01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SA'FA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kuttur(2cumhuriyet.com.tr Atilla ^tasoy'a göre sözün, bestenin, düzenlemenin ve şarkıcmm uyumu önemli DEFNE GÖLGESI Ifeteneğe olanak tanınmalıAiÇATEZER Beş yıldır solo alt>üm çıkarmayan yılla- ru suıatçısı Atilla .-^tasoyun 'Biraz' adlı abünü Oncü Prodîiksiyon etiketiyle mü- zit rrarketlerde yerijaı aldı. Prodüktörlüğü- nLkendisinhmüztic yönetmeniiğınıiseSe- lirn Çaldıran ın üstlendigi albüm. 'Haber- ler*, 'Ditenci'.'KurtıaJamazsııı' gibi klasik- leşmış parçalannın v-eni düzenlemelerinin yaıı jıra iki Türk sauat müziği yorumu \ e yeai calışmalanndan oluşuyor. - AJbümünüzün oltışum aşamalan nasıl ş ATTLLA ATASO** - Oncelikle Selim Çaldran ıle albümün formatını belirledik. Saiuıede seslendirdiğ:rn gibi farkJı türler- de parçalardan 'biraz olsun' anlaırunda bir albiirr. çıkarmak istediğımı söyleyince böy- le bır konsept oluştu AJbüm zaman za- man değişikliklere uğrayarak bir buçuk yıllık bir çalışma sonucunda tamamlandı. Her türüen 'biraz'... - Cerçekten, bu albümde çok farklı mü- zik türlerini yorumlanıtşsınız_. ATASOY- Yı llardı r müziğin merdiven- lerinde bir çeşit gezgin gibiyım. Müziğe baş- ladığımdan beri hayatırnda var olan Türk sanat müziğini ve diger renkleri çalışma- ya yansıtmak istedım Albümde eski ve yenı parçalanmın yanı sıra Türk müziği- mizin duayenlerinden .\rif Sami Toker ile Alaettin Şensoy'un iki ünlü eserini de yo- rumladım. Sahnede Ingilizce, Fransızca şarkılar, Türk sanat müziği, türkü moder- nizasyonlanmı söylüyorum. Buçalışmada hepsine biraz biraz yer verdik. O yüzden albüme 'Biraz' adını koydum. Aynca, al- bümün CD sinde 'Biraz' adlı birdemo şar- lam da var. Belki bir sonraki albümde onun orkestral formunu seslendirebilirim. - Daha önceki albümlerinizde deTürksa- nat müziği parçalannı yorumlamıştuuz... ATASOY'- Türk müzığine çocukluğum- dan ben ilgı duyanm. Ankara Radyosu'ndan lanse edilen biri olarak Türk müziği usu- lü ve üslubu içinde yeriştım. O yıllarda de- netim kurallan ve piyasa koşullan çok fark- Iıydı. Daha sonra bestecilikle birlikte ken- di melodi zengınliklerimizden faydalana- rak daha kişilikli sentezlere ulaşmak ama- cıyla popa yöneldım. - Albümünüzde eski şarkılannızın yeni uyar- lamalan da bulunuyor. ATASOY - Albüm çalışmasına başladığımız dönemde Selim Çaldıran, 'Haberler','Kurtula- mazsın', 'Dilenci' gibi şarkılanmın yeniden gü- B eş yıl aradan sonra Öncü Production etiketiyle 'Biraz' adlı bir albüm çıkaran Atilla Atasoy, "Bu albümle hem eski eksiklerimi tamamladım, hem de yeni şarkılarla ortaya çıktım. Öldükten sonra arkamda doğru bir belge bırakmanın gönül rahatlığı içindeyim" dedi. dı, ama hayata geçiremedık. Sponsor aksa- ması oldu. - Müzikalite açısından kriterleriniz? ATASOY - Sözün, mü- zığin, düzenlemenin ve şarkıcının bır uyumu ya- kalamasunınpeşindeyim. Eğer bu yakalanırsa ba- şan kendiliğınden gelir. Şarkıda gerçek duygu- lar, yaşanmışlar anlatılıyorsa, iş tamdır dıye düşünüyorum. - Beş yıl kadar albüm çahşmalanmza ara verdiniz... ATASOY- Bu arada HurşitYenigün ve di- ğer sanatçı arkadaşlarla 'Eski Dostiar' ad- lı toplu çalışmalar yaptık. Sonra yine ken- di özüme döndüm. Müzik ask aibidlr' nün teknolojisiyle ve oturmuş bir sesle icra edil- meye haklan olduğunu söyledi. Bu bana da çok doğru geldi. O zamanın kayıt teknolojisi ve ace- milığim yüzünden eksik kalan taraflan tamam- lama olanağım oldu. - Buzuki Erol'a ait 'Nargile' adh parçanızia Egeli kimliğinizi gözler önüne seriyorsunuz... ATASOY - Daha önceki bir çalışmama baba- mın derlemesi olan 'KızGelin Havası" adh par- çayı da koymuştum. Değişik renkJerin peşinde olduğumdan aynı tarzda kalamıyorum. Daha ön- ce CihatÖrter ile bir Ege şarkılan projemiz var- - Siz aynı zamanda eczacılık da yapıyor- sunuz. Çok farklı iki mesleği aynı anda vü- rütmek sizin için zor oünuyor mu? ATASOY- Çok zor. tkisi de sağhkla ilgi- li. Biri beden sağlığına, diğeri de ruh sağlı- ğına hitap ediyor Bu uğurda sağlığımı çok kaybettiğım dönetnler oldu. Öyle zamanla- nm oluyor kı arada kaçıyorum, sonra tek- rar geliyorum. Müzik aşk gibidir, kolay ko- lay kopamazsın. Ayrıca, çift kjşilikli oldu- ğum için kaçmakla kalmak arasında gidip geliyorum sürekli. - Müzikdünvasuıa güoümüzdesürekli ye- ni isimler kaüliyor... ATASOY - Sertab Erener, Burcu Güneş, Ayşen, Yonca Lodi, Sibel Gürsoygibi iyi ses- ler var. Yeni nesil çok rahat. Açıkçası bizim ılk yıllardaki heyecanımızı taşımıyorlar. tyi ses aradığınız zaman pek bulamıyorsunuz. Son teknolojık ilerlemelerle herkes şarkı söyler hale geldi. Bu da trajıkomik bır tab- lo oluşturuyor. 0 zaman iyi sesın, akademik kariyerin. bilgınin, kültürün, denevimin öne- mi kalmamaya başlıyor. Hakıkaten ıyı sesi, yeteneği \ e müzik kariyeri olan insanlara im- kânlar tanınmalı - A>iuzamanda değişik eoğrafyalarda yoJ- culuk yapmayı da seviyorsunuz. ATASOY - Değişik coğrafyaları gezer- ken kendımi ıyı hissediyorum. Benim için bir çeşit terapı oluyor. Doğa sporlanyla da ilgileniyorum. Sağlığım ve imkânlanm olduk- ça da bu tür uğraşlarla kendimi tedavi etmeye de- vam edeceğim. Yıllar önce rahmetli Orhan Ol- cay zamanında Hürriyet gazetesinde 'Uzakdo- ğu müslümanlan" adlı küçük bir yazı dizim ya- yımlanmıştı. Eser Gürson 'u yiûrdik Kültür Servisi - Eleştirmen Eser Gürson, 2O Temmuz Cu- martesı günü saat 15.00 sulann- da geçirdıği kaza sonucu yaşa- mını yitirdi. OğJu Vğur Gür- son, her yaz oldtuğu gıbı Ayva- Iık Altınova'ya gitmek üzere Ankara'dan yola çıkan eleştır- menin, Burhaniye Köprü- sü'nden sonra lcırmızı bir Kar- tal marka arabayla çarpıştığını belırtti. Her iki arabanın da hız- h olduğunu söyleyen Lğur Gür- son, babasının aynı zamanda şeker hastası olduğunu. bunun babasının dikkatini dağıtmış olabileceğini \~urguladı. Eser Gürson, önceki gün Altıno\a Selimiye Camii" nde hlınan öğ- le namazından sonra toprağa veriidi. 1941 Kastamonu doğumlu Eser Gürson, lcendı ısteğiyle istifa ettiği askerlıkren sonra, 1978-1982 yıllan arasında Kül- tür Bakanlığı Tanıtma ve Ya- yımlar Dairesi Eiaşkan Yardım- cıhğı, Gaziantep Külrür Mü- dürlüğü, Eski Eserler^e Mü- zeler Genel Miiciür Müia\irli- ği görevlerinde hmlunüı. Ken- di isteğiyle eme-kliye anldığı 1982 'den 1992 " ye dek antika- cılıkla ilgilener» Gürsca 1996 yıluıdan bu yanıa Bilkent Cni- versitesi'nde Txirkçe ckutma- nı olarak çalışıyordu 'ftOkuşa- ğının eleştinne«»i' olank tanı- nan Eser Gürson, 19<v'te 'Dö- nem' dergisinde^ başla}anyazı yaşamını, 1964"te'E<™'der- gisindeki kuşalc hareîetinde. lÇöS'te'DeviıdJöieO". C 67'de 'Alan'67' dergil erininarulup yaşama geçirilrr-»elen asmala- nnda ve yazı kiM-ullanîda sür- dürdü. Gürson, HüsçnCön- türk ve Asım Be^jrci 'm oncü- lüğünü yaptığı resre -.e bi- limsel eleştiriy^ yakır Jüşen biranlayış sergiledi. îstanbul dergisi bu kentteyaşayan insanlann misafir konumundan çıkması gerektiğini düşünüyor Kent kültürüne sahip çıkmak ÖZLEM ALTllNOK İstanbul dergisi. 1992'den bugüne kadar süren yayın hayatında. îstanbul üzerine şehircilikten edebiyata, mimar- lıktan müziğe, sosyolojiden sinemaya, kenti ilgilendıren heralanda, yaptığı ya- yınlarla 41. sayısıyla 10 yaşına girdi. 'Istanbullu Kim?" sorusu ile ya>in ha- yatına başlayan dergi, son sayısıyla da İstanbul üzenne söz söylemeye devam ediyor. Istanbul'un kozmopolit, değış- ken ve dinamik yapısını sahiplenerek kentin tarihsel ve kültürel belleğini can- lı tutmaya çalışan derginin yeni hedef- leri arasında dergıyi daha canlı ve gün- cel kılmak ve derginin yan müdahale- ci tavnm daha müdahaleci bir çizgiye çekmek var. Derginin editörü EsraAB- çavuşoğlu ile konuştuk. - İstanbul dergisi 10. yaşını kuthıyor. Derginin bugüne kadarki gclisinıini ve doldurduğu boşluğu nasıl tanımlnor- sunuz? - ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU - İstan- bul dergisi yayımlanmaya başladığı günden bugüne yani 1992'den bu ya- na bir kent dergisinin çıkması açısın- dan önemli bir dergi. O dönem için po- püler bir yapısı olan, kent kültürü adı- na söz söyleyen. araştırma yapan bırder- gi. O anlamda Tanh Vakfi büyük bırboş- luğu doldurdu diyebiliriz. Ote yandan çok da günlük okur kitlesini ölçü alan bir dergi değil. Siz de biliyorsunuz ki çok popüler olmadıklan için bu tür ya- yınlar okuyucuya ulaşamıyor. Bu yüz- den de hem önemh bır boşluğu doldu- ruyor, hem de aslında istenilen anlam- da bir yere gidiyoruz diyemeyiz. - İstanbul üzerinden böyle bir kolay- cılığa kaçmadığını/ için belki de... ALtÇA\TŞOĞLU-Kesinlikle. Po- pülerbir dergi değıl, özellikle kenti ko- ruma, kentte yaşanan sorunlan sapta- ma, ön plana çıkarma. bunlann üzeri- negitme girişiminde bulunuyoruz. Böy- le bir yapı sergıleyınce de popülerlık- ten uzaklaşmış oluyorsunuz. Derginin en önemli özelliği, kent kültürünü ya da kent belleğini oluşturmak. Dergıyi alacak ve okuyacak kışi bır şekilde kentin kültürüne kendini yakın hisse- Esra Aliçavuşoğlu. çok sa\ıda fotoğraf ve okuyucunun ilgisini çekecek yazılarla dergryi daha i>i bir noktaya getirmeye çauşacaklaruu söylüyor. derken belleğine de sahip çıkmaya baş- layacak. Çok sayıda araştırmacı, İstan- bul üzerine düşünen insanm yazıyor olması çok önemli. Bunun yanı sıra bundan sonrası için özellikle genç ba- kışlan, yazarlan da bu dergiye çekme- ye özen göstenyoruz. Şu ana kadar var olan araştumacılann yaalan iş]e\inı ye- rine getirdi, kendini tekrar etmekten kurtarmak için dergiye genç insanlan da taşımayı düşünüyoruz. - Dergi, 10. yaşıyla birlikte nasıl de- ğişimler, veniükler \aşa>acak? ALİÇÂMJŞOĞLU-bergı üç aylık olsa da okunduktan sonra atılacak, bir kenara kaldınlacak bır dergi değil. sü- rekli olarak kendini güncellıyor, aynı zamanda arşivniteliği taşıyor. Bundan sonra derginin daha panldayan bir ha- le gelmesi için çalışacağız, bu da çok sayıda fotoğraf ve okuyucunun ilgisi- ni çekecek yazılarla miimkün olabilir. - Oiumhı vada oiumsuztüm değîşnn- lerle birlikte İstanbul'un sürekli degiş- mesi size ne kadar yardımcı oluyor ya da işinizi zorlaşOnvor? .4LÎÇAVT.IŞOĞLU - O anlamda avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. MuratBefee'nin "HoDanda'dabirAms- terdam dergisiçıkmaz, çünkü kento ka- dar durağandır ki, bunu periyodik ola- rak bir derghe yansıtamazsmı/" diye bır sözü var. İstanbul ise sürekli olarak degişen ve eskıyen bir kent, onun dö- nüşümü. devınımi çok hızlı, tüm bun- lar dergide çok iyi yakalanabiliyor. Ko- nu sıkıntısı çekmiyorsunuz, siyasal gündem gibi her an yenileniyor konu- lar. Bu değişen, farklılaşan yapı, der- giyi dinamik kılan bır özellik. - Daha müdahaleci birtavır da değiş- kenliğin takibi ve unutulmaması açı- sından önemli bir girişim olsa gerek... .ALİÇAVTŞOĞLL1 - Derginin on yıl- lık çızgisinde çoğunlukla yan müdaha- leci bir ta\ ırvardı. Bu tavır, kendini var olan birtakım çarpıklıkJan, boziikluk- lara ayna tutarak bu kentte yaşayan in- sanlara göstermek ve ondan sonra tep- ki beklemek şeklinde gösteriyordu. Şimdi bu bır yöntem ama bundan son- raki tavnmız bu kentte gerekli olan müdahaleciliği biradım önde yapmak. diğer sivil inisiyatifleri derginin yanı- na çekmek ve birlikte hareket etmek ola- rak tanımlanabilir. Böylece müdahale edilebilir bir alan yaratılabileceğini dü- şünüyoruz. 42. sayı 'İstanbuTa Shil SahipÇıkış1 başlığuu taşıyor. Dosya ucu açık, her türlü konuyu içine alan ça- lışmaydı, bu yüzden eleyerek. farklı örneklere yer \ererek, değişik alanla- n biraraya getirmeye çalıştık. Sivıl ini- siyatıflerin amaçlannı, \arlikJanni an- latan yazılara yer verdik. Son sayı, bu anlamda önemli bir gösterge - Gözlegörülür bir bellek sorunu yar şrvoruz bu kentte. Tüm değerleri ber- taraf eden bir hafizasızhğın nedenleri sizce nerede kilidenijor? ALİÇAVTJŞOĞLU - İstanbul koz- mopolit bir kent. Burada yaşayanlar kendilerini îstanbullu olarak nitelendir- se de öyle gormedikleri açık. Dergi, ilk sayısında 'İstanbullu Kimdir?' baş- lıklı bir dosya sunmuştu. Kendini tam anlamıyla İstanbullu olarak tanımla- yacak az kişi olsa da burada yaşayan, hayatını geçiren herkes İstanbullu. Ken- dilerini îstanbullu gıbı hıssetmemek- ten, sahiplenmemekten kaynaklamyor bu durum. Dığer bır sorun ise tstan- bul'un kendisinden. yapısından kay- naklanıyor. Hızh degişen bır kent ol- duğu için kentin haritasını çıkaramıyor- sunuz. Gıttiğıniz herhangi bir kahve ya da mağazaya üç yıl sonra rastlaya- mamak olası. Bu dığer metropollerde olmayan bir belleksizlik yaratıyor. TURGAY FtŞEKÇİ UnutıMmazMelı Cevdet! Kım bilir gazetemizin ne çok okuru için vazgeçil- mezdi. Melih Cevdet Anday'ın salı ve cuma günîe- ri yayımlanan yazıları. Günlük hayatın sıradan sorunlanndan söz ederken, en olmadık sorularla okurunu sarsan, düşüncenin sonsuz evreninde gezılere çıkaran. düşünmeye alış- tıran, bunun yolunu gösteren yazılardır onlar. Kolay rastlanmayan bır konu genişliği vardır Me- lih Cevdet'in; şıırden müziğe, siyasetten felsefeye, eği- timden günlük yaşam alışkanlıklarımıza dek pek çok alana girer çıkar. Ama hangi konuda yazsa, yerieşik yargılarımızı sarsmaya, doğru bildiklerimizi yeniden gözden geçirip düşüncelerimizı yenılemeye çağırır. Felsefe, okurları korkutan. çoğunlukla uzakdurduk- lan bir alandır. Melih Cevdet ise yazılannda neredey- se sıradan şeylerden söz eder gibi okurlarını düşün- ce dünyasının genişliklerinde dolaştınr. Düşünen, her konuda önyargısız düşunen bir in- sanm zıhin açıklığı vardır onun yazılannda ve okuduk- ça bu zıhinsel berraklık okura da geçer. Onun soru sorma ve yanıt arama yöntemi sizin hayatınızı da et- kilemeye başlar. Adam Yayınlan'nda Melih Cevdet'in yazılarını ki- taplaştırmaya gırıştığimizde, ozanımızın ona yakışan bir alçakgonullulük içinde yazılannı saklamamış ol- duğunu anlamıştık. Neyseki, sadık bir okuru olan Izgen Bengü, onun yazılarını yıllar boyu kesip saklamıştı da, böylelikle Yi- ten Söz. Imge Ormanlan, Geleceği Yaşamak kitap- ları ortaya çıktı. Sonra gazetemız arşivinden de ya- rarlanarak Çok Sesli Toplum, son olarak da geçen Mayıs ayında Felsefesiz Yaşamak yayımlandı. Felsefesız Yaşamak başlığı, Melih Cevdet'in yaz- ma amacım çok iyi açıklıyor. Gerçekten de aynı baş- lıklı yazıda bakın ne diyor: "Felsefesiz yaşamak, bılinççsiz yaşamakla eşan- lamlıdır. Soracağız, yanıtlamaya çalışacağız, yanıt- layamazsakya dayanıtlanmızı olaylaryalanlarsa ge- ne soracağız. Felsefe soru sorma sanatıdır. Ve so- rular hiç de boşa gıdecek değildir. Doğru'yu ve iyi'yı bulmak kolay değildir. Ama biz heryeni koşulda 'doğru nedir?', 'iyi nedir?' diyesor- mazsak, herkes kendi yaptığını, doğru ve iyi saya- bilir. Bu ise mutluluk özlemimizi karanlığa gömer. Sokrates de bu sorulara kesin yanıtlarbulamıyordu, ama aramaktan hiçbir zaman da vazgeçmiyordu." (Felsefesiz Yaşamak, s.120) Melih Cevdet'ten söz açmışken ona ilişkin unuta- madığım iki anımı da anlatıvereyım burada: Bilirsinızşairtersözcüklerinın üstünetitrerler. Birsöz- cuğün yanlış yazılması bir şiirin tümuyle yok olması demektir çogu zaman. Bu yüzden kitap yayımlarken de kılı kırk yararak her şeyin isteklerine uygun yapıl- masına buyük özen gosterirler. Melih Cevdet, bir gün elinde bir dosya ile odama girdı: Dosyayı masamın üzenne bırakarak, "Yeni şı- ir kitabım, yayımlanması için getirdim," dedi. Bak- tım, kimı daktilo ile yazılmış, kimı dergi sayfalarından kesilmış şiırler gelişıgüzel sıralanmıştı. Kitabın ismi de yoktu. "Kitabınıza ısim koymamışsınız, "dedim. "Siz birisimkoyuverin, "diyerekgrtmeyehazırfandı. "Aman Melih Bey, olur mu. hiç değilse birlikte karartaştıra- lım," derken şiirierden birinin başlığı gözüme ilişti: "Gü- neşte olsun mu?" dedim. "Olsun" deyip gitti. " Güneşte kitabı kısa sürede tükenip ikinci basımı- nı yapmıştı. Bu kez bir soruyla geldi: "Sizce bu kita- bımdaki şiırlerim, öncekilerden farklı mı?" "Bunlar da öncekiler kadar güzel ve önemli" dedim. "Bu ki- tabımın neden böyle hızlısatıldığınıaniayamadım da..." dedi. Bir başka gelişinde ise genç şiirin yeni parlayan is- mi küçük Iskenderileoturuyorduk. Tanıştırdırn. Me- lih Bey ona dönerek, "Sıze Küçük Bey diye mi hitap etmeliyim, Iskender Bey diye mi?" diye sordu. Sesin soludukça dalgalanan bir denız içimde tfisekci • hotmail.com BLGUN • BEYOĞLL SİNEMASI'nda 'Ferruh Doğan anısına' kapsammda 12.00. 15.00, 18.00 ve 21.00'de David Fincher'ın 'Döviiş Kulübü' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) • REFATILGAZ AÇIKHAVA TÎY4TROSL nda 20. 00de Grup Yorumun konseri. (0 212 596 30 00; • İŞ SANAT'ta 'Sinema Şentiği' kapsammda 12.00, 15.30, 19.00da PaulThomas Andersonın 'Manolya' filminm gösterimi. 10 212 31610 83) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear