. Organizasyonu Beşiktaş Kültür Merkezi tarafindan gerçekleştirilen konserler, OzanDoğata'nunyöneteceği löOkişilikorkestra ve koro eşliğinde yapüacak. Aksu'ya tzmir De\let Opera ve Bale Orkestrası, Feriköy Vartanat Ermeni Kilise Korosu, Lospaşaros Sefaradis Musevi Çocuk Topluluğu, Oniro Rum Müzik Topluluğu, Enderun Klasik Türk Müziği Topluluğu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu eşlik edecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear