29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2002 PAZAF KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr CACIN YAIMSILARINI CETİRENLER FERİDUN ANDAÇ m w Onceekmekler bozuldu "vkübiramn anlatımıdır, bence. Fotoğrafçı gözüyle değil, usta r&ssam bakışı, duyuşu belki.... Seksenineyaklaşan biryazar kendi öykülerini her okuyuşunda, kendini o uzak-yakın anda duyuyorsa bîr şeyîeryapmış sayılmaz mı? Bir şeyleriyakalamış olmak. Kasabanın her biryapısı savaş çağını anım- satıyordu. Tanığı olmamıştın; amaanlahlan- lar, okuduldann o netameli yıllann ne an- iarra geldigıni bir bir yansıtıyordu. Çocuk- luğunun bir döneminin geçtiğı, içinden de- niz geçen kent, ki hep öyle anJatırmışsın taşraya döndüğünüz günlerde, anılann de- ğil, bellefinın bir parçası olmuştur artık. Kimse anlatmadı onu sana, okumadı da yazdıklanru. ŞunJan şunları yazdı, şurada yaşadı, şunlarla uğraştı da demedi kimse. Ge- lip durduğun bu kasaba, girdiğin kitapçıda. gözierın raflarda gezinirken, uzanıp raftan aldığın kitabın/yazann seni orada bekjedi- ğı duygusuna kapılıyorsun bırden. 'Önce EkmeklerBozuldu' (*): bir hüzün ağıyorka- pağından. Picasso'nun resmini çeperleyen naylonkapak, içinde, bir kitaba değil, birduy- gu selintisine dokunuyormuşçasına coşum yaratıyor. On iki buçuk lirayı denkleştirip alı- yorsun hemen. Kasabanın orta yerindeki havuzlu çay bah- çesinde bir masayı okuma adası olarak se- çiyorsun. Zamanın durduğunu, günün için için solduğunu hissederek gömülüyorsun sayfalann arasına. Daha ilk öykü seni algı- na çeviriyor. Döne döne okuyorsun. 1944'te yazılmış. Sen henüz doğrnamışsın. O savaş çağma tanıkJığın duygulu sesıne kaptınyor- sun kendini. Sözcüklere tutunarak yaşama- nın ne anlama geldiğinı sana anlatıyor, Ok- tayAkbal. O ılk beş kitabınrn (ÖnceEkmek- lerBozuldu, Aşksızİnsanlar, Bizans Define- si, Buhıtun Rengi, Berber Aynası) yer aldı- ğı bu 'kült kitap". yerin anlamını, duygunun dilini anlatıyor sana. Taşraya içgözünle ba- kabilmenin kapılannı araladığı gibi, öykü- nün ne anlama geldiğini de anlatıyor sana. Bundan yirmi yıh aşkın bir süre sonra, o söz- lerin anlahcısı ile yüz yüze gelecektin. Bir dostluk bağı oluşacaktı aranızda. Oysa yıl- laröncesinden başlamıştı bu yakınJık. Şündi, gene yüz yü- zesin o usta anlatıcıyla. O ilk öykünün yazıhşından tam 58 yıl sonra. Söze, onun yazı yolunun başlangıcına uzana- rak giriyorsunuz. Bir çeylerl yakalamış olmak llköykünüzü 1939'daya- yunladınız. tlk kitabınız On- ce Ekmekler Bozuldu ise 1946'da çıku. Yöğun duyariı- hklan bugiine taşıyan öykü- lerinizinzamanakarşıbuden- K 'iayanıkh' oiuşunu konuşa- hn ilkten diyonım.20yaşö"y- küerLYoğun,damıübmşduy- guaruı sizdebirikme/buluş- uu noktası neydi? OKTAY AKBAL- îlk öy küerim 1939 - 40 yıllannda Ikıfam ve Yeni Sabah gaze- tebrinde çıktı. Ortaokul, lı- sebirinci sınıf öğrencisiy- din. O günlerin modasına uygun şeylerdı. 'Önce Ek- mcklerBozuldu' adlı öyküm is€İ943 'te yazıldı. Fahir On- gc'e verdim okudu. Adını deaştirmek istedi: '1940' Ben yiıe de öyküyü, 'Büyük Do- ğuya verirken ilk cümleyi baîık olarak seçtim. îlk ki- tahm da bu adı taşıdı. Yazı- laı atmış yıl geçmiş. On yedi yaşındaydım. Savaşın esintilerini hisseden bir kuşağııı dugu /düşünce dünyasuu yansıtması bakı- HHLUI önemü olduğu kadar, sizin bugiine •işan öykü yolunuzu da belirleyen öğeleri içriyor. Dünden bugiine bakarken, bu öy- kttrin/kftabm siziniçinaruammdan sözeder nsniz? JCBAL- Niye güncelliğini korudu? Bu- au açıklamasını ben yapamam. Savaş yıl- -aou yaşamış olmak, o korkulu günlerin :çıde ya da dışında olmak mı, bilmem! Ya- zıjındakı bir başkalık mı? O günden bu- güe 'Önce Ekmekler Bozuldu'daki öykü- [esekiz-dokuz kez basıldı. Yitirilmeden atartoplarru olduğu için mi? Yaşamın genç oıasanın gözünden görülüşü mü? Topluma bir beUeksunuyorsunuz.Bu öy- krrinizde iz iz bunlan görüyoruz: sokağt, nüm, insan ilişkileri. hayata balaşuı yan- anylabiröyküdünyasnun örüntüsündeyer abOecekleriinceükleanlaöyorsunuz. Bun- Unyazıldığı ortanu,yaşayıp/okuyup hisset- tfcrinizi anlatmanıa istiyorum. XBAL- Öykü bir anın anlatımıdır, ben- cSırfotoğrafçı gözüyle değil, usta birres- sabakışı, duyuşu belki.... Seksenine yak- lan bir yazar kendı öykülerini her okuyu- şıda. kendini o uzak-yakın anda duyuyor- &HT şeyler yapmış sayılmaz mı? Bir şey- leri yakalamış olmak - 'Ben anlatım'ı seviyorsunuz. Sıcak,içten, duyaruklı bir atmosfer çizmede başat anla- Onunız. Bunu yeğiemenizde belirleyici olan nedir? AKBAL - Şimdi bu yaşta, şöyle böyle alt- mış yıllık bir yazarhk. aynca gazetecilık de- neyımlerinin kargaşasında kendini. yazdık- lannı yorumlamak güç... Kişi, her çağında değişik birkişidir. Her öyküde ben vanm de- mek zor. Hem vanm hem yokum. Okur da var olmalıdır. O günlerin okuru da bugün- lerinki de. Bir bellek öyküleri bunlar. Her kişide yaşayan, yaşatan. 'Ert zor i; kendini tanımalrtır' -Aniarm,dunım'lann öykücüsüsünüz.Ya- rattığuuz atmosferin içindeki insanın soluğu- nu hissettiren bir yanınız var. Adeta bir ka- meragibi bakışımınızı gezüıdirirsiniz sokak- larda. insanlaruı dünyalannda. Bu anlam- da biröykü sizegelirmi, sizmi gidersiniz onu yazmaya? AKBAL - 'Ben' derken hem kendimi, hem sızi anlatmış olmak. Kendini tanımak, tanı- maya çalışmak. En zor ış kendini tanımak- tır. Başkalarını az çok tanınz, tanıdığımızı sanınz. Ama en çok tarumak istediğimiz, ken- 'ait Faik'in dostu, gerçekdosîu kimdi? Yok öyleşey! Yazarın gerçek dostu olmaz ki! Sait Faik'i tanıdım. Büyük bir yazar. Çok büyük bir öykücü. Kısa öyküyü bizim kuşak ondan öğrendi. Biraz da Sabahattin Aliden. Memdııh Şevket yoktu o yıllarda. evlerde, kinıilerde de Erenköy, Göztepegibi oldukça değişik yerlerde. Babanun e\i Şeh- zadebaşı'ndaydL Koca bir konak yavrusu. Şehzadebaşı, sinemalar, kahveler bir başka canlılık, Sonra okui Bir Fransız okulu. Gö- ziimü açtığım yer. Yabancüaşma,toplum ür- küsü, yalnızlık. Sonra babanun ölümü. Yok- sulluk. acı. \alnizlik. Istanbul'u kim anlatabilmiş! Her birimi- zin kendımize göre biryeri, bir semtı... Dev bir kent. Kozmopolit, değişken, Saıt Faik, Orhan KemaJ, Haldun Taner, sonra genç öjkücüler yazdı, yazıyorlar. Biter gibi de- ğil! Ben Istanbul'u bir genç insanının iç ve dış dünyasında oldukça kısa, topluca, çok de- rinleşerek anlatmaya çahştım. Kendim bi- lerek, ısteyerek değil. 'Öyküçünün duyarlılığı değlgmez' -Sait Faik'in yakın dostuvdunuz. Sizin öy- küye yönelmenizde onun etkilerinden söz edebilir miyiz? AKBAL - Sait Faik'in dostu, gerçek dos- tu kimdi? Yok öyle şey! Yazann gerçek dos- tu olmaz kı! Saıt Faik'i tanıdım. Büyük bir yazar. Çok büyük bir öykücü. Yıllarca kah- velerde, sinemalarda, sokaklarda, toplantı- larda. Ilk okuduğum 'Semaver', 'tpekn'Men- dil' öykülenydı bana öykü denen sanatın değerini anlatan. Kısa öyküyü bizim kuşak ondan öğrendi. Biraz da Sabahattin AH'den. Memduh Şevket yoktu o yıllarda. Okusay- dık onun öykülerini gençlık günlerimizde, ondan da çok şeyler öğrenirdik. - Buradaki öykülerinize ağan balaşınızjn hiç >itmediği, her bir yazuuzın uçlandığı ko- nu/izlekte o duyarlthk evreninde gezindiği- nizi gözleriz. Sizdeki bu yitirilemeyenin kay- nağı nedir? .AKBAL-On beş öykü kıtabun var. Şu gün- lerde de 'Son Öyküler' adını vermek ıstedi- ğım bırkaç kısa öykü yazdım. Bunlar 'Öy- kü' dergisinde çıkıyor. Öy- kücü kaç yaşına gelse de öy- kücüdür. Duyarlılığı değiş- mez, değişse de bir şeyler kalır yine. Gazete yazarhğı öykü yazannı bozar derler. Ama birçok şey de kazandı- nr. Hemingway de gazete- ciydi. - Bir öyküyü nasıl yazarsı- nız, nasıl oluşur bir öykü siz- de? AKBAL - Bir öykü nasıl oluşur? Durup dururken.. Bi- rini görürsünüz, birgörünrü, bir haber. Şu günlerde bir adamı gözlüyorum sabah ak- şam sırtında çuvalla dolaşır iki büklüm. Normal zaman- da da iki büklüm! Bay Vir- gül dedim. Bir gün otobüste yanımdaydı. Çok yoksul bir adam. Hep bir şeyler taşır evine. Acıdım. Sonra konuştuk, kı- zı doktormuş. oğlu otel sahi- bi. Kendisı köyün en güzel özel havuzlu köşkün sahıbi. Bir öykü işte. Yazmaya değer mi? Yaz- madım. Bir gün yazılır bel- ki. Böyle durumlar yaşadım. Bir aşkın yaşanması bitme- si. Bir an. Hep bir an. Fotoğ- raf çekımi gibi bir an değil, bu-ressamınınki de değil. Bir öykününki çok daha başka... Kendln İçin yazmak - Yazıya bağlanmak, yazıyla soluk abnak deyimlerinin karşılığuıı sizde buluruz. Düz- yazuıın gelişmesindeki kafkılannızı taçlan- dıran biryaprtÖnceEkmeklerBozuldu. Bu- günün genç / yeni yazarına bu anlamda bir iletiniz de olmab!? AKBAL - Beğenilmek, alkışlanmak için değil. Kendiniz için! 'Kendiiçin yazmak' di- ye bir yazın 1950'lerde çıkmıştı. Çok tartı- şıldı, eğlenildi! Toplum için, başkalan ıçın yazılır. denildi. 'Mutiu Azuıhklçin' demiş- tım birkez de Stendhal gibi... onunla da çok eğlendıler. Ama dogrusu bu... Kimse için, beğenilmek. para kazanmak için değil, ken- diniz için. Kendınize benzeyenleriçin. Bugün için de değil, belki daha sonralan için. Işte böyle şey- ler.. - Bugünlerde neler yazryorsunuz,öykü Ue alışverişiniz nasıl? AKBAL-Öykü hep var. Yeni öyküler yaz- dım. Yazacağım 'Son Öyküler'.. Yaşarsam belki 'En Son Öyküler' de olur. (*) ÖnceEkmeklerBozuldu, OktavAkbal, 1970, EYarınları, 326 s. e y ^ imdi bu yaşta, şöyle böyle altmış yıllık bir yazarhk, aynca gazetecilık deneyimlehnin kargaşasında kendim, yazdıklarını yorumlamak güç... Kişi, her çağında değişik bir kişidir. Her öyküde ben vanm demekzor. Hem vanm hem yokum. Okur da var olmalıdır. O günlerin okuru da bugünlerinki de. Bir bellek öyküleri bunlar. Her kişide yaşayan, yaşatan. dı kişiliğimız. Ne denli çok yaşasan da bu- nu tam başaramazsın. Başkaîannın bakışı, anlayışı daha ağır basar. Kişi biraz da ken- dini başkalanndan öğrenır. Yazar yanlış da olsa. Okuldan bu yana duyan düşünen, yazan bir insan. Gazete köşe yazarhğında bıle top- lumun bir anını, bir serüvenıni önce belle- ğinde, tahayyülünde toplayan. Kendilığin- den olan bir şey. Yaşantı işte!.. Duyarlılığın yaşantısı. - Kısa öykünün sizin için anlamı nedir, ne- den kısa öykü diye sorsam? AKBAL - Ned'en kısa öykü? Belki edebi- yatın enzorbiralanı. Kalıcı sürükleyicı. her zaman canlı kalacak bir tür. Pek çoğu gelip geçicidir çoğu öykülenn bir okur bırakır, bir daha aramazsmız. Öğrenmışsinızdır an- latılanlan... Ama birÇehov, bir SaitFaik öy- küsü zamanla yanşır. Hep tazedır günceldir, yaşantıhdır - Bir kent öykücüsüsünüz. Yazdığuuz her bir safınn getirdiklerinde kcntin bir >TÎZÜ vansu*. Öykü ve kenL. Önce Ekmekler Bo- zuldu'nun belirgin yanı kentin duruşunu, soluğunu j ansıtmanız. Bir kenti anlamak / anlatabiimek için öykü başat bir tür sanld! Ne dersiniz? AKBAL - Ben kent insanıyım. Hep tstan- bul'da yaşadım. Kimi yoksul mahallelerde, İlk Aşkın On öyküsü Kültür Servisi - îshak Reyna'nın derlediği on öyküden oluşan kitap 'Alfa Yayınlan'ndan çıktı. 'Herkesin anlatacak mutlaka bir aşk öyküsü vardır. Ama romanlan, hikâyeleri, keyifle okunan yazarlann ilk aşk öykülennin tadı herhalde bir başkadır.' düşüncesinden hareketle Alfa Yaymlan, 'Anton Çehov','Henry Miller'/îzakBabel', 'Samuel Beckett' ve ' Vladimır Nabokov'un da aralannda bulunduğu on usta yazann ilk aşk maceralannı aynı kitapta bir araya getınlmiş. Okuyucuyu, on öyküde bu özel duygunun devr-ı âlemine davet eden Isak Reyna'nın hazırladığı bu kitabın en önemlı özelliği hakkında yazılıp- çizilen bunca şeye karşın 'insanoğlu'nun hâlâ en merak edilen hallennden biriyle ilk kez karşılaştığı ile ilgili. VVoffenstein beyazperdede Kültür Servisi - Yönetmen Rıch Wilkes, Actıvisıon'un video oyunu 'Return to Castle VVolfensteın'ı sinemaya uyarlıyor. Wilkes'in Colombia Pictures için beyazperdeye uyarladığı film, oyun birliğiyle birlikte, genetik deneylerle büyük bir Nazı ordusu yarattığı yolunda söylentilerin olduğu Wolvenstein Şatosu'na dönen bir Amerikan askerinın maceralannı anlatıyor. Ege Kültür Platformu tZMİR (AA) - Ege Kültür Platformu bu yıl 71'incısi düzenlenecek Izmir Enternasyonal Fuan'na (ÎEF) katılacak. Ege Kültür Platformu adına açıklama yapan gazeteci-yazar Okan Yüksel, 26 Ağustos-10 Eylül tarihlen arasındaki ÎEF'de, Paraşüt Kulesi civanndaki kültür standlannda yer alacaklannı açıkladı. Yüksel aynca, ÎEF boyunca, Tank Dursun K., Oğuz Makal, Hakkı Gümüştaş, Erkin Usman, Kemal Anadol, Ismaıl Sivri, Recai Atalay, Dinçer Sezgin, Aykut Poruroğlu'nun da bulunduğu 60 yazar ve şairin. standda, ımza günlerine katılacağını, sanatseverlerle söyleşide bulunacağmı duvoırdu Büyükada'da fotoğraf sergisi Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Yalçm Savuran 'ADA'LF adlı fotoğraf sergisıni dün saat 17.00'de Büyukada Anadolu Kulubü'nde açtı. Serginin temasını Büyükada'nın farklı zamanlardaki detay görünrüleri oluşturmakta. Sergi ile birlikte Yalçın SaNoıran'ın hazırlamış olduğu Fotoğraf albümü de aym gün açılış kokteylinde basma tanıtılacak. Halen iFSAK'ta eğitmen olarak fotoğrafı paylaşan 'Yalçın Savuran" fotoğraf sergisi 31 Ağustos'a kadar görülebilir. %İŞTEFIRSAT Yeni Kuruldcak Bir Televizyon Kanalı İçin: Konservatuar veya Güzel Sanatlar Akademisi mezunu ya da piyasadan, her dalda, her konuda yeteneği olan yazar, çizer, oyuncu, spiker, tiyatrocu, şarkıcı, besteci, ressam, dekoratör, heykeltraş, taklit yeteneği olan, cambaz, hokkabaz daha bizim sayamadığımız sizin aklınıza gelen her konuda yetenekli insanlara özellikle gençlere ihtiyacımız var. Isteklilerin 26 Ağustos Pazartesi 2002 Saat: 19.00'da LEVENT KIRCA OYA BAŞAR TİYATROSU nda Kadırgalar Yokuşu Küçük Çiftlik Parkı, Dolmabahçe-lstanbul'da bizzat hazır bulunmaları rica olunur. DANIŞMA: 0212. 279 41 51 0212. 269 05 15 • BELKİYE YILDIZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear