01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HAZİRAN 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA IV I J | j I U J \ [email protected] 15 Festivalin 1999'da tanıttığı Alman yönetmenin 'Koş Lola'sı bizce haftanm en iyisi Lola Rennt / Yönetmen, senaryo: Tom Tykwer / Kamera: Frank Griebe / Müzik: Frank Behnke / Oyuncular: Franka Potente, Moritz Bleibtreu, Herbert Knaup, Armin Rohde, Nino Petri, Joachim Krol, Suzanne Von Borsody, Sebastian Schipper / Almanya 1999 (New Films) AYNI HtKAYENİN ÜÇ VERSİYONU- Alman sinemasının yeni yüzleriııden Moritz Bleibtreu'yla Franka Potente'nin oynadığı 'Koş Lola','Snding Doors' tan çok mevsinı başında seyrettiğimiz, Meksika yapum 'Paramparça Aşklar Köpekler' i haürlattı bize. .Derlin'deyaşamkoşusuKaranlık işler çeviren patronuna götürdüğü 100 bin markı, polis fobi- si nedeniyle metroda acemice kaptı- ran kurye Manni (Moritz Bleibtreu). korku ve panik içinde telefon ettığı kızıl saçlı sevgılisi Lola'dan (Franka Potente) yardım ister. 20 dakıka son- ra parasını teslim edemediği takdırde, patronu tarafından öteki dünyaya bı- İetinin kesıleceği kesındir! Kırmızı telefonunu kapar kapamaz aşkın itıcı gücüyle koşmaya başlar fedakâr Lo- la, çünkü motosikletini çaldırmıştır sigara ahrken. Bir uzun mesafe koşu- cusunun dayanıklılığıyla, Berlin so- kaklannı kat ederken sevgilisini kur- taracak parayı banka müdürii baba- sından (Herbert Knaup) sağlamayı da umarak habire koşar da koşar. Ta- bancasına davTanıp market soymaya kalkışmaktan dem \-uran, ölüm kor- kusu içinde abuk sabuk davranan Manni'nin yapacağı çılgınhklara en- gel olmak için soluk soluğa koşusu- nu sürdürmeye kararlıdır Lola... Surat şeklındeki grotesk, ahşap bir saatin kadranındaki kocaman ağzın içine çekilmemizle ve insanoğlunun sonu gelmez soru-cevaplarla sürege- len yaşamına, nerden gelip nereye gıt- tığine ilişkin, T.S.Etaot'dan alıntı bir prologla başlayan Lola Rennt- Lola Koşuyor, alışılmıştan aynlan, farklı bir sinemacıyı karşımıza getiriyor. Si- nemaseverlerin 3 yıl önce lstanbul festivalınde keşfettıği, kendi kendıni yetiştırmış, korku klasiklenyle Yeni Dalga'dan, Dogma'cılardan etkilen- miş, Alman-Amerikan kırması. 1965 doğumlu, Berlınli 'sjnema kuşu' Tom Tykwer'in şimdiden bir kült fılm say- gınlığına erişen bu başyapıtı, gecik- nıiş tarafından da olsa Istanbul'da gösteriliyor. Sağlam senaryo, kanşık teknik Japon çizgi filmlerini andıran, renkli, naif ve uçan bir animasyon çabasının ürünü, hoş jenerik bölümü- r.ün ardından, kısacık bir sürede, im- kansızı zorlayarak 100 bin mark (51 bin küsur Euro'cuk yapıyor) bulma derdine düşen Lola'nın öyküsünü, te- lefon görüşmesini esas alan bir çıkış roktasından hareket ederek farklı sonlara bağlanan üç ayn bölümde hi- kâye ediyor, ilk kez 8-9 yaşın- da 8 mm.lik kamerayı elıne al- mış, geleceği parlak senarist- yönetmen Tom Tykwer. Onca parayı sağlamak içın sadece 20 dakikalan olan, zamana, kade- re karşı inanılmaz bir yanşa kalkışan, perişan âşıklann (Lola-Manni çifti- nin) öyküsünü eksen alarak geliştik- çe farklı sonuçlara \aran üç çeşitle- meden bütünlenen Koş Lola, drama- tik yapısı ve görselliğiyle şaşırtıcı. son derece keyifli bir seyirlik, ince ince ayrıntılandınlmış, sağlam ve zengin bir deneme. Kara film türünde, üç versiyonlu modern bir soluk olarak nitelenebile- cek filmin bölüm aralanna da, kırmı- zı fıltreyle çekilmiş, "Beni seviyor musun?" ve 'Ben ölürsem ne yapar- sın?' mealinde, malum sevgili geyik- leri yerleştirmiş yönetmen. Bildik bir entrikaya dayanan ama yaman bir enerji ve dinamizm içeren filmde. SUNGU ÇAPAN baştan sona koşturan Lola'nın güzer- gahı, üç hikâyede de aynı.Telefondan sonra şampuan isteyen alkolik anne- sıni duymadan sokağa firlayıp aynı caddelerden geçerek babasmın ban- kasına yollanan Lola'nın 3 hikâyede rastladığı tipler de aynı (çocuk araba- lı geçkince kadın, rahibeler grubu, bi- sikletini satmak isteyen uyuşturucu bağımlısı, caddeye çıkmak üzere olan otomobıl, metroda Manni'nin para çantasına konan uyanık evsız-kloşar, vb.) Tykvver, kısa kısa çekimlerle, mü- dahale ettiği bu yan tiplerin öyküleri- ne de geriye (ya da geleceğe) dönüş- lerle yer veriyor.Tipler aynı ama ola- yın akışı her seferinde degişiyor, ras- lantılar devreye giriyor ve farklı fi- naller bekliyor seyirciyi. Birinci hikâyenin sonunda, Bonnie'yle Clyde gibi soygun yapan ama kıs- tınlıp teslim olan çifti saran polis- lerden birinin kazayla vurduğu Lola, tıpkı Godard'ın 'Serseri Aşıklar'ının Belmondo'su gibi arna- vut kaldınmına düşüp ölüyor. tlcinci hikâyedeyse metresiyle tartışan baba- sının bankasından silah zoruyla para- yı alıp kurtaracağı sevgilısıne ulaşan Lola, son anda bir arabanın altında kalıp ezilerek yola yapışan Manni'nin başında dikılip taş kesiliyor. Tıkır ükır işleyen fikır fikır fîhn Manni'nin tesadüfen yolda gordü- ğü evsız tipten para çantasmı geri al- dığı, Lola'nınsa zor durumlarda ku- lak zan patlatan, cam bardak kıran o canhıraş haykınşıyla casino'dan epeyce para kazandığı son hikâyenin finalini mutlu bitirmeyi yeğlemiş Tykvver. Üç hikâyedeki tekrarlann aksat- ılmadan, zekice kullanıldığı, zaman, kader, aşk, ölüm, yaşam temalan çev- resinde dönenen, pek es vermeyen tekno müziklerin eşliğinde, sürükle- yici temposunu hiç düşürmeyen film, normal çekimle canlandırma sinema- sını ve elektronik görüntüleri başa- nyla harmanlayan, çok parçalı, çok katmanlı ve karakterli, aynntıh, yeni- lıkçı, doludizgin bir üslubun özgün ömeğı. MTV estetiği ya da video-k- lip stıli denen tarza yakın duran ve de- neysel tatlar sergileyen, özgün anla- tımının yanı sıra, fikır fikır görselli- ği, tıkır tıkır işleyen hummalı tempo- su. oyunculuğu ve hızlı montajıyla da göz dolduran bu yeni sinemasal üslup çabası, merakhsını yer yer uçuruyor resmen. Demy'nin ya da Fassbin- der'in Lola'sı değil, Tom Tykwer'in Lola'sı bu. Koş Lola'yı, sıradışı bir fılm seyretmenin keyfini özleyenle- re hararetle öneriririz. Slnema Yazarları Derneği'nin seçtiği yabancı filmler Mevsimin en iyisi: AşkZamanıÇeşitli yayın organlanndan 27 sinema ya- zan bir araya gelerek geleneksel SİYAD se- çimlerini yaptı ve mevsimin en iyi yaban- cı filmlerini belirlediler. Çinli yönetmen VVongKar-VV'ai'ın 'AşkZamanı' en iyi film seçildi. SlYAD'ın listesi şöyle: 1 - Aşk Zamanı Wong Kar-Wai, 2- Mıd- holland Çıkmazı ' David Lynch, 3- Akıl Defteri' Christopher Nolan, 4- Parampar- ça Aşklar Köpekler Alejandro Gonzales Inarritu, 5- Yüzüklerin Efendisi ; Peter Jack- son, 6- Ameüe ' Jean-Pierre Jeunet, 7- Pi- yanist' Michael Haneke. 8- Kırmızı Değir- men / Baz Luhrmann, 9- Tarafsız Bölge Danis Tanovic, 10- Diğerleri Alejandro Amenebar. Bu filmler 14 Haziran'dan itibaren Istan- bul'da Beyoğlu. 28 Haziran'dan itibaren Ankara Kavaklıdere sinemalannda 'Sine- ma Yazarlannın Seçtikkri' başlığıyla gös- tenlecek. Sinema yazarlannın ikincı 10 filmi ise şöyle: 11- Yapay Zekâ / Steven Spielberg , 12- Akıl Oyunlan / Ron Howard, 13- Oğul Odası ' Nanni Moretti, 14- Ce- hennemden Gelen / Albert Hughes, 15- Yıknz Savaşlan / Klonlann Sal- dınsı George Lucas, 16- Kesişen Yoüar / Marc Foster, 17- Karatah- ta ' Samira Makhmalbaf, 18- Mahremiyet ' Patrice Chereau, 19- Koş Lola / Tom Tykvver, 20- Cube ' Vincenzo Natali. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Çocuklara savaş dersleri: Düşünme, savaş! "StarVVars-YıldızSavaşlarr fîlminin ikinci- ii, "Kktnlann Saldınsı" özellikle çocuklann ıayal dünyasına sesleniyor. Çocuklar. gençler, dbette bilimkurgu merakhsı olan herkes bu îlmlen heyecanla izliyor. Galaksilere yayılrmş nsanlar, başka canhlar, birlikte yaşamaya çalı- jyor. Hayal gücünü zorlayan kentler, hava ge- nılenyle sağlanan yoğun trafik baş döndürü- -•ü. Ama filmin özünü oluşturan tema "savaş". 3üyük cumhuriyetten aynlmaya çalışanlar var. 3u "avnhkçılar" gizli bir ordu hazırlıyorlar. üumhunyeti koruyanlar da savaş güçlerinı ha- ekete geçırerek onlan yenmeyi planhyor. Her /erde savaş hazırlıklan. Işıkh kıîıçlar, gizli si- ahlar, büyük sayılarda savaşa hazırlanan klon- ar. Sadece savaşmak için hazırlanmış mekanik lygıtlar. Ellerine \erilen silahlarla saldıran ve uçbir şeyle engellenemeyen ölüm makineleri. Fılm, Amerika'nın "Yüdu Savaşlan" proje- ane altyapı hazırlayan ideolojik bir saldın si- ahı. Izleyenlere şu mesajı veriyor: "lyflerin, «ani bizim (yani Amerikahlann) kötülere karşı avaşmaktan başka yolumuz yoktur. Biz (>ani \merikablar) neden hidir de Ötekiler neden kö- üdür? Sen bunlan düşünme. Döşûnmen ge- sknoez. Sen sadece bizim iyi, ötekilerin kötü ol- Star Wars, ideolojikbirfîhn.Hem de çocuklara, gençjere ve herkese yönetikkaba bir propaganda f3- mL Ne savaşlaıia ilgili bir soru, ne knnin hakh olduğunaflişkinbir kuşku ne de savaş-banş ikflemivar. duğunu biL yeter. îşte görüyorsun ki savaşmak tek doğru yoldur. Sen de bizim sa\-aşmakzorun- da olduğumuzu biL yaptığımı/ sa\aşm hakh ol- duğuna inan, sen de bu savaşta bizim yanımız- daol." Star Wars, ideolojik bir film. Hem de çocuk- lara, gençlere ve herkese yönelik kaba bir pro- paganda filmi. Ne savaşlarla ilgili bir soru, ne kimin hakh olduğuna ilişkin bir kuşku ne de sa- vaş-banş ikilemine ilişkin bir tasa taşıyor. Fil- min böyle bir derdi yok. Her yaştan msana an- lattığı öykü, hayatta kalmak için ötekilerin yok edilmesi gereken savaşm kazanılmasının zo- nmluluğu. lyiler ve kötüler ikilemine dayalı bir önyar- gıyı aktanyor. Böylece faşizmin psikolojik te- meline de hazırlık yapıyor. Hayal gücünün ya- lınkatlığı ortada. her şey bilgisayar ojoınlanna dayandınlarak gözboyacılığı yapıhyor. Aslın- da insan hayalini genişletecek bir felsefesi yok. Sadece şiddetin ve savaşın övgüsü yapıhyor ve çocuklann. gençlerin bilinci bir de bu yoldan sakatlanıyor. Kanımca bu fıhni gören çocuklarla ve genç- lerle tartışmah, toplantılar yapılmalı ve şu so- rular tartışılmalıdır. Bu fihnde kimler, kimlerle savaşıyor? Taraflar neden savaşıyor? Hakh olan neden haklı, haksız olan neden haksızdır? Savaş makinesi klonlar yaratmak doğru mu, yanlış mıdır? Böyle makine yaratıklar konusu nasıl düşünülmelidir? Sorunlan çözmek için savaştan başka yollar var mıdır ve nelerdir? Siz her anlaşmazlığınızı dö\r üşerek çözmeyi doğru buluyor musunuz? Bu filmlerin neden yapıldığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Doğru bir bilinci korumak kimi zaman sanıl- dığından daha zor. KEDİGOZU VECDİ SAYAR Benerci'den Mania'ya Sıkıntlı günleryaşıyoruz. Belirsızlığin, karamsarlığın egemen olduğu günier. Geleceğımizı tartışıyor bizim adımıza bırileri. Siyaset sahnesınde bildik oyunlar, alı- şılmış roller oynanıyor gene. Ama sanki izleyicilerde bir değişim var gibi... Edilgenlikten sıynlıp, kendi ge- leceğini tartışma ihtiyacını hissedenlerin sayısı artıyor her geçen gün. Avrupa Birliği'nden yana ağırlığını ko- yuyorsivil toplum... Avrupalı olmanın gerektirdiği koşullara, değerler sis- temine ne denli uyum sağlayabileceğiz, daha doğru- su sıyasılenmiz bizim adımıza nasıl bir karar verecek- ler, hep birlikte göreceğiz. Ama, onlann kararlan ne yönde olursa olsun, sanat ortamıntn seçımi belli. Ev- rensel kültür ve sanat rotasından şaşmadan, pupa yelken ilerlıyor. Zaman zaman engellere takılsa da... Avrupa Birliği'ne girmeyi amaçlayan sıyasetçilerin hâlâ kavrayamadıklan bir gerçek var. Kültür ve sanat alanından Avrupa'ya açılan kapıları kullansalar, şimdi çok daha ileride bir noktada olurlardı. Sanatçılanmı- zın, festivallerimizin, kültür sanat kuruluşlanmızın ka- zandığı uluslararası başanlar, Avrupa ile aramızdaki duvarlan yıkmakta yararlanacağımız en önemli araç- lar olabilirdi. Iş dünyasından bunu kavrayanlar var. A- ma, siyasetin ve bürokrasinin sanatla kurduğu ilişki korku etrafında odaklandı hep. Öy\e de devam edi- yor. Siyaset ortamımızın iyice ısındığı şu günlerde, sa- nat dünyamız en hareketli günlerini yaşıyor. Uluslara- rası lstanbul Tiyatro Festivali'ni geride bırakalı birkaç gün oluyor. Sıra, yeni festivallerde. Bu akşam Ulusla- rarası Izmir Festivali başlıyor, 'Nâzım'a Ârmağan'\a. Yann da, Uluslararası lstanbul Müzik Festıvali'nın ve Antalya'da Aspendos Opera ve Bale Festivalı'nın açı- tışı var. Iş bu kadarla da kalmıyor; aynı akşam iki les- tival daha var Istanbul'da; rock, techno ve her türtü al- ternatif müzik merakhsını tatmin edecek etkinlikler: Positifin düzenlediğı 'Efes Summer Fest' (Yaz festi- vali deseler aynı ilgiyi görmeyeceginden korkuyorlar herhalde) ve Hip Productions'ın 'AlternatifMüzik Fes- tivali'. Durun daha bitmedi; Yapı Kredi Sanat Festiva- li'ni, Uluslararası Bursa Festivali'ni de eklemek gere- kiyor bu tabloya. Yann akşam, kimimiz Aya Irini'deki '30. Yıl Konseri'ne gidecek, kimimiz MaslakVenue'de Arto Tunçboyaciyan'ın 'Armenian Navy Band'\, ki- mi de Kilyos'ta Demırciköy Plajı'nda David Byrne'ı dinleyecek. Pazartesi akşamı gene Aya Irinı'de, 6u- enos Aireslı fahişe Maria'nın öyküsünü izleyeceğiz Gideon Kremer ve Kremarata Musica topluluğun- dan... Bu denli zengin bir sanatsal ortama sahip kaç kent var dünyamızda? Sanatçılarımız açısından da aynı şansa sahibız. Ti- yatro Festivali'nde izleyebildiğim birkaç önemli oyun oldu: Amerikan Wooster T7yatrosu'nun '8u Atış Sa- na Birdie'si, Alman Schaubühne 77yafrasu'nun 'Se- den/er'ı gibi. Ikisinde de müthiş bir enerji, müthiş bir teknik ustalık, estetik bütünlük ve 'mükemmeTı yaka- lama çabası vardı. Ama benim ilk tercihim, Devlet Ti- yatrosu yapımı, Nâzım Hikmet'in 'Benerci KendiniNi- çin öldürdü'sü oldu. Yönetmen Mehmet Ulusoy'un bir tiyatro dehası olduğunu bir kez daha gördük bu oyunda. Ulusoy, 1980'lerde Paris'te sahnelediği oyu- nu istanbul seyircisine gene Michel Launay'in o ola- ğanüstü sahnetasanmı içinde sunuyor. Müziktedebir başka ustanın adı var: Kudsi Erguner. Devlet Tiyat- rosu'nun genç oyunculanyla müthiş bir ekip çalışma- sı gerçekleştirmiş Ulusoy ve Nâzım'ın yapıtından ye- ni bir şiir yaratmış; hareketi, sesi ve görselliği bir po- tada enterek... Son yıllann en önemli tiyatro olayı ka- nımca. Afife JaleÖdülleri'nde En İyi Oyun, Yönetmen, Dekor ve Müzik ödüllerini almıştı, belleğim beni yanılt- mryorsa. Bileğinin hakkı ile almış. Ulkemizin dünyadaki saygınlıgının artması için ya- sal değişiklikleryetmez. Gerçekleştirdiğimiz kültür sa- nat etkinliklerinin ve bu etkinlikler çerçevesinde sanat- çılanmızın verdiği ürünlerin düzeyiyle doâru orantılıdır bu saygınlık. Otuzuncu yılını kutladığımızlstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı'nın ve öteki kültür sanat kuruluşla- nnın, ülkemizi dünya sahnelerinde, festivallerinde, bi- enallerinde temsil eden sanatçılarımızın emeklerinin boşa gitmedığine, gıtmeyeceğine inanıyorum. vecdisayarfa yahoo.com BUGUN • CEMÎL TOPUZLU AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 'Yapı Kredi Sanat FestivaM' kapsamında 21.15'te 'Hevia' konseri. (0212 252 4700) M RLTVIELİ HİSARI'nda '2. Rumeühisan Tîjatro Buluşması' kapsamında 21 OO'de AH Poyrazoğlu Tlyatrosu'nun 'Ödûnç Yaşamlar' adlı oyunu. (Bilettc: 216 454 15 55) • YILDIZ SARAYI'nda 11. Kültür Etkiıüikieri Haftası' kapsamında 19.00'da lstanbul Lisesi ile Gürcistan Halk Danslan Topluluklan, lstanbul Lisesi Dans Grubu nun gösterileri ve MFÖ'nün konseri. (0212 51415 70) • BABYLON'da 23.00'te YeniTürkü'nün konseri. (0 212 292 73 68) • PENAR RESTORAN'da 21 OO'de Avni Anıl'ı anma gecesi. (0 216 441 00 00) • MARMARA CNİ\TRSİTESt HASTANESİ'nde saat 12.OO'de Sanat Galerisi açılışı, Güzel Sanatlar Fakültesi ögrencilerinin Monotipi Baskı Sergisi. (0 216 3271010) ÇEVRE FtLMLERİ FtSTİVALt'NDE BUBÖN • BEYOĞLU SfcVE^\SI'nda 14.30 da 'Ozgürlük', 16.30'da 'Doğa Savaşçıs', 19.00'da 'Havaümızın Yıflan', 21 OO'de 'Doğa Sa\aşçısT filnilerinin gösterimi. (0 212 251 32 40) • SİNEMA TÜRSAK'ta 14.30 ve 19.00'da 'Sanam', 16.30 ve 21 .OO'de 'Hayal Şehir' filmlerinin gösterimi. (0 212 325 43 41) • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 12.00"de 'BeyazBaKna', 14.30'da 'Toprak', 16.30'da 'Tuzun Ö>küsü', 'Bir Damla Bal İçin', 'Başkırdistan', 19 İ5'te 'Çıldır'da Zaman' filmlerinin gösterimi. (0 212 24912 80) • İSTANBUL BİLGİ ÜNtVERSİTESİ'nde 12.00'de 'Çöldeki Yüzücüler', 14.30'da 'Annapurna: Bir Fetih Hikâyesi', 'Annapurna', 'Uzak Diyaıiann Kokusu', 16.30'da 'Çiçekçi Dükkâm', 'Deli Dolu', 19.15'te 'AJT, An ve Kuruba'lar' filmlerinin gösterimi. (0212 216 22 22)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear