25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 8 ŞUBAT 20O2 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J. U.K. kultur(g cumhuriyet.com.tr 13 Adil Salih'in özgür renk tuşlanyla oluşturduğu resimleri Ankara Helikon Sanat Galerisi'nde Iföşamın içineyolculukKAYAÖZSEZGtV Insan ve doğa gerçekliğinın han- gi gızlerle, bilinmeyenlerle donatıl- mış olduğu sorunu iizerinde kafa yormuş olan eskı bilgelerin. bir ni- hai çözüm üzennde neredeyse an- laşmış olduklan görülür: tnsanın tinsel yapısı, doğuştan getirdiği ve sonradan edindiği benlik duygulan ve yaşam deneyımlerinin karmaşık bir bütünlemesidir. Hiçbir şeyi dı- şarda aramamak gerekiyor; gerçek, insanın içindedir. Ruhbilimciler ve bu arada Jung. tinsel yaşamın iki ayn kutbu oldugu ve bu kutuplann çatışma içinde bulunduğu ilkesin- den yola çıkarak bu çatışmarun an- Iamını kavramaya çalışırlar. Bilinç psikolojisini, bireysel yaşamdan çı- kanlan malzeme ile açıklamak bir anlamda kolay olsa bile. bilinçdışı için başka kaynaklara başvurmak gerekiyor. O nedenle Jung, analıtik psikolojinin. ilginç biçimde simyay- la örtüştüğü sonucuna varmıştı. Bir- takım somut venler elde etmek için simyacılann geçtıği deneyimlerden geçmek gerektiğine inanmıştı Jung. Çünkü insanın bilınmezlerle dolu iç dünyası, karanlık bir Hades'ti. Yaşamdan sunulan kesitkr Ama bilinçdışmın bazı ortak arke- tipleri de yok değil. Örneğin insan, kendi tinsel yapısıyla yaşadığı çev- re arasında bağdaşık ilişkiler geliş- tirmek ister. Eğlenme içgüdüsü, bu arketiplerden biridir. Eğer insan Fa- ust'un dediği gibi, göğsünde iki ruh banndırıyorsa, bu ikilemden biri çevTeye açılma duygusu olsa gerek- rir. Bir hoşnutsuzluk ya da karam- sarlık duygusuyla yaşam sevinci arasında gidip gelen insan varlığı, birini gizlemeye çalışırken ötekinin mutluluğunu buruk biçimde yaşar sankı. Açık havada ve kır ortamı içinde. yaşamanın tadını duyumsamak is- tercesine eğlenen insan figürlerinin yer aldığı Adil Salih'in resimleri, dıştan bakıldığında sıradan bir pik- nik dekorunu akla getirebilir. Ama aç>k havanın albenisine kapılmış görünen bu insanlann görüntüsel bi- çimlerinin arkasında, yitirilmiş bir A çık havada ve kır ortamı içinde, yaşamanın tadını duyumsamak ıstercesine /l eğlenen insan figürlerinin yer aldığı Adil Salih'in resimleri, dıştan bakıldığında ^ T . sıradan bir piknik dekorunu akla getirebilir. Ama açık havanın albenisine kapılmış görünen bu insanlann görüntüsel biçimlerinin arkasında, yitirilmiş bir mutluluğu arama telaşının izleri saklı gibidir. mutluluğu arama telaşının izleri saklı gibidir. Davranışlaruıdan se- zinlenir bu mutluluk arayışı. Örne- ğin, bir devingenlikten çok, ortakla- şa bir devinimin, akan zaman için- de donup kalmış, neredeyse taşlaş- mış yansımalan egemendir Adil Sa- lih'in resimlerinde. Ne var ki sanat- çı, özgür renk tuşlanyla oluşturdu- ğu resimsel atmosferin gerisine çe- ker bu fıgürleri, hatta bir bakıma on- lann ta\ ırlannda gizli olan bu mut- luluk arayışını ilk planda dışa vur- maktan kaçınır. Sanatsal bir yöntem ya da yakla- şım olarak, Adil Salih'in de arala- nnda yer aldığı genç kuşak sanatçı- lannın bir bölümünde tanık olduğu- muz bu içeriksel ikilem, aslında ya- şamı ve insan olgusunu yakından iz- leme ve notlar çıkarma çabasuıın bir ürünüdür. Birtakım soyut ve aktar- ma nitelikli, hazır kalıplara uyarlan- mış sanatçı güdüsüne karşı gelışti- rilen bir tepki gözüyle de bakabili- riz buna. Onun resimlerinde renkçi bir tavır içinde kendini gösteren plastik unsurlar, o nedenle içeriksel mesajın buyruğuna verilmiş ele- manlar olarak dikkat çeker. Bir baş- ka deyişle renk, tablonun altyapısı- nı örten, salt böyle bir işlevle ilişkı- lendirilmiş olmanın ötesine geçme- yen bir çabaya aracılık yapmaz. Ya- şamdan birer kesit sunar bize, yaşa- mın derinliklerine terk edilerek unu- tulmuş olan aynntılan su yüzüne çı- karmayı amaçlayan resimlerinde Adil Salih, renkleri, anlamsal içerik- li göstergelere dönüştürerek salt bi- çime ağırlık veren sanatçı görüntü- sünü aşmaya çalışır. Bunu, sanatın ütopyacı boyutunu yeniden keşfe yönelik bir yaklaştm olarak da tanımlamak mümkün. Adorno, sanat yapıtlannda var ol- mayanın gerçekliğini amaçlayan öz- lemin. zamanla 'anımsama' biçimi- ni aldığına değiniyordu bir yerde. Huyssen, 'yeniden kavramsaUaştır- ma' olarak adlandınr bu çabayı. Ka- nımca Adil Salih, bugün gündemde- ki yerini yokJuğa terk etmiş görünen yaşam imgelerini yeniden ete kemi- ğe büriindürecek olan sanatçı ey- lemlerinin. günümüz sanatı açısın- dan hayati bir önem taşıdığı gerçe- ğine böylece göndermede bulun- makta, bir 'mutluluk vaadi'nın ('promesse de bonheur 1 ) ne anlama gelebıleceğı konusunda, sanatsal bir çözüm modeli geliştirmeye çalış- maktadır. Bir kuşak hareketi Yağlıboya ve akrilik gibi resim sa- natının geleneksel malzemelerinı, kimi yerde tek başına, kimi yerde birbirini bütünleyen unsurlar halin- de değerlendiriyor Adil Salih. Böy- lece insan yaşamında yıpratılmama- sı gereken içsel duyumlann, geriye dönüşümlü özlemlerin, içeriksel güçlerinden soyutlanmamış malze- meler eşliğinde, ama onlara yeni kullanım işlevleri kazandırarak su- nulmasında, malzemesel etkinliğin payını ihmal etmemiş oluyor. Çalışmalannı birkaç yıldır yakın- dan izlemekte olduğum Adil Sa- lih'in çıkışı, bir kuşak hareketi bağ- lamında değerlendirilebilir. Yaşa- mın arkeolojisüıe yönelik bir an- lamlandırma projesi olarak da yo- rumlanması mümkün olan bu ku- şak hareketi, kendisinden önceki birikime duyarlı bir gözle baktığı gibi, kendisi dışında kalan ürünle- rin duyargasal bağını koparma- makta, böylece sorumluluğunu iki yönde pekiştirmekten yana bir tu- tum benimsemektedir. (Sergi 2 Mart'a kadar izlenebilir. Tel: 0 312 4417801) yeni karakter ve öykülerle zenginleşen yapıtta olaylar, iki buçuk günlük bir süreçte yaşanılanlann anlatıldığı 'Yalnızhktan Devren Kiralık 'a göre daha geniş bir zaman dilimine yayılıyor. Necati Tosuner'in son yapıtı 'Bana Sen Söyle' BağuiLsız bir devam romanı GAMZEAKDEMtR En son geçen yıl 'Yalnızhktan Dev- ren Kiralık' adlı romamyla okurlara merhaba dıyen yazar NecatiTosuner' in yazın yaşamınm 39. yılında 'Bana Sen Söyle' adlı romanı Doğan Kitap'tan çık- tı. Roman, 'Yalnızhktan Devren Kira- hk'ta kalrnan yerden devam ediyor. Ye- ni karakter ve öykülerle zenginleşen yapıtta olaylar. iki buçuk günlük bir sü- reçte yaşanılanlann anlatıldığı Yalnız- lıktan De-^Ten Kiralık'a göre daha ge- niş bir zaman dilimine yayılıyor. Çoğu devam romanlannın tersine ba- ğımsız bir roman olarak okunabilme özelliğine sahip bir yapısı olan Bana SenSöyle'de dil, Tosuner'in önceki ya- pıtlannda olduğu gibi yalın. Başkasından değil senden duyayım Devam romanlanna genellikle ilkine göre daha zayıf olacağı önyargısıyla yakaşıldığını ve "Bana Sen Söyle'de bu nski en aza indirmeye çahştığını vurgulayan yazar, "Devaın romanlan bir risk. Birbirlerinden tamamen ba- ğımaz olmayan. ama ayn ayn roman- lar ılarak algüanabilen biçimi oluştur- mal gibi bir iddiam \ardı" diyor. - Okuyucuyu çok keskin çizgilerle y önendiren bir yazar değüsiniz. TOSUNER-Yazmak, anlatmak iste- dikfcrim zaten bunu gerektirmiyor. Yıl- larcı kamburumu yazdım. Elbette oku- ra fcr şeyler sezdirdim ama hiçbir za- maı 'Ey okur sen bunu böyle düşün, böy* anla, bu böyiedir' yaklaşımında olmdım. - Yalnızhktan Devren Kiralık'ta da. 'Bana Sen Söyle'de de kişilerin içses an- lamında kendileriyle gerçekleşnrdikle- ri diyaloglar Idtaba harekethiik kauyor. TOSUNER- İçses ya da kafasesi di- yelim. Kişinin kendiyle olan durumu- nu belirleme işlevinde. Bunu anlatımı güçlendiren özgün bir biçim olarak yo- rumluyorum.' Sancı Sancı'da da uygu- ladığım bir yöntem. - 'Bana Sen Söyle'nin anlammda ya- zardan okura 0den bir sonı mu var? TOSUNER - Böyle hissedilıyorsa mutlu olurum. Başkasından değil, sen- den duyayımın bir ıfadesidir. - 'Bana Sen Söyle'nin devamı olacak mı? TOSUNER - "Bana Sen Söyle'nin içıne ileride çengel atıp örmeyi sürdü- receğim bazı öğeler yerleştirmişrim. A- ma 'Bana Sen Söyle'yi yazmayı bitir- dikten sonra elimdeki malzemenin iyi- sini kullanmış olduğumu fark ettim. Benzetme yaparsak mutfakta ıspana- ğın sapı kalmıştı. Üçüncü bir roman yazmak adına onu da değerlendireyim hevesine kapılmadım. Ve 'Bana Sen Söyle'ye ilerde işlenmek üzere konul- muş o öğelerin hemen hemen hepsini ayıkladım, attım. Bu roman serüveni 'Bana Sen Söyle' ile bitmiş oldu. - Sonraki yapıünızın türü ne olacak ? TOSUNER - Birtakım notlanm var. Bu romana girmemiş biryığın malzeme var. Belki bir süre yine öykü yazanm. Kısa öykülerim var, belkı onlan topar- lanm. Her şey belki. Kendi adıma yaşarsak göreceğiz. Bakalım... Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfi'ndan üç yeni kitap Kent, toplum ve din Külrür Servisi - 'Yerel Tarihçüik, Kent, Sivil Girişün', Esra Danacıoglu nun 'Geçmişin İzleri: Yanıbaşımızdaki Tarih tçin Bir Kdavuz' ve EHf Keser'in'TurAbdin: Süryani Ortodoks Dini Mimarisi' adlı kitaplan Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tanh Vakfi'ndan çıktı. 'Yerel Tarihçüik, Kent, Si\-il Girişim', Yerel Tarih Konferansı'nın sunumlannı, tartışma ve katkılaruıı içeriyor. Kitap, ülke insanlannın yönetim vekarar mekanizmalanna dahil olmasuıın yollanndan biri olan yerel platformlarda sesini duyurabilmeyi, tepeden inmeci, merkeziyetçi geleneğin karşısında, yerel inisiyatiflerin daha fazla söz sahibi olduğu bir alternatif sağlamayı amaçlıyor. Yerel tarih gruplannın deneyimlerinin yer aldığı kitap. topluma çevremizdeki tarihsel izlerin, yaşadığımız sokağm, evin, bitirdiğimiz okulun tarihini araştırmak isteyenler için kaleme almış. Yanıbaşımızdaki 'Tur Abidin: Süryani Ortodoks Dini Mimarisi' adlı yapıt, ElıfKeser'inODTÜ Mimarhk Tarihi Anabilim Dah'nda yüksek lisans tezinin kitaplaştınhnasıyla oluşmuş. 1999- 2000 'Mustafa ParlarYıhn Tezi' ödülünü «*/ alan çalışma, Tarih Vakfi'ndan çıkan 'Yerel Tarihçüik, Kent, Sivil Girişim'de yurttaşlık, 'Geçmişin izleri: Yanıbaşımızdaki Tarih tçin Bir Kılavuz'da tarih bilinci işlenirken, 'Tur Abidin: Süryani Ortodoks Dini Mimarisi'nde ise antik miras konu ediliyor. yurttaşlık bilincine dair ipuçlan veriyor. Esra Danacıoglu 'Geçmişin İzleri: Yanıbaşımızdaki Tarih İçin Bir Kılavuz' adlı kitabmı, yakın tarihin olası hammaddelerinin tammlamasımn içerildiği kitapta her yanımızın bir biçimde tarihle çevrili olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sahip olduğu farklı kültürlerden biri olan Süryani Ortodoks Topluluğu'nun zengin yapı mirasım ve Midyat merkez olmak üzere Mazıdağı, Nusaybin, Cizre ve Dicle Nehri arasında kalan antik Tur Abdin Bölgesi'nin Süryani Ortodoks dini mimarisini gözler önüne seriyor. Genç kalemler Cumhuriyet'te YAYA Gül kokusu esmiyor benden yana bir nehir ferahlığı gözler yitirdi ışıltısını. Gelmiyor sesin şiir bağlarıma akmıyor su kıyısız karadeniz aksiliğini sarmadı makinin direngen ısısı. Ben bağsız sen cansız yaşam durdu duracak. Bir rüzgâr esti çok uzaklardan uzandı ellerim yüreğim sandım. Esti ve geçti yine yaya kaldım aşk kaldınmlarında... YETMEZ Geceler yetmez sana bölünse de günlerim Kızıl bir ayrılık vursa da gözlerime Uzun bir kış ayazını taşısa da ellerim Susar, gündüzleri beklerim Gözlerin yetmez sana bölünse de yüreğim Yoksul bir sessizlik çökse de üzerime Dinmeyen yağmurlara benzese de dualarım Susar, sıcağını aranm. DR. MUHAMMET CAN DİLEK KALINDEMİR 'Sessiz Ölüm' yeniden • Kültür Servisi- Sessız Ölüm' adlı dokümanter fihn, 22 Şubat'ta saat 14.00'te Tohum Kültür Merkezi'nde gösterilecek. Hücre tipi cezaevlerinin tutukluya yaşattığı psikolojik tahribatı, yıllannı tecritte geçirmiş çeşitli ülkelerden eski mahkûmlann tanıklıklanna, Amerika'da özel bir kadm hapishanesindeki uygulamayı gösteren bölümlere ve hukukçu, psikolog v e tutuklu yakınlannın görüşlerine dayanarak ortaya koyan 'Sessiz Olüm'ün yönetmeni Hüseyin Karabey. Mesci'nin Iıiyomekanik' tekniği • ANK4R\ (.\NKA) - Yönetmen ve koreograf Ayşe Emel Mesci, oy-unculann oy-una daha iyi konsantre olabilmelen için "biyomekanik" tekniğini uyguluyor. Yönetmen ve koreograf Ayşe Emel Mesci, oyunculann vücutlannı makine gibi kullanmalanru sağlayan ve dengede kalmalanna yardımcı olan 'bıyomekanik' tekniğini Türkiye"de ilk defa Konya Devlet Tiyatrosu'nda kendısınin uyguladığını söyledi. Mesci, 'biyomekanik" tekniğinin 19. yüzyılda Mayerhold tarafindan keşfedildiğini, bu yöntemle, oyuncunun hem makine hem de makinist olduğunu ve vücudunu yönetebildiğini belirtti. Bu teknığin oyuncuyu sahne jesti çıkarması için besledıginin altını çızen Mesci, diğer tekniklerden farklı olarak 'biyomekanik' tekniğinin düşünceyi ön plana çıkardığını ve sözü daha arka plana attığını kaydetti. Kısa Rlm Günleri' başlıyor • .\NKARA (ANK\) - The Bntish Councırın farklı ülkelerde düzenlediğı 'Kısa Film Günleri', Türkiye'de 4-23 Mart günleri arasında gerçekleşecek. Ankara, Eskişehir, Bursa ve fzmir'de yapılacak 'Kısa Film Günleri' programında, 11 filmden oluşan 'Kale Direklerini Sarsmak' adlı bir futbol seçkisi, 9 filmlik 'Kahkaha Tufanı' adlı bir komedi paketi ve Ulusal Fihn ve Televizyon Okulu öğrencilerinin çektiği 7 filmlik 'Okul Bitti' adlı bölüm yer alacak. Ingiliz filmleri Ankara'da 4-7 Mart, Eskişehir'de 11-14 Mart, Bursa'da 18-20 Mart ve îzmir'de 21 -23 Mart günleri arasında izlenebilecek. Yağmur Dai'den piyano resitali • Kültür Servisi - Istanbul A\r usturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisi'nde bugün saat 19.30'da genç piyanistlerden Yağmur Dai'nin piyano resitali yer alacak. Dai vereceği resitalde Mozart, Beethoven, Chopin ve Lisztten yapıtlar sunacak. Avoısturya Vorarlberg'de yapılan 'Bösendorfer Piyano Yanşmasrnda birincilik ödülü alan sanatçı, 8 Nisan'da Rachmaninof'un 2 No'lu piyano konçertosunu seslendirmek üzere Avusturya Bregenz'e davet edildi. Svveefin bateristi Tucker öldü • Kültür Servisi - Adını 1970'lerde duyuran, ünlü glam-rock grubu Svveet'in bateristi Mick Tucker, 54 yaşında tngiltere'de öldü. Tucker'ın halkla ilişkiler yetkilisi Maureen O'Connor, müzisyenin tngiltere'nin güneydoğusundakı Welhvyn Garden City kentinde, kan kanseriyle 5 yıldan beri yaptıgı mücadeleye yenik düşerek öldüğünü açıkladı. Sweet grubu, 1970'lerde şöhretinın zinesindeyken pek çok liste başı şarbya imza atmıştı. 'Fox On The Run", 'Blockbuster'. 'Love ıs Lıke Oxygen' adlı parçalar, Sweet grubunun liste başı şarkılannın başında geliyor. Ünlü grubun seslendirdiği bir başka liste başı şarkı olan Ballroom Blitz, 1992"de Wayne's World adlı filmde tekrar seslendirildikten sonra Sweet grubu, bsa bir süre için yeniden popüler olmuştu. Orkestra şefi Guenter Wand öMü • HAMBURG (AFP) - Çağımızın tanınmış orkestra şeflerinden Guenter Wand, 90 yaşında Isviçre'de Berne yakınındaki evinde öldü. \\'and çağımızın Bruckner, Brahms, Beethoven ve Schubert gibi bestecilenn eserlerini en iyi yorumlayan şeflerinden kabul | ediliyordu. Onu klasik müziğin fenomenleri arasına sokan özelliklerinin başında, dönemini temsil eden son isimlerden biri olmasının yanı sıra orkestralarla çalışırken gösterdıği titiz ve duyarlı tavn da yer alıyordu. 1959 yıbda Rusya'ya davet edilen ilk Batı Alman orkestra şefi olmuştu. Spiderman'a fragman yasağı • Kültür Servisi - Sony, uzunca bir süredir internette gösterimde olan sinema ve televizyon kanallanndan yeni filmi 'Spiderman'in fragmanını geri çekti. Yetkililer, Amerika'da son zamanlarda meydana gelen olaylar göz önüne alınarak insanlık adına böyle bir karara vanldığını açıkladılar. Yasaklanan fragmanda, Spiderman, banka soygunculannın helikopterını yakalamak için yıkılan Dünya Ticaret Merkezi'nın ikiz kuleleri arasına örümcek ağı geriyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear