Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2002 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
MUMTAZ SOYSAL
htHaklar Ittifakı
OLANLARI adlandınrken, "Istanbul Ittifakı"
mı desek acaba?
Depremdeki öncü belirtilerin, çok önce, TÜ-
SlAD'dan geldiği biliniyor.
llginç bir gelişme olarak, DSP isyanı boyun-
ca borsalann denetim altında tutulduğu, buna-
lım çıkarsa "siz sorvmlusunuz" denmesin diye
gerekli bütün önlemlerin bu çevrelerce alındığı
da belli.
Aynı çevrelerin, dış ekonomik ve ticari ilişki-
leri dolayısıyla, Avrupa Biriiği'ne tam üyelik uğ-
runa her şeye "evet" denmesinden yana olup
hükümetteki "DSP-MHP" cephesinden pek
memnun olmadıklarını duymayan kalmadı.
Bir de, holdinglerce tekelleştirilen Istanbul
medyasının böyle bir ulusalcı dayanışmayı hiç
begenmediğini, IMF ile Dünya Bankası'nın ve
AB'nin istekleri konusunda kesinlikle Yılmaz'dan
yana cephe tuttuğunu anımsarsanız.
Yoksa, "Kopenhag Ittifakı" demekmidaha
doğru olur?
Baltık kıyılarındaki o şirin kentin adını böyle-
sine hesap, entrika ve ihanet dolu bir olaya ver-
mek haksızlık olacak ama, kentin adını taşıyan
"kriterler"\n bu olaydaki baş aktörlerce bayrak
edinildiği de ortada.
örneğin, ekonomide katıksız serbestlik, dışa
bağlılık, yabancılarlaortaklıkyandaşları DSP ve
özellikle MHP'ye egemen olan ulusalcı yakla-
şımdan, ülke kaynaklarına sahip çıkma eğilim-
lerinden hiç hoşlanmadılar.
örneğin, "anadildeöğretim"sloganıgerisin-
de Sevr'ci akımlan geliştirerek Türkiye'de azın-
lık yaratmak isteyenler, o kriterlerdeki "azınlık-
ların korunması" faslını pek sevmediler.
Örneğin, şeriatçı akımları Avrupa'nın demok-
rasi ve özgürlük zırhlanna büründürmeyi amaç-
layanların Batı düşmanlığını unutup birdenbire
Avrupalı kesildiklerini, DSP'den çözülenleriçin-
de ünlü Fethullahçılann da bulunduğunu akıl-
dan çıkarmamak gerek.
Acaba, "VVashington Ittifakı" da denebilir mi?
Sonbahar için planlandığı söylenen Kuzey
Irak operasyonunda Türkiye'ye rol verilmesine
şimdiki hükümetin hiç sıcak bakmadığını ve tam
tersine Bayan Çiller'in deyimiyle "coğrafya bil-
gileri" dolayısıyla o operasyon sırasında başba-
kan olmaya heveslendiklerini düşünürseniz bu
da mümkün.
Ama, bu kadar tereddüde gerek yok. Şim-
diki Ittifak, ashnda, bütün bu ittifaklann bir
araya gelişini açık biçimde gösteren çok boyut-
lu bir ittifaktır ve cumhuriyetin sekseninci yılı
yaklaşırken, ne yazık ki, bu yönüyle Osman-
lı'nın son dönemlerini andırmaktadır.
ANTALYA 6. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
163 ÖRNEK ÖDEME EMRİNÎN tLANEN
TEBLİĞÎ
Dosya No: 2000'4775 Alacaklı Türk Ticaret Bankası
vekili Avukat Funda Eren tarafından, borçlu Agah Özka-
ra'mn Antalya Doğacılı köyü adresine 23.03.2000 vade ta-
rıhlı 7.000.000.000, 23.05.2000 \ade tarihli 7.
000.000.000 TL., 23.6.2000 vade tanhli 7.000.000.000
TL., 23.7.2000 \ade tanhli 7. 000.000.000 TL., 23.8.2000
vade tanhli 7.000.000.000 TL.. 35.000.000 000 TL. tahsili
için yapılan ıcra takıbınde borçlunun adresine göndenlen
ödeme emri tebliğ edilememış, adresi zabıtaca tahkık etn-
rilmesıne rağmen bulunamadığından ödeme emrinin borç-
luya ılanen tebliğine karar \erilmiştır.
Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme emnnın
tebliğ tarihınden ıtibaren 25 gûn içinde ödemeruz. Takıbuı
dayanağı senet kambıyo senedı niteliğinı haız değilse 20
gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ıle tetkık merciine
bildırmenız. Aksi takdirde kambıyo senedındekı ımzanın
sizden sadır sayılacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederse-
niz takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezası-
na mahkûm edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun
itfa veya ımhal edildiği veya alacağın zaman aşımına ug-
radığı veya yetki hakkmda ıtirazınız varsa bunu sebepleri
ile birlikte 20 gün ıçınde ıcra tetkik mecıine bir dilekçe ile
bildırerek merciden itırazın kabulüne daır bir karar getır-
medığiniz takdirde cebri ıcraya devam olunacağı. ıtiraz
edilmediğı ve borç ödenmediği takdirde 25 gün içinde
tlK.nin 74. maddesıne göre mal beyanmda bulunmanız,
bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız. hiç mal beya-
nında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursa-
nız aynca hapisle cezalandınlacağuuz ılanen ıhtar olunur.
28.06.2002 Basın: 41961
Solda Güç Birliğinin Anlamı ve Önemi Üzerine...
T
Dr. Sema PİŞKİNSÜT
ürkiye, ekonomik,
sosyal ve siyasal açı-
dan tarihinin en de-
rin bunalımını (kri-
zini) yaşıyor. Buna-
lımı, farklı nederilere dayandır-
sa da varhğını ve derinliğini yad-
sımıyor. Bugün bazı siyasilerin
ifade ettikleri gibi yalnızca bir
yönetim sorunu ile karşı karşı-
ya değiliz. Bu nedenle, temel
sorunlar devam ettiği sürece ve
sorunlann çözümüne yönelik
yeni bir yaklaşım ortaya konul-
madıkça, gerçekleştirilecek bir
iktidar değişikligi. ancakkısmi
bir i>ikşme sağlayabilir. Oysa,
solun Türkiye'de sorunlan kök-
lü çözüme kavuşturabilecek ye-
ni bir yaklaşımı ortaya koyma gi-
zilgücü (potansiyeli) söz konu-
sudur ve bu potansiyelin hare-
kete geçirilmesi ertelenemezbir
görev durumuna gelmiştir.
Bunalımın gerçek sorumlusu
hiç kuşkusuz yeni-sağ (neo-libe-
ral) politikalar ve sağ iktidarlar-
dır. Türkiye'de 24 Ocak 1980'den
günümüze kesintisiz olarak ye-
ni-sağ bir program uygulandı. Bu
süreçte sol belli dönemlerde ik-
tidar ortağı oldu, ancak uygula-
nan daima sağın programıydı.
Sohınyanhşı,yaratıcı olamama-
SL,dünyanm en önemMolgusunu,
yani küreseDeşmeyi ve onun Tür-
kiye'ye yansımasuu doğru algı-
layamamasıdır. Bu nedenle sol,
dünyadaki değişimi çözümleye-
rek yeni bir program ortaya ko-
yamadı, ideolojik ve siyasal ola-
rak tutarhbir duruş serigBeyeme-
di. Sağm yedeği ve takntçisi ko-
nutnuna düştü. Tophımdatekrar
unıut olabilmek için sol, yanhş-
lannın özeleştirisini yapmab ve
bunlardan dersler çıkarmabdır.
Hiç kuşkusuz küreselleşme
sürecinde teknolojide, özellikle
iletişim alanuıda sağlanan ge-
lişmeler dünyayı küçülttü, yeni
olanaklar yarattı. Ancak aynı
süreç, halklar ve emekçiler (top-
lumlar ve bireyler) için önemli
sorulann da kaynağt oldu. Zen-
gin ülkelerle yoksul ülkeler, ge-
lişmiş bölgelerle geri kalmış böl-
Toplumcu Demokratik Parti Gn. Bşk.
geler arasındaki farklar açıldı,
sosyal kesimler arasındaki gelir
dengeleri ise altüst oldu.
Işte tam da bu koşullarda so-
hın, halkı küreselleşmenin olum-
suz etkilerinden koruyacak stra-
tejileri, politikalan ortaya koy-
ması ve bu yönde uygulamalar-
da bulunması gerekirdi, ne ya-
zık ki yapüamadı. Artık gelinen
aşamada sol, ekonomik, sosyal
ve siyasal alanlarda ortaya çık-
mış tahribatı (yıkımı) görmez-
den gelerek ve kendisini yenile-
meden yoluna devam edemez.
Bütün bunlann önlenemeyece-
ğini savunan "Böyle getaıiş böy-
le gider" yaklaşımına, teslimiyet-
çiliğe, postmodern siyaset anla-
yışına kararlılıkla karşı çıkma-
hdır.
Sol, tarihsel yürüyüşüne bi-
reyciliğin karşısında ve toplum-
culuğu öne çıkararak başladı.
Yeni bir toplum düzeni önerdi.
Tarihin tekerleğini ileriye doğ-
ru döndürmeye çalıştı, statüko-
cu yapılara karşı kararlı tutum
aldı, tepkici (reaksiyoner) ol-
madı, eylemci (aksiyoner) ol-
du, gelişme yönünde değişinıi sa-
vundu. Her zaman, her koşulda
hak ve özgürlüklerin savunucu-
suydu. Demokrasi, insan hak-
lan, sosyal adalet, banş yanlısı
ve uygulayıcısıydı.
Bu iddialanndan uzaklaştığı
durumlarda ise yenilgiye uğra-
dı ve başansız oldu. Sol, bugün
artvk bu iddialannı toplum kar-
şısmda yeniden ortaya koyma-
lıdır. tleri sürülen bu görüşler
toplumda yeniden ideolojik bir
kutuplaşma yaratma isteğine da-
yanmamakta, tam tersine, kap-
samlı bir sol güç birliği progra-
mının ortaya konulabilmesine
katkı yapmayı amaçlamaktadır.
Bir sentezk aşma...
Kuşkusuz toplumda salt ide-
olojik temelde bir kamplaşma
yaratümamahdır, ancak sol adı-
na, temel tercihleri, programı
olmayan omurgasız ya da amorf
bir tutum da sergilenmemelidir.
Uzlaşma ise çelişkilerin bir sen-
tezle aşılması olarak anlaşılma-
lı, yoksa bugün olduğu gibi *uz-
laşma kültürü" söylemiyle çe-
lişkilerin yok sayılması, tesli-
miyetçi olma anlamı çıkanlma-
mah ya da anlamsız bir kavga gi-
bi görülmemelidir. Unutulma-
malıdır ki çelişkilerin farkında
olmak, sentezi, yani çözümü ko-
laylaştıracaktır. Çünkü, toplum-
sal devinimin, toplumsal geliş-
menin itici gücünü çelişkilerin
varhğı ve bunlann sentez yo-
luyla aşılması oluşturmaktadır.
Siyaset açısından diyalektiğin
taşıdığı anlam ve önem de bu-
dur.
Bugün solda yaşanan dağı-
nıklık, nesnel nedenler yanında
kişisel ve öznel nedenlerden kay-
naklanmakta. Solda, bu dağı-
nıklığı yaratan kişisel ya da öz-
nel nedenlerin en kısa sürede
aşılması gerekiyor. Toplumun
beklentisi, hepimizin kişisel ya
da öznel sorunlann çözümüne
olumlu katkı yapması yönünde-
dir ve bizler de sorumlu davra-
narak bu beklentiyi karşılama-
lıyız.
Gerçekçi bir yaklaşunla nes-
nel nedenlerin ya da toplumun
sosyo-ekonomik koşullannın bir
yansıması olarak ortaya çıkan
siyasi dağınıklığın bir süre da-
ha devam edeceğini kabul et-
meliyiz. Buna karşın sol güçle-
rin birleşmesi yönünde yeni yak-
laşımlar ortaya koyabiliriz.
Halk, sohı birtik görmek isti-
yor.Çünkü ülkenin devasa sorun-
larını birtik ohnuş solun çözebi-
kceğiıte inanıyor. Ancak parça-
lanmış solun bu sorunlan çöze-
büeceği konusunda ka> güan ya-
nında, yeni-sağ poütikalann de-
vamına neden olacağı, AKP' nin
iktidaryohınu açacağı, DYP'nin
kuyudan çıkmasuıa ve sohın bu
partflerin yedeğidurumuna düş-
mesi konulannda kaş guan \-ar.
O nedenle solasürekB birfik çağ-
nsındave teDdnindebuhınuyor-
lar. Bizler halkuı sesine kulak
vermek, kaygüannı gidennek,
gücümüzû birleştirmek, güçlü
bir kitk desteği yaratmak, solu
yahuz iktidar seçeneği (aherna-
tifî) değil, tek başına iktidar se-
çeneği yapmak zorundayız.
Bunun için ilk yapılması ge-
reken, sol güçler arasında abart-
madan, küçümsemeden, siyasal
kıskançhktan ve kısır çekişme-
lerden uzak diyalog ortamı ya-
ratmak ya da var olan diyalog-
ları güçlendirmektir. Diyalog
ortamı, ortak yanlanmızı daha
iyi öğrenmemizi, bu ortak yan-
lanmızı temel alan işbirliği ola-
naklannı araşurmamızı kolaylaş-
tıracaktır. Gerek somut konu-
larda. gerekse genel anlamda iş-
birliği sürecinin bizi ortak bir
güç birliği programına ulaştırma-
sı hiç de zor bir hedef olarak gö-
rülmemelidir. Bu hedefe ulaşa-
bilmek için de Seçim Yasası'nda
değişiklik yapılarak ittifaklara
olanak sağlanması talepleri güç-
lü biçimde dile getirilmeli, bu-
nun gerçekleşmemesi durumun-
da ise ıttifakın fiilen gerçekleş-
tirihnesi yolu denenmelidir.
Sonuç
Böyle bir güç birliği ile geliş-
me yönünde bir değişimin ger-
çekleşmesi; demokrasiye, insan
haklanna, hukuk devletine iş-
lerlik kazandınlması; toplum-
sal yapının, ekonominin, siyase-
tin, devletin yeniden yapılandı-
nlması ve dengelerin sağlıklı
biçimde yeniden oluşturulabil-
mesi; Türkiye'nin en önemli ve
en büyük projesi olan AB'ye
tam üye olabilmek için gerçek-
çi ve kararlı adımlann atılabil-
mesi olanakh hale gelecektir.
Solu sağdan ayıran en temel
özellik, bireyi önemsemesi ama
bireyci olmaması, toplumsal kal-
kınmacı, dayanışmacı ve payla-
şımcı olmasıdır. Solun ütopya-
sının, ortak değerlerin güncel
sorunlan ve engelleri aşmamız-
dayol gösterici olacağuu, diya-
log, işbirliği ve güç birliği süre-
cinin başanyla gerçekleştirilebi-
leceğıni düşünüyorum. Böyle-
sine önemli bir dönemde hepi-
mize düşen görevin bizleri ay-
nştıracak konulan değil, birleş-
tirecek konulan öne çıkarmak ol-
duğuna ve bunun da solun tari-
hi sorumluluğu olduguna ina-
nıyorum.
Çağn: En Eski Dergilerimizden Biri
Mehdi HALICI Hukukçu
^ • ü füozof Gurcieff, "Sa-
atl4'teöğleniaramakbo-
şunadır" der. Bu söz sa-
nat için geçerli değil. Çünkü sa-
natın yaşı yok. Güncel ile sana-
tı ayıran da bu. Yani sanatın za-
mansızlığı.
Çagn dergisi 1957 yılı Ekim
ayında ilk sayısını yayunladı.
Çağn'nın dudaklanndaki ana
sütü bugün de kurumuş değil.
ilk sayısındaki güzellik, içten-
lik, doyuruculuk, sanat değerli-
liği, günümüzde de canlüığını
koruyor. Bakıyorum da hiçbir
şey eskimemiş. îlk sayı günü-
müzde de yayımlansa, kimse bu-
nun 46 yıl öncesine ait bir dergi
olduğunu bilemez, anlayamaz.
Çağn'nın en büyük özelliği
Anadolumuzun en uzun ömür-
lü dergisi oluşu. Ankara ve Istan-
bul'da yayımlanan ild sanat, ede-
biyat dergisinden sonra Cumhu-
riyet döneminde, Çağn'danbaş-
ka bu çabayı bunca yıl sürdür-
müşbir başka dergi bulmak ola-
sı değil. Oysa Ankara'da yayım-
lanan dergi de bir kuruma ait.
Zaman zaman çeşitli sanat der-
gileri boy gösterdi ülkemizde.
Bunlann bir bölümü, kayan yıl-
dız gibi yitip gitti. Bir bölümü de
kuyrukluyıldız benzeri, bir gö-
rünüp bir yok oldu. Ancak tek-
rar görünenler, ara yerde buak-
tıklan boşluğu da yaşlanna ek-
lediler.
Oysa Çağn, 1957 yılı Ekim
ayından günümüze kadar her yıl
ve her ay, hiçbir aksama yapma-
dan, düzenli bir şekilde çıkanl-
dı. Bu, az buz bir başan değil-
dir.
tstanbul'da, Ankara'da birikmiş
bir sanat potansiyeli var. Yakın
yıllara değin, üniversite merkez-
leri bu iki ilimizde idi. Okuyan,
düşünen gençlik kitlesini, ken-
di tekeline almıştı bu iki kent. Ya-
zarlar, ozanlar biraz isim yapın-
ca bu kentlere kapağı atarlardı;
şimdilerin, ünlü gazino şarkıcı-
Aklımızdaki
İstanbul...
Gönlümüzdeki
şehir!
Dogalgaza
abone
abonelik bedeli
ı peşin + 4 taksitle!
Üstelikgüvence bedeli de 4 taksitle. Aynca hemen gaz kuUanmaya başlayanlara, 30 Kasım'a kadar%so indirim.
T D A N I Ş M A HATTI: 0212 626 46 66 www.igdas.Com.tr _
IGDAS"Gökyüzüyle Arkadaş"
i DOSİDER işbirliğiyle kombide 8 taksit! Tet: (0212) 273 03 05
- Mutfak ve sıcak su sözleşmesi yapacaklar için katnpanya süresi 10 Huiran-30 Kasım 2002 tarihieri
' arasmdadır. • Sanayi aboneleti kampanyaya dahil değildlr. • Büyük ticari kuruluş aboneleri ve
' üretlm amaçtı ticari aboneler%5O indirimden yararlanamaz. • %5O indirim, sadece doğalgu tüketlm
btdelini kapsar, diger fatura kalemleri dahil değildir. • Tesisatta sözleşme yenileyenler ve/veya
kampanya öncesinde gaz kuUanmaya başlayanlar, kampanya kapsamı dışındadır.
lan gibi.
Oysa Çağn'nın doğum yeri:
Konya. Doğum yılı 1957.
Halkın. Mevlana Türbesi'ne
adak adadığı, türbenin pencere-
lerine çaput bağladığı bir dö-
nem.. Mevlana'yı sıradan evli-
yabilen, öbür özelliklerini, eser-
lerini tanımayan bir halk toplu-
lugu. Sanatla, edebiyatla ugraşan
insan sayısının yirmi, yirmi be-
şibulamadıgı, ama birmiryon ki-
şinin yaşadığı Hollanda büyük-
lüğünde bir belde.
Gerçekten ülkemizde sanat
dergilerine, özellikle kitaba kar-
şı ilgi çok az. Çağn'nın da çok
yaygın bir dergi olmayışı, ken-
di yapısından kaynaklanmıyor.
Her şey bir inanç doğ-
rultusunda yapıhr. Ünlü
Fransız miman HerveBa-
fcy, Anadolu'daki antik-
çağlardan günümüze
Anadolu'daki tarihsel
eserleri, mabetleri incele-
diginde, duyduğu büyük
hayranlığı uzun uzun an-
latmış, sonunda da "Meh-
di demişti, tşte bu eserler
sadece paranın zoruyla
yapılmış değil; bir inanç-
tan gelhor hepsi de. Bun-
lanyapan eDer,yahuz ka-
falannı değil, kalplerini
de kuDanmışlar''. Çağ-
n'nın sahibi ve yönetme-
ni Feyzi Habcı da gönül-
den bağh olduğu Anado-
lu kültür ve sanatını der-
lemeyi, yaşatmayı, geliş-
tirmeyi, ilerletmeyi, ta-
nıtmayı kendine dert
edindi.
îlginin azlığına çoklu-
ğuna da aldırmadı. Bir
yandan şiir kitaplan ya-
zarken, bir yandan Mes-
nevi'yi nazmen Türkçe-
leştirirken, bir yandan tu-
rizm derneğinin kültür
etkinliklerini yürütürken,
konferanslar, sempoz-
yumlar düzenlerken, bü-
yük bir direnç göstererek
Anadolu sanatını, kültü-
rünü, folklorunu, Anado-
lu halk şiirini, öyküleri-
ni, fikralannı, efsanele-
rini, türkülerini, Anado-
lu turizmini, mutfak sa-
natını 26 ciltlik bir külli-
yat içinde topladı.
Bu az iş midir?
PENCERE
'Eşyanın Tabiatı lcabı.••
Ismet Paşa 'doğa yasası' karşılığında bir baş-
ka deyiş kullanırdı:
'Eşyanın tabiatı'
Eşyanın ne acırnası vardır..
Neduygusu..
Ne vefasızlığı..
Ne vefası...
Son günlerde yaşananlar acıklı ibret dersleriyle
dolu...
üsede okuduğumuz Ali Canip'in edebiyat kita-
bında Ziya Gökalp'in bir şiiri vardı, ilk dizeleıf.
"Kurt kocaldı kötürüm oldu
Bunu sezen bir genç ayı
Yakaladı kurdu yoldu
Dedi: 'Haydi tüysüz dayı
Yürü gene yiğitlik sat
Dar et bize yeşil yurdu"
Doğa yasası bu!.,
Ismet Paşa'nın deyişine göre 'eşyanın tabiatı
icabı' Ankara'dasoluk kesici sahneleryaşanıyor...
•
Türkiye'de siyasal partiler donmuştu; partinin
başındaki genel başkan ömrü billah koltuğundan
aynlmıyor; değişmez lidere dönüşüyordu...
Ister seçim kazan..
Ister kaybet..
Ister partiyı büyüt..
Ister batır..
Farketmiyor...
Bir süredir bu hasta ve çarpık düzen zorlanıyor-
du; sonunda patladı...
Nerede hareket..
Orada bereket.
•
Ekonomide kriz..
Siyasette kriz..
IMF hangı ülkede yönetimi ele aldı da orada halk
iflah oldu?..
Yok böyle şey!..
IMF'nın girdiği ülkede siyasa da çöker, yerin di-
bine batar...
Tüm partilenn IMF'ye teslim olduğu Türkiye'de
patlamalar, çatlamalar, çöküşler, çıkışlar, rezillikle-
rin ortalığa dökülüp saçılması kimseyi karamsarlı-
ğasürüklemesin...
Yeni partiler kurulsun!..
Yeni liderler ortaya çıksm!..
Eşyanın tabiatı gereği bu!..
Doğa yasası!..
•
Siyaset kan-ı revan içindeyken, türlü çeşitli tez-
gâhlar, senaryolar, pazarlıklar, cinayetler ahü vah-
larla piyasayı sarıp sarmalarken DYP Genel Baş-
kanı Tansu Çiller'e maşallah!..
Dedi ki:
"- Irak savaşında Türkiye'nin Başbakanı olmak
istiyorum."
Bush, Tansu'yu Türkiye'ye Başbakan yapar mı
bilemem; ama, komşusuyla savaşmak için Başba-
kan olmak ısteyen politikacıya ne demeli?..
Tarihte böylesi var mı?..
Bugünkü lider ve önder kadrolarını aşmadan
Türkiye iflah olamaz!..
"HEROLUMERKENOLUMDUR"
Değerli üstadımız
Av. ALt TURGAN'ın aramızdan erken
aynlmasının üzüntüsünü yaşıyonız.
Manevi varhğını her zaman aramızda
hissedeceğimiz
ALt TURGAN'a Allah'tan rahmet,
sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
KART.4L HITCUKÇULAR DERNEĞİ
••Thea
ENGLISH CENTRE
L . a n g u « 9 e S c h o o l
Genel Ingılızce Programlan
Şı-ketler ve Kuruluşlar İçin Ûzel Programlar
İş Ingilızcası Programlan
TOEFL-IELTS-FCE Sınavtanna Hazırdk Programları
Çocuklara Ûzel Hafta 'çı Gundüz Yaz Programlar
Bıre-br ingiSzce Eğıtımten
Ev Hanımlarma Ûzel Proapamlar
Oğpencılenmıze ÛorBtsiz Aktıvıteler
Rum*H <M No 92 M22S Omanbty IfOnbul
T ) 2 1 2 2 2 91Mî47Mll24120M
KAKTAL 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999 515 Karar No: 2002/458
Davacı Muhittin Yaman tarafından açılan gaiplik
davasında.
Mahkememizin 1999,515 esas, 2002'458 karar sa-
yıh 12.06.2002 tanhli ılamı ile davanın kabulüne, Bo-
İu. Merkez, Bağışlar Kö>-ü. Cilt Ko: 33. Hane. 24'te
nüfusa kayıtlı Muhittin kızı Döndü'den olma
20.10.1956 doğumlu Ayşe Yaman'ın 01.02.1960 gü-
nünden geçerli olmak üzere gaıpliğine karar venldiğı
ilan olunur. 04.07.2002 Basın: 42309