25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ABALIK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA JV U J^i 1 U J \ kulturta cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Sözlük okur muydunuz?Şıtnu kesınleyici biçimde söyleyebilı- rim: Okuma tutkunuz zamanla bir okuma eğitimine dönüşürken. el attığınız her ki- tap yanıbaşında bır başkasını gereksindi- rir. Ilkten bakmak. göz atmak, karşılıklar bulmak için bir eğilim gösterseniz de bir süre sonra, o arayışın size ne gibi başka ka- pılar açacağının gizini çözmeye yönelirsi- niz. Bu da ıster istemez, önünüze yeni bir okuma biçimi getirir: hem amaç/araç me- tin hern de yan metinlere bakışınızda fark- lı bır boyut yakalarsınız. Ne/neden/niçin anlatıldığı kadar; nasıl, ne biçimde anla- tıldığının da okuru kesilirsiniz. Işte bu noktada sizin gereksindiğiniz ki- taplarla dolaylı bir alışverişiniz başlar. Öy- le ki; her okuma ediminde elinizin altın- daki kitaplann farkhhğını dogallıkla be- nimserken size daha yakın, okuma uğra- şınızın gölgesi gibi duran, artık onlarsız edemeyeceğinizi her dem hissettiğiniz sözlüklerı de eliniz/gözünüz/'kulağınız gi- bi görürsünüz. Bunların birer can simidi olmadığını sözlük okumaya başlarken kavrarsınız. Sanınm. bu da bir süreçtir okuma uğra- şında. Öyle kolay kolay benimsenemeyen, vazgeçilmez kıhnamayan bir okuma edi- nimi demek daha doğrudur, sözlük oku- mak için. Sözlüklerln zenglnllği... Çok yönlü okuma biçimi/yordamı enin- de sonunda bir gerçekîeştirme eylemidir. Orada aldığımız yolun yapı taşlan sözcük- lerdir. Geçilen ırmaklar, aşılan dağlar, ge- zilen mekânlar, yaşanılan kentler, sevilen insanlar, hissedilen anlar... Hepsi, ama hepsi o yolculuğun renkleriyle ağar yaşan- tımıza.. O ağışımın dilidir bizde sözcük- lerin belleğini oluşturan, yazıya geçirten. Kurulan bu evren bize dil bilincini geti- rir, dil yetisinin önünü açar. Sözcüklerse bu birikimle var olur. Birdilin belleği, bir ulusun bilinci yatar orada. Yazınsal ve ya- ratısal edimle gelen/edinilen birikimin ya- zıdaki kaydını bir yamyla da sözlüklerde buluruz. Bizi her okuma uğraşında yanı başında tutan sözlüklerin zenginliğidir bi- raz da bizleri dille kuşatıp ışıtan. Son günlerde yayımlanan, ilgiyle oku- maya başladığtm, Sevan Nişanyan'ın Sözlerin Soyağacı/ Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, banajsmet Zeki A Eyuboğlu'nun ve Orhan Hançerlioğ- lu'nun çalışmalannı anımsattı. Nişanyan, bu alanda yayımlanan ilk sözlüğün 1912'de Bedros Keresteciyan tarafından hazırlandığını imler. Konuştuğumuz dilin kaynaklanna besle- yici öğelerine bakabilmek için ilgi ve dik- katle okumamız/üzerinde düşünmemiz ge- reken bir sözlüğü hazırlamış Nişanyan. Özenli, önemli bir çalışma. Kuşkusuz bu. bizi, sözcüklerin kökenlerine götürdüğü gibi anlamlarının doğru kavranılmasına da kapı aralıyor. Gene aynı süreçte sık sık dönüp okudu- ğum, Ahmet Say'ın Müzik Sözlüğü bir yanıyla bize eşsiz bir bilgi kaynağı sunar. Dığer yanıyla da Say'ın bu çabasıyla, Türkçenin kültür dili olmasına, dilin zen- hmet Say'm Müzik Sözlüğü bir yanıyla bize eşsiz bir bilgi kaynağı sunar. Diğer yanıyla da Say'ın bu çabasıyla, Türkçenin kültür dili olmasına, dilin zenginleşmesine önemli bir katkıda bulunduğunu gözleriz. Say, bir bakıma, burada bir sözlükçü değil dilcidir, müzikologdur. Seçtiği dört bine yakın terim ve kavramın açıklamasını getirir. ginleşmesine önemli bir katkıda bu- lunduğunu gözleriz. Say, bir bakıma, bu- rada bir sözlükçü değil dilcidir, müziko- logdur. Seçtiği dört bine yakın terim ve kavramın açıklamasını getirir. Say'ın yap- tığı önemli, ileri bir adımdır. Belki de Say'ın. veya onun bu çalışmasından yola çıkacak başka bir müzikologun, bundan sonra yapması gereken. Türkçede çağdaş müzik terimleri/kavramları sözlüğü hazır- lamasıdır. Görüldüğü üzre, okuma yolculuğumu- zun gölge gibi yanı başında duran, durma- sı da gereken sözlüklerin dünyası benzer- siz zenginlikleri içerir. Biz, yeter ki bun- ların da okumasını, bize yansıyan gölge- sini diğer kitaplanmızm üzerinden eksilt- memevi bilelim. Ne dersiniz? OKUMA ÖNERILERI • Orhan Hançerlioğlu: Tiirk Dili Sözlüğü, 2000, Renızi Kitabevi, 618 s.; • tsmet Zeki Eyuboğlu: Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, 1988, Sosyal Yay., 782 s.; • Ali Püsküllüoğlu: Türkçe Sözlük, 1999, DoğanKitap, 1696 s.; • Nijat Özön: Sinema Televizyon Vıdeo Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü, 2000, Kabalcı Yay., U46s.; • Özcan Yahm: Türkçe'de Yakın ve Karşıt Anlamhlar Sözlüğü, 1998, Imge Yay., 706 s.; • Hulki Aktunç: Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü, 2000, YKY., 406 s.; • Sevan Nişanyan: Sözlerin Soyağacı/Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, 2002, Adam Yay., 544s.; • Ahmet Say: Müzik Sözlüğü, 2002, Müzik Ansk. Yay., 600 s. ; • Beşir Göğüş: Anlaüm Terimleri Sözlüğü, 1998, Ankara, 220 s.; • Emin Özdemir: Dilin öte Yakası, 2002, YapıKredi Yay.,300 s. BELLEK KUTUSU "Halkın konuştuğu dille, bilim, felsefe ve edebiyat dilini birieştirmek, başka bir deyimle düşündüğünü konuşur gibiyazmak, ilk işi olmuştur Avrupa 'da aydın kişilerin. Orada millet şuuru bu birleşmeyle doğmuş, bu birleşmeyle edebiyat kısırlıktan kurtulmuş. Rönesans dedikleri davranış bir bakıma halk dilinin yazı dili olması demektir." Sabahattin Eyuboğlu TÜRKRtU SÖZLUGU Sanat Dünyamız'ın 85. sayısı zengin bir içerik, ilginç çizim vefotoğraflarla çıktı Dansın büyülü dünyasında,,. Ressam Georges Barbier'nin Nijinski resimlerinden: Petruşka. Kültür Servisi - Üç ayhk kültür ve sanat dergisi Sanat Dünyamız, 85. güz sayısıyla piyasada. Dergi bu sayısında dosya konusu olarak 'dans'ı ele alırken, en başta dansm merkezinde yer alan ınsan bedenini, bedenin mekân ve zamanla ilişkisini, görsel sanatlarla bağlantısını farklı disiplinler üzerinden incclcycn yazılarla açımhyor. Dansın bu farklı hareket alanlannda, Paul Valery'nin dans etmeyen bir kişi olarak dansı anlamak üzerine yazdığı yazıyı, Geyvan McMillen'ın dansı üreten tarafın düşünsel yaklaşımını aktaran yazısı izliyor. Modern dansın 1920'lerde Bauhaus'la birlikte tiyatro ve tasanmla ilişkili gelişimlerini Leman Yılnıaz. Osmanlı sanat danslannı Metin And. Türkiye Cumhuriyeti'nde modern dansın gelişimini Arzu Öztürkmen, Türkiye'de modern dansm temsilcilerinden biri olan Duygu Aykal'ı Muzaffer Evci anlatıyor. Sanat tarihçisi Zeynep İnankur, Eski Mısır'dan 20. yüzyıl Batı sanatına uzanan bir süreçte dansın resim sanatına yansımalanndan örnekler verirken, edebiyatçı Güven Turan, 'Ölümle Dans' teması üzerinde duruyor. Geçen aylarda Tanztheater VVuppertal dansçılanyla birlikte Türkiye'ye gelen Alman koreograf Pina Bauschve ekibiyle yapılan rdpertajın da yer aldığı dcrgider besteci Igor Stravinski'nin dans sanatıyla ılgili anılan, Nijinski'nin şizofreniyle iç içe geçen yıllarında yazdığı günlüğünden bir bölüm, besteci Ravel'in 'koreografik lirizmi' üzerine çevirilere de yer veriliyor. Dosya dışında göze çarpan diğer önemli yazılar arasındaysa, 'Atölyeden' bölümünde Bülent Erkmen'in son 10 yıldaki çalışmalan, Enis Batur'un lOmetni, NazifTopçuoğlu'nun 'Alman Moda Fotoğrafçılığı' üzerine bir yazısı. 2003 Bienali'nin küratörü Don Cameron'la yapılan bir röportaj yer alıyor. Sanat-felsefe-estetik arasındaki ilişkiler tartışıldı ZEYNEP ALTAY Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) tarafından 29-30 Kasım tarihlerinde Tank Zafer Tuna- ya Kültür Merkezi'nde "Felsefe Açısından Sanat" başlıklı bir seminer düzenlendi. "İs- tanbul Seminerleri" adı altında her yıl ger- çekleştirilen seminerde bu yıl "sanat", "sa- nat felsefesi" ve "estetik" disiplinlerarası iş- bırliği içınde ele alındı. Üç oturumda gerçek- leşen semineri TFK adına Betül Çotuksöken açtı. Orurumlan Tüten Anğ, Harun Tepe, Hülya Yetişkenyönetti. Aslan Kaynardağ, Sıtkı M. Erinç, Omer N'aci Soykan, Taylan Altuğ, Abdullah Kaygı, Jale Erzen, Özde- mir İnceyle kendi alanlannda eleştirmenlik görevi de üstlenen tiyatro insanı, hocalann • Sanatçı ve eleştirmenlerin de katıldığı felsefe seminerinin gündeminde estetik ve sanat vardı. Seminerde bu alana çok emek veren, faşist suikast sonucu çok genç yaşta yitirdiğimiz felsefeci Bedrettin Cömert de saygıyla aruldı. hocası Sevda Şener, öğretim üyesi, müzik eleştirmeni Filiz Ali ,Türkiye'de felsefenin öncülerinden Nusret Hızır'ın asistanlığını da yapmış felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Füsun Akath konuşmacı olarak katıldılar. TFK'nin kuruculanndan, Türkiye felsefe tarihi arşiv ve araştınsına gönül koyan Aslan Kaynardağ, sunduğu bildiriyle genç yaşta su- ikasta kurban giden değerli felsefeci Bedret- tin Cömert'in anılmasını ve onu tanıma şan- sı bulamayan gençlere tanıtılmasını sağladı. Seminer boyunca konuşmacılar, art arda yi- tirdiğimiz Melih Cevdet Anday ve Bülent Tanör'ü de düşünce yaşamımıza katkılany- la andılar. Seminerde sunulan ve daha sonra kurum tarafından kitaplaştınlması düşünülen bildi- nler: "SanattaEtik Değer ve Kopyalama"; "Sanat Öldü, Yaşasın Sanat!"; "Sanat, Felsefe ve Doğuda Estetik"; "Estetik Ta- rihimizi tncelerken"; "Estetik Nesne Ola- rak Sanat Eseri"; "Sanat ve Özgönderge- + lilik'; "Edebiyatın Felsefeyle Sınanması"; "Düşünürler Açısından Tiyatronun tşle- vi'; "Şiir ve Felsefe"; "Kültür Endüstrisi Bağlamında Türkiye'de Müzik Değerlen- dirmesi ve Eleştiri" başlıklannı taşıyordu. Seminerleri iki gün boyunca Vusuf Çotuk- söken, Tomris Mengüşoğlu, Önay Sözer, Sevgi lyi, Nuran Direk'in yanı sıra pek çok lise ve üniversite öğrencisi ve öğretmeni de ilgiyle izledi. Seminerde. estetik ve sanat felsefesi sorun- sal ve tarihsel yoldan ele alındı, felsefeciler- le felsefeye her yaştan ve disiplinden ilgi du- yanlar buluştu, sanat eleştirisi üzerinde de duruldu. Katıhmcılar, felsefeyle sanat disip- linlerinin sistemli işbirliği için adımlar atıl- ması karan aldılar. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Parçalanmış DüşünceBirkaç yıldır, her yılbaşı öncesinde kendıme bir bilge seçiyorum ve eski yılın can çekışme günleri ile yeni yılın ilk günleri arasındaki dönemi, seçilmiş bir yalnızlık dönemini, o bilgenin yazdıklarını oku- makla dolduruyorum. Bu yılki seçimim, 20. yüzyıl edebiyatının en bü- yüklerinden Elias Canetti oldu. Yabancım değil. Yıllarönce, rahmetliOğuzAtay'ın ısrarlı yüreklen- dirmesiyle, bu yazann "Körieşme" adlı romanını, onun ardından da "Sözcüklerin Bilinci" başlığıyla denemelerini çevirmiştim. Bu kitaplardan epey sonra, Sevgili Ishak Reyna'nın dileğini kırmaya- rak, Canetti'nin notlanndan oluşma birtadımlığı da "Insanın Sılası" başlığıyla ıklimimize getirmiştim. Şımdilerde ise yazann tüm "Notlar"\ üzerinde çalışıyorum. Artık saçma sözcüğünün bile tanım- lamakta yetersiz kaldığı bir ortamda böyle bir ya- zann kaleminden kaynaklanma, her biri kendi ba- şına bir düşünce hazinesi olan beyin fırtınalarına saplanmak, insanı sonunda hangi parçalanmışlı- ğa sürükler, bilemem. Ama birkaç gün önce oku- duğum şu not, belleğimi terk etmemekte ısrarlı gi- bi gözüküyor: "Bütün yaşamım, herşey kafamda bir araya gelsin ve yeniden bir bütün oluşturabil- sin diye işbölümünü ortadan kaldırmaya ve herşe- yi düşünmeye yönelik, çaresiz bir çaba, o kadar. Her şeyi bilmeyi değil, parçalanmışt yeniden bir araya getirmeyi istiyonım. Böyle bir girişimin ba- şanya ulaşamayacağı, neredeyse kesin gibi. Ama başanya ilişkin küçücük bir olasılık bile tek başına her türiü çabaya değer." Geride bıraktığımız yüzyılın ilk yansı, gerçeklik kavramınm yeniden ve çok ayrıntılı biçimde düşün- cenın masalarına yatırıldığı bir dönem olmuştu. Düşünen kafalarda en sık beliren soru ise herhan- gi bır konuda bundan böyle gerçekliğin bir bütün olarak bilinebilip bilinemeyeceği idi. "Bundan böy- le"; yani iki dünya savaşının ardından: insanlığın esenliği uğruna sürekli var olacaklanna hep ina- nılmış kurumların ve değerlerin yine insanların eliy- le yıktlışının, aşağtlanışının, ayaklar altına alınışının ardından; insanlığın insanlığını hangi boyutlarda yı- tirebileceğine iki savaşın neredeyse heranındata- nık olunduktan sonra! Canetti, yukarıdaki notunu defterine 1942'de, yani ıkinci büyük savaşın ortalarında düşmüş. "Her şeyi bilmeyi değil, parçalanmışı yeniden bır araya getirmeyi istiyorum" diyor. Çünkü 1942, savaşın, insanlığın her şeyi bilme çabalarının doruğa var- dığı noktada patlamış bir savaşın tam ortası, böy- le bir dünyada hâlâ daha çok bilmek peşinde koş- mak mı önemli, yoksa o zamana kadar onca bili- nen savaş cehennemini önleyemediğine göre, da- ha çok bilme tutkusunu en azından bir süre erte- leyıp eldekilerden nasıl insanca bütünler çıkanla- bileceği üzerinde kafa yormak mı? Canetti, ikinci soruyu önemsiyor. Ama bu bağ- lamda ancak çok zayıf bir olasılığın söz konusu olabileceğinin de bilincinde. Çünkü uygarlığın, iler- lemenin göstergeleri olarak işbölümü ve uzman- laşma ilkelerine sımsıkı tutunmuş bir insanlığın bir anlamda ağaçlar yüzünden ormanı nasıl gözden kaçırdığını, adına insan denen bütün üzerinde dü- şünmeyi nasıl bağışlanmaz biçimde önemseme- diğini doğrudan yaşamış. Bu alıntıda yazann dile getirdiği, gerçekte dü- şüncenin parçalanmışlığının ta kendisi. Bilgiyi salt kendisı uğruna arayışın insanlık adına acıtıcı yaz- gısı. Brecht, "Galilei'nin Yaşamı"nın sonunda, Ga- lilei'nin ağzından farklı bir şeyi mi dıle getirmiştir? "Bana göre bilimin tek amacı, insan yaşamının güç- lüğünü hafifletmektir... Bilim adamlan bilgiyiyalnız bilgi uğruna toplamakla yetiniherse.. sizinle insan- lık arasındaik uçurum günün birinde öylesine bü- yüyebilir ki, bir yeni buluş nedeniyle attığımız se- vinç çığlığı, evrensel bir dehşet çığlığıyla yanıtla- nabilir..." Evet, bu durumda başarıya ilişkin küçücük bir olasılık bile, parçalanmışı düşüncede yeniden bir- ieştirmek için harcanacak her türiü çabaya değer! e-posta: ahmetcemal <• superonline.com acem20(5 hotmail.com 7amana Direnenler'in öyküsü • Kültür Senisi - Yapımcılığını Abdullah Kılıç ve Aynur Gürlemez'in, yönetmenliğini Deniz Yüce Başanr'ın yaptığı 'Zamana Direnenler' belgeseli, yaşlan hayli ilerlemiş ustalann hayatlannı ve zanaatlannı 13 bölümlük bir belgeselle izleyici ile paylaşıyor. Kültür Bakanlığı'nın desteği ile hazırlanan yapım, hafta boyunra€NN Tthirte yayımlanacak. Müziklerini Cengiz Onural'ın, metin yazarlığını Deniz Yüce Başanr'm yaptığı belgesel, terracotta, taş işçiliğı, çini- seramik, buldan dokuması, meyve sabunu, nazar boncuğu, at arabası, yazmacıhk, çeşmi bülbül, aynah süpürge, kalemişi, telkari, çeyiz sandığı bölümlerinden oluşuyor. Milliyet Sanat Dergisi Kapakları • Kültür Servisi - Bu yıl 30'uncu yılını kutlayan Milliyet Sanat Dergisi'nin 1973-2000 yılları arasındaki sayılanndan seçilen dergi kapaklan 9- 18 Arahk tarihleri arasında Zonguldak Sergi Odası'nda sanatseverlerin beğenisine sunulacak. 80 dergi kapağının yer aldığı sergide, Erkal Yavi, Mustafa Eren, Tan Oral, Bülent Erkmen. Cemalettin Mutver, Mengü Ertel, Abidüı Dino, Turhan Selçuk, Haslet Soyöz'ün çahşmalannın yer aldığı kapaklar da bulunuyor. (0 372 252 1759) BUGUN • ESKANDtL JAZZ CLUB'da 22 OO'de Ergüder Yoldaş - Ilknur Açıkel'in konseri. (0 216 332 80 36) • NARDtS'te 21 30da Kent Mete Trio'nun konseri. (0 212 244 63 27) j D ffitf AI HI«VW rüR r ÖBE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear