01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2002 CUMARTESİ 14 KULTUR [email protected] ^W"" *y Melih CevdetAnday hep yalanın, bağnazlığın ve çağdışılığın karşısında yer aldı lazınımızm aydınlıkadıFERİDUNANDAÇ Şair, romancı, deneme ve oyun yazan.. Mefih CevdetAnday de- nilince akla gelen, onun yazar- lık kimliğinin bu belirgin yan- landır. Ama onun asıl adını bü- tünleyen "Garip şiiri" ve Or- han \e&, Oktay Rifat adlandır. Onun, çağdaş yazınımızın olu- şumuna tanıklık eden ömrünün önemli bir dönemecidir "Garip şiiri" hareketi. O çıkışı, yazmak uğraşısının geleceğini tümüyle belirlemese de birbaşlangıç nok- tasıdır Anday ıçin. Edebiyata ilgisi çocukyaşlar- da başladı. O günlere dair anı- lannı şöyle dile getirir Anday: "Şür, edebiyat duşkünlüğüm or- taokuMan başiamışür. Hecevez- niyle şiirler de yazıyordum. An- kara'da Orhan ve Oktay'la ar- kadaşlığımız başlayınca onlar- da da aynı sevdayı gördüm. Bir- birimize okumaya başladık yaz- dığımız şürleri Sonra Varbk'ta yayınlamaya başladık."( 1) YaşarNabiNayır, 1936'da, ye- ni bir şiir anlayışının ömekleri- ni veren bu üç şairin (Melih Cev- det, Orhan Veli, Oktay Rifat) şiirle rine derginin orta sayfasında yer ver meye başladı. 1941'de Orhan Ve- li 'nin imzası ve önsözüyle yayımla- nan Garip kitabında her üç arkada- şın şiirleri yer aldı. şalrllfli 'Garip şiiri' çıkışıyla şiirimizde yeni bir anlayışın oluşmasına öncü- İük eden Anday, topluma içinden bakarak, duygucu, lirik bir şiir an- layışı geliştirdi. Kentteki 'küçükin- san'ın duygu. düşünce dünyası. ya- şamından izler ilk kez şiire girdi. "Rahati Kaçan Ağaç" ile onun şiiri- nin düşünsel boyutu da belirmeye başladı. Şiirinin anlamsal yapısı Tdg- rafhane ve Yanyana kitaplannda da- ha da öne çıktı. Söylenen sözün do- laysızlığı, düşünselöz'ünetkileyici- liği Anday şiirinin ilk döneminin be- lirgin yanını oluşturdu. Toplumsal eleştiri, ironik söylem şiirinde etki- leyici bir yan oluşrurdu. "Kollan MELİH CEVDETANDAY CUMHURİYET YAZARLARIYLA BİRLİKTE - Soldan sağa: Melih CevdetAnday, İlhan Selçuk, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, NadirNadi, Mehmed Kemal. Arka sıra: Yılmaz Şipal, Santi Karaören, Oktay Akbal, Muammer Tuncer. ff Bağh Odysseus", onun şiirinin yeni bir evresınin başlangıcını oluşturur. Anlam örüntüsü imgesel yaru öne çı- kanr. Şiirinin art alanındaki düşün- selöz ile anlamsalöz giderek flula- şarak kurduğu imge dünyası öne çık- tı. Kapalı bir şiir anlayışını öncele- diği gözlendi. Konusunu çoğunluk- la mitoloji, doğa ve tarihten alan bir şiire yöneldi. "Göçebe Denizin Üs- ründe", "Tcknenin Ölümü" onun poetik yolculuğunun nirengi nokta- sını oluşturan yapıtlan oldu. Anday, şiirinde eski Yunan ve Ana- dolu kültürünün kaynaklanna yöne- limıni, ortaya koyduğu poetikayı şöyle nitelendirir: "Bizün şürimiz divan şiirini de halk şiirini de kata- rak söytüyorum, hiç Anadolu'nun eskisine yönelmemiştir. Sanki onu yok sayıyor. Bu çok büyük eksikük. Bu tentalan ele ahnakla biz tarihimi- n derinleştirmiş oluyoruz. Çok geri- lere götürmüş oluyoruz. Yani o mi- toslara sahip çıkmakla yurdumuzu da kazannuş oluyoruz. n (2) Peneme yazarlıflı Denemelerinde aydınlanmacı bir bakışın egemen olduğu; çağın in- san-toplum gerçeklerine bu eksen- de baktığını söylemeliyiz ilkten. Emin Özdemir, onun bu yanının al- tını çizerken şunlan söyler: "Dene- biHr ki aydınlanmacı vaklaşım yön- lendirirAnday'ın denemekrini. (_.) tnsanın duygu, düş ve düşünce evre- nini sınırlandıran tüm bağlan kırma- ya çalışır. Yeninin, doğnınun ve ger- çegin ardındadır o. Yalanın, bağnaz- hğın, çağdjşıtağın da karştsuıda." (3) Sorunlara bakışı, yaklaşımı kadar; günceli evrensel İulan bir bakışın egemen olması Anday'ın deneme- ciliğinin düşünsel boyutunu göste- rir bizlere. Türkçeyi kullanmadaki özeni, yeni bir dil yaratmak kaygısı onu üslupçu bir denemeci kılar. Ko- lay anlaşıhr, düşündürücü, sorgula- yıcı bir yaru vardır. Okurunu katılım- cı kılar. Denemeciliğinin felsefı bo- yutu yaşamı algılama. yorumlama- ya dayah bir öz gösterir. Yaşamın ve evrenin varoluşuna bu eksenden bakar. Romancılıflı Romanlannda birey-toplum ilişki- lerini, belirli bir dönem ekseninde ko- nu edinen Anday; bir yanıyla toplum- sal yaşamdan kesitler sunarken öte yanıyla da bu koşullardaki bireyin dünyasını, ilişkilerinin yansıdığı boyutlan gösterir. Dö- nemseltarihsel gerçekliklere bakışı, yansıtışı bireyin dünya- sında olup bitenleri gösterme- de bir fon niteliğindedir adeta. Onlann gelişme/ değişme çiz- gilerini yansıtırken, bu oluşu- ma etki eden "neden/niçin"le- ri bu izleklerle açunlar. Onun "gerçek"e bakışı, yorumlayışı düşün ınsanı yanının belirgin iz- lerini taşır. Toplumsal altüst oluşun yansılannı, çözülen ya- şamlardaki değişimi konu edi- nirken gerçeklik duygusunu et- kileyici bir atmosfer çizerek verir. Bu anlamda "Aylaldarr> la çizilen değişün döneminin pa- noraması, "Gizli E m i r " v e "tsa'nın Günces"'nde öne çı- kan toplumsal baskı ortamın- da bireyin dünyası, "RaHye"de sığuulan doğa gerçekliği; onun romanının katmansal boyutla- nnı ortaya koyarlar. Oyun yazarlığı Oyunlannda bireyin içsel gerçek- liğinin yansıdığı durumlan konu edi- nir çoğiınlukla. Bu durumlardan yo- la çıkan Anday, çağdaş insanın iç- sel dramını anlatır asluıda. Ayşegül Yüksel, onun tiyatrosunun özellik- lerini şöyle sıralar: "Mefih CevdetAn- day'm oyunlan içsel yaşantılar üsrü- ne kurulmuşrur. Dış çaüşmalara da- yandınlmış yoğun olaylar dizisi An- day'm hiçbir tiyatro yapıünda gö- riibnez. Anday tiyatrosunda yalnız- ca dramatık durum" ve oyun kişile- rivantar. 'Dramatik durum' kişilerin içsel yaşanülannın dışavurumunu sağlamada vazgeçilmez bir işlev ta- şu-." (4) l)KonwErtop. 'Melih Cevdet Anday Şi- ir Dünyasını Anlatıyor', H. Gösten. Kasım 1991, Sayı: 132 2) K. Erlop, agy. 3) Emin Ozdemir, 'Anday 'm Denemele- ri ve Denemelerinin DiLsel Örüntüsü', agy. s35 4/Ayşegül Yüksel, 'Melih CevdetAnday Tiyatrosunda İç Devinim', Agy, s.165. ALKINBEĞENİSÎNÎÖLÇÜALM4DI Garip'ten düşünce iirişiirine...MEMET FUAT 194l'de Orhan VeH'nin Garip adlı kitabında yer alan şiirleriyle, bu akımın üç öncü şairinden biri olarak adını duyurmuştu. 1950'ye kadar üç arkadaş çok yakın bir ilişki içindeydiler. Orhan VeH'nin ölümün- den sonra Melih Cevdet ile Oktay Rifat'ın yollan da aynldı. Kendi şiirlerini ge- liştirirken, birbirlerini an- cak uzaktan uzağa izlediler. "Yaprak"ta üçünün bir- likte başlatmış olduklan in- ce alaya dayanan toplumsal- cı şiir anlayışını Melih Cev- det, iki kitap boyu sürdür- dükten sonra, 1956'dan 1962'ye kadar altı yılhk bir suskunluk dönemi geçirdi. 1962 yılının Aralık a\in- da yayımlanan Koflan Bağ- h Odysseus ile yeni bir şiir anlayışının ürünlerini ver- meye başladı. Sonraki kitaplan genellik- le anlamı >r üzeyde olma- yan, derin düşünsel ağırlı- ğıyla ilgileri çeken şiirler getirdi. Kapalı şiire yöneldi Şiirde sulandınlmış bir duygululuğa karşı devrim- ci birhareket olan Garip'in görevini yaptığına, burju- va duyarhğını yıktığına ina- nıyor, ama şair olarak ora- da kalmayı doğru bulmu- yordu. Şiiri geliştirmek, çağdaş- laştırmak gerekirdi. Ince alaya dayanan top- lumsalcı şiirden mitolojik öyküler anlatan kapalı şiire yöneldi. Giderek kapalılık- ta anlam derinliği, düşünce gücü bulmaya başladı. Kapalılığın ilk karşılaş- mada şain halktan uzaklaş- tırdığını kabul ediyor, ama halkın bu işten hoşlanma- dığı görüşüne katılmıyor- du: "Halkdeyimkrinden baş- ka, tekerleme, bilmece gibi birtakun halk sanatlan var ki, halkın da konuşma diBn- den ayn, girdili çıktılı ifa- delerij-aratüğını ve sevdiği- ni gösterhor." Melih Cevdet'e göre u halkın beğenisini ölçü ola- rak" almak kesinlikle doğ- ru değildi. 0 zaman halkın bilincini yükseltmek, halkı eğitmek gibi sözler anlamı- nı yitiriyordu. u Bütün sol anhmlar, hal- km yahnzekonomikbakını- dan değü, efitim.yaşayış bi- çimi ve kültür bakınundan daihmaledümişüJmasmdan doğar ve halka maddesel rahathklabirükte kültürü de götürmeyi yüklenir'' diyor- du. Bu düşünceler onu son şiirlerinde çağdaş bir insa- na yakışır beğeniyi arama- ya yöneltti. sanat eğitimi, bi- lim eğitimi almış insanlann tadına varabileceği şiirler yazdı. Şu görüşe varmıştı: "Geri bırakıbnış halkın beğeni düzevine seslenmek halkçıhk değiL yeteneksizü- ğin örtbas edflmesidir." Melih Cevdet Anday, Abidin Dino ile gezintide (sol üstte), Muğla-Ören 'de MelihCevdet Anday Parkı 'ndaki heykeli (solda), eşi Suna Anday'la Malmö Şiir Günleri'nde (sağda). Poetikası çağdaş insancılıktı ŞÜKRAN KURDAKUL Melih Cevdet 1936'da hece ölçüsünü kullandığı ilk şiirleriyle Varhk dergisinde görünmüştü. 1997'yedeğin 61 yıl bo\Tinca kendi deyişi ile şiire çalışarak yararma eylemini sürdürmeyi başardı. Başladığı yıllar Yahya KemaL, Ahmet Haşim'in yanı sıra Nâzım Hikmet'ın genç edebiyatçılan derinden etkilediği, şiirimizin değişik yönlerde çağdaşlaşma dönemi... Arkadaşlan Orhan VeB ve Oktay Rifat'la birlikte bu kaçınılmaz etkilere kapılmadan yeni yapılar kurmayı başardı. Garip hareketi içindeki yenilikçi tavn, özellikle ince yergi öğelerine dayanan şiirlerle belirginleşiyordu bu yapılarda. Değişen dille birlikte her döneminde kendi şiir dilini ustaca kuran Mehh Cevdet şiirini, Çağdaş Tûrk Edebijaö'nda belirttiğim gibi, ulaştığı düzeyi çağdaş insancıhğa koşut bir poetücanın utkusu olarak tanımlayabiliriz. Tarihsel olanın önünü açtığı yaratılarla hem eskil, hem çağdaş temalan işleyerek yeniden okuma tutkusu uyandıran şiirler... M. Cevdet şiirinin özü böyle açıklanabihr. Tiyatromuza ustaca yapıtlar veren Melih Cevdet'in denemeleriyle 20. yüzyıl düşün yaşamunızın bilgelerinden biri ohna kimliği kazandığı unutuunayacaktır. Şimdi 1960"tan bu yana süren dostluğumuzdan onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Bu dostluk yıllannda Türk Edebiyatçılar Birliği'nde onun başkan, benim genel sekreter olarak birlikte çalıştığımız e\Teye ilişkin unutulmaz anılar var. Melih Cevdet'in bu dönemi şair ve yazar sorumluluğunun yanı sıra uygarlık savaşımınm bilincinde olan bir aydına tanıklık eder. Son iki yılını umarsız hastalığm acılanyla geçiren çağdaş klasiğimizin aramızdan aynlış tarihi ölümsüzlüğünün başlangıç tarihidir. SANATA BAKIŞ SEUVIİ ANDAK Ayten Alpman, bzet Öz, Zeliha Sunal Geçen hafta, etkinlikleraçısından değişik birat- mosferde, ülkemizde "gerçek sanat" yolunda emek verenlerın yıllarını değerlendiren kutlamalar çerçevesinde canhlık ve renk yaşandı. Bu etkin- liklerin başındaAyten Alpman'ın "50. YılGalası", Izzet Öz'ün "Müzikte 35. Yıl Gecesi" ve Kent Or- kestrası eşliğinde Zeliha Sunal konseri... BİR BAŞKADIR AYTEN ALPMAN - Türkiye'de hafif müzık ve günümüzün deyimiyle pop müzik türünün, yorumcu olarak eşsiz duayeni sayılan Ayten Alpman, 50. Yıl Galası'nı istanbul Büyükşe- hir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda seçkin bir müziksever ızleyiciyle birlikte kutladı. Konser programı usta ve örnek sunucu Halit Kı- vanç'ın, canlı hareketleriyle Metin Uca'nın ve renkli kişiliğiyle Çiğdem Tunç'un sunumlanyla açıldı. Neşet Ruacan'ın yönetiminde TRT Caz Orkestrası eşliğinde llham Gencer, Şehrazat, Melike Demirağ, Ayşe Gencer, Bora Gencer, İl- han Gencer, Ayferi, Erkut Taçkın, Erol Büyük- burç ve Ayten Alpman yıllarca dillerden düşme- yen şarkıları yorumlayarak gerçek sanatın ve ka- liteli, doğru bestelerin ölümsüz etkilerini tekrarya- şattılar. Ayten Alpman'ın repertuvannda büyük de- ğer kazanan bu şarkıları, geceye katılan sanatçı- lar Işın Karaca (Son Bir Defa). Levent Yüksel (Sevince Her Şey Başka), Şükriye Tutkun (Unut- sana), Fatih Erkoç (Istersen), Mustafa Sandal (Kimbilir, Kim VarYanında), Zerrin Özer(Ben Böy- leyim), Sezen Aksu (Birazcık Umut), Nükhet Du- ru (Tek Başına), Emel Sayın (Ben Vanm) seslen- dirdiler ve Ayten Alpman kişiliklı, kendıne özgü renkli sesi ve yorumuyla bu önemli geceyi duygu seline taşıdılar. Müzik dünyasında eşsiz ve unutulmaz sanatçı- lar Edith Piaff, Juliette Greco, Shiriey Bassey, Sarah Vaughan ve diğerleri gibi, ülkemizde de Ay- ten Alpman bu evrensel değerierden biridir. İZZET ÖZ PROJECT - Müzikyaşamının 35. yı- lını kutlayan çok değerli program yapımcısı, sunu- cu, tanımlayıcı Izzet Oz, geçenlerde Maslak'taki Ve- nue'de sanatsever dostlarıyla birlikte oldu. "The Izzet öz Project 35th Year in Music" adını verdi- ği bu gecenin programında 6O'lı, 70'li, 80'li, 9O'lı ve 2000'lerie dolu özel görüntüler ve sürprizler sundu. Müzik ve gösteri dünyasında besteciler, söz ya- zarlan, aranjörler ve yorumcular gerçek kişiliğe sa- hıpseler "yaratıcı" deyimiyle tanınırlar. Işte Izzet öz de kendi kariyerinde ve uğraşılarında "yaratıcı" niteliğine sahiptir. ZELİHA SUNAL VE KENT ORKESTRASI - Po- püler müzik dünyamızda yetenekleri, yoğun çalış- kanlığı ve sanata olan içten bağlılığı ile başarılı olan ses yorumcusu Zeliha Sunal, İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi'nin şef Yılmaz Beyaz yöne- timinde Kent Orkestrası eşliğinde hem yabancı hem de Türk bestelerinden oluşan bir programla ilginç bir konser verdi. özellikle gerek yabancı, gerek yerli şarkıları düzenleyen Hakan Cumhur, Karnil Coşkun, Targan Unutmaz, Cengiz Coş- kuner uyumlu bir uğraş verdiler... Solist sanatçı Ze- liha Sunal'ın müzik yaşamı Izmir'de başladı. TRT Ankara Radyosu veTV'sinde çalıştı. İstanbul TRTde "Gece Kahvesi" adlı programda solistlik yaptı. TV 8'de müzik programı hazırlayıp sundu. Ülkemiz- de ve yurtdışında çeşitli şarkı yarışmalarına katıl- dı. Bu yanşmalardan Kahire'de ve Bulgaristan'da ödül aldı. Zeliha Sunal 27 dilde şarkı söylemekte. Melih Cevdet ve Bülent Tanör İki de çıkınca, ne kalır? AHMET CEMAL Bir sabah için, aynı sabah için, çok fazla gelen iki ölüm haberi birden... Yaşamlan boyunca, aydından bu toprak- larda ne anlamışsak. tüm düşündükleriyle ve yazdıklanyla hep- sini somutlaştırmış iki insan; iki tane adam gibiadam Yetiştirdik- leri okur ve öğrenci ku- şaklanyla, geriye da- ha insanca bir ülke brakmaktan başka bir şey düşünmemiş iki bilge. Melih Ce\det yaşlı ve hastaydı. Bülent Ta- nör de yaşlı değildi, ama hastaydı. Biliyor- duk, bilmesine. Ama bildiğimizden bu ya- na da belki her yeni gü- ne, ilk haberleri okuyu- şun ardından: "Neyse, dahavarlar!" diye şük- rederek başlayabiüyor- duk. Isterse bundan böyle tek satu- yazma- sınlar, ama bizimle va- rolmayı sürdürsünler, diyorduk. Tek dileğim, onlarla aynı yeryüzünü olabil- diğince uzun bir zaman daha paylaşmakh. Bir 'aydın' örneği Edebiyatın evrenin- de gözümü açtığımdan bu yana tüm yazdıkla- nyla, tüm dizeleriyle, bana edebiyatla yatıp kalkmanın mutluluğu- nu aşılamış olan, öğ- rencilerime "aydın" kavramını her anlat- mam gerektiğinde, ilk örneklerden biri ola- rak gözümün önünde beliriveren Meüh Cev- det Anday. Gerçek bilim adanu Ve yıllar, yıllar önce, istanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Enstitüsü'nde, yanın- daki odada oturduğum, nice sabahlara onun masmavi, güleç gözle- riyle günaydın dedi- ğrnı Prof. Dr. Bülent Tanör. Sevgili Öget'le pay- laştıklan evlerine ilk gidişim. O ilkbahar ak- şamının sofrası. Onca konuştuklarımız, bir o kadar da konuşama- dıklanmız. Benden yahıızca iki yaş büyük olmasına karşm, içten- likle "ağabey" dedi- ğim ender insanlardan biri. Şimdi artık, ikisi de yoklar. Melih Cevdet An- day, neredeyse bir ku- şağı noktalıyor. Bülent Tanör ise ön- ce insan, sonra bilim adamı; bu ikisi aynı po- tada ne güzel de birle- şirmiş, bunu kanıtla- mış son temsilcilerden. îkisi eksildi. Peki iki de çıkarsa, geriye ne kalu-? Bazı ortamlarda bu sorunun yanıtmı vere- bilmek, hiç de kolay değildir!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear