01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 8 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] AO MUMTAZ SOYSAL YeniSentezi ESKİ Roma kâhinlerinin fala bakışı ilginçti: önlerindeki toprağa diklemesine bir çizgi çizip iki yanına darı serperler ve güvercinin hangi ya- na konduğuna bakariardı. Çizginin sağına kon- muşsa iyi haber demekti; sola konuş hayra ala- met sayılmazdı. Öyle olduğu içindir ki, Latince- deki "sol" sözübugünkü Italyancada da "sinist- ra" olarak vardır; ama Latinceden türeyen baş- ka dillerin çoğunda "meş'um", "felaket haber- cisi" falan gibi anlamları ifade etmeye yarar. Solun bu alın yazısı tektanrılı dinlerde de de- vam etmiştir: İyi melekler sağdadır, kötüler sol- da. Fransız Ihtilali'yle birlikte alın yazısı değişmi- şe benzer: Tam 175 yıllık aradan sonra Kral'ın topladığı ilk mecliste mutlakiyete, eski düzene, ruhbanın ve aristokrasinin egemenliğine karşı çıkıp durumlarının değişmesini isteyenler hü- kümdara göre salonun solunda otururlar, tutu- cular sağında. Sol, o çağdan beri değişerek iler- lemenin, düzen değişikliğinin, iyiye ve doğruya gidişin timsalidir. Ama, bu gidişi istemeyip insanlığın eriştiği yü- ce değerleri tersine çevirme peşinde olanlar so- lu sık sık eski Roma'daki ünüyle karalamaktan çekınmediler. Ylrmincı yüzyılda bile faşizm ve Nazizm "sol tehlike" öcüsünü kullanmıştır. Sözcüklerin serüveni, in san aklının doğruyu arayışına engel olmamalıdır elbet. Yakın ta- rihinsıyasalmücadelelerindegenellikle bir "sağ" ideoloji sayılmış olan milliyetçiliği, o mücadele- lerin başlangıç yılları yahut Türkiye'nin bugün- kü durumu açısından tutuculuk ya da ilerleme düşmanlığı olarak tanımlayabilir misıniz? Fran- sız Ihtilali'ni yapanların istibdadı sona erdirip egemenliği halka aktarmak için "ulus" kavramı- nı yaratmış olmalarını ya da Mustafa Kemal'in "ulusalcı" çıkışını gericilik saymak mümkün mü- dür? Şimdi de, neyi niçin istediğı artık iyice belli ol- muş bir Brüksel bürokrasisinin Türkiye'ye kabul ettirmeye çalıştığı bazı "ölçüt"lere ulusalcı göz- le bakmayı kendine yakıştırmayıp Avrupalılık uğ- runa cumhuriyetin bütünlüğünü tehlikeye atmak mıdır ilericilik? Evrensellik iddiası taşıyan bir IMF'nin reçetelerini kendi ulusunun çıkarlan açı- sından eleştirmek çağdaşlığa yakışmayan bir büyük ayıp mıdır? İ talya, Avusturya, Fransa ve Hollanda'daki I son gelişmelerden sonra gitgide eski sağın en kötü ve dar kafalı örneklerine doğru kaymak- ta olan bir Avrupa karşısında, Türkiye'deki ulu- salcılık ile solculuğun tam tersine bir çağdaş senteze varması gerekiyor: Kendi halkının çı- karlannı her şeyin üstünde tutan, bunun ekono- mik ve sosyal gereklerini yeni bir "stratejik plan- lama" anlayışıyla ortaya koyan, o anlayışın ge- reği olarak da ülkenin kamusal ve özel kaynak- lannı seferber etmeyi amaçlayan bir sentez. Anadolu Aydmlanmasında Okullaşma... Ali DUNDAR S evgili ve değerli öğret- menlerimizden Prof. Dr. Enver Ziya Karal'ın "Türklerin dünya uy- gaıiığına yapüğı tek öz- gün katkT dediği Köy Enstitüleri olgusu, kaynağını Ulusal Bağımsız- lık Savaşımı'ndan alan yüreklice tasarlanmış bir toplumsal kirizma devinimıydı. Yüce Atatürk ün de- ğerlendirmesıyle; "\ediyüzyıklan beri cihanın dört bir köşesine sav- rularak kanlan aJoülan, kemikleri yabancı topraklannda bıraküan ve yedi yüz yıldan beri emekleri eDe- rinden ahnarak savnılan; ülkenin f^rçeksahibiveefeadisigerçeküre- tkiolan köyKL." toplumundan, eğı- timöğretım yoluyla, yeni bir Tür- kıye yaratmaktı Köy Enstitüleri" nin temel felsefesi. 0nun için Köy Ens- titüleri birer öğretmen okulu değil. kuruluş yasasının 1. maddesinde açıklandığı gibi; "Köyöğretmenive köveyarayanbaşkameskkerbabı- nı da yetiştirmek-." ereğıyle kurul- muş, çok amaçlı eğıtim öğretim ku- rumlanydı Onun için adına okul denılmedi; özellikle bedenseL anlaksal devmim- leri ve yaratıcı etkınliklen karşıla- yan işlevsel bir sözcük, enstitü söz- cügü yeğlendi. Atatürk başta olmak üzere, dev- nm önderleri, Osmanlı'dan devral- dıklan çöküntü içinde, yanmış yı- kılmış bir ülkeyi ve anadilini büe yazılı konuşamayan bin bir yok- luklar, yoksunluklar içinde çırpı- nan bir toplumu dipten dalgalandır- mak ve onun, dipten doruğa, ken- di kendini derneştirerek örgütlen- mesini, örgenleşmesini amaçhyor- lardı. Onun için Atatürk. "Türİdye Cumhuriyeti'ııin temed küttünhV dedi, onun için öğretmenlere, eğit- menlere "Sizden fîkri hür, vtedanı hür. irfanı hür kuşaklar yetiştirme- nia bekliyorum_r diye seslendi. Atatürk "enstitü" sözcüğünü seslet- medı ama yaşamının son dakikala- nna değin dil devriminın ve Türk abecesinin çiftçiye, çobana, ülkenin en uç yerlerındekı ınsanlara en kı- sa sürede öğretilmesi gerektığıru usundan çıkarmadı: "Bir ülkede ya- şayanlann yüzde sekseni, doksanı okuma yazma bilmez. insan olan- lann bundan utanmalan gerekir_n sözünün hep arkasında durdu. Çün- kü o bıliyordu ki, Osmanlfdan dev- ralınan uyutulmuş, uyuşturulmuş bu ülke ve insanlan, eğitim öğre- tim yoluyla canlandınlarak. bayın- dır ülke, kitaplı toplum yoluna ağ- dırılmadıkça; onca savaşım ve dö- külen şehit kanlan pahasına elde edilen Ulusal Bağımsızlık Savaşı- mı utkusu tamamlanmış olmaya- caktı; onun için, Izmir'de düşmanı denıze döktüğü gün kendısıne "Sa- vaşbitti, şimdineyapmak istersiniz'' dıye soranlara; "Hayır.Savaşbiüııe- di, asıl savaş yeni başbyor. Asü düş- man, insanlanmızın kafasını bir cendere içinde sıkışürmış olan bfl- gisizlik ve bilisizfiktir. Asıl onu yen- riiğimİ7 gün esenüğe çıkmış olaca- ğız...r yanıtmı verecektir. Ulusal Bağımsızlık Savaşımı'nın süreği bağlammda Köy Enstitüleri, ülke- de, özellikle de kırsal kesimde, ın- sanm ve doğanın yeniden keşfi an- lamına geliyordu. Onun için Köy Enstitüleri'nde eğitim öğretim uygulaması iki bi- limsel temel üstüne oturtulmaya çalışıldı: 1. Doğal ve yaşamsal ko- şuOar içindeöğrencinin gerekB eğit- biümsel birikimi ı nosyonu) elde et- mesLdüşünselyöntenıİerfe\çözgür- ce neden/sonuç ilişkfleri kurabünıe- si 1 Tutumbüimsd (ekonorruk) bir- takım davramşlar kazanarak, bu kazannnlarınınbirey,snufvetophım için ne anlama geldiği hakmda bi- ÜDçsel yetkinlik elde eünesL. Kemalizmi, Ulusal Bağımsızlık Savaşımı ile elde edilen utkunun anlamını iyi kavTayan, doğru algı- layan iki büyük insan, HasanÂI Yü- cdve İsmaiH- Tonguç. yazılan, ya- pıtlan ve uygulama süresince gös- terdikleri olağanüstü çalışma ve ça- balanyla iki önemli işlevini'iletisi- ni açımlamaya, ulusal geleceğimiz. toplumsal varhğımız için önemini anlatmaya, vurgulamaya çalıştılar. Ama kimseye ya anlatamadılar ya da duyanlar, görenler, halkın uyan- masını çıkarlannaaykıngörenler an- lamazdan geldiler. Bin bir emek ve bilimsel, sağduyusal çaba ve yak- laşımlarla ortaya çıkanlan, bütün dünya eğitbüim ve tutumbilim çev- relerininhayranlıkla karşıladığı Tür- kiye'de Köy Enstitüleri denemesi- nin bilimsel yanı görmezden ge- lindi, siyasal bir ortama çekildi ve birtakım toprak ağalannm, dere- beylerinin, sıyaset bezirgânlannm emellerine kurban edıldi. Ne diyordu Atatürk1 Onu değer- li öğretmenimiz Sabahattin Eyu- boğhı söylesın: "Gelin dostlar bir olahm. diyordu Atatürk: hep birden Türkije halkı olahm; bu jnrdu, bü- tün geçmişi ve geleceğiyle, değişik, kanşık, karmaşık insanlan ile be- nimseyefim: hor görülmüş çoğun- hığumuzun adı. Türkadı hepimizin adı olsun. Aynhk gaynhk. Müslü- manhk,SunniKk.Şiüikkalksın ara- dan. DiHmiz çoğunluğuınuzun diü olsun; tarihimiz. top raklanmızdan çıkan en eski uygarhk kafanalany- la başlasm. CoğrafV'amızın sınıria- n yeni Türkiye'nin smırlan olsun. \ûrdumuzda \e düm ada savaşlara karşı çıkalım. banştan yana ola- tan-" (Mavi ve Kara. s. 19) Bugün hâlâ kimı konuşmacı ve yazarlann, özünü kavTayamadık- lanndan, takım rutar gibi tuttukla- n Köy Ensütülen, 1923 De\Tİmi'nin doğal sonucu olan Anadolu aydın- lanmasının okullaşma, eğıtimleş- me ve ekınleşme ayağıydı. Bir Devrimci: Mahmut Esat Bozkurt ReiHZİ DEMİRReşadiye Cumhuriyet Savcısı BAŞSAGLIGI Çalışma arkadaşımız HASAN EREN'in kayınvalidesı EMİNEÖZER vefat etmiştir. Arkadaşımıza, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI TARSUS 1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 200267 Davaci Akıfe Efe vekili Av. Bednye Gül Özen tara- fından mahkememızde açılan gaıplik davasının açık yargılamasında venlen ara karan gereğince. tçel ili. Tarsus ilçesi. Müftü Mahallesi. Cilt No: 28, Hane No: 94"te nüfiısa kayıtlı Hüseyin ve Düriye'den olma 01.12.1956 d.lu Azmı Efe hakkında bılgısi olan- lann veya yerinı bılenlerin 6 ay içerisinde mahkeme- mize bılei vermeleri ılan olunur. 29.03.2002 Basırı: 21475 ~m j r ahmut |\ l\ Esat Boz- I \ / I kurt, Ata- X. T A türk'ün Adalet Bakanı olarak kendisinden ne bekleni- yorsa öyle davranmış, ta- rihtekı önemli kişilikler arasındaki yerini almış- tır. Yayılmacı güçlerle, bunlann yerli işbirlikçi- leri tarafından \Tİama uğ- ratılmış bir imparatorlu- ğun küllerinden ulusal, demokratik ve laik bir cumhuriyet kurulmasın- da, Ozgürlük ve bağım- sızhk benim karakterim- dir, diyen Büyük Dev- rimci'nin yarunda onun- la omuz omuza savaşım veren büyük bir devlet adamıdır. Genç yaşta Ik- tisat Bakanı, daha sonra Adalet Bakanı olarak gö- rev yapan Bozkurt, yal- nızca milletv ekili. bakan olarak görev yapmış bir siyasetçi değil, gerçek anlamda bir halk ve dev- let adamıdır. 1892 yılında, kendi ta- nıtışıyla, Kuşadalı Ha- san Be>" ın oğlu Mahmut Esat olarak doğmuştur. Her türden insan yetiştir- mede üretken olan yur- dumuzda, "Bütüncihan bir yana, / Mifletim, mil- liyetim bir yana..." diyen bu anıt insan" ın, daha Is- viçre'nin Firiburg Ens- titüsü'ndeki hukuk dok- torası öğrenciliği sırasın- da savunduğu tez "Kapi- tülasyonlaruı Türkler ta- rafindan tek taraflı ola- rak kakünhnası hukuka aykın değüdir" tezidir. Böyle bir ulusal tezi ateş- li biçimde savunduğu için Cenevre'deki baş- konsolos tarafindan "Uy- sal bir öğrenci değildir, devrimcidir" gerekçe- siyle yakınılan Mahmut Esat Bey, yurdun saldı- nya uğradığını duyunca Ulusal Kurtuluş Sava- şı'nda çalışmak üzere, sonradan başbakan da olan Rüştü Saracoğlu ile birlikte yurda gelir ve efelerle birlikte savaşa katılır. tstese öbür mon- şer'ler gibi, Batı'dakent- soylu (burjuva) yaşantı- sı sürerek, memleket üs- tüne derin fanteziler üre- tebilirdi. Kuvayı Milliye (Ulusal Güç) önderlerinden ola- rak 23 Nisan 1920'de açı- lan Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nde milletve- kili olarak başlayan dev- let adamlığında, başta Atatürk olmak üzere, Fet- hi Bey'in ve Ismet Pa- şa'nın Bakanlar Kuru- lu'nda önce iktisat, son- ra da adalet bakanhğı gö- revlerinde bulunmuştur. Adalet Bakanlığı sırasın- da cumhuriyet savcılan- na olan şu seslenişi unu- tulabilirmi: "Cumhuri- yet savcılan! Meriç kryı- sında çabşan Türk köy- lüsünün sabanından tu- tunuz da, bu \-atanda ya- şayanlann uğra> acakla- n en ufak bir haksızhk- tan, Bingöl dağlanrun ıs- sa kuytulannda nafaka- brmı bekfcjçn oksüzlerin gözvaşiarmdansizfcr me- sulsünüz." Bir vapur gezisi sıra- srnda uğradığı Alanya'da, kendisini karşılayanlar arasında olmadığı için, kulağına fısıldanan yar- gıçlan kastederek: "On- lar yargıçür, biz onlann avağuıa gjderiz" diyerek yargmın siyasetten ann- dınlması ve yargı bağım- sızlığı hakkında yazıl- mış ve yazılabilecek cilt- ler dolusu kitapsal bilgi- nin karşılığı olarak de- ğerlendirilebilecek yanı- tı, ekmek ve ozgürlük ka- dar gerekirliği tartışü- mazbir gereksinim olan adalet sanaünın incelik- leri arasındadır. 2 Ağustos 1926 tari- hinde Adalar Denizi 'nin (Ege) Sığn açıklannda Bozkurt adlı Türk vapu- ru ile Fransız Lorüs ge- misinin çarpışması, Boz- kurt'un batışı ve sekiz Türk yurttaşının ölümüy- le sonuçlanmıştır. Her iki vapurun kaptanlan hak- kında Türk adli makam- lannca cezai kovuştur- maya başlamr. Fransızlar, belki de ka- pirülasyonlardan kalma alışkanlıktan da olsa ge- rek, Türk adli makamla- nnın kovuşturma yetki- sinın olmadığuıı, bu du- rumun uluslararası hu- kuka uymadığını bildi- rir. Konu La Hey Adalet Divanf nın önüne geldi- ğinde Türkiye 'yi aynı za- manda Adalet Bakanı da olan Mahmut Esat Boz- kurt savunur. Savunma- smda, ince zekâsuıı kul- lanarak. divana "Türki- ye, Fransız kaptam tu- tuklamakla uluslararası hukuka uygun hareket etmiş midir? r ' sorusunu "Türkiye, Fransız kap- tam rutuklamakla ulus- lararası hukuka aykın hareket etmiş nıidir?" şeklinde yönelterek is- pat yükünü karşı tarafa yüklemiştir. Fransız pro- fesörler bütün uğraşıla- nna karşm, savlannı ka- nıtlayamadılar ve genç Adalet Bakanı, Bozkurt- Lorüs davasıyla Lozan Antlaşması'nı kuru bir kâğıt parçası olmaktan çıkararak, ulusal onurun bir göstergesi olarak uy- gulayıma dökmüş, ken- disine Bozkurt soyadı ve- rilmiştir. Yaüıızca Boz- kurt-Lotüs davasını ka- zanmakla kalmayan bu hukuk adamı, bakanlık- tan ayrıldıktan sonra 1937 yılında Türkiye de- ki Fransız Tramvay Şır- keti'nin deviedeştirilme- si üzerine Fransızların kendisine önerdiği yük- lü vekillik ücretini kabul ermeyerek aynı davada Türkiye Cumhuriyeti'ni savıındu. Bu davayı ve Birinci Dünya Sava- şı'ndan önce ısmarlanan torpidolan savaş zama- nında teslim etmeyen Fransız şirketinin bize karşı açtığı alacak dava- sını da ülkemize kazan- duTîiıştır. Kazandığı bu ulusal davalann yanı sıra. Is- viçre'den ülkemizin ger- çeklerine göre başanyla uyarlanan Türk Yurttaş- lar Yasası'nın gerekçe- sinde yer verdiği laik gö- rüşlerle bıle, kabineleri- nin bakanı olduğu Ata- türk ve Inönü gibi, bulun- dugu anı aşan bir dev- rimci düşün adamıdır. Ona göre Atatürk'ün sos- yal devletçiliği, insanın insan tarafmdan sömü- rülmesinin önüne geçe- cek olan tüm önlemlerin devlet tarafından alınma- sıdır... Diyanet îşleri Baş- kanlığı'nın Hazine'den aldığı paranın, devlet ha- zinesi dışında bir kay- naktan karşılanması ge- rektiğini de yıllar önce söyleyen Mahmut Esat Bozkurt, ülkesine yal- nızca ulusal güç önderi, milletvekili, Atatürk'ün iktisat ve adalet bakanı, Yurttaşlar Yasası'nın mi- man, devletimizin ulus- lararası mahkemelerde gönüllü sa\r unmanı, üni- versitede anayasa huku- ku ve devletler hukuku hocası. yazar olarak hiz- met etmemiştir. O, aynı zamanda kendisinden sonra gelecek kuşaklara aydınlık yolu gösteren bir düşün adamıdır, ger- çek bir devlet adamıdır. Tank Zafer Tunaya, boşuna söylemedi!.. "Devlet adamı gelecek kuşaklan düşünür—" PENCERE Solcu Geri Zekâlı mı?.. Fransızlar iki turlu seçim sonunda Chirac'ı yüz- de 82 oyla cumhurbaşkanı seçtilerya... Çılgınlaştılar.. Televizyonlardan yansıyan sevinç inanılacak gi- bi değil... Sanki bayram!.. Yalnız Chirac yandaşlan bayram etseler diyecek birşey yok... Meydanlarda, caddelerde, sokaklarda, bayrak- larla, dövizlerie, alkışlarla, kahkahalarla gösteri ya- panlar arasında solculara da maşallah!.. Faşist, ırkçı, aşın sağcı, yabancı düşmanı Le Pen'in önü kesildi ya, bizimkilerseviniyoriar, hep- sinin başı sanki göge erdi... Ancak bu durumda ortaya ilginç bir soru çıkıyon Fransa'da solcular geri zekâlı mı?.. Kafayı mı yediler?.. • Fransız solu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bi- rinci turunda parça parça oldu... Kaç parçaya bölündü sol?.. Ayrıntıya girmeye gerek yok.. Troçkistler bile üç aday gösterip ne akıllı kişiler olduklarını kanıtladılar. Yeşiller bir ayrı âlem!.. Sol; sosyalisti, komünisti, Troçkisti ve daha bil- mem nesiyle paramparça olunca Le Pen'in ekme- ğine yağ sürdü, Jospin ile Chevenement bile kar- şı karşıya geldi; sensin bensin davasında birbiri- nin gözünü oydu, dilim dilim bölününce sandıkta ayvayı yedi... Tehlikeyi en sonunda gördü: - Eyvah faşizm geliyor!.. Sol bu kez sağla birleşip Chirac'a oy vermek zo- runda kaldı... Akılakıl.. Gel de Fransız solunun burnuna takıl!.. Sol kendisini sandıkta Chirac'a bağladıktan son- ra şimdi Le Pen'i engelledim diye meydanlara dö- külüp bir de bayram etmez mi!.. Ben yalnız Türki- ye'deki solu geri zekâlı sanırdım, Fransız da biz- den aşağı kalmıyor, üstelik bir de düğün bayram ediyor... • Arkadaşımız Banş Doster önceki gün yazdı: "Türkiye'de olası bir seçimde solun 10'u aşkın siyasi partiyle temsil edileceği vurgulanarak bu kulvardaki oluşumların partileşmesi durumunda, soldaki parti sayısının 757 geçeceği belirtildi..." (Cumhuriyet 6 Mayıs 2002). Bızim sol da paramparça!.. Neden?.. Solcuda insan sevgisi vardır. Solcu sevgisi yoktur!.. Solcunun en çok kızdığı kişi ne sağcıdır, ne fa- şisttir, ne dincidir.. Solcu en çok solcudan nefret eder.. Ünlü özdeyiş "İnsan insanın kurdudur" der. Yok canım.. Solcu solcunun kurdudur!.. Türkiye'de sol paramparça oldu; her birtakımın solcusu şimdi "bizim takımı tutmuyor" diye Cum- huriyet'e bir kızıyor, bir kızıyor ki sormayın!.. Biz bu kafayla gidersek askere... Adres: Selanik Cad. SSK Işhanı A Blok Kat 8 No: 511 06420 Yenişehir / Ankara Tel-Faks: (0.312) 433 12 83 Posta Çeki: 524 189 Yılhk Abone Bedeli: 15.000.000 TL. Cumhuriyet Hürriyet Milliyet Radikal Sabah Aktüel Istanbul Life Tempo Time Out ATV CNBC-e CNN TÜRK KANAL D NTV TV8 Açık Radyo NTV Radyo Radio Mydonose Radio Oxi-gen FM 95.9 Radyo Eksen 96.2 Radyo Foreks Digitürk Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 21. Uluslararası Istanbul Film Festivali Medya Sponsorları'na teşekkür ediyor. Festıval Sponsoru Kurumsal Sponsorlar www.istfest. org K0Ç8ANK TURKCELL Bu ıtan CLmhunyet Gazetesı'nır katkılanyia yaynlanmıştır. Cumhurtyei MENKULÜN AÇIK AKTIRMA ÎLANI PATNOSICRA DAİRESt DosvaNo: 2000-45 Tal. Bir borçtan dolajı hacizli ve aşağıda cıns, miktar ve kıvmet- leri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci artınna 4.6.2002 günü saat 11.00 - 11.10da Hükü- met konağı bahçesınde yapılacak ve o günü kı\metlerinin %75"ine isteklı bulunmadığı takdirde 5.6.2002 günü aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki. artırma bedelının malın tahniin edilen kıymetının °o40'ını bulmasmm ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamın- dan fazla olmasmın \e bundan başka paraya çe\irme ve payia- nn paylaştırma masraflarmı geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzennden % 1 oranuıda KDV'nin alıcıya ait olaca- ğı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görûlebileceği. mas- rafi \erildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gön- derilebileceğı, fazla bılgi almak ısteyenlerin \iakanda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvTirmalan ilan olunur. Sluhammen kıymeti Lira: 6.000.000.000-TL Adedi: 1 Cinsi (Mahiyeti ve önemli niteliklcri): 34 VE 5676 plakah gri renkte 2000 raodel ACCENT 1.5 GLS KLM HYUNDA1 marka araç, eski kasa hususi otomobil. Borçlu Ali Güneş Gür: Sahrayıcedit Çelik Sok. No: 1110 Kozyatağı - tstanbul. işbu menkul satış ilanı ilanen tebliğ olu- nur. ' Basın: 26006 BEYOĞLU 2. SULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN 2002-132 Mahkememizin 30.4.2002 tarih ve 2002283 sayılı kara- nyia Beyoğlu, Bereketzade Mah. cilt 4 hane 565'te nüfusa kayıtlı Ali Abdüssettar oglu Selma Hayri'den olma 18.7.1957 doğumlu Ahmet Safa Orhan IkseFin orta derece- de zekâ geriliği nedeniyle \esayet altma alınmasma. adı ge- çene Hüseyin Ahmet Altar'ın vası tayin edilmesine karar venlmıştir.'llan olunur. 2.5.2002 Basın: 26551 TÜRKİYE - AVRUPA VAKFI & MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE SUNl Ş KOM ŞMASI PA\EL \ÖNETİCt KOMŞ.VUCILAR llhan SELÇUK Prof. Dr. AyselÇELtKEL Rıfat HİSARCIKLIOĞLU SâleymaBÇELEBİ HıfzıTOPUZ Prof.Dr.FarukŞEN YER SAAT 9 MAYIS 2002 AVRUPA GÜNÜ'NDE VE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ P A N E L PROGRAM Ziy» MÛEZZİNOĞLl' ÜterTİ'RKMEN Cumhunyet Gazetesi Imtiyaz Sahibi ve Yayuı Kurulu Başkanı YÖK Yönetim Kurulu Cyesi, Maltepe Cniversitesi Hukuk Fakûltesi ÖJretım Cyesı, Türkiye A\Tupa \akfi Ycnetım Kurulu Cyesi Türkiye Tıcaret, Sanayı, Denız Tıcaret Odalan ve Tıcaret Borsaları Birlıgi TOBBI Yönetim Kurulu Başkanı Devnmcı tşçı Sendikalan Konfederasyonu (DlSKlGenel Başkanı Yazar. Iletişira Araştırmalan Derneğı Başkaıu Türkiye Araştırmalar Merkezi Dırektörû tstanbul / Lütfü Kırdar Kongre Merkezi 10.30-13.00 Türkiye-Avrtıp» \'akfı YÖDetim Kurulu Başkaıı Eski Dışişleri Bıkanı Avdınlaıms \e Avnıp« Demokratikleşne ve Avrupa Birliği Cyesi İ; Dünyası ve A«Tupa Birliği Çalışma Dûn\ası ve Avrupa Birliği Kûltür Açısmdan Türki>e ve Avrupa Birliği Avnıpa'daki Tûrkiye
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear