Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYTA CUMHURİYET 16TEMMUZ2002SALI
ıo DUNYA VE T U R K I Y E dishab@cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
OZGEN ACAR
Diplomasiye Tsatil, Otellere Müşteri Yok!
Geçen yıl 10 Temmuz'da bu köşe-
nin başlığı "Horoz Kuyruğu Tatil Yo-
lunda" idi. "Horoz kuyruğu (cockta-
i!) " anlamınagelen kokteyller ile "res-
mi kabul(receptıon)" anlamındave
ulusalgünlerin kutlandığı resepsiyon-
ların tatile girmekte olduğunu yaz-
mıştık. Bu yıl başkent dıplomasisinin
yüzük asık. Yabancı diplornatlartatıl
kaygısı yaşıyorlar. Her yıl, 14 Tem-
muz'da Fransız BuyükelçiliçSi'nde kut-
lanan ulusal günden sonra diplomasi
3 Ekim'de Almanya'nın ulusal günü-
ne değin tatile girer. yabancı dıplomat-
lar başkentı boşaltırlardı. Bu arada An-
kara'da kalan "nobetçi diplomatlar"
yalnızca Isviçre Ulusal Günü'nü 1 Agus-
tos'ta peyn/r ve çikolatalar eşliğınde
sıcaktan yakınarak kutlariardı. DSP'de
patlayan siyasal oluşum, diplomatla-
nn yaz tatilini zehır etmişe bienziyor.
Bu yaz, Isviçre Ulusal Giinü'ne (A)
takımı diplomatlann da katılmak zorun-
da kalacaklan anlaşılıyor. Her neden-
se bu yıl Fransız Ulusal Günü'ne hü-
kümetten kimse katılmadı!
Resmi kabuller, çeşitli ülkelerden.
her meslekten bır araya gelen, za-
manı sınırlı insanların, ıki kadeh ara-
sında çok kısa sürede iş ayarlamala-
rı ya da bılgi alışverişinde bulunma-
ları için en ideal ortamlardır. Bu res-
mi kabuller Türkiye'nin nabzının tu-
tulduğu yerlerdir. Deneyimli birTürk,
heıtıangi bır ulusal güne katıldığı an,
daha kapıdan girer girmez yabancı-
ların daha çok hangi konulara ilgi
duyduklannı algılamakta gecikmez. Bu
buluşmalardadiplomatlann ikitemel
amacı vardır. Birincisi siyasaJ, ekono-
mık ve askeri konularda istihbarat
yapmak; ikincısı kendı ulkesinin çıkar-
ları doğrultusunda ev sahibi ülkenin
yetkilılerinın, basın temsılcilerinın ku-
laklanna doğru-yanlış bilgiler fısılda-
yarak onlan yönlendirmektir.
Bir başka durum daha geçerlidir.
Türk ekonomisi ne kadar sağlıklıysa,
ülkede siyasal istikrar ne kadar güç-
lüyse, yabancı diplomatların davra-
nışları da o kadar saygılı olur. Bir baş-
ka deyişle. daha dünkü çocuk birTürk
yetkilinin önünde dahi ceket düğme-
leri iliklenir. Ancak bugünkü gibi, ge-
rek ekonomik bunalımın, gerek siya-
sal bunalımın yarattığı bir "acz" duru-
mu varsa, daha mesleğinin başında-
ki 3. kâtip bır yabancı diplomat, size
tepeden bakmaklakalmaz, "Asiye'nin
nasıl kurtulması gerektiği" hakkında
nasihatlervemıeyebaşlar. Biryandan
zaman zaman küstahlığa varan öne-
rilenni sürdürürken, öte yandan da
kendinden önceki meslektaşının dev-
rettiği Türk kız arkadaşına ulaşmak
için resmi kabulden bir an önce ayrıl-
mak için saatine bakar durur. Anım-
sanm, 35 yıl önce yedek subaylığımı
yaptığım ve nüfusu azalan Edirne'nin
gerçekten güzel kızları o zamanlar bir
an önce büyük kentlere kapağı atmak
amacıyla subay ve mernurlann peşin-
de dolaşırlardı. Ankara'da yabancı dil
bilen bazı genç ve güzel kızlann da baş-
kent "puö"lannda yabancı diplomat-
lann ya da rahat yaşamın peşinde ol-
duklanna yıllardır tanık olmuşuzdur.
3-4 yıl süren birliktelik umutsuzlukla
noktalanınca, giden diplomat, halefi-
ne işleri ile biriikte Türk kızının telefo-
nunu da devretmekte tereddütetmez.
Türkiye'deki siyasal ve ekonomik
durumu bir de Ankara'daki otel lobi-
lerinden algılayabilirsiniz. Başkent tu-
ristik bir kent değildir. Otellerin konuk-
lan daha çok yerii ve yabancı işa-
damlandır. On beş yıl öncesine de-
ğin başkentin en büyük oteli, Büyük
Ankara Oteli idi. 0 da 60'ların başın-
da bir olaydan sonra hükümet tara-
fından Emekli Sandığı'nayaptmlmış-
tı. ABD Başkan Yardımcısı Lyndon B.
Johnson Türkiye'ye geldiğinde Iz-
mir Caddesi'nde, o günlerin en bü-
yük oteli sayılan, Balin Oteli'nde kal-
mıştı. Otelde, Johnson'un boyuna
uygun biryatak bulunamayınca Site-
ler'de 24 saat içinde özel olarak kar-
yola ve yatak yaptınlmıştı. Günümüz
ölçütlerine göre üç yıldızlı Balin Ote-
li yıllarcaAnkara'nın en büyük oteli ola-
rak hizmet görmüştü.
Bu otellerin lobisine girdiğiniz za-
man kimin kım olduğunu hemen an-
lardınız. Akvaryum gibi saydamlaşan
otelin küçük lobisi ya da 'öar'ındaki-
ler geneJde Amerikan silah tüccarla-
n olurdu. Pek az yabancı işadamına
rastlanırdı. Oysa Hilton ve Shera-
ton'un yapılmasından sonra bu otel-
leri silah tüccarlarından başka, Ame-
rikalı, Avrupalı, Japon işadamlan dol-
durdu. ABDyönetimi, Türkıye'yi "fl©-
lişen en önemli 10 pazar ülkesinden
biri" ilan ettikten sonra Ankara otel-
lerinde bir patlama yaşandı. Otelleri,
Türkiye'de yatırımdan çok bu "pa-
zara" mal ve hizmet satmaya gelen
yabancı işadamlan doldurdu.
Ancak, bugünlerde başkentin beş
yıldızlı otelleri, bırkaçturist grubu dı-
şında, sinek avlıyor. Ne gelen silah tüc-
can, ne mal ve hizmet pazariayan ya-
bancı, ne de Türkiye'nin gelişen en
önemli 10 pazar ülkesinden biri oldu-
ğunu anımsayan var.
Afganistan'da tarih tekemr etfyor
Tarih tekerrür ediyor. Büyük Is-
kender Makedonya'danyolaçıkıp
İran'dan sonra Afganistan'ı da ele
geçirip imparatorluğunu kurduğun-
da en büyük desteği "onurfu" fakat
"paralı askerlerden (mercenaries)"
sağlamıştı. Piyadelerini Yunanis-
tan'dan getirirken, süvarilerini Ana-
dolu'nun çeşitli yerlerinden topladı-
ğı paralı askerlerden derlemişti.
Günümüzde de en büyük "em-
peryal (pardon artık super) gûç"
olan ABD de Afganistan'da aynı
yöntemi uyguluyor. ABD Savunma
Bakan Yardımcısı Paul
Wolfowttz hafta sonunda
tstanbul'da, dün Kâbil'de,
bugün Ankara'da Afga-
nistan konusunda konuş-
malarve görüşmeter yap-
b. IstanburdaTürkiye Eko-
nomik ve Sosyal Etüdler
Vakfi'ndaki (TESEV) ko-
nuşmasında Wolfowitz,
"71 Eylül'ün gerçekama-
cı, yalnızca New York ve
Washington'da binalara
saldırmakdeğildi. Busal-
dın ile Amerikan askerierini Afga-
nistan'a çekıp daha çok Amerikalı
öldürmekamaçlanmıştı" dedi. Bush
yönetiminin, bu tanısını tam yetkili
bir kişinin ağzından duymak dü-
şüncelerimizi doğruladı.
Vıetnam Savaşı'ndan sonra ABD
yönetimi artık savaş taktiklerini tek
Amerikalı askerin dahi ölmesini ön-
leyecek biçimde planlıyor. llk uygu-
lamayı Körfez Savaşı'nda yaptı.
Amerikalı askerin "canı can" oldu-
ğu için Afganistan'dada devreye da-
ha çok BM şemsiyesi altındaki pa-
Büyük Iskender
ralıaskerterkonuldu. ABD'nin, Ulus-
lararası Güvenlik Destek Gücü'nün
(UGDG) komutasını alan Türkiye'nin,
Afganistan'daki askeri masraflarını
karşılamak üzere 28 milyon dolar ve-
receği açıklandı. Ardından Türki-
ye'ye ister askeri, ister ekonomik
alanda kullanılmak üzere 200 mil-
yon dolarlık bağış yapılacağı söy-
lendi. Aradan aylar geçti, Türk Bir-
liği Kâbil ve çevresini denetimine
aldı, ama VVashington'da Kong-
re'den 228 milyon dolarlık yardm pa-
keti hâlâ çıkmadı.
Oysa Iskender, Afga-
nistan'ı IÖ 334'te ele ge-
çirinceye değin her yer-
de "peşin para" kullan-
mıştı. İster Anadolu'dan
götürdüğü paralı askerle-
re, ister ele geçirmek is-
tedtğî bir kentin yönetici-
lerine üzerinde kendi res-
mi olan çil çil gümüş ve al-
tın sikkelerle ödemelerini
peşin yaprnıştı. Iskender,
bir anlamda başarısını,
bono, çek ve kredi kartı
kullanmayışına, işini peşin para öde-
yerek yapmasına borçluydu. Bu ne-
denle Iskender her gittiği yere, darp-
hanesini de götürmüştü. Yönetici-
lere yaptığı peşin ödemelerle kent-
leri kolaylıkla ele geçirmiş, karşı çt-
kan kentleri de acımasızca yakıp
yıkmıştı.
Bakalım Wolfowitz, Ankara'da
Irak saldınsı için Ankara'dan ne ka-
dar asker ve üs kolaylıklan isteye-
cek, bunlann karşılığında iktidarda
bunalım yaşayan bir iktidara ne ka-
dar para önerecek?
Ulusalcı diplomatın yaşam öyküsii
Adı: Eminence Grise of
teForeign Service: Nu-
nan Menemencioğlu
Yazan: Dr. Yücel Güç-
lû
Yayımlayan: Dışişleri Ba-
(<anlığı
ISBN: 975-97928-0-x
Türk dış siyasasının ulu-
salcılığına adını kazımış de-
fierli Türk diplomatlarından
tın Numan Menemencioğ-
lıdur. Bu değerli diplomat,
uusalcı siyasasını annetarafın-
canakrabasıolan NamıkKemal'den
anışolmalıdır. Atatürk ve inönü'nün
cş siyasalarını uygulamada başarı
çosteren Menemencioğlu, 13 yıl sü-
7=ife Dtşişleri Bakantığı'nın 2 numa-
öıadamı olma başansını göstermiş-
t Boğazlar'ı uluslararası statüye bağ-
fe/an Montreux Sözleşmesi, Hatay'ın
İrkıye'ye katılımı ile ılgili olarak yap-
ıfiı müzakereler bu becerıleri arasın-
dadır. En önemli görevi ise
2. Dünya Savaşı'nın en civ-
civli günlerindeki (1942-44)
Dışişleri Bakanlığı'dır. Cum-
hurbaşkanı Ismet inönü'nün
tarafsızlıksiyasasjnın başa-
nlı uygulayıcısı Menemen-
cioğlu'nun adı müttefik-
lerce "4/manc/"yaçıkanl-
mıştır. Oysa Menemenci-
oğlu, ülkenin ulusal çı-
karlarının baş savunu-
cusu olmuştur. Bu değerli dip-
lomatın yaşamöyküsünü, Türk dış si-
yasasındaki rolünü, genç araştırma-
cı bir yazar ve bir diplomat olan Dr. Yü-
cel Güçlü araştınp kaleme aldı.
Kitabın dış siyasayı meslek edin-
miş ya da edinecek genç kuşaklarca
okunmasını öneririz. Ankara'daki ya-
bancı diplomatlar ile ülke dışındaki
araştırma kurumlarınca da büyük ilgi
gören bu Ingilizce kitabın Türkçeye
kazandırılmasını dileriz.
Elmek: oacar(âsuperonline.com Fax: 0312. 442 79 90
Gürel, Avrupa konusunda dış politikanın geleneksel temelleri bulunduğunu söyledi
AB için devletpolitikası
Gürel: Farkiılık yalnızca
nüanslarda olabilir.
ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Dışiş-
leri Bakanlığı görevine yeni başlayan Baş-
bakan Yardımcısı Şükrü Sina GöreL Türk dış
politikasının geleneksel temelleri bulundu-
ğunu vurgulayarak ''Dışişleri bakanı kim
olursa olsun, bu bir devlet politikası olarak
yürütülür. Farkiılık yalnızca nüanslarda ola-
bilir" dedi. Gürel ılk dış gezisım Kıbns Ba-
nş Harekâtı'nın y/ldönümü nedeniyle 19
Temmuz'da Kuzey Kıbns Türk Cumhuriye-
ti'ne (KKTC) gerçekleştireceğini açıkladı.
Başbakan BülentEcevit tarafindan. İsma-
il Cem'in ıstifasının ardından Dışişleri Ba-
kanlığı'na atanan Başbakan Yardımcısı Şük-
rü Sina Gürel, dün ilk kez Bakanlığa geldi.
Gürel, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken.
basında kendisinin AB üyeliği ve dış poli-
tikaya bakışı konusunda yer alan yorumla-
ra da açıklık getirdi. Türk dış politikasının
geleneksel temelleri bulunduğunu vurgu-
layan Gürel, bu geleneksel devlet politika-
sının dışişleri bakanı kim olursa olsun yü-
rütüldüğünü, ancak farklılığın yalnızca "nû-
anslar olabileceğini" kaydettı.
Birgazetecinin, "Hükümeteyönelik ulus-
lararası bir planın olduğu şekJindeki açık-
lamanızla neyi kastettiniz" sorusunu Gürel,
"Dün o konuda söyleveceğimi söyledim, ek-
levecek bir şeyim yok" diye yanıtladı.
MHP'nin, Devlet Bakanı KemalDerviş'in
konumundan duyduğu rahatsızlığın hatırla-
tılması üzerine de Gürel, hükümet sorum-
luluğunu devam ettirdiklerini ve Başbakan
BülentEcevit'in de bu hükümet sorumlulu-
ğunu gereği içinde sürdürdüğünü kaydetti.
Bir gazetecınin, eskı Dışişleri Bakanı Is-
mail Cem ile bir devir teslim töreni yapıp
yapmayacaklan sorusu üzerine de Gürel,
"Sayın Cem gerekli bulursa, bana çalışma-
ları konusunda bilgi verme şansına her za-
man sahiptir" dedi.
hkziyaretKKTCVe
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı
Gürel aynca, 20 Temmuz Kıbns Banş Ha-
rekâtı'nın yıldönümü nedeniyle, 19 Tem-
muz'da Türkiye Cumhuriyeti'nı temsilen
KKTC'ye gıdeceğini açıkladı.
Gürel, Türkiye'nin Kıbns konusundaki
görüşlerini dünyaya ıletmek için adaya gide-
ceğini sözlerine ekledi.
Şeyh Omer, karann ardından Pakistan yönetimine meydan okudu
Pearl davasuKİa öliiııı cezası
• Ingiltere doğumlu
Şeyh Ömer'in ölüm
cezasına çarptınldığı
davada 3 sanığa da ömür
boyu hapis cezası verildi.
Karar Londra ve
Washington'da
memnunlukla karşılandı,
ancak ülkedeki
köktendincilerin
misilleme eyleminden
korkuluyor.
Dış Haberier Senisi - Pakis-
tan'da, ABD'li gazeteci Daniel
Pearl'ü kaçırmak ve öldürmek-
ten yargılanan Şeyh Ahmed
Ömer Said ölüm cezasına çarp-
tınlırken diğer 3 sanığa ömür
boyu hapis cezası verildi.
Wall Street Journal muhabiri
olan 38 yaşındakı Pearl, Islami
gruplarla ilgili bir araştırma ya-
parken 23 Ocak'ta Karaçi'de kay-
bolmuş, 1 ay sonra öldürüldüğü-
nü gösteren bır video Karaçi'de-
ki ABD Konsolosluğu'na gönderilmişti. Ga-
zetecinin cesedi henüz bulunamadı.Hayda-
rabad'da görülen davada, Pakistanlı Yargıç
AB Eşref Şah sanıklan aynca, 2 milyon ru-
pi (yaklaşık 53 milyar lira) para cezasına
çarptınrken paranın Pearl'ün eşi Mariana'ya
verileceği kaydedildi.
Verilen ölüm cezası karanna karşı tehdit-
ler sa\'uran Şeyh Ömer. "Göreceğiz ilk kiın
ölecek, ben mi voksa bana ölüm cezası veren-
Pearl'ü (sağda) öldürmekle suçlanan Şeyh Ömer
ölüm cezasına çarpünldı. (Potoğraflar: AP)
ler mi" dedi. Ömür boyu hapse mahkûm edi-
len sanıklardan Şeyh Adil'ın kardeşi de Müs-
lümanlan karara karşı ayaklanmaya çağırdı.
Adının açıklanmasını istemeyen bir Ingiliz
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Pakistan mahke-
mesinin, verdiğı karan memnuniyetle karşı-
ladığını, ancak ölüm cezasını desteklemedik-
lerinı kaydetti. Wall Street Journal'ın başkan
yardımcısı Steven Goldstein da karan mem-
nuniyetle karşıladıklannı söyledi.
Arap gazeteci Atvan, aralık ayında suudi teröriste şaraplenl isabet ettiğini yazdı
Yaralanan Ladin'in sağlığı iyi
LONDRA (AA) - Terörist l same bin
Ladin'in aralık ayında karargâhlanna
yapılan operasyon sırasında
şarapnelle yaralandığı, ancak
durumunun şimdi iyi olduğu
belirtildi. Bin Ladinin çevresi ile
yakın ilişkileri bulunan Arap gazeteci
Abdül Bari Atvan, Bin Ladin'in,
aralık ayında Afganistan'ın
doğusundaki Tora Bora dağlanndaki
karargâhlanna ABD öncülüğünde
yapılan operasyon sırasında
yaralandığını kaydetti.
Omzundan yaralandı
Merkezi Londra'da bufunan El Kuds
El Arabi dergisınin editörlüğünü
yapan Atvan, "Amerikan operasyonu
sırasında şarapnel, Bin Ladin'in
omzunu yaraladj. Şimdi sağhğı iyi"
dedi. At\an, Bin Ladin'in
destekçilerinin kendisine "ABD'ye
başka bir saldın yapılmcaya kadar
Bin Ladin'in \ideo görüntülerde j'er
almayacağınr söylediklerini belirtti.
ABD'li yetkililer ise olayla ilgili bir
ilgilerinin bulunmadığım açıldadı.
Hırvat-Boşnak-Yugoslav liderler buluştu
Saroybosna'da üçlü zirve
SARAYBOSISA (Ajanslar) -Yugoslavya, Hırvatistan ve
Bosna-Hersek devlet başkanlan, bölgede banş ve
güvenin yeniden inşası ile ticaretin geliştirilmesi
konulannı görüşmek üzere Saraybosna'da bir araya
geldiler. Bosna Savaşı'nın (1992-1995) taraflan olan
üç ülkeden en üst düzey yetkililerin 1995'ten sonra ilk
kez bir araya geldikleri zirve için Bosnalı Sırplann
savaşta 43 ay kuşatma alunda tuttuğu, etnik çatışmalar,
kitlesel kıyımlarla anımsanan Saraybosna seçildi.
Zirvede, Yugosla\ya Devlet Başkanı Voyislav
Koştuniça, Hırvatistan Devlet Başkanı Stipe Mesiç ve
Bosna Oçlü Başkanlık Konseyi üyelerinin, ülkeleri
arasındaki serbest ticaret engellerinin kaidmlması ve
organize suçlara karşı işbirliğini öngören anlaşmaya
varmalan bekleniyor.
çakal'ın cünü'nün yazarının yorumu:
Suikostçı tam birsalak
Dış Haberler Servisi - Fransa Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac'a yapılan sukisat girişimi, 6O'lı yıllann en çok
satan romanı "Çakal'm Günü"nü haörlatırken,
romanın yazan Frederfck Forsyth, suikast girişiminde
bulunan kişi için "salak" benzetmesinde bulundu.
Romanında, 196O'lı yıllarda ulusal gün geçit töreni
sırasında Cumhurbaşkanı
Charles de GauDe'e yapılan suikastı sürükleyici bir
dille anlatan Forsyth, Chirac'a suikast girişiminde
bulunan 25 yaşındaki Maxime Bnınerie için
M
Bu
adamm tam bir salak olduğu aşikâr" dedi.
Bu arada Bnınerie'yi psikiyatri kliniğine naklinden
önce kısa süre dinleyen polis, saldırganın
"Cumhurbaşkanı'nı öldürüp intihar eOnek istedim"
dediğini açıkladı.
"Şiırimiz kentten içeridır abiler
Takvimler degıştirilirken bir gün yitirilir
Bir kent ölümünûn denizıne kayar dragomanlanyla
Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?"
E C E AYHAN'ımızı kaybettik
(1959)
Mülkiye'nin ve Türkiye'nin başı sağ olsun.
MÜLKİYELtLER BİRLİĞ1 ve VAKFI
Nüfus kağıdımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
ERCANBAĞCI
Nüfus kağıdımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
HAMDİ CANÎKLt
ÖLÜM
Fazılet Tunçkanafın »evgılı eşı: Hansın - Ferda Tunçkanat
ve Fıgen Tunçkanat'ın değerli babalan, Sesgi Gülalp,
Hande ve Çıfdem Tunçkanat'ın bıncık dedelen, Sure\ya
Tunçkanat'ın ağabeyı. 27 Mavıs 1960 Devrimi Milli
Birlik Komitesi Üvesi, Emekli Ha\a Kurma\ Albay.
Eskı Tabn Senator
HAYDAR TUNÇKANAT ı
14 Temmuz 2002 tanhınde kaybettik Acımız bu\uktür
Cenazesı 11 Temmu? 2002 Çarşamba günü saat 12 OO'de
TB VIM'den. öğle namazında Kocatepe Camısf nden
kaldınlarak Cebecı Asrı Mezarlığı'nda toprağa \enlecektır.
Tann rahmet e>iesm.
AİLESİ
Nürus cüz-
danım
kaybettim.
Hükümsüzdür.
AYHAN
KARA
Ehlıyetimı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
CEMAL
AKKİRAY
BAŞBAKAN ECEVİT:
Kıbns'ı
Avrupa
kanştırdı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Bülent Ecevit,
AB'nin Kıbns konusuna son yıl-
larda kanştığını ve sorunu büsbü-
tün karmaşık hale getirdığini be-
lirterek "O yüzden de Kıbns'ta
Rumlaria Türkkri dengeli bir şe-
kilde tatmin edecek bir çözüm bu-
lunamadı. Kıbns'ta iki tarafı da
tatmin edecek bir çözüm bulabil-
menin başta gelen koşulu, Kıbns-
lılann kendi başlanna bırakılma-
landn"" dedi.
Ecevit, Kıbns Banş Harekâtının
28. yıldönümü dolayısıyla
KKTC'nin Ankara Büyükelçisi
AhmetZeki Buhınç başkanlığında-
ki heyeti kabul etti. Başbakanlık
Resmi Konutu'ndaki kabulde ko-
nuşan Ece\ıt, Banş Harekâtı'ndan
bu yana dünyadan gelen bütün en-
gellemelere karşm Kıbnslı Türk-
lerin büyük başan gösterdiklerini
ve güçlükleri aştıklannı söyledi.
Ecevit, şöyle devam etti:
"Hâlâ tabn Kıbns konusu dün-
yada bir sorun gibi elealınryor. Oy-
sa bence Kıbns'ı ilgilendiren dev-
letterçok azdn-ashnda.Türldyt, Yu-
nanistan, Kıbns Türkleri, Kıbns
RumJan ve İngiltere... Bu unsurla-
rm dışmda herhangi bir de\1etin as-
hnda Kıbns'la bir Ugisi olmaması
gerekir. Ama maalesef AB bu ko-
nuya son \ıllanla kanştı ve sorunu
büsbütün kanşık hale getirdL"
Hükümet olarak KKTC Cum-
hurbaşkanı Rauf Denktaş'a şük-
ranlannı sunan Ecevit, "Bazı bas-
küaıia karşılaşacağımız kesindir.
Bunlan göze almak zorundayız.
KKTC, Türkiye'nin bir vatan top-
rağı sayıhr. Biz ondan hiçbir de\lete
ödün vereme>iz." dıye konuştu.
5. TUR BAŞLIYOR
Bütünlüklü
çözüm önerisi
Dış Haberler Servisi-KKTC Cum-
hurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum
yönetimi liden Glafkos Klerides
arasında gerçekleştirilen ve 16
Ocak'tan bu yana devam eden doğ-
rudan görüşmelerin beşinci turu bu-
gün başlarken komünist AKEL par-
tisi Genel Sekreteri ve Rum Mec-
lis Başkanı Dimitris Hristofyas. "BM
Genel Sekreteri Kofi Annan'uı ni-
yetinin. görüşmelerin bir safhasın-
da Kıbns sorununa iüşkin bütünlük-
lü bir çözüm planı sunmak" oldu-
ğunu öne sürdü.
Hristofyas, "genel sekreterin
herhangi bir hareketi, BM Anaya-
sası ve BM'nin Kıbns konusunda-
kikaraıiançerçevesindeoffiiabdır''
diye konuştu.
Ağustosta görüşmelere devam
Bugün başlayan 5. tur görüşme-
lerin ağustos başına kadar devam
etmesi bekleniyor.
Rum kesiminde yayımlanan
Alithia gazetesi, Demofcrarik Par-
ti (DÎKO) Başkanı Tasos Papado-
pulos'un, 5 Haziran 2002 tarihli
Rum Ulusal Konsey Toplantısı 'nda
Rum tarafının görüşmelerden çe-
kilmesini önerdiğini yazdı.
Gazeteyegöre Papadopulos, "gö-
rüşmelere devam edilmesinin. ken-
dilerini Avrupa Birh'ği (AB) üyeK-
ği koşulu karşısında Kıbns sonı-
nunun çözümüne mecbur edilme
tehlikesine sokacağuu" söyledi.