25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA 12 J V L J I - J J . L J J K . kurtur(2 cumhuriyet.com.tr 55. Cannes Film Festivali WoodyAllen'in son filmi 'HollywoodEnding' ile bugün başlıyor Dijital fîlmler beyazperdede estival bu yıl sinemamız açısmdan parlak geçeceğe benzer. Zeki Demirkubuz'un iki filmiyle birden 'Belli Bir Bakış' bölümüne seçilmesi, SESAM standı, festivalin gençlik bölümü 'Cannes Junior'un jürisinde Türk gençlerinin temsil edilmesi, hepsi de olumlu gelişmeler... VECDl SAY\R 55. Cannes Film Festivali, Fran- sa'daki başkanlık seçimleri nedeni ile bu yıl her zamankinden bir haf- talık bir gecikme ile bugün başlı- yor. Festival. uzun bir dönem Can- nes Festivali Yönetmeni olarak gö- rev yaptıktan sonra geçen yıl Festi- val Komitesı Başkanlığı'na getın- len Gilles Jjcob'un hazırladığı ve 26 dakikada festivalin tarihini özet- leyen kısa filmin gösterisi ile baş- layacak. l°46'dan bugüne festiva- lin önemli olaylanm, büyük yıldız- lannı yansıtan belgeselin ardından, VV'oody .4Den'ın son filmi "Holly- wood Ending" (Hollywood Sonu) gösterilecek. Bu yılın uluslararası jüri başkanlığmı David Lynch üst- leriyor. Kısa film ve öğrenci film- leri yanşması jürisinin başkanlığı- nı ise Martin Scorsese yapacak. Jüri ünlüler karması Bu yılın jürisi. dünya sinemasının ünlü yönetmenleri ile ünlü yıldızla- nnın bir karması niteliğinde Jüri- de, Lynch'in yanı sıra Altın Palmi- yeli Danimarkalı yönetmen Bille August. Brezilyalı yönetmen Wal- ter Salles. Şili asıllı Fransız yönet- men Raoul Ruiz ve Fransa'dan iki usta Claude Miller ile Regis Warg- nier yer alıyor. Jüride görev alan oyuncular ise Amerikalı Sharon 1) Martin Scorsese. 2) Abbas Kiarostami, 3) David Lynch, 4) Tilda Svvinton, 5) Sharon Stone. Yarısma filmleri •24 Hours Party People / Michael Winterbottom • About Schmidt (Schmidt Hakkında)/Alexander Payne • All Or Nothıng (Ya Hep Ya Hiç)/MikeLeigh •Bovvling For Columbine (Columbine Için Bowling)/Michael Moore • Chihwaseon/Im Kwon-Taek Demonlover/Oliver Assayas %/ Intervention Divine (Ilahi Adalet) Elia Suleiman • Irr'eversible (Geri Dönüşü Yok)/Gaspard Noe •Kedma/Amos Gitai • L'ora Di Religione (Din Saati)/Marco Bellocchio • L'Adversaire (Rakip)/Nicole Garcia • Le Fils (Oğul)/Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne • Marie-Jo Et Ses 2 Amours (Marie-Jo ve iki Aşkı)/Robert • Guediguian • Mies Vailla Menneisyytta/Aki Kaurismaki • O Principio da Incerteza/Manoel de Oliveira • Punch-Drunk Love/Paul Thomas Anderson • Unknown Pleasures (Biünmeyen Zevkler)/Jia Zhangke • Russian Ark/Alexandre Sokurov • Spider (Örümcek)/David Cronenberg • Sweet Sixteen (Tatlı On Altı)/Ken Loach •Ten (On)/Abbas Kiarostami • The Pianist (Piyanist)/Roman Polanski Stone, Endonezyah Christine Ha- kim, Hong-Konglu Michelle Yeoh. Martin Scorsese'nin başkanlığın- daki kısa film jürisi de tümüyle ün- lü yönetmen ve yıldızlardan oluşu- yor: Fransız oyuncu Judith God- reche. tngiliz oyuncu Tilda Swin- ton, tranlı Altın Palmiyeli yönet- men Abbas Kiarostami ve Alman yönetmen Jan Schütte îlk filmler arasında değerlendirme yapan 'Al- ün Kamera' jürisi de bu yıl 25 ya- şına basıyor. Bu yıldönümü nedeniyle, jün eski yıllann ödül sahiplerinden ve jüri başkanlanndan oluşturulmuş. Jüri- lerde görev alan ünlülenn yanı sıra bu yıl festıvale Leonardo DiCap- rio, Cameron Diaz. Emily VVatson, Ralph Fiennes, Gabriel Byrne, Matt Danıon. Sandra Bullock, Je- remy Irons, Patricia Kaas, Claudia Cardinale. Rosanna ve Patricia Ar- quette, Antonio Banderas gibı ünlü yıldızlann katılması bekleniyor. Geçen yıl "Oğul Odası" ile Alttn Palmiye'yi kazanan Nanni Moret- ti'nin geleneksel 'Sinema Dersi'ni vereceği festivalde, 'PosinT dergi- sinin 50 yılı nedeniyle ünlü yönet- men Alain Resnaisye bir 'Saygı Sunuşu' yapılacak. Yönetmenin 1968 Festivali'ne seçilen. ama 68 olaylan nedeniyle gösterilemeyen filmi "Je t'aime, Je t'aime"in gös- terisine yönetmen ve oyunculannın katılacağı açıklandı. Kumdan salon ve dijital devrim Cannes'da festivalin ikinci günü büyük bir ses ve ışık gösterisi düzen- leniyor. 54 yılın tarihinden bir mü- zikal geçit olarak planlanan göste- ride Ennio Morricone'den Michael Nymana, Francis Laiye, sınema tarihinin büyük bestecilennın yapıt- lan çalınacak. Aynı gece. bu müzis- yenlerin katılımı ile Palm Beach'te bir konser düzenlenecek. Bu yılrn bir yeniliği de oluşturu- lan 'kumdan salon'. Su üzerinde ku- rulan dev perdede Jacques Tati'nin yapıtlan gösterilecek. Halkaaçıkbu plaj gösterileri için sahilde Tati'nin evrenini bire bir canlandıracak plaj kabinleri kurulmuş. Bu dev plaj si- nemasının prograrrunda Tati filmle- rinin yanı sıra kısa film yanşması ve Billy Wilder'a Saygı Sunuşu da yer alıyor. Öyle anlaşılıyor ki festival, içi- ne kapalı bir organizasyon olmak- tan çıkmak, halkla kaynaşmak isti- yor. Festivaldeki en önemli gelişme ise dijital sinemanın festivale 'resmen' kabul edilmesi; dijital kamera ile çekilmiş dört filmin dünyanın bu en önemli beyazperdesıne yansıma ola- nağı bulması. Bu yıl ilk kez, uzman- lardan oluşan bir jüri. DVD forma- tında çekilen filmler arasında bir değerlendirme yapacak. Aynca, fark- lı ülkelerden on ünlü yönetmen 'Di- jital Devrim'i tartışacaklar. Resmi bölümlerde 33 ülkeden 55 filmin gösterileceği festival, bu yıl sinemamız açısından parlak geçece- ğe benzer. Zeki Demirkubuz'un iki filmiyle birden 'Belli Bir Bakış' bö- lümüne seçilmesi, film pazannda Kültür Bakanlığı desteği ile açılan SESAM standının geçen yıllara oran- la daha iyi konumlanmış olması ve gene ilk kez festivalin gençlik bölü- mü 'CannesJunior'unjürisinde Türk gençlerinin temsil edilmesi, hepsi de olumlu gelişmeler... 26 Mayıs akşamı Claude Lelouc- he'un "Ve ŞimdL. Baylar, Bayan- lar_." adlı son filminin gösterimi ile sona erecek olan festivalde popüler Hint sinemasına özel bir bölüm ay- nldı. Onlü oyuncu Raj Kapoor'un filmlerinin, egzotik ürünlere merak- h festival seyircisinden büyük ilgi gö- receğini şimdiden söyleyebiliriz. MehmetFaraç, Güneydoğu'da sevdanın direnişini anlatırken aynı zamanda kadınlara destek sağlamayı amaçlıyor Urfa'da sevginin rengi kan kırmızı NENAÇALİDİS Orası Urfa, orada se\menin de. sevılmeninde bedeli kanla ödenir. Çoğumuzun gazetelerin üçüncü sayfalannda görmeye alıştığı bu töre ci- nayetlerine bire bir tanık olan gazeteci Mehmet Faraç Günizi Yayıncıhk'tan çıkan Töre Kıska- cında Kadın kitabında kendine has öykü diliyle yaşananlan okuyucuya anlatıyor. - Güneydoğu kökenü bir gazetecisiniz, bölge- nin kanayan sorunuyla ilgili araşürma yapmak ne gibi zoriuldar getirdi? FARAÇ -Güneydoğu karanlık bir kuyu, net bir fotoğraf \ ermiyor. Son 20 yıl içinde yaşanan terör olaylan bölgeyi sosyal ve kültürel açıdan olumsuz etkıledi 1985 "ten sonra töre cinayet- leri görülmeye başlandı. PKK ve Hizbullah'ı araştınrken de bazı sonınlar çıktı önüme, fakat töreyi araştırmaya başlayınca olay farklı boyut kazandı. Çünkü, toplumun namus olarak nitele- diği bazı unsurlar var. Onlan irdelemek an yu- vasına çomak sokmak demek. Insanlar huzur- suz olacak diye kadınlann uluorta ölmesine göz yummamamız gerektiğini düşündüm. Önüme çıkan zorluklan aşmak için de töreleri kullandım. Töresel ve feodal ilişkileri doğru kullanmak ge- rekır. - Töre cinayeuerine tanık oldunuz, sizde ne gi- bi izler bırakü? FARAÇ - Orada yaşananlan yazabilmek için Güneydoğu'yu bilmek gerek. Hacer'in dom- dom kurşunu ile öldürülmesine tanık oldum, o olay beni daha da kamçıladı. Ne töre, ne feodal yapı; ortada hiç uğruna ölen bir insan var. Ola- yın sıkıntısını, ıstırabını yaşıyorsunuz ve yaşa- nanlan yazmak zorunda kalıyorsunuz. -1980-2000 arasında CDoğu'nun geriye gitti- ğinden. 1994-1996'da ise töre cinayetierinin do- ruğa çıküğından söz ediyorsunuz. Bu süreçte ne- ürkiye 25. yüzyıla girse de o bölgede cehalet yok edilmediği ve feodalite etkisini sürdürdüğü sürece töre cinayetleri devam edecek. Toplumun, bireyin, özellikle de kadınm eğitimi için devletin müdahalesi gerekiyor. ler yaşandı? FARAÇ - Urfa 80 darbesinın yaşattığı eroz- yondan çok etkilendi. Özaldönemınde PKK'nin bölgede etkin olabileceği iddıası turucu bir çiz- gi oluşmasında rol oynadı. Bölgeye dınci vali- ler yollandı, sosyal \e kültürel yaşam yok edil- di. Tutucu çizgi ve tankat düşüncesi toplumun tüm bıreyleri üzerinde baskı yarattı. Bu ortam en çok kadınlan yaraladı, onlan toplumun geri- sine ıtti - Güneydoğu'da aşiret kanunlannın islediğin- den söz ediyorsunuz, o zaman devlet ne yapıyor? FARAÇ- Maalesef töre cellatlannın yargılan- masında oradaki yargı mensuplan da töreyi his- sediyor. Cinayetlerde çocuklar kullanıhyor ve yargı aşamasına gelindiğinde savcüar, çocukla- nn bu cinayetleri toplum baskısı yüzünden işle- diklerini düşünüyor. Böylece cezalarda büyük in- dirimlere gidiliyor. Aynca devletin siyasi iktidar- lan o bölgede feodaliteyi körüklüyor. çünkü aşi- retler siyasilerin rant kapısı. Feodalitenin dağıl- masıru istemiyorlar. -TCY'nin462. maddesinin değişimi söz konu- suydu. Bu değişim cinayetleriortadan kaknracak mı? FARAÇ - Caydıncı unsur olur en azından ve küçük çocuklar bu tür olaylar için kullanılmaz o zaman. Yasa caydıncı olursa, üısanlar kızlan- nı öldürmek için kolayca plan yapmazlar. Yasa- nın sonuna kadar uygulandığını göz önünde bu- lundurursak sonuçlar farklı olur. - Cinayetierde neden çocuklar kuüanılıyor? FARAÇ - Aşiretler, çocuklann az ceza aldık- larıru göz önünde bulundurarak cinayetleri on- lara işletiyor. Bu çocuklar aile içinde el üstünde tutuluyor. İşin gerçeğine girerseniz, ablasını öl- dürecek kadar beyni karartılan çocuk da töre kurbanı. Onun da eline töre için bıçak veya si- lah tutuşturuluyor; yani aşiret vuranı da. vuru- lanı da kurban ediyor. - 21. yüzyılda hâlâ Türidye'de kızlar sinema\a gittiği için öldürülecek mi? FARAÇ -Türkiye 25. yüzyıla da girse, o böl- gede cehalet yok edilmediği ve feodalite de et- kisini sürdürdüğü sürece bu olaylar devam ede- cek. Toplumun, özellikle de kadının eğitimi için devletin yoğun müdahalesi gerekiyor. Kadınlar cahil bırakıldıklan için törenin bıçağı boyunla- nna geldiğinde seslerini çıkaramıyorlar. Bu ki- tap Güneydoğu'da sevdanın direnişini anlatır- ken aynı zamanda kadınlara da bir destek sağ- lamayı amaçlıyordu. Başanlı da oldu; çok amaç- lı toplum merkezlerinin katkılanyla Güneydo- ğulu kadınlar birey olmasını öğreniyor. - Töre Kıskacında Kadın kitabuuzm dizfleşti- rilme projesi hangi aşamada? FARAÇ-ÜmitElçikitabı 13bölümlükbırdı- zi yapmak istiyor. TRT ile irtibat halinde. Dizi- nin yanı sıra uzun metrajlı bir film de yapmayı düsünüyor. Filmde bir kadın gazeteci benim ye- rime geçecek. Bu kişi olaylan tek tek anımsar- ken kımi zaman da yaşananlara tanık olacak. Gerek senaryoda, gerek öyküleştirmede katkı sunacağım, çekimlerde bir tür danışmanlık da ya- pacağım. Senaryo çalışmalan sürüyor. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Deryiş'in Düşündürdükleri Geçen cumartesi günü Devlet Bakanı Kemal Derviş, Yeditepe Üniversitesi'nde toplanmış de- ğişik üniversitelerden gençler karşısında bugü- nün dünyası üstüne düşüncelerıni anlattığı il- ginç bir konuşma yaptı. Televizyondan ızledığim bu konuşma sırasın- da, beni en çok etkıleyen yan, konuşmacının ka- pitalizm ve sosyalizm kavramlarını kullanmasın- daki yalınlık oldu. 1945'ten 1990'a kırk beş yıl soğuk savaşın et- kisinde, amansız düşman iki sistemin fanatikçe sürdürülen beyin yıkama fırtınası artında yaşa- dık. Sosyalizmi savunanlar da, ona düşman olanlarda resmi söylemlerin dışındadüşünceve eylem biçimleri gelıştiremediler. Bunu söyler- ken elbette Mehmet Ali Aybar'ın ulkemiz ko- şullarına özgü sosyalizm anlayışını unutmuş de- ğilim; onu ayrı ve özel tutuyorum. Ancak iki ya- nın da güçleri o denli fazlaydı kı ayrıksı ya da öz- gür sesler, ne denli haklı olsalar da kendilerini yeterince duyurma olanağı bulamadılar. Bu yıl- lar içinde sürekli sosyalizmden söz ederken öcü görmüş gibi yüzlerı gerilen egemen politikacılar gördük. Hep söylenen bir söz vardır, Manc'ın düşün- celerinden, sosyalistlerden daha çok kapitalist- ler yararlanmışlardır, diye. Bu sözle anlatılmak istenen, kapıtalistlerin Marx'ı iyi okudukları, ge- leceğin sosyalizmde olduğunu gördükleri ve bu süreci önleyebilmek için de işçi sınıfına karşı olan tavırlannda değişikliğe gittikleridir. Marx'ın yaşadığı 19. yüzyılda, ışçi sınıfının "zinciriehn- den başka kaybedecek birşeyiyok"tu. Oysa 20. yüzyılda sermaye sahipleri, işçi sınıfını sosyalizm- den uzak tutabilmek için onlara mal mülk sahi- bi olabilme olanakları sağladılar. lleri kapitalist ülkelerde sosyal devlet düşün- cesinin doğuşu böyle oldu. O ülkelerde çalışan- lar sosyalizmle elde edecekleri ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetlerine, rahatça yaşayacağı gelir olanaklarına kapitalizm içinde kavuştular. Böy- lelikle de sosyalizm için savaşım verme gereğı duymaz oldular. Kemal Derviş, konuşmasında bu süreci "libe- ral-sosyal sentez" olarak tanımladı ve gelece- ğin dünyasında da bu anlayışın egemen olaca- ğını düşündüğünü açıkladı. Yani iki sistemin de olumlu yönlerı alınarak -liberalizmin özgürlükçü- lüğü, sosyalizmin detoplumculuğu- sosyal dev- let anlayışıyla kapitalizm içinde hakça bir top- lumsal düzen kurulabileceğini söyledi. Bunun ger- çekleşmiş örnekleri de bugünün ileri Batılı ülke- leri. Bu sürecin nasıl geliştiğini anlatmak için de çar- pıcı sayılar verdi: Henüz sosyal devlet anlayışı- nın, onun deyimiyle "liberal-sosyal sentez"'\n ortaya çıkmadığı 20. yüzyılın başlarında ileri ka- pitalist ülkelerde devlet harcamaları bütün eko- nominin yüzde 10'u düzeyindeymiş. Günümüz- de ise bu oran yüzde 40'laraçıkmış. Yanı bugü- nün ileri kapitalist ülkelerinde devletin ekonomi- deki ağırlığı yüzde 40'lara ulaşmış. Bu olumlu gelişmelere söylenecek söz yok. O ülkeler halklarının refah düzeyleri de ortada. An- cak asıl sorun daha temelde. Diyelim, "liberal-sosyalsentez"\ gerçekleştir- dik. Ülkemiz kalkındı, halkımızyoksulluktan kur- tuldu, ileri ülkeler düzeyine ulaştık. Sonra ne olacak? Dünyanın büyük çoğunlu- ğunun başında olan küresel yoksullukla nasıl başa çıkılacak? Savaşlar, silahlanma, sömürü, çevre yıkımları giDi dünyayı yok etmeye yönel- miş kapitalizmin, gözü dönmüş kâr çılgınlığının yarattığı kötülükler nasıl önlenecek? Bu sorulara "liberal-sosyal sentez" içinde ya- nıt bulunabilecek mi? Yoksa bunlann gerçekleş- mesi için ileri kapitalist ülkelerde yüzde 40'lara çıkmış kamu etkinfiğınin 80'lere, 90'lara ulaş- ması, yani birtüryeniden sosyalizmeyolun açıl- ması mı gerekecek? tfisekci(a hotmail.com • Kültür Servisi - Libraıne de Pera tarafından 16 Mayıs Çarşamba günü 19.30'da Istanbul Pera Palas'ta 'Türk ve OrVantalist Sanatçılardan Resimler. Desenler, Seramıkler. Heykeller ve Özgün Baskjilar' konulu bir müzayede gerçekleştiriledek. Müzayedede katılımcılarm ilgisine sunhlacak sanat eserlerinin çoğunluğunu, Cumhuriyet dönemi ressamlanmn yapıtlan olınşturuyor. Nazmi Ziya, Hikmet Onat, Ergin Jtnan, Namık Ismail Sabri Berkel ve Burhan Uygur müzayedede yapıtlan satışa sunulacak slpıatçılardan bazılan. (212 253 80 80) \ K Ü L T Ü R » J Ç İ Z İ K K Â M İ L M A ^ A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear