01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ITEMMUZ 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI [email protected] 13 5İRKFTLERDEN • SISLEY, yaz koleksiyonuyla kadın müşterilerine rahat ve femınen çizgisiyle daha özgür, erkek müşterilerine ise resmi ortamlarda bile hem spor giyüıme hem şık oLma olanağı sundu. • SVVATCH'ın bu yıl Istanbul'da 26-28 Haziran tarihlerinde yaptığı Ortadoğu Bölgesel Toplantısı"nda, yeni ûrünler, pazarlama stratejilen, perakendecilik, lojistik, yeni mağaza konsepti ve kahlımcı ülkelerin başan öyküleri ele alındı. • EMIRATES Havayollan, 29 Haziran-30 Ağustos tarihleri arasında uygulanacak uygun fiyat seçenekleri hazırladı. • UNTVERSAL McCANN, Türkiye'nin en büyük medya planlama ve satın alma ajansı olarak kutladığı 12. yıldönümünde, alışılagelmiş medya planlama ve satın alma ajansı hizmet tanımını değiştirmeyi amaçlayan yeni yapılanmasını açıkladı. • ELtTEPE, dünyaya Tûrk kahvesi içiriyor. Merkezi Amsterdam'da bulunan şirket, birinci derecede Türk kahvesine önem veriyor. • LEE JEANS, özgür ve rahat stiliyle çizgi dışı olan 2002 Yaz Koleksiyonu'yla 'ilk'leri Avrupa ile aynı anda Türkiye'de de sunuyor. • ARtSTON'un dijital buzdolabı Opera 70, Tatil Fonksiyonu sayesinde uzun süreli kullanılmadığında elektrik tüketimini en aza indirerek çalışıyor. Istanbul'da yapılacak yatınm danışma konseyi toplantısına dünyadaki dev şirketler katılacak Yabancı patronlara çağrı•Türkiye, Dünya Bankası ve IMF yetkilileri ile çok sayıda ulusötesi şirketin temsilcilerini ağırlamaya hazırlanıyor. Yabancı sermaye tasansı yasalaşmadığı için "tarihi bir fırsat kaçınldığı" dile getirilirken araştırmalar, Türkiye'nin dünyada "en liberal mevzuata sahip" ülkeler arasında yer aldığını gösteriyor. Ekonomi Servisi - Türkiye, Dünya Bankası ve IMF yetkili- leri ile çok sayıda ulusötesi şir- ketlerin temsilcilerini ağırla- mak üzere son hazırlıklannı ya- pıyor. Yabancı sermaye tasansı yasalaşmadığı için "büyükpat- ronlann önüne konulabilecek hiçbir şey yok" görüşü yaygın- laşıyor. Ancak Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) araştırma- lanna göre, Türkiye, dünyada "en liberal mevzuata sahip" ül- keler arasında yer alıyor. 18 Temmuz'da Istanbul'da yapılacak olan ve Dünya Ban- kası Başkanı James D. VVolfen- sohn'un Türkiye için organıze Türkiye sermayeyi çekemiyor Mılyar dolar Dünya Cin Meksika Brezilya trlanda Polonya Türkiye 1990 211 3.5 2.6 0.9 0.1 0.1 0.7 2000 1271 41 13 34 16 10 0.9 %artış 602 1171 500 3777 16300 10000 29 edilmesinde öncülük ettiği, IMF Icra Direktörü Horst Köh- ler'in katılması beklenen top- lantıya, dünyadaki dev şirketle- rin başkan ve CEO'lan davet edildi. Yabancı Sermaye Derneği (YASED) Genel Sekreteri Ab- durrahman Anman, 18 Tem- muz'dald toplantıyla Türkiye'de ortamm yatınmlar için iyi du- rumda olduğu mesajını yaban- cı yatınmcılara vermek istedik- lerini, ancak toplantınm siyasi ve ekonomik gelişmeleraçısın- dan çok talihsiz bır zamana rast- ladığını belirtti. Anman, "Mec- Ks, yabancı sermaye yasasını ÇH karmadan tafilegirdl Topland- da, biç obnazsa 'bu yasayı çıkar- dık' denmek istenryordu. Şu an- da büyükpatronlann önüne ko- vabileceğüniz hiçbir şey yok" dedi. Sorun başka~ DPT'nin uluslararası kuru- luşlann verilerinden yararlana- rak hazırladığı çalışma, asıl so- runun ekonomik ve siyasi istik- rarsızlık olduğunu ortaya koyu- yor. DPT'nin "Doğnıdan Ya- bancı SermayeYaünmlanÖzel thtisas Komisyonu Rapo- nTnda, "Bürokratikengeüerve mevzuateksikliği nedeniyle ser- maye akışı otaıuyor" yönünde- ki genel kanının aksine, yatı- nmlann yüksek enflasyon, alı- nan kararlann tam olarak uygu- lanamaması, siyasi istikrarsız- lık gibi nedenlerle yapılmadı- ğına dikkat çekiliyor. DPT'nin raporuna göre, 1954'de 6224 sayılı kanun ile dönemin en liberal Yabancı Ser- maye Kanunu'nu uygulamaya koyan Türkiye, 1980'liyıllarda başlayan liberalizasyon politi- kalan ve kambiyo mevzuatında yapılan değişiklikler ile birlik- te yüriirlüğe konulan yabancı sermaye çerçeve kararlan dik- kate alındığında, bu alanda en liberal mevzuata sahip ülkeler arasında yer alıyor. Buna karşın Türkiye, doğru- dan yatınm amaçlı yabancı ser- mayeden en düşük payı alan ül- keler arasında yer alıyor. Tür- kiye'ye bu yılın ilk 3 ayında sa- dece 55 milyon dolarlık yaban- cı sermaye fiili girişi oldu. Ya- bancı sermayeyi çekebilmek için aralannda uluslararası tah- kimın tanınması da olmak üze- re birçok düzenleme yapan velMF'ye sözler veren Türkiye'ye 2001 yılınınilküç ayında 1 milyar 817 milyon do- larlık, 2000 yılının ilk çeyre- ğinde ise 511 milyon dolarlık giriş yaşanmıştı. Bu rakam 1999 yılının ilk üç ayında 203 milyon dolar, 1998 yılının aynı döneminde 123 milyon dolarlık ve 1997 yılında ise 143 milyon dolar olmuştu. Mali milat olacak mı? YASED Genel Sekreteri An- man, 18 Temmuz toplantısın- dan umulan faydayı sağlamak için ne genel ortam, ne yatınm ortamını iyileştirme çalışmala- n açısından vanlan noktanın iç açıcı olmadığını belirterek "Bu firsaü değerlendiremedik" de- di. Anman, siyasi ve ekonomik belirsizlikler karşısuıda yaban- cı sermayenin tavnnın, gelece- ğe dönük belli bir iyimserlik muhafaza etse de, biraz daha endişe taşıdığını belirterek, "Şu anki durum itibarhie bakışla- ruıın hiç de parlak olmadığını söyleyebiürim" dedi. Yıllık yüzde 7 büyüme beklenen sektörde üretimin, 1 milyar tonu aşması bekleniyor Beyaz et üretimi dolu dizgin • Bir önceki yıla göre üretimde 200 bin ton düşüş yaşanan beyaz et sektörü gelecekten umutlu. Banvit Genel Müdür Yardımcısı Ömer Görener, siyasi ve ekonomik belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla bu yıl başlayan canlanmanın devam edeceğini savundu. Ekonomi Servisi - Ekono- mik durgunluk nedeniyle kdşi başına tüketimin 12 kilodan 9 kiloya indiği beyaz et sektörü, bu yıl nispi bir büyüme yaşı- yor. Gelecek yıl yüzde 15 bü- yüme beklenen sektörde üre- timin 2010 yılında bugünkü- nün iki katına çıkarak 1 mil- yar 200 bin tona ulaşacağı tah- min ediliyor. Beyaz et sektö- ründe faaliyet gösteren Ban- dırma Vitaminli Yem Sanayi (Banvit) Genel Müdür Yar- dımcısı Ömer Görener, Tür- kiye'de gerekli siyasi ve mali politikalann oluşturulmasıy- la, sektörde görülmeye başla- nan canlanma ve büyümenin devam edeceğini savundu. Türkiye'nin beyaz et tüketi- mi olarak Avrupa Birliği'nin çok gerisinde kaİdığmı, AB ül- kelerinde tüketimin kişi başı yıllık 20 kilogram olduğunu vurgulayan Görener, beyaz et sektörünün yaşanan devalüas- yona hızlı adapte olabilen bir Krizden etkilenerek geçen yü küçülen beyaz et sektöründe gelecek yıl yüzde 15 büyüme bekleniyor. sektör olduğu için halen 600 bin ton olan üretimin artacağı- na inandığını dile getirdi. Banvit'in ortalama 35 yıllık bir şirket olduğunu, 10 yıl ön- ce hisselerinin yüzde 15'inin halka açıldığım ve yıllık 75 milyon piliç kesim kapasite- sine sahip bir şirket olduğunu hatırlatan Görener, geçen yıl hindi üretimine de başlandı- ğım anlattı. Hedeflerinin kârlı bir şekil- de pazar paylannı arttırmak olduğunu dile getiren Göre- ner, Türkiye'nin en büyük so- rununun standart ve denetim olduğunu beliritti. Geçen yıl bir Ingiliz şirkerinin Bandır- ma tesislerini gezdikten sonra yılda 3 bin ton pişmiş göğüs eti anlaşması yapmak istedigi- ni anlatan Görener. "Bir dizi şart koştular, hepsi uyuyordu. Ancak bir de Bu ürünü AB"ye ihraç edebilmek için AB izninin ohnası gerekir' de- diler. Gerekli numaranın atan- ması için devletin garanti ver- mesi, daha doğrusu Türki- ye'deki tüm piliç üreticilerinin hijyen yönünden eşit kriterle- re göre denedediğüıi beJgele- mesi gerekiyordu. Bu yapıla- madığı için ne yazık ki söz ko- nusu işbirliğini gerçekleştire- medik'' diye konuştu. Görener, yatınm projeleri- ni devam ettirerek AB 'ye ih- racat yapar hale gelmeyi he- deflediklerini de sözlerine ekledi. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA Birtaraftan, IMF politikalannın uygulandı- ğı ulkelerdeki kronik krizler, diğer taraftan Enron'un çöküşüyle başlayan skandallar zinciri, ABD tarafından sunulan ve IMF- Dünya Bankası tarafından da dünyanın ge- ri kalanında uygulatılan serbest piyasa mo- deli üzerine tartışmaları. bu modelin teme- lini oluşturan "Açgözlülük iyidir" prensibi- neyönelikeleştirileriarttırdı. Bunlann yanı sı- ra ABD'nin uluslararası hegemonyası, bu- nun geleceği de zaman zaman imparator- luk kavramlanna gönderme yapılarak tartı- şılıyor. Bu bağlamda, geçen haftalarda önemli uluslararası yayınlarda çıkan bazı ya- zılan çok kısaca aktarmak istiyorum. Ügili metinleri vveb'de bulabilirsiniz. Açgözlülük hırsızlığa yol açtı Dünya Bankası eski başekonomisti, No- belödüllü Joseph Stiglrtz'in "Globalisation and its Discontents" adlıkitabı IMFveDün- ya Bankası politikalannın kapsamlı bir eleş- tirisini sundu, büyük ilgi çekti. Financial Ti- mes, kitabı tanıtan yazısında Stiglitz'in, ya- ptsal uyum politikalannın başansızlığı, Rus- ya'da serbest piyasa ekonomisine geçişte uygulanan reform sürecinin iflası ve Asya kri- zinde uygulanan politikalann geri tepmesiy- le ilgili olarak IMF ve Dünya Bankası'na yö- nelik eleştirilerini genel olarak haklı bulmuş- tu. Geçen hafta Stiglitz'le tartışmak için dü- zenlenen bir Dünya Bankası yemeğinde, IMF Araştırma Bölümü Başkanı Keneth Rogoff, teorik bir cevap vermek yerine, Stiglitz'e hiç beklenmedik birsertlikte, kişitiğini hedef alan birbiçimdesaldırdı. Stigliiz'i megalomanlık- la suçladı, konuşmasını "Nobel ödüllü çok parlak bir ekonomist olabilirsin ama siya- setten anlamıyorsun" d'ıyerek kapattı (Finan- cial Times ve Dünya Bankası web siteleri) Stjglitz, daha sonra gazetecilere IMF'nin cid- di bir tartışmaya niyeti olmadığının bir kez da- ha ortaya çıktığını söyleyecekti. Hafta için- İlginç Tartışmalar de The Guardianda yayımlanan, ABD'de- ki mali skandallarla, serbet piyasa ve dene- timsizlik arasındaki ilişkiler üzerine yazısın- dan, Joseph Stiglitz (The Guardian) bir ta- raftan denetimsizliğin, diğer taraftan denet- leme yapmakla sorumlu kurumlarla büyük şirketler arasındaki organik çıkar ilişkilerinin, şirket müdürlerinin, kısa dönemli çıkariannın öne çıkanlmasının bu mali skandallara neden olduğunu vurgulayarak serbest piyasa mo- deline yönelik eleştirilerini dolaylı yoldan yi- neledi. ABD'de mekez sağ muhafazakârların dergisi The New Republic'te yayımlanan "Açgözlülük iyi değildir" (Greed isn't go- od) başlıklı yazı şirket skandallannı ele alı- yor ve Milton Friedman, Şikago Oku- lu'ndan Garry Becker gibi serbet piyasa teorisyeni ekonomistlerin, sağcı basının ön- de gelen yorumculannın neden şessiz kal- dığını soruyordu. Yazı, denetimsizlikten ya- kınarak şirket müdürlerinin hisse senedi sa- hiplerini değil kendilerini zengin etmeye ön- cefik verdiğini, şirketler batarken bile 100 milyon dolarlık yıllık maaşlan almaya devam ettiklerini vurguluyor, bu maaşlann meşru- iyetini sorguluyor, yoneticileri hırsızlıkla suç- luyordu. The American Prospect'in editö- rü. Boston Globe ve Business Week ya- zarianndan Robert Kuttner, Boston Glo- be'daki "Mükemmel bir ekonomik fırbna için öngörü" (Forecast for an Economic Perfect Storm) (Boston Globe) yorumunda, denetimsiz serbest piyasa deneyinin sonuç- lanna değinerek günümüzde kapitalizmin tüm çelişkilerinin birden ortaya çıkarak bir- leşmeye başladığı bir "mükemmel ekono- mik fırtına" hazırlanmakta olduğunu ileri sürdü: Resesyon, enflasyon ve borsada çö- küş. Bu fırtınanın oluşmasını engellemek için Kuttner'e göre acilen "Piyasa hatayapmaz" ideolojisinden vazgeçip piyasaları yeniden düzenlemeye başlamak gerekiyordu. ABD hegemonyası ne kadar sürebilir? Bu soruya taban taban zrt iki cevap yo- rumlandı geçen haftalarda. Council of Fo- reign Relations tarafından çıkanlan Fore- ign Affaires dergisinin temmuz/ağustos sa- yısındaki. "Amerika'nın önderliğinin gele- ceğine bir bakış" (American Primacy in Prospect) yazısı, ABD'nin askeri, teknolojik ve mali alanlardaki bugünkü rakipsiz üstün- lüğünün ileri doğru projeksiyonunu yapıyor- du. Söz konusu yorum, olası hegemonya ra- kiplerinin, daha bu konuma yükselmeden kendi komşulanyla kapışmak durumunda kalabileceğine işaret ederek, ABD'nin je- opolitik avantajına da dikkati çekerek hege- monyasının sonsuza kadar sürebileceğini söylüyordu. Yazının çıkardığı sonuç çok abartılıydı ama, ABD'nin, askeri, teknolojik ve mali üstünlüğünü gösteren endeksler de bir o kadar çarpıcıydı. Dünya Sistemi Çalışmalannın kurucu- su, Prof. VVallerstein'in Foreign Policy'nin 2002 yaz sayısında yayımlanan "Kartal Ye- re Çakıldı" (The Eagle Crash Landed) baş- lıklı yazısı ise konuya 180 derecede farklı bir açıdan yaklaşıyor, ABD'nin üstünlüğünü gösteren endekslerin mutlak durumuna de- ğil eğilimsel olarak zayıflamakta olmasına dikkat çekiyordu. VVallerstein'e göre Viet- nam Savaşı, 1968 devrimleri ve 1989 son- rası konjonktürlerindeki gelişmeler ve niha- yet 11 Eylül saldınsının engellenememiş ol- ması ABD'nin hegemonik konumunun ge- rilemesinin işaretleriydi. VVallerstein'e göre, ABD potansiyel rakiplerinden askeri ve tek- erginy(3 tr.net nolojik olarak çok üstündü ama bu üstün- lüğü, ne 1991 Körfez Savaşı'nda, ne Soma- li'de kesin sonuç alacak bir yönde kullana- mamış, kendisini 11 Eylül'den koruyama- mıştı. Bugün gündemıne aldığı Irak işgali ise askeri çevrelerde bir imkânsızlık olarak gö- rülüyor, Ingiliz Genelkurmayı Blair'e benzer yönde yorumlar sunuyordu. Nisan ayında açıklanan yeni Japon süper bilgisayan da ABD'nin teknolojik üstünlüğünün tehdit al- tında olduğunun bir işaretiydi. Amerikan Army College tarafından çıkanlan Parame- ters'in 2002 yaz sayısındaki "Suçu Roma- lılara Atınız: Pax Americana ve Hukuk Dû- zeni" (Blame it on The Romans. Pax Ame- ricana and the Rule of Law) başlıklı yazı ABD'nin giderek Roma'yı andıran bir impa- ratoriuk konumuna yükseldiğinı ve bu konu- mun getirmekte olduğu, barış kurmak, sis- temin düzenli işlemesini sağlamak gibi so- rumluluklan ve görevleri, askeri açıdan irde- liyor, uluslararası alanda karşı karşıya kalı- nan hukuksal sorunlan gözden geçiriyordu. Yazar, Kosova'daki NATO deneyimini tartı- şıyor. banş sağlamak için ve hatta "ulus kur- mak" için askeri müdahalenin koşullannı ve zoriuklarını irdeliyor, sonunda, ABD'nin bu alanlarda tek başına hareket etme kapasi- tesi olmakla biriikte, tek başına başanlı ola- mayacağı sonucuna vanyordu. The Econo- mist'in hazırladığı "Amerika'nın dünyada- ki rolü" (America's Role in the World) baş- lıklı özel ekinde vardığı sonuç da benzer yöndeydi. ABD bugün dünyada rakipsiz bir üstünlüğe sahipti ama bunu. sistemin tümü- nü düzenlemek açısından ne kadar başany- la kullanacağı, bu düzenlemeyi terk başına yapıp yapamayacağı henüz açıklığa kavuş- muş değıldi. Ozetle ABD hegemonyasının gelecegi ve dünya sisteminde bir "Pax Americana" olasılığı, ABD'nin genel olarak sermayenin devleti olup, onun uzun dö- nemli çıkarlannı gözetip gözetemeyece- ğine bağlı. Bugün geliyor Çin'den heyet çıkarması ANKARA (AA) - Çin'in 9 büyük firma- sından 12 temsilci, ihra- catçılarla görüşmek üze- re bugün Istanbul'a ge- liyor. Dış Ticaret Müs- teşarlığı'nın (DTM) ko- ordinatörlüğünde, fstan- bul Maden ve Metaller Ihracatçı Birlikleri (İM- MİB) tarafından organi- ze edilen alım heyeti programı kapsamında. Çin'den, 12 ithalatçı ya- nında, Çin Dış Ticaret ve Ekonomik Işbirliği Ba- kanlığı'ndan (MOF- TEC) da resmi bir heyet gelecek. Çin alım heye- ti, 8-10 Temmuz'da Is- tanbul'da, Dış Ticaret Kompleksi'nde ihracat- çılar ile bir araya gele- cek, Istanbul Ticaret Odası ve bazı fabrikala- n ziyaret edecek. Heyet, 11 Temmuz'da Anka- ra'ya geçecek. 13 Tem- muz'a kadar kalacak olan heyet, Ankaralı ih- racatçılar ile bir araya gelecek, ATO ve ASO'yu ziyaret edecek ve bazı fabrikalan geze- cek. Çin alım heyetinin, otomotiv ve yan sanayii, fındık, yün, deri ürünle- ri, kimyasal ürünler, ba- kır ve krom cevheri ile ilgilendiği belirtiliyor. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Hükümetin Niteliği Hükümet geçen hafta bir ikilem ile karşı karşıyay- dı. Ya AB üyeliği konusunda gerekli somut adım- ları atacak ya da bunu yapamayacaktı. Üst üste toplantılar düğümü çözdü; AB üyeliği bir yana bı- rakıldı. AB üyeliği mi, hükümet mi sorulanna ya- nıt, hükümet diye verildi. Hükümet kesinlikle bo- zulamaz anlayışı topluma dayatıldı. Üç parti genel başkanının, ne olursaolsun hükü- metin devam edeceği biçimindeki karariılığı, birtek anlama gelir. Hükümet, bir MHP hükümeti özel- liği kazanmıştır. Neden mi? Çünkü MHP'nin istedikleri yapılıyor. MHP, Mec- lis'teki muhalefet partilerinin destegiyie AB sorunu- na çözüm bulunmasını istiyor, hükümetin öbür or- taklan da bunu kabul ediyor. Asıl çelişki burada- dır. MHP, iktidann kadrolaşma ve bütçe kaynakla- nnınkullanımı gibi getirilerinden tam olarak yarar- lanmayı sürdürecek, ancak istemediği önemli ko- nularda hükümerten ayrı davranabilecektir. Daha fazlası var; AB konusunda Meclis'te aranacak mu- halefet desteğinin derecesini de MHP saptaya- cak; bu konuda MHP'nin "hassasiyeti" belirleyici olacaktır. MHP'nin bu üstünlüğü nereden geliyor? MHP üstünlüğünün iki nedeni olabilir. Birincisi, hü- kümerteki öbür partiler de AB konusunda içten- likli değildir; ikirciklidir; ikincisi de DSP ve ANAP seçimden korkuyor; halktan kaçıyor. Sonuç olarak, hükümet, AB üyeliği gibi ülke için gerçekten yaşamsal bir sorunu çözümsüz bırakı- yor. Bu davranışın bağışlanıryanı yoktur. Bu tutum, aymazlıktan ya da sorumsuzluktan da öte bir bü- yük yanlıştır; bir tarihsel cinayettir. Kısaca, hü- kümetin siyasal maliyeti taşınamayacak kadar artmıştır. Ekonomi ise tarihe bırakılmayacak kadar yaşam- saldır; burada her gün bir büyük cinayet işleniyor. Hükümet, iç ve dış piyasalann kendisine güvenme- diği gerçeğini görmek istemiyor. Bu görmeyişin topluma maliyeti de çok yüksektir. Devletin borç- lanma faizi oranı şimdilik 10-15 puan artmıştır. Bu nedenle her gün toplumun sırtına trilyonlarca lira ek faiz yükü biniyor. Aynca, dolann TL fiyatının artışın- dan doğan ek borç yükü ve üretim maliyetlerinde- ki artış var. Borsa, en düşük değerlerde dolaşıyor. Ek olarak, başta Pamukbank olmak üzere, ucuz- laştırılarak yabancılara satılan ve satılacak olan sermaye varlıklarının kaybından doğan olumsuz- luklar da göz önüne alınırsa, hükümetin ekonomik maliyetinin siyasal maliyetinden hiç de az olmadı- ğı sonucuna vanlabilir. Gerçekte, hükümet, IMF'nin iyi öğrencisi olarak verilen her ödevi yapryor. Yine de, başta IMF ol- mak üzere sermaye sahipleri, hükümetten piyasa- lara güven vermesini istiyor. Oysa, güvensizliğin kaynağı hükümetin kendisidir. Yanıtlanması ge- reken asıl soru şudur: Kendisi güvensizliğin kay- nağı olan hükümet güvensizlik sorununu nasıl çözüme kavuşturur? Kavuşturamaz ve hükümet, siyasal ve ekonomik maliyetiyle taşınamaz noktayı çoktan geçmiştir. • • • önceki hafta bu köşede hükümetin değişik top- lum kesimleri ya da çıkar gruplarına eşit davranma- yışı eleştiriliyordu. Bu konuda çok sayıda ileti gel- di, örnekler verildi. Işte bunlardan ikisi. Hükümet, gerek 570 sayılı KHK ve gerekse 631 sayılı KHK'ye dayalı 2002/3546 sayılı Bakanlar Ku- rulu Kararnamesi ile yaptığı ek ödemelerden yani tazminattan. iki yıl süreli yüksekögrenim gören Milli Eğitim müfettişleri ve başmüfettişlerini ya- rartandırmadı. Oysa iki yıl öğrenim gören müfet- tişler de, daha uzun süre öğrenim gören müfettiş- lerle aynı işi yapmış ya da yapmaktadıriar. Hükü- metin bir an önce bu aynmcı tutumdan kurtulma- sı gerekir. Hiç kuşkusuz düzeltilmesi gereken benzer bir ayınmcı uygulama da üniversite çalışanlan ara- sında yapılandır. Hükümet, kimi doçent ve profe- sörlerin maaşını arttırmış, buna karşılık, aynı işi da- ha büyük bir özveri ve belki başan ile yapan doçent, doktoralı ya da doktorasız araştırma görevlisi ve asistanlarla üniversitelerin öbür çalışanlarını yani destek personelini bu uygulamanın dışında bırak- mıştır. Hükümet, bir toplumsal değer olarak eşitli- ğin erdemini öğrencilerine ve topluma anlatacak olan eğitim çalışanlan arasındaki eşitsizliği daha da derinleştiriyor. [email protected] TOPRAK FACTORİNG ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN ORTAKLARIMIZA BEDELSİZ HİSSE SENEDİ DAĞITIM DUYURUSU Sermave Pıvasası Kunılu'nun sen I\ r No:l5 teblıği gereğınce 2.681.469.630.000.-TL'si 200! vılına ait kârdan karşılanması suretiyle çıkanlmış sermayemızın 5 472.387.000.000 - liradan 8.153 856.630.000.- lira- ya aıttınlması ile ilgili ortaklamruza du> r unıdur. Bu sermaye artımı nedenıyle çıkanlacak hisse senetleri Sermaye Pıyasası Kunılu'nca 19.06.2002 tarih ve 113 '804 sayı ile kayda alınmışür. Ancak kayda alma ortaklığımızın ve hisse senetlerinin kurul ve veya ka- muca tekeffülü anlamına gelmez. Hazine Müsteşarlığı tarafindan Sennaye Piyasası Kunılu'na iletilen. 06.06.2002 tarih ve 36849 sayılı ya- zıda "Şirketin çıkanlmış sermavesının 5.472 387.0O0.O0O.-TL'dan 8.153.856.630.0OO.-TL'na arttmlması ne- deni\le ihraç edilecek toplam 2.681.469.630.000.-TL nominal değerli hısse senetlerinin kurul kaydına alın- masında, Tûrk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Factoring Şirketlennin Kunıluş ve Çalışma Esaslan Hakkında Yönenneük hükümleri açısından bir sakınca bulunma- maktadır" göriişüne yer verilmiştır. Ortaklanmızın arttınlan sermayemizm 2001 yılına ait kârdan 2.681.469.630.0O0.-TL'lık kısmına karşılık 2001 yılı kâr payı kuponu karşılığında mevcut paylannın yüzde 49'u oranında bedelsiz hisse senedi ahna haklan vardır. Sennaye arttınmı karşılığı A grubu pay sahipleri A grubu, B grubu pay sahiplen B grubu 4. tertıp hisse senedi alacaklardır. Bışvnrn Şekli Ortaklannuz elindeki hisse senetlerinin 2001 yılı kâr payı kuponu ile biriikte 12 072002 - 31 '07 2002 tarihleri arasında aşağıda belirtilen adreslere müracaat ederek, bedelsiz olarak yeni hisse senetlerüıi alabilir- ler. Bu tarihten sonra hisse senetlen şirket merkezınde dağıülacaktır. Başvuru Yerleri TOPR.4K FACTORİNG AŞ Şirket Merkezi: Büyükdere Cad. No: 143 K:3 80280 EsentepelSTANBUL Tel: 0212 340 24 00 Faks: 0212 340 24 99 TOPRAKBANK AŞ MERKEZ ŞLTBESİ Büyükdere Cad. No: 143 80280 Esentepe İSTANBUL Tel: 0212 340 15 55 Faks: 0212 340 15 98 TOPRAKBANK AŞ ETÎLER ŞUBESt = ^ ^ Tanburi Ali Efendi Sokak No:l 80630 Etıler'ÎSTANBLTL Tel: 0212 265 54 14 Faks: 0212 265 57 58 İMKB TAKAS VE SAKLAMA BA.NKASI AŞ Abide-i Hürriyet Cad. Mecidiyeköy Yolu Sokak No: 286 80260 Şişli/ISTANBUL Tel: 0212 315 25 25 Faks. 0212 315 25 26 Bedelsiz hisse senedi dağıtım işlemleri herhangi bir süreyle sınırlı değildir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear