25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S M-AZİRAN 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97posta: denizsom@cuinhuriyetconi.tr - Ders kitaplanna zam gelmiş... "Enflasvon dersini calısmadıâımızdan!" Benzin 63liler Birliği Vakfı'ndan yaş- İ£n 60"a merdiven daya- rnakta olan yaklaşık 10 kışi, ölüm yıldönümün- d e arkadaşlan Sinan Cemgil'i mezarı başın- da anmak üzere geçen cuma günü Karacaah- met Mezarlığı'na gidi- yor... Fakat grup, önce- den gelenler olduğunu görüyor... Dört araba ile 2 0 kadar sivil ve resmi polis gelmiş... Bir grup pofis Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nden... Öte- ki polis grubu Üsküdar llçe Emniyet Müdürlü- ğü'nden... Polisler, me- zarın çevresini gözetim altında tutmakla yetin- miyor iki kamera ile çe- kim de yapıyorlar... 68'lilerden biri, yolda benzini bittiği otomobi- lini iterken trafik kaza- sında ölen polis memu- runu anımsayıp "Bura- ya gönderilen dört ara- banın yaktığı benzine yazık" diye mırıldan- makla yetiniyor! Düzelti Dün "Top dünya- sı" yazısında ABD'nin Dünya Kupası'nda ol- madığından söz etmi- şim... ABD, kupada D grubunda oynuyor... aşbakan Bülent Ecevit'in sağlığı bozuldu- ğundan beri bir yandan hükümete, öte yan- dan Demokratik Sol Parti'ye yeni bir baş aranıyor... Ecevit'in iş göremez olup göre- vinden çekilmesi halinde yeni bir hükümetin kurulma- sı sorun değil de partinin başına kim geçecek asıl so- run bu! Rahşan Hanım partide mutlaka birini görev- lendirecektir ama kimi? Kulislerde Ismail Cem'den Tayfun Içli'ye, Nami Çağan'dan Emrehan Halıcı'ya kadar birçok isim seslendiriliyor... Bizim önerimiz DSP Afyon Milletve- kili Gaffar Yakın... Sayın Yakın, bir kere Ecevitler gibi Robert Kolejli... Degerli bir politikacı olmanın yanı sıra eli kalem de tutan bir düşünce adamı... Meclis albümünde yazdığına göre hem tıp dokto- ru hem de araştırmacı yazar... Sayın Yakın'ın en önemli eserlerinden biri "Yeni Ça- ğa Yeni Yorumlar" başlıklı dört baskı yapan kitabı... Yakın'dır Sayın Yakın, bu büyük eserini CHP Genel Başka- nı Deniz Baykal'a da takdim etmiş ve Baykal'dan bir teşekkür mektubu dahi almıştı. Sayın Gaffar Yakın, hani bir gün DSP ile CHP ara- sındaki buzları eritip demokratik solcularla Anadolu solcularını bütünleştirecek bir misyona da sahip... Sayın Yakın'ın kitabına dönersek; kitabında Os- manh'yı tamiri imkânsız bir binaya benzetip "Yıkılıp yerine günün imkânları ile geleceğe de hizmet ede- bilecek yeni bir devlete ihtiyaç vardı" diyor: "Birileri o binayı yıkarken, birileri enkazı kaldırdı, bi- rileri yeni muhteşem modern binanın maddi ve ma- nevi temellerini attı, birileri inşaatı devam ettirdi ve tüm aksamalara, eksikiere, gerilemelere rağmen in- şaatı devam etmektedir." Bu birilerinden biri, Mustafa Kemal Atatürk olu- yor... Inanmıyorsanız, Sayın Yakın'ın kitabını okuma- ya devam edebilirsiniz: "Ve bu inşaatın maddi zahiri yönünde Atatürk'ün çok özel bir misyonunun ojduğu görülmektedir. Rahmetli Menderes ve Özal'ın da kısmen belirgin katkıları vardır. Işin manevi cephesinde ise bugün- den geriye doğru baktığımda eserleri ile tesiri ile en büyük misyonun Said-i Nursi hazretlerine ait oldu- ğuna inandım... Ve tüm kalbimle inanıyorum ki, Türk milleti 21. yüz- yıldaki tarihi misyonuna hazırlanmaktadır ve görevi- ni Allah'ın inayetiyle başan ile tamamlayacaktır. Amin" DSP'de Bülent Ecevit'ten boşalacak görevi üstlen- meye Sayın Gaffar Yakın en yakın ve en layık olanı- dır... Demokratik solculuğun misyonu bunu gerektir- mektedir. SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatt erdincutku ' yahoo.com Tayyip'inki bitmeven şarkı değil; DlNleti! Özelleştirmede özel koruma kararı özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nın Çeşme ve Dikili limanlannın işletmesi için açılan ihaleyi kazanan grubun eko- nomik kriz nedeniyle işe devam etme- mesi üzerine350bindolarlıkbankate- minatını yaktığını biliyoruz... Aynı ihalede ikinci sıradaki grubun ekonomik krize rağmen bulduğu dış kredi olanağı ile yeni işletme planını öngörmesi üzerine özelleştirme Idare- si Başkanlığı'nın öneriye yanıt bile ver- meden bu grubun 350 bin dolarlık banka teminatını da nakde çevirerek yaktığını ve havadan toplam 700 bin doları kasasına koyduğunu anımsıyo- ruz... Aradan bir yıl bile geçmeden Özel- leştirme Yüksek Kurulu'nun 24 Mayıs 2002 tarih ve 2002/32 sayılı kararı ile bakın ne deniyor: "özelleştirme uygulamalan çerçe- vesinde nihai devir işlemleri onaylana- rak satış sözleşmeleri imzalanmış olan şirket ve varlık alıcılarından, satış bedeli taksitlerini vadesinde ödeyemeyen ve borç erteleme ı talebinde bulunanların özelleş- tirme Idaresi Başkanlığı'na ver- miş oldukları teminat mektupları- nın, bu konuda bir düzenleme yapılın- caya kadar nakde çevrilmemesine ka- rar verilmiştir." Bu karar özelleştirmenin nasıl bir özelliktaşıdığınıgözlerönüneseriyor... Taksitlerini ödemeyen ve hükümet ta- rafından özel olarak korumaya alınan şirketlerin adları yakında ortaya dökül- meye başlayacaktır... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Stockholm'ün 30. yılı., Bugün "Dünya Çevre Gü- nü" Her yıl olduğu gibi, yine bir "5 Hariran"da tüm dünya ülke- leri "çevre" için ayaktalar... Türkiyemizde de devlet ve hükümet temsilcilerimizden il- lerdeki ve ilçelerdeki merkezi ve yerel yöneticilerimize kadar, iktidardaki ya da muhalefette- ki tüm siyasi partilerin merkez ve taşra sözcülerinden sayıstz okul ve STK toplantılanna ka- dar, birkaç sözle bile olsa bugü- nü anmayan yok gibi... Peki, acaba böylesi geniş ve coşkulu katıhmla "neyi" kut- luyoruz?.. Hangi uluslararası karann "bayramına'' karılıyo- ruz?.. Bu sorulann yanıtı için çok değil sadece "30 yıP öncesine denüyoruz ve 5 Haziran 1972'de Stockholm'de ilan edi- len; "Birieşmiş\lilletier Dünya Çevre ve Kalkuıma Konferan- SI-SODUÇ Bildirgesi r 'ne bir kez sinde dediler ki: "Çevre, insa- noğiunun esenliği ve temel in- san haklanndan yararlanması için ve hatta hayaün kendisiiçin gerekBdir._" (Md. 1) 1948 însan Haklan Evrensel Beyannamesi'ne "çevrehakkı'' kavramının da eklenmesi anla- mına gelen bu vurgulamanın ardından ise şunu saptadılar: "Çevrenin korunmasL, dünya- nın ekonomik kalknunasnun da güvencesidir™* 1 (Md. 2) KüreseUeşmenin Pekı, bu nasıl sağlanacak ve "küreselyaşaınınesenl@'' çev- re düşmanı politikalara karşı nasıl savunulacak?.. Işte bu temel sorunun yanıtı da her 5 Haziran'ın 30 yıldır "üısanbk bayramı" olarak loıt- lanmasına asıl neden olan "1 No'lu prensip" maddesinde ba- kın nasıl verilıyor: "Bu nedenlerle ırk aynmını. Lznittifer. Körfez'deki "Ford" fabrikasını protesto ederierken_ dihagezatıyoruz... Ya di kısaca: "Dünya Çevre BidJrgsTne... ATnstrong Ay'dan Diinya'ya baİanca... Armstrong'un 1969'daAy"a a\ak b>san ılk "tasanoğhT ola- rac. orakn Dünya'ya bakıp da scnsiLzuzay karanlığı ıçindeki kıçücik ve yalnız yerküreyi "«özühte görmesi", astronotla kcıdin bütünleştiren insanhk iienrıce "gezegen bilincinin" d yükselmesine yol açtı... Çünlü insanoğlu "dünyadan bşka ^idecek yer olmadığı*' grçeğni artık "kendi gözüy- W de jörmüş \e sorgulamaya bşlarnştı: "O halde. bütün bu ahribat ve rüketim çü- ç ğ son vermeliviz... Kai- lımaıdına Düm^a'yı bitirir- « t>aka nerede yaşayabili- t?." şte, bu gıbı sorulann jnder.e gelmesiyle birlıkte sanodunun Ay'dan Dün- 'ya lendi gözüyle bakmasın- n3 3>1 bile geçmeden Stock- lm'c "çCTTe ve kalkuıma" şJdsiıi tartışmak üzere he- aıb>iaraya gelen tüm dünya jslaj. ikı hafta süren BM nte«-jısının ortak bildirge- sömürgecüık ve diğer eziyet çe- şitierini,vabancıtahakkümüjıü destekk%enve de\amh kılan po- titikalar yasakürve kaldınbna- Şimdi, 5 Haziran'ın bu "kü- resel yasaklarT ile yine bugün aynı yasaklann bildirgesini kutlayan şu "küresefleşme sev- datası" siyasetçi, işadamı ve okumuş-yazmış takımnıın du- rumunu düşünün... Irk aynmcı- lığıru, sömurgeciliği ve yaban- cı tahakkümünü destekleyen politikaların ve yasalann kah- ramanlannı da onlarrn yanına koyun... Ellerine Stockhotan Büdirgesi'ni verirsek okuyabi- lirler mi dersiniz?.. Zaten, bunu bildikleri için 5 Haziran'da aslında neyin kut- landığını >ıllardır bu toplum- dan saklıyorlar. Ünlü bildirgesinden tek satır bile ne medyalannda ne de ko- nuşmalarında söz ediyorlar... Stockholm Bildirgesi tüm in- sanlığa kutlu olsun... "Küresel- leşmenin çevTecfleri'' ise artık ya sussunlar ya da bildirgenin gereğini yaparak bu bayrama katılsınlar... Oekinci«' cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakd: turk.net ÇİZGİLİK KÂMİLMASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoy(q yahoo.com KEDt LEVO APTİÜKA e-posta: aptulika " go.com. AMSİİ. fCARŞ/ 0d.ABit.a?, AMLAVA8İLMÎŞ TARİHTE BüGÜN MVMTAZARIKAN 5 Haziran "K4L8M YARAUYORIAR* 1944 're BUGÜN, iN6fUz GAOYO KU&UMU esc, SA4 t.ff'rF, TGK 8*Ş(MA f>BK BİR. Ml OLMAyAN FgAMSIZCA BİR SÖZ. tAM/frr •• "BLEssENr MOfj coeuü LAHGUEUK. MOMOTVNE " (YEICHESAK grg StT- KİNLIKLE KALg/Mİ ~) &4 OLAN SÖ2.,, FGAA/S/Z. OİI&EfJİŞÇiLE/Sİ IÇİM ÇOK ANLAMUYDt. JI• DÜNYA SAVAÇI SÜGe/Z- KEN, MÜTTEFfKLEie^LMAN /'Ş6AU AC77NDA- ' İ BÜYÜ*: Bi£ İ ÇIKARMA YAPMAYA İ SÛZ, BU Ç I/E/SMİÇTİ. /ŞTE, SSC 'NİN PA&OLAYÛt. PANO DENİZ KAVLKÇUOGLU Dünya Değişiyor Takımımızın da içinde bulunduğu (C) grubunda- ki ikinci karşılaşma olan ve sonucu bizim için bü- yük önem taşıyan Kosta Rika - Çin maçı sırasında sahadaki oyun kadar, tribünleri dolduran seyirciler de ilgilendirmişti beni... Maç, Gvvangju Dünya Ku- pası Stadyumu'nda oynandığından tribündeki coş- kulu kalabalığın büyük çoğunluğunu Güney Kore- lilerin oluşturması çok doğaldı, ama bu maç için binlerce Çinli futbol tutkunu datakımlannı destek- lemek için Kore'ye gelmişti. Bu insanlann çoğu ül- keleri Çin Halk Cumhuriyeti'nden ilk kez "dışan" çıkıyortar, yaşamlannın bu önemli "ilk"\n\ Kore'de yaşıyorlardı. KorelilerileÇinlileringülerek.şarkılarsöyleyerek birlikte futbol izledikleri stadyumun bulunduğu top- rak, 25 Haziran 1950 günü Kuzey Kore ile Güney Kore arasında başlayan çatışmalarla birlikte kısa zamandakanlı bir savaşalanınadönüşmüştü. (Ku- zey) Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni Çin Halk Cumhuriyeti, (Güney) Kore Cumhuriyeti'ni ise baş- ta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Birleş- miş Milletler örgütü destekliyordu. 27 Temmuz 1953 günü imzalanan "ateşkes" anlaşmasına ka- dar geçen üç yıl içinde yaşamını yitiren ve çok bü- yük çoğunluğu Koreli olan sivillerin sayısı iki mil- yonun üzerindeydi... Amerikan birlikleri 33.629, öbür Birleşmiş Milletler Kuvvetleri 3.194, Çinliler ise 900 bine yakın asker yitirmişti. Bu savaşta Türkiye de dolaylı olarak "taraftı. Birleşmiş Milletler komutanlığı altında savaşmak üzere Kore'ye gönderilmesi kararlaştırılan Tuğge- neral Tahsin Yazıcı komutasındaki Türk tugayı, 19 Ekim 1950 günü Kore'nin Pusan limanına ulaşmış- tı. Istanbul'dan törenlerle uğurlanan tugay, 26 Ka- sım günü 25. Amerikan Tümeni'ne bağlı olarak Ku- nuri'deki savaşlara katıldı. Dört gün süren şiddet- li çatışmalar sırasında, çoğu orada niçin bulundu- ğundan habersiz Türk askerieri bine yakın kayıp verdiler. Kore Savaşı boyunca Türk tugayı en ağır kayıp veren BM biriiklerinden biri oldu... Türkiye'ye dönen savaş gazileri her seferinde bandolarla, mı- zıkalarla karşılandılar. Ayağını, bacağını yitirmiş ga- ziler için gözyaşları döküldü, kahramanlık nutukla- rı atıldı. Sonra yavaş yavaş unutuldular... "Kore Gazileri" ancak sandviç büfelerinin, çakmak ta- mircilerinin tabelalarına bakıldığında anımsanır ol- du. Kore Savaşı, çeşitli uluslardan verilen milyonlar- ca ölüye karşın "hiçbirşey"\ değiştirmedi. 38. en- lem, eskisi gibi Kuzey ile Güney'i ayıran sınır çiz- gisi olarak kaldı. Bugün de iki "Kore" var. Böyle- ce, Türkiye'nin Kore'ye asker gönderme kararına karşı çıkan, bu nedenle yargılanan, mahkûm olan Banş Derneği üyesi aydınlann haklılıklan da kanrt- lanmışoldu. "Neden"\ne, "n/ç/n"ineeğilmeden "savaşölüm- teri"ni yücelten milliyetçilerimiz, Kore "sorunu"na da hep kahramanlık gözlüğüyle baktılar. Güney Kore halkının, Türklerin bu "kahramanlıklarını", kendileri için "hayatlarını feda ettiklerini", "hiçbir zaman unutmadıklarını, unutmayacaklannı" söy- lediler, sandılar. Kimi spor yazarları da daha düne kadar aynı duyguları paylaşmıyor muydu? Brezil- ya - Türkiye maçına Güney Koreli bir hakem veril- diğini duyunca sevinçlerinden uçacak gibi olmuş- lardı. Yanm yüzyıllık bir "şükran borcu" idi burada söz konusu olan... "Eh, artık.." Kim Yooung-joo da, kör kör parmağım gözüne, bizden yana düdük çalmasa bile "kritik pozisyonlar"da başını başka yana çevirebilirdi... Ama tam tersi oldu, o düdük çaldı, "sambacılar" oynadı... Nankörherif, gözgö- re göre yaktı bizi!.. O spor yazarları şimdi böyle di- yorlar... Dünya hızla değişiyor. Her yeni yaşanan, eskiyi, geçmişi biraz daha küllendiriyor. Insanlar karşılık- lı ilişkilerini eskiden yaşanmış iyiliklere, kötülükle- re göre belirlemiyorlar. Gvvangju Stadyumu'nda şimdi sarmaş dolaş maç izleyen Koreliler ile Çinli- ler, elli yıl önce o toprakları kan gölüne çevirmiş, birbirini yok etmiş insanlann torunlan... Milyonlar- ca ölüyü unutmak hiç kolay değil... Onlar da unut- mamışlardır hiç kuşkusuz, ama yaşam sürüyor... Tribünlerdeki o renkli görüntüler insana çok şey öğretiyor. Öğrenmek isteyen insana tabii... (Faks:0212-723 84 97) (e-posta: dkavukcuoglu"superonline.com) B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlı kapıkulu ocaklanna as- ker ve saraya 3 hizmetli ye- 4 tiştirilmek ^ üzere Hıristi- yan gençlerin 6 toplanması 7 usulü. II Kaz g Dağı'nın an- tikdönemler- ' dekiadı... Anamoti- fin yinelenmesinden oluşancanlıvehare- ketli bestelere veri- len ad. 3/ Sara hasta- lığına verilen bir başka ad... Köpek. 4/ Tıp dilinde "'anüsle ilgili" anlamında kullanılan sözcük... Adana"nın bir ilçesi. 5/ Adlan sıfat yapan bir yapım eki... Ağır koku- lu bir gaz. 6/ "Ak sakallı pir koca / Bihnez ki hal nice / — vermesin hacca / Bir gönül yıkar ise" (Yunus Emre)... Eskiden Roma kentine verilen ad. 7/lçine sulu şeyler konulan kap... Telli bir bürüm- cük cinsi. 8/Bir şeye yalnız bir noktada değen, a- ma onu kesmeyen çizgi, eğri ya da yüzey. 9/ Bir nota... Tiyatroya uygulanan masal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Lehçe. 2/Sahipolma,kazanma... " — Pacino": ABD'li aktör. 3/Baş örtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma... Italya'da bir yanardağ. 4/Siv- ri taşlann toprak zemine dikine çakılarak üzeri- ne beton dökülmesiyle yapılan dolgu. 5/Oylum- lu... Kolaylıkla kaldınlabilen. 6/Içi küflü bir pey- nir cinsi... Bir soru sözü. 7/Manganez elementi- nin simgesi... Bir kimsenin kız kardeşinin ya da kadın akrabalanndan birinin kocası. 8/Kısa çiz- me... Bir soru eki. 9/Yolcu evi... Süs için yapıl- mış giysi kıvnmı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear