22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 30 KASIM 2002 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusıa cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOVSAL Hayret ULUSLARARASI Adalet Divanı'nın bulunduğu yerolduğu için Hollandalılarca "dünyanın hukukbaş- kenti" sayılan Lahey'de iki gün süren ve dün ak- şam sona eren bir toplantı: "Avnıpa Anayasası Konferansı". Avrupa Birliğı'ne tam üye veaday ül- kelerden anayasa sorunlanyla ilgilı hukukçulan ça- ğırmışlar, çalışmaları devam eden Avrupa Kurulta- yı'nın benımsediği "anayasa" düşüncesini birlikte tartıştılar: AB için nasl bir anayasayapılmalıdır? Yır- mı küsur devîetli bir biriikteki ortak yönetim ku- rumlanyla hak ve özgürlük kurallannı ulusal ana- yasalarla ilişkilendirmenin sorunlan neler olabılir? Her işin en iyi görülebileceği ortak veya ulusal ola- bilecek düzeylerı saptayıp ona göre yetki kullan- dınmak anlamına gelen "ikincillik" ilkesi nasıl uy- gulahacak? Türkiye'den şu günlere kadar eski Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'la birkaç milletvekilinin ve bir-iki bürokratm katıldığı kurultay çalışmalann- dan şımdilik çıkan sonuç şu: Ortada bir "anayasal andlaşma" çerçevesi var. Bunun içi doldurularak üye devletler arasında imzalanacak bir "andlaşma" yoluyla "anayasa"ya dönüştürülmesi bekleniyor. Bir "taslak" demek bile kolay değil bu çerçeveye. Olsa olsa, anayasada hangi başlıkların, ne gibi maddelerin, kurallara bağlanacak hangi konulann bulunması gerektiğini gösteren bir metin. Bu nite- lığinden ötürü, sanki öbür dünyadan sesleniyormuş gibi konuşan Kurultay Başkanı'nı hafifçe karikatür- leştirerek "Giscard de'EstaingVn iskeleti" dıyor- lar bu metne. Ama, eninde sonunda bir Avrupa Anayasası'na dönüşeceği şuradan belli kı, tartışmalar hep o çer- çeve ıçinde sürüyor. On para etmez bir "tarihin tarihi"n\ koparmak için çırpınan, kalabalıkve karmakanşık kafileler ha- linde oradan oraya seyirten, nefes tüketen, bu uğurda Kıbns davasını bile gözden çıkaran insan- lar acaba AB'nin gelecek yapısı ve düşünülen ye- ni kuralları konusunda neyi ne kadar bilmekteler? Neyin ıçine girmek istediklerinin farkındalar mı? Kuzey Kıbrıs'ın insanlan kurumlan ve kurallan yeniden oluşturulmakta olan bir AB'ce korunacak- lanndan nasıl bu kadar eminler? Dimyat'a pirince giderken evdekı bulgurdan olunabileceğini düşü- nen kaç kişi var acaba? Daha önemlisı ve acıklısı, bu davayı ayakta tut- mak için yedi düvele karşı mücadele eden ve teh- likelen haber verenlere Türkiye'den ve Ada'dan yağdınlan hakaretlerin anlamı ne? Adıylatutumu çe- lişkıli bir gazetede, ne idüğü belirsız kalemlerce o insanlara nasıl olup da "felaket tellalı bir günıh" de- nebilıyor? Hayret bir şey. Hayret ki, ne hayret; böylesi ne başka hiçbır ülkede görülmemiştir, hatta ne Yunanistan'da, ne de Rum Kıbnsı'nda. Görüş ay- nlıkları olabilir; ama insanlar ulusal nitelık kazan- mış bir davayı savunanların üstüne ancak karşı ta- rafın görevlilerinde görülebilecek bir husumetle çullanmazlar. Araştırmacı gazeteci adaylarına çagrı Dünyayı ve Türkiye'yi tantyan... Gelişmeleri izJeyen, sorgulayan ve denetleyen... Meslek ilkelerine saygılu.. Toplumsal sorumluluk ve duyarldık taştyan... Uğur Mumcu 'nun araştırmacı gazetecilik çizgisini devam ettirecek... Gazeteciler yetiştirmek amacıyla Araştınnacı Gazetecilik Kursu düzenlenmıştir. Şu anda bir yerde çahşmayan, 25 yaşını aşmamış üniversite mezunu gençler arasından yüz yüze göriişmeler sonucunda seçilecek adaylara, karşılıksız bursla 3,5 ayhk yoğun bir kuramsal eğıtım verilecektir. Kursu başanyla bitirenlere basın kuruluşlarında mesleki deneyünlerini geliştirme olanağı sağlanacakttr. İlgilenenlerin Vakfımızdan edinebilecekleri başvunı dosyalannı, son başvuru tarihi olan 20 Aralık 2002"ye kadar teslim etmeleri gerekmektedir. Pans Caddesı No 14 Kavaklıdere 06540 ANKARA Tel (0312) 417 77 20 ptx Faks 10312) 4->7 57 46 e-posta umagöumag org tr Daha Neler... 'Siyasal Islam, İslamcı parti' nitelemesi demokrasiyle bağdaşmaz. Din siyasallaşırsa demokrasi dinselleşir. Kurtuluş Savaşı'yla içinden çıktığımız bataklığı unutan ve unutturmak isteyen aymazlarla sapkınlann boş durmaya- caklan anlaşılmaktadır. Yekta Güngör ÖZDEN Hukukçu Y enilenen, baskın niteliğindeki milletvekili genel seçimi sırasın- da sık sık duyduğumuz "Değij- tik" sözünün aldatmak için kul- lanıldığı örtünme,namaz vekad- rolaşma gösterileriyle çok çabuk ortaya çıktı. llkesini, amacını ve gerçek kimliğini sakla- yan inanılmaz, güvenilmez, kurnaz politikacı hıçbir ahlak ve hukuk kurah tanımadan bildi- ğinı okur. Kişileroyununbirerparçasıdır. 'Ya- mah anayasa Oeyarah seçimyasâlan'nın öngör- düğü yöntemlerle gerçekleştirilen seçimlerde söylemleri ve eylemleri bilınen çoğunluk ya- sama organına yerleşti. Gerçekte yenı iktıdar eski ıktidann ülkeye armağarudır. îlkelerde an- laşıp özveride bulunmayan ulusakı partilerin bencıl yöneticileri, kötü yönetimlerin oylannı kullanmayan yurttaşlar tarafindan seçildiğini unutarak sandığa gitmeyen, gitse de geçersiz oy kullanan. o> "unu namus bflerek değfl öç al- ma ve intikam aracı olarak kullanan önvargıh, koşullanmışlaria tepkili seçmenler şündfld ya- puun ortak mimarlandır. Demokrasıyi araç sayan anlayış, şeriat özlemini doyuracak uygu- lamalara başlamıştır. İyi çırak ustasından bel- li olur sözü anımsanırsa, Milli Görüş Okulu öğ- rencisi çıraklann ustalannı aratmayacaklan gerçeğinde birleşilir. Oyalama ve kandırma amaçlı yûzeysel yak- laşımlar, süslü sözler ıçeren Ivedı Eylem Pla- nı'nı, laik Türkiye Cumhuriyeti'nın kurucusu Atatürk'ümüzün adını geçiştirerek anan, ama kendi bilinen liderlenne göndermeyle başlayan Hûkümet Programı izlemıştir. Ustalıklı, her yana çekilebilır, ıstendıği biçımde uygulanabı- lecek, gerekirse "Amaamız o değil, budur" de- nilerek dönüşlere açık, dinlene dinlene usanıl- mış sözlerle dolu program, rejim taröşması ya- ratabilecek dolaylı anlatımlar, çelişkiler, eko- nomik bağımlıhk vurgulamalan taşımaktadır. Varhğımızın temeli TürkDe\Tİınii]e yaşam fel- sefemiz Atatürk Ikderigöz ardı edilmekten öte- de yadsınmaktadır. Eşitlik üzerinde durulma- dan körü körüne AB yandaşhğı savunulmak- ta, ulusal künliğın önemine değinilmeden Arap ûlkelerine öncelik ve ağırlık verilmektedir. Oy- sa hukuk devleti, inançlar yönünden saygın bir yansızlıkla hukuku üstûn tutar. Ümmet yapı- sına, fetva ve fermana dönülemez. Atatürk'ün Vasiyed'ne aykın oluşumlan dü- zeltmek yenne anayasa dikni Osmanlıcaya dö- nüştürmek isteyen Türk-lslam Sentezı kukla- lannın şımankhklan gazetelerde yer almaya baş- lamıştır. "Tnprağın, gnınn, ıtovirtin nnpmi yttk- tur" safsatasının yanında "karmaşık toplum- lu Islam profüli TürkKe" önerisını utanmadan açıklayan eski tüfekler atışa geçmiştir. "Siya- sal tslam, tslama parti'' nitelemesi demokra- siyle bağdaşmaz. Din siyasallaşırsa demokra- si dinselleşir. Kurtuluş Savaşı'yla içinden çık- nğımız bataklığı unutan ve unutturmak isteyen aymazlarla sapkınlann boş durmayacaklan an- laşılmaktadır. Tabana seslenme, yandaşlanna göz kırpma, el altından kışkırtma ve yüreklen- dirme, çalım atma ve kabadayılık beliraleri, kuş- kulan doğrulamaktadır. Güdümlü iktidar, ta- kıyye izlencesini yerel seçimlere kadar sürdür- meyi fazla bularak "türban" yalanıyla dayatı- lan sıkmabaşın kavgasıyla ibadet şovunu gün- demının başrna almıştır. Hiçbirinin kışısel, top- lumsal, ulusal yarara katkısı olamaz. Inanç sö- mürüsüyle hiçbiryere vanlamaz. Bu arada ana- yasanın 2,4, 76 ve 109. maddelerini değiştir- me çabalanndan da söz edılmektedir. Hukuk- la oynanmaması için bu gırişimlere özetle de- ğinmeyi görev sayıyorum: l. Anayasanın 2. maddesinin cumhuriyetin niteliklerini belirten bölümünün değıştırilme- si önerilemeyeceği gibi bu yasağı öngören 4. maddesi de asla değıştirilemez. Bu yollar ka- palıdır. Anayasa Mahkemesı'nin bu maddelerle bir- likte ilgili maddelere gönderme yapan, kapsam- lı araşörma ve incelemelere, toplumsal ve ta- rihsel gerçeklere dayanan yükseköğretim ku- rumlannda başörtüsü yasağına ilişkin karara ay- kın yasa çıkanlamaz, çıkanlırsa anayasaya ay- kın olur. AİHM kararlan da yasağı uygun bul- muştur. Laiklik konusundakı anlamsız tartış- malar, gereksiz kavgalar, laıkliğin yararlan, Cumhurbaşkanı ve Millet\'ekili andındaki açık- lık, vurgulama gözetihrse büsbütün boşuna- dır. Türkiye'de başörtüsü yasağı yoktur. Kadın- laramz alışılmış, geleneksel başörtülerinı kul- lanmaktadırlar. Devlet özel yaşama, eve-soka- ğa kansmamaktadır. Başlarmı bobçalayıp be- denlerini çuvala sokarcasma. şeriat simgesi gö- rûnümlemle kadmlanmcm kamusal alandabu- lnnmalan aytardıktır. Geri gidişin, çağdışıhğın birev^ellikk. toptusaBaşmayia hiçbir ilgisi yok- tur. Bu tür ghim dinsel yönden zorunlu olma- dığı gibi dinsel olması devlet kaünda uygulan- masını büsbütün bakmcalı kılar. Hangi neden- te olursa oisun ahştmnaya, dayatmaya kaDa- şanlarflebu inat>e karşıdevTİm formasmı hoş^ görüyle karşdavanlar laik cumhurhete ihanet etmiş olurtar. Bugünkrde Başbakanhk'a çar- şaflılann, takkelilerin. sakallüann, sıkmabaşb- lann akmı, bu görünümde görevlilerin alınma- sı doğrultuj'u vermektedir. Önceki söviemkri- niveeykmİerini çekinmeden sürdüreceklerdir. (PlatlakAmpul,ErgûnPOYRAZ). Köktendin- ci medya yalakalığı yayılmaktadır. Cumhurbaş- kanı uyarmada geç kalmışör. 2. Anayasanın 76. maddesi milletvekilleri- nın daha niteliklilerden seçilmesı, şaibelilerin ulusun temsilcisi olmaması için iyiye doğru değiştırilebilır. Sınırsız özgürlük adı altında devlet ve ulus düşmanlığına, dısıplinsizliğe, her tür suçu olağan sayma saynlığına özendi- rilemez. 3. Anayasanın 109. maddesi degiştirilerek mil- letvekili olmayan kimsenin başbakan olması- nın sağlanması, demokratık parlamenter düze- nin ruhuna, özüne, anlamına ve ereğine tü- müyle aykındır. Ulusal istencin öngörmediği, halkı temsil etmeyen, seçılmemış kimse yöne- timin-yürütmenin başında bulunamaz. Bulunursa sıstem değişir, bozulur ve yozla- şu-. Nabza göre şerbetçilık, dalkavukluk, şak- şakçılık ve panazanlık yeğlenırse daha neler gö- rür, daha neler duyar, daha neler yaşanz. Ço- ğunluk diktasına heveslenmek tehlikehdır, her- kes haddini bılmelidır. Yozlaşma ve sayısal ço- ğunluk konusunu gelecek yazımda sonuçlan- dıracağım. Atatürk'ün Öğretnıen Ordusu. tyice anlamamız gereken şey şudur: Toplum hangi sıkıntılar içinde bulunursa bulunsun, öğretmen geçim sıkıntısı içinde, okul para sıkıntısı içinde olmamalıdır. Yurdumuzun varlığı, başta gençlik olmak üzere insanlanmızın geleceği buna bağhdrr. Arslan KAYNARDAĞ B izde epey zamandan be- ri Öğretmenler Günü ve Haftası kutlanıyor. Bu adla kutlanan bir gün ve hafta- nın başka ülkelerde olduğunu sanmıyorum. 24 Kasım 1928, Cumhuriye- timizin büyük atılımlanndan bi- ri olan Ulus Okullan'nın (Mil- let Mekteplen'nin) açılış tarihi- dir. îlgili yönetmelik bu tarihte Resmi Gazete'de yayunlanmış ve başöğretmenin Atatürk oldu- ğu bildirilmiştir. Aradan bir süre geçtikten son- ra, yukardaki bilgiye dayanıla- rak 24 Kasım'ın Öğretmenler Günü, o günle başlayan hafta- nın Öğretmenler Haftası olma- sı kararlaştuıldı. Her yıl bugünler gelince, kül- türümüzü, bilgimizi, yetişme- mizi kendilenne borçlu oldu- ğumuz öğretmenlere sevgi ve saygı düşüncelerimizi, gönlü- müzde yaşattığımız duygulan dile getirmeye, kutlamalar yap- maya çalışıyoruz. "tnsanhgın en büyük utkusiı, tarih boyunca yaratüğı kültür- dür." Bu utkunun en özverili meçhul askeri ise öğretmendir (*). Öğretmenliğin tarihi üısan- lığın çok eski dönemlerine ka- dar uzanmaktadır. Örnegin, IÖ 400'lü yıllarda yaşayan fılozof Sokrates büyük bir öğretmen idi. O yamız Pla- ton'un değil, günümüze kadar birbirini izleyen nice kuşakla- nn öğretmeni oldu. Kendileri öldüğü halde, kitaplanyla ders vermeyi sürdüren başka öğret- menler de var. Öğretmenlik eskiden beri, her bakımdan saygı gösterilen bir meslek olmuştur. Kral Büyük îs- kender, "Benim babam Filiptir ama düşüncelerimin babası öğ- retmenim Aristoteles'tir" dı- yordu. Bizde çağdaş anlamda öğret- men yetiştiren okulun açılması 1847'dedir. Bunu Cumhuri- yet'ten sonra başkalan izledi. Bu okullan bitirenler yeni öğ- retmenler yetiştirmişler, onlan bilgilendirip aydınlatmışlardır. Birinci ve tkinci Meşrutiyet dediğimiz yenileşme hareket- lerinin başlayıp gelişmesinde, onlarla ilgili kültür ortamının hazırlanmasuıda öğretmenlerin büyük etkisi vardı. Kendisi de öğretmen olan bü- yük şairimiz TevfikFBtret (1867- 1915), ilk açılan öğretmen oku- lu için bestelenen marşa yazdı- ğı sözlerde öğretmenleri, "il- min ışıklanyla donanmış dü- şünce ordusu" olarak nitelendi- riyor, onlann bılgisızliğin karan- lığını yıkıp geçtiklerini söylü- yordu. Yine Tevfik Fikret "FBk- ri hür, irfaıu hür, vicdanı hfir" bireyler, bu öğretmenlerin eği- timiyle yetişecek diyordu. Birinci Dünya Savaşı'nda, özellikle Çanakkale'de şehit olanlar arasında büyük sayıda öğretmen ve öğrenci vardı. Mü- tareke yıllannda tstanbul'daki is- tilacı düşmanlara karşı diren- me hareketinde, Kurtuluş Sa- vaşı'nda Anadolu'daki halkın bılinçlenip örgütlenmesınde, öğretmenler büyük iş yaptılar. 1930"da Menemen'deki şen- atçı ayaklanmaya tek başına kar- şı koyarak şehit olan yine bir öğretmen oldu. Tanzinıat ve Meşrutiyet yılla- nnda başlayan eğitim, öğretim ve yurt bilinci, Kurtuluş Sa- vaş'nda ve Cumhuriyet'in ilk yirmi beş yılında iyice kuvvet- lenmiş, üst düzeylere yüksel- mişti. Atatürk'te, onun eğitim bakanlarında. daha sonra Ba- kan Hasan ÂK Yücel'de bu bi- linçten kaynaklanan düşünce, eylem ve etkinliklerin örnekle- ri sıkça görülmektedir. Atatürk'ün eğitim ve öğret- men konusunda söylenmiş önemli sözleri çoktur. 1922'de, Istanbul'dan Bursa'ya gelerek kendismi karşılayan öğretmen- lere yaptığı uzun konuşmannı bir yerinde bakm ne diyor: "İsterdim ki, çocuk olayun, genç olayun, sizin ışık saçan sı- nuTannızda bulunayım, sizin eti- nizde gelişevim. Siz beni yetişti- resiniz. O zaman ulusum için daha yararh olurdum. Fakat ne ysnk kiekle edileme\ecek bir is- tek karşjsmda bulunu>T)ruz. Bu- nun yerine sizden başka bir is- tekte bulunacağım: Bugünün çocuklannı yetiştiriniz. Onlan yurda, ulusa \ ararh insanlar \a- pınız. Bunu sizden isdyorum_." Cumhuriyet'ten sonra okul- lardan, Haİkevleri'nden, Köy Enstitüleri'nden yetişen öğret- menlerin, gerçek eğitimın oluş- masındaki, çağdaş kültürün yer- leşmesindeki, tek sözcükle söy- leyecek olursak avdınlanmanın benûnsenmesindeki hizmetleri özellikle belirtıunelidir. 1950'lerde düşünce özgürlü- ğü ve haklar yok edilmek iste- nince toplumdaki direnç ve baş- kaldırmada, öğretmenlerin ve aydın gençliğin etkisini kim yadsıyabilir?.. Ancak son yıllarda ortaya çı- kan bir gerçek var: İyi öğret- men artık kolay yetişmiyor. Ye- tişenler olumsuz birtakım top- lumsal sorunlar içinde güç ko- şullarla uğraşmak zorunda ka- lıyorlar. Atatürk döneminde öğ- retmenlerin maddi güvencesi vardı. Çarşıda pazarda almlan açık, başlan dık dolaşabiliyor- lardı. îyice anlamamız gereken şey şudur: Toplum hangi sıkıntılar içinde bulunursa bulunsun, öğ- retmen geçım sıkıntısı içinde, okul para sıkıntısı içinde olma- malıdır. Yurdumuzun varlığı, başta gençlik olmak üzere insan- lanmızın geleceği buna bağlı- dır. (*) Hilmi Zıya Ülken, Eğitim Felsefesi, (Önsöz), 1967, tstan- bul. PENCERE DmclerinTemel Sonunu... Ikisıni de yurekten sevdiğimız iki Cumhurıyet dostunu, iki gönül adamını, Türkiye'nin iki değerli kişiliğini bir günde yitirdik... Melih Cevdet Anday. Bülent Tanör. Ikincisi hukuk dünyamızda yıldızlaşmıştı, 'Ay- dınlanma' yolundaki bilimsel yürüyüşüyle tüm ül- kede haklı bir ün kazanmıştı. Birincisınin edebıyat dünyamızdaki yerı neydi?.. Türkçe konuşan kime beş şair adı sorsan, Me- lıh Cevdet'ı saymadan geçemezdı. Orhan Veli- Oktay Rifat-Melih Cevdet üçlüsünü tanımadan Türkiye'de yaşanabilir mi?.. Okul kıtaplarına geç- miş bir şairimiz değil mi Melih Cevdet Anday?.. Anday'ı ve Tanör'ü yitirişımizin ertesı günü ga- zeteleri açtım... Vah benim gazetelerime!.. • Ancak bugün dıle getirmek ıstedığım sorun ar- tık tümüyie magazinleşen basınımızın hal-i perişa- nı değil, dinci gazetelerimızdeki "durum vaziyeti"... Yeni Şafak, Millı Gazete, Vakıt ve Zaman'ın olay karşısındaki tutumları neydi?.. Islamcılığı şiar edinen 'refiklerimiz'öe, yaşanan olay es geçilip hiçlenmiş.. Fethullah Hoca'nın ga- zetesi Zaman'a bir umutla el attırn, Melih Cev- det'in haberi 17'ncı sayfanın dibınde tek sütunla verılmiş. Oysa bu gazetede bir süreden beri ob- jektif gazetecilik eğılımleri uç venyordu... Peki, anlamı ne bunun?.. Dinci basın Melih Cevdet'i neden reddediyor?.. • Türbanda mızraklaşan temeldeki bir kültür so- runudur bu; Cumhurıyet Türkıyesi'ne elbıriiğiyle toptan ve köktenci bir 'reddiye'dir... Olay siyasallığın da dibınde.. Daha derinde.. Bizdeki dincilik bir yandan Tayyip Erdoğan'ı Av- rupa'da kapı kapı dolaştırıyor... Destek anyor... Ama iş Melih Cevdet'e geldi mı, Cumhuriyet Tür- kiyesi'nin en önemli şairierinden birini yok sayma- yateşnedirdıncı... İslamcı, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ve aydınlanma kültürünün okuma-yazmasını içeren Milli Eğitim'in temel değerlenne bunca uzak, ters ve zıt birtutum- la neyapacak?.. • öğretmen okula geldi, sınıfagirdi, çocuklaraya- ğa kalktılar... öğretmen dedı ki: - Açın kitaplarınızı!.. O kıtapların yazdıkları, dinci kardeşlerimizin kar- şı olduğu gerçeklerdır... Bu çelişki nasıl çözülecek?.. Erbakan liderliğindeki dinci partiler, sorunu ne kendi içlerinde çözebildiler, ne de ülkede... AKP neyapacak?.. • Melih Cevdet'in bir şıinni sunayım Melih Cevdet'i yok sayanlara... Havada kuş yok Yaprak kımıldamıyor Deniz bi kalıp olmuş Boşandı boşanacak Çın çın ötüyor sessizlık Gerilmiş kolum bacağım Faltaşı gibi bekliyorum Tıkanacağım MEKTEB-I MÜLKİYE'NİN 143. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANIYOR Okulumuz Mülkiye'nin 143. Kuruluş Yıldönümü 13 Aralık 2002 Cuma gü- nü saat 19.00'da Büyük Kulüp Balo Salonu'nda kutlanacaktır. Tüm Mülkiyeli'ler davetlidir. Davetiye- ler Şube Merkezi'nden veya 13 Aralık akşamı Büyük Kulüp girişinden temin edilebilir. Mülkiyeliler Birliği Istanbul Şubesi lcadıye Caddesı 7, Kuzguncuk 34674 Tel: 0 216 342 30 15 - 342 30 42 E-mail: mulkiyeistanbul(5 ixir.com Büyük Kulüp Cemil Topuzlu Caddesi 42, Çiftehavuzlar Tel: 0 216 302 42 72 - 359 06 56 E-mail: bkulup@superonline.com BEDAVADAN! mdfamum-J-b- Sadece lş Bankası kredi kartları, Petrol Ofisi istasyonlarırda* size hem % 2 MaxiPuan hem de tşPuan kazandırıyor. Bu puanlar anında benzin oluyor, deponuz bedavaya doluyor. www.maximum.com.tr www.isbank.com.tr 444 02 02 k<\\\ fnlk'4/f ÇOk pofc piian hemen kazan * B u uygulama lOOO'ı aşkın anlaşmah Petrol Ofısı ıstasyonunda geçerlıdıı ıt 4- TÜRKİYE t BANKASI ^ T Turkİye'nİn Bankası
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear