Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SS/VFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2002 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(5 cumhuriyet.com.tr
JIUMTAZ SOYSAL
ŞaşkınlaşçııTürkiye
,, -üCNYA Kupafc^nın tfg Avçupa Biriiği'nin boş umutlarına
kerdınifeptımnş öîrTürftiye, birincisinde birkaç günlük, ikin-
flkpdewkaç aylık bektentilerin sonunda uğrayacağı ha-
tj-akırıkltklanna kendisirülgazrrlamak zorundadır.
Futbolda o hazıriığin çoktan oluşmuş olması gerekir.
Medyanın şişirmecı yanılücriıgfilk defa olmuyor. Gerçekçi
değerlendirme yenne ucuz edebiyatla büyük umut yarat-
• rnak, eskıdenyalnızsporsayfalannın işiydi; şimdi birinci say-
talartn manşetlenne sıçradı. Bereket, insanlar bu konuda
'' daha gerçekçi oldular da hayal kmklığı toplumun ruh den-
gesi açısından pekfeci olmayabilir.
Ama, Avoıpa Birliği konusunda öyle değıl. Karşı tarafta-
ki isteksizliği ya da hesaplı tutumlan göz önünde tutma-
dan, tam üyeliğı birkaç yasa değişıkliğiyle gerçekleşecek
bir amaç saymak öyle bir hava yaratmıştır ki, insanlar Av-
rupa kapıları hemen açılıp her şey güllük gülistanlık olacak
veya kapılar açılmazsa dünya başımıza yıkılacakmış gibi
bir yanılgı içine girdiler. Oysa, bu anlamsız yalpalanmalar
yerine, kendi kapımıza dayanmış sorunların çözümü için
bir an önce seferber olmanın zamanı gelmiştir.
Hertıalde, sorunların başındatanm gelmektedir. Çünkü
o konu, ilgili nüfusun kabanklığı ve beslenmedeki ye-
n bakımından taşıdığı öneme karşın dış dünyaya ılişkin tu-
tumlardaki yanlışlann içteki en büyük kurbanı olmuştur.
Türkiye, Avrupa aşkıyla lyice müzakere etmeden kabul-
lendiği Gümrük Birliği'ne işlenmemiş tarım ürünlerinin sa-
tışını sokturamadı; tam tersine, büyük desteklerle korunan
Avrupa tanmının açık pazarı oldu. Oranın yalnız tereyağ gı-
bi süt ürünleri değıl, taze meyve ve sebzesi de bizim çar-
şılarda.
Kendi tanmını koruyamayan Türkiye korunmuş dıştanm-
lann istilasına uğramıştır. Geçen kış kilosu 300 bin liradan
Atlantık ötetennden buğday ıthal edildı. Şimdi, ekmeklık buğ-
dayın piyasa fiyatı 215 bın lira. AmaToprak Mahsulleri Ofi-
si alım fiyatı ılan etmediği ıçin bu fıyat da hızla duşmekte.
Amerika, tanmdaki desteğı yüzde60'ayükseltti. Ekim alan-
iannı daraltan Türkiye şu anda büyük miktan ABD'den ol-
mak üzere dıştan pamuk satın alıyor. Bu durum, eylülde top-
lanacak olan yerli pamuğun fiyatını daha da düşürecek.
Tütündeki durumu ayrıca açıklamaya gerek var mı?
Avrupa Birliği beklentisinin birtutku halıne gelişinin za-
rarı şurada: Tutku, Avrupa ile ilişkilerinde Türkiye'yi
dıştan istenenlerı yapmaya mahkûm bir ülke durumunda
bırakmakla kalmıyor, asıl kendi halkınca istenenler uzerin-
de düşünmek ve çare üretmekten de alıkoyuyor. Bu duru-
ma bir de IMF ve Dünya Bankası'nın yine dıştan ıstedikle-
rini de eklerseniz. hükümetleri ve insanlarıylaşaşkınlaşmış
bir ülke durumuna gelişimizin temel nedenini keşfetmış
olursunuz.
Kent Gürültüsü ve Karikatür Sergisi...
Prof. Dr. Müjgan ŞEREFHANOĞLU SÖZEN
TAKDER Yön. Kur. Bşk. /YTÜ Mimarlık Fak. Öğr Üyesi
B
ilindiği gibi, kı-
saca istenme-
yen.hoşagitme-
yenve/yadadü-
zensiz ses ola-
rak tanımlanan ve çağın ve-
bası olaraknitelendirüen ''gü-
rültü'', günümüzde çe\Te kir-
liliği yaratan önemli etkenler-
den bıri. Bu kirliliğin temel
nedeni, doğada dengeyi, ya-
şam niteliğini bozan, tüm
canlılara dolaylı ve dolaysız
zarar veren, hava, su ve top-
rağın kirlenmesinde de bas-
lan rol oynayan sanayileşme
ve hızh kentleşme sürecinin
sağlıksız, yani kapsamlı bir
plan ve program olmadan ya-
şanmasından kaynaklanmak-
tadır. Bu sağlıksız yapılan-
mada artan nüfus, büyüyen
kentlerde ulaşım ve taşıma-
cılık amacıyla artan ve yay-
gınlaşan trafik, sürekli yol-
yapı inşaatlan, bakım-ona-
rırnlar, spor-eğlence-abşveriş
gibi türlü açık hava etkinlik-
leri de eklendiğinde, kentler
çoğunlukla yaşanabilir ol-
maktan çıkmaktadır.
Kent gürültülerinin gerek
yapılann dışında gerekse ya-
pılann içinde dolaylı-dolay-
sız, istemli-istemsiz bir bi-
çimde ortaya çıkmasında
"kullanıcr yanı insan fak-
törünün de önemli rol oyna-
dığı unutulmamalıdır.
Çeşitli biçimlerde ortaya
çıkan tüm bu gürültüler, bi-
reyler ve toplumlar üzerınde
pek çok olumsuz etkiler ya-
ratmakta, kişilere zarar veya
da rahatsızlık vererek mutsuz
kılmaktadır. Günümüzde çağ-
daş yaşam gereği ve geliş-
mışlik düzeyinin bir göster-
gesi olan sanayileşme ve do-
layısıyla kentleşmeninvazge-
çilmez olduğu gerçeği göz
önünde rurulursa, gürültüle-
rin oluşmasının kaçınılmaz
olduğu açıktrr.
Ancak bunun getırdiği
olumsuzluklann ortadan kal-
dınlması ya da azaltılmaya
çalışılması, yani denetlen-
mesi, bir anlamda "gürültü
ile savaşım" yine çağdaş ya-
şam gereği vazgeçilmez ol-
ması gereken bir başka konu-
dur. Bu denetimin bir bölü-
mü bilimsel ve teknolojik
yönden önem taşırken, öte-
ki bölümü ise toplumun bi-
linçlendirilmesi, yasa ve yö-
netmelıklerin uygulanması
yönünden ağırlık taşımakta-
dır. Bu savaşımın planlı ola-
rak yapılması, yani denetim-
de etkin ve ekonomik yolun
seçilmesi, büımsel-teknik bil-
giler ışığında ve aşamalarda
gerçekleştirilmesi önemlidir.
Kuşkusuz öncelikle gerek-
siz olan türlü gürültüleri ya
da gürültü kaynaklannı orta-
dan kaldırmak veya oluştu-
rulmasını önlemeye çalışmak
gelmelidir.
Çünkü bu yöntem dene-
timde en etkin ve çoğu zaman
en ekonomik yoldur. Bunun
dışında türlü nedenlerle zo-
runlu olarak çıkan gürültüle-
rin denetimınde ise azaltım
yoluna gidilmesi veya da ya-
sa ve yönetmelikler ışığında
getirilen yaptınm ilkelerine
uyulması gerekir.
Bugün. ülkemizde yürür-
lükte olan değişik yasa ve
yönetmeliklerde gürültü ko-
nusunda kimı maddeler yer
almaktadır. Aynca 1986 yı-
lında Çevre Yasası'na daya-
lı olarak yayımlanmış olan
"Gürültü Kontrol Yönetme-
113" vardır.
Genelde çok fazla bilin-
meyen bu yönermeliğin etkin
bir biçimde toplum yaranna
kullanıldığı pek söylenemez.
(Bir süreden beri ÇevTe Ba-
kanlığı tarafından çeşitli ku-
ruluşlardan görüş alınarak
yönetmelik üzerinde deği-
şiklik çalışmalan yapılmak-
tadır.)
Dolayısıyla toplumda, ki-
mi gürültülerin hiç çıkartıl-
mamasının, kimilerinin yasa
ve yönetmeliklerle düzey ve
süre olarak sınırlandınlrnası-
nın, kimilerinin ise bilimsel
ve teknik yaklaşımlarla çö-
zümlenmesinin olanaklı ol-
duğunun bilinmesi önem ta-
şımaktadır. Ayrıca gürültü-
den korunmanın hak olduğu
konusunda toplum bilincinin
oluşturulması ve/ya da bu bı-
lincin yaygınlaştınknası ge-
rekmektedir.
Bu bağlamda. bilimsel bir
kuruluş olan Türk Akustik
Derneğı (TAKDER) amaçla-
n içinde önemli yer tutan gü-
rültü denetimi konusunda,
Dünya Çevre Günü etkınlik-
leri kapsamında daha çok
topluma yönelik sempozyum,
panel, yanşma gibi çeşitli et-
kinlikler yapmaktadır.
Dernek bu yıl da Dünya
Çevre Günü Gürültü ile Sa-
vaşım Programı kapsamın-
da Yıldız Teknik Üniversi-
tesı (YTÜ) ile birlikte "Kent
Gürültüsü'' adlı bir karikatür
sergisi için yanşma düzenle-
miştir. Sergide davetli çizer-
lerin yapıtlan ilejüri tarafın-
dan seçilen yapıtlar yer ala-
caktır. Sanatsal boyutu ya-
rnnda önemli bir iletişim ara-
cı olan karikatür aracılığı ile
gürültü konusunda toplumun
dikkatini çekmeyi amaçla-
yan bu etkinlik üç ayn bi-
çimde topluma yansıtılacak-
tır.
Bunlardan birincisi 5-28
Haziran 2002 tarihleri ara-
sında Schneidertempel Sa-
nat Merkezi'nde, Karaköy
açılacak olan sergidir.
îkincisi ise Beyoğlu Istik-
lal Caddesi ve Kadıköy Bağ-
dat Caddesi olmak üzere îs-
tanbul'un iki yakasrnda ma-
ğaza vitrinlerinde yer alacak
olan "Kent Sergjsir>
dir.
Üçüncü etkinlik ise Birin-
cilik Ödülü alan yapıtın
"Kent Gürültüsüne Hayır"
sloganı ile poster olarak ken-
tin değişik yerlerinde sergi-
lenmesidir. Kent yaşamında
toplumun tüm kirlilik konu-
lannda olması gerektiği gibi
"gürültü kirlDiği*' konusun-
da da duyarlı olması, top-
lumda gürültüsüz yaşam için
gürültü ile savaşım bilinci-
nin oluşması önem taşımak-
tadır. Bunedenleherkesinen
doğal ve vazgeçilmez hakkı
olan yaşanabilir kentler için
bireylere ve özellikle kent
yöneticilerine önemli sorum-
luluklar düşmektedir.
Jçi chşi bir.
J Kuşatmaya Karşı
DurmaGörevi...
^ Uğur SETEN ADD Beşiktaş Ilçe Başkanı
?<*
Matürel sızma, zeytiııyağinnı
etı doğal halidir. Nefascrini ve
doğallıgını \iiirmemesi içtn
özt'Mİe nuıhafaza ediimesi
gcrckiı. Yanhş ambaisj
kun.ımmı, hıı üs:un ka'iteü
zc>!'n\ayinın dugalltğına zarar
ver
1
?. Tariş Nutiîrd Sr/ma
Zt>(inyağı. Ege zeşiinlerindeıı
tanumıen dogal yüntcmicrie
ürıriılir. Cam vc lonekc
ambataj!ard<i sjtija sunııitır.
... v:
• - * * .
4 w
< * .
j Zeytmyağlan't» tum seçkin marketterdavş ğ|(y.lariszgytin.tOT>i.fr'-adreîiWdf 4w>6W^rgniz»
\ari}ZeytinxagJan'nm tck vctVili sjtıostJjHjpn kurutoju olan Variş Zçytin'ft-.Ş.dır.-"
Bayıiik içm. (0232) 328 09 W 8 R fMun Özdemir'i arayın.
r
: ^ ^ .-.:fc. .. . • ^ _ _
' - • ^
Y
T f
>7- U
"Bağınısızük benim
karakterimdir" diyen
çağdaş Türkiye'nin ku-
rucusu Atatürk'ün,
Türk halkının iradesıne
ve egemenliğine dayalı
tam bağımsız, demokra-
tik ve laik bir cumhuri-
yet kurması övüncü-
müzdür. Ancak ülkemiz,
özellikle 1945'lerden iti-
baren tekrar sömürge-
cilerin ilgi odağı olmuş-
tur. Marshall yardımı ile
planlı ve sinsice başla-
tılan işgal senaryosu, za-
manın şartlanna göre
değiştirilmiş ve gelişti-
rilmiş olarak günümüze
kadarsüregelmiştir. Ge-
niş alana yayılmış ve-
rimli topraklarımız,
genç ve kalabalık nüfu-
sumuz, zengin kaynak-
lanmız, jeopolitik ko-
numumuz, (Drtadoğu ve
Kafkasya'daki kültürel
ve siyasal etkimiz ile
emperyalist güçlerin iş-
tahını kabartan yurdu-
muz, iç ve dış düşman-
larca kuşatılmış olup
ulusal bağımsızlığımız
ve bütünlüğümüz ciddi
bir tehlike altmdadır.
Özelleştirme, AB aday-
hğı ve küreselleşme üç-
genindeki kuşatmanın
amacı, ülkemizi, eko-
nomik, siyasal ve kültü-
rel olarak işgal edip tam
bir sömürge ülke yap-
maktır. Fakat bu istek-
lerinin önünde büyük
bir engel var: Atatürk-
çü düşünce sistemi. Bu
sistem, geçmişin bekçi-
liğıni yapan değil, gele-
ceğin öncülüğünü ya-
pan devrimci ve çağdaş-
laşma ideolojisidir.
Atatürk'ün ölümün-
den sonra çıkan 2. Dün-
ya Paylaşım Savaşı so-
nunda, dünyadaki güç
dengeleri değişmıştir.
Yeni patron ABD, ulus-
lann sömürgeleştirilme-
sini dolar ve makam dip-
lomasisi ile yürütmeye
başlamıştır. Bu diplo-
masiye koşut olarak,
devlet yönerim anlayışı-
mız değiştirilerek
ABD'lilere birçok ödün-
ler verilmiş, cumhuri-
yet kazanımlanna sal-
dın kampanyası başla-
tılmıştır. Atatürkçü dü-
şüncenin ülke aydınlan-
masındaki en önemli ku-
rumlan olan Halkevle-
ri ve Köy Enstitüleri ka-
patılmış, Türkçe ezan
tekrar Arapçalaştınla-
rak yobazlara prim ve-
rilmiştir. Böylece, top-
lum karanlık bir gele-
ceğe doğru sürüklenmiş
ve bugün içinde bulun-
duğumuz bunalım orta-
mının temelleri atılmış-
tır. Işgalci güçler. ülke-
mizde ekonomi. kültür
ve eğitim alanlannda
kurumlaşarak yerleşik
düzene geçmişlerdir.
Uluslararası sermaye-
nin desteğinde, yurti-
çinde ve yurtdışında ye-
tiştirilen niteliksiz po-
litika tacirleri ve bürok-
ratlan ülke yönetimine
egemen kılınmış, top-
lum örgütsüz ve eğtim-
siz bırakılmıştır. Böy-
lece yönetenler, Atatürk-
çü düşünceye ihanet
ederek onu törensel ve
şekilci bir kalıp içine
yerleştirme gayreti için-
de olmuşlardır. Bunun
bedeli olarak ekonomik
açıdan yoksullaşan, si-
yasal açıdan ise güçsüz-
leşen toplumumuz geri-
ledi, yozlaştı ve kirlen-
di. Devlet çeteleşti, çe-
teler devletleşti.
Dışa bağımlı, şahsi çı-
karlannı düşünen, anti-
demokratik, üretmeyen,
rant ve faize dayah, maf-
yatik ve tarikat ilişkile-
ri içerisinde ikiyüzlü ve
onursuz bir siyasal an-
layışı uyguladılar.
Böylece ülkemiz, ya-
n sömürge bir vaziyet-
te ulusal ekonomisini
IMF ve Dünya Banka-
sı'na, dış siyasetini ise
ABD'nin vesayetine
terk etmiştir.
1919"da ateşlenen öz-
gürlük ve uygarlık me-
şalesinin korunmasrrn,
taşınmasını ve yükseltil-
mesini sağlamanın ül-
kemiz için, geleceğimiz
için hayatsal bir önem
taşıdığıru unutmamalı-
yız. Çok geç kalmadan,
"Ne nıutiuTürküm'' di-
yebilen yurtsever her-
kes, görev ve sorum-
luluk almak ve güçlerini
birleştirmek zorundadır.
PENCERE
SMIToplumOlmakİçin...
Orhan Kemal yazıyor:
"Bu sabah yaşadığım bir olayı size anlatarak bi-
zim halkın biryanını belirteyim...
Sabah, sabahın da erken saatleri. Çemberlitaş.
Camısi'nın yeni onarılmış, bembeyaz taş duvar-
lan önünde sıra sıra çömelmişlerdi. Sekiz on kişi
vardılar. Hava soğuk, yerler çamur içinde. Sırtla-
rını dayadıklan cami duvannın da taşlan ıslaktı;
ama, hiçbir şeyin farkında değillerdi. Durdum.
Maksadım neydi? Bilmiyorum. Bilmiyorum ama,
konuşmak istiyordum onlarla. Ne için? Bir röpor-
taj mı yapmak niyetindeydim? Yoksa bir hikâye,
hatta bir roman konusu olabilirter mi diye mi dü-
şünmüştüm?
Tam önlerinde duruşumdan, kendilerine bakı-
şımdan ürkerek ayağa kalktılar. Içlerinden biri es-
ki, parça parça kasketinı çıkarıp esas vaziyete geç-
ti. Neden? Niçın? Ben neydim?
Sertçe sordum:
- Neden ayağa kalktın?
Kasketini çıkaran:
- Zatiniz zatıniz, dedi.
Gerisi gelmedi, üsteledim:
- Evet zatıniz, zatıniz ne demek?
- Zatiniz, yani mamır beg değel misiniz?
- Beni tanır mısınız?
Arkadaşlanna baktı. Bakıştılar. Gülüştüler. Ama
saygıyla, utançla. Sonra gözlerini bana çevirdı,
daha sonra kara gözler yere indi.
- Ne memuruyum mesela?
Cevap yok. Boynumdaki kravat, başımdaki fötr
şapka, ne bileyim, şehirti takım taklavatım onlan
etkilemiş olacak. Bense yirminci yüzyılın atomu,
hıdrojeni, yıldızlan arasına fırlayan insanoğlunu
düşünüyordum.
Düşünüyordum, insanoğlunun biryandakibaş-
döndürücü ileriliğıyle, öte yandaki korkunç gerili-
ğini bağdaştırmaya çalışıyordum. Bunlar, köylerin-
den kopup, bir lokma ekmek için Istanbul'a gel-
miş, herhangi birkravatlı, fötrşapkalı şehırtiden kor-
kup çekinen insanlar, benim insanlarım..." (Orhan
Kemal'in Ikbal Kahvesı - Nurer Uğurlu)
•
Bir zamanların Türkiyesi nasıldı?..
Köylü askere alınır. Durumu nedır?.. Okuması
yazması yoktur. Saçı sakalı birbırine kanşmıştır.
Açtır. Pistır. Kokar. Sıfır numara tıraş edilir. Hama-
ma gönderilir. Bıtli giysilerı yakılır. Köyünde yeme-
ği elleyediğinden çatal kaşığı nasıl kullanacağı öğ-
retilir. Ayakyolunda nasıl temızleneceği belletılir.
Oturup kalkmak, selam vermek, rütbeleri tanımak,
talime çıkmak, alfabeye başlamak, yurttaş olmak
aşamasınagirılir...
Ordu bırokuldur...
Bizim tarihimızde askerın yeri ayrıdır; bu ülkeye
matbaa geç gırdı. Nal topladık. Heykei yoktu, re-
sim yoktu, roman yoktu, tiyatro yoktu, fabrikayok-
tu, burjuva yoktu, proletarya yoktu, Batı tarihinde
bu sınıfların yaptığı öncülüğü bizde asker-sivıl ay-
dın kesimlerüstlendi...
Kimsenin bunda bir suçu yok!..
Tarih böyle yaşandı...
•
Döndük dolaştık..
Geldik2002'ye..
AB'ye girecek miyiz?..
Askerdıyor ki:
"- Girelim!.."
Adam gibi girelim, yerlerde sürünmeyelim, çağ-
daş bir toplum gibi, çağdaş devlet gibi, insan gi-
bi, kendimizi bilerek girelim...
Asker bizi kulağımızdan tutup zoıia AB'ye soka-
cak değil...
Ey siviller kendimize gelelim!..
RUHİ SU KÜLTJlie SANAT VAKFI
j $u mâli, îMülûjffl/ibe
M SUktkını mw.k $mâtn mullıMJI/JÛC^I:
HROGRAM:
Cahit BERKAY Gamze AKKUŞ
Erol PARLAK Seyhan ŞAHİN
Grup DEMREN Süleyman SANCAR
Sunan : Gülsun GÛKALP
07 Haziran 2002 Cuma gunu Saat: 19.30 Salon Semiramis
Rumelı Caddesi 142/4 Osmanbey - Şışlı / İST
*Daxeti\eler: Ruhi SU Kültür \e Sanat Vakfından temin edilebilir.
RUHISURULTURve SANAT VAHI
Ayhan lşık Sokak 34 Özverim apl.
Kat 2 Beyoğlu, İstanhul
Tel : (0.212) 245 38 96 - 245 40 32
Fax: (O 212) 292 15 72
Yeni kurulan laboratuvanmız için
Tıp Fakültesi mezunu Mikrobiyoloji
Uzmanı (tam gün), Biokimya Uzmanı
(part time) aranmaktadır.
Tel: 0 532 595 71 01
BAKIRKÖY 2. ŞULH HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 2002 442
Mahkememizce \erilen 28.5.2002 tarih. 2002 442-
553 sayılı karar ile Iğdır. Tuzluca. Güzeldere cilt: 37.
h: 31 'de nüfusa kayıtlı lsmaıl ve Şeker"den olma 1977
d.lu Abdullah Banş Türk'ün akıl hastalığı sebebıyle
aynı yerde nüflısa kayıtlı Abdullah \e Zehra'dan olma
1927 d.lu babası tsmaıl Türk'ün velayetı altırıa konul-
masına karar venlmıştır.
Bu karara itırazı olanların mahkememızın 2002 442
Esas sayılı dosyaya müracaat etmeleri. aksi takdirde
karann kesınleşeceöı hususu ılan olunur. 28.5.2002
" Basın: 34037