Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 ARALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JJiJvl_/il UİVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLER
JUMBO'nun sadece he-
<üyelik eşyalardan oluşan
"Giftline Collection'un
<ia yeniden ele alınan
rautfak ürünleri hem ştk
fc>ir hediye hem de fonksi-
yonel bir ev eşyasına dö-
«ıüştiirüldü.
BİRM0T, "Onaylanmış
t>oya sistemi" ile müşteri-
lerine 36 aylık boya per-
formans garantisi veriyor.
ÎVÜLKA, ürün yelpazesi-
n e hediyelik çikolata 'Li-
l a CollectioıTı ekledi.
Ust kurulların işlevsiz bıraktığı pek çok birimde istihdam korundu
İş yok, çalışançok
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
ANKARA (ANKA) - IMF ve
Dünya Bankası ve AB'nin öneri-
leriyle kamu yönetiminde yerleri-
ni alan, AKP iktidanyla tartışma-
lara konu olan üst kurullar, görev
ve sorumluluklarını devraldıkları
pek çok kurum ya da kuruluşu iş-
levsiz bıraktı. Kamu yönetiminde
köklü bir yeniden yapılanma ça-
lışması yürütülmediğı için üst ku-
rulların oluşmasıyla "boşa" çıkan
bu birimlere, bugüne kadar el atıl-
madı.
Enerjiden telekomünikasyona,
bankacılıktan sermaye piyasasına
• Eneıjiden telekomünikasyona, bankacılıktan sermaye
piyasasına kadar pek çok alanda üst kurullarla atd hale
gelen birimlerin çalışanlan "boş" oturuyor.
kadar pek çok alanda faaliyet gös-
teren üst kurullarla atıl hale gelen
bu birimlerin, halen aynı kadrola-
nnı koruyarak, ancak "boş" otu-
rarak yaşamlanna devam etmesi
dikkat çekiyor.
Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı
Haberleşme Genel Müdürlüğü, iş-
levlerini Telekomünikasyon Ku-
rumu'na devretti. Aradan geçen 2
yıla karşın ne haberleşme genel
müdürlüğü kadrosu yeniden dü-
zenlendi, ne tasfıye edildi ne de
görev alanı sil baştan tanımlana-
rak yeniden örgütlendi. Tarife ve
Ticaret Daire Başkanlığı da aynı
durumda.
Enerji Piyasası Düzenleme Ku-
rumu Enerji BakanlığVnı olduğu
kadar bakanlığa bağlı bırimlerin-
den Enerji Işleri Genel Müdürlüğü
ve Elektrik Işleri Etüd Idaresi'ni
(EÎEİ) de büyük ölçüde işlevsiz bı-
raktı. Enerji sektörüyle ilgili "po-
Htika" oluşturma dışında başka gö-
revi bulunmayan Enerji Bakanlı-
ğı'nda halen bir müsteşar ve 5
müsteşar yardımcısının "görev"
yapıyor olması dikkat çekiyor.
Kamu îhale Kurumu da Bayın-
dırlık Bakanlığı bünyesinde faali-
yet gösteren pek çoİc birimin gö-
revlerini devraldı. Bunlann ara-
suıda Yüksek Fen Kurulu, Teknik
Araştırma ve Uygulama Genel
Müdürlüğü"ne bağlı Karne Ko-
misyonu da yer alıyor.
IVHSIRLITEKSTtL, An-
kara ve fzmir'de hizmete
giren Joypark Mağazala-
n ile çocuklann kendile-
rini rahat hissederek eğ-
lenebilecekleri bir ortam
sunuyor.
VVtNSA, bayram kam-
panyasında. eski yapı de-
ğiştirme işlerine yönelik
siparişlerinde bayilerine
ekstra yüzde 7 iskonto ya-
pacak.
1940: Kâğıt sıkıntısı nedeniy-
ı legazetelerinsayfasayısınakı-
/ sıtlama getirildi.
| 1956: Ankara'nın 120 kilo-
I metre kuzeydoğusunda yer
1 alan Sanyar Barajı açıldı.
y 1963: Alarko Sanayi ve Tica-.
ret Şirketi kuruldu.
1974: Keban ve Gökçekaya
santrallanyla, Seyit Ömer
Termik santralının üç ünite-
sinin birden aynı anda anza-
lanması üzerine tüm Tür-
kiye'de her gün 1.5 saattlik
elektrik kjsıtlamasına baş-
landı.
1984: Boğaz Köprüsü
gelir ortaldığı senetlen
balka arz edildi.
ASGARİ ÜCRET
Gözler
hükümette
Ekonomi Servisi - Memurlara
geçmiş enflasyon oranında maaş
artışı sinyali veren AKP
hükumetinin, asgari ücrete ilişkin
tavn ise Asgari Ucret Tespit
Komisyonu'nun bugünkü
toplantısında netleşmeye
başlayacak. Işçi, işveren ve
hükümeti temsilen 15 üyeden
oluşan Asgari Ccret Tespit
Komisyonu'nun, 2003 başından
geçerli olacak yeni asgari ücretı
belirlemeye yönelik 3 'üncü
toplantısında DPT, DİE, Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan
istenen, asgari ücretin
belirlenmesinde esas alınan veriler
değerlendırilecek. tşçi ve işveren
taraflarının asgari ücret
hesaplannın görüşülebileceği ve
nihaı karann çıkması için bir
toplantı daha yapılabileceği
belirtiliyor. Türk-lş, Kasım 2002
sonu itibanyla Türkiye'de açlık
sınınnı 369 milyon lira, yoksulluk
sınınnı ise 1 milyar 112 milyon lira
olarak açıklamıştı. Türk-Iş'in
hesabına göre asgari ücret açlık
sınınmn yansı, yoksulluk sınınnın
ise altıda birine yakın bir düzeyde
bulunuyor.
Zam şampiyonu patlıcan
Patlıcan
Biber
Yaş üzüm
Süt
Armut
Ekmek
Yeşil soğan
Oturma odası takımı,
Kabak
Domates
Çikolata
Kıvırcık salata
Mercimek
Örgü yünü
Odun
35.2
Fiyatlar
lurmak
ilmiyor
İstanbul Ticaret Odası
(İTO), kasım ayında
frvatı en fazla artan
ürünleri açıkladı.
Pattıcan ayın
şampiyonu olurken son
bir yılda ise en yüksek
fryat aröşı yüzde
250.9'la mahkeme ve
avukatük ücrederinde
oldu. İTO verüerine
göre, kasım sonu
itibanyla son bir yılda
hastane yatak ücreti de
\iizde 192 oranında
arttı. Vdlık arüş
sıralamasında limon
yüzde 146 ile üçüncü
sırada ver aldı.
ŞEKERBANK'TAN
KAMUOYUNA DUYURU
Bir süredir günlük gazetelerimizin birinde EMİN ÇÖLAŞAN imzasıyla Bankamızı hedef alan haberler
yayımlanmaktadır. Bu haberler ile doğal olarak, meseleyi sadece bu "gazeteci"nin yazılarından okuyan
halkımızın zihinlerinde bazı soru işaretleri yaratılmaya çalışılmaktadır.
ŞAŞIRTICIİDDİALAR
Habere konu olan şey Bankamıza ait iki şubede. hesapları olan iki müşterinin, bu hesaplannın kendi bilgileri
dışında bazı Banka çalışanlarınca çekildiği iddiasıdır.
Bu tür iddialar zaman zaman gerek Ülkemizdeki gerekse diğer ülkelerdeki pek çok Banka ve benzeri
kurum çalışanı için ileri sürülmüş ve sürülmektedir. Hatta çok yakın geçmişte Çölaşan'ın ismini yazdığı
ve yazmadığı bazı diğer bankalarda da yaşanmıştır. Tüm bu iddialar bağımsız Yargıya intikal etmiş olup,
bu konularda bağımsız Yargının hükmü ileride belirlenecektir. Ancak, burada önemli olan Bankamız ve
çalışanlarının tesbit edilen kusur ve kasıtlarının olmamasıdır. Zira:
YARGILAMA SÜRÜYOR
1. Bankamızla ilgili iddiaların Teftiş Kurulu'nca incelenmesi sonucunda herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmamıştır.
2. Aynı konuların Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından da incelenmesi sonucunda
mevzuata aykırı bir husus belirlenememiş ve durum, BDDK tarafından 16.04.2002 ve 26.08.2002 tarihlerinde
4398. 10068, 10079 sayılı yazılar ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına da bildirilmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre bu kişilerin haksızlığa uğradığı kanaati Bankamızda oluşmuş olsa idi, bu
kişilerin mağduriyetleri Bankamızca derhal giderilirdi. Şu anda iddia sahipleri ve Bankamız mahkemeye
başvurarak Yargı sürecini başlatmışlardır. Bu süreç sona erdiğinde tüm gerçekler gün ışığına çıkacaktır.
GAZETECİLİK ETİĞİ NEREDE?
Hal böyle iken; ilgili "gazeteci" kendini Yargının yerine koymakta ve onun yerine hüküm vermekte ya da
Bağımsız Yargıyı istediği hükme yönlendirmeye çalışmaktadır. Konu hakkında tarafımızdan da bilgi talep
etmemekte. kendisine ilettiğimiz bilgileri dikkate almamakta, yolladığımız tekzip metinlerini mahkeme kararına
rağmen yayınlamamaktadır.
Olayla ilgili olarak köşesinde yazdıklarının artık haber niteliğini de aşmış ve sebebi bir türlü anlaşılamayan
doğrudan Bankamızı hedef alan kişisel bir hırs, nefret, kin ve husumete dönüşmüş olduğu kanaatindeyiz.
İlgili "gazeteci" gazetecilik etiğinin temellerini o şekilde yorumlamaktadır ki, kendini hem savcı hem
de hakim yerine koyarak, Bankamızın bu iddialar karşısındaki durumunu düşünmek ve araştırmak
ihtiyacını dahi duymamaktadır. İnanmaktayız ki sayın "gazeteci"nin bu konularda objektif, tarafsız ve
etik ilkelere uygun davrandığını iddia etmek oldukça zordur.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Bundan sonra yapılması gereken tek şey, konunun doğrudan ve dolaylı tarafların, mudilerimizin ve tüm
Kamuoyunun sabırla Yüce Türk Adaleti'nin kararını beklemek olmalıdır. Bu kararların ardından Bankamız,
49 yıllık şerefli mazisine leke sürmek isteyenleri tüm topluma teşhir edecektir.
KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR
ŞEKERBANK T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
NOT: Konuyla ilişkin tüm ayrıntıları öğrenmek isteyenler doğrudan web sitemizi (www.sekerbank. com.tr) ziyaret edebilecekleri gibi,
bu olanağı bulunmayanlar şubelerimiz aracılığıyla da bilgi edinebilirler.
Büyük Birikim Kavgası
Bir hükümetin asıl özelliğini gösteren birincil ölçüt nedir? Bu sorunun
doğru yanrtı şudur: Hükümetin sermaye birikimi politikası. Geçen hafta
TBMM'de güvenoyu alarak göreve başlayan hükümet için de aynı ölçüt
kullanılmalıdır.
Hükümetin sermaye birikimi polrtikasının gerçekçi bir biçimde saptan-
ması hiç de kolay değil. Çünkü, Başbakan A. Gül'ün de açıkça vurgula-
dığı gibi, bu konuda başvurulması gereken en az üç belge var: AKP
Programı, Acil Eylem Planı ve Meclis'te okunan Hükümet Programı.
Bu üçlünün içerdiği politikalar, hiç de birbiriyle uyumlu değil; örtüşmü-
yor. Orneğin, işsizlik sorununa çözümün ve ekonomiyi canlandırmanın da-
yanağı olarak ilk iki belgede belirtilen konut seferberliği ya da 15 bin km.
karayolu yapımı, hükümet programında yer almıyor. Özelleştirme; kamu-
ya ait arazi ve yapılann satışı; madencilik ve enerji; kayıt dışı ekonomi; ver-
gi affı vb. konularda da bu üç belge arasında önemli farklılıklar var. Kısa-
ca. hükümetin sermaye birikimi politikasını açık bir biçimde yakalamak
kolay olmuyor; birikim modeli belirsizliğini koruyor. Böyteoluncadahe-
men her sermaye kesimi, hükümetin uygulamalanndakendisi için birşey-
ler arıyor ve bekliyor. Kavga da bu noktada çıkıyor.
• • •
AKP'yi destekleyen sermaye çevreleri, özellikle de küçük ve orta boy
girişimciler, bu partinin kuracağı hükümetin, az ya da çok, ama kesinlik-
le. eski sermaye birikimi yöntemlerini uygulayacağını bekliyor ve is-
tiyordu. Bilindiği gibi eski sermaye birikimi modeli, esas olarak; a) devle-
tin elindeki işletmelerin, çoğu kez el altından ve siyasal güce yakınlık öl-
çüsüne göre özel kesime devredilmesi. b) bütçe, para ve kredi olanakla-
rının yine hükümete yakınlığa göre paylaşımı ve c) ekonominin kayrt altı-
na alınmasından özenle kaçınılmasına dayanır. 1980'lerin ortalanndan
başlayarak uygulanan bu polrtika, sermayenin üretimden kaçışı ve dev-
lete yüksek faizle borç veren bir özellik kazanması; ekonominin iç ve dış
borç batağına sürüklenmesi ve büyük bir bunalımla karşılaşması sonu-
cunu verdi.
Türkiye, 2001 'de yürüriüğe konulan, IMF destekli "Güçlü Ekonomiye
Geçiş Programı" ile. sermaye birikimi süreçlerinin piyasa koşullanna uy-
gun bir özellik kazanmasını sağlamaya yöneldi. Özellikle TC Merkez Ban-
kası'nın bağımsızlığı ve BDDK'nın (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu) güçlendirilmesi, sermaye birikiminin artık eskisi gibi olmayacağı-
nın açık kanıtlanydı.
Son günlerde yaşanan iki büyük tartışma, buna isterseniz kavga deyi-
niz, gerçekte, eski sermaye birikimi alışkanlığıyla yeni düzenlemele-
rin kavgasıdır.
Merkez Bankası'nın izlediği enflasyonu önlemeyi amaçlayan para po-
litikasına MÜSlAD'ın yönelttiği "haddini bil" türünden ağır saldın ve suç-
lamalar; Sanayi ve Ticaret Bakanı'nın programın "sosyal boyutunun bu-
lunmadığt" konusunda yine Merkez Bankası Başkanı'na yönelttiği eleş-
tiriler, özünde, sermaye birikimi kavgasının çok önemli bir yönünü oluştu-
ruyor.
Bir başka önemli ya da büyük kavga alanı BDDK'dir. Daha doğrusu so-
run, BDDK'nin bankacılık düzenini, siyasetçiye ve destekçilerinin çıkan-
na uygun olarak değil, piyasa koşullanna göre çalışır duruma getirme ça-
balanna karşı çıkılmasıdır. Seçim kampanyası günlerinden başlayan ve haf-
talardır sürdürulen BDDK'ye yönelik eleştiri ve suçlamalar, eski bankacı-
lık anlayışıyla rekabetçi yaklaşımı öngören yeni yaklaşımın çatışmasının
göstergesidir.
AB üyeliği için yoğun çaba harcayan ve IMF destekli bir istikrar prog-
ramını uygulamak zorunda olan hükümet, eski ve yeni sermaye birikimi
politikaları arasındaki büyük çelişkiyi nasıl çözecektir? Bir başka anlatım-
la hükümet, siyasal gücün değişik sermaye gruplanna eşit uzaklıkta
tırtulmasını başarabilecek midir? Yoksa hükümet, eskiden olduğu gi-
bi, siyasal gücünü kullanarak kendi zenginini yaratma politikası mı iz-
leyecektır?
Önümüzdekı günlerde yanıtlanacak ana sorular bunlardır ve bu büyük
sermaye birikimi kavgasının alacağı biçim, ülke ekonomısinin de si-
yasetinın de geleceğinde çok etkili olacaktır.
• • •
Geçen günlerde, ortak özellikleri Cumhuriyet'in Aydınlanma Devrimi'nin
gerçek savunucuları olan iki insanı, çilekeş bir bilim ve düşün insanı Bü-
lent Tanör ile çok yöniü bir sanat ve düşün insanı Melih Cevdet Anday ı
yitirdik. Tüm sevenlerine ve izleyicilerine başsağlığı dıliyor ve anılarının
önünde saygı ile eğiliyorum.
• • •
Şeker Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlanm.
yakup ı metu.edu.tr
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ /ERGLN YILDIZOĞLU LOMRA erginyfitr.net
Amerika'nın impa-
ratorluk projesiyle,
Müslüman terorizmin
(iki siyasi gericiliğin)
arasına sıkışan dün-
yamızda geçen hafta ilginç gelişmeler
oldu. Bir taraftan, ABD'de, kökten-
dinci Hıristiyan hareketle yakın ilişki-
leri oian bir yönetim, vatandaşlannın
yaşamlannı denetlemeye ve izlemeye
yönelik, demokratik haklan kısıtlayan
yeni tedbirleri uygulamaya sokuyor.
Obür tarafta, yine demokratik haklara
düşman, bu kez köktendinci Müslü-
man bir terörist hareket, yeni yöntem-
lerle ve "anti emperyalist" bir söylem-
le gelişmeye çalışıyor. Böylece uluslar
arası jeopolitikte demokrasinin ve in-
san haklannın geleceği açısından çok
tehlikeli bir tuzak oluşuyor.
Siyasi gericilik-l:
Radikal İslam ve terör
Son aylarda sıklaşan terörist eylem-
leri, özellikle Bali ve Mombasa saldı-
nlanndan sonra basına yansıyan bilgi-
leri, köktendinci Islami hareketleri ya-
kından izleyen analistlerin (Örneğin:
Robert Fisk/ Independent, Patrick
Seale/ The Daily Star-Ürdün, Boza
Ganor/ Jarusalem Post) çözümleme-
leri ışığındadeğerlendirdiğimizdeorta-
ya şu çıkıyor: Köktendinci Islamdan
kaynaklanan terorizmin kökü. Usame
ve El Kaide'nin liderliği tasfiye edilerek
kurutulamaz! Karşımızda tek bir lider-
liği olan organik bir örgüt (El Kaide) de-
ğil, birçok ülkede, yerel kaynaklardan
beslenen birörgütler ve ilişkilerağı var.
El Kaide bu ağın içinde, siyasi ve as-
keri olarak hegemonik konuma sahip.
ikincisi, bu yerel örgütlerin militanlan
hem yoksullardan, hem de zengin,
okumuş ama hoşnutsuz orta sınıflar-
dan devşiriliyor. Bu genelde emperya-
lizmin, özelde emperyalizmle işbirliği
içindeki yönetici elitlerin. hanedanlann
siyasi, ekonomik, kültürel baskılanna
itirazlarını yansıtabileceği demokra-
tik/meşru platformlardan ve kurumlar-
dan yoksun bir sosyal taban. Bu sos-
yal taban, kendini ifade edecek yeni
alanlar, siyasi iktidarsızlıklannı ("Niye
böyleyiz?") anlamlandıracak büyük
söylemler" ararken köktendinci Müs-
lüman şiddete yönelebiliyor. Kısacası,
karşımızdaki terörist ağ, El Kaide örgü-
tü, aslında uluslararası, popülist bir
muhalefetdalgasının üzerinde yükse-
liyor. Ya da giderek bu dalgayla bulu-
şuyor, bu buluşmayı hızlandırmak için
de "antiemperyalist" tonlu bir söylemi
benimsemeye çalışıyor.
Şimdi, bu sürece iki yeni özellik
dahaeklendi. Birincisi, Baliden son-
ra Mombasa saldınları. taşınabilirro-
ketlerle sivıl uçaklann vurulmak ıs-
tenmesi, teröristlerin hedef alanları-
nı "yumuşak hedefleri" kapsayacak
bir biçimde genişlettiğini gösteriyor.
İkincisi, saldınlar Israil'i "terorizme
karşı savaştn" meşruiyeti en sorun-
Bir Madalyonun İki
lu, bugüne kadaryalnızcaABD'ye ait
olduğu varsayılan karanlık alanına
(sınır ötesi hareketler. yeni askeri üs-
ler, yargısız infazlar vb..) çekti. Böy-
lece terörist ABD-lsrail/islam dün-
yası karşıthğıyla, emperyalizm/an-
tiemperyalizm karşıthğı arasında bir
parallellik kurmaya başladı.
Ne ki, bugün "antiemperyalist" ke-
silen köktendinci Müslüman terorizm,
dün gelişmekte olan ülkelerde solun
imha edilmesine bağlı olarak muhale-
fet söyleminin ontolojik (ona karak-
terini veren) merkezinde açılan boş-
lukta ve hemen her zaman emper-
yalizmin ebeliğinde doğdu. Hem bu
yüzden hem de totaliter, ataerkil, ho-
mofobik, ulusalcı boyuttan yoksun,
emek-sermaye çelişkisine kör, hatta
sermayeyledost, köleciliklesorunu ol-
mayan, modernizmi ve rasyonalizmi
(aydınlanmayı) reddettiği için demok-
rasiyle bağdaşmayan özelliklerinden
dolayı bu terörist hareket, muhalefet
söyleminin ontolojik merkezindeki
boşluğu asla dolduramaz. Ama bu
onun, bu boşluğu gizleyen birfante-
zi işlevi görmeyeceğı anlamına gelmi-
yor.
Siyasi gericilik-ll:
Terorizme karşı mücadele
Başkan Bush yeni bir Anavatan
Güvenliği Bakanlığı kuran yasayı irn-
zaladı, 11 Eylül'ü soruşturmak için bir
komisyon kurulmasını kabul etti. Birin-
cisinin bünyesinde simdi "Total Enfor-
masyon Farkındalığı" amaçlayan bir
örgüt oluşuyor, başına emekli Amiral
Pointdextergetiriliyor. 11 Eylül'ünen-
gellenememesinin nedenlerini soruş-
turacak komisyon da Kissinger'ın tec-
rübeli ellerine emanet.
200 milyon dolar bir kaynakla faali-
yetine başlayacak "Total Enformas-
yon Farkındalığı" (TIA) örgütü. her
türlü elektronik, optik bilgi işlem ve ile-
tişim gerecini, (sokaklardaki TV kame-
raları da dahil) kullanarak tüm ABD va-
tandaşlarını, giderek ulaşabildiği her-
• • • • •• kesi içeren global bir
V | | 7 I I
v e n t a b a n ı
oluştur-
I U f c U mayı (VVashington
Post, 12/11) hedefli-
yor. Pentagon bu ve-
ri tabanıyla, okul kayıtları, iş, sağlık,
bankacılık, sigorta, kredi kartı. ulaşım
verileri, kitaplıklardan alınan kitaplann
kayıtlan, süpermarket alışveriş listele-
ri, telefon, internet haberleşmeleri da-
hil, tüm alanlarda bilgi toplayacak
(New York Times, 14/11) bu bilgileri
tarayarak trendler bulacak, terörist ey-
lemleri önceden fark edip engelleye-
cek. Şimdi, karşımızda bir ironi sıntıyor
200 yılda nice mücadelelerle kazanılan
birey haklan (sivil toplum) alanını tüm-
den iğfal eden bu bilgilerin denetimi-
nin başına Amiral Pointdexter gibi bil-
giyi istismar etmekten mahkûm olmuş
biri getiriliyor. Amiralimiz(!), Reagan
döneminde Iran-kontra silan kaçakçı-
lığı davasında en üst sorumlu olarak
saptanmış, elindeki Reagan'ın imzala-
dıklan da dahıl çok değerli resmi bel-
geleri imha ettiği için beş kez mahkûm
olmuş ama teknik bir nedenle mahkû-
miyeti bozulmuş (The New York Ob-
server, 30/11). Eğer Pointdexter'ın du-
rumunu, bir sübyancının ana okuluna
bakıcı atanmasına benzetirseniz, Viet-
nam, Şili ve Arjantin'deki darbeler, su-
ikastlar ve cuntalaria, Doğu Timor'da-
ki katliamlaria ilişkisi olduğu iddiasıyla
dünyanın kimi bölgelerinde savaş suç-
lusu olarak aranan Kissinger'ın (The
Nation, 27/11) 11 Eylül komisyonu-
nun başına atanmasını da Ağca'nın
Susurluk araştırma komisyonunun ba-
şına atanmasına benzetebilirsiniz.
Tekrar TIA'ya dönersem, sivil top-
lumla, devlet arasındaki duvariarı
yıkan bu projenin en büyük savunu-
culanndan biri de Başsavcı Ashcroft
ve bu çok mantıklı! Bu adam bir za-
manlar Ulusal Politika Konseyi (Co-
uncil for National Policy) denen bir ör-
gütün üyesiymiş. 1999'da Bush da
CNP'de bir konuşma yapmış. (The
Guardian, 13/01/01; abcNevvs.
3/04/02). Bush yönetiminde başka
üyeleri deolan CNP'nin hedefi devlet-
le din arasındaki duvariarı kaldırmak.
CNP'nin etkin üyelerinden RJ. Rush-
doony şöyle diyordu: "Tannnın kela-
mı yaşamın her alanına uygulanır. Yal-
nızca birey, aile, kilise değil devlet,
okul, sanat, ekonomi, hukuk ve tüm
diğer alanlar Isa'nın iktidarı altında ol-
malıdır. Bu yüzden inançlı bir Hıristi-
yan. Hıristiyanlıkamacına hizmeteden
yasalan, bireysel özgürlükleri ihlal et-
se bile savunur." (The Moscovv Ti-
mes, 29/11).
Madalyonun biryüzünde köktendin-
ci Hırıstiyanlık öbür yüzünde kökten-
dinci İslam! Biri imparatoriuk kurmak
istiyor, öbürü terörist. Her ikisi de ay-
dınlanma geleneğine, demokrasi ve in-
san haklarına düşman. V. I. Lenin'in 75
sene önce yaptığı "emperyalizm si-
yasi gericiliktir" saptamasına katıl-
mamak elde değil!