Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3AYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2002 SALI
14 U J\ [email protected]
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GURUN
Nâzım Hikmetüstüne iki yapıtNâzım Hikmet'in vatandaşlığını
takanlar Kunılu'nda gerekli sayıda
xıza toplanamadığı için iade edile-
lediği, her türlü yozlaşmanın (tabii
elli bir birikim sonucunda) tırmanış-
L olduğu 2002 Türkiyesi'nde, her
:ye karşın "Nâzıın Yıh" dolu dolu
aşanıyor diye düşünüyorum. Türk
ılinin bu büyük ozanınm insanlıği-
u şairliğini, dünya görüşünü ustalık-
1 işleyenoncaeserüretildi... Şiirle-
L, oyunlan, operetleri sahnelere ta-
3idı. kurgulandı, senfoniler bestelen-
G. dizeler tiyatroculann dillerinde
ansçılannbedenlerinde şekillendi...
(oğu çahşmalar Anadolu kentlerine,
ATupa'ya, Amerika'ya uzandı... araş-
tnnalar yayınlandı, belgeseller çekıl-
d, yurt içinde ve dışında çeşitli se-
ninerler düzenlendi... 2002 bitmek
&ere ve ben yine Nâzım Hikmet'e
dıir iki güzel olaydan kısaca söz et-
nek istiyonım: Tamer Levent'in kur-
gıladığı ve yorumladığı "Yaşamaya
Dair" adh konser, şiir tiyatro buluş-
ırası ve Prof. Dr. Sevda Şener'in kül-
tir Bakanlığı Yayınlan'ndan çıkan
kiabı "Nâzun Hikmet'in Oyun Ya-
zaiığL"
•Yaşamaya Dalr*
Ankara Devlet Opera ve Balesi
yapımı olan "Yaşamaya Dair" mü-
ziğin, şiirin, tiyatronun iç içe geçti-
ğibir çalışma. Nâzım Hikmet'in şi-
irlerinden Tamer Levent'in kurgu-
ladığı ve yönettiği gösteriyi dev bir
ekrana yansıyan gölgeler, siluetler,
rerıkler ve bir anlamda yaşamı sem-
bolize eden merdivenleT tamamlıyor.
AB Aykaç'ın Türk müziklennden
ve otantik caz motiflerinden oluşan
müziği bir direnişin, hayata ve in-
sana sıkı sıkıya sanlmış sevgi dolu
bir yüreğin, parlak bir aklın, güçlü
bir iradenin, mücadeleci bir ruhun
izlerini taşıyor. Bu müzik kimi za-
man şiirlere eşlik ederken kimi za-
man da Nâzım Hikmet'in dünyasın-
da kendi başına dolaşıyor, onıın için-
de esen fırtınalan yansıtıyor. Tamer
Levenfin yalın bir üslupla okudu-
ğu dizeler şairin güçlü kişiliğini, in-
san yönünün bir kez daha seyirciy-
le buluşturuyor. Bu anlamda. "Ya-
şamaya Dair"de sahneden seyirci-
ye, seyirciden sahneye akan bir du-
yarlıhk söz konusu. Sahne ve seyir-
ci arasındaki mesafeyi bilinçli ola-
rak koruyan Tamer Levent kurguyu
yaparken de şairin yaşam çizgisi üs-
tüne yoğunlaşmıyor. Ama, bu gös-
teri için seçilen şiirler zaten kaçınıl-
maz olarak Nâzım Hikmet'in yaşa-
dığı dünyayı. onun yaşamını, dün,
bugünü, yannı anlatıyor. Buna iliş-
kin olarak şöyle diyor Levent. "Ya-
şamaya dair
5
de şürterin seçimi; çok
umudu olmayan bireyin direnmeye
karar verişi, insanlan birlik olrnaya
çağnşu güneş, sevdam 'umutsuzlu-
ğa yer yok' gibi dramatik temalann
ifade edilmesine olanak verecek şe-
kilde yapıldı. Böylece, oyun bittiğin-
de, zorlu bir yolda, yılmadan yürü-
yebilmiş bir insanın, güçlü kişiliği
çıkıyorortaya." Nâzım Hikmet'in di-
zelerindeki coşku, sevgı, inanç, umut
ve kırgınlığın altı sanatçının da de-
ğındiği gibi bu dramatik kurguda
bir kez daha belirlenirken. "Yürü-
yen adam"dan "Otobiyografi"ye
uzanan geniş ve anlamlı bir yelpa-
zede insan ve şair Nâzım Hikmet'in
inandığı doğrular adına çıktığı zor-
lu yolculuğun haritası çiziliyor. în-
celikle işlenmiş bu harita zevkJe iz-
leniyor.
'Nâzım Hikmet'in oyun
yazarlığt'
Prof. Dr. Sevda Şener, Kültür Ba-
kanlığı Yayınlan'ndan çıkan "Nâam
Hikmet'in Oyun YazarhğT adlı ki-
tabında onun tiyatro çalışmalanm,
oyunlarını ve yazarlığını ele alıyor.
Kitabın birinci bölümünde yazann
geçlik yıllanndan başlayarak tiyat-
roya duyduğu ilgiye yönelik çeşitli
görüşler, yazışmalar dikkat çekiyor.
Istanbul'da SovyetlerBirliği'ne. EB-
za Binemeciyan'dan Mayakovsi ve
• 2002 Türkiye'sinde, her
şeye karşın "Nâzım Yılı"
dolu dolu yaşanıyor diye
düşünüyorum ve size iki
güzel olaydan söz etmek
istiyonım: Tamer Levent'in
kurguladığı ve yorumladığı
"Yaşamaya Dair" adlı
konser. şiir, tiyatro
buluşması ve Prof. Dr.
Sevda Şener'in kültür
Bakanlığı Yayınlan'ndan
çıkan kitabı "Nâzım
Hikmet'in Oyun Yazarlığı."
Meyerhold'a. Ertuğrul Muhsin'e
referanslarla, geri dönüşlerle uzanan
kısa bir bölümdür bu. Bir anlamda,
şairin tiyatroya olan tutkusunu dile
getiren bir 'giriş' bölümüdür. Kita-
bın ikinci bölümünde, Sevda Şener,
Nâzım Hikmet'in oyunlannı tek tek
inceledikten sonra, üçüncü bölüm-
de onun yazarlığını değerlendirir.
Şener'e göre Nâzım Hikmet tiyat-
rosunun temel özellikJerinden biri
gerçekçi ve ileri ağırlıkh olmasıdır.
u
Nâzım Hikmet için tiyatro, içinde
yaşadığı toplum, arasında yaşadığı
insanlar hakkında söylemekzorun-
luğunu duyduğu şeyleri yaşanhya
çevirerek Oetebileceği ırygun bir alan
olmuştur" der. Onun oyunlannda
vermek istediği mesajın sınıfsal ya-
pının temel ahlak değerlerini yoz-
laştırdığı üzerinde durur. Burjuva-
zinin, bürokrasinin, kapitalizmin
eleştirildiği oyunlan tartışırken "Yol-
cu," "FerhatOeŞirin", "birÖlüEvi,"
"Unuhüan adam", "Yusuf ile Me-
nofis", "İvan lvanoviç Var mıydı
Yok muydu?" gibi oyunlan özellik-
le ele alır ve gerek kurgu gerek tip-
ler üzerinde karşılaştırmah değerlen-
dirmelere yönelir. Oyunlarda bir di-
ğer özelliğin yine sosyal yapıdan
kaynaklanan ahlak sorunlan oldu-
ğunu belirtir. Oyun kişileri genelde
'iyiler' ve 'kötüİer' olarak kümelen-
miştir. Bu açıdan bakıldığında, ya-
zann oyunlannda olumsuz tiplere
alternatif olarak topluma yararlı,
mücadeleci tipler çizdiği bir gerçek-
tir. Bu bakışını verdiği örnekler, al-
tını çizdiği çatışmalarla destekler
Sevda Şener.
"Nâzım Hikmet'in Oyun Yazarb-
ğTnda dikkat çeken bir hususu da ya-
zann Ibsen, Strindberg gibi gerçek-
çiliğin belli başlı temsilcilerini yanı
sıra Meyerhoki, Mayakovski gibi ye-
nilikçi sanatçılardan etkilenmiş ol-
masıdır. Bu etkiler giderek yazara
farklı açılımlar kazandıracak ve oyun-
lanna renk katacak, kıvraklık ka-
zandıracaktır. "Nâzım'm oyunlan-
run özündeve biçiminde zaman için-
de bir değişim olmuş, ilk oyunlann-
daki vurucu olay ağırnğınm yerini
tartışmah dururnlar almışnr. Yaza-
nn malzemesine giderek daha uzak
açı kazandığu mizaha daha çok yer
verdiği söyknebiür. Bu geoşüne ko-
şut olarak kiasik biçim kuraflannın,
daramatik oyun kurgulama teknik-
lerinin oyunun öyküsü üzerindeki
baskısı giderek azalmış, daha özgür
denemelere yer açımuştir" diyerek
noktalar incelemesini Prof. Dr. Sev-
da Şener. Üniversitelerin Tiyatro Bö-
lümlerinde, konservatuvarlarda oku-
tulması gereken kitaplar arasında
yer alıyor kanımca Nazım Hikmet'in
oyun yazarlığı.
Tiyatro dünyamızda genelde Na-
zım Hikmet'in güçlü dizeleri yo-
rumlanır ve bu dizelerin taşıdığı an-
latımlar dramatik bir örgü içinde da-
ha da etkileyici bir boyut kazamrken
oyunlan sankı daha uzun aralıklar-
la buluşur seyirciyle. Bu bir ger-
çek... Belki de oyunlara yönelik öz-
gür denemeler, farklı yonimlar ("Fer-
hat ile Şirin", "Ivan Ivanoviç Var
mıydı, Yok muydu?", "Yofcu", "Bu
Bir Rüyadır"gibi) Nâzım Hikmet'in
şiirleriyle olduğu kadar oyunlanyla
da daha yoğun buluşma ortamlan
hazırlayacaktır zaman içinde.
Bir oyun, bir sergi ve üç kitapla Troya söylencesi Istanbul ve Bursa'da sürüyor
Kültür geçmişimize yolcıdukHAYATt ASILYAZia
7. Uluslararası Bursa Çocuk ve
Gençlik Tiyatrolan Festivali .\ltuğ
Görgü, Günay Güney, Tuğrul Tülek
adlı üç genç tiyatrocunun birlikte
yazdıkJan, A\-şe Emel Mesd'nin sah-
nelediği ve koreografisini yaptığı
"At Doğuran Savaş, Troya" oyunla
başladı.
Üç genç sanatçının bir söylence-
yi tiyatro sahnesinde sergilenecek
bir oyuna dönüştürebirmeleri, gün-
celi zaman içinde yakalamalan, bun-
lan dramaturgi ve 'reji' ile başanlı
biçimde sahneye çıkarmalan, üzerin-
de durulması gereken bir tiyatro ba-
şansıdır. Söylencenin öykü anlatımı-
nı Ayşe Emel Mescinin önce bir
dans tiyatrosu kurgusuyla -ön oyun
olarak- sahneye getirmesi, bir yeni-
likti. Bugüne dek ülkemizde tiyatro
için yazıhnış bir oyunda dans tiyat-
rosu olgusu sahneye burada anlattı-
ğırruz biçemiyle getirilmedi. Yönet-
men oyunu, mitolojideki kahraman-
lann yazgılanna kanşmak, onlann
yerine konuşmak, onlann duygu ve
düşüncelerini, dansla, müzikle, de-
kordaki mekânı kullanmakla, öl-
çümlü. tartımlı biçimde ortaya koy-
muştur. Yaklaşımı, oyuna bakışı,
olaylann kurgusunda yaptığı deği-
şikJiklerle, kahramanlann 'jest' (dav-
ranış) ve devinimlerini açıklama
yöntemini yaratıyor. Oyunçulann
da\Tanışlannın evTelerini, davranış-
çı bir yönteme göre çizerek traged-
yadaki söylenceyle gerçeğin buluş-
masını sağlıyor.
On yıl süren Troya savaşı, içinde
seviyi de banndıracaktı, savaş gibi.
Savaş yok olmaktı, banştı aslolan. Ne
ki, bu tür oyunlann geçmişi olduğu
gibi geleceği de vardı. Öripides'in
"TftjyahKadınlar"ının yanında, Se-
neca'nın "Trojah KadınlarTnı da
ygarlık kenti Bursa 'da Ayşe Emel Mesci
tarafından "AtDoğuran Savaş, Troya"
oyununun sahneye konmasıyla İstanbul 'da
Troya sergisinin açılması ve bu alanda üç
kitabın yayınlanmasının aynı zaman
diliminde gerçekleşmesi güzel bir raslantı.
anmamız gerekiyordu. Troya Atı'nı
simgeleyen küçük bir "TVoya An" da
çıkıyordu. Livius Andronicus'un
"Troya'nm Aö". Friedrich Wolf un
Troya An". Jean Giraudouî'nun
" I h ^ a Savaşı Ohnayacak" gibi ya-
pıtlar savaşa karşı oyTinlardır. Bun-
lan özellıkle belirtmemin nedeni,
"At Doğuran Savaş, Th>ya" gibi de-
neysel çalışma üriinü olan böyle bir
oyunda, savaşa karşı olma yorumuy-
la, 'ışık' simgesinin kullanımı, aydın-
lanmayı duyumsatmasıydı.
Karakterlerin seçimınde, Yunan
tragedya kahramanlannın en önem-
lileri rollerin dağılımıyla oynandı.
Yunan mythos'undan günümüze gel-
miş en büyük kahraman "Odysseus",
oyunda önemli rol yüklenmişti. "Pro-
metheus" öyle. "Zeus"u kuşkuyla
gozlemleyen kahraman, günümüz-
le koşutluk kuran ilginç çizgiler koy-
du ortaya. Kuşku çağımızın bugün
en büyük tehlikesi "Zeus"un betim-
lenmesiyle çağımızda yaşamıyor
mu? Daha niceleri! "Hera", "Athe-
na". "Afrodit", "Paris", "Hermes",
"Akhffleus", "Hekabe", "Helene",
"Menelaos", "Kassandra", "Hek-
tor", "Andromakhe" ve diğerleri.
Her biri iyi düzeyde yorumlandı ve
takım oyunculuğuyla görselliği or-
taya kondu. Yalın dekor, oyunla ve
yorumla iyi örtüştü. Genç bir kad-
ronun başanyı yakaladığı bir oyun
oldu, "At Doğuran Savaş, TVoya".
Kültür kenti Bursa
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kül-
tür, Sanat ve Turizm Vakfı Tiyatro-
su, 1999'da Feyha Çelenk tarafın-
dan kuruldu. Kuruluşundan bu dö-
neme dek, çocuk ve gençlik oyun-
lan sergilemişti.
9 Ekim'de de, "AtDoğuran Savaş,
TYrjya" adlı oyunun çocuklar için
hazırlanan yapımrnı sahneledi. 11
Ekim'de sona eren 7. Uluslararası
Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatrola-
n Festivali'ne, Fransa, Danimarka ve
Yunanistan'dan çocuk tiyatrolan ka-
tıldı. Ankara'dan Tiyatro Pembe Kur-
bağa ve Tiyatro Tempo adlı iki top-
luluk da festivalde çocuk oyunlan ser-
gilediler.
Bursa, Ahmet Vefik Paşa'dan bu
yana tiyatro geleneği olan bir ilimiz.
Festival oyunlannın sahnelendiği ti-
yatro salonu, Atatürk'ün Bursaya
ılk gelişinde verdiği görev üzerine,
Cumhuriyet döneminin ünlü mimar-
lanndan Ahmet Hikmet Koyunoğ-
hı'nun mimarlığını yaptığı yapı, ya-
ni çok işlevli "Ta\yareSineması"nın
salonudur.
Tarihsel nitelikli, cumhuriyet dö-
nemı yapıtlanmızdan olan bina as-
lına uygun biçimde onanlarak Bur-
sa'ya bir kültür merkezi kazandınl-
mış.
Istanbul'da Troya sergisi
"At Doğuran Savaş, Troja" oyu-
nunun başladığı hafta tstanbul'da
son derece ilgi çeken, uluslararası bo-
>-utta bir sergi açıldı... TC Külhîr
Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü ile Yapı Kredi Kültür
Sanat Yayıncıhk'ın birlikte hazırla-
dığı "Troya - Efsane ile Gerçek ara-
sı Bir Kente Yolcuhık" başlıklı ser-
gi, Vedat Nedim Tör Müzesi'nde
sürüyor.
Prof. Dr. Manfred Korfman. ser-
ginin açılışında Troya ile ilgili bir ko-
nuşma yaptı. Yapı Kredı Yayıncılık
Troya kazılannı anlatan büyük boy
bir katalog ile Herve Duchene'in
"Iroia Hazineleri\eva Scho'emann'm
Düşü" adlı yapıtını yayımlamış. Ki-
tabı, "At Doğuran Savaş, Troya"nın
metninin kolaj ve dramaturgi çalış-
masını yapan Afl Berktay Türkçeye
çevirmiş.
Aynca, Ingilız yazar Adele Ge-
ras'ın yazdığı. Ash Biçen' in Türkçe-
ye çevirdiği "Iroya'da Aşk" kitabı
da Yapı Kredi Yayınlan'nca yayım-
landı.
Önemli çahşmalar olduklanru vur-
gulamak istediğimiz bu kitaplann
yayınlanması ve Troya Sergisi'nin
açılmasıyla uygarlıklar kenti Bur-
sa'da, Ayşe Emel Mesci tarafından
böyle bir oyunun sahneye konması-
nın aynı zaman diliminde gerçek-
leşmesi güzel bir rastlantı.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Çirozun Öyküsü (2)
Çirozdan bolca konuşulduğu 1959 bahannda,
çirozun nasıl yapıldığı da mutlaka anlatılmıştır. Ay-
rıntısıyla hatırlamama imkân yok. Bu yüzden kitap
karıştırıp öğrendim.
Çiroz, fıçılara konarak tuzlanıp bekletilirmiş. En
az on saat fıçıda bekleyecek. Sonra şöyle bir te-
mizlenip, çift çift bağlanacak, resim gibi çiroz de-
metleri oluşacak. Çiroz demetlerini denizdetutmak
gerekıyor, lstanbul'un mavi denizlerinde.
Ikı üç saat denizde tutulmuş çirozlar tekrar yı-
kandıktan sonra, 'semer' adı verilen bir tür çatkı-
ya serilecek, üç gün semer<je salkım salkım tutu-
lacak. Sonra yere vurulacak. Zemınin toprak de-
ğil, taş olmasında yarar var.
Semerdeki işlemin güneşli havalarla ılintisi önem-
li. Havalargüneşsizse, süre artıyor, on güne kadar
çıkıyor...
Kadıköyü Çarşısı'ndan aldığımız çirozlarla eve
dönülürdü. Cihangir'e taşındığımızda, Balıkpaza-
n'ndan alırdık çirozu.
Bugünün hazır ve uydurmasyon çirozlan akıldan
bile geçmez; çiroz, taze taze hazırlanırdı. Bizim ev-
de annem hazırlardı. Ama bazı evlerde çiroz sala-
tasını evin beyi hazırlardı. Anneminki, ne yalan
soyleyeyim, o kadar lezzetli değildi.
Sağlık memuru Irfan Bey, elınde çirozlan, Yedi-
baş Apartmanı'ndan ıçeriye gırer, bıraz sonra, açık
mutfak penceresinden buram buram çiroz koku-
ları dağılırdı. Irfan Bey'ler kapı karşı komşumuz-
du.
Irfan Bey'in özel bir çiroz tokmağı vardı. Kımbı-
lır ne zamandan kalma, ağaç tokmak. Çirozu o tok-
makla döver, bastırırdı.
Çirozun dövülmesi, bastırılması Irfan Bey'de bi-
rinci ışlemken, anneannem. çirozları ıslatmakla işe
başlardı. Birkaç damla su serpilerek, kuru balık şöy-
le nemlendırilecek.
Sonra şöyle alevde tütsülenecek. Bu alev için,
Mahmud Nedim bin Tosun, o meçhul usta, "kı-
vılcımlı birkülateşe bırakılır" diyortarifinde. Kıvıl-
cımlı kül ateş... Kül ateş... Roman adı gibi.
Anneannem, tütsülenmiş çirozu peçeteye san-
yor, ondan sonra dövüyordu. özel tokmağı yok-
tu, çekiçle vuruyordu. Çiroz şimdi didiklenecek; bir
ara da soyuluyordu, ama ne zaman?
Pulları ayıklanmış, dövülmüş, uzunca ince par-
çalara bölünmüş çiroza üzüm sırkesi dökülecek.
Çiroz üzüm sırkesinde en az bir saat bekletrtecek.
Ikide bir de ısrarla üzüm sirkesi diyorum, çünkü
bugünün elma, limon sirkesıne yatırmaya yeltenen-
ler çıkabilir.
Sonra sirke süzülecek ve zeytinyağı, limon su-
yu gezdirilecek. Bol dereotuyla bezenecek. Dere-
otu, daha önce bir yerlerdesöylemişolmalıyım, çi-
roz salatasının bengisuyudur...
Daha Cihangir'de oturuyoruz, Teşvikiye'ye taşın-
mamışız. Alman Dili ve Edebiyatı profesörü M.
Hanım'la eşı bize gelecekler. Eşi. babamın arka-
daşı. Çirozu Irfan Bey hazırlayacağından. onlar
da, irfan Bey'le eşi de yemeğe kalacaklar. Çiroz
salatası müthiş! Herkesin nefesi kesilmiş. Profe-
sör M. Hanım birdenbire Goethe'yie Beetho-
ven'in sanat anlayışlarını karşılaştırmaya karar ve-
riyor ve vakit kaybetmeden başlıyor:
Şekil, muhtevanın dışında tutulamaz. Motif, hat-
ta en küçük bir motif bile, bütünün, ana mimari-
nin ya kendisini aksettirmeli, veyahut o mimariye
hizmet etmelidir. Beethoven'in müzık cümleleriy-
le Goethe'nin mısrasındaki her bir kelime arasın-
da böyle bir ahenk benzerliği vardır...
Sağlık memuru Irfan Bey, çatalının ucunda çi-
rozu, ağzı açık, gözler yuvalanndan fırlamış, sus
pus dinliyor.
Beethoven ve Goethe, teferruatı hep dısiplin
içinde değerlendirmişlerken, Sehumann ve hat-
ta Schiller teferruatta taşkın bir hislilik göstererek...
Profesör M. Hanım'ın bu söylevı biz çocuklara
yarıyor, büyüklerin tadına varamadıklan çiroz sa-
latasını göz açıp kapayana silip süpürüyoruz.
... Beethoven'in müziğındekı armonik inşa, Go-
ethe'nin şiirindeki muhteşem lısanın musikideki
ifadesi olup...
Annem, boş çiroz salatası tabağını sofradan kal-
dırıyor...
Takvimde tz Birakan:
"Unutmamalı ki rakı sofrası saygm bir 'cemiyet'&r"
llhan Eksen. Dengeli Demlenme, Sel Yayıncılık,
2000.
BUGUN
• CEMAL REŞİT REY'de 'VH. Uluslararası
Mistik MüzikFestivafi' kapsamında 19.30'da
'Füs Gnaoua De Tanger'in konseri.
(Biletix: 0 216 454 15 55)
M SCHNEİDER TE.MPEL GALATA'da
Mehmet Demirtaş'ın yöneteceği "The
Committee Ensemble' konseri.
(0 212 292 06 55)
• TARKZAFERTüNAYA'da 14.00, 16.30,
19. 30da Christopher Nolan ın 'AkılDefteri'
fılminin gösterimi. (0 212 317 77 49)
• ATATÜRKKİTAPLIĞrnda 19.00'da
Ebutfazi CeKH'nin 'Düşler' fihninin gösterimi.
(0 212 317 77 49)
• BİLGt ÜNtVERStTESt KUŞTEPE
KAMPÜSÜ'nde 19.30'da UhichSeidlın
'Cehennem Sicağı' fılminin gösterimi.
(0 212 293 50 10)
• AKBANK KÜLTÜR MERKEZİ nde
19.00'da Antoine D'Agata'nın söyleşisi.
(0 212 252 35 00)
• BABYLON'da 21.00 de 'Ek02 Projesi'nin 2.
bölümü 'Psikoz4.48' adlı gösteri.
(0 212 292 73 68)
ANKARA TtYATRO FESITNALİ'NDE BUGÜN
• DEVLET TtYATROSU YENİ SAHNE'de
20. 00"de Tiyatro Rastın 'Bir Şehir Bir Şair'
adlı oyunu.
• D.T. KÜÇÜK TtYATRO'da 20 OO'de
Semaver Kumpanya'dan 'On İkinci Gece' adlı
oyıın.
• MİGROS ANATOLİA TİYATROSU'nda
20 OO'de Genç O>-uncular Sahnesi'nden 'Yük'
adlı oyun.
(0 312 419 83 98)