Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 30 KASIM 2002 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusıa cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOVSAL
Hayret
ULUSLARARASI Adalet Divanı'nın bulunduğu
yerolduğu için Hollandalılarca "dünyanın hukukbaş-
kenti" sayılan Lahey'de iki gün süren ve dün ak-
şam sona eren bir toplantı: "Avnıpa Anayasası
Konferansı". Avrupa Birliğı'ne tam üye veaday ül-
kelerden anayasa sorunlanyla ilgilı hukukçulan ça-
ğırmışlar, çalışmaları devam eden Avrupa Kurulta-
yı'nın benımsediği "anayasa" düşüncesini birlikte
tartıştılar: AB için nasl bir anayasayapılmalıdır? Yır-
mı küsur devîetli bir biriikteki ortak yönetim ku-
rumlanyla hak ve özgürlük kurallannı ulusal ana-
yasalarla ilişkilendirmenin sorunlan neler olabılir?
Her işin en iyi görülebileceği ortak veya ulusal ola-
bilecek düzeylerı saptayıp ona göre yetki kullan-
dınmak anlamına gelen "ikincillik" ilkesi nasıl uy-
gulahacak?
Türkiye'den şu günlere kadar eski Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz'la birkaç milletvekilinin
ve bir-iki bürokratm katıldığı kurultay çalışmalann-
dan şımdilik çıkan sonuç şu: Ortada bir "anayasal
andlaşma" çerçevesi var. Bunun içi doldurularak
üye devletler arasında imzalanacak bir "andlaşma"
yoluyla "anayasa"ya dönüştürülmesi bekleniyor.
Bir "taslak" demek bile kolay değil bu çerçeveye.
Olsa olsa, anayasada hangi başlıkların, ne gibi
maddelerin, kurallara bağlanacak hangi konulann
bulunması gerektiğini gösteren bir metin. Bu nite-
lığinden ötürü, sanki öbür dünyadan sesleniyormuş
gibi konuşan Kurultay Başkanı'nı hafifçe karikatür-
leştirerek "Giscard de'EstaingVn iskeleti" dıyor-
lar bu metne.
Ama, eninde sonunda bir Avrupa Anayasası'na
dönüşeceği şuradan belli kı, tartışmalar hep o çer-
çeve ıçinde sürüyor.
On para etmez bir "tarihin tarihi"n\ koparmak için
çırpınan, kalabalıkve karmakanşık kafileler ha-
linde oradan oraya seyirten, nefes tüketen, bu
uğurda Kıbns davasını bile gözden çıkaran insan-
lar acaba AB'nin gelecek yapısı ve düşünülen ye-
ni kuralları konusunda neyi ne kadar bilmekteler?
Neyin ıçine girmek istediklerinin farkındalar mı?
Kuzey Kıbrıs'ın insanlan kurumlan ve kurallan
yeniden oluşturulmakta olan bir AB'ce korunacak-
lanndan nasıl bu kadar eminler? Dimyat'a pirince
giderken evdekı bulgurdan olunabileceğini düşü-
nen kaç kişi var acaba?
Daha önemlisı ve acıklısı, bu davayı ayakta tut-
mak için yedi düvele karşı mücadele eden ve teh-
likelen haber verenlere Türkiye'den ve Ada'dan
yağdınlan hakaretlerin anlamı ne? Adıylatutumu çe-
lişkıli bir gazetede, ne idüğü belirsız kalemlerce o
insanlara nasıl olup da "felaket tellalı bir günıh" de-
nebilıyor?
Hayret bir şey. Hayret ki, ne hayret; böylesi ne
başka hiçbır ülkede görülmemiştir, hatta ne
Yunanistan'da, ne de Rum Kıbnsı'nda. Görüş ay-
nlıkları olabilir; ama insanlar ulusal nitelık kazan-
mış bir davayı savunanların üstüne ancak karşı ta-
rafın görevlilerinde görülebilecek bir husumetle
çullanmazlar.
Araştırmacı
gazeteci adaylarına
çagrı
Dünyayı ve Türkiye'yi tantyan...
Gelişmeleri izJeyen, sorgulayan ve denetleyen...
Meslek ilkelerine saygılu..
Toplumsal sorumluluk ve duyarldık taştyan...
Uğur Mumcu 'nun araştırmacı gazetecilik
çizgisini devam ettirecek...
Gazeteciler yetiştirmek amacıyla
Araştınnacı Gazetecilik Kursu düzenlenmıştir.
Şu anda bir yerde çahşmayan, 25 yaşını
aşmamış üniversite mezunu gençler arasından
yüz yüze göriişmeler sonucunda seçilecek
adaylara, karşılıksız bursla 3,5 ayhk yoğun bir
kuramsal eğıtım verilecektir. Kursu başanyla
bitirenlere basın kuruluşlarında mesleki
deneyünlerini geliştirme olanağı sağlanacakttr.
İlgilenenlerin Vakfımızdan edinebilecekleri
başvunı dosyalannı, son başvuru tarihi olan
20 Aralık 2002"ye kadar teslim etmeleri
gerekmektedir.
Pans Caddesı No 14
Kavaklıdere 06540 ANKARA
Tel (0312) 417 77 20 ptx
Faks 10312) 4->7 57 46
e-posta umagöumag org tr
Daha Neler...
'Siyasal Islam, İslamcı parti' nitelemesi demokrasiyle bağdaşmaz. Din
siyasallaşırsa demokrasi dinselleşir. Kurtuluş Savaşı'yla içinden çıktığımız
bataklığı unutan ve unutturmak isteyen aymazlarla sapkınlann boş durmaya-
caklan anlaşılmaktadır.
Yekta Güngör ÖZDEN Hukukçu
Y
enilenen, baskın niteliğindeki
milletvekili genel seçimi sırasın-
da sık sık duyduğumuz "Değij-
tik" sözünün aldatmak için kul-
lanıldığı örtünme,namaz vekad-
rolaşma gösterileriyle çok çabuk ortaya çıktı.
llkesini, amacını ve gerçek kimliğini sakla-
yan inanılmaz, güvenilmez, kurnaz politikacı
hıçbir ahlak ve hukuk kurah tanımadan bildi-
ğinı okur. Kişileroyununbirerparçasıdır. 'Ya-
mah anayasa Oeyarah seçimyasâlan'nın öngör-
düğü yöntemlerle gerçekleştirilen seçimlerde
söylemleri ve eylemleri bilınen çoğunluk ya-
sama organına yerleşti. Gerçekte yenı iktıdar
eski ıktidann ülkeye armağarudır. îlkelerde an-
laşıp özveride bulunmayan ulusakı partilerin
bencıl yöneticileri, kötü yönetimlerin oylannı
kullanmayan yurttaşlar tarafindan seçildiğini
unutarak sandığa gitmeyen, gitse de geçersiz
oy kullanan. o> "unu namus bflerek değfl öç al-
ma ve intikam aracı olarak kullanan önvargıh,
koşullanmışlaria tepkili seçmenler şündfld ya-
puun ortak mimarlandır. Demokrasıyi araç
sayan anlayış, şeriat özlemini doyuracak uygu-
lamalara başlamıştır. İyi çırak ustasından bel-
li olur sözü anımsanırsa, Milli Görüş Okulu öğ-
rencisi çıraklann ustalannı aratmayacaklan
gerçeğinde birleşilir.
Oyalama ve kandırma amaçlı yûzeysel yak-
laşımlar, süslü sözler ıçeren Ivedı Eylem Pla-
nı'nı, laik Türkiye Cumhuriyeti'nın kurucusu
Atatürk'ümüzün adını geçiştirerek anan, ama
kendi bilinen liderlenne göndermeyle başlayan
Hûkümet Programı izlemıştir. Ustalıklı, her
yana çekilebilır, ıstendıği biçımde uygulanabı-
lecek, gerekirse "Amaamız o değil, budur" de-
nilerek dönüşlere açık, dinlene dinlene usanıl-
mış sözlerle dolu program, rejim taröşması ya-
ratabilecek dolaylı anlatımlar, çelişkiler, eko-
nomik bağımlıhk vurgulamalan taşımaktadır.
Varhğımızın temeli TürkDe\Tİınii]e yaşam fel-
sefemiz Atatürk Ikderigöz ardı edilmekten öte-
de yadsınmaktadır. Eşitlik üzerinde durulma-
dan körü körüne AB yandaşhğı savunulmak-
ta, ulusal künliğın önemine değinilmeden Arap
ûlkelerine öncelik ve ağırlık verilmektedir. Oy-
sa hukuk devleti, inançlar yönünden saygın bir
yansızlıkla hukuku üstûn tutar. Ümmet yapı-
sına, fetva ve fermana dönülemez.
Atatürk'ün Vasiyed'ne aykın oluşumlan dü-
zeltmek yenne anayasa dikni Osmanlıcaya dö-
nüştürmek isteyen Türk-lslam Sentezı kukla-
lannın şımankhklan gazetelerde yer almaya baş-
lamıştır. "Tnprağın, gnınn, ıtovirtin nnpmi yttk-
tur" safsatasının yanında "karmaşık toplum-
lu Islam profüli TürkKe" önerisını utanmadan
açıklayan eski tüfekler atışa geçmiştir. "Siya-
sal tslam, tslama parti'' nitelemesi demokra-
siyle bağdaşmaz. Din siyasallaşırsa demokra-
si dinselleşir. Kurtuluş Savaşı'yla içinden çık-
nğımız bataklığı unutan ve unutturmak isteyen
aymazlarla sapkınlann boş durmayacaklan an-
laşılmaktadır. Tabana seslenme, yandaşlanna
göz kırpma, el altından kışkırtma ve yüreklen-
dirme, çalım atma ve kabadayılık beliraleri, kuş-
kulan doğrulamaktadır. Güdümlü iktidar, ta-
kıyye izlencesini yerel seçimlere kadar sürdür-
meyi fazla bularak "türban" yalanıyla dayatı-
lan sıkmabaşın kavgasıyla ibadet şovunu gün-
demının başrna almıştır. Hiçbirinin kışısel, top-
lumsal, ulusal yarara katkısı olamaz. Inanç sö-
mürüsüyle hiçbiryere vanlamaz. Bu arada ana-
yasanın 2,4, 76 ve 109. maddelerini değiştir-
me çabalanndan da söz edılmektedir. Hukuk-
la oynanmaması için bu gırişimlere özetle de-
ğinmeyi görev sayıyorum:
l. Anayasanın 2. maddesinin cumhuriyetin
niteliklerini belirten bölümünün değıştırilme-
si önerilemeyeceği gibi bu yasağı öngören 4.
maddesi de asla değıştirilemez. Bu yollar ka-
palıdır.
Anayasa Mahkemesı'nin bu maddelerle bir-
likte ilgili maddelere gönderme yapan, kapsam-
lı araşörma ve incelemelere, toplumsal ve ta-
rihsel gerçeklere dayanan yükseköğretim ku-
rumlannda başörtüsü yasağına ilişkin karara ay-
kın yasa çıkanlamaz, çıkanlırsa anayasaya ay-
kın olur. AİHM kararlan da yasağı uygun bul-
muştur. Laiklik konusundakı anlamsız tartış-
malar, gereksiz kavgalar, laıkliğin yararlan,
Cumhurbaşkanı ve Millet\'ekili andındaki açık-
lık, vurgulama gözetihrse büsbütün boşuna-
dır.
Türkiye'de başörtüsü yasağı yoktur. Kadın-
laramz alışılmış, geleneksel başörtülerinı kul-
lanmaktadırlar. Devlet özel yaşama, eve-soka-
ğa kansmamaktadır. Başlarmı bobçalayıp be-
denlerini çuvala sokarcasma. şeriat simgesi gö-
rûnümlemle kadmlanmcm kamusal alandabu-
lnnmalan aytardıktır. Geri gidişin, çağdışıhğın
birev^ellikk. toptusaBaşmayia hiçbir ilgisi yok-
tur. Bu tür ghim dinsel yönden zorunlu olma-
dığı gibi dinsel olması devlet kaünda uygulan-
masını büsbütün bakmcalı kılar. Hangi neden-
te olursa oisun ahştmnaya, dayatmaya kaDa-
şanlarflebu inat>e karşıdevTİm formasmı hoş^
görüyle karşdavanlar laik cumhurhete ihanet
etmiş olurtar. Bugünkrde Başbakanhk'a çar-
şaflılann, takkelilerin. sakallüann, sıkmabaşb-
lann akmı, bu görünümde görevlilerin alınma-
sı doğrultuj'u vermektedir. Önceki söviemkri-
niveeykmİerini çekinmeden sürdüreceklerdir.
(PlatlakAmpul,ErgûnPOYRAZ). Köktendin-
ci medya yalakalığı yayılmaktadır. Cumhurbaş-
kanı uyarmada geç kalmışör.
2. Anayasanın 76. maddesi milletvekilleri-
nın daha niteliklilerden seçilmesı, şaibelilerin
ulusun temsilcisi olmaması için iyiye doğru
değiştırilebilır. Sınırsız özgürlük adı altında
devlet ve ulus düşmanlığına, dısıplinsizliğe,
her tür suçu olağan sayma saynlığına özendi-
rilemez.
3. Anayasanın 109. maddesi degiştirilerek mil-
letvekili olmayan kimsenin başbakan olması-
nın sağlanması, demokratık parlamenter düze-
nin ruhuna, özüne, anlamına ve ereğine tü-
müyle aykındır. Ulusal istencin öngörmediği,
halkı temsil etmeyen, seçılmemış kimse yöne-
timin-yürütmenin başında bulunamaz.
Bulunursa sıstem değişir, bozulur ve yozla-
şu-. Nabza göre şerbetçilık, dalkavukluk, şak-
şakçılık ve panazanlık yeğlenırse daha neler gö-
rür, daha neler duyar, daha neler yaşanz. Ço-
ğunluk diktasına heveslenmek tehlikehdır, her-
kes haddini bılmelidır. Yozlaşma ve sayısal ço-
ğunluk konusunu gelecek yazımda sonuçlan-
dıracağım.
Atatürk'ün Öğretnıen Ordusu.
tyice anlamamız gereken şey şudur: Toplum hangi
sıkıntılar içinde bulunursa bulunsun, öğretmen geçim
sıkıntısı içinde, okul para sıkıntısı içinde olmamalıdır.
Yurdumuzun varlığı, başta gençlik olmak üzere
insanlanmızın geleceği buna bağhdrr.
Arslan KAYNARDAĞ
B
izde epey zamandan be-
ri Öğretmenler Günü ve
Haftası kutlanıyor. Bu
adla kutlanan bir gün ve hafta-
nın başka ülkelerde olduğunu
sanmıyorum.
24 Kasım 1928, Cumhuriye-
timizin büyük atılımlanndan bi-
ri olan Ulus Okullan'nın (Mil-
let Mekteplen'nin) açılış tarihi-
dir. îlgili yönetmelik bu tarihte
Resmi Gazete'de yayunlanmış
ve başöğretmenin Atatürk oldu-
ğu bildirilmiştir.
Aradan bir süre geçtikten son-
ra, yukardaki bilgiye dayanıla-
rak 24 Kasım'ın Öğretmenler
Günü, o günle başlayan hafta-
nın Öğretmenler Haftası olma-
sı kararlaştuıldı.
Her yıl bugünler gelince, kül-
türümüzü, bilgimizi, yetişme-
mizi kendilenne borçlu oldu-
ğumuz öğretmenlere sevgi ve
saygı düşüncelerimizi, gönlü-
müzde yaşattığımız duygulan
dile getirmeye, kutlamalar yap-
maya çalışıyoruz.
"tnsanhgın en büyük utkusiı,
tarih boyunca yaratüğı kültür-
dür." Bu utkunun en özverili
meçhul askeri ise öğretmendir
(*). Öğretmenliğin tarihi üısan-
lığın çok eski dönemlerine ka-
dar uzanmaktadır.
Örnegin, IÖ 400'lü yıllarda
yaşayan fılozof Sokrates büyük
bir öğretmen idi. O yamız Pla-
ton'un değil, günümüze kadar
birbirini izleyen nice kuşakla-
nn öğretmeni oldu. Kendileri
öldüğü halde, kitaplanyla ders
vermeyi sürdüren başka öğret-
menler de var.
Öğretmenlik eskiden beri, her
bakımdan saygı gösterilen bir
meslek olmuştur. Kral Büyük îs-
kender, "Benim babam Filiptir
ama düşüncelerimin babası öğ-
retmenim Aristoteles'tir" dı-
yordu.
Bizde çağdaş anlamda öğret-
men yetiştiren okulun açılması
1847'dedir. Bunu Cumhuri-
yet'ten sonra başkalan izledi.
Bu okullan bitirenler yeni öğ-
retmenler yetiştirmişler, onlan
bilgilendirip aydınlatmışlardır.
Birinci ve tkinci Meşrutiyet
dediğimiz yenileşme hareket-
lerinin başlayıp gelişmesinde,
onlarla ilgili kültür ortamının
hazırlanmasuıda öğretmenlerin
büyük etkisi vardı.
Kendisi de öğretmen olan bü-
yük şairimiz TevfikFBtret (1867-
1915), ilk açılan öğretmen oku-
lu için bestelenen marşa yazdı-
ğı sözlerde öğretmenleri, "il-
min ışıklanyla donanmış dü-
şünce ordusu" olarak nitelendi-
riyor, onlann bılgisızliğin karan-
lığını yıkıp geçtiklerini söylü-
yordu. Yine Tevfik Fikret "FBk-
ri hür, irfaıu hür, vicdanı hfir"
bireyler, bu öğretmenlerin eği-
timiyle yetişecek diyordu.
Birinci Dünya Savaşı'nda,
özellikle Çanakkale'de şehit
olanlar arasında büyük sayıda
öğretmen ve öğrenci vardı. Mü-
tareke yıllannda tstanbul'daki is-
tilacı düşmanlara karşı diren-
me hareketinde, Kurtuluş Sa-
vaşı'nda Anadolu'daki halkın
bılinçlenip örgütlenmesınde,
öğretmenler büyük iş yaptılar.
1930"da Menemen'deki şen-
atçı ayaklanmaya tek başına kar-
şı koyarak şehit olan yine bir
öğretmen oldu.
Tanzinıat ve Meşrutiyet yılla-
nnda başlayan eğitim, öğretim
ve yurt bilinci, Kurtuluş Sa-
vaş'nda ve Cumhuriyet'in ilk
yirmi beş yılında iyice kuvvet-
lenmiş, üst düzeylere yüksel-
mişti. Atatürk'te, onun eğitim
bakanlarında. daha sonra Ba-
kan Hasan ÂK Yücel'de bu bi-
linçten kaynaklanan düşünce,
eylem ve etkinliklerin örnekle-
ri sıkça görülmektedir.
Atatürk'ün eğitim ve öğret-
men konusunda söylenmiş
önemli sözleri çoktur. 1922'de,
Istanbul'dan Bursa'ya gelerek
kendismi karşılayan öğretmen-
lere yaptığı uzun konuşmannı bir
yerinde bakm ne diyor:
"İsterdim ki, çocuk olayun,
genç olayun, sizin ışık saçan sı-
nuTannızda bulunayım, sizin eti-
nizde gelişevim. Siz beni yetişti-
resiniz. O zaman ulusum için
daha yararh olurdum. Fakat ne
ysnk kiekle edileme\ecek bir is-
tek karşjsmda bulunu>T)ruz. Bu-
nun yerine sizden başka bir is-
tekte bulunacağım: Bugünün
çocuklannı yetiştiriniz. Onlan
yurda, ulusa \ ararh insanlar \a-
pınız. Bunu sizden isdyorum_."
Cumhuriyet'ten sonra okul-
lardan, Haİkevleri'nden, Köy
Enstitüleri'nden yetişen öğret-
menlerin, gerçek eğitimın oluş-
masındaki, çağdaş kültürün yer-
leşmesindeki, tek sözcükle söy-
leyecek olursak avdınlanmanın
benûnsenmesindeki hizmetleri
özellikle belirtıunelidir.
1950'lerde düşünce özgürlü-
ğü ve haklar yok edilmek iste-
nince toplumdaki direnç ve baş-
kaldırmada, öğretmenlerin ve
aydın gençliğin etkisini kim
yadsıyabilir?..
Ancak son yıllarda ortaya çı-
kan bir gerçek var: İyi öğret-
men artık kolay yetişmiyor. Ye-
tişenler olumsuz birtakım top-
lumsal sorunlar içinde güç ko-
şullarla uğraşmak zorunda ka-
lıyorlar. Atatürk döneminde öğ-
retmenlerin maddi güvencesi
vardı. Çarşıda pazarda almlan
açık, başlan dık dolaşabiliyor-
lardı.
îyice anlamamız gereken şey
şudur: Toplum hangi sıkıntılar
içinde bulunursa bulunsun, öğ-
retmen geçım sıkıntısı içinde,
okul para sıkıntısı içinde olma-
malıdır. Yurdumuzun varlığı,
başta gençlik olmak üzere insan-
lanmızın geleceği buna bağlı-
dır.
(*) Hilmi Zıya Ülken, Eğitim
Felsefesi, (Önsöz), 1967, tstan-
bul.
PENCERE
DmclerinTemel Sonunu...
Ikisıni de yurekten sevdiğimız iki Cumhurıyet
dostunu, iki gönül adamını, Türkiye'nin iki değerli
kişiliğini bir günde yitirdik...
Melih Cevdet Anday.
Bülent Tanör.
Ikincisi hukuk dünyamızda yıldızlaşmıştı, 'Ay-
dınlanma' yolundaki bilimsel yürüyüşüyle tüm ül-
kede haklı bir ün kazanmıştı.
Birincisınin edebıyat dünyamızdaki yerı neydi?..
Türkçe konuşan kime beş şair adı sorsan, Me-
lıh Cevdet'ı saymadan geçemezdı. Orhan Veli-
Oktay Rifat-Melih Cevdet üçlüsünü tanımadan
Türkiye'de yaşanabilir mi?.. Okul kıtaplarına geç-
miş bir şairimiz değil mi Melih Cevdet Anday?..
Anday'ı ve Tanör'ü yitirişımizin ertesı günü ga-
zeteleri açtım...
Vah benim gazetelerime!..
•
Ancak bugün dıle getirmek ıstedığım sorun ar-
tık tümüyie magazinleşen basınımızın hal-i perişa-
nı değil, dinci gazetelerimızdeki "durum vaziyeti"...
Yeni Şafak, Millı Gazete, Vakıt ve Zaman'ın olay
karşısındaki tutumları neydi?..
Islamcılığı şiar edinen 'refiklerimiz'öe, yaşanan
olay es geçilip hiçlenmiş.. Fethullah Hoca'nın ga-
zetesi Zaman'a bir umutla el attırn, Melih Cev-
det'in haberi 17'ncı sayfanın dibınde tek sütunla
verılmiş. Oysa bu gazetede bir süreden beri ob-
jektif gazetecilik eğılımleri uç venyordu...
Peki, anlamı ne bunun?..
Dinci basın Melih Cevdet'i neden reddediyor?..
•
Türbanda mızraklaşan temeldeki bir kültür so-
runudur bu; Cumhurıyet Türkıyesi'ne elbıriiğiyle
toptan ve köktenci bir 'reddiye'dir...
Olay siyasallığın da dibınde..
Daha derinde..
Bizdeki dincilik bir yandan Tayyip Erdoğan'ı Av-
rupa'da kapı kapı dolaştırıyor...
Destek anyor...
Ama iş Melih Cevdet'e geldi mı, Cumhuriyet Tür-
kiyesi'nin en önemli şairierinden birini yok sayma-
yateşnedirdıncı...
İslamcı, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ve aydınlanma
kültürünün okuma-yazmasını içeren Milli Eğitim'in
temel değerlenne bunca uzak, ters ve zıt birtutum-
la neyapacak?..
•
öğretmen okula geldi, sınıfagirdi, çocuklaraya-
ğa kalktılar...
öğretmen dedı ki:
- Açın kitaplarınızı!..
O kıtapların yazdıkları, dinci kardeşlerimizin kar-
şı olduğu gerçeklerdır...
Bu çelişki nasıl çözülecek?..
Erbakan liderliğindeki dinci partiler, sorunu ne
kendi içlerinde çözebildiler, ne de ülkede...
AKP neyapacak?..
•
Melih Cevdet'in bir şıinni sunayım Melih Cevdet'i
yok sayanlara...
Havada kuş yok
Yaprak kımıldamıyor
Deniz bi kalıp olmuş
Boşandı boşanacak
Çın çın ötüyor sessizlık
Gerilmiş kolum bacağım
Faltaşı gibi bekliyorum
Tıkanacağım
MEKTEB-I MÜLKİYE'NİN
143. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
KUTLANIYOR
Okulumuz Mülkiye'nin 143. Kuruluş
Yıldönümü 13 Aralık 2002 Cuma gü-
nü saat 19.00'da Büyük Kulüp Balo
Salonu'nda kutlanacaktır.
Tüm Mülkiyeli'ler davetlidir. Davetiye-
ler Şube Merkezi'nden veya 13 Aralık
akşamı Büyük Kulüp girişinden temin
edilebilir.
Mülkiyeliler Birliği Istanbul Şubesi
lcadıye Caddesı 7, Kuzguncuk 34674
Tel: 0 216 342 30 15 - 342 30 42
E-mail: mulkiyeistanbul(5 ixir.com
Büyük Kulüp
Cemil Topuzlu Caddesi 42, Çiftehavuzlar
Tel: 0 216 302 42 72 - 359 06 56
E-mail: bkulup@superonline.com
BEDAVADAN!
mdfamum-J-b-
Sadece lş Bankası kredi kartları, Petrol Ofisi istasyonlarırda* size hem
% 2 MaxiPuan hem de tşPuan kazandırıyor. Bu puanlar anında benzin
oluyor, deponuz bedavaya doluyor. www.maximum.com.tr www.isbank.com.tr 444 02 02
k<\\\ fnlk'4/f ÇOk pofc piian hemen kazan *
B u
uygulama lOOO'ı aşkın anlaşmah Petrol Ofısı ıstasyonunda geçerlıdıı
ıt
4-
TÜRKİYE t BANKASI
^ T Turkİye'nİn Bankası