Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
«VA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olay.gorus(g cumhuriyet.com.tr
JTÜMTAZ SOYSAL
ledef ve Umut
Şimdiye kadar uluslararası ilişkilerin ve dış po-
lifcanın kurarrları konusunda, dünyada da, Tür-
k/e'de de çok kitap yazıldı. Suat Bilge, Meh-
rret Gönlübol, Oral Sander, Türkkaya Ata-
ö' ve Baskın Oran gıbı Siyasal Bılgıler Fakül-
tei profesörleri nınkıler başta olmak üzere.
Ercüment Yavuzalp, Kâmuran Gürün, Ec-
rrel Barutçu, Semih Günver, Bilâl Şimşir,
Tjnşuğ Bleda gibi emekli büyükelçılerde,Türk
dblomasısine il ışkin anı, gözlem ya da değer-
leıdırmelerıni yazdılar. Bunlara, geçen yıl, Bü-
yıkelçi Taner Baytok ile diplomat-amıral Gü-
v«ı Erkaya "söyleşı"s\ eklendi uiuslararası ilış-
kierin gerçekleri konusunda da epey birikim
va" elimızde.
Şimdi, belki ilk kez, dıplomasinin genel nite-
likeri ileTürkiye'ye ilişkin gerçeklen arasındaanı-
laıia karışık bağiantılar kurup aniaşılır dille an-
latan bıryayın var önumüzde: Eski Dışışleri müs-
tesarlanndan Onur Öymen'in "Silahsız Savaş:
Bi; Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi" adlı
523 sayfalık kıtabı.
Gıriş'te, hem de en guncel konu olan Kıbns'ı
örnek alarak, bu bağlantılara ilişkin şu sa-
tırlar yer aiıyor: " 1963 yılındakı Kanlı Noel sal-
dınlarından bu yana Kıbns sorvnunu izleyen-
,'er. bu konuda bazı ülkeler tarafından ısrarla
sürdürülen polıtikalann, yapılan manevralann bir-
ço'< bakımdan u/uslararası ilişkilerin gerçek yü-
zünü gösterdiğini düşünürler. Gerçekten hak,
hu<uk, insaf, adalet gibi duyguiar Kıbns 'ia ilgi-
ligelişmelersıras/ndakonuyadışandantarafolan
de/letler tarafından pek az hatırlanmıştır. Çün-
kü, bu kavramlar yüksek ınsanî duygulan yan-
sıtsa da, uluslararası ilişkilerin tabiatına yaban-
cıaır. Uluslararası ilişkilerin, dışarıdan görülen
ince ve zarif sözferfe ve nazık jestlerle örülmüş
yapısının ardında, hayatın bu soğuk ve acıma-
sız gerçekleri giz/idir. Uluslararası ılişkilerde ge-
çerli olan en önemlı unsur, ulusal çıkarlardır. Bu
çıkariann korunması uğruna, tarih boyunca pek
çok insanîdeğer gözardı edılmıştir ve edilmek-
tedir."
Sonra, kitabın bir yerinde, Kıbrıs'ta "yumu-
şamakla Avrupa kapılannın açılacağını dü-
şünenler için şu soğuk gerçekçilik cumlesi: "...
bazı yabancı çevrelerin yaratmak istedıkleri iz-
lenim şuydu: Türkiye ya Denktaş'/ destekleye-
cek ve AB üyeliği hedefinden vazgeçecek ve-
ya Denktaş'; taviz vermeye zorlayacak, böyle-
likle AB üyeliği umudunu muhafaza edebilecek-
ti."
Dikkat edin: "hedeften vazgeçmek veya he-
defe varmak" değıl, "vazgeçmek veya umudu
muhafaza etmek."
Zaten "Ye Mehmet, ye!" demişti "umut ek-
meği"'nöen söz eden şaır.
Yaşlılara Kıymayınız Efendiler!
Prof. Dr. Yakut Irmak ÖZDEN tüAtatürk llkeleri
ve Inkılap Tarihi Enstitüsü Müdürii
B
irkaç gün önce, de hiç yaşlı ya da özüıiü bulun-
ÖSS sınavı vesile-
siyle. ülkemizde
gençlık sorunlan
konusunda bir ya-
zıyı kaleme alırken, bir TV ka-
nalının görüntülerinde Istan-
bul'da. çok sayıda yaşlı insanı-
mızın indirimli ulaşım belgesi
alabilmek için oluşrurduklan
bitmez tükenmez kuyruğa ve bu
kuyrukta çektikJeri sıkınhlara,
içim burkularak ve bu ülkenin
bir insanı olarak, hüzün ve utanç
duyarak tanık oldum.
Bu duyguiar içinde, gençlik-
le ilgili yazımı erteleyerek, ül-
kemizde yaşlılık sorunlan konu-
sundaki bazı düşüncelerimi siz
okurlanmızla paylaşmak gerek-
sinimini duydum.
Televizyonda tanık olduğum
acıklı görüntülerbana. bizlere ya-
şamın ve toplumun hemen he-
men her alanına ilişkin özlü de-
yişlerbırakmış olan Atatürk'ün
şu ifadelerini çağnştırdı: "___Bir
miDetin yaşlı vatandaşlanna ve
emekKkrine karşı fufumu, o mü-
letinvaşamakudretininenönem-
li kıstasıdır.... Mazide muktedir-
ken bütün kuvvethle çalışmış
olanlara karşı minnet hissi duy-
mayan bir miiletin istikbak gü-
venle bakmaya hakkı yoktur™."
Atatürk gibi. söylem ve eylem-
leriyle, toplumu geçmişin tüm
kösteklennden sıyırarak, aydın-
lık birgeleceğe yönlendirmek ıs-
teyen. ve dolayısıyla, genç ku-
şaklara öncelik veren bir insa-
nın bu düşüncelen dikkat çekı-
cidir:
Elbette. bir toplumun varlığı-
nı sağhklı biçimde sürdürebilme-
si ancak tüm yaş gruplanndaki
insanların, tüm kesimlerin hak-
lı gereksinmelerinin karşılana-
bilmesiyle olanaklıdır.
En büyük ana kentimiz olan
Istanbulu gözümüzün önüne
getirmek, toplumumuzun, için-
madığuu varsaydığını, ya da bu
insanlara. sağhklı olsalar bile.
sokağa çıkma hakkını vermedi-
ğini kavramak için yeterlidir:
Yaşlı insanların kalabalığın itiş-
kakışı içinde kalmayacaklan,
otoparka dönüşmüş, düzensiz
kaldırımlarda düşüp sakatlan-
madan yürüyecekleri Raç soka-
ğımız vardır?
Ya bu ınsanlann torunlanyla
dolaşıp soluklanacaklan parkla-
nmız nerede°
Karşıdan karşıya gü\ en için-
de geçebileceklerı kaç alt-üst
geçide ve bunlann kaçında dö-
ner merdivene sahibiz?
Yazımızın başında değındiği-
miz TV görüntüleri. ne yazık
ki. ülkemiz yaşlılannın yaşama-
ya başladıklan ve yakın gele-
cekte ağırlığı hızla artarak yaşa-
yacaklan zorluk ve yoksunluk-
lara çok küçük bir örnektir.
Ülkemiz bu noktaya nasıl gel-
di? Toplumumuzu bugünkü so-
runlara taşıyan sürecin sosyo-
demografik yönüne bir göz ata-
lım: Yüzyıllar boyu gerek de-
mografik gerekse sosyokültü-
rel özellikleri bakımından du-
rağan yapısını korumuş olan nü-
fusumuz, son 55-60 yıl içinde
olağanüsrü hızlı ve çok yönlü
bir değişim süreci yaşamıştır.
İlk göze çarpan yönü hızlı nü-
fus artışı olan bu süreçte nüfus,
adı geçen dönemde iki kez ikı-
ye katlanarak, 1935 "te 16 mıryon-
dan, 1965'te 32, günümüzdey-
se 68 milyona varmıştır. Halen
dünyanın "genç nüfuslu" ülke-
leri arasında yer alan Türkiye'de
toplamın henüz yüzde 6sını oluş-
turan yaşı 65' i aşkın nüfus şu an-
da 5 milyona yaklaşmaktadır.
Yıllardır alışageldiğimiz bu
"genç nüfus" nıtelemesi bu gö-
rüntünün altında oluşmakta olan
yaşlanma sürecının dikkatler-
den kaçmasına yol açmıştır.
Oysa bir yandan doğuşta ya-
şam umudunun (195O'de 48 *den,
2000"de 69
-
a. beklentilere göre
de 2025'te 76'ya çıkarak) hızla
yükselmesi, öte yandan doğur-
ganlığın çok yüksek olduğu
1950-60 dönemınde dünyaya
gelen kuşağın 60"lı yaşlara ulaş-
masıyla, nüfusun bugün 25 olan
ortancayaşı 2025'e doğru 35'e
\aracak ve yaşhlanmızın oranı
yüzde 10'uaşaraksayılanda 10
milyona yaklaşacaktır.
N'asıl ki dünyamızın zengin
ülkelennde nüfusun ikıye katlan-
ması en az bir >oizy ıla yayılırken
Türkiye'de ve diğer gelişmekte
olan üİkelerde bu olay 30 \ıla sığ-
dıysa, bu kez de yaşlı nüfusun,
örneğin Fransa'da 115 yıla ya-
\ilan iki kata çıkışı, Çin'de 27 yıl-
da gerçekleşmiş. ülkemizde de
20 yılı bulmamıştır.
Küfusbilımcilerin \iirguladi-
ğı gibi, günümüz gelişmiş top-
lumlan önce zenginleşıp sonra
yaşlanırken, gelişmekte olan ül-
kelerde yaşlanmanın ekonomik
gelişmeden önce gerçekleşmesi,
sorunlan çok ağuiaşüracaktır.
Türkiye'de özetlemeye çalış-
tığımız bu demografik sürece
eşlik eden ve yaşlılık sorunlan-
nı gerek birey gerekse toplum
ıçın ağırlaştıran iki temel deği-
şim daha v'ardır: Biri. kenüeşmev-
le, geleneksel kırsal toplumun çe-
şıtli kuşaklan bütünleştirici ya-
pısının çözülmesı ve bireylerin,
özellikle de yaşhlann. genç ku-
şaklann ve akraba - hemşen -
komşu desteğınden yoksun kal-
malandır. (Nitekim 1998 veri-
lerine göre yaşı 65 "i aşkın kesi-
mın oranı kentlerde yüzde 4.8
iken gençlenn kente göç etme-
si sonucu kırda yüzde 8'e var-
mıştır.)
Diğeriyse, aynı yönde, gerek
kırda, gerekse kentlerde ailele-
rin hızla çekirdekleşerek, yaşb
kuşaklan taşı>abilecek gücü \\-
tirmeleridir.
Sonuç olarak, giderek sayıla-
n artan ve sorunlan çeşitlenerek
çığ gibi büyüyen günümüz ve ge-
leceğin yaşlılannın ekonomik.
sosyal, psikolojik ve sağlığa iliş-
kin gereksinmeleri nasıl. kimler
ya da hangi kurumlar tarafın-
dan ve hangi kaynaklar kullanı-
larak karşılanacaktu-?
Kendine bakabilen sağhklı
yaşhlannuz için bile. yukanda
değindiğimız genel ortam ko-
şullan ve \ar olan huzurevleri -
nıcelik ve nitelik açısından- ge-
reksınimlerin şimdiden çok ge-
risinde kahnışken. gitgide daha
fazla sayıda ınsanın 80 "li yaşla-
ra ulaşabileceği ülkemizde, çe-
şitli kronik hastalıklar, fiziksel-
zihinsel-ruhsal özürlernedeniy-
le yıllar boyu bakıma muhtaç
olacak çok sayıda yaşlımız için
geriatri hastaneleri gündüz ba-
kun evieri, Alzheimer hastane-
lerigibi kurumlardan da tümüy-
le yoksun bulunmaktayız.
Bu gıdiş içinde ne yazık ki, si-
yasetin ve de\let yönetiminin
çok kısa vadeli çözümlerin dı-
şına çıkma gücüne erişemedi-
ği, insanların yaşanan günü kur-
tarma çabasını aşamadığı ve ön-
görüden yoksun yönetimlerin
elinde sa\Tulup giden Türkiye,
nasıl ki bugün yüzlerce çe\Te-
sel. ekonomik, yasal, sosyal ve
kültürel soruna yol açan kentkş-
meye, kentlerimizı dolduran "So-
kak Çocuklan" sorunlanna ha-
zırlıksız yakalandıysa, yaşh nü-
fusun yaratacağı zoriuklara da
gene hazırlıksız yakalanacağa
benzemektedir.
Yazımın başlığını yazarken
\âzun'ın ülke yöneticilerine -
bambaşka bir bağlamda, nükle-
er savaş karşıtı bir mesaj ver-
mek amacını güderek- seslenen
güzel şiirinden esinlenmiştim.
Yazımı gene aynı şiirin dizele-
riyle ndktalamak ıstiyorum:
u
İhtiyariıkta akuna insanın.
Tatlı anılan gebneli yalnız,
Yazıkür, ihti>ariara kı> nıa>ın,
Efendiler, siz de ihtiyarsuuz"
ŞİŞLİ5. İCRA DAİRESİNDEN
MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLAM
DosyaNo: 2002-1026 Tal.
Bir borçtan dolayı hacizii ve aşağıda cins. mıktar
ve kıvmetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır.
Bırınci arttırma 25 0"? 2002 günü saat 13 00-
13.10'da Şışlı Otoparkı Şışlı lst. Dereboyu Sk.
No.311 6 Abıdei Hürriyet Cad.'de vapılacak \e o gü-
nü kıymetlerin % 75'ine ıstekli bulunmadığı takdırde
26 07 2002 günü aynı ver \e saatte 2. arttırma yapıla-
rak satılacağı. Şu kadar kı. arttırma bedelinın malın
tahmın edılen kıymetinın °i 40'ını bulmasının \e satış
ıstevenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamın-
dan fazla olmasımn v e bundan başka paraya çe\ ırme
ve paylann pavlaştııma masraflannı geçmesının şart
oldugu. mahcuzun satış bedeli üzennden °o Ora-
nında K.DA'nın alıcıya ait olacağı ve satış şartname-
sinın icra dosyasında görülebıleceği. masrafı \enldıgı
takdırde şartnamenın bir örnegınm ısteyene gönden-
lebılecegı. fazla bılgı almak ıstevenlenn yukanda ya-
zılı dosva numarasıyla daıremıze başvurmalan ılan
olunur. Muhammen Kıymetı: Lira: Adedı: Cınsı:
(Mahıyetı ve önemli nıteliklen)
7.5ÖO.OOO.OOO.-TL.: -1-: 34 AT 4413 plakalı 2001
model Peugeot Partner 1.9 d marka.
Beyaz renklı. 6003293 motor no.
513126 şası nolu. hasarsız
Kapalı kasa kamyonet Basın: 42255
Gazali Fetvasıyla Cahil Kaldık...
Kemalettin ÇELAN Hukukçu
ir ulusu ceha- - Millet sürüdür. Sen
Bletten kurtar-
mak ve huzur
içinde yaşat-
mak yöneticilerin görevi-
dir. Alparslan. 1071 'de
Malazgirt'te kazandığı za-
fer ile Anadolu Selçuklu
Devleti'nin temelini at-
mıştır ama. onun başvezi-
ri Nizamül Mülk ile
İmam-ı Gazaü, Acemdir.
Gazali, makamırun sağ-
ladığı yetkiye dayanarak
şu fervayı verir (Prof. ll-
han Arsel: Arap Milliyet-
çiliği ve Türkler adh ya-
pıtında):
- Gerçeklere akd yohı
ile değiL şeriat yolu Oe gi-
diHr.
onun çobanı olacaksuı
- Vlüeti fazla bügflendir-
meyeceksin.
Bu fetva ile o tarihtekı.
aşiret reislerine ve dev let
başkanlanna, aşiret men-
suplannı yanı 'kul'lannı
nasıl yönetecekleri öğüt-
lenmişrir.
Selçuklu sarayında ye-
tişmiş Osman Gazi (ki,
kendisi Acem olduğunu
söyler. "M. Kemal Me-
ram-Padişah.\naIan") ile
onun melez çocuklan ve
devşirmelerin yönettiği
Osmanlı tmparatorlu-
ğu'ndaki Türk asıllı kul-
lann, cahil bırakılarak sü-
rü gibi kullanılması be-
MATRAS
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı,
9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında
9 Temmuz 2002 tarihinde yer alan "Brezilya Samba Gecesi Funk'n Lata
/ Daniela Mercury" konserinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları
için Matraş'a teşekkür ediyor.
1
«fcltt
• uuı
nımsenmıştir.
Osmanlı'da. Araplaştır-
ma polirikası ile Türk asıl-
lılar en hakir görülen ca-
hil bir topluluk haline ge-
tirilmiş \e ibadetin ise
Arap diliyle yapılması
esas alınmıştı.
Hz, Munammet zama-
nında, Farsçaya çevrilen
Kuran'ın "günahür'' diye
Türkçeye çevnhnesi ya-
saklanmıştır. Ne zaman
ki Büyük Atatürk, Ku-
ran'ı Türkçeye tercüme
ettirince, Türk milleti de
yavaş yavaş gerçekleri
görmeye başlamıştır.
Kanuni Sultan Süley-
man zamanında, Bosna
Hersek'te binden fazla
devşirme hoca yetiştirilir
ve onlara şu öğreti aşıla-
nır: "Resim günahür. Ti-
caret günahtır. Sanat adi-
dir. Toprak kutsidir, seni
cennete götürür" öğreti-
si ile Türk topluluklan
için, aklı çalıştıran ne var-
sa günah sayılmış. sade-
ce toprakla uğraşması sa-
lık verilmiştir.
Sırp çocuklarından ho-
ca yapılan devşırmeler,
kendilen gibi devşirme
kaymakam ve valilerin
yardımı ile Anadolu köy-
lerine sahnarak halkı, ak-
lını kullanamayacağı dü-
zeye indirme telkinlerine
girişmişlerdir.
Bu şekilde, Türk çocuk-
lan toprağa tutsak edil-
miş. (Reaya) toprak ise,
AUah'tn, dolayısıyla göl-
gesi Padişah'ın olduğu
için kendisinden onda bir
aşarvergisi istenmiştir. Bu
^'ergıler. ıhaleyı kazanan
mültezim Tüccar ve Ban-
kerler tarafından en az
mahsulün yansı oranın-
da tahsil edilerek, Türk
köylüsünün yoksul kal-
masına da özen gösteril-
miştir. Nizamül-Mülk;
"Bir köpek ne kadar aç
bırakılırsa. o kadar sahi-
binin arkasından koşar"
der.
Padişah Vahdettin, In-
giüz Zırhlısı ile Istanbul'u
terk ederken, Saray Na-
zınna; "Sürümü küne bn
rakacagun"' diye hayıfla-
nır. Ortadoğu tarihçisi
Bernard Levis'in; "Türk-
ler. Osmanlı bo\undunı-
ğundan kurtulan son ulus-
tur" sözleri de bunu doğ-
rulamaktadır. Selçuk-
lu'nun resmi dili Farsça,
Osmanlf nın resmi dili ise
Arapça ve Farsça kanşı-
mından oluşan Osmanlı
dili idi. Büyük Atatürk,
Osmanlı ve emperyalist
devletlere karşı yaptığı
Kurtuluş Savaşı'nı kaza-
narak, Selçuklulann ve
Osmanlılann sürü zihni-
yeti ile yönettikleri bu top-
lumdan bir Türk ulusu ya-
rattı. 1920'lerdeyoLbina,
şeker, kumaş ve çivi bile
yapmasını bilmeyen bir
toplumdan saygın bir Türk
Devleti yaratn. Milleti kul-
luktan kurtanp vatandaş
yaptı. lOOOyıldırkuIlan-
madığı aklını 15 yıl için-
de kullanmasım öğretti.
Şekeri, kumaşı ve silahı-
nı yapan fabrikalar kur-
du. Demıryolları yaptı.
Okullar açarak yaşlı ve
genç insanlara, bu okullar-
da öz dilimiz Türkçe ve bi-
lim öğretilmeye başlan-
dı. Büyük Atatürk'ün öğ-
retmenhğı ile yavaş ya-
vaş kendisine gelmeye
başlayan bu ulusun uya-
nışı, Atatürk'ün ölümü ile
durdu. 1945'ten sonra, ir-
tica yeniden teşkılatlana-
rak. 1950'lerdeDemokrat
Partı iktidanyla milleti.
yeniden kullaştınp, cahil
bırakmak için, emperya-
list güçlerin de maddi ve
mane\ı yardımlannı ala-
rak, Anadolu'ya yayılma-
ya başladı. Medrese. Tek-
ke ve Zaviyeler yasa ile
yasak edilmesine karşın
gizli gizli kurularak ve ih-
tiyacın çok üstünde açılan
imam-hatip okullan ve
Kuran Kurslan ile genç-
leri ve özellikle küçükle-
ri, gericihk ile eğitmeye ve
onlardan bir cephe yarat-
maya çahştılar ve çahşı-
yorlar. Ordumuzun sağ-
duyusu, bu milleti birkaç
kez uçurumun kenann-
dan döndürmüştür.
Atatürk, Türk milleti-
ne; "Dünyada en gerçek
yol gösterici ilimdir. EBn-
de futtuğun meşale bili-
min yaktığı meşaledir.
Bundan yoksun kalan mO-
leder, diğermiDetlerin kö-
lesiofanaktan kurtulamaz-
lar" demıştır.
O nedenledır ki. bu ze-
ki ve çalışkan milleti, 1000
yıldır akıldan yoksun bı-
rakarak köle gibi kulla-
nan, Selçuklu ve Osman-
lı egemenliğini uyduruk
"Dnnlılslam'' felsefesi ile
tekrar başımıza getirmek.
çağdaşlaşma yönündeki
ulusal beklentilerimize,
uğraşılanmıza yapılacak
en büyük ihanet olacaktır.
Yazımı Goethe'nin bir
sözü ile bitiriyorum:
"Dünyada hicbir şey, e>-
lenıe geçmiş cehalet ka-
dar korkunç olamaz."
İDi Sponsoru Kurumsa Sponsoriar
KOÇBANK
Bu ılar
Cumhurıyet Gazetesı'nın
katkılanyla yayitılarnıştır
SANDIKLI .4SLİ\T: HUKLTC MAHKEMESİ'NDEN
Esas No 2002 230
Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü Vekıli tarafından davalı Mehmet Erdimli
aleyhıne açılan kamulaştırma bedelinın tesbiti ve tescil davasında verilen tensip
ara karan uyannca:
Karavollan Genel Müdürlüğü'nün 22.02.2000 tarih ve 2000 8 sayılı karan ile.
Afyon ilı. Sandıklı ılçesı. Ece mahallesı 38 pafta 324 ada. 31 parselın 1490.16
yüzölçümlii tarla vasfındaki taşınmazın 525.48 m2'lik kısmının 7.356.
7
20.000-
TL. bedel takdir edilmek suretıyle kamulaştırılmasına karar venlmıştir.
Kamulaştırma satın alma usulü ile vapılamadığından. kamulaştırma bedelinin
tespıti ve taşınmazın idare adına tescilı talebıyle yukanda esas numarası belırtilen
dava açılmıştır.
Keyfiyet 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 10 4. fıkrası gereğince ilan olu-
nur. Basın: 41478
BİRGÜNDEİKİBASKI
ÇANKAYA MUHALEFETİ
Büyüklere Masallar - Küçüklere Gerçekler» 8
CüneytARCAYÜREK
CİİNEYTAfll
Cüneyt Arcayürekın, ûlay
yaratan "Büyüklere Masallar-
Kuçûklere Gerçekler" dızısinın
8 kıtabı Çankaya Muhalefeti,
devletin tepe noktasında
yaşanan. gerçek içeriği
sokaktakı vatandaşa
yansımayan önemlı ve şaşırtıcı
olayları aktarıyor.
Görünen o kı, hem bir dönernın
olaylarını yansıtan hem de o
döneme damgasını vuranlann
renklı ama bılınmeyen
kımlıklerını sergileyen bu krtap
da çok konuşulacak ve çok
konuşturacak
Dizinin öteki kitapları
1. DEMOKRASI DONEMECİNDE UÇ ADAM (3 bs.) 95OOooo-
2. BİR GİDEN - BİR GELEN • BİR BEKLEYEN (2 bs ) 9500ooo-
3. KRIZ DOĞURAN SAVAŞ (2 bs ) 11 OOOooo -
4. BEKLEYEN ADAMIN GERÇEKLEŞEN DÛŞÜ (3 bs.) 110OOooo -
5. ETEKLI DEMOKRASI (3 bs ) 11 OOOooo -
6. BABASININ KIZI (2 bs ) HOOOooo-
7. SESSIZ DARBE (4 bs ) 11 OOOooo
8. ÇANKAYA MUHALEFETİ (2 bs ) 13000ooo -
i www.bilgiyayinevi.com.tr
BİLGİ VAYINEVİ Meşw/ei Cad No 46 A Yenışehr - 06420/ANKARA
Tel (0-312) 434 49 98-434 49 99 Faks (0-312)43177 58
BİLGİ DAĞmM Nariıbahçe Sok No 17. Ka'. 1 Cağaloğlu • 34360/İSTANBUL
Tel (0-2121 522 52 01-520 C2 59 Faks (0-212)527 4119
BİLGİ KFTABEVİ Sc'i;î Cad Sc 8,AKızılay - 06420>ANKARA
Tei (0-312143441 06-434 41 07 Faks.(0-312)433 1936
Mustafa Balbay
Güvercin, Kurt, Bir de Arı
Ele Geçirince İktidarı...
politik fabl
650OO00 TL
Mustafa Balbay, tıpkı La Fontaine masallarındaki gibi,
orman kahramanlarının kılığına burundurdüğü
politikacılanmızın seruvenlerini esprili eleştirilerle
dile getiriyor.
www.bilgjyayinevi.com.tr
BİLGİ YAYINEVİ Meşjutıyet Cad No46'AYenşehir-06420'ANKARA
Tel (0-312j 434 49 98 - 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58
BİLGİ DAĞIT1M Naıiıbatrçe Sck ND 17 Kat
1
Csğaloğlu - 34360/İSTAMBUL
Tel (0-212j 522 52 0' - 520 02 59 Faks 10-212)527 4119
BİLGİ KİTABEVİ Sakarya Cad No 8 A Kıznay - 06420,'ANKARA
Te! (0-3121434 41 06-434 41 07 Faks (0-3*2)43319 36
KADINLARA DAİR
ORAL ÇALIŞLAR
Oral Çalışıar bir erkek olarak, kadın konusunjn
en çok erkeklerı ılgılendırdığmf duşünerek kaleme
aldığı kadın uzerıne yazıları ıçın "Bu yazılar benım
kadınlara daır duşuncelerımı ve gundetık olaylar
karşısındakı tepkilerımı ıfade ediyor"
Çatalçesme Sok. No. 19 Cağaloğlu/ist Tel: (0 212) 512 94 67 Fax: (0 212) 520 82 12
TGS 50. KURULUŞ
YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYOR
10 Temmuz 1952'de kurulan Türkiye Gazete-
ciler Sendikası'nın kurucuları, başkanları ve yö-
neticilerı 50 yıllık bılgı birikımlerinı, anılannı ak-
tarmak üzere aramızda.
10 Temmuz 2002 Çarşamba gunü saat
14.00'te istanbul, Cağaloğlu Basın Sarayı Kon-
ferans Salonu'nda eskı-yenı tüm üyelerimizle
buluşacağız.
TGS'nin yanında olan basın örgütlerini, sendi-
kaları ve tüm dostları bekliyoruz.
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKA-
Sl YÖNETİM KURULU