23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ARALIK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI Dünyanın başken Ipek Yezdani 1' üzlercefilme,şarlaya. kitaba konu olan New York, 7.5 mihonluk nüfiısuyla, 'dünyanın en renkti şehri' olnıa özeûığini hiçbir zaman vitirmh or. 24 saat uyumayan kentte. birbirinden yüksek gökdelenler arasmda gezerken insanm kendini bir film karesindeymis. gibi hissetmemesi çok güç. ABD'nin dünyayla sınır şehri%f Yüzlercefaridı ulusa, onlarca değişikırkaev sahipliği yapan New York, 11 Eylülfaciasından sonra eski 'güzeV günlerine dönmeye çalışıyor. Yoğun milliyetçüikrüzgârlan hâlâ çok güçlü esiyor Yüzlerce değişik ulus, onlarca değişik ırk, yüzlerce renk, göz kamaştıran bir karmaşa. büyülü bır şehir: Burası New York, "ABD'nin dünyayla olan smır şeh- ri", "dünyanın başkenti." Yüzlerce filme. şarkıya, kitaba, resme konu olmuş New York caddelerinde. bir- birinden yüksek gökdelenlerin ve dünya- nın en renklı insan silüetlerınin arasında gezerken, kendinizi adeta bir film kare- sindeymiş gibi hissediyorsunuz. New York, siyah, beyaz, Çinlı, Hintli, Latin, şişman, zayıf. obez, gay, lezbiyen, grunge, punk, hippi, Hasidik (Ortodoks Yahudi), Bu- dist, sih, evsiz, kısacası hertür ın- sanı görebileceğiniz, 24 saat can- lı ve uyumayan bır "dünya ken- ti." Kimsenin kimseyle ilgılenme- diği, yan çıplak gezseniz dahı kimsenin kafasını çevirip size bak- madığı Nevv York'ta, insanlar cad- deleri sadece ulaşım için değıl, yaşamak için de kullanıyor. Bır yanda Wall Street'teki yuppıe'ler, diğer yanda kartondan yaptıklan kutulann içinde yaşayan, çöpleri kanştırarak hayatta kalan binler- ce "evsiz." New York, en pahalı kentlerden biri olduğundan, burada iş- güç sa- hibi olan insanlar için bile ''ev- siz", yani "sokakta kahnak" as- lında hiç de o kadar uzak değil "Özgürlük" ve "Daha hi bir ya- şam" rüyalanyla dünyanın her yerinden insanlann göç ettiği "fir- satlar" kentı, özgürleşirken bir yandan da yalnızlaşan ınsanlarla dohı. New York'ta işçiysenız, göç- menseniz, hele kaçaksanız, işsiz kalma döneminız 2 ayı astığı an- da "sokakta kalma" tehlıkesiyle karşı karşıya kalabılirsiniz. Gökkusağı gibl... New York'un yaklaşık 9 milyonluk nüfusunun 2.5 milyonunu siyahlar oluş- turuyor, kı bu da Amerika'da en yoğun siyah nüfus topluluğu anlamına geliyor. Dünyanın en büyük Yahudi topluluğunun yaşadığı kentte aynca ttaryan, Çinlı, Rus, trlandah, Polonyalı, Porto Rikolu ve Do- minik Cumhuriyetlıler de bellı başh azın- lık topluluklan arasuıda bulunuyor. Nevv York caddelerinde dolaşırken, yıl- lardır fılmler, diziler ve markalarla em- poze edilen Amerikan yaşantısı ve kül- türünün aslında hiç de uzağında olmadı- ğmızı fark ediyorsunuz. Mazhar Alan- son'un şarkısında dediği gibi asfaltlarda- ki ızgaralardan dumanlar çıkıyor, san şapkalı yol işçileri asfaltı kazıyor, insan- lar kulaklannda \valkman'lenyle şehnn değil artık. 11 Eylül'ü yaşayanlar, gö- renler, o günleri anlatırken, aynı dehşeti tekrar tekrar yaşıyorlar. Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılmasından sonra kent bır ay boyunca yanık kokmuş. Olay sıra- sında ve sonrasında ikiz kulelere yakın cadde ve işyerlerinde çalışanlar ve görev yapanlar, hâlâ solunum rahatsızlıklan ya- şıyor. 11 Eylül'ü simgeleyen "9/11" ra- kamlan birçok afışte, fotoğrafta, billbo- ard'da, resimde. tele\ızyon programında EylüVden sonra oîıışturulan 'anma noktaları 'ndaki hüzünlü görüntülere rağmen New Yorklular, yaşanan trajediyi para kazanma aracına dönüştürmekte gecikmemişler. Sokaklar saldırıyı anlatanfotoğraf, kartpostal ve hevkelcikler satan satıcılarla dolu. ortasında jogging yapıyor, yolda adres sorduğum polis "Kendine iyi bak" diye beni uğurluyor, bol pantolonlu, örgülü saçlı zenciler "Nasılgidiyor" diye laf atı- yor, metro istasyonlannda şarkıcılar dün- ya müziği yapıyor. New York, diğer tüm metropollerden daha kozmopolit, "dün- yanın en renkü şehri" olma özelliğinı hıç- bir zaman yirirmiyor. Dünya 11 Eylül'den sonra nasıl eski dün- ya değilse, New York da eski New York göze çarpıyor. Reklamda 11 Eylül tema olarak kullanılıyor, örnegintipikbir Ame- rika caddesindeki tipik Amerikan evle- rinin gösterildiği reklamda fondaki ses "Amerika'yı sonsuza dek değiştirmek is- tedfler" diyor. Bir sonraki karede ıse "Ve başardılar" denilerek evlerin hepsi ABD bayrağı asıl- mış olarak gösteriliyor. Artık Amenka- lılar daha da mılliyetçi, kitlesel terörün nasıl bir şey oldugunu ilk kez yaşadıkla- n için ise hâlâ "şaşkm." Amerika'nın ge- nelinde olduğu gibi New York'ta da bir- çok Arap, Beyaz Amerikahlann kendi- lerine iyi gözle bakmadığından yakını- yor. Trajedlden para kazanmak Amerikalılar, 11 Eylül trajedisini bile bir "para kazanma aracmadönüştüriip" kapıtalizminhizmetine sokmayı başarmış- ^ lar. Dünya Ticaret Merkezi'ne uçak çarptığı sırada çekilmiş fo- toğraflar kartpostal, video görün- tüleri ıse CD haline getirilmiş, seyyar sancüann tezgâhlannı süs- lüyor. tkiz kulelerin heykelcikle- ri, içensinde Özgürlük Amtı ve ılaz kuleler bulunan cam küreler, üzerinde "Bir ulus ağtoyor" yazan rişörtler. "Ground Zero" yazıh şapkalar, diğer eyaletlerden ge- len yerli turistlerle yabancılar ta- rafindan kapış kapış aluuyor. Udz kulelerin bulunduğu yere yakın mahallelerde, örnegin Tribeca'da- la apartmanlar, şımdi "Turistik böTge" olduğundan daha da de- ğerli. Saldınnın ardından itfaiyeci- ler Amerikahlann yenı "halk kah- ramanlan" olmuş. Sergilerde, anmalarda, konuşmalarda, hatta tele\izyon dızilerinde bile "Kah- raman itfahe erieri" ön planda. Büyük oyuncakçüarda raflarda- ki polis ve asker oyuncaklannuı yerini itfaiye erlen abnış. Eskiden ikiz kulelenn yer al- dığı şimdiki "Ground ze- ro"nın (Sıfir Noktası) kar- şısında bir "anma 1 noktası" oluşturul- muş. Etrafi telle çevTİlmış Ground Zero, hiçbir şey göremedıkle- ri halde kare kare fotoğ- raf çeken turistlerin ilgi odaİdanndan biri. I YARIN: Manhattan, Times Meydanı. sokak performansçıları, Wall Street M Ü S L Ü M A N L A R T E P K l L t Bütün bunlar Bush 9 un hatası 11 Eylül anma törenlerinden bir öncelcı gece, Ground Zero'nun çevresıni Nevv Yorklulann yanı sıra >ine ABD'nuı diğer eyaletlerinden gelen Amerikalılar doldurmuş. Amerikan bayrakh desenli elbiseler gıymiş küçük kızlar, hep bir ağızdan "ABD milli marşuu" söylüyor. Güney Carohna'lı bir marangoz, Mitch Mitchell, kendi yaptığı tahta bir tabutun içine El-Kaide lideri Usama bin Ladin'in balmumundan heykelini koymuş, tabutu motorsiklerin arkasına takmış, ta Güney Carolina'dan Nevv York'a gelmiş. Gitarlanyla şarkılar söyleyen ikı yenıyetme, peşımden koşup "Röportaj \apmak istersem" diye kartlannı veriyor. Kalabalığın arasından sıynlmaya çalışırken, az ötede çe\Tesindeki birkaç kişiye "konuşma yapan" ve Müslüman olduğu her halinden belli bir siyah dıkkatımı çekıyor. Kuzey Carolına Islam Topluluğu'nun Temsilcisı olduğunu sonradan öğrendiğım Muhammed Hüseyin, "Tüm bunlar Bush'un hatası" diye bağınyor Hüseyin, "Bush ve adamlan, kendi çirkin emefleri için bizün vergflerimizi kullanmasın. Bu olay Müslümanlara karşı bir savaş haline geldi, o\ sa ben sizin düşmanımz değflim, ben sadece normal bir Müslümanım. bu yüzden benden nefret etmeyin" diyor. 11 Eylül'den sonra çevresindeki tüm Müslümanlann, özellikle de adı "Muhanuned" olanlann sorguya çekildiğıni anlatan Hüseyin, "Bush bizim ona sempati duvmamızı istiyor ama bize sempati duymayan birine ben neden sempati duvavım ki!" diye konuşuyor. Ancak Hüseyin'in bağırarak yaptığı konuşma uzun sürmüyor Karşıdan gelen kovboy şapkalı gelişmiş vücutlu bir Amerikalı, "Kapa ceneni, kurbanlara biraz saygıh ol" diye bağınyor. O anda Hüseyin'den Amerikan fîlmlerinden aşina oldugumuz "Burası özgür bir ülke. istediğim gibi konuşurum" cümlesını duyuyonız. Birazdan karşılıklı küfurleşme başlıyor. Fakat bunca küfiirleşmeye karşın kimse birbirine el kaldırmıyor. Sonradan öğrenıyorum ki, Amerika'da herkes birbirine \ ıstediği gibi küfredebiliyöf, âncak fıziki müdahalede bulunduğu an polis devreye giriyor. ofı Annan'la BM'de yemek Tamşnıayemeğinde Annan bizlerden saJtGüvenlik Konseyi karar- lamla değil, ekonomik ve sosyal konularla da ilgüenmemLri istedi. Birleşmiş Milletler'ın (BM), uçak kaza- sında ölen eski Genel Sekreten Dag Ham- marskjöld adına verdıği gazetecılik bursu- nu kazanan üç gazeteciden bin olarak, BM'de muhabirlik yaptığım süreçte Genel Sekre- ter Kofı Annan'la tanışma ve yemek yeme şansını elde ettim. Annan, bizlerden sadece Güvenlik Konseyi'yle değil. ekonomik ve sosyal konularla da ilgilenmemizi istedi. BM Muhabirler Derneği'nın (UNCA), her yıl tüm dünyada gelişmekte olan ülke- lerden üç gazetecıye verdıği 3 aylık gazete- cilik bursunu kazandığımı öğrendiğimde hem Cumhuriyet'ı BM'de temsil edecek ol- maktan, hem New York gibi bir kentte ya- şayacak olmaktan, hem de bu deneyimin bana kazandıracaklanndan dolayı çok heye- canlandım. UTuslararası bölge New York'a ayak bastığım gecenin erte- si günü, "jet-lag" halimle BM binasına git- tim. Binayı ilk gördüğümde önce önünde du- rup üye ülkelerin harf sırasına göre dizilmış bayraklannı seyrettım. BM'nin 47. Caddedeki yan kapısından içe- ri girdiğımde artık tüm üye ülkelerin sahibi olduğu uluslararası bir bölgedeydim. New York polisinden ayn kendi güvenlik kuv- vetleri. itfaiyesi ve postanesi olan BM'de 6 resmi dil, Arapça, Çince, Ingilizce, Fran- sızca, Rusça ve Ispanyolca kullanılıyor. Genel Kurul binasını geçip 39 katlı meş- hur sekreterlik binasına ulaştığımda her ga- zeteci gibi önce basm duyurulannın ve açık- lamalannın yapıldığı medya ofısinin bulun- kiye'yi de yakından ilgilendiren pek çok ko- nuyu takip etme imkânı bulabildim. Hatta, günlerce peşinden koştuğum Irak'ın BM nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mu- hammed ElDuri'yi, îngiltere'nin Irak rapo- runu açıklamasının hemen ardından koridor- larda yakalayıp röportaj yapabildim. Kente geldikten üç hatta sonra, burs ka- • BMMuhabirierDerneği'nin heryıl gelişmekte olan ülkelerden üçgazeteciye venüği bursu kazandığımı öğrendiğimde, hem Cumhuriyet'iBM'de temsil edecekolmaktan hem de bu deneyimin bana kazandırtıcaklarmdan dolayı çokheyecanlandım. duğuüçüncükata gittim. Bundan sonraki ay- lanmı da çoğunlukla tüm gazete, radyo, te- levTzyonvehaberajanslannınbürolannın yer aldığı bu katta geçirecektim. Irak Büyükelçisiyie röportaj BM'de bulunduğum zaman dihmi, hak'la ilgili tartışmalann ve karar tasanlannın ele alındığı döneme denk geldiğinden, 57. dö- nem genel kurulu, silah denetçilerinin frak'a dönüşü, Israil- Filistin çatışmalan gibi Tür- zanan gazetecileri BM Genel Sekreteri Ko- fi Annan'a takdim etmek üzere UNCA ta- rafindan bır yemek verildı. Sahip olduğum tek resmı elbisemi giyıp, soluğu davet sa- lonunda aldım. Salonda burs kazanan diğer iki gazeteciden Malezyalı Wân Esuriyanti'nin yerel kıyafetini giymiş olduğunu gordum. Sı- kıntılı bir şekılde "Acaba ben de folldor giy- sUerimi mi ghTneKydim*1 diye düşünürken Türkıye'nin BM nezdindeki Daimi Temsil- ciliğı Basm Ataşesi TevfikÜnver, "Bu şekü- de Türkiye'nin modernyüzünüyansıtnğıını" söyleyerek içimi rahatlattı. Cûmleleri unutmak... Annan'la tanışırken daha önce söyleme- yi planladığım tüm resmi cûmleleri unutup sadece "Tanışnğımızaçokmemnunoldum" diyebildim. Annan da 22 yıl sonra ilk kez bir Türk gazetecinın bu bursu kazandığını belirterek beni tebrik etti. Ardından masa- lardaki yerlerimizi aldık. Ben bir yandan heyecanımı yatıştırmaya çalışırken sandal- yemin Annan'ın tam karsısında olduğunu fark ettim. Karşımda Annan, bir yanımda Hüı- distan Büyükelçisi, onun yanında Kuveyt Büyükelçisi, diğer yanımda ise tsveç Büyü- kelçisi oturuyordu. Neyse ki, Tevfık Ünver de bizim masaya oturdu da biraz rahatladım. Kofi Annan yaptığı konuşmada, sadece güvenlik konseyinin aldığı kararlarla değil, BM'nin dahil olduğu ekonomik ve sosyal ge- lişmelerle de ilgilenmemizi istedi, 1800 ki- şinin baş\iırduğu seçmeleri kazandığımız için bızleri tebrik etti. Yemeğin ardından Annan, genel sekre- terlik işlerine dönerken bızler de onun da da- hil olduğu gelişmeleri takip etmek üzere kendi görevlerimize geri döndük.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear