29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
—I3AĞUST0S 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA J V U l_j 1 U M\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 IBu yıl 56'ncısı düzenlenen ve 23 gün süren festival, görkemli ve zengin bir programa sahipti Avignon'da yaşanan tiyatroB.NECMİÖZTÜRK Küçûk, surlarla çevrili bir kent dü- şünün. Ya\-aş yürüseniz bile bir ucun- dan ötekine 20 dakikada ulaşabilir- siruz. Surlannın, saraylannın, kilise- lcnnin bakımlılığıyla, kendinizi 14. yüzyılda hissetmenizi sağlayan şırin aına görkemli bir kent... Bu kente bir de tiyatro festivalinin dinamizmıni, coşkusunu eklerseniz, ortaya görkemli bir "tiyatro serası" yani Avignon Tiyatro Festivali çıkı- yor Böylesine görkemli ve zengin bir tiyatro festivali Avignon dışında yapılsaydı yazık olurdu, çünkü Pla- tonov'u Papalar Sarayı'nın 30 metre yüksekliğinde ve 650 yıllık surlan- nın önünde izleme zevki başka han- gi ortamda yaşanabilirdi, bilemiyo- rum... Bu yıl elli altıncısı düzenlenen ve 23 gün süren Avignon Tiyatro — • Festivali, "Festival IN" ve "Festival OFF" olmak üzere ikiye aynlıyor. "Festival EV"de daha "profesyonel" oyunlar sergileniyor, oynanacak her oyun Festival Komitesi Başka- nı Bernard Faivre d'Arcier ta- rafından seçiliyor, dolayısıyla da biletleri biraz daha pahalı. "Festival OFF"ta ise bir seçim söz konusu değil. Dünyanın dört bir yanından gelmiş topluluklar oyunla- nnı sergiliyorlar. Çok daha fazla oyun gösteriliyor, çok daha geniş bir tür yelpazesi var. Katılan her oyuncu ya da yönetmenin (el ilanı dağıtmak ve bilet kesmek başta olmak üzere) oyunu olduğu kadar kendini de yaşa- tabilmek için emek harcaması gere- kiyor. Bu yıl "Festival IN"de 44, "Fes- tival OFF"ta ise 710, evet tam 710 oyun sergilendi. Bu iki festivalin ay- nı anda başlayıp bittiğini, birbirlerin- den hiç de kopuk olmadıklannı, ade- ta birbirlerini tamamladıklannı söy- lemek olası. Bunlara bir de Avig- non'un tarih kokan o ünlü sokakla- nnda yürürken hemen her an karşı- ruza çıkan sokak oyunculannı da ek- leyebilirsiniz... Avignon'u büyük bir fılm setine ya da büyük, tek bir oyun sahnesine benzeten en önemli öğe ise sokaklarda el ilanı dağıtarak ken- di oyunlanmn tanıtunını yapan ger- çekoyuncular... Platonov'un ayncahğı Gerçekten de herkes oyuncu Avig- non'da. Oyunculann dinamizmi ve coşkusu içinize işliyor. Bir şeyler ya- pamadığımız, bu devasa çarkın bir parçası olmadığınız, kısacası bir oyun sergilemediğiniz için kendini- zi suçlu, hatta beda\r acı hissediyorsu- nuz kimi zaman. Ama elbette söz ko- nusu Platonov gibi son derece pro- fesyonel bir oyun olduğunda, bu duy- gu, yerini hayranlığa bırakıyor. • Buyıl 'Festival IN'de 44, 'Festival OFF'ta ise 710 oyun sergilendi. Bu iki festivalin aynı anda başlayıp bittiğini, birbirlerinden hiç de kopuk olmadıklannı, adeta birbirlerini tamamladıklannı sövlemek olası. Papalar Sarayı'nın "Cour d'Hon- neur" denilen geniş sahnesınde iz- leme şansı bulduğumuz Çehov'un Platonov adlı oyunu, gerçekten de beklentiler yüksek düzeyde de olsa, beklenen kalitenin de fazlasını ba- nndıran bir gösteriydi. 5 saatlık bir oyunun sabah 03.15'e kadar bir salı- se bile göz kırptırmadan kendini se- yirciye izletmesı ve birçok sahnede insanı, tüylerini ürpertecek kadar çok etkileyebilmesi bu aynntılan unutturuyor. Çehov'un 20 yaşında başlayıp 22 yaşına doğru bitirdiği sanılan ve ölü- münden 16 yıl sonra bulunmuş olan bu ilk esennin, birçok yönetmeni onu sahneye koyma isteğiyle dolduran bir diğer etken de, oyunun elyazmala- nnda sahneye koyma üzerıne hiçbir teknik bilginin yer almaması. Oyun, karakterlerin konuşmalanndan olu- şan bir düz yazı gibi kalmış adeta. Metinde karakter adlanndan sonra ne "bağırarak" ne de "silahı Pla- tonov'a doğrultur" gibi aynntılar yeralıyor... Çehov bu ılk yapıtında, istemedi- ği halde Don Juan olan ve bu özel- liğinden pek hoşlanmayan, ama baş- tan çıkanlması da pek kolay, yakı- şıklı, birçok kadının hayran olduğu, evli bir işletmecı olan Platonov adlı karakteri merkez alarak 14 kişinin birbiriyle bağmtıh yaşamından bir kesiti, ama kavgalann edildiği, ger- çeklerin artık saklanmak istenmedi- ği, kıskançlığın, aşkın, aldatmanın önemli yere sahıp olduğu, çarpıcı bir ™"~ kesiti sunuyor. Ünlü ve dâhi bir koreograf olan Nosef Nadj'ın 2. Dünya Savaşı'nın iğrençlikleri sonu- cu eserlerinin çoğu yakılmış, bu yıllarda öldürülmüş ve ken- dini dünyaya az tanıtabilmış bir hazine olan Polonyalı yazar ve ressam Bruno Schulz'un günümüze kalan yapıtlanndan """"" esinlenerek yarattığı "Les Philosophes" (Filozoflar) adlı, için- de resimden müziğe, sinemaya ve en başta da dansa kadar birçok sanat da- lını banndıran sözsüz gösterisi kaçı- rümaması gerekenlerdendi. Yeni bir Çehov uyarlaması Daha önce Çehov'un Platonov |1996'da) ve Ivanov (1998'de) adlı oyunlannı sahneye koyan yönetmen Claire Lasne'ın yine bir Çehov uyarlaması olan L'Homme des Bo- is (Orman Adamı) da kaçınlmama- sı gereken bir oyundu. Çehov, L'Homme des Boıs'da yine çok sıcak ve içten görünen insan ilişkilerinin ashnda çok ınce, zayıf iplerle birbi- 'Aptallar Karnavah' adlı bu el ilanını, ilandaki maskeli oyuncular dağıtryor. rine bağlı olduğuna, aşkın ise asla kolay ve dogru yer ve zamanda elde edilemediğine, msanlann ıstedıkleri- ni elde etmek için ne kadar basitle- şip küçülebileceklerine dıkkat çeki- yor ve gülmemize de firsat veriyor. Sanat yönetiminı Phüippe Chabry'nin yaptıgı "Les Gûmes" (Sebzeler) adlı yapıt ise yaklaşık 10 dönümlük sahnesi ve doğal dekoruy- la her tiyatroseverin yaşaması gere- ken bir deneyimdi... Açık havada, rüzgârh bir günde ızledığimiz Les Gûmes'ü ve esprilerim unutmak el- de değil. Sasha VValtz'm koreografisini yaptığı Nobody (Hiçkimse) ile Ma- urice Maeterlinck'in aynı adlı ese- rinden uyarlanan Les Aveugles (Körler) de çarpıcı gösterilerdi. Katy Jurado, Amerikan film endüstrisine ulusal kimliğini yansıtan ilk Meksikalı oyuncuydu Meksika sineması bir soyluyuyitirdi • 5 Temmuz'da kalp krizi sonucu yaşama veda eden Jurado, soylu bir aileden gelmesine karşın çevresindekilere ve halkına sevgi, saygı ve anlayışla yaklaştı... ASLI SELÇUK Otuzlu yıllann sonundan ellile- rin başına dek Meksika sineması, tspanyolcanın konuşulduğu ülke- lerin arasında önde yer alan, yılda 125 film üreten bir endüstnydi. 1943'te Meksika sineması tam al- tın çağını yaşarken Kat>' Jura- do'da kariyerine başladı. 16 Ocak 1927'de Guadalajara'da doğan Maria Cristina Jurado Garcia, büyük topraklara sahip bir ailenin kızıydı. Devrimle birlikte toprak- lannın bir bölümü ellerinden alı- nan ailesinin yine de varsıl sayıla- cak ortamında yetişen Katy hiçbir zaman aristokrat davTanışlar için- de ohnadı. Sinemaya çok genç, 15 yaşın- dayken girdi. Kimilerince onu yö- netmen Emilio Fernandezin, ki- milerine göre de oyuncu John Wayne'in keşfettiği söylenen Ju- rado, 1950'ye dek pek çok yapım- da oynadı. 1951 'de Amerikalı yö- netmen Budd Boetticher'ın Mek- sika'da gerçekleştirdiği "The BuUfighter and the Lady'Me (Boğa Güreşçisi ve Hanımefendi) Gilbert Roland'ın canlandırdığı matadorun önce eşi, sonra dulu Chelo karakteri ile de Hollyvvo- od'a ilk adımını attı. Ingılizce tek bir sözcük bilmeyen Jurado diya- loglannı fonetik olarak ezberle- mişti. Bu Amerikan yapımında John Wayne ve Gilbert Roland ile oynayan Jurado böylece uluslara- rası ününe kavuştu. ABD ve Avru- pa filmlerinde çalışmaya başladı. 'Güzel fakat bir kaplan gibi' 1952'de "High Noon"da (Kah- raman Şerif) Grace Kelly'ye kar- şı oynadığı Gary Cooper'ın eskt sevgilisı rolündekı performansı onu unutulmaz kıldı. Bu filmiyle altın küre en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandı. 1954'te yer aldığı "Broken Lance"'teki (Kırık Mızrak) rolü Jurado'yu Oscar'a aday gösterilen ilk Meskikalı oyuncu yaptı. Luis Katy Jurado'nun 1952'de Lloyd Bridges ile oynadığı 'High Noon' (Kahraman Şerif) fUminden bir sahne. Bunuel (El Bruto. 1952), Fred Zinnemann (High Noon 1942), Edvvard Dmytryk (Broken Lan- ce, 1954) Caro Reed (Trapez, 1956), Marlon Brando (One- Eyed Jacks/Aşk ve Intıkam, 1961), Richard Fleischer (Barabbas, 1962), Sam Peckinpah (Pat Gar- rettandBıllytheKid. 1973), John Huston (Under the Volcano, 1984), Arturo Ripstein (La Se- duccion, 1980) gibi sinemanm önemli yönetmenleriyle çalıştı. John Wayne, Marlon Brando, Clark Gable, Burt Lancaster, Spencer Tracy, Elvis Presley, ilk akla gelen rol arkadaşlan oldu. Delmer Daves'ın yönettığı "The Badlanders" (1958) filmınde bir- likte oynadığı, kendisini "güzel fakat bir kaplan gibi" olarak ta- mmlayan oyuncu Ernest Borgni- ne ile 1959-63 yıllan arasında ev- li kaldı. Marlon Brando ile etkilı bir gönül ilişkisi de oldu. Amerikan film endüstrisine Meksika bayrağını taşımayı başa- ran, ulusal kimliğini güçlü bir bi- çımde yansıtan ilk Meksikalı oyuncuydu, ülkesi Meksika'yı ABD ve Avrupa'da onurlu ve ba- şanlı bir noktada tuttu. 5 Temmuz 2002'de Cuernavaca'dakı (Meksi- ka) evinde kalp krizi sonucu yaşa- ma veda eden Katy Jurado, Mek- sika'nın soylu bir aılesinden gel- mesine karşın çevTesindekilere ve üDcesinin halkına daima sevgi, say- gı ve anlayışla yaklaştı... 'THE HOURS' VENEDİK FİLM FESTİVALÎ'NE YETlŞEMEDt Oscar'ın iddialıyapımları arasında LONDRA (BBC) - Yönetmenliğini Stephen Daldry'nin yaptığı ve Altın Aslan iyin yanşacağj açıklanan 'The Hours', Venedik Fihn Festivali'nden çekildi. Yapımcı firma Miramax, filmin post- prodüksiyonunun tamamlanamadığmı ve gereken zamanda hazır olamayacağını açıkladı. The Hours, tiyatro yönetmeni Stephen Daldry'nin ikinci sineına fibrri. Daldry, itk fîtmi Billy Elliot'la eleştirmenlerden tam not almıştı. Başrollerini Nicole Kidman, Julianne Moore ve Meryl Streep'in paylaştığı "The Hours'un da aralannda olduğu üç fihn, Tom Hanks'in başrolde olduğu Sam Mendes'in son filmi 'Road to Perdition' ve Stepheıı Frears^m EHrty Pretty^ Things adlı filmleri, Altın Aslan için en güçlü adaylar arasında gösterüiyordu. 'The Hours'un, bu yılın Oscar ödüllerinde de iddialı yapımlar arasında yer alacagı öngörülüyor. YAPI KREDrDEN YENÎLER New York'tan sokak resimleri Kültür Servisi - Editörlüğünü Cem Akaş'ın yürüttüğü yenı kıtap dızısi tzdüşümler- Düş tzleri dızisının üçüncü kıtabı olan \ew York Kapı Dışı Sanatı. Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. Çağdaş Türk bestecilennden tlhan Mimaroğlu'nun bu son çalışması; 'sanat', 'yapıt', 'sanatçf kavramlannın geçerîiliğini sorguluyor. Bunu yaparken de; duvarlan, kapılan, kaldınmlan, boş bulduklan her yeri boyayan, bunlan resimlerinin zemini olarak kullanan kimi tanınmış, kimı anonim sanatçılann yapıtlanndan yararlanıyor. Yanm yüzyıla yakın bir süredir New York'ta yaşayan llhan Mımaroğlu'nun araştırdığı kapı dışı resimlerini yapan ressamlar, bunlann günün birinde ortadan kalkacağı endişesini taşımıyor. Hepsı, olabildiğince çok insanın yapılan resimlerı görmesini amaçlıyor. Başka bir deyişle 'sokaktaki adam'ı hedefliyor. Ancak, kapılann dışuıdaki sanat sokaktaki adamın pek gözüne çarpmıyor. Çünkü sokak, müze ve galerilere gitmenin törensel yanından dolayı, şimdiük, ınsanlara gösterişsiz gelıyor. Sokaktaki adamın, alışkanlıklan gereği, kapı dışı sanatını değerlendirmesi için bu sanatın kurumsallaşması gerekiyor. Belki de bu yüzden kapı dışı sanatı, hiçbir zaman açılmayacak bir serginin ön gösterisi izlenimi yaratıyor. Aslmda, karşılanna çıkan her tür yüzeye resim yapanlar, bir anlamda isimsiz kalmayı seçiyor. Sokaklarda sanat yapmayi^ seçmiş sanatçılar, çoğunlukla sokaklarda yetennce sanat olmadığı için, insanlann bu durumu yadırgadığmı düşünüyor. Bu kalıplan yıkmak içinse, sokakta yürüyen insanlann, gündelik işlerden annmış olarak bir an durup bakması gerekiyor. 'Yeni Öneriler / Yeni Önermeler' • Kültür Servisi- Borusan Sanat Galensi 15 Ağustos - 28 Eylül tarihleri arasında Yeni Öneriler / Yeni Önenneler - 9 sergisine ev sahipligi yapacak. Her yıl yaz aylannda düzenlenen sergi, genç sanatçılann çalışmalanna yer veriyor.Yenı önerilere ve önermelere açık olan bu sergiler sanatçının; meslek yaşamının belki de en önemli kavşağını oluşturan gençlik yıllannda 'yeni'yi arayışı ve kendine özgü bir dil oluşturabilme çabasını paylaşmaya bir tür çağn. tki aşamalı olarak gerçekleştırilen ve ilk bölümü 14 Haziran - 3 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen serginin, ikinci bölümünde Filiz Azak, Burak Deh'er, Cemile Kaptan, Yelda Çamcı Köhler, Buket Uygur - Işık Kavuzlu ve Melike Özkarakahya'mn çalışmalan sergileniyor. Aspendos konsenleri sürüyor • ANKARA (ANKA) - Dünyanın en iyi durumdaki dört antik tiyatrosundan biri olan Aspendos Antik Tiyatrosu'nda 15 Mayıs-15 Temmuz arasında Devlet Opera ve Balesi'nin gerçekleştirdiği programla başlayan sanatsal etkinlikler ekim ayı sonuna kadar devam edecek. Aspendos'ta 17 Ağustos'ta, Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı'nca düzenlenen Mustafa Sandal konseri gerçekleştirilecek. 27-28 Ağustos'ta Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin gösterisi, 1-6 Eylül ve 1-11 Ekim'de Antalya Devlet Senfoni OTkestrası'nın, 14-25 Eylül'de Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin, 13-19 Ekim'de de Çukurova Devlet Senfoni Orkestası'mn programı izlenebilecek. Amerikan Pastası 3 geliyor • Kültür Servisi - Vızyona girdiği ilk andan itibaren gişe rekorlan kıran 'Amerikan Pastası'nm devamı geliyor. Yönetmenliğini Adam Henz'ın yapacağı fılmde Jason Biggs, Seann VVilliam Scott ve Alyson Hanigan rol alıyor. Film, 2003 yılının yazında vizyona girecek.lUc filmde liseyi bitiren, ikincisinde yetişkinliğine ve üniversite hayatuıa adım atan karakterleri, hiç kuşkusuz bu kez yaşamlannın yeni bir döneminde izleyeceğiz. Üçüncü bölümün muhtemelen evlilik temasım işleyeceği belirtüiyor. Sadece 11 milyon dolarla kotanlan ilk 'pasta' hiç beklenmedik bir başan ile ABD'de 101, dünya çapında ise 235 milyon dolar kazandııdığında yapımcılar hemen ikincisi için kollan sıvamışlardı. Böylece ortaya çıkan 30 milyon dolarlık yapım, daha da ileri giderek birincisinden daha çok para kazandırmıştı. Avustralya ve lick Cave... • Kültür Servisi - Avustralyalı ünlü sanatçı Nick Cave, 'The Good Son' isimli bir serginin temasım oluşturuyor. Sergi, Avustralya sanatı ve popüler kültürünün son 30 yıldaki gelişmesinde Nick Cave'in yerini konumlandırmayı amaçlıyor. Melbourne'un 1970'lerdekipunk dönemi ile başlayan sergide ressamlar, fotoğrafçılar. moda tasanmcılan çalışmalannı sergiliyor. Sergide aynca Cave'in kendi çalışmalan, posterleri ve hayranlannın arşivlerinden toplanan pek çok eser de bulunacak. 15 Eylül'e dek izlenebilecek olan sergi ile ilgili detaylara www.mornpen.vıc.gov.au/gallery'den ulaşılabiliyor. üefi Yürek' Avustralya'da • SYDNEY (AA) - A\nstrah/a'nın Sydney ve Melbourne kentlennde 1 Ağustos'tan itibaren gösterime giren 'Deli Yürek Bumerang Cehennemi' filmi, sinema severlerin büj^ük ilgisiyle karşılaştı. Kısa bir süre önce 'Vizontele' fihniyle başlayan Türk yönetmenler ve sinema sanatçılannın filmleri, bu kez "Deli Yürek Bumerang Cehennemi' ile gişe rekorlan kınyor. Türkçe ve îngilizce altyazılı olarak gösterime giren Türk filmleri, Avustralya1 nın Hoyts sınemalannda gösteriliyor. Yönetmenliğini Osman Sınav'ın yaptığı, Kenan îmirzalıoğlu, Melda Bekcan, Selçuk Yöntem, Oktay Kaynarca ve Zara'nın rol aldığı filmde, terör örgütü Hizbullah, köstebekler ve gizli senisler üçgeninde Güneydoğu dramının gizli yüzü anlatılıyor. Midas kansı tamamlandı • ANKARA-POLATLI (AA) - Gordion Örenyeri'nde bulunan 'Midas Tümülüsü'nde sürdürülen korumaya yönelik çalışmalar tamamlandı. 2700 yıllık olduğu tahmin edilen ve özgün haliyle bugüne gelen en eski ahşap bina olan mezar, çelik sütunlarla desteklendi. Yapı, mayıs ayında başlayan çalışmalar nedeniyle ziyarete kapanmıştı. Midas tümülüsü, 300 metrelik çapı, 55 metrelik yüksekliği ile—» yöredeki en büyük tümülüs niteliğinde.Haziran'da başlatılan destekleme çalışmalan kapsamında, beton ve ağaç destekler çıkanlarak, çelik sütunlar konuldu. Mezar odası büyüklüğünün 80-100 metrekare olduğu tümülüsten çıkanlan eserlerin büyük bölümü, Ankara'daki Anadolu Medemyetleri Müzesı'nde sergileniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear